Arama

Kabul Nedir?

Güncelleme: 10 Şubat 2016 Gösterim: 915 Cevap: 2
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
10 Şubat 2016       Mesaj #1
Safi - avatarı
SMD MiSiM
KABUL, -lü a. (ar. kabul).
1. Bir şeye isteyerek ya da istemeyerek rıza gösterme: Fazla malda gözüm yok, bu kadarı da kabulümdür.
Sponsorlu Bağlantılar
2. Bir şeyi onaylama, uygun bulma: Kabulü mümkün olmayan bir öneri.
3. iş görüşmesi ya da ziyaret için gelen bir kimseyi katına alma, yanına sokma: Müdür Beyin sizi kabulü şimdilik mümkün değil.
4. Sunulan bir şeyi alma: Şu küçük hediyeyi kabulünüz beni mutlu edecektir.
5. Resmi olarak bir yere, bir çevreye vb. alınma: Okula yeniden kabulünüz için çalışacağım.
6. Bir şeyi, bir eylemi vb. hoş görme; beğenme: Bu tavrınız kabul görmez.
7. Bir kimseyi ağırlama: Orada büyük kabul gördük.
8. Davetlileri ağırlamak için düzenlenen genellikle törensel toplantı; resepsiyon: X elçisi büyük bir kabul verdi.
9. (Bir kimseden) bir şeyi kabul etmek, kendisine sunulan bir şeyi almaya rıza göstermek: Bir armağan kabul etmek. Bir kimseden para kabul etmek. Nazı bırakın da kabul edin. 10. Bir şeyi (eylem, durum), bir şey yapmayı kabul etmek, bir şeyi yapmaya, bir görevi üstlenmeye hazır olduğunu açıklamak: Bir işin sorumluluğunu üstlenmeyi kabul etmek. Mücadeleyi kabul etmek. Ona ilginç bir görev önerdiler, umarım kabul eder.
11. (Bir kimseden) bir şeyi (soyut) kabul etmek, bir kimse tarafından yapılan bir şeye boyun eğmek, onu hoş görmek, ona katlanmak: Benimle bu şekilde konuşulmasını kabul edemem. Ondan bile gelse kabul edemeyeceğim bazı şeyler var. Hiç ses çıkarmadan yazgısını kabul etmek.
12. Bir şeyi (soyut) kabul etmek, onu doğru, haklı, gerçek saymak; onu benimsemek, onamak: Bir öneriyi kabul etmek. Oybirliğiyle kabul edilen yasa tasarısı.
13. Bir kimseyi+a. olarak kabul etmek, bir kimseyi bir yere kabul etmek, onu şu ya da bu sıfatla bir gruba almak, onu bir grubun üyesi gibi değerlendirmek: Bir kimseyi eş, ortak olarak kabul etmek. Beni hiçbir zaman aralarına kabul etmediler.
14. Bir kimseyi makamına, odasına vb. kabul etmek, onunla görüşmek; onu katına almak: Müdür Bey sizi biraz sonra kabul edecek.
15. Kabul günü, hanımların konuk kabul edip ağırlamak için önceden saptadıkları belirli gün. || Kabul odası, büyük konaklarda ya da dairelerde konukları kabul edip ağırlamak için ayrılan oda. || Kabul olunmayacak duaya amin demek, olması ya da gerçekleşmesi olanaksız bir şeye olacakmış gibi inanmak, bel bağlamak. || Kabul oyu, onay belirten oy. || Kabul saati, gelen ziyaretçilerle görüşmek için önceden belirlenen saat. || Kabul salonu, resmi ya da önemli kişilerin konuklarını kabul edip ağırladıkları büyük salon.

—Bank. Kabul eden, bir kambiyo mektubunu vadesinde ödemeyi üstlenen kimse. || Kabul edilmiştir, kambiyo mektuplarında kullanılan kabul formülü: Bir milyon lira için kabul edilmiştir. || Kabul etmek, bir kambiyo mektubunu vadesinde ödemeyi üstlenmek. || Açık kabul, kambiyo mektubunda keşıdeci adı, sonradan senet sahibi tarafından yazılmak üzere açık bırakılan kabul.

—Bors. Kabul şartı, bazı sermaye şirketlerinin tüzüğünde yer alan ve pay senetlerinin -ada yazılı- devri durumunda eski paydaşların, şirkete yeni paydaşlar girmesini peşinen kabul ettiklerini bildiren özel koşul. (Bu özel koşul, öncelikli satın alma hakkıyla [şufa hakkı] birlikte bulunur.)

—Dy. Kabul demeti, birtriyaj garında, tri- yajı yapılacak trenlerin kabul edildiği ve vagonları dağıtmak için ilk işlemlerin yapıldığı yol demeti.

—Geom. Kabul edilebilir parametre değiştirimi, pararnetrelenmiş bir yayın t parametresini,bir T — ıp(t) parametresine dönüştürme; burada ıp bir türevsel yapı uygulamasıdır.

—Huk. Bir sözleşmenin yapılması sırasında ileri sürülen önerinin (icap) uygun görüldüğüne ilişkin irade açıklaması. (Bk. ansikl. böl.)

—iş örgüt. Kabul servisi, bir işletmede, teslim edilen ürünleri almakla görevli bölüm.

—Med. us. huk. Davanın kabulü, bir davada davacının isteklerinin davalı tarafından kabul edilmesi. (Bk. ansikl. böl.)

—Tar. Kabuti zimmet, Ortaçağ İslam devletlerinde, müslüman olmayan toplulukları azınlık sayma ilkesi.

—Tic. huk. Muhatabın poliçe tutarını ödeyeceğine ilişkin açıklaması ve poliçeyi imzalaması. (Bk. ansikl. böl.) || Kabul etmeme protestosu, poliçe muhatabının poliçeyi kabul etmemesi üzerine hamilin çektiği protesto. (Bk. ansikl. böl.)

—Verg. huk. Geçici kabul, gümrük vergisi ödemeksizin bir ülkeye geçici kaydıyla giren malın durumu.

—ANSİKL. Huk. Kabul, sözleşmenin meydana gelmesi için gerekli olan iki irade açıklamasından zaman olarak ikinci sırada gelenidir. Sözleşme, yapılan önerinin kabul edilmesiyle tamamlanır. Sözleşmenin meydana gelmesi için icapla kabul arasında uygunluk bulunmalıdır, iki tarafın karşılıklı ve birbirine uygun olarak iradelerini açıklamalarıyla sözleşme yapılmış olur (Borçlar k. md. 1). Kabul, yöneltilmesi gereken irade açıklamasıdır; bu irade açıklamasının öneriyi yapan tarafa yönetilmesi gerekir. Kabul açık bir biçimde olabileceği gibi örtülü bir biçimde de olabilir.

—Med. us. huk. Davanın kabulü, davalının tek yönlü irade açıklamasıyla tamamlanır. Kabulün geçerli olması için, bunun davacı tarafından kabul edilmesine gerek yoktur. Davanın kabulü yazılı ve sözlü olmak üzere iki biçimde olur. Sözlü kabul duruşmada yapılır. Davalının kabule ilişkin açıklaması duruşma tutanağına geçirilir ve davalı tarafından imzalanır. Yazılı kabul mahkemeye verilen bir dilekçeyle yapılır. Duruşma sırasında verilen kabul dilekçesinin tutanağa yazılması gerekir. Duruşma dışında yerilen kabul dilekçesinde
ki imzanın davalıya ait olduğunun hâkim tarafından onanması gerekir. Davayı kabul eden davalı ilke olarak davayı kaybetmiş gibi, yargılama giderlerini ödemek zorundadır. Ancak, davalı kendisine karşı dava açılmasına neden olmamışsa ve ilk oturumda davayı kabul etmişse yargılama giderlerini ödemek zorunda kalmaz.

—Tic. huk. Kabul, muhatabı poliçe ilişkisine sokan bir işlemdir. Muhatap, poliçeyi kabul ve imza etmekle sorumluluk altına girer. Kabul ancak poliçede sözkonu- su olur; bono ve çek gibi öteki kambiyo senetlerinde kabul işlemine gerek yoktur. Muhatap, poliçeyi kabul etmekle bedelini vadesinde ödemeyi taahhüt etmiş olur (Türk Tic. k,md. 610). Kabul, poliçenin üstüne "kabul edilmiştir" deyimiyle ya da buna benzer bir deyimle açıklanır. Muhatabın, poliçenin yüzüne imzasını atması da kabul sayılır (Türk Tic. k. md. 607). Kabulün kayıtsız şartsız olması gerekir. Ancak muhatap poliçe tutarının bir bölümünü kabul ettiğini belirtebilir. Bunun dışında, kabul konusunda bazı koşullar konursa poliçe kabul edilmemiş sayılır.

Kabul etmeme protestosu, poliçenin kabule sunulması için belirli olan süre içinde çekilir. Bu süre, vadeye kadar (vade günü hariç) olan süredir. Protesto noterlikçe ayrı bir kâğıt halinde düzenlenir ve poliçeye bağlanır. Protesto kâğıdı şu kayıtları içerir:
1. protestoyu çeken ve kendisine protesto çekilen kimselerin ad ve soyadları ya da ticaret unvanları;
2. protesto çekilen kişinin taahhüdünü yerine getirmeye davet edildiği halde buna uymadığı ya da kendisinin bulunamadığı;
3. sözü geçen davetin yapıldığı ya da davet girişiminin sonuçsuz kaldığı yer ve güne ilişkin kayıt; 4. protestoyu düzenleyen noterin imzası (Türk Tic. k. md. 628)

Kaynak: Büyük Larousse

X-Sözlük Konusu: ne demek anlamı tanımı.
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
10 Şubat 2016       Mesaj #2
Safi - avatarı
SMD MiSiM
kabul
isim (-bu:lü) Arapça
Sponsorlu Bağlantılar

1 . Bir şeye isteyerek veya istemeyerek razı olma:
"Her mihnet kabulüm yeter ki / Gün eksilmesin penceremden."- C. S. Tarancı.
2 . (konukları veya işi olanları) Yanına, katına alma:
"Kış yaklaştığı için Nevin'in hafta başı kabulleri hararetleniyordu."- P. Safa.
3 . Sunulan bir şeyi, armağanı alma.
4 . Bir öneriyi uygun bulma, onaylama.
5 . Bir yere alınma.
6 . ticaret Rıza veya izin, akseptans.

Atasözü, deyim ve birleşik fiiller
kabul etmek
kabul eylemek

Birleşik Sözler
kabul günü
kabul kredisi
kabul odası
kabul resmi
kabul salonu
kabul töreni
kabul yeri
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
10 Şubat 2016       Mesaj #3
Safi - avatarı
SMD MiSiM
kabul ingilizcesi

1. acceptance; assent: acquiescence.
2. receiving (someone).
3. I accept it./I agree./I assent.
–ümdür. I willingly give my consent.

– edilmek
1. to be accepted.
2. to be received (into someone´s presence).

– etmek /ý/
1. to accept; to consent, agree to; to acquiesce in.
2. to receive (someone).

– ettirmek /ý, a/ to get (something) accepted by.

– günü
1. day when a lady is at home to receive her friends.
2. at-home, informal party given at one´s home.

– odasý official reception room.
–ü olmak to give one´s consent willingly.
– olunmayacak duaya âmin demek to expect the impossible.
– salonu reception room.
– ve tasdik etmek /ý/ to approve, ratify.

Benzer Konular

24 Mayıs 2011 / Ziyaretçi Soru-Cevap
27 Mart 2011 / ZİYARETÇİ Soru-Cevap
8 Nisan 2010 / LaSalle X-Sözlük
11 Mart 2010 / _KleopatrA_ X-Sözlük