KARAGÖZ a.
1. Adını oyunun iki eksen kişisinden biri olan Karagözden alan türk gölge oyunu. (Bk. ansikl. böl.)
2. Karagöz oynatmak, güldürücü ve eğlendirici bir durum yaratmak: Çekilin bakalım, burada karagöz oynatmıyoruz.
—ANSİKL. Sey. oy. Türk gölge oyununun tek temsilcisi olarak kabul edilen karagöz oyununun kökeni konusunda değişik görüşler vardır. Kimi kaynaklara göre Orta Asya'dan, İran'dan ya da Hindistan’dan batıya göç eden Çingeneler aracılığıyla Anadolu'ya gelmiştir. Bir görüşe göre Bizans, İtalya ya da yunan kökenlidir. Türkiye’ye Portekiz ya da ispanyadan göç eden Yahudiler aracılığıyla geldiğini savunanlar da vardır. Ancak bu görüşleri kanıtlayacak yeterli belge yoktur. Oysa Yavuz Sultan Selim döneminin güvenilir kaynaklarından ibni ilyas, gölge oyununun Türkiye'ye XVI. yy.’da Mısır'dan geldiğini ortaya koymuştur, ilk zamanlar Mısır gölge oyununun etkisinde olan karagözün, kesin biçimini XVII. yy.'da aldığı ve tiplemelerin de bu dönemde ortaya çıktığı öne sürülmektedir.
Karagöz ve Hacivat’ın gerçek kişiler olduğuna ilişkin halk arasında yaygın bir efsane vardır. Buna göre Karagöz B. Trakya’da yaşayan bir demirci ustasıdır. Orhan Gazi Bursa'yı alınca buraya gelir, Demir- taş köyüne yerleşir. Orhan Gazi'nin emriyle inşa edilmekte olan caminin bağlantı demirlerini yapmakla görevlendirilir. Caminin ustabaşısı Hacı ivaz (Hacivat) ile Karagöz arasında bir süre sonra eğlenceli söyleşmeler başlar. Öteki işçiler işi gücü bırakıp onları izlediklerinden işler yarım kalır. Durumu öğrenen Orhan Bey, Karagöz'ün başını vurdurtur. Karagöz’ün başına gelenleri görüp ürken Hacivat, hacca gitmek üzere yola çıkar, eşkıyalar tarafından öldürülür. Tüm olanlardan pişmanlık duyan Orhan Bey, Şeyh Küşteri adlı birinin Karagözle Hacı ivaz arasında geçen söyleşmeleri bildiğini öğrenir. Çağırtıp anlatmasını ister. Şeyh Küşteri de aydınlatılmış bir perdeye yansıttığı görüntülerle Hacı İvaz ve Karagöz arasındaki söyleşmeleri canlandırır. Orhan Bey çok beğenir ve bu oyunun sürdürülmesini ister. Böylece karagöz oyunu ortaya çıkmış olur. Halk arasında yaygın bir efsane olmasına karşın, yapılan araştırmalar bu efsanede kimi tarih tutarsızlıklarının olduğunu ve gerçekle pek ilintisi olamayacağını ortaya koymuştur.
• Karagözün bölümleri. Karagöz oyunları dört bölümden oluşur: mukaddime (ön- deyiş, giriş), muhavere (söyleşme), fasıl (oyunun kendisi) ve bitiş. Oyunun mukaddime denilen bölümünde, ilkin perdeye göstermelik’ yansıtılır. Göstermelik, çoğu kez oyunun içeriğiyle ilintisi olmayan bir görüntüdür. Bu görüntü müzik eşliğinde perdeye yansıtılarak izleyicilerin ilgisi oyuna ve perdeye çekilir. Görüntü nareke’ adı verilen cırlak bir düdük sesiyle kaldırılır ve tefin tadımına uygun hareketlerle perdeye Hacivat gelir, bir semai okur. Bunu kimi kez, bir ara semaisi izler. Ardından "Of hay Hak” diyerek perde’ gazeli' ne başlar. Bu gazel, öndeyiş bölümünün en önemli öğesidir. Bunda karagöz perdesinin bir öğrenek yeri olduğu, felsefi ve tasavvufi anlamı, kurucusunun Şeyh Küşteri olduğu belirtilir. Padişaha övgü ve yakarışın yanı sıra tasavvuf konularına da değinilir. Bundan sonra Hacivat, uyaklı bir anlatımla konuşur ve bir beyit okur, kendisine kafa dengi bir arkadaş aradığını ve bu arkadaşta aradığı özellikleri ağdalı bir dille belirtir. Kimi kez yeniden bir beyit okuduktan sonra perdeye Karagöz indirilir, ikisi dövüşmeye başlar, Hacivat kaçar, Karagöz yere uzanıp ona veriştirmeye başlar. Ardından bir tekerleme söyler. Bu tekerleme, genellikle aynı harfle başlayan çeşitli sözcüklerin belli bir mantık bağı olmadan art arda sıralanması biçimindedir. Bundan sonra, muhavere bölümüne geçilir.
Muhavere, genellikle oyunun iki baş kişisi olan Hacivat’la Karagöz arasında geçer. Bazen muhavereye başka kişilerin de katıldığı olur. Bu bölüm salt söze dayanır, olay yoktur. Amacı, Karagözle Hacivat’ ın kişiliklerini, ses, yaradılış, yetişme biçimi ve diğer özelliklerini vurgulayarak yansıtmak ve kişilikleri arasındaki zıtlığı belirginleştirmektir.
Fasıl bölümü, oyunun kendisidir. Burada Hacivat ve Karagöz’ün yanı sıra, oyunun öteki kişileri de bir olaylar dizisi içinde yer alır, Fasıllar çok çeşitlidir. En eski olan ve her karagöz oynatanın dağarcığında bulunması gerekenlere kâr’ı kadim, Meşrutiyet döneminden sonra ortaya çıkanlara nev’ icat denir.
Bitiş bölümü genellikle çok kısadır. Karagöz oyunun bittiğini belirtir, kusurları için af diler, gelecek oyunu duyurur. Bundan sonra Hacivat'la aralarında kısa bir söyleşme geçer, bu söyleşi oyundan çıkarılacak öğreneği vurgular.
• Karagözün tekniği ve teknik gereçleri. Karagöz figürleri kalın deriden, özellikle deve derisinden yapılır. Bu derinin kullanılabilmesi için birçok işlemden geçmesi gerekir Renklendirme için eskiden kökbo- yaiar kullanılıyordu, bugünse bunların yerini çini mürekkebi almıştır. Oynak eklemli olarak yapılan parçalar birbirlerine kiriş, kursak, tel ya da naylon iple bağlanır. Oynatma değneklerinin geçeceği delikler, yuvarlak ikinci bir deri parçası dikilerek derinleştirilir.
Karagöz perdesinin boyutları eskiden 2x2,5 m iken daha sonra 1,10x0,80 m olmuştur. Perdenin çevresi çiçekli bezden, ayna’ denen yarı saydam bölümü ise mermerşahidendir. Perdenin arkasında ve tabanında perdenin çerçevesine iplerle tutturulmuş peş" tahtası denen bir raf bulunur. Buraya perdeyi aydınlatan meşale konur. Meşale çeşitli biçimlerde hazırlanır. Bir çanak içine pamuk ipliğinden yapılmış dört parmak kalınlığında bir fitil konur, zeytinyağı, beziryağı ya da susamyağıyla yakılır. Çok parlamaması için, arada bir, yağın içine bir zincir daldırılır. Perde mumlarla da aydınlatılabilir. Oynatma değnekleri 60 cm boyunda ve gürgendendir. Figürdeki deliğine iyice yerleşmesi için ucu ısıtılır ya da erimiş muma batırılır.
Karagöz tek bir sanatçının gösterisidir. Bu kişiye hayali" ya da hayalbaz denir. Karagözde müziğin yeri çok önemlidir Oyun baştan sona müziklidir. Karagöz oynatan kişinin, hem oyunun tekniğiyle ilgili işleri, hem müziği, hem de figürleri idare etmesi gerekir. Bu nedenle bazen çırak kullandığı da olur. Bunlara yaptıkları işlere göre sandıkkâr, yardak, dayrezen gibi adlar verilir.
• Karagözde kişiler ve kişileştirme. Karagöz oyunlarında bilinen tiplemelerin XVII. yy.'da ortaya çıkmaya başladığı öne sürülmektedir. Karagöz oyunlarındaki kişilerin en önemli özelliği, değişik tiplerden seçilmiş olmalarıdır. Bunlar durağan, değişmez kişilikleri simgelerler, istemlerini kullanma güçleri yoktur, bu yüzden sürekli kendilerini yinelerler, ilişkilerinde ve davranışlarında değişmezlik sözkonusudur. Belli bir zamana da oturtulmamışlardır. Geçmişleri ve gelecekleri yoktur Abartılmış kusurlar, özellikler tek kişide toplanmıştır. Dış görünüşleri önemlidir.
XVII. yy.'da kesin biçimini alan karagöz, kısa sûrede en tutulan ve yaygın seyirlik oyunlardan olmuştur. Kaynaklarda XVI. yy.'dan başlayarak sık sık adına rastlan- makla birlikte, hakkında yeterince bilgi verilmemiştir. Karagöz oyunu üzerine bilgilerin çoğu XIX. yy. kaynaklarından edinilmiştir. Araştırmacılar karagöz oyunlarının nasıl bir halk güldürüsü olduğuna ilişkin çeşitli görüşler öne sürmüşlerdir Kimisine göre, dar bir mahallenin sınırları içine sıkışmış, gerçek dünyayla ilişkisi olmayan; kimine göre felsefi ve tasavvufi; kimine göre de erotik öğelerin ağır bastığı bir halk seyirlik oyunudur. Oysa temel olan karagözün açık biçimli bir oyun olması, her olaya, amaca ve konuya uyarlanabilme- sidir. Nitekim ele geçen bazı kaynaklar, karagöz oyunlarında siyasal taşlamalara ve güncel olaylara da yer verildiğini açık bir biçimde ortaya koymaktadır.
Türk gölge oyununun tek temsilcisi olan karagözün günümüzde canlılığını koruyamadığı görülmektedir. Çeşitli karagöz oyunları sahneye, televizyona, baleye uyarlanmış, sergiler açılmış, karagöz oyunu yarışmaları düzenlenmişse de, günümüze değin geleneksel biçimi üzerinde yeterince durulmamıştır.
Karagöz, tüırk gölge oyununa adını veren, oyundaki iki eksen kişiden biri. Halkın sağduyusunu yansıttığından ve içi dışı bir, dürüst, mert, olduğu gibi görünen bir halk adamı tiplemesi olduğundan XVII. yy.’dan sonra türk gölge oyunu onun adıyla anılmıştır. Sürekli geçim derdinde olduğundan istemediği ya da beceremeyeceği işleri yapmak zorunda kalır. Emeği karşılığında para kazanmak ister, parası olduğunda gönlü yüce, eli açıktır. Çabuk inanan çocuksu bir iyimserliği vardır, ticaretten hiç anlamaz. Hacivat’la aralarında sürekli bir işçi-işveren ilişkisi görülür. Hacivat’ın kendisini dolandırdığının farkındadır, bu nedenle kimi zaman da o Hacivat'ı dolandırmaya kalkar. Gerçekçidir, hayal kurmaktan hoşlanmaz. Dalkavuk ve çıkarcı olmadığından çoğu kez kapılar yüzüne kapanır. Hacivat’ın kişiliğiyle Karagöz' ün kişiliği arasındaki zıtlıklar, oyunun temel öğelerinden birini oluşturur. Salta, dizlik ve kırmızı yemeniden oluşan giyimine kırmızı renk egemendir. Başında bir hareketiyle geriye düşen, oynak eklemli ışkırlak bulunur.
1. Adını oyunun iki eksen kişisinden biri olan Karagözden alan türk gölge oyunu. (Bk. ansikl. böl.)
Sponsorlu Bağlantılar
—ANSİKL. Sey. oy. Türk gölge oyununun tek temsilcisi olarak kabul edilen karagöz oyununun kökeni konusunda değişik görüşler vardır. Kimi kaynaklara göre Orta Asya'dan, İran'dan ya da Hindistan’dan batıya göç eden Çingeneler aracılığıyla Anadolu'ya gelmiştir. Bir görüşe göre Bizans, İtalya ya da yunan kökenlidir. Türkiye’ye Portekiz ya da ispanyadan göç eden Yahudiler aracılığıyla geldiğini savunanlar da vardır. Ancak bu görüşleri kanıtlayacak yeterli belge yoktur. Oysa Yavuz Sultan Selim döneminin güvenilir kaynaklarından ibni ilyas, gölge oyununun Türkiye'ye XVI. yy.’da Mısır'dan geldiğini ortaya koymuştur, ilk zamanlar Mısır gölge oyununun etkisinde olan karagözün, kesin biçimini XVII. yy.'da aldığı ve tiplemelerin de bu dönemde ortaya çıktığı öne sürülmektedir.
Karagöz ve Hacivat’ın gerçek kişiler olduğuna ilişkin halk arasında yaygın bir efsane vardır. Buna göre Karagöz B. Trakya’da yaşayan bir demirci ustasıdır. Orhan Gazi Bursa'yı alınca buraya gelir, Demir- taş köyüne yerleşir. Orhan Gazi'nin emriyle inşa edilmekte olan caminin bağlantı demirlerini yapmakla görevlendirilir. Caminin ustabaşısı Hacı ivaz (Hacivat) ile Karagöz arasında bir süre sonra eğlenceli söyleşmeler başlar. Öteki işçiler işi gücü bırakıp onları izlediklerinden işler yarım kalır. Durumu öğrenen Orhan Bey, Karagöz'ün başını vurdurtur. Karagöz’ün başına gelenleri görüp ürken Hacivat, hacca gitmek üzere yola çıkar, eşkıyalar tarafından öldürülür. Tüm olanlardan pişmanlık duyan Orhan Bey, Şeyh Küşteri adlı birinin Karagözle Hacı ivaz arasında geçen söyleşmeleri bildiğini öğrenir. Çağırtıp anlatmasını ister. Şeyh Küşteri de aydınlatılmış bir perdeye yansıttığı görüntülerle Hacı İvaz ve Karagöz arasındaki söyleşmeleri canlandırır. Orhan Bey çok beğenir ve bu oyunun sürdürülmesini ister. Böylece karagöz oyunu ortaya çıkmış olur. Halk arasında yaygın bir efsane olmasına karşın, yapılan araştırmalar bu efsanede kimi tarih tutarsızlıklarının olduğunu ve gerçekle pek ilintisi olamayacağını ortaya koymuştur.
• Karagözün bölümleri. Karagöz oyunları dört bölümden oluşur: mukaddime (ön- deyiş, giriş), muhavere (söyleşme), fasıl (oyunun kendisi) ve bitiş. Oyunun mukaddime denilen bölümünde, ilkin perdeye göstermelik’ yansıtılır. Göstermelik, çoğu kez oyunun içeriğiyle ilintisi olmayan bir görüntüdür. Bu görüntü müzik eşliğinde perdeye yansıtılarak izleyicilerin ilgisi oyuna ve perdeye çekilir. Görüntü nareke’ adı verilen cırlak bir düdük sesiyle kaldırılır ve tefin tadımına uygun hareketlerle perdeye Hacivat gelir, bir semai okur. Bunu kimi kez, bir ara semaisi izler. Ardından "Of hay Hak” diyerek perde’ gazeli' ne başlar. Bu gazel, öndeyiş bölümünün en önemli öğesidir. Bunda karagöz perdesinin bir öğrenek yeri olduğu, felsefi ve tasavvufi anlamı, kurucusunun Şeyh Küşteri olduğu belirtilir. Padişaha övgü ve yakarışın yanı sıra tasavvuf konularına da değinilir. Bundan sonra Hacivat, uyaklı bir anlatımla konuşur ve bir beyit okur, kendisine kafa dengi bir arkadaş aradığını ve bu arkadaşta aradığı özellikleri ağdalı bir dille belirtir. Kimi kez yeniden bir beyit okuduktan sonra perdeye Karagöz indirilir, ikisi dövüşmeye başlar, Hacivat kaçar, Karagöz yere uzanıp ona veriştirmeye başlar. Ardından bir tekerleme söyler. Bu tekerleme, genellikle aynı harfle başlayan çeşitli sözcüklerin belli bir mantık bağı olmadan art arda sıralanması biçimindedir. Bundan sonra, muhavere bölümüne geçilir.
Muhavere, genellikle oyunun iki baş kişisi olan Hacivat’la Karagöz arasında geçer. Bazen muhavereye başka kişilerin de katıldığı olur. Bu bölüm salt söze dayanır, olay yoktur. Amacı, Karagözle Hacivat’ ın kişiliklerini, ses, yaradılış, yetişme biçimi ve diğer özelliklerini vurgulayarak yansıtmak ve kişilikleri arasındaki zıtlığı belirginleştirmektir.
Fasıl bölümü, oyunun kendisidir. Burada Hacivat ve Karagöz’ün yanı sıra, oyunun öteki kişileri de bir olaylar dizisi içinde yer alır, Fasıllar çok çeşitlidir. En eski olan ve her karagöz oynatanın dağarcığında bulunması gerekenlere kâr’ı kadim, Meşrutiyet döneminden sonra ortaya çıkanlara nev’ icat denir.
Bitiş bölümü genellikle çok kısadır. Karagöz oyunun bittiğini belirtir, kusurları için af diler, gelecek oyunu duyurur. Bundan sonra Hacivat'la aralarında kısa bir söyleşme geçer, bu söyleşi oyundan çıkarılacak öğreneği vurgular.
• Karagözün tekniği ve teknik gereçleri. Karagöz figürleri kalın deriden, özellikle deve derisinden yapılır. Bu derinin kullanılabilmesi için birçok işlemden geçmesi gerekir Renklendirme için eskiden kökbo- yaiar kullanılıyordu, bugünse bunların yerini çini mürekkebi almıştır. Oynak eklemli olarak yapılan parçalar birbirlerine kiriş, kursak, tel ya da naylon iple bağlanır. Oynatma değneklerinin geçeceği delikler, yuvarlak ikinci bir deri parçası dikilerek derinleştirilir.
Karagöz perdesinin boyutları eskiden 2x2,5 m iken daha sonra 1,10x0,80 m olmuştur. Perdenin çevresi çiçekli bezden, ayna’ denen yarı saydam bölümü ise mermerşahidendir. Perdenin arkasında ve tabanında perdenin çerçevesine iplerle tutturulmuş peş" tahtası denen bir raf bulunur. Buraya perdeyi aydınlatan meşale konur. Meşale çeşitli biçimlerde hazırlanır. Bir çanak içine pamuk ipliğinden yapılmış dört parmak kalınlığında bir fitil konur, zeytinyağı, beziryağı ya da susamyağıyla yakılır. Çok parlamaması için, arada bir, yağın içine bir zincir daldırılır. Perde mumlarla da aydınlatılabilir. Oynatma değnekleri 60 cm boyunda ve gürgendendir. Figürdeki deliğine iyice yerleşmesi için ucu ısıtılır ya da erimiş muma batırılır.
Karagöz tek bir sanatçının gösterisidir. Bu kişiye hayali" ya da hayalbaz denir. Karagözde müziğin yeri çok önemlidir Oyun baştan sona müziklidir. Karagöz oynatan kişinin, hem oyunun tekniğiyle ilgili işleri, hem müziği, hem de figürleri idare etmesi gerekir. Bu nedenle bazen çırak kullandığı da olur. Bunlara yaptıkları işlere göre sandıkkâr, yardak, dayrezen gibi adlar verilir.
• Karagözde kişiler ve kişileştirme. Karagöz oyunlarında bilinen tiplemelerin XVII. yy.'da ortaya çıkmaya başladığı öne sürülmektedir. Karagöz oyunlarındaki kişilerin en önemli özelliği, değişik tiplerden seçilmiş olmalarıdır. Bunlar durağan, değişmez kişilikleri simgelerler, istemlerini kullanma güçleri yoktur, bu yüzden sürekli kendilerini yinelerler, ilişkilerinde ve davranışlarında değişmezlik sözkonusudur. Belli bir zamana da oturtulmamışlardır. Geçmişleri ve gelecekleri yoktur Abartılmış kusurlar, özellikler tek kişide toplanmıştır. Dış görünüşleri önemlidir.
XVII. yy.'da kesin biçimini alan karagöz, kısa sûrede en tutulan ve yaygın seyirlik oyunlardan olmuştur. Kaynaklarda XVI. yy.'dan başlayarak sık sık adına rastlan- makla birlikte, hakkında yeterince bilgi verilmemiştir. Karagöz oyunu üzerine bilgilerin çoğu XIX. yy. kaynaklarından edinilmiştir. Araştırmacılar karagöz oyunlarının nasıl bir halk güldürüsü olduğuna ilişkin çeşitli görüşler öne sürmüşlerdir Kimisine göre, dar bir mahallenin sınırları içine sıkışmış, gerçek dünyayla ilişkisi olmayan; kimine göre felsefi ve tasavvufi; kimine göre de erotik öğelerin ağır bastığı bir halk seyirlik oyunudur. Oysa temel olan karagözün açık biçimli bir oyun olması, her olaya, amaca ve konuya uyarlanabilme- sidir. Nitekim ele geçen bazı kaynaklar, karagöz oyunlarında siyasal taşlamalara ve güncel olaylara da yer verildiğini açık bir biçimde ortaya koymaktadır.
Türk gölge oyununun tek temsilcisi olan karagözün günümüzde canlılığını koruyamadığı görülmektedir. Çeşitli karagöz oyunları sahneye, televizyona, baleye uyarlanmış, sergiler açılmış, karagöz oyunu yarışmaları düzenlenmişse de, günümüze değin geleneksel biçimi üzerinde yeterince durulmamıştır.
Karagöz, tüırk gölge oyununa adını veren, oyundaki iki eksen kişiden biri. Halkın sağduyusunu yansıttığından ve içi dışı bir, dürüst, mert, olduğu gibi görünen bir halk adamı tiplemesi olduğundan XVII. yy.’dan sonra türk gölge oyunu onun adıyla anılmıştır. Sürekli geçim derdinde olduğundan istemediği ya da beceremeyeceği işleri yapmak zorunda kalır. Emeği karşılığında para kazanmak ister, parası olduğunda gönlü yüce, eli açıktır. Çabuk inanan çocuksu bir iyimserliği vardır, ticaretten hiç anlamaz. Hacivat’la aralarında sürekli bir işçi-işveren ilişkisi görülür. Hacivat’ın kendisini dolandırdığının farkındadır, bu nedenle kimi zaman da o Hacivat'ı dolandırmaya kalkar. Gerçekçidir, hayal kurmaktan hoşlanmaz. Dalkavuk ve çıkarcı olmadığından çoğu kez kapılar yüzüne kapanır. Hacivat’ın kişiliğiyle Karagöz' ün kişiliği arasındaki zıtlıklar, oyunun temel öğelerinden birini oluşturur. Salta, dizlik ve kırmızı yemeniden oluşan giyimine kırmızı renk egemendir. Başında bir hareketiyle geriye düşen, oynak eklemli ışkırlak bulunur.
Kaynak: Büyük Larousse
X-Sözlük Konusu: ne demek anlamı tanımı.
SİLENTİUM EST AURUM