SÜRME a.
1. Sürmek eylemi.
2. Kapı kanadını içeriden kapamaya ya da dolap kapağının itilince açılmasını önlemeye yarayan, yuvası içinde ileri geri sürülebilen metal düzenek; sürgü.
3. Bir masanın, bir dolabın vb. çekilince açılan gözü, çekmece.
—Mad. oc. Sürme şantiyesi, gerek kısır malzeme (rökup, ana yol, eğik düzlem vb.) gerek cevher içinde sürülen galeri. || Sürme yolu, az eğimli ya da yatay galeri. || Galeri sürme, bir ya da daha çok sayıda yatay ya da az eğimli galeri açmak işlemi.
—Marangl. Sürme yatağı, uzunluk yönünde, içinde hareketli bir parçanın (sürmeli kapı, ayna, çekmece vb.) kaydığı bir ya da birkaç oyuğu, kinişi ya da lambası olan, genellikle uzun parça. (Sürme yatağı bir kılavuz ya da destek görevi yapabilir.)
—Nöropsikol. Uyarıcı ortadan kalktıktan sonra, duyunun daha bir süre devam etmek özelliği (örneğin görsel izlenim, eğer duyum canlıysa birkaç saniye ve bazen daha da çok sürer). [Bu özellik, merkezi sinir dokusunun aşırı tepkiselliğine bağlıdır.]
—Tarım. Pulluk ya da sabanla toprağı işleyerek tohum ekilebilir hale getirme. (Bk. ansikl. böl.)
♦ sıt. Bir ray sistemi üzerinde sürülerek kullanılan şey için kullanılır: Sürme kapı.
—ANSİKL. Tarım. Sürme teknikleri, tohumların ekim tarzına, daha genel anlamda, tarım bitkisinin gereksinimlerine, kendiliğinden yetişen otların ve toprağın, hatta kullanılan aletlerin doğasına ve yapısına bağlı olarak gelişmiştir, ilkel teknikler, bitkinin ekilmesi için gerekli olduğu kadarıyla yetinir, ancak aletlerde sağlanan gelişmeyle (saban, pulluk) sürme işlemi bütün tarla yüzeyine yaygın olarak uygulanmaya başlamıştır.
• Saban ve pullukla sürme. Sabanla sürmede toprak tam altüst olmaz, sadece az çok kabartılmış olur. Pulluk kullanılınca görülür. Balıksırtı sürme ya da yastık sürme XIX. yy.’ın sonuna dek, hemen hemen her yerde egemendi. Gerçekten, balıksırtı sürme daha az çekme gücü gerektirmekte, fakir ve az derin topraklarda, düz sürmeye göre daha iyi sonuç vermektedir.
• Teknik. Sanayileşmiş ülkelerde bazı yörelerde hâlâ hayvan kullanılmasına rağmen, traktörün çektiği pullukla sürme kuraldır. Sürme, bir ya da çok kulaklı bir pullukla yapıldığında, toprak önce keski demiriyle dikey olarak, sonra uçdemiriyle yatay olarak kesilir. Böylece kesilen toprak şeridi kulak demiriyle devrilir. Eğer pulluğun kulağı bükükse toprak şeridi çok az biçim değiştirir ve dikdörtgen biçimini korur (kalıp çıkarma); kulak demiri silindirik- se merdane biçiminde çıkan toprak şeridi dağılabilir. Sürme, diskli pullukla yapılırsa, toprak yatay düzleme göre biraz eğik bir eksen etrafında dönen disklerle kaldırılır ve sıyırgtnın etkisiyle yanlamasına düşer. Toprağa hasat artıklarının (yaprak, sap vb.) gübre ve tezeklerin karışmasını sağlayan sürme, bu maddelerin toprağa sinmesini kolaylaştırır. Toprak sürülüp işlenirse ekilebilir hale gelir. Daha sonraki çalışmalar toprağın daha da ufalanmasına ve yağmur sularının derinlere inmesine yarar Sürme, iki ekim arasında kalan bir zamanda olmak üzere, senenin de ğişik dönemlerinde yapılır. Killi topraklar, don toprağın yapısını iyileştirsin diye kıştan önce sürülür. Bir toprak, ancak tavında olduğu zaman sürülmelidir. Toprak çok kuruysa sürme zor, hatta imkânsızdır; çok nemliyse, pulluğun ve tekerleklerin baskısı altında yassılıp tıkızlaşarak yapısı bozulur. Tıkızlaşan tabakalar köklerin derinlere gitmesini zorlaştırır.
Sürme, 12 ya da 15 cm’den 30 cm'ye kadar değişen derinlikte yapılabilir. Daha derin sürmenin faydası yoktur, çok derin sürme, fazla çekme gücü gerektirdiği ve organik maddeyi seyrelttiği için zararlıdır.
Her toprak şeridi, bir öncekinin üzerine yaslanıyorsa buna "düz sürme” denir ve bu durumda sürülen alan düz olur. Buna karşılık, tahtavari ya da balıksırtı sürmede iki yastık arasında bir karık bırakılır; bu çukur çizgi fazla suyun akmasını ve tarlanın kenarındaki bir çukura boşalmasını kolaylaştırır. Bu sürme biçimi sulak tarlalara uygulanır.
Ekimi hızlandırmak amacıyla, bazı durumlarda “sürmesiz” yöntemler uygulanır; bu yöntemler toprağın yüzeysel tabakasını 5 ila 8 cm derinliğinde işlemekle (freze, dişli merdane vb.) ya da "kimyasal sürme” yapmakla, zararlı otların kimyasal maddelerle yok edilmesini sağlamakla gerçekleştirilir. Bu sonuncu durumda, ekim, özel tohum ekme makineleriyle yapılmalıdır.
SÜRME a.
1. Kirpik diplerine sürülen siyah toz boya. (Eskiden kullanılırdı.)
2. Sürme çekmek, sürmeyle gözlerini boyamak. |[ Sürmeyi gözden çekmek, GÖZDEN SÜRMEYİ ÇEKMEK.
—Esk. Sürme-şub, göze sürme çekmekte kullanılan mil. || Sürme-keş, sürme çeken, sürme çekici. || Sürme-i dünbaledar, göz ucunun dış kısmına rastlayan küçük sürme çizgisi. || Sürme-i hakbin, yeryüzü derinliklerini görmekte kullanıldığı varsa- yılan si’ırme. || Sürme-i hifa, görülmezliği sağlayan sürme. || Sürme-i Süleyman, Süleyman’ın tüm gizli şeyleri görmesini sağlayan sürme, yeryüzünün tüm gizlerini görmeye yarayan sürme.
—Bitki patol. RASTiK'ın eşanlamlısı.
♦ sıf. Süslem. sant. Sürme altın, tek kat sürülen altın. (Yalın kat olduğundan çok tutulmazdı. Birkaç kat sürülene sıvama altın denirdi.)
Kaynak: Büyük Larousse