Arama

Yemin Nedir?

Güncelleme: 22 Mart 2016 Gösterim: 5.309 Cevap: 6
MelancholiscH - avatarı
MelancholiscH
Ziyaretçi
17 Aralık 2007       Mesaj #1
MelancholiscH - avatarı
Ziyaretçi
yemin
isim Arapça yem³n
Sponsorlu Bağlantılar
  • Ant.

Atasözü, deyim ve birleşik fiiller
    • yemin etmek
    • yemin etsem başım ağrımaz
    • yemini basmak
    • yemin içmek
    • yemin verdirmek
    • yemin vermek

Birleşik Sözler
  • yemin billah
  • yemin kasem
  • yemin töreni

Son düzenleyen Safi; 22 Mart 2016 00:20
X-Sözlük Konusu: ne demek anlamı tanımı.
Bachata - avatarı
Bachata
Ziyaretçi
6 Haziran 2013       Mesaj #2
Bachata - avatarı
Ziyaretçi
Yemin Nedir?
MsXLabs & Dini Kavramlar Sözlüğü
Sponsorlu Bağlantılar


Sözlükte "kuvvet, sağ taraf, sağ el, and içmek, kasem" gibi anlamlara gelen yemîn, dinî bir kavram olarak, bir kimsenin Allah'ın adını veya sıfatını zikrederek sözünü kuvvetlendirmesi demektir.

Yemîn, sözü kuvvetlendirmesi ve yalan yere yemînin büyük günah olması sebebiyle mahkemelerde başka bir delil bulunmadığında delil olarak kabul edilmiştir. (bk. Nükûl) Bunun dışında köle azât etme ve boşamaya bağlı olarak yapılan ve bazı fıkhî sonuçlar doğuran sözlere de yemîn denilmiştir.

Sözün kuvvetlendirilmesi için Allah'ın adı veya sıfatı anılarak yapılan yemin üç çeşittir: Yemîn-i lağv, yemîn-i gamûs ve yemîn-i mün'akide. Yemîn-i lağv; bir şeyin öyle olduğu zannedilerek veya ağız alışkanlığıyla yapılan yemîndir. Kişinin birini görmediği halde gördüğünü zannederek "vallahi gördüm" demesi böyledir. Ayrıca sözünü kuvvetlendirme niyeti bulunmaksızın, yemîn kastı olmaksızın yemîn sözlerini söylemek de yemîn-i lağv olarak kabul edilmiştir. Bu şekilde yapılan yeminden dolayı keffaret gerekmez. Kur'ân-ı Kerîm'de, kasıtsız olarak ağızdan çıkıveren yeminlerden dolayı sorumlu tutulmayacağı bildirilmiştir (Bakara, 2/225; Mâide, 5/89). Bununla birlikte, ağız alışkanlığıyla konuşurken ikide bir yemîn edenlerin bu alışkanlıklarından vaz geçmek için çalışmaları gerekir. Yemîn-i gamûs; geçmiş zamanda meydana gelmeyen bir işin olduğuna veya yapılan bir şeyin olmadığına bilerek yalan yere yemîn etmektir. Bu yemîn büyük günah olup, sahibini günaha daldırdığı için bu isim verilmiştir. Bilerek ve Allah'ın adını anarak yalan yere yapılan yemînin bağışlanması için keffaret yeterli olmadığından; keffâret vacip kılınmamıştır. Gamûs yemîni yapan kimsenin gerçekten pişman olarak ve bir daha böyle bir hataya düşmemek üzere Allah'tan af dilemesi gerekir. Yalan yere yaptığı yemîn sebebiyle başkasının hakkının zayi olmasına sebep oldu ise, bu zararı tazmîn edip onlardan helâllik istemelidir. Yemîn-i mün'akide; mümkün olan ve geleceğe ait bir şeyi yapmak veya yapmamak üzere yapılan yemîndir. Bir kimsenin şu işi yapacağım veya "yapmayacağım" diye yemîn etmesi böyledir. Yemînin sahih olması için yemîn edenin akıllı, buluğ çağına erişmiş ve Müslüman olması gerekir. Ayrıca bu sözüyle yemîni kastetmiş olmalıdır. Bunun yanında yemînin Allah'ın isimlerinden biriyle veya O'nun sıfatlarıyla yapılmış olması gerekir. Allah ve sıfatları dışında başka şeylere yapılan yemîn, bu yemîn kapsamına girmez. Bu yemîn ileride yapılacak bir işe Allah'ın şahit tutulması olduğundan, yerine getirilmelidir. Yerine getirilmemesi halinde yemîn bozulmuş olur; keffâret ödenmesi gerekir. Yemînin keffâreti ise, on fakiri doyurmak veya giydirmek ya da köle azât etmektir. Buna gücü yetmeyen kimse üç gün peşpeşe oruç tutar. Yüce Allah, "Allah sizi kasıtsız olarak ağzınızdan çıkıveren yemînlerinizden dolayı değil, fakat kalplerinizin kastettiği yemînlerden dolayı sorumlu tutar. Yemînin keffâreti, ailenize yedirdiğinizin ortalamasından on fakiri yedirmek yahut giydirmek ya da bir köle azât etmektir. Bulamayan üç gün oruç tutmalıdır; yemîninizin keffâreti budur. Yemîn ettiğinizde yemînlerinizi tutun. Şükredesiniz diye Allah size böylece âyetlerini açıklıyor." buyurmaktadır (Mâide, 5/89). Farz veya vacip olan bir şeyi yapmamaya; haram ve günah olan bir şeyi yapmaya edilen yemînin yerine getirilmeyip keffâret verilmesi gerekir. Mendûb olan bir şeyi yapmamaya veya mekrûh olan bir şeyi yapmaya yemîn eden kimsenin yemînini bozup keffâret vermesi daha uygundur. Mubah konularda yapılan yemînlerde ise, yemînin bozulmaması gerekir. Şayet yemînini bozar ise keffâret vermesi gerekir. Yeminin bilerek veya unutarak ya da baskı altında bozulması arasında fark yoktur; keffâret verilmesi gerekir.
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
24 Haziran 2015       Mesaj #3
Safi - avatarı
SMD MiSiM
YEMİN a. (ar. yemin).
1. Kutsal sayılan bir varlığı tanık göstererek verilen söz; ant: Onun yeminlerine kimse inanmaz.
2. Bir şeyin, bir kimsenin üzerine Tanrı huzurunda vb. yemin etmek, onları öne sürerek, tanık göstererek söz vermek, ant içmek; Çocuklarımın başı üzerine yemin ederim ki masumum.
3. Bir şeye yemin etmek, ısrarla bir şeyin doğru olduğunu ileri sürmek ya da bir şey yapmaya kesin bir karar vermek, söz vermek: Yemin ederim ben söylemedim, intikam almaya yemin etmek. Sırrımı saklayacağına yemin etti.
4. Yemin billah etmek, Tanrı adına ant içmek. || Yemin etsem başım ağrımaz, bu konuda söylenenlerin gerçek olduğuna hiç çekinmeden yemin edebilirim anlamında söylenir. || Yemin içmek, ant içmek. || Yemin kasem, yemin ederek: Bu işi geciktirmeden yapacaklanna yemin kasem ciz vermişlerdi. || (Bir kimsece) Yemin verdirmek, ant içirmek, yemin etmesini sağlamak.

—Esk.
1. Sağ, sağ taraf: "... haritaların, ilanların üzerinden kayarak; odanın cenah-ı yemininde muzlim bir kapı gibi ağzını açan;..." (H. Z. Uşaklıgil).
2. Yemin ü yesar, sağ ve sol: dar ve sa'bülmürur boğazın yemin ü yasarında..." (Cevdet Paşa, XIX. yy.).

—Ask. Silahlı kuvvetler’e katılan her askerin içtiği ant. (Bk. ansikl. böl.) || Yemin töreni, Silahlı kuvvetlerin birlik ve kurumla- rına katılan personele ülke, ulus ve Cumhuriyet'in korunması uğrunda gerekirse canını da feda edeceği ve görevini eksiksiz yapacağına ilişkin içirilen ant nedeniyle düzenlenen tören. (Bk. ansikl. böl.)

—Din. Doğru söylediğine inandırmak için kişinin kutsal sayılan bir şeyi anarak ya da tanık göstererek ant içmesi. (Bk. ansikl. böl.)

—Huk. Bir kimsenin mahkeme önünde yaptığı açıklamanın doğru olduğunu onamak için tanrı, namus, şeref gibi bazı manevi değerleri tanık göstermesi. || Resen teklif olunan yemin, yargıç tarafından taraflardan birine teklif edilen yemin. (Yargıcın taraflara resen yemin teklif edebilmesi için gereken koşullar şunlardır:
1. ileri sürülen iddialar kesin delillerle ispat edilememelidir;
2. yargıç ileri sürülen takdiri delillerle yeterli kanıya sahip olamamalı- dır.) || Taraf yemini, ispat yükü kendisine düşen tarafın karşı tarafa teklif ettiği yemin. (Yemin teklifine başvurulacağı dava dilekçesinde ve cevap layihasında belirtilmelidir. Kendisine yemin teklif edilen taraf, geçerli nedeni olmadan yemin davetiyesiyle çağrıldığında duruşmaya gelmez ya da yeminden kaçınırsa olayı ikrar etmiş sayılır. Yalan yere yemin etmişse suç işlemiş kabul edilir.)

—İsi. huk. Yemin H't isbat, bir şey yapmak için edilen yemin. || Yemin fin nefy, bir şey yapmamak için edilen yemin. || Yemin-i tacire ya da yemin-i kazibe, yalan yere edilen yemin, (islamiyette yalan yere yemin etme suç ve günahtır.) || Yemin-i fevr, belli bir davranışı hemen önlemek amacıyla edilen yemin. j| Yemin-i gamus, olmamış bir şeyi olmuş gibi göstermek amacıyla yalan yere edilen yemin. || Yemin-i gayri muvakkat ya da yemin-i mutlak, belli bir süre ya da zamanla sınırlı olmayan yemin. || Yemin-i istihzar, davada kesin bir kanıya varabilmek için hâkimin davacıya ettirdiği yemin. || Yemin-i lagv, bilmeyerek olan bir durumun aksine edilen yemin. || Yemin -i muallak, bir şeyle kayıtlanan yemin. || Yemin-i muvakkat, belirli bir zamanla sınırlandırılmış yemin. || Yemin-i münakide, bir şeyi gelecekte yapmak ya da yapmamak için edilen yemin. || Yemin-i mursel, zamanla kayıtlı olmadan yapılan yemin. || Ademi ilme yemin, bir başkasının davranışları ile ilgili olarak ileri sürülen şeyi bilmediğine ilişkin edilen yemin. || Betate yemin, bir kimseye kendi davranışı hakkında verilen kesin yemin. || Hasıla yemin, bir hususun devam edip etmediği konusunda edilen yemin. |] Sebebe yerhin, bir sebebin gerçek olup olmadığı konusunda edilen yemin.

—ANSİKL Ask Türk silahlı kuvvetleri iç hizmet yasası'nın 37. maddesine göre Silahlı kuvvetler'e katılacak her askerin içtiği ant şöyledir: "Barışta ve savaşta; karada, denizde ve havada, her zaman ve her yerde milletime ve cumhuriyetime doğruluk ve muhabbetle hizmet ve kanunlara ve nizamlara ve âmirlerime itaat edeceğime ve askerliğin namusunu, türk sancağının şanını canımdan aziz bilip icabında vatan, cumhuriyet ve vazife uğrunda seve seve hayatımı feda eyleyeceğime namusum üzerine ant içerim.”

• Yemin töreni. Tören, ilgili personelin katıldıktan birlik ya da kurumlarda geçen ilk aylan içerisinde garnizon komutanlığı tarafından seçilecek bir günde yapılır. Birliklerin önlerine konulan büyük masalar üzerine, kendi sınıflarına ait silah ve araçlar türk bayrağı ile birlikte yerleştirilir. Yemin törenine katılan personel, elleriyle masadaki silahları (topçu ya da tank birliklerinde masa yerine getirilen top ya da tankı) ve türk bayrağını tutarak ant içme düzeni alır istiklâl marşı’nın okunmasıyla tören başlar. Grup komutanı olan subay iç hizmet yasası’nda belirlenen yemini kelime kelime okur, personel hep birlikte bunu tekrar eder ve böylelikle ant içilmiş olur. Yeminden sonra en yüksek rütbeli subayın önünden tören geçişi yapılır.

—Din. Kuran ve hadislerde Allah adına olduğu kadar, önem verilen çeşitli nesneler ve olaylar adına da pek çok kez yemin edilegelmiştir. Fıkıh bilginleri yemin türünden sözleri geçerlilikleri ve bağlayıcı olmaları açısından başlıca üç ölüme ayırırlar:
1. ant içmek amacıyla kasıtlı ve bilinçli olarak söylendiği için bağlayıcılığı bulunan ve edilmesi caiz otan şeyler üzerine ya da bazı kutsal şeyler tanık gösterilerek yapılması sonucu gereği yerine getirilmezse kefaret* ödenmesi gereken mîınakit yemin;
2. ant içme bilinci taşımaksızın rasgele ağızdan çıkan ve yemin amacına dayalı sözlerden oluşmadığı için kefaret ödenmesini gerektirmeyen lagiv (boş, saçma) yemin;
3. kefaret gerektirmeme sine karşın, geçmişle ilgili olarak yatan bilgi verildiği ve sıkça yapıldığı için katmerli günah sayılan gâmus (günaha batırıcı) yemin.
Kaynak: Büyük Larousse
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
24 Haziran 2015       Mesaj #4
Safi - avatarı
SMD MiSiM
YEMİNLİ sıf.
1. Yemin ederek bir açıklamada bulunan ya da görevinin gerektirdiği yemini etmiş otan kimse için kullanılır: Yeminli tanık. Yeminli mütercim.
2. Yeminli olmak, bir şey yapmaya ya da yapmamaya söz vermiş olmak: Yeminliyim, artık sigara içmeyeceğim.

—Tar. Yeminli yazar, Ortaçağda elyazmalarını yeniden yazan ve onları süslü harfler ve minyatürlerle bezeyen kişi. (Yeminli yazarlar, XVI. yy.’da matbaacılığın yaptığı büyük ilerlemelere kadar etkili otan ve çoğu zaman kitapçılarınkiyle karıştırılan bir lonca kurmuşlardı.)

Kaynak: Büyük Larousse
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
22 Mart 2016       Mesaj #5
Safi - avatarı
SMD MiSiM
yemin ingilizcesi
  • –i basmak quickly/readily to swear (that ...): Hiç yapmadým diye yemini bastý. She quickly swore she´d never done it.
  • – billah etmek /a/ to swear to God (that); to take an oath.
  • – etmek 1. /a/ to swear (to do something). 2. to take an oath.
  • – etsem baþým aðrýmaz. colloq. I can say it with a clear conscience.
  • – ettirmek /a/ to have (someone) swear an oath, administer an oath to; to swear (someone) in.
  • – verdirmek /a/ colloq. to make (someone) swear (to do something).
  • – vermek /a/ colloq. to swear (to do something).
SİLENTİUM EST AURUM
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
22 Mart 2016       Mesaj #6
Safi - avatarı
SMD MiSiM
yeminli
sıfat
  • Yemin ederek bir açıklamada bulunan.
SİLENTİUM EST AURUM
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
22 Mart 2016       Mesaj #7
Safi - avatarı
SMD MiSiM
yeminli ingilizcesi
  • (someone) who has sworn to do something; (someone) who is under oath.
  • – murakýp certified public accountant, Brit. chartered accountant.
  • – mütercim certified public translator (of documents).
  • – tercüman certified interpreter
SİLENTİUM EST AURUM

Benzer Konular

23 Ekim 2011 / asla_asla_deme Müslümanlık/İslamiyet
16 Ekim 2012 / HipHopRocK Osmanlı İmparatorluğu
15 Mart 2016 / perlina X-Sözlük