TEVHİT a. (ar. afıect’den tevhid). Esk.
1. Bir araya getirme, birleştirme: Tevhidi kuva (kuvvetleri birleştirme). Tevhid-i mesai (çalışmaları birleştirme).
2. Bir sayma, bir olarak kabul etme.
3. Allah’ın birliğine inanma, tektanrıcılık.
4. “La ilahe illallah" sözünü tekrarlama.
5. Tevhit etmek, birleştirmek; bir saymak, Tanrı’nın tek olduğunu söylemek.
—Ed. Divan edebiyatında Tanrı’nın zat, sıfat ve fiillerini vb. konu edinen şiir. (Bk. ansı. böl.)
—Huk. Tevhidi içtihat, içtihadı birleştirme. || Tevhidi içtihat kararı - İÇTİHADI BİRLEŞTİRME KARARI.
—isi. Kelimei tevhit, “La ilahe illallah’' sözü. || Mezhebi tevhit, tektanrıcılık. (ilmi tevhit ya da tevhit ilmi de denir.)
—ANSİKL. Ed. Tevhitte Tanrı’nın ululuğu, adları, sıfatları, kuvvet ve kudretinin sonsuzluğu, zatının tasvir ve hayal edilen şeylerden ayrılığı, hiçbir şeyin ona eş ve benzer olmayışı, evrende ondan başka müessir bulunmaması, bütün kudret ve ilimlerin ona ait olduğu vb., sanatlı bir üslupla anlatılır. Zahiri şeriata uygun (Nabi) tevhitler olduğu gibi yer yer tasavvuf görüşlerine yer veren (Fuzuli) ya da bütünüyle tasavvuf görüşünü yansıtan (Niyazii Mısri) tevhitler bulunmaktadır. Genellikle kaside biçiminde yazılır (bu kasidelerde nesip, tegazzül, fahriye gibi bölümler bulunmaz). Terkibi bent, tercii bent, gazel vb. gibi biçimlerde tevhitler de vardır. Bazı mesnevilerin başındaki tevhitler ise mesnevi biçimindedir.
Kaynak: Büyük Larousse