Pasaj
, iki sokağa cephesi olan bir yapının içinde, bu iki sokağı birleştirmek için bırakılan geçit. 19. yüzyılda Batı mimarlığında uygulanmaya başladı.
Çeliğin taşıyıcı, camın da örtücü malzeme olarak kullanılmasıyla yukarıdan ışık alan pasajlar kısa zamanda gelişerek içlerinde dükkânların da yer aldığı alışveriş merkezleri durumuna geldi. Çok katlı pasajların üst katlarındaki dükkânlar bir iç balkona baktığından, bunlara galeri de dendi.
Londra’daki Burlington Arkadı (1815-19) ile Paris’teki Orleans Galerisi (1828-31) gibi ilk örnekleri kısa sürede başkaları izledi. Milano’daki II. Vittorio Emanuele Galerisi (1865-67) geçit ve alışveriş işlevlerini karşılamasının yanı sıra gösterişiyle de dikkati çeken bir pasajdı. Daha önce kapalıçarşı, arasta gibi üstü kapalı geçitlerin yapıldığı Osmanlı mimarlığında 19. yüzyılın sonlarına doğru Batı’daki gibi pasaj uygulamaları da başlamıştı. Özellikle İstanbul’da bu yüzyılın sonu ile 20. yüzyılın başından kalma pasajlar o dönemin üslup özelliklerini taşır.
Aralarında Çiçek Pasajı, Aynalı Pasaj gibi çok ünlü olanları da vardır. Pasajlar, eskisi kadar özenli olmasa bile, işhanı, sinema gibi yapıların içinde, alışveriş edilen ya da yemek yenen dükkânlarıyla günümüz Türk mimarlığında da kentsel bir odak noktası olarak kullanılmaktadır.
Kaynak:Ana Britannica