TAHSİL a. (ar. huşö/'den tahsil).
1. Bir borcu, bir vergiyi alma, toplama: Bir alacağın tahsili.
2. Öğrenim: Tâhşifhty&ı son derece başarılı geçti.
3. Bir borcu, vergiyi vb. tahsil etmek, onları toplamak.
4. Tahsil etmek, öğrenim yapmak: Tip tahsil etti.
—Esk.
1. Elde etme, ele geçirme.
2. Tahsili hurufı muamma, bilmecede gerekli harfi yerine koyma.
—Bank, ve Bors. Parayı ya da kıymetli evrakı alma ve elinde tutma; bir kıymetli evrakın (poliçe, çek, faiz ya da temettü kuponu vb.) temsil ettiği tutan alma, Tahsil bordrosu, tutarları ödeyicilerden alınmak üzere bankaya verilmiş olan senet yâ da kıymetli evrakı gösteren liste ya da cetvel. || Tahsil fişi, borcunu ödemek üzere başvuran bir müşterinin, borcunun niteliğini ve miktarını gösteren ve ilgili servisteree hazırlanarak vezneye gönderilen fiş. I Tahsil komisyonu, bankalann müştefterrtâra- fından kendilerine verilen senet ve alacakların tahsili için yaptıkları hizmet karşılığı aldıkları para. (Bu komisyonların alt ve üst sınırları Merkez bankası kredileri tanzim komitesi’nce günün ekonomik koşulları göz önünde tutularak saptanır ve bankalara bildirilir.) || Tahsil masrafı, bir bankanın, bir alacak ya da senedin tahsili için yaptığı (haberleşme, damga resmi, tahsil edilen paranın havale acyosu vb. ğider- ler) gerçek harcamalar. |[ TâheileSöetleri, bankalara, bedelini vadesinde Bw9Ş(|p': tahsil etmeleri için müşterileri tarafından devredilen senetler. (Bunlar vesikalı ya da vesikasız ticari senetler, adi senet ya da fatura olabilir. Banka, bu işte vekil ya da aracı durumundadır. Bankanın bulunduğu yerde tahsil edilecek senetli içi tahsil senetleri", başka edilecek senetlere d* " senetleri” denir.)
—Bank, ve Tic. huk. Tahsil ciro.
—Kamu mal. Tahsil dairesi, kamu alacaklarını izlemek ve tahsil etmekle görevli daire. (Amme alacaklarının tahsil usulü hakkında k. md. 5’e göre, kamu alacaklarının takibatı, alacaklı kamu idaresinin yerel tahsil dairesince yapılır. Bojçk malları başka yerde bulüi borçlunun ya da mallarının ... yerde yapılacak takipleri, o yerdefS âynı türden bir başka kamu idaresinin yerel tahsil dairesi yapar.)
—Tic. huk. Tahsil yetkisi, bir kimsenin kendi adına para tahsil etmesi için başkasına verdiği yetki.
—Verg. huk. Vergi tahsili, vergi borcunun yükümlü tarafından vergi ödenmesini sağlamaya yönelik IşIdmSfiri tümü. (Bk. ansikl. böl.)
—AnsIkl. Verg. huk. Günümüzde veriler genellikle doğrudan doğruya devlet ya da devletin verdiği vergilendirme yetkisine sahip bazı kamu tüzel kişileri tarafından tarh ve tahsil edilir. Bu tür vergi tarh ve tahsiline emanet usulü denilmektedir. Oysa, eskiden birçok vergi özel kişiler eliyle tahsil edilirdi. Özel kişilerin vergi toplamadan maliye tarihinde çeşitli uygulamalar önermiştir. Bunların başlıcaları halk terrûSffiötteri eliyle tahsil, iltizam usulüyle tahsil vâ ihale usulüyle tahsil yöntemleridir. Halk temsilcileri eliyle tahsil yöntemi'nde, vergiler vergi yükümlülerinin seçtiği temsilciler tarafından toplanarak hâzineye yatırılır. Bu yöntem, bazen iltizamla; lanmış, bazen de onun y manii İmparatorluğu verilmeyen vergilermuhtarlar tarafından tahsil hamit döneminde, bunlardan tarh işlemleri alınmakla birlikte tahsil işlemleri 19C3’e kadar ellerinde kalmıştır. İltizam yöntemi' nde, vergi tarh ve tahsili mültezim denilen özel bir kişiye verilir. Bunlar belirli bir bedel karşılığında vergiyi tarh ve tahsil eder, hâzineye ödediği bedelle tahsil ettiği vergi tutarı arasındaki fark mültezimin kazancını oluşturur, ihale yöntemi’r\de ise, mültezim durumunda olan kişi, devlet ad bu kadar büyük takdir ve tahsinlere ve o kadar sert itirazlara sebeb olması da bu yüzdendir" (Ahmet Muammer ve Şükrü Kaya).
—Esk. eğit. Osmanlılar'da okullarda öğ retmenlerin başarılı öğrencilerine verdikleri, bu başarılarını belirleyen notlarından biri. (Öğretmen, tahsin alan öğrencinin defterine ve karnesine bu durumu yazar, başarlı öğrenciye okul yönetimi tarafından ayrıca bir belge [tahsin ya da aferin] veri lirdi. İki tahsin, bir aferin yerine geçerdi.)
Kaynak: Büyük Larousse