MAKBUL, -lü sıt. (ar. kabul 'den makbul).
1. Kabul edilen: Sizin uygun göreceğiniz her fiyat makbulümdür.
2. Herkesçe beğenilip tutulan, hoşa giden: Bursa havluları buralarda çok makbuldür.
3. Beğenilen, kendisine güvenilen kimse için kullanılır (genellikle olumsuz cümlelerde): Pek makbul bir adam değildir.
4. Makbul olmak, beğenilmek, aranılmak: Balığın çok kılçıklısı makbul olmuyor.
♦ a. Makbule geçmek, işe yaramak, çok beğenilmek, hoşa gitmek: Gönderdiğiniz para çok makbule geçti, borçları kapadık.
Kaynak: Büyük Larousse