Arama

Yunus (Delphinus) - Sayfa 2

Güncelleme: 17 Mart 2017 Gösterim: 5.926 Cevap: 12
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
21 Şubat 2016       Mesaj #11
Safi - avatarı
SMD MiSiM

Yunustaki Tasarım


Yunuslar ve balinalar diğer tüm memeliler gibi ciğerleri ile solunum yaparlar. Bu, onların su içinde iken balıklar gibi nefes alıp veremeyecekleri anlamına gelir. Bu nedenle nefes almak için düzenli olarak su yüzeyine çıkarlar. Başlarının üstünde hava alıp vermelerini sağlayan bir delik bulunur. Burası öyle tasarlanmıştır ki hayvan suya daldığında delik bir kapak tarafından otomatik olarak örtülür ve içeri su kaçması önlenir. Su yüzeyine çıkıldığında ise, kapak yine otomatik olarak açılır
Sponsorlu Bağlantılar

Boğulmadan Uyumayı Sağlayan Sistem

Yunuslar her nefes alışlarında ciğerlerinin % 80- 90″ını havayla doldururlar. Oysa çoğu insan için bu oran ancak % 15″i bulur.Yunuslar için nefes almak insanlarda veya diğer kara memelilerinde olduğu gibi bir refleks değildir, iradeli bir harekettir.

Yani biz nasıl yürümeye karar veriyorsak, yunuslar da nefes almaya karar verir. Bu, hayvanın suda uyurken boğularak ölmemesi için alınmış bir tedbirdir. Yunus uykusu sırasında beyninin sağ ve sol yarım kürelerini yaklaşık on beş dakika arayla nöbetleşe kullanır. Bir yarım küre uyurken, diğer yarım küre yüzeye çıkarak hayvanın nefes almasını kontrol eder.

Yunusların ağızlarındaki gagaya benzer çıkıntı ise sudaki hareketlerini kolaylaştıran bir başka tasarımdır. Hayvan bu yapı sayesinde suyu daha iyi yarmakta ve daha az enerji harcayarak, daha hızlı yüzebilmektedir. Modern gemilerin burunlarında da yunus ağzına benzer bir çıkıntı vardır. Bu hidrodinamik tasarım, gemilerin hızını da aynen yunuslarınki gibi artırmaktadır.

Yunusların Sosyal Yaşamı

Yunuslar çok büyük gruplar halinde yaşar. Güvenli bir koruma için dişiler ve yavrular böyle bir grubun ortasında yer alır. Grubun hasta üyesi yalnız bırakılmaz, ölene kadar grubun içinde tutulur. Bu güçlü dayanışma bağı, yeni bir yavru gruba katıldığı ilk günden itibaren başlar.

Yunus yavruları önce kuyrukları dışarı çıkacak biçimde doğarlar. Bu sayede doğum tamamlanana kadar yavrunun havasızlıktan ölmesi önlenmiş olur. En son yunusun başı doğum kanalından çıkar çıkmaz, ilk nefesini alması için hızla su yüzeyine çıkarılır. Genellikle, yardım amacıyla anne yunusa bir başka dişi yunusda eşlik eder.

Anne yunus doğumdan sonra hemen yavrusunu emzirir. Süt emmek için dudağı olmayan yavru, annesinin karnındaki bir yarıktan çıkan iki süt kaynağından beslenir. Bu bölgeye ufak ağız darbeleriyle dokunduğunda süt fışkırır. Yavru her gün onlarca litre süt içer. Bu sütün % 50″si yağdan meydana gelir (ineklerde ise sütün sadece % 15″i yağdır). Bu yoğun kıvam sayesinde, yavrunun vücut ısısını dengelemek için ihtiyaç duyduğu yağlı deri tabakası hızla oluşur. Hızlı dalışlar esnasında diğer dişiler yavruyu aşağı doğru iterek yardımcı olurlar. Ayrıca, yavruya avlanmayı ve sonarını kullanmayı da öğretirler. Bu yıllarca süren bir eğitim safhasıdır. Bazıları yıllarca sevdikleri bir aile üyesinin peşinden ayrılmazlar. 30 sene boyunca bu böyle devam edebilir.

Vurgun Yemeyi Önleyen Sistem

Yunuslar insanlarla kıyaslanamayacak kadar derin sulara dalabilirler. Bu konudaki rekor Balinagillerden amber balığına aittir. Amber balığı bir nefes alışla 3000 metre derine dalış yapabilir. Gerek yunuslar gerekse balinalar bu tip dalışlara uygun bir tasarımda yaratılmışlardır. Palet şeklindeki kuyruklar suya dalmayı ve yüzeye çıkmayı oldukça kolaylaştırır.

Dalış için yaratılmış bir başka tasarım da hayvanın ciğerlerinde gizlidir: Hayvan derine daldıkça üzerindeki suyun ağırlığı, yani basıncı artar. Bu basıncı dengelemek için, ciğerlerinin içindeki hava basıncını da giderek artırır. Ancak bu hava basıncı giderek çok yüksek derecelere çıkar. Aynı basınç bir insan ciğerine uygulansa, ciğer yırtılıp parçalanacaktır. İşte bu tehlikeye karşı yunusun vücudunda çok özel bir koruma yaratılmıştır: Yunusların akciğerlerindeki bronşlar ve hava kesecikleri, basınca karşı son derece dayanıklı kıkırdak halkalarla korunmuştur.

Yunusların vücutlarındaki bir diğer yaratılış örneği ise, vurgun tehlikesine karşı alınan tedbirdir. Dalgıçlar su yüzeyine hızlı çıkışlarda basınç farkından kaynaklanan bu tehlikeyle karşılaşırlar. Vurgunun nedeni, akciğerlere çekilmiş olan havanın ani bir biçimde kana karışarak damarların içinde hava kabarcıkları oluşturmasıdır. Bu baloncuklar kan dolaşımındaki düzeni bozarak ölüm tehlikesi meydana getirir. Balinalar ve yunuslar ise bizler gibi akciğerleriyle solumalarına karşın böyle bir problemle asla karşılaşmazlar. Bunun nedeni, derinlere dalarken insanlar gibi dolu ciğerle değil, boş ciğerle hareket etmeleridir. Ciğerleri hava ile dolu olmadığı için, bu havanın basınç değişikliği nedeniyle kana karışması ve dolayısıyla “vurgun yeme” tehlikesi ile karşı karşıya kalmazlar.

Ama asıl soru burada ortaya çıkar: Eğer ciğerlerini hava ile doldurmuyorlarsa, oksijensiz kalıp boğulmaktan nasıl kurtulurlar?


Bu sorunun cevabı, bu canlıların kaslarındaki yüksek orandaki “miyoglobin” proteinidir. Bu miyoglobin proteinleri, çok yüksek miktarda oksijen molekülünü kendi üzerlerine bağlar ve muhafaza ederler. Yani canlı için gereken oksijen, ciğerdeki havada değil, doğrudan kasların içinde saklanır. Yunuslar ve balinalar bu sayede uzun süre nefes almadan yüzer ve diledikleri kadar da derine dalabilirler. İnsanlarda da miyoglobin proteini vardır, ama çok daha az oranda olduğu için, aynı yüzme serbestliğini sağlamamaktadır. Yunus ve balinalara özel olan bu biyokimyasal ayarlama, elbette bilinçli bir tasarımın açık delilidir. Allah, her canlı gibi deniz memelilerini de içinde bulundukları şartlara en uygun vücut yapılarıyla yaratmıştır.
Son düzenleyen Safi; 16 Mart 2017 21:56
SİLENTİUM EST AURUM
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
16 Mart 2017       Mesaj #12
Safi - avatarı
SMD MiSiM

YUNUSBALIĞI ya da YUNUS


Sıcak ve ılık denizlerde yaşayan bazı etçil memeli hayvanlann ortak adı.
Sponsorlu Bağlantılar

—ANSİKL. Yunusbalıkları, balinalar takımından hayvanlardır. Deniz yunusbalıklarının en yaygın türleri yunusbalığı (Delphinus delphis, uzunluğu 2,50 m’yi bulan çok gezgin bir tür) ile Risso yunusbalığıdır (Grampus griseus). Commerson yunusbalığı (Cephalorhynchus commersoni) Patagonya kıyılarında yaşayan bir türdür. Akburunlu yunusbalığının (Lagenorhynchus albirostris) boyu 3 m’ye ulaşabilir ve yazın Spitzberg'e kadar yaklaşır. Uzun burunlu yunusbalığı (Stenella longirosths) Gine körfezindeki tropikal türlerin en küçüğüdür. Tropikal sularda daha pek çok yunusbalığı türüne rastlanır, bunlardan Amazon ırmağında yaşayan boto (Sotalia fluviatilis) ya da Iravadi yunusbalığı (Orcaella brevirostris) gibileri bu büyük ırmaklarda yukarılara kadar çıkarlar. Uzun ve ince burunlu tatlısu yunusbalıkları arasında şunlar sayılabilir: Ganj'da yaşayan susuk (Platanista gangetica), Amazon’da yaşayan butu (Iniageoffroyensis), Çin'deki göl yunusbalığı (Lipotes vexillifer) ve 1,50 m boyuyla yunusbalıklarının ve balinagillerin en küçüğü olan La Plata yunusbalığı (Stenodelphis blainvillei).

Bilimsel incelemesi (delfinoloji) hayli derinlemesine yapılmış olan adi yunusbalığı ilginç bir hayvandır:
  1. derisi süngersi yapısıyla burgaçları etkilenmeden atlama olanağı vererek hayvanın yüzmesini sağlar: hayvan bu sayede büyük bir hıza ulaşabilir (63 km/sa), 7 m yüksekliğe kadar sıçrayabilir vb.;
  2. retinasının karmaşık ve özgün bir hücre yapısı vardır;
  3. hızlı ve uzun süreli dalışlara çok yatkındır;
  4. sesle iletişim sistemi son derece karmaşıktır (yaklaşık olarak 400 değişik işaret) ve gerçek bir dil rolü oynayabilir, bazı ses ya da sesötesi dalgalarla ikili bir haberleşme sağlayabilir (bu konuda bazı veriler saptanmış bulunmaktadır);
  5. beyni insan beyni kadar gelişmiş sayılabilir ve buna bağlı olarak çok güçlü bir toplumsal davranışı vardır (yardımlaşma), acıya ve hazza karşı çok duyarlıdır (dahası, insanlara karşı gösterdiği dostluk hiç de masal değildir).
—Ask. denize. 1965’ten beri, birçok ülkenin deniz kuvvetleri (amerikan deniz kuvvetleri bu dönemde özel bir birim oluşturdu), çok derinlere dalabilme, hızlı hareket edebilme, sesleri algılayıp yayımlayabilme gibi çeşitli özellikleri nedeniyle yunusbalıklarıyla ilgilenirler Ama özellikle akustik alanında yunusbalıkları deniz kuvvetlerinin dikkatini çekmiştir. Gerçekten de yunusbalıklarının, bir sonarın özelliklerine benzer şaşırtıcı özellikleri vardır; yayımladıkları sesler yalnız ulaştıkları uzaklık bakımından değil, biçimi ve özellikleri ne olursa olsun her türlü engeli aşma bakımından da dikkat çekicidir. Yunusbalığı "sonarı”, savaş gemilerinde kullanılan mekanik sonarlardan farklı olarak, çok değişik frekanslarda (sesötesinden çok daha düşük frekanslarda) işaretleri oldukça kısa bir zaman içinde yayımlar.

—ikonogr. Hıristiyan anıtlarında yunus, Antikçağ'dan kalma bir inanışa göre, sırtında taşıdığı ruhların göçünü simgeler. Yunus kurtuluş inancıyla birleştirilir, kimi zaman Yunus peygamberi yutan dev balina ile karıştırılır. Sırtında yunanlı ozan Arion'u taşırken de temsil edilir.

Kaynak: Büyük Larousse

SİLENTİUM EST AURUM
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
16 Mart 2017       Mesaj #13
Safi - avatarı
SMD MiSiM

YUNUS.


Yunuslar dişli balinalar grubundan memeli hayvanlardır. Bütün memeliler gibi sıcakkanlıdırlar. Havanın oksijeniyle solunum yapar, doğurarak ürer ve yavrularını sütleriyle beslerler. Yunusların, çoğu 3 metreden kısa 40'ı aşkın türü vardır. Büyük bölümü denizlerde, öbürleri ırmaklarda yaşar. Ağızlan keskin dişlerle donanmıştır. Temel besinlerini balıklar oluşturur. Aynca kabuklu deniz hayvanlannı da yerler.

Genellikle yunuslann üst bölümleri siyah, alt bölümleri beyazdır. Gövdeleri zarif biçimde gelişmiş, sivrilerek uzayan çeneleri gaga biçimini almıştır. Bu özellikleri sayesinde yakın akrabaları olan musurlardan ayırt edile-bilirler. Musurlar daha kalın gövdeli, küt çeneli ve genellikle daha küçük yapılıdır. Bayağı yunus (Delphinus delphis) ve şişe burunlu yunus (Tursiops truncatus) en tanınmış yunus türleridir. Tropik ve ılıman bölge denizlerinde geniş bir dağılım gösteren bu iki tür Türkiye'yi çevreleyen bütün denizlere yayılmıştır. Şişe burunlu yunusun gagası daha kısa ve hafifçe yukan kıvrık, alnı şişkin, dişleri daha iridir.

Yunusların insana dostça davrandığı eskiçağlardan beri bilinmektedir. Günümüzde yunuslar büyük deniz akvaryumlarında çeşitli gösterileri başanyla yaparken görülebilir. Bu zeki, oyuncu hayvanlar çok çeşitli sesler çıkararak kendi aralannda "konuşur". Bilim adamları yunusların suyun altında nasıl ileti¬şim kurabildiklerini anlamaya ve verilecek görevleri yerine getirecek biçimde eğitilmesine çalışmaktadırlar.

kaynak: Temel Britannica
SİLENTİUM EST AURUM

Benzer Konular

1 Ağustos 2008 / thedoctor_611 Sinema tr
24 Haziran 2012 / Jumong Müzik tr
18 Şubat 2008 / Demir YumruK Sinema tr
30 Ekim 2015 / Jumong Spor tr