Güzel, Doğru ve Yanlış (Bölüm 1)

Beni hiçbir zaman anlamayacak. “Seni çok iyi anlıyorum” cümlesi neredeyse imzası haline gelmiş bir insan hakkında böyle düşünüyor olmam yüreğimi  burkuyor. Ona beni anlamadığını da hiç söylemedim. Neden söyleyeyim ki? Bir faydası olmayacak. Beni anlayamaz ve bundan dolayı onu suçlamıyorum. Hayır, suçlamalarım olmadığı anlamına gelmiyor bu. Doğrularından, yanlışlarından ve en önemlisi de güzelliğinden suçlu o. Bana kalsa üçünden de ayrı ayrı ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alması, mahkum edilmesi gerekir. Zalimlik etmiyorum, çünkü onun doğruları da yanlışları da yarım yamalak. Kendi zevkleri doğrultusunda sürekli değişen doğrular ve yanlışlar. Hiç değişmeyense önüne herhangi bir sıfat eklemek istemediğim güzelliği. En güçlü, her an hizmetine hazır, hiç de gizli olmayan en etkili silahı; güzelliği. Üzerine biraz konuşmam gerekiyor bu silahın. Aksi halde güzellik budalası bir adam olarak anarlar beni. Bu güne kadar kimseyle “güzelliksavar” mekanizmam üzerine konuşmamamda isabetli davrandığımı düşünüyorum. Zaten insanların gözlerinde bana dair “garip bir şeyler var bu adamda” bakışlarını yeterince yakalıyorum.

Bana göre güzellik hiç de göreceli bir kavram değil. On “normal” insanın sekizinin güzel kabul ettiği, güzeldir. Güzel olmadığı halde güzel olduğunu söylemek yalnızca bir yüceltme çabasıdır. Saygı duyarım, hayat tek başına güzellik üzerine kurulmamıştır. Tanımıyor olsaydım “O”nun güzelliği de tek başına “güzel” deyip geçilebilecek bir güzellik derdim. Tehlikenin boyutunu daha ilk uzun soluklu konuşmamızda anlamadan önce, ortamda pasif bir gözlemci olarak yer alıyordum.

Sayfa: 1 2 3 4

Cevap Yaz