Güzel, Doğru ve Yanlış (Bölüm 1)

Çevremizdeki insanların günler geçtikçe kaynaşmaya başlaması bizi de ister istemez yan yana getiriyordu. Sadece güzel olmasıyla dikkatimi çeken bu kızın artık sesini de duyuyor, söylediklerine kulak kabartıyordum. Kendimi gereğinden fazla ağırdan satma problemim olduğundan, fazla göz göze gelmekten ve yüzüne bakmaktan kaçınıyordum. Buna rağmen ses tonunun ve konuşma şeklinin hoşuma gittiğini fark etmem pek uzun sürmedi. Gittikçe onu duyabileceğim kadar yakınımda olmasını arzulamaya başladım. Bir gün aynı masada ben, o ve bir başkası daha oturur halde buldum kendimi. Sinema ve filmler üzerine sohbet ediyorlardı. Sanki herkes bunu biliyormuş gibi, “son derece gururlu insanların susmayı ve yalnızlığı sevdiği” fikrine bağlı kalarak her zamanki sessizliğimi bir müddet daha korudum. Bir an, sessizliğimi “söyleyecek hiçbir sözü olmayan adam” olarak değerlendirmesi kaygısına kapıldım. Havadan sudan konuşarak gerçekleştirilen her sohbette olduğu gibi öylesine birkaç şey söyleyerek sohbete katılmam zor olmadı.

İlk kez o an göz göze geldik ve konuşmaya başladık. Sohbet artık ağırlıklı olarak ikimizin arasında ilerliyordu. İlk cümlemden itibaren benimle konuşmaya hazırmış gibi garip bir hisse kapıldım. Bu his, her insanla kolaylıkla iletişim kurabildiğini düşündürmekten fazlasını işaret ediyordu; sanki konuştuğu herkeste kendisine karşı bir hayranlık uyandırmak istemesiyle alakalıydı. Bu isteğe sahip güzel bir kızın doğru kelimeleri kullandığında başarısız olduğu çok az görülmüştür. Grup dağılırken tokalaşıp sohbet için birbirimize teşekkür ettik. İşte tam olarak o gün başladı ona dair karmaşık hislerim…

Sayfa: 1 2 3 4

Cevap Yaz