Arama

Peygamberler Tarihi - Hz. Hızır

Güncelleme: 16 Aralık 2016 Gösterim: 10.842 Cevap: 5
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
27 Ekim 2005       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi

Hızır, HİDİR olarak da bilinir.

Ad:  Hz.Hızır.JPG
Gösterim: 842
Boyut:  20.7 KB

İslam inancında, Hz. Musa’yı eğitmekle görevlendirilen ve kendisine batın bilgisi (ilm-i ledün, ilm-i hakikat) verilen kişi.
Sponsorlu Bağlantılar

Bu niteliğiyle mutasavvıflarca gerçek bilgiye ulaşmış yetkin insanın (insan-ı kâmil) simgesi sayılmış, halk arasında ise tanrısal niteliklerle ilişkilendiri lerek ölümsüzlüğüne inanılmıştır. Çeşitli hadis metinlerine göre Hz. Musa’ nın kendisinden daha bilge (hakim) bir kişi olmadığını söylemesi üzerine Tanrı, ona Hızır’ın kendisinden daha bilge olduğunu bildirir. Musa, Hızır’ı bularak bilgisinden yararlanmak ister. Kuran, Musa’nın Hızır’la buluşmasını Hızır’ın adını anmadan anlatır (Kehf 60-82). Buna göre Musa ve genç arkadaşı (ya da hizmetçisi) iki denizin birleştiği yerde, Tanrı tarafından kendisine rahmet ve ilim verilen kulla buluşurlar. Musa ona, doğruyu bulmasına yardım edecek bilgiyi öğrenmek istediğini söyler. Olup bitenlere karşı çıkmamak ve soru sormamak koşuluyla anlaşarak birlikte yola çıkarlar. Yolculukları sırasında Hızır, bindikleri gemiyi delmek, bir çocuğu öldürmek ve kendilerini konuk etmeyen bir köyde yıkılmak üzere olan bir duvarı karşılıksız onarmak gibi akla aykırı işler yapar, Musa her defasında ona karşı çıkar. Üçüncü olaydan sonra Hızır yaptıklarının nedenlerini anlatarak beraberliklerinin sona erdiğini söyler. Yoksul denizcilerin gemisini bütün sağlam gemilere el koyan hükümdardan kurtarmak için delmiş, gelecekte sapkın biri olacak çocuğu inanmış anne ve babasını küfre sürüklememesi için öldürmüş, iki yetim çocuğa ait duvarı ise, altındaki hâzinenin çocukların büyümesine kadar korunması için Tanrı buyruğuyla onarmıştır.

İslam yazarları Kuran’ın aktardığı öykünün boşluklarını doldurmak için başka bilgiler de verirler. Hızır’ın kimliği, dönemi, olağanüstü kişiliği ve niteliklerini konu alan ve çoğu.eski geleneklere, özellikle de Gılgamış ve İskender destanları ile Yahudi efsanelerine dayanan bu bilgiler çelişkilidir. Bu bilgilere göre Hızır, ölümsüzlük kaynağına (âb-ı hayat) daldığı için rengi yeşile (Arapçada hazır) dönmüş, bu nedenle Hazır ya da Hızır adını almıştır. Bulunduğu ya da namaz kıldığı yerlerin hemen yeşillenmesi nedeniyle Hızır adını aldığı da söylenir. Gerçek adı Balya bin Malkan, Muammer bin Malik, İbn Amail bin en-Nur, Öremya bin Hılya ya da Hazrun olarak aktarılır. Âdem’in, Kabil’ in, Firavun’un kızının ya da bir İranhmn oğlu olduğu anlatılır. Bazı söylencelere göre Hz. İbrahim’in çağdaşıdır ve onunla birlikte Babil’den çıkmıştır. Hz. Muhammed’le görüştüğü, Kadisiye Savaşı’nda bulunduğu, çeşitli yerlerde ve zamanlarda mutassavıflarla görüştüğü ve onlara zikir öğrettiği de belirtilir.

Halk inanışına göre Hızır peygamber, veli, ölümsüzlük sırrına ermiş bir kişidir. İnsanları hırsızlığa, suya, yangına, zalim hükümdarlara, şeytanlara, yılan ve akreplere karşı korur.. Bütün dünya onun yönetimi altındadır. Denizde Tanrı’nın halifesi, karada vekilidir; denizcileri tehlikelerden korur. İstediği zaman görünmez olur, istediği zaman uçabilir. Kudüs’te oturur, her cuma Mekke, Medine, Kudüs, Küba ve Cebel-i Zeytun camilerinde namaz kılar.

Halk inanışında Hızır, gene ölümsüz sayılan ye İbrani geleneğinden aktarılan İlyas’la (İbranice Eliya, Kitabı Mukaddes’te ilyas) birleştirilir. Bazı söylencelere göre Hızır ve İlyas kardeştir; bazılarına göre de ayrı zamanlarda yaşayan iki peygamber oldukları halde ölümsüzlüğe ulaştıktan bu yana dünya üzerinde zaman zaman buluşup arkadaşlık ederler. Doğa güçlerine egemenlik ve insanlara yardım konusunda aralarında işbölümü vardır. Sözlü öykülerde bu iş bölümü değişmekle birlikte yazılı gelenekte Hızır denizlerde, İlyas karalarda Müslümanların koruyucusu ve yardımcısıdır.

Yazın başlangıç günü kabul edilen 6 Mayıs’ta bir araya gelirler; bu gün halk tarafından Hıdrellez (Hızır-İlyas) günü olarak kutlanır. Hızır’la İlyas’ın buluştuğuna inanılan çeşitli yerlerde makamlar yapılmıştır. Bu makamlar ziyaret edilir, adaklar adanır ve çeşitli törenler düzenlenir. Kudüs yakınlarındaki Hızır-İlyas Köyü, Amasya’daki Hızır-İlyas Camisi ve Hızır- İlyas Tekkesi, Sakız’daki Hızır-İlyas Makamı, Tirebolu’nun güneyindeki Hızır-İlyas Mevkii bu makamlardan yalnızca birkaçıdır.

Kaynak: Ana Britannica

Son düzenleyen Baturalp; 15 Aralık 2016 23:54
Biyografi Konusu: Peygamberler Tarihi - Hz. Hızır nereli hayatı kimdir.
_KleopatrA_ - avatarı
_KleopatrA_
Ziyaretçi
20 Ocak 2010       Mesaj #2
_KleopatrA_ - avatarı
Ziyaretçi

HIZIR ALEYHİSSELÂM


Velî veyâ peygamberdir. Rûhu, darda kalana yardım eder.
Sponsorlu Bağlantılar

İbrâhim aleyhisselâmdan sonra yaşamış bir peygamber veya veli. Avrupa ve Asya kıtalarına hâkim olan Zülkarneyn aleyhisselâmın askerinin kumandanı ve teyzesinin oğludur. İsminin, Belkâ bin Melkan, künyesinin Ebü'l-Abbâs olduğu ve soyunun Nûh aleyhisselâmın Sam isimli oğluna dayandığı bildirilmiştir. Bâzıları da Hızır aleyhisselâmın İsrâiloğullarından olduğunu söylemiştir. Hızır lakabıyla meşhur olmasının sebebi, kuru bir yere oturup kalktığı zaman, oranın yeşerip yemyeşil olmasından dolayıdır. Sahih-i Buhâri'de bildirilen bir hadis-i şerifte peygamber efendimiz; ''Hızır (aleyhisselâm), otsuz kuru bir yerde oturduğunda, o yer birdenbire yemyeşil olur, peşi sıra dalgalanırdı.'' buyurdu. Mûsâ aleyhisselâmla görüşüp yolculuk yaptı. Fakat vefâtından sonra rûhu insan şeklinde gözüküp, gariblere yardım etmektedir.

Hızır aleyhisselâm, Allahü teâlânın sevgili kullarındandı. Doğdu, büyüdü ve vefât etti. Ancak Allahü teâlâ onun rûhuna insan şeklinde görünmek ve kıyâmete kadar yardım isteyen Müslümanların imdâdına yetişmek, yardım etmek, konuşmak, ilim öğrenmek ve öğretmek özellikleri verdi. Bâzı âlimler ''nebi'' (peygamber), bâzı âlimler de''veli'' dir dediler. Hızır aleyhisselâmda, yaşayan insanlarda görülen hâller bulunduğu için yaşıyor zannedilmektedir.

Hızır aleyhisselâm, güzel ahlâk sahibi, cömert ve insanlara karşı çok şefkatliydi. Allahü teâlânın izni ile kerâmet ehli olup, kimyâ ilmini bildirdi. Hak teâlânın bildirmesiyle ledünni ilme sâhipti. Hızır aleyhisselâm Mûsâ aleyhisselâm ile buluşması, görüşmesi ve yolculuk yapması Kur'ân-ı kerim'de Kehf sûresi 60 ve 80. âyetlerinde ve hadis-i şeriflerde bildirilmiştir.

Peygamber efendimiz Eshâb-ı kirâm ile Tebük Harbindeyken ikindi namazını kıldıktan sonra iki beyit işittiler. Fakat şiiri söyleyeni göremediler. Resûlullah efendimiz; ''Bu iki beytin söyleyicisi kardeşim Hızır'dır. Sizi övüyor.'' buyurdu. Hızır aleyhisselâm bir çok zâtın tasavvufta yetişmesinde rehberlik etmiş, feyz vermiştir. Hızır aleyhisselâmın tasavvufta yetiştirdiği en meşhûr âlim ve velilerden biri Abdülhâlık Goncdüvâni hazretleridir.
Hızır aleyhisselâm, İlyâs aleyhisselâmla birlikte peygamber efendimizin (sallallahü aleyhi ve sellem) vefâtında hâne-i saâdetlerine gelip Ehl-i beyt için sabır ve tavsiyesinde bulundu. Onların geldiklerini ve sabır tavsiye ettiklerini hazret-i Ebû Bekr, Ehl-i beyte bildirdi.
Son düzenleyen Baturalp; 16 Aralık 2016 00:00 Sebep: başlık ve sayfa düzeni
Mavi Peri - avatarı
Mavi Peri
Ziyaretçi
27 Haziran 2012       Mesaj #3
Mavi Peri - avatarı
Ziyaretçi

H.z Hızır


Ölümsüzlüğüne inanılan peygamberlerden biri. Efsanelere göre, kardeşi İlyas ile birlikte abıhayat denen ölümsüzlük suyunu içti. Kardeşi denizde, kendisi karada, başı sıkışanlara yardıma koşar. Bazı rivayete göre Kuran'da Musa ile yolculuk ettiği anlatılan kişi Hızır'dır. Adını iki kardeşten alan "hıdrellez günü" (6 Mayıs) Hızır ile İlyas'ın her yıl buluştukları gündür.

MsXLabs.org & MORPA Genel Kültür Ansiklopedisi
Son düzenleyen Baturalp; 16 Aralık 2016 00:02 Sebep: başlık düzenlendi
Baturalp - avatarı
Baturalp
Ziyaretçi
15 Aralık 2016       Mesaj #4
Baturalp - avatarı
Ziyaretçi

Hz. Hızır


Hz. Mûsâ döneminde yaşamış ve peygamber olması kuvvetle muhtemel, hikmet ve ilim sahibi bir şahsiyet.

Kur'ânı Kerîm'de, Hızır (a.s.)'in isminden açıkça bahsedilmez. Ancak Kehf Sûresi'nin 60-82. âyetlerinde yer alan Hz. Mûsâ ile ilgili kıssadan;

"Katımızdan kendisine bir rahmet verdiğimiz ve kendisine ilim öğrettiğimiz kullarımızdan bir kul..." (18/65) diye sözü edilen şahsın Hızır (a.s.) olduğu anlaşılmaktadır. Çünkü bizzat Peygamber Efendimizden gelen sahîh hadislerde bu şahsın Hızır olduğu açıkça belirtilmiştir (bk. Buhârî, ilm 16, 44, Tefsîru'l-Kur'ân, Tefsîru Sûrati'l-Kehf 2-4; Müslim, Fedâil 170-174).

Bu rivayetlere göre bir gün Hz. Mûsâ isrâil oğulları arasında vaaz ederken ona kendisinden daha hikmet ve ilim sahibi kimsenin olup olmadığı sorulmuştu. Hz. Musâ:

Hayır, yoktur!" diye cevap verince Cenâb-ı Hak bir vahiyle Hz. Mûsâ'yâ Mecme'u'l-Bahreyn'de (iki denizin kavuşum yerinde) kullarından salih bir kul olan el-Hadir (Hızır)'in kendisinden daha âlim olduğunu bildirdi. Bunun üzerine Hz. Mûsâ hizmetinde bulunan genç bir delikanlı ile Hızır'i bulmak üzere uzun bir yolculuğa çıktı. ikisi, iki denizin birleştiği yere ulaşınca, yolculukta yemek üzere azık olarak yanlarına aldıkları balıklarını unutmuşlardı ve Balık bir delikten kayıp denizi boylamıştı. Hz. Mûsâ oradan bir süre uzaklaştıktan sonra yemek için delikanlıdan balığı çıkarmasını istediği zaman balığın denize dalıp kaybolduğunu fârk ettiler. Hz. Mûsâ'nın Hızır'ı bulmasının alâmeti, bu balığın kaybolması olduğundan derhal oraya geri döndüler ve orada Hızır (a.s.)'i buldular. Bundan sonra Hz. Musa'nın Hızır ile, Kehf Sûresi 66-82. âyetlerinde anlatılan yolculuğu başladı.

Hz. Musa'nın yolculuğunda azık olarak taşıdığı balığın Mecme'u'l-Bahreyn'de denize dalıp kaybolması, bazı rivayetlerde ve çeşitli İslâm milletlerinin folklorunda, bu arada Türk folklorunda da bu suyun âb-i hayat olduğu, ölüleri bile canlandıran, içenleri ölümsüzleştiren bir hayat iksiri olduğu seklinde izah olunmuş, burada balığın canlanıp denize dalması meselesinde bir peygamberin hayatının ve Cenâb-ı Hakk'ın kudretinin söz konusu olduğu unutulmuştur. Buna bağlı olarak, Mecme'u'l-Bahreyn bölgesinde yaşayan birisi olarak Hızır (a.s.)'a da ölümsüzlük isnâd edilmiş ve kendisine beser üstü güçler ve yetkiler verilmiştir.

Hızır aleyhisselâma verilen ilmin mahiyetini anlayabilmek için Musa (a.s.) ile olan yolculuğunu Kur'ân-ı Kerîm kısaca şöyle anlatır: Hızır (a.s.), yolculukta karşılaşacakları olaylara Musa peygamberin sabredemeyeceğini kendisine hatırlatmış ve O'ndan sabır için söz almıştır (el-Kehf,18/66-70). Önce deniz sahilinde, yolculuk için bir gemiye binmişlerdi. Hızır (a.s.) bir balta ile gemiyi delince kaptan tamir için geri dönmek zorunda kalmıştır. Musa (a.s.) sabredemeyip söyle demiştir:

"Gemiyi, yolcularını boğmak için mi deldin? Doğrusu çok kötü bir iş yaptın" (el-Kehf; 18/71).
Yolculuğun sonunda, ilk bakışta görünmeyen ve perde arkası bilgi niteliğindeki sebebi Hızır (a.s.) şöyle belirtir:

"O, deldiğim gemi, denizde çalışan birkaç yoksulundu. Onu kusurlu yapmak istedim. Çünkü gemi yolculuğa devam ederse, ileride her sağlam gemiye el koyan bir kral (deniz korsanları) vardır" (el-Kehf, 18/79). Yolculuk sırasında, diğer çocuklarla oynamakta olan bir çocuğu öldürdü. Musa (a.s.):

"Kısas olmadan, masum bir cana nasıl kıyarsın? Doğrusu çok kötü bir iş yaptın, dedi" (el-Kehf,18/74).
Küçük çocuğun bu erken yaşta vefat ettirilme sebebi Hızır (a.s.) tarafından şöyle açıklandı:

"Öldürdüğüm erkek çocuğa gelince; onun anne ve babası mü'min kimselerdi. ileride onları isyan ve inkâra sürüklemesinden korktuk istedik ki, Rableri bu ölen çocuk yerine kendilerine ondan daha temiz ve daha merhametli birini versin" (el-Kehf, 18/80,81).

Burada Cenâbı Hak'kın, anne-babanın hayırlı kimseler olması sebebiyle, ileride kendilerini üzecek, büyük sıkıntılara sokacak bir çocuğu erken yasta vefat ettirip, onun yerine daha hayırlı bir evlâdın verilmesinin, gerçekte o aile için " hayır" olduğuna işaret ediliyor. Yolculuğun üçüncü merhalesi Kur'an'da söyle anlatılır:

" Musa ve salih kul yollarına devam ettiler. Sonunda bir köye varıp, halkından yiyecek istediler. Halk ise onları misafir etmek istemedi. Musa ve salih kul, orada yıkılmak üzere olan bir duvar gördüler, Salih kul hemen onu doğrultuverdi. Bunun üzerine Musa: " İsteseydin buna karşılık bir ücret alırdın, dedi. Salih kul şöyle dedi: işte bu seninle benim aramızın ayrılması demektir. Sabredemediğin şeylerin içyüzünü sana anlatacağım" (el-Kehf, 18/77,78).

Evi, ücretsiz tamir etmesini salih kul (Hızır) söyle açıklar:

" Bu ev, şehirde iki yetim çocuğun idi. Duvarın altında kendilerine ait bir hazine vardı. Bunların babaları salih bir kimseydi. Rabbin, onların rüştlerine erip, hazinelerini bizzat kendilerinin çıkarmalarını istedi. Bu Rabbinden bir rahmettir. Ben bunları kendiliğimden değil, Allâh'ın emriyle yaptım. işte, sabredemediğin şeylerin içyüzü budur" (Kehf 18/82).

Bu hikmetlerle dolu yolculuktan, insanların günlük hayatta karşılaştıkları bir takım olayların, bazan büyük felaketlerin bir görünen yüzünün bir de asıl perde arkasının bulunduğu anlaşılmaktadır. Bazen şer olarak görülen olayların arkasından büyük hayırların ortaya çıktığı görülmektedir. Âyet-i Kerîmelerde söyle buyurulur:

"Hoşumuza gitmediği halde, savaşmak size farz kılındı. Belki de hoşumuza gitmeyen bir şey sizin için daha hayırlıdır. belki hoşunuza giden bir şey de sizin için daha kötüdür. Allah bilir siz ise bilmezsiniz (el Bakara, 2/216).

"..Eğer karılarınızdan hoşlanmıyorsanız. olabilir ki, hoşunuza gitmeyen bir şeyde Allah, sizin için çok hayır takdir etmiştir. " (en-Nîsâ, 4/19).

Rasûlullah (s.a.s.), Hızır(a.s.)'in ilmiyle ilgili olarak, gemi yolculuğu sırasındaki bir konuşmayı söyle nakleder:

"Bir serçe, denizden gagasıyla su alıp, gemiye konmuştu. Hızır (a.s.) bunu Hz. Musa'ya göstererek şöyle dedi: Allah'ın ilmi yanında, benim ve senin ilmin, su serçenin denizden eksilttiği su kadar bir şeydir" (Buhârî, ilm, 44, (el-Enbiyâ, 27, Tefsîru Sûre 18/2; Müslim, Fezâil, 180; Ahmet b. Hanbel, Müsned, II, 311, V, 118; bilgi için bk. Ibn Kesîr, Tefsîru'l-Kur'âni'l-Azîm, İstanbul 1985, V,172-185).
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 2 üye beğendi.
Baturalp - avatarı
Baturalp
Ziyaretçi
16 Aralık 2016       Mesaj #5
Baturalp - avatarı
Ziyaretçi
Hz. Musa ve Hz. Hızır
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 2 üye beğendi.
Baturalp - avatarı
Baturalp
Ziyaretçi
16 Aralık 2016       Mesaj #6
Baturalp - avatarı
Ziyaretçi
Hz. Hızır
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 2 üye beğendi.

Benzer Konular

25 Ağustos 2013 / Misafir Dinler Tarihi
2 Ağustos 2012 / asla_asla_deme Dinler Tarihi
8 Temmuz 2012 / KafKasKarTaLi Dinler Tarihi
20 Ocak 2010 / MaTTo Dinler Tarihi
1 Ağustos 2013 / _EKSELANS_ Mimarlık