Ziyaretçi
Hz. Ali tam adı ALÎ BÎN EBU TALİB
(d. 598 ?, Mekke - ö. 24 Ocak 661, Küfe),
Sponsorlu Bağlantılar
İslamiyeti kabul eden ilk dört kişiden biridir. Şiiler tarafından, Hz. Muhammed’in tek gerçek ardılı olarak kabul edilir. Bir aşiret reisi olan Ebu Talib bin Abdülmenaf ile Esed kızı Fatma’nın oğludur. Ebu Talib yoksullaşınca, o dönemde Mekke’de ticaretle uğraşan Hz. Muhammed, Ali’yi yanma alarak bakımını üstlendi. Ali, peygambere ilk vahyin inmesiyle, daha 10 yaşındayken Müslümanlığı ilk kabul edenlerden biri oldu. Hz. Muhammed Medine’ye göç etmek üzere Mekke’den ayrıldığında (622), peygamberin yatağında yatarak onun yokluğunu gizlemeyi başardı. Hz. Muhammed’in, emanetlerinin Mekke’deki sahiplerine geri verilmesi yolundaki isteğini de Hz. Ali yerine getirdi.
Mekke’den Medine’ye giden Hz. Ali, oğulları Haşan ve Hüseyin’i dünyaya getirecek olan Hz. Muhammed’in kızı Hz. Fatma ile orada evlendi. Hz. Muhammed’in İslâmî güçlendirmek için yürüttüğü bütün seferlere katıldı. Özellikle Bedir (624), Uhud (625) ve Hendek (627) savaşlarında peygamberin yanında bulundu. Hayber seferi sırasında Müslüman ordusunun sancağını taşıdı. Tebük seferinde peygamberin vekilliğini üstlenerek Medine’de kaldı. 630’da hac sırasında “el-Beraa” suresindeki müşriklere nota anlamı taşıyan ayetleri halka duyurmak için Mekke’ye gönderildi. Peygamberin aynı zamanda vahiy kâtiplerinden olan Hz. Ali, Kâbe’deki putların parçalanmasında ve Beni Kureyza Yahudilerinin ortadan kaldırılmasında önemli rol oynadı. 632’de Yemen’e yapılan bir seferde Müslümanların ordusunu yönetti.
Hz. Muhammed’in ölümünden (632) sonra halifelik sorunu ortaya çıktı. Bazıları, Mekke’ye yaptığı “veda haccından dönerken peygamberin kuşkuya yer bırakmayacak biçimde Hz. Ali’yi halife tayin ettiğini öne sürerken (gadirü’l-humm), bazıları da Hz. Muhammed’in bir ardıl belirtmeden öldüğünü ileri sürerek bu iddiayı reddetti. Görüşmeler sonucunda Hz. Muhammed’in yakın arkadaşı ve Hz. Ayşe’nin babası Hz. Ebubekir halife seçildi. Hz. Ali bir süre Hz. Ebubekir’e biat etmemekle birlikte, Müslümanları aşiret çekişmelerine sokmak istemediği için etkin bir hak iddiasında bulunmadı. Din işleriyle uğraşarak sakin bir yaşam sürdü. Yetkin Kuran ve hadis bilgisiyle çeşitli hukuksal sorunlarda halifelere yardımcı oldu. Nisan 654’te Halife Osman ile ayaklanmacılar arasında arabuluculuk yaptı; kısa bir süre sonra da tarafsızlığı seçti ve Hz. Osman’ı kuşatan ayaklanmacıların onu başlarına geçirme önerisini kabul etmedi.
Halife Osman’ın öldürülmesinden sonra Medine’de duruma egemen olan ayaklanmacılar, Hz. Ali’yi halifeliği kabul etmeye çağırdılar. İsteksiz olmasına karşın Hz. Ali 24 Haziran 656’da halife olmayı kabul etti. Ama başta Hz. Muhammed’in karısı Hz. Ayşe olmak üzere Talha ve Zübeyr, Hz. Ali’nin halifeliğine karşı çıktılar ve onu güç durumda bırakmak için Hz. Osman’ın katillerini yargılamasını istediler. Hz. Ali onların bu isteğini reddetti. Öte yandan, eskiden beri Haşimi ailesine karşı olan Ümeyye ailesinden Suriye valisi Muaviye de Halife Osman’ın öcünü almayı üstlenerek katillerin cezalandırılması için kendisine teslim edilmelerini istedi ve Hz. Ali’nin halifeliğinin yasal olmadığını ileri sürdü. Hz. Ali’nin halife seçilmesinden 4 ay sonra Hz. Ayşe, Talha ve Zübeyr, Küfe ve Basra’yı ele geçirmek amacıyla Mekke’den Irak’a hareket ettiler. Hz. Ali hazırlıklarını tamamlayarak onlardan önce Irak’a egemen olmak için oğlu Hasan’ı gönderdi. Daha önce davranan Hz. Ayşe ile Talha ve Zübeyr’in Basra’yı ele geçirmesi üzerine Haşan, Irak’ın ikinci önemli kenti olan Kûfe’ye geldi ve Hz. Ali adına Küfe halkının desteğini kazandı. Hz. Ali, Kûfe’den sağladığı güçle Basra üzerine yürüdü. Bu arada Talha ve Zübeyr ile yapılan barış görüşmeleri sonuç vermeyince, iki Müslüman ordu arasında savaş başladı. Hz. Ali, Hz. Ayşe’nin bindiği deveden ötürü tarihte Cemel (Deve) Vakası olarak bilinen ayaklanmayı bastırdı (Aralık 656). Talha ve Zübeyr bu olay sırasında öldüler.
Suriye dışında tüm İslam ülkelerinde halifeliğini kabul ettiren Hz. Ali, bir elçi göndererek Suriye valisi Muaviye’den kendisine biat etmesini istedi. Muaviye Hz. Ali’yi halife olarak tanımayacağını bildirdi. Bu gelişmeler iki taraf arasında savaşı kaçınılmaz kıldı. Sıffin Savaşı olarak bilinen çarpışmalarda (Ağustos 657) Hz. Ali’nin üstünlük sağladığı bir sırada Amr bin As’m önerisi üzerine, Muaviye’nin askerleri Kuran’a uyduklarını, Kuran ne derse onu yapacaklarını söyleyerek mızraklarının uçlarına Kuran sayfaları takıp ileri doğru yürüdüler. Hz. Ali’nin askerlerini etkileyen ve savaşı yavaşlatan bu olaydan sonra hakeme başvurma konusunda anlaşmaya varıldı. Önceleri hakeme başvurmaya şiddetle karşı çıkan Hz. Ali sonunda, ordusu içinde yer alan ve sonradan Hariciler olarak adlandırılacak kesimin baskısıyla bu öneriyi kabul etmek zorunda kaldı. Aynı kesim Hz. Ali adına Ebu Musa el-Eşari’yi, Muaviye de Amr bin As’ı hakem seçti. Aracılar Şubat 658’de Erzuh’ta toplandı. Amr bin As’ın etkisiyle Ebu Musa, Hz. Ali’yi görevden aldığını açıklayınca, Amr bin As da Muaviye’yi halife seçtiğini ilan etti. Hz. Ali her ne kadar bu sonucu kabul etmediyse de, Muaviye kendi birliklerince halife ilan edilmiş oldu.
Başlangıçta Hz. Ali’yi hakeme başvurmayı kabul etmeye zorlayanlar, daha sonra buna karşı çıkarak ordudan ayrıldılar. Hariciler olarak anılan bu gruba karşı savaşmak zorunda kalan Hz. Ali, Nehrevan Savaşı’nda onları yendi (Temmuz 658). Bu arada Muaviye de saldırgan bir siyaset izliyordu. 660 sonuna gelindiğinde Hz. Ali, Mısır ve Hicaz’da denetimi yitirmişti. Küfe’ de öldürülenlerin öcünü almak isteyen Abdurrahman bin Mülcem adında bir Harici tarafından zehirli bir kılıçla vuruldu. İki gün sonra öldü ve Küfe yakınlarına gömüldü.
Hz. Ali, Hz. Muhammed’in kendilerine cenneti müjdelediği on kişiden biridir {bak. aşere-i mübeşşere). Cesaret ve kahramanlığı ile tanınmış, bu nedenle de Esedullah (Allah’ın Arslanı) olarak anılmıştır. Murtaza, Haydar, Haydar-ı Kerrar, Şîr-i Yezdan, Şah-ı Merdan, Şah-ı Velayet, onun İslam edebiyatına da konu olan unvanlarından birkaçıdır.
Kuran, hadis ve fıkıh üzerinde derin bilgisi olan Hz. Ali, güçlü bir hitabet yeteneğine de sahipti. Hz. Ali’nin siyasal konuşmaları, vaazları, mektupları ve özdeyişleri Şerif Razi (ö. 1014) tarafından, daha sonra İbn Ebi’l-Hadid’in (ö. 1258) açıkladığı Nehcü’l- Belaga (1831) adlı kitapta toplandı. Şiirleri ise, Divan-ı Ali (1835) adlı yapıtta derlendi.
Hz. Ali, İslam dinini yayma çalışmaları yanında, İslam tarihinde bir düşüncenin, bir inancın da öncüsüdür. İslam ülkelerindeki tarikatların çoğu Hz. Ali’den kaynaklanır; soy kütükleri onunla başlatılır. Hz. Ali’nin oğlu Hüseyin’in öldürülmesiyle sonuçlanan Kerbela Olayı’ndan sonra Müslümanlar arasındaki ayrılıklar daha da derinleşti. Hz. Muhammed’in ölümünden sonra Hz. Ali’ nin halife olmasını isteyen, onu imam olarak kabul eden ilk Aleviler (Şia-i Ûla) arasında On İki İmamcılık (İsnaaşeriye) adıyla anılan bir akım oluştu. Bazı Alevi gruplar ise Hz. Ali’yi yalnız imam ve halife olarak tanımakla kalmayıp onu Tanrı düzeyine yücelttiler.
Kaynak: Ana Britannica
Son düzenleyen Baturalp; 16 Aralık 2016 03:57
Biyografi Konusu: Hz. Ali nereli hayatı kimdir.