Arama

Mide Kanseri

Güncelleme: 23 Temmuz 2018 Gösterim: 26.788 Cevap: 5
RoSSoRoSe - avatarı
RoSSoRoSe
Ziyaretçi
10 Haziran 2008       Mesaj #1
RoSSoRoSe - avatarı
Ziyaretçi

MİDE KANSERİ NEDİR?


Midenin en fazla rastlanan urları mide epitel hücrelerinde ortaya çıkan kanserdir. Daha çok orta yaşlılarla yaşlıları etkileyen bu hastalık erkeklerde yaygındır. Çocuklarda ve gençlerde az görülen bir hastalıktır.
Sponsorlu Bağlantılar

Mide kanseri olaylarının coğrafi dağılımı ilginç farklılıklar göstermektedir. Bu hastalık Japonya'da, Finlandiya'da, İzlanda’da ve Şili'de son derece yaygındır. Dağılımdaki bu farklılık bazı çevresel etkenlerin önemli rol oynadığını akla getirmekteyse, de, bunların ne olabileceği konusunda fazla bilgi yoktur. Aşırı alkol alınması, topraktaki organik maddelerin çeşitliliği, çok kızgın yağda pişmiş yiyecekler, dumanda kurutulmuş alabalığın aşırı miktarlarda yenmesi hastalığın İzlanda’daki yaygınlığına neden olarak gösterilen etkenlerdir.

Mide kanserinin bazı türlerinde kimi bünyesel etkenlerin de rol oynadığı bilinmektedir. Bunlar, aşırı kansızlık, süreğen mide ülseri gibi hastalıklardır. Ancak bu hastalıklar mide kanseri olaylarının çok azı üzerinde etkili olmaktadır. Ayrıca mide kanserine, kan grubu A olan insanlarda, 0 grubundan olan insanlara göre daha çok rastlandığı dikkati çekmekteyse de, kan grubu ile mide karoseri arasında bir ilişki olup olmadığı henüz açıklığa kavuşmuş değildir. Bugün en önemli konu bu öldürücü hastalığa yo! açan etkenlerin saptanmasıdır. Bu konuda gerekli bilgi edinilmedikçe etkili önleyici tedbirlerin alınması olanaksızdır.

Midenin herhangi bir bölümü kanserden etkilenebilir. Bununla birlikte mide kapısı kanserin en fazla görüldüğü yerdir. Mukozada beliren basit bir yumru ya da ülser olarak başlayan ur, mide çeperinden lenf damarlarıyla çevredeki lenf düğümlerine ve kan dolaşımıyla karaciğere ve vücudun öbür organlarına yayılır.

Mide kanserinin belirtileri üç kategoride toplanır. Bunlardan birincisi urun sebep olduğu belirtiler olup, hafif rahatsızlıklardan, ülsere benzeyen belirgin ağrılara kadar değişen sindirim bozukluklarıdır. Mide kapısında ya da mide kapısına yakın yerlerdeki urlar mide çıkışını tıkadıkları için kusmaya, mide ağzında beliren urlar ise yutma güçlüklerine sebep olurlar, ikinci gruba giren belirtiler bünyesel olup bunların başlıcaları kansızlık, kilo kaybı, iştahsızlıktır. Üçüncü gruptaki belirtiler de karaciğerde ya da başka bir yerde toplanan ikincil birikimlerin oluşturduğu belirtilerdir. Bu belirtiler muayene İle anlaşılmayabilir. Buna karşılık bazı durumlarda ur ya da urun ikincil birikimleri karın bölgesine dokunulduğunda hemen hissedilebilir. Ayrıca kilo kaybı ve kansızlık gibi açık belirtiler de olabilir.

KOLON KANSERİ NEDİR?
Kolo - Rektal kanserler A.B.D. de her iki cinsde en sık görülen 2. kanser türüdür. Yılda ortalama 140.000 kişi hastalığa yakalanmakta ve yılda ortalama 60.000 kişide bu hastalıktan kaybedilmektedir.

Belirtiler


Genelde olguların büyük çoğunluğu 45–50 yaş üzerindeki kişilerde görülmektedir.
Bu Nedenle;
  • 45–50 yaş üzerindeki kişiler
  • Anne, baba, kardeş gibi yakın aile bireylerinde kolorektal kanseri veya polipleri olanlar,
  • Uterus ( rahim ), over ( yumurtalık ) veya meme kanseri olan kadınlar,
  • Ülseratif Kolit veya Crohn gibi hastalıkları olanlar.
  • Rektumdan kan gelmesi ( rektal kanama ), gaitanın kanla bulaşık olması,
  • Tuvalete çıkma alışkanlığında değişiklik Gaitanın eskiye oranla incelmesi,
  • Kabızlık İshal durumlarının ortaya çıkması,
  • Sık sık tuvalete çıkma isteği, buna rağmen tam boşalamama hissi,
  • Karında gaz ağrıları, Kansızlık (anemi), İzah edilemeyen zayıflama
Bu belirtilerin herhangi birinin 1 - 2 hafta devam etmesi veya aralıklarla tekrarlaması durumunda mutlaka hekime başvurulmalıdır.

Tanı


Tarama amaçlı kolonoskopi uygulamalarına risk nedeni olan ilk kanser olgusunun başladığı yaştan beş yıl önce veya 50 yaşında başlamalıdır. Kişiler uygulanacak tarama programına hekimleriyle birlikte karar verebilir, kendilerine uygun bir tarama programını benimseyebilirler. Her yıl gaitada gizli kan testi yapılabilir. Bunun için 3 adet gaita örneğinde gizli kan aranır. Bir tanesinde gizli kan bulunması kişinin tüm kalın barsağının değerlendirilmesini gerektirir. Her 5 yılda bir 60 santimetrelik kolonoskopi ve her yıl gaitada gizli kan testi Kolo -Rektal kanserlerde kesin teşhis barsak içerisindeki tümörden endoskopik yöntemlerden ( Rektoskopi, Fleksibl Sigmoidoskopi, KOLONOSKOPİ ) biriyle yapılacak tetkik ve alınacak parçanın patolog tarafından mikroskobik tanısı ile konur.

Tedavi


Kolo-Rektal kanserlerin esas tedavisi tümörlü kısmın ameliyatla çıkarılması ve barsak pasajının sağlanması için çıkarılan kısmın alt ve üst uclarının tekrar karşılıklı ağızlaştırılmalarıdır.Kolonlar uzun olduğu için bu işlem kolaylıkla uygulanabilir. Ancak REKTUM kanserlerinin tedavisinde bu durum biraz farklıdır. Rektum kısa bir organ (15 cm) olması nedeni ile özellikle anüse yakın yerleşim gösteren tümörlerde ( anüs girişinden 5-6 cm yukarıda) , hastalıklı kısımın çıkarılmasını temin için anüsün tamamen çıkarılıp, iptal edilerek kolon, karın duvarına ağızlaştırılır ( KOLOSTOMİ ). Daha önceleri çok daha sıklıkla uygulanan bu yöntem, günümüzde gerek teknolojik gelişmeler ( Stappler aleti vs.) ve gerekse bu konuda eğitilmiş ve deneyim kazanmış özellikle Kolo - Rektal cerrahi ile uğraşan cerrahlar tarafından yapılan ameliyatlarda çok az sayıda hastaya uygulanmaktadır.

Bazen kolostomi rektumda yapılan ameliyatın iyileşmesini sağlamak için geçici olarak ( birkaç ay ) yapılabilir. Daha sonra bu kolostomi kapatılır. Ameliyata ek olarak, rektum tümörlerinde bazen ameliyattan önce, bazen ameliyattan sonra gerek olursa RADYOTERAPİ de yapılabilir . Kolon tümörlerinde radyoterapinin yeri yoktur. Her iki organın tümörlerinde ameliyattan sonra duruma göre KEMOTERAPİ yapılabilir. Anüs kanserlerinde genellikle radyoterapi tercih edilmektedir. Bazı durumlarda Cerrahi tedavide yapılabilir.

Öneriler


Son laboratuar, epidemiyolojik ve klinik çalışmalar doğrultusunda kanser gelişiminin önlenmesinde etkili bulunan bazı diyet önerileri ileri sürülmüştür Meyve sebze tüketimi günde 5 veya üzeri porsiyona çıkarılmalıdır. Diyette posa alımı günde 30 gr. üzerinde olmalıdır. Yağ tüketimi alınan total kalorinin % 30?undan daha aşagıda olmalıdır. Gıda hazırlama ve yüksek derecede pişirme metotları değiştirilmelidir.

Pişirme dereceleri düşürülmeli ve suda pişirme tekniği ile yemekler yapılmalıdır. Vitamin takviyesinden ziyade çeşitli gıdalar almaya çalışılmalıdır. Alkol tüketimini yılda 8 litre altına indirilmelidir. Tahıl ürünleri günde 6 porsiyon veya daha fazla alınmalıdır. İdeal vucut ağırlığı korunmalıdır. Baharatlı, salamura, turşu, tuzlanmış veya tütsülenmiş gıdaların alımı en aza indirilmelidir. Besin katkı maddeleri iyi kontrol edilmeli ve gıdaların kontaminasyonu önlenmelidir.
Son düzenleyen perlina; 14 Mart 2017 14:42
GÜLGECELER - avatarı
GÜLGECELER
Ziyaretçi
17 Eylül 2008       Mesaj #2
GÜLGECELER - avatarı
Ziyaretçi

MİDE KANSERİ NEDİR?

Kanser tüm dünyada ölümlerin en sık nededir. Dünya sağlık örgütünün 2007 verilerine göre tüm dünyada 7.9 milyon kişi kanser nedeni ile hayatını kaybetmiştir. Bu rakam tüm ölümlerin yaklaşık %13’ünü oluşturmaktadır. Dünya sağlık örgütünün tahminine göre 2030 yılında kanserden ölecek hasta sayısı 12 milyon olacaktır.

Sponsorlu Bağlantılar
Mide kanseri, kanser ölümlerinde erkeklerde akciğer kanserinden sonra 2. sırada, kadınlarda meme ve akciğer kanserinden sonra 3. sıradadır.
İnsan vücudu mikroskopla görülebilen hücre dediğimiz parçalardan oluşmuştur. Hücreler vücudumuzu oluşturan en küçük yapıtaşlarıdır. Tüm organlar hücrelerden oluşur. Kas ve sinir hücreleri dışında vücudumuzdaki tüm hücrelerin bölünebilme yeteneği vardır. Yaraların iyileşmesi, vücudun büyümesi ve çeşitli sebeplerle ölen hücrelerin yenilenmesi hep hücre bölünmesi ile olur. Ama hiçbir normal hücre sonsuz bölünmez. Sağlıklı bir hücrenin bölünmesi ancak vücudun ihtiyacı kadardır.

Kanser tek bir hücreden başlar. Kanser hücresi kontrolsüz ve hızlı şekilde bölünmeye başlamış anormal hücredir. Normal bir hücrenin tümör hücresine dönüşmesinde birçok ara basamak ve etken vardır. Bu değişim, kişinin genetik faktörleri ile dış etmenlerin (radyasyon, kansorojen maddeler, bazı enfeksiyonlar vb.) etkileşmesinin sonucudur. Böylece kontrolsüz ve hızlı bölünen hücreler ortaya çıkar ki bu aşırı bölünme ile sayıları artan anormal hücreler (kanser) birikerek tümör dediğimiz kitleleri oluştururlar. Bu kontrolsüz bölünen hücreler etraf dokulara ve organlara yayılabilir, onları sıkıştırabilir hatta görevlerini yapamaz hale getirebilirler. Kanserli hücrelerin başka doku ve organa sıçradığı bu olaya metastaz denir. Metastaz kanser ölümlerindeki ana sebeptir. Kanserli hücreler kan dolaşımına ya da lenf dolaşımına girerlerse vücudun içersinde seyahat edebilirler ve bu dolaşım yardımıyla vücutta kanser ile temas etmemiş herhangi bir yerde ortaya çıkabilir. Bu olaya ise uzak metastaz denir.

Kanserler oluşmaya başladıkları organ ve mikroskop altındaki görünüşlerine göre sınıflandırılır ve adlandırılırlar. Farklı tipteki kanserler, farklı hızlarda büyürler, farklı yayılma biçimleri gösterirler ve farklı tedavilere cevap verirler. Bu nedenle kanser hastalarının tedavisinde, var olan kanser türüne göre farklı tedaviler uygulanır.

MİDE KANSERİ İÇİN RİSK FAKTÖRLERİ NELERDİR?
Cinsiyet:Mide kanseri erkeklerde kadınlara oranla iki kat fazla görülür.
Yaş:Mide kanseri gelişen hastaların büyük çoğunluğu 50 yaşın üzerinedir.
Diyet:Aşırı tütsülenmiş, tuzlanmış yada kızartılarak tüketilen yiyecekler mide kanseri riskini artırırlar. Bununla birlikte domuz pastırması, jambon ve işlenmiş etler gibi nitritli ve nitratlı yiyecek tüketilmesi de mide kanseri riskini artırır. Çok miktarda kırmızı et (özellikle ızgara) da mide kanseri riskini artırır. Diğer taraftan bol miktarda meyve ve sebze (domates, havuç, patates) mide kanserine karşı koruyucudur.

Sigara Kullanımı: Sigara içenlerin içmeyenlere göre mide kanserine yakalanma riski iki kattır.
Geçirilmiş Mide Ameliyat Hikâyesi: Mide kanseri riski, daha önce herhangi bir mide ameliyatı geçirmiş insanlarda artmıştır. Bu ameliyatlardan mide kanseri ile ilişkisi en iyi bilinen mide ülserleri için yapılmış ameliyatlardır. Mide ülser ameliyatlarında, midenin bir kısmı (ülserli kısım) çıkarılır ve sindirim sisteminin devamını sağlamak amacı ile çoğu zaman ince barsakla mide arasına yeni bir yol açılır. Mide ameliyatından sonra normalde ince barsaklarda olan safra ve pankreas sıvıları mideye doğru geri kaçabilir. Safra ve pankreas sıvıların mideye geri kaçması sonucu nitrit üreten bakterilere karşı koruyucu olan mide asit seviyesi düşer. Bu olaylar sonucunda mide kanseri gelişme riski artar. Genel anlamda risk mide ameliyatından sonraki ilk 20 yılda en yüksektir.

Mide Polipleri: Mide polipleri, mide duvarından kaynaklanmış, yüzeyden kabarık oluşumlardı. Bunların çoğu iyi huyludur ve kanserle ilişkisi yoktur. Ama adenomatöz denilen mide polip çeşidi prekanseröz yani kanser başlangıcı olabilirler.

Ailesel Kanser sendromları:Herediter (kalıtsal) Nonpolipozis Koli ve Ailesel Adenomatöz Polipozis Sendromları buna örnektir. Bu kalıtsal hastalıklarda mide kanseri riski hafifçe artmıştır. BRCA1 ve BRCA2 olarak adlandırılan genlerdeki mutasyonlarda mide kanseri riski artmıştır. Eskiden BRCA1 ve BRCA2 genlerindeki mutasyonların sadece meme ve yumurtalık kanseri ile ilgili olduğu düşünülmüşken bu gün mide kanseri ile de ilişkili olduğu biliniyor.
Aile Hikayesi:Eğer ailenizde veya akrabalarınızda mide kanserine yakalanan birisi varsa sizde de mide kanseri görülme riski artmıştır.

Irk: Mide kanseri dünyanın bazı bölgelerinde daha fazla görülmektedir. Mide kanseri özellikle Japonya, Kore, Latin Amerika ve Batı Avrupa’nın bazı kesimlerinde sıktır. Bu muhtemelen diyet ve helikobakter enfeksiyonu ile ilişkilidir. Bu ülkelerde tütsülenmiş, tuzlanmış, salamura yapılmış yemek kültürü vardır.

Pernisyöz Anemi: Kırmızı kan hücresi (alyuvar = eritrosit) eksikliğine anemi denir. B12 vitamin eksikliğinde oluşan anemiye pernisyöz anemi denir. B12 vitamin eksikliğinin belli başlı 3 nedeni vardır:
1- Midenin intrinsik faktör üretiminde problem vardır.
2- İnce barsakta B12 vitamini yeterince emilemiyordur.
3- B12 vitamini içeren gıdalar yeterince alınmıyordur.
Midede intrinsik faktör üretimindeki probleme “atrofik gastrit” adı verilir. Atrofik gastritte, midede intrinsik faktör salgılayan bezlerde ileri derecede körelme vardır. İntrinsik faktör, ince barsaklardan B12 vitaminin emilimi için gereklidir. İntrinsik faktör olmadan alınan yiyeceklerden vitamin B12 emilemez.

Atrofik gastrit mide kanseri ile ilişkilidir. Atrofik gastrit ve pernisyöz aneminin genetik olarak yatkın insanlarda daha çok görüldüğü bilinmektedir. Helikobakter Pylori enfeksiyonunda, troid hormonlarının az çalışmasında ve mide asidini baskılayan ilaçları uzun süre kullananlarda da atrofik gastrit gelişebilir.
Atrofik gastrit ve pernisyöz aneminin beraber olduğu hastalarda mide kanseri riskinin 3 kat artığı görülmüştür.

Helikobakter Enfeksiyonu: Midesinde helikobakter pilori enfeksiyonu olan kişilerde mide kanseri gelişme riski daha yüksektir. Helikobakter pilori ile mide kanseri arasındaki ilişki ilk defa 1983 yılında ortaya kondu. Bundan yaklaşık 10 yıl sonra (1994) uluslar arası kanser çalışma grubu helikobakteri kanserojen olarak ilan etti. Bu dönemde hastaların takibi ile yapılan 3 çalışmanın ortak analizi ile helikobakter pilori enfeksiyonu olan hastalarda mide kanseri gelişme riski 4 kat artmış olarak bulundu. Bundan başka değişik yöntemlerle birçok çalışma yapıldı. Bu sonuçlara göre en iyimser tahminlerde bile mide kanserlerinin gelişmiş ülkelerde %31’i gelişmekte olan ülkelerde %51’i helikobakter pilori enfeksiyonu ilişkilidir. Bu da mide kanseri vakalarının yaklaşık olarak üçte birine helikobakter pilori enfeksiyonunun yol açtığını düşündürür. Bununla birlikte midesinde helikobakter pilori enfeksiyonu olan birçok hastada mide kanseri gelişmez. Araştırmalar genetik faktörlerin hastalığa yakalanmada etkin rol oynadığını düşündürtmektedir.

Helikobakter pilori enfeksiyonun midede sebep olduğu bir başka tümoral oluşum mide lenfomasıdır. Hatta mide lenfomasının ile helikobakter pilori enfensiyonu ilişkisi, mide kanseri ile helibakter pilori enfeksiyonu arasındaki ilişkiden daha belirgindir. Helikobakter pilori enfeksiyonu tamamen bitirildiğinde malt lenfomanın gerilediği, hatta tamamen kaybolduğu bildirilmiştir.

Kan grubu:Nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte kan grubu A olan kişiler, mide kanserine yakalanma açısından diğer kan gruplarını taşıyanlardan daha fazla risk altındadırlar.

Şişmanlık: Aşırı kilolu olmak bazı kanser türlerinde riski artırır. Mide kanseri bunlardan biridir.

MİDE KANSERİ SIKLIĞI NEDİR?
Mide kanserinin belirtileri genellikle başlangıçta belirsizdir ve özellikli bir bulgusu yoktur. Başlangıçta mide kısmında ağrı, rahatsızlık ya da dolgunluk hissi, şişkinlik, midede yanma gibi yakınmalar vardır. Mide kanseri ilerledikçe şikayetler artar. Özellikle midenin girişi ya da çıkışında tıkanıklık oluşturan tümörlerde bulantı, kusma, yutma problemleri görülebilir. Mide kanseri ilerleyip mide duvarının büyük bir kısmını tuttuğu zaman mide fonksiyonları bozulmaya başlar ve hatta kanamalar görülür. İlerlemiş mide kanseri vakalarında karında kitle ele gelebilir ve eğer başka organları tutmuşsa tutulan organın özelliğine göre karında su toplanması (asit), boyunda lenf akımı yardımıyla olan yayılımda ele gelen lenf bezleri olabilir.
Yine başlangıçta mide kanserinde laboratuar ve görüntüleme yöntemleri ile bir özellik saptanamayabilir.

MİDE KANSERİ OLAN HASTADA BESLENME NASIL OLMALI?
Mide Kanserli Hastalarda Destek Tedavisi Prensipleri
Beslenme Neden Önemlidir?
Mide kanseri hastalarındaki ölümlerin %20 ile %40 kadarı, ameliyat sonrası sindirim sistemindeki değişiklikler, tedavide kullanılan ilaçlar (kemotereapi) veya direkt kanserin kendi doğası gereği, yetersiz beslenme sonucu meydana gelir.
Kemoterapi sırasında yaklaşık %40 oranında mukozit görülebilir.
Bu mukozit oranı kemoradyoterapi sırasında %100’e çıkabilir.

Beslenmede Amaçlar
  • Temel amaç tedaviyi sürdürebilmektir.
  • Besin ve mineral eksiklikleri önlemek veya düzeltmek.
  • Tedavinin kısa süreli ve uzun süreli yan etkileri en aza indirmek.
  • Vücudun kanserle savaşması için gerekli direnci sağlamak
  • Yapılan tedaviye uyumu arttırmak.
  • Hayat kalitesini arttırmak.
  • Sağlıklı ve ideal vücut ağırlığına ulaşmak ve korumayı sağlamak
  • Sağlıklı beslenme alışkanlıklarını kazandırmak potansiyel kanser yapıcı besinlerden uzak durma alışkanlığını kazanmak.
  • Beslenme konusunda iyi haberler gelmeye devam ediyor. Beslenmeye önem vermek tedavinin her aşamasında işe yarıyor. Son araştırmalar yoğun beslenmenin, klasik bakım ile karşılaştırıldığında klinik olarak işe yaradığını göstermiştir.



Son düzenleyen perlina; 16 Mart 2017 15:08
ÖmÜrCeK - avatarı
ÖmÜrCeK
Ziyaretçi
1 Aralık 2008       Mesaj #3
ÖmÜrCeK - avatarı
Ziyaretçi

Klinik -Belirtiler


Klinik olarak en çok rastlanan belirti mide bölgesinde ağrıdır. Ağrıyla birlikte iştahsızlık ve kilo kaybı sık görülen bulgulardandır. Kardia (midenin yemek borusuyla birleşim bölümü) bölgesine yerleşen tümörler de yutma güçlüğü ilk belirti olabilir. İlerleyen vakalarda bulantı ve kusma olabilir. Nadiren yoğun bir kanama veya mide perforasyonu (delinmesi) başlangıç bulguları olabilir.

Hastanın muayenesinde, erken evrede mide bölgesinde hassasiyet dışında bir bulgu saptanmamışken, geç evrede ise karında mide bölgesinde kitle, göğüs kafesi üst kısmında boyun kenarında lenf bezi büyümesi ve karında ‘asit’ denen sıvı toplanması saptanabilir. Tümörden devamlı ve yavaş kanamaya bağlı kansızlık (anemi) ve buna bağlı belirtiler çoğu vakada görülebilir.
Tanıda baryumlu radyografi oldukça değerlidir. Ancak küçük lezyonlar atlanabilir, kesin tanı endoskopi ve biopsi incelemesi ile konur.

Tedavi


Bugün mide kanserinin radikal tedavisi cerrahi müdahaledir. Erken dönemde tanı konulup bir an önce cerrahi müdahale yapılmalıdır. Kemoteraopi (ilaç tedavisi) ve radyoterapi (ışın tedavisi) sonuçları şu an için yüzgüldürücü değildir.
Erken tanı koymak ve erken cerrahi tedavi hastanın yaşama şansını artıran en önemli faktördür
Son düzenleyen perlina; 16 Mart 2017 15:09
perlina - avatarı
perlina
Ziyaretçi
24 Mart 2017       Mesaj #4
perlina - avatarı
Ziyaretçi

Mide Kanseri


Mide kaburgaların altında karnın üst bölgesinde yer alan içi boş büyük bir organdır. Yiyecekler ağızdan özefagus (yemek borusu) aracılığıyla mideye ulaşırlar. Midede yiyecekler sıvı hale dönerler. Sıvı hale gelmiş yiyecekler ince bağırsaklara hareket ederler ve oradan da diğer sindirim aşamalarına devam edilir.

Mide kanseri hızlı seyreden ve yayılan bir kanser türüdür. Genellikle bir ülser şeklinde başlar. Mide kanseri çevre organ ve lenf bezlerini etkileyebilir. Direk komşulukla, lenfatik yolla, kan yoluyla ve karın içinde ekim yoluyla yayılabilir. Mide tümörü, midenin dış tabakasının içinden büyüyerek pankreas, özefagus veya bağırsak gibi çevre organların içine doğru uzanabilir. Mide kanseri hücreleri kan yoluyla karaciğer, akciğerler ve diğer organlara yayılabilir.

Kanser hücreleri ayrıca lenfatik sistem aracılığıyla vücuttaki tüm lenf bezlerine yayılabilir. Mide kanserine dünyanın her bölgesinde rastlanmakla beraber bazı bölgelerde daha sıktır. Japonya, Malezya, Şili, İzlanda bu bölgelerden bazılarıdır. Birçok ülkede erkeklerde kadınlara oranla iki kat daha fazla görülür.

En sık görüldüğü yaşlar 50-60’lı yaşlardır. Ayrıca düşük sosyoekonomik düzeyli toplumlarda sıklık yükselir. Dünyada kansere bağlı ölümlerde ilk sırada yer almaktadır. ABD’de yemek alışkanlıklarında ve çevresel faktörlerdeki düzenlemeler ile yedinci sıraya düşmüştür.
Özellikle Japonya’da mide kanserine bağlı ölüm oranları gerek erken tarama ve gerekse halkın bu konudaki duyarlı olması nedeniyle çok azalmıştır. Beslenme alışkanlığında tuzlu ve tütsülenmiş yiyeceklerin yer alması nedeniyle mide kanseri Japonya’da yüksektir.

Risk Faktörleri :


Mide kanserinin tam sebebi bilinmemektedir. Mide kanseri için kabul gören risk etkenleri şunlardır:
  • Yaş: Mide kanserli hastaların çoğu 72 yaş veya üzerindedir.
  • Cinsiyet: Erkeklerde kadınlara göre daha fazla gelişmektedir.
  • Irk: Asya ve Afrika toplumunda Amerikan toplumuna göre daha fazla görülmektedir.
  • Diyet: Risk faktörleri arasında en çok araştırılmış olan diyettir. Tütsülenmiş, tuzlanmış, turşuya basılmış veya aşırı tuzlu yiyeceklerden zengin yiyecekleri yiyenlerde mide kanseri gelişme riski artmaktadır. Diğer taraftan taze sebze meyvelerin yenilmesi, yüksek doz C vitamini alımı, sarımsak, yeşil çay bu hastalığa karşı koruyucu olabilmektedir.
  • Helikobakter pilori (HP) infeksiyonu: HP genelde midede yaşayan bir bakteri çeşididir. HP infeksiyonu mide iltihabı, mide ülseri ve mide kanseri riskini artırmaktadır, fakat bu bakteriyle enfekte olan kişilerin sadece çok küçük bir kısmında mide kanseri gelişir. HP infeksiyonuna karşı antikorların varlığında mide kanseri riskinin 6 kat artığı tespit edilmiştir. İnfeksiyon, kanser riskini artırmasına rağmen, kanser bulaşıcı değildir. Mide kanserli bir kişiden bu hastalığı kapmazsınız.
  • Sigara: Sigara içenlerde içmeyenlere göre mide kanseri gelişme riski daha fazladır.
  • Belli sağlık problemleri: Midede iltihaba ve diğer problemlere sebep olan durumlar da mide kanserine sebep olabilir:
  • Geçirilmiş mide ameliyatı
  • Kronik atrofik gastrit (mide yüzeyinin uzun süreli iltihabı)
  • Pernisiyöz anemi (mideyi etkileyen ve vitamin B12’nin emilim bozukluğuyla giden bir kan hastalığı)
  • Adenomatöz polipler ve ailesel polipler
  • Aile hikayesi: Mide kanserinin nadir türü ailesel geçişlidir.
  • Diğer faktörler arasında; radyasyon, aflatoksin, A kan grubu ve Epstein-Barr virüsü infeksiyonları da sayılabilir.
Bilinen risk faktörlerinin çoğunu taşıyan kişilerde mide kanseri gelişmeyebilir. Örneğin; birçok kişinin midesinde H. pilori bakterisi vardır, fakat hiç mide kanseri gelişmez. Diğer taraftan bilinen risk faktörü olmayanlarda bazen bu hastalık ortaya çıkabilmektedir. Eğer risk taşıdığınızı düşünüyorsanız doktorunuzla görüşmelisiniz. Doktorunuz risklerinizi azaltmaya yönelik önerilerde bulunabilir veya gerekiyorsa tarama yapılabilir.

Belirtiler


Mide tümörlerinin tipi ne olursa olsun klinik özellikleri ve tanısal açıdan benzerlik gösterirler. Mide kanseri genellikle sinsi seyirli bir hastalıktır. Genellikle oldukça geç belirti verir ve belirtiler hastalığa özgü değildir. Karında mide bölgesinde belirli-belirsiz bir rahatsızlık hissi en sık başlangıç belirtidir. Hastalığın ileri evrelerinde en sık belirtiler kilo kaybı ve karın ağrısıdır. İştahsızlık, halsizlik, yutma güçlüğü, bulantı, kusma, midede dolgunluk ve şişkinlik hissi diğer belirtilerdir. Kan tükürme sık rastlanan belirti değildir fakat gizli kanama sıktır. Hastaların bir kısmı karaciğer büyümesi, karında sıvı birikmesi veya sarılık gibi ilerlemiş hastalık bulguları ile karşımıza çıkarlar. İleri evrelerde sol köprücük kemiği üstü lenf bezi büyümesi ele gelebilir. Bu belirtiler çoğunlukla kanser dışı nedenlere bağlıdır. Ülser, gastrit ve infeksiyon gibi diğer sağlık problemleri aynı belirtilere sebep olabilir. Bu tür şikayetleriniz varsa bir doktor yardımı almalısınız.

Tanı


Mide kanserinde temel tanı aracı üst gastrointestinal endoskopidir. Bu yöntemle mide iç yüzeyi tamamen görülür ve şüpheli alanlardan biyopsi alınarak tanı konulur. Endoskopi ve biyopsi ile mide karsinomlarının %95’den fazlası tanımlanabilir. Tanı kesinleştikten sonra hastalığın derecesinin belirlenmesi için bilgisayarlı tomografi, magnetik rezonans, abdominal ultrasonografi ve endosonografi hastalığın yaygınlığını gösterme açısından yararlıdırlar. Diğer bir yöntem de laparaskopidir (genel anestezi altında ışıklı bir kamera ile karın içerisine bakılması).

Evreleme


Doktorunuz en iyi tedaviyi planlamak için hastalığınızın yaygınlığını bilmek ister. Evreleme tümörün çevre dokulara yayılımı, eğer sıçramış ise vücudun hangi kısımlarına yayıldığı esaslarına göre yapılır.

Mide kanseri; lenf bezleri, karaciğer, pankreas ve diğer organlara yayılabilir. Doktorlar bu alanları kontrol etmek için bazı testler isterler:
  • Kan testleri: Kansızlığı kontrol etmek için tam kan sayımı istenir. Kan testleri ayrıca karaciğerinizin iyi çalışıp çalışmadığını gösterebilirler.
  • Akciğer filmi: X-ışını cihazı ile akciğerlerinizin görüntüsü alınır. Doktorunuz daha sonra bu görüntüleri bir film üzerinde değerlendirebilir. Akciğerlerinizdeki tümörler görüntülenebilir. Bilgisayar tomografi: Bilgisayara bağlı x-ışını cihazı ile organlarınızın ayrıntılı seri görüntüleri alınır. Kontrast madde enjeksiyonu alabilirsiniz. Kontrast madde anormal bölgelerin daha kolay görülmesini sağlar. Karaciğer, pankreas veya vücudunuzun başka kısımlarındaki tümörler bilgisayarlı tomografide gösterilebilir.
  • Endoskopik ultrasonografi: Endoskop adı verilen ince ve ışıklı uzun bir tüp boğazınızdan geçirilir. Tüpün ucundaki cihaz insanların duyamadığı ses dalgalarını gönderir. Gönderilen dalgalar mide içindeki organlardan veya diğer organlardan yansırlar.
  • Laparoskopi: Bir cerrah karnınızda küçük kesikler yapar. Cerrah, laparoskop adı verilen ince ve ışıklı tüpü içeriye gönderir. Cerrah, biyopsi için lenf bezlerini veya doku örneklerini alır.
  • Bazen de tümör ve yanındaki lenf bezleri alınmadan evreleme tamamlanamaz.

Mide kanserinin evreleri:


Evre 0

: Kanser midenin sadece iç tabakasında bulunur. Bu karsinoma in situ olarak tanımlanır.

Evre I:

Aşağıdakilerden herhangi birinin olması durumunda:
-Tümör sadece submukoza tabakasına kadar yayılmıştır. Kanser hücreleri 6’ya kadar lenf bezinde bulunabilir.
-Tümör kas tabakası veya subserozaya yayılmıştır. Kanser hücreleri lenf bezlerine veya diğer organlara yayılmamıştır.

Evre II:

Aşağıdakilerden herhangi birinin olması durumunda:
-Tümör sadece submukozadadır. Kanser hücreleri 7-15 lenf bezine yayılmıştır.
-Tümör kas tabakası veya subserozaya yayılmıştır. Kanser hücreleri 1-6 lenf bezine yayılmıştır.
-Tümör midenin dış tabakasını delip geçmiştir. Kanser hücreleri lenf bezlerine veya diğer organlara yayılmamıştır.

Evre III:

Aşağıdakilerden herhangi birinin olması durumunda:
-Tümör kas tabakası veya subserozaya yayılmıştır. Kanser hücreleri 7-15 lenf bezinde bulunmaktadır.
-Tümör midenin dış tabakasını delip geçmiştir. Kanser hücreleri 1-15 lenf bezine yayılmıştır.
-Tümör karaciğer veya dalak gibi yakınındaki organlara sıçramıştır. Kanser hücreleri lenf bezlerine veya uzak organlara yayılmamıştır.

Evre IV:

Aşağıdakilerden herhangi birinin olması durumunda:
-Kanser hücreleri 15’den fazla lenf bezine yayılmıştır.
-Tümör çevre organlara ve en az 1 lenf bezine yayılmıştır.
-Kanser hücreleri uzak organlara yayılmıştır.
Nüks (tekrarlayan) kanser: Kanserin tedavi edildikten belli bir süre sonra tekrar ortaya çıkmasıdır. Midede veya vücudun herhangi bir başka kısmında tekrarlayabilir.

Tedavi Yöntemleri


Mide kanserini tedavi eden uzmanlar; medikal onkologlar, gastroenterologlar, cerrahlar ve radyasyon onkologlarıdır. Tedavi seçiminiz genelde tümörün büyüklüğü ve yerleşim yerine, hastalığın evresine ve genel sağlık durumunuza bağlıdır. Mide kanserinin tedavisi cerrahi, kemoterapi veya radyoterapiden oluşur. Birçok kişiye birden fazla tedavi çeşidi uygulanır.Tedaviniz başlamadan önce doktorunuza şu soruları sorabilirsiniz:
  • Kanserim hangi evrede?
  • Tedavi seçeneklerim hangileri?
  • Siz bana hangisini öneriyorsunuz? Niçin?
  • Benim için bir klinik çalışma uygun bir seçim olabilir mi?
  • Birden fazla tedavi alternatifim var mı?
  • Verilebilecek tedavi seçeneklerinin her birinden beklenen faydalar nelerdir?
  • Her bir tedavinin riskleri ve muhtemel yan etkileri nelerdir?
  • Yan etkileri kontrol edebilmek için neler yapabiliriz?
  • Tedavi sırasında kendimi korumak için nelere dikkat etmeliyim?
  • Tedavi normal yaşamımı nasıl etkileyecek?
  • Yemek yeme problemi veya diğer problemlerle karşılaşacak mıyım?
  • Eğer bu problemlerle karşılaşırsam kiminle görüşmeliyim?
  • Tedavi maliyeti ne kadar olacak? Sağlık güvencem karşılayacak mı?
  • Ne sıklıkla kontrol gerekecek?

Cerrahi

: Mide kanserinin temel tedavisi cerrahidir. Uygulanacak cerrahi yöntem kanserin yerine, bölgesel yayılımı olup olmadığına ve uzak yayılımı olup olmadığına göre planlanır. Mide kanseri için uygulanacak ameliyat için genellikle göbek üstü orta hat kesisi daha uygun olmaktadır. Yemek borusu alt kısmı ve mide girişindeki tümörlerde bazen göğüs kafesinin açılması gerekebilir. Uygulanacak cerrahi yöntem gastrektomidir (Midenin çıkarılması). İki çeşit mide kanseri cerrahisi vardır: Kısmi gastrektomide kanserli midenin bir kısmı alınır. Cerrah ayrıca yemek borusunun ve ince bağırsağın bir kısmını da alabilir. Yakın lenf bezleri ve diğer dokular da alınabilir. En sık tümör midenin son üçte birlik kısmında görülür. Bu durumda midenin son kısmının çıkarılması yeterli olur. Total gastrektomide midenin tamamı, çevre lenf bezleri, yemek borusu ve ince bağırsağın kısımları ve tümöre komşu diğer dokular çıkarılır. Daha sonra cerrah yemek borusunu direk ince bağırsağa bağlar. Cerrah bağırsaktan yeni bir mide yapar. Bu operasyona dalağın alınması işlemi de eklenebilir. Ortada veya üst üçte birlik kısımda yerleşen tümörlerde midenin tamamen çıkarılması daha uygundur. Cerrahi sonrası iyileşme süresi kişiden kişiye farklılık gösterir. İlk birkaç gün için rahatsız olabilirsiniz. İlaçlar ağrılarınızı kontrol etmeye yardımcı olabilir. Ameliyat öncesi doktorunuz veya hemşirenizle ağrıların azaltılmasının nasıl olacağını konuşabilirsiniz. Mide ameliyatı geçirenlerin çoğu belli bir süre kendilerini halsiz ve yorgun hissedebilirler. Ameliyat kabızlık veya ishale de sebep olabilir. Bu belirtiler diyet değişiklikleri ve ilaçlarla kontrol altına alınabilirler. Sağlık ekibiniz tedavi gerektirebilecek kanama, infeksiyon veya diğer problemler açısından sizi yakın takip edecektir.
Ameliyat hakkında doktorunuza şu soruları sorabilirsiniz:
  • Hangi ameliyat çeşidini bana öneriyorsunuz?
  • Lenf bezlerini veya diğer dokuları alacak mısınız? Niçin?
  • Ameliyat sonrası kendimi nasıl hissedeceğim?
  • Özel bir diyete ihtiyacım olacak mı?
  • Eğer ağrım olursa, onu nasıl kontrol edeceksiniz?
  • Hastanede ne kadar kalacağım?
  • Yemek yeme problemlerim olacak mı? Beslenme tüpüne ihtiyacım var mı? Eğer olursa ne kadar süre gerekecek? Ona nasıl dikkat etmeliyim? Eğer bir problemim olursa kim bana yardımcı olacak?
  • Geç dönem yan etkileri olacak mı?

Kemoterapi ve Radyoterapi:

Kemoterapi ilaçlar kullanılarak kanser hücrelerinin öldürülmesidir. İlaçlar kan dolaşımına girerek vücudun bütün kısımlarındaki kanser hücrelerini etkileyebilirler. Hastaların çoğu kemoterapiyi ameliyattan sonra alır. Işın tedavisi kemoterapi ile birlikte verilebilir. Mide kanserindeki kanser ilaçları genelde damar yolu ile verilir. Fakat bazı ilaçlar ağızdan verilebilir.

Tedavi genelde hastanenin ayaktan tedavi bölümünde (kemoterapi ünitesi), doktor ofisinde veya evde alınır. Bazı hastaların tedavi sırasında hastanede kalmaları gerekir. Kemoterapinin yan etkileri genelde bazı ilaçlara ve dozlarına bağlıdır. İlaçlar kanser hücrelerini ve diğer hızlı çoğalan hücreleri etkilerler.
Kemoterapi hakkında doktorunuza şu soruları sorabilirsiniz:
  • Bu tedaviyi niçin almalıyım?
  • Hangi ilaç veya ilaçları alacağım?
  • Bu ilaçlar nasıl etkilerini gösterecek?
  • Tedavi ne zaman başlayacak ve ne zaman sona erecek?
Mide kanserinde operasyon sonrası uygulanan kemoterapi ve radyoterapinin etkileri sınırlıdır. Tedavi hastanın yaşına, genel durumuna, ek hastalığı olup olmadığına, çıkan patoloji sonucu ve operasyon bulgularının sonucuna göre belirlenir.
Radyoterapiye başlamadan önce doktorunuza şu soruları sorabilirsiniz:
  • Bu tedavi niçin gereklidir?
  • Tedavi ne zaman başlayacak ve sona erecek?
  • Tedavi sırasında kendimi nasıl hissedeceğim?
  • Radyoterapinin etkili olduğunu nasıl anlayacağız?
  • Uzun dönem yan etkileri var mı?
Tam temizleyici cerrahi işlemlerden sonra genel olarak 5 yıl yaşama olasılığı %25 dolayındadır. Mide kanserinde yaşam süresini etkileyen en önemli faktör uzak veya karın içi yayılımın olup olmadığıdır. Bu bulgular var ise beklenen yaşam süresi 6-12 ay dolaylarındadır. Erken tespit edilmiş kanserde ise 5 yıllık yaşam %95’in üzerinde olabilmektedir.

Korunma


Beslenme alışkanlığımızı düzenlemek, taze meyve ve sebze tüketmek, tütsülenmiş gıdalardan ve alkol- sigaradan uzak durmak, mide kanseri gibi pek çok kanser türü için koruyucudur. Korumak ve korunmak hastalığı tedavi etmekten daha kolaydır.

kanser.gov.tr
perlina - avatarı
perlina
Ziyaretçi
24 Mart 2017       Mesaj #5
perlina - avatarı
Ziyaretçi

Mide Kanseri Belirtileri


BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 2 üye beğendi.
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
23 Temmuz 2018       Mesaj #6
Avatarı yok
Yasaklı

Yapay Zeka Aracılığıyla Mide Kanseri Teşhisi!


Erken evre mide kanserinin teşhisinde Japon bilim adamları tarafından kullanılan yapay zekanın, hastalığı yüzde 80 doğruluk payıyla tanımladığı açıklandı.

Riken Araştırma Enstitüsü ve Ulusal Kanser Merkezi'nin yürüttüğü çalışmada kullanılan yapay zeka, erken evre mide kanseri veya normal mide dokusunun endoskopik görüntüleri hakkında 0,004 saniyede bir sonuca ulaştı.

Yapay zekanın, kanserli doku görüntülerinin yüzde 80'ini, normal dokunun yüzde 95'ini doğru tespit ettiği açıklandı. Bilim adamları, yapay zekanın doğru teşhis oranlarının, emektar bir doktorunki kadar yüksek olduğunu belirtti.

Kaynak: AA Bilim Teknoloji / Science (21 Temmuz 2018)

Benzer Konular

17 Mart 2017 / _Yağmur_ Tıp Bilimleri
5 Şubat 2009 / MaRCeLLCaT Tıp Bilimleri
12 Kasım 2016 / Misafir Tıp Bilimleri
1 Kasım 2011 / Misafir Tıp Bilimleri
2 Mayıs 2016 / Safi X-Sözlük