Arama

Anemi (Kansızlık)

Güncelleme: 10 Mart 2018 Gösterim: 33.101 Cevap: 13
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
17 Eylül 2006       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi

KANSIZLIK - ANEMİ

Ad:  anemi.JPG
Gösterim: 551
Boyut:  37.6 KB

kansızlık, ANEMÎ olarak da bilinir,
Sponsorlu Bağlantılar
kandaki alyuvarların sayı ya da hacimce azalması ya da yetersiz hemoglobin içermesiyle ortaya çıkan bozukluk.


Oluşma nedenine, alyuvarların boyuna ve içerdiği hemoglobin miktarına ve ortaya çıkan belirtilere göre yüze yakın kansızlık türü vardır. Kronik ya da akut kan kaybına bağlı olabilir; orak hücreli kansızlık , kalıtsal sferositoz ya da glikoz-6- fosfat dehidrojenaz eksikliğinde olduğu gibi kalıtsal bozukluklar ya da sulfonilamit, primakin ya da naftalin gibi kimyasal maddeler de alyuvarların topluca yıkımına (hemoliz) yol açar. Lösemi ve aplastik kansızlık gibi kemik iliği hastalıkları; alyuvar yapımı için gerekli maddelerden özellikle B12 vitamini, folik asit, demir ve bazı hormonların yetersizliği; başta kronik enfeksiyonlar, yaygın kanser ve böbrek yetersizliği olmak üzere bazı hastalıklarda oluşan toksinler ile bazı ilaçlar da alyuvar yapım süreçlerini etkileyerek bu hücrelerin yetersiz miktarda yapılmasına yol açar.

Kansızlıklarda, genellikle dört tür yapı bozukluğu görülür. Alyuvarlar normalden büyükse büyük hücreli kansızlıktan (örn. Addison kansızlığı), alyuvarların yapısının görece normal olmasına karşın sayısında azalma varsa normal hücreli kansızlıktan (örn. mide ülserinde ya da hemofilide olduğu gibi ani kan kaybından kaynaklanan kansızlık), alyuvarlar normalden küçükse basit küçük hücreli kansızlıktan (örn. kronik iltihaplı hastalıklar ve böbrek hastalığında görülen kansızlık), hemoglobin yoğunluğunda ve alyuvarların boyunda azalma varsa hipokrom küçük hücreli kansızlıktan (örn. demir eksikliği kansızlığı, Akdeniz kansızlığı) söz edilir.

Kansızlıkta en sık rastlanan belirti genellikle deri, mukozalar ve tırnaklarda solukluktur. Kulak çınlaması, baş dönmesi, bayılma ve soluk darlığı dokulardaki oksijen yetersizliğine bağlıdır. Kalbin dokuların yeterince oksijen almasını sağlamak için çok fazla çalışması, kalp büyümesine ve kalp atım hızının artmasına yol açar. Kansızlık tedavisi, türüne göre çok büyük farklılıklar gösterir. Başlıca tedavi biçimleri şöyle sıralanabilir: Belirli bir maddenin yetersizliğinde eksik maddelerin vücuda verilmesi, toksik etkenlerin saptanması ve vücudun bu maddelerden temizlenmesi, kansızlığa neden olan temel bozukluğun giderilmesi, kimi zaman cerrahi yöntemler (örn. dalağın alınması) kullanılarak kansızlığın hafifletilmesi ya da kan nakli yapılarak kan hacminin artırılması.
kaynak: Ana Britannica

Son düzenleyen Safi; 10 Mart 2018 23:50
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
19 Eylül 2006       Mesaj #2
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
KANSIZLIK
1. Kanda toplam hemoglobin miktarının azalmasıyla belirgin hastalık hali. (Pratikte, kandaki hemoglobin miktarı erkekte 13 g/100 mİ, kadında 12 g'100 ml'den aşağı düşerse kansızlık var demektir.) [Eşanl. ANEMİ.]
Sponsorlu Bağlantılar
2. Duygusuzluk, korkaklık, karakter bozukluğu.

—Patol. Kansızlık sendromu, kansızlığın klinik belirtilerini (solukluk, kuvvetsizlik, kalp-damar rahatsızlıkları [taşikardi, dis- pne, sistol üfürümü], sinirsel işaretler [bayılma, başdönmesi, başağrısı] ve ateş) kapsayan terim.

—ANSİKL. Kansızlık öyle bir belirtidir ki, saptandığı anda, altında yatan olayın ne olduğunu ortaya çıkarma zorunluğu doğar. Yapılan kan muayenesinden elde edilecek sonuçlar, çeşitli tip kansızlıkların tanımlanmasını sağlar. Ortalama yuvar hacmine, bunlardaki ortalama hemoglobin yoğunluğuna (kromi) ve alyuvarların ortalama hemoglobin içeriğine (O.H.İ.) göre şu çeşitler belirlenir: mikrositer ve/ya da hipokrom, ve/ya da düşük O.H.İ.'Iİ kansızlıklar, normokrom normositer kansızlıklar, normokrom makrositer kansızlıklar ve magalositer kansızlıklar. Kandaki demir (sideremi) ve siderofilin yoğunluklarına göre de kansızlıklar şu çeşitlere ayrılır: mikrositer ve/ya da hipokrom ve/ya da düşük O.H.İ.'Iİ kansızlıklarda artık, normal ya da düşük siderofilinli düşük, normal ya da aşırı sideremili kansızlıklar. Yüksek siderofilinli, düşük sideremili mikrositer ve/ya da hipokrom kansızlıklara demirsizlik kansızlığı denir Demir eksikliğinin başlıca nedenleri, küçük dahi olsa yinelenen kanamalar (sindirim sistemi lezyonları, sık kan verme, âdet ve dölyatağı kanamaları, Lasthönie de Ferjol sendromu [Barbey d’AurevilIy'nin roman kahramanlarından birinin adından]), ayrıca demir kaybı (sık gebelikler, emzirme) ve beslenmede demir eksikliğidir (beslenme bozukluğu olanlar, yalnız sütle beslenenler). Düşük siderofilinli ve düşük sideremili mikrositer ve/ya da hipokrom kansızlıklar çoğu zaman iltihaplı süreğen hastalıklara eşlik eder (iltihaplı kansızlık adı buradan gelir). Normal ya da yüksek sideremili mikrositer ve/ya da hipokrom kansızlıklara talasemide, kurşun zehirlenmesinde ve B6 vitamini eksikliklerinde rastlanır.

Kemik iliğinin görünümüne göre makrositer ya da megalositer kansızlıklara, eritroblastlarda nükleositoplazmik (çekirdekle sitoplazma arasında) bir eşzamansızlık olduğu zaman megaloblastik, olgunlaşma normal olduğu zaman normoblastik kansızlık denir. Megaloblastik kansızlıklar bir vitamin eksikliğine (B12, folatlar) ya da kötücül bir hastalığa (Di Guglielmo hastalığı) bağlıdır. Normoblastik kansızlıkların bu nedenlerle ilgisi yoktur, başka patolojik hallerde görülürler. Kandaki retikülosit sayısına göre özellikle normositer kansızlıklar arasında rejeneratif kansızlıklar (yüksek retikûlositozlu) ve rejeneratif olmayan (normal ya da düşük retikülositozlu) kansızlıklar ayırt edilir. Rejeneratif kansızlıkların nedenleri, henüz bir demir eksikliği kansızlığına yol açmamış kanamalar (kanama kansızlığı) ve hemolizdir (hemolitik kansızlıklar). Hemolizden sorumlu etmenin yerleşim yerine göre hücre içi ve hücre dışı olmak üzere iki tür hemolitik kansızlık vardır. Hücre içi hemolizlerde etmen alyuvarlarda zarın üstüne (Minkovrski-Chauffard hastalığı), sitoplazmaya (alyuvar enzimleri) ya da hemoglobine yerleşmiştir (talasemi ya da hemoglobin hastalıkları). Hücre dışı hemolitik kansızlıklarda bağışıklık, enfeksiyon, zehir ve mekanik tipinde olan etmen, her yönden normal oian alyuvarları tahrip eder. Rejer ratif olmayan kansızlıklar kemik iliğinin zıginliğine ve görünümüne göre sınıflandırır: çok az eritroblast (aplazik kansızlık), çok ama bozuk biçimli eritroblast (diseritropoyezli kansızlık), Perls tepkimesiyle boyanan demir içeren eritroblast (sideroblastlı kansızlık). Tedavileri çok düş kırıcı olduğundan inatçı kansızlıklar diye adlandırılan kansızlıklar, normositer, mikrositer ya da makrositer, bazen sideroblastlı diseritropoyezli, çoğu zaman normal granülositopoyezli (kemik iliğinde miyeloblast çokluğu) ya da yetersiz trombopoyezli olabilir.

Kaynak: Büyük Larousse

Son düzenleyen Safi; 8 Mart 2018 02:57
RoSSoRoSe - avatarı
RoSSoRoSe
Ziyaretçi
6 Haziran 2008       Mesaj #3
RoSSoRoSe - avatarı
Ziyaretçi
Ad:  anemi1.JPG
Gösterim: 765
Boyut:  32.0 KB
KANSIZLIK (ANEMİ)
Anemi (Kansızlık) hemoglobin miktarının yaş ve cinsiyete göre dünya sağlık örgütü tarafından kabul edilen kriterlerin altında kalmasıdır. Bu kriterler erişkin erkeklerde 13 g/dL, kadınlarda 12 g/dL nin altı kabul edilir. 6 ay ile 6 yaş arası çocuklarda 11 g/dL nin, 6-14 yaşlarda 12 g/dL nin altı anemidir.
En sık rastlanan anemi türleri demir eksikliğine bağlı anemi, Folik asit eksikliğine bağlı anemi, Vitamin B-12 eksikliği anemisidir. Bunları kısaca tanımlayalım:

Demir Eksikliği Anemisi


Tanım olarak düşük miktarda demire bağlı olarak kanın kırmızı hücrelerindeki azalmadır. Kansızlığın en sık görülen şekli budur. Demir, kanda oksijen taşıyan pigment olan hemoglobinin önemli bir parçasıdır. Demir eksikliğinin nedenleri :
  • Diyette az miktarda alınma,
  • Vücut tarafından az miktarda emilimi
  • Kronik kanamalar (ağır adet kanaması dahil)
Örneğin: burun kanamaları, hemoroid, mide yada barsak ülseri, polip, gastroenterial kanser gibi … Çocuklarda kurşun zehirlenmesi sonucunda da demir eksikliği anemisi görülür. Vücutta ve kemik iliğindeki demir depolarının harcanması sonucu kansızlık yavaş yavaş gelişir. Genellikle kadınlarda demir depoları daha azdır.
Yüksek risk grubu içerisinde doğurganlık çağında olan ve adet dönemi nedeniyle kan kaybı olan kadınlar, demir ihtiyacı artmış gebe veya emziren kadınlar, çocuklar ve diyetinde yeterli oranda demir bulunmayan kişiler bulunmaktadır. Kan kaybına bağlı risk faktörü arasında peptik ülser, barsak kanseri, rahim kanseri, uzun dönem aspirin kullanımı sayılmaktadır.

Demire bağlı aneminin kendine özel bulgular nelerdir ?
  • Yiyecek dışındaki şeylere istek. Örneğin: toprak, buz, kireç taşı, nişasta gibi…
  • Ağız kenarında ve tırnaklarda çatlaklar
  • Tırnaklarda biçimsizlik: kaşık biçimi almaları gibi…
  • Tahriş olmuş dil
Günlük demir gereksinimi ve kaybı ne kadardır?
Günlük demir gereksinimi 1-3 mgr. kadardır. Bunun % 5-10 duedenum ve proksimal ince barsaktan emilir. Günlük kayıp 1 mgr dır. Ter, dışkı, idrar, dökülen hücreler ile kaybedilir. Gereksinim bebeklik, hamilelik, ağır hastalık ve emzirme dönemlerinde artar.

Hangi besinler demir açısından zengindir?
Kırmızı et, karaciğer, balık, kuru üzüm ve yumurta sarısı demir açısından zengin gıdalardır. Un, ekmek ve tahıllar demir ile zenginleştirilmiş olabilir.

Demir eksikliği anemisi düşünülen hastalarda yapılması gereken başlıca tetkikler neler olmalıdır?

Tam kan sayımı, serum demiri, serum demiri bağlama kapasitesi, transferin saturasyonu, serum ferritin düzeyi, dışkıda gizli kan ve periferik yaymadır. Tam kan sayımında düşük hemoglobin ve hematokrit değeri, kanda düşük ferritin düzeyi, kanda total bağlama kapasitesi ve kan kaybını değerlendirmek açısından dışkıda gizli kan görülebilir.

Tedavi olarak ne uygulanır?
Ağızdan demir tedavisinde kullanılan demir formları demirsülfat, demir glukanat ve demir fumorattır. Demir tedavisine başladıktan iki ay sonra hemoglobin düzeyi normale dönecektir, ancak çoğunlukla kemik iliğinde olan demir depolarını doldurmak amacı ile tedaviye 6-12 ay daha devam edilmelidir.
Damar içerisine veya kas içerisine uygulanabilecek demir ilaçları da ağızdan alıma dayanamayan hastalarda kullanılabilir. Tedavi ile birlikte kan sayımı iki ay içerisinde normale dönecektir.

İlaç kullanılırken dikkat edilecek noktalar nelerdir ?
En iyi demir emilimi aç karnına olmasına rağmen pek çok insan buna katlanamaz ve gıda ile almak ister. Süt ve sütlü mamüller demir emilimini engelleyeceğinden ilaç ile birlikte alınmamalıdır. C vitamini demir emilimini artırırken hemoglobin üretiminde de önemli yer tutar. Diyet ile alınacak miktar yeterli olmayacağından gebelik ve emzirme dönemi sırasında kadınların yeterli derecede demir almaları gerekir.

Folik Asit Eksikliğine Bağlı Anemi


Vücudun yeterli kırmızı hücreleri yaratmak için folik aside ihtiyacı vardır. Folik asit olmadığı durumlarda kan hücresi üretimi azalmaya başlar. Bu durum sonunda anemi görülür. Folik asitin emilimini ve metabolizmasını etkileyen en önemli madde alkoldür. Bu sebeple folik asit eksikliğine bağlı anemi en çok alkoliklerde görülür. Ayrıca keçi sütü ile beslenmekte folik asiti düşürür. Diğer nedenler bağırsak hastalıkları, ağızdan alınan doğum kontrol hapları, kanser için alınan çeşitli ilaçlar ve epilepsi.

Folik Asit Eksikliğine Bağlı Aneminin kendine özgü bulguları nelerdir ?
  • İshal
  • Depresyon
  • Şişmiş ve kırmızı bir dil

Vitamin B-12 Eksikliği Anemisi


B-12 vitamininin emilimi mide de gerçekleşir. Bu emilimin gerçekleşmesi için mide B-12 asıl faktörü denilen bir maddeyi salgılaması gerekir. Bu faktörün eksikliği bu vitaminin eksikliğine neden olur. B-12 vitamini kırmızı kan hücrelerinin kemik iliğinden üretilmesi için gereklidir. Yetersiz miktar anemiye neden olur. Bu tarz anemi daha çok hayvan ürünleri yemeyen vejeteryanlarda ve mide rahatsızlıklarında (atrofik gastrit) görülür.

Bu Aneminin kendine özgü bulguları ?
  • Eller ve ayaklarda ürperme
  • Bacaklarda, ayaklarda ve ellerde duyu kaybı
  • Sarı ve mavi renklerle ilgili olarak renk körlüğü
  • Şişmiş ağrıyan ve yanan bir dil
  • Kilo kaybı
  • Kararmış cilt
  • İshal
  • Düzensizlik
  • Depresyon
  • Entellektüel fonksiyonların azalması
Son düzenleyen Safi; 10 Mart 2018 23:51
drzombie - avatarı
drzombie
Ziyaretçi
11 Haziran 2008       Mesaj #4
drzombie - avatarı
Ziyaretçi
Anemi
Ad:  kansızlık1.JPG
Gösterim: 410
Boyut:  48.9 KB
Kansızlık hastada hemoglobin değerinin yaşa ve cinse göre olması gereken değerden düşük olması demektir. Tüm dünyada ve ülkemizde kansızlık nedenleri arasında en sık demir eksikliği anemisi görülmektedir.

1- Demir Eksikliğine Bağlı Anemi
2- Vitamin B12 Eksikliğine Bağlı Anemi
3-Folik Asit Eksikliğine Bağlı Anemi
4-Akdeniz Anemisi (Talassemi)

1- DEMİR EKSİKLİĞİNE BAĞLI ANEMİ
Demir eksikliği anemisi en fazla süt çocukluğu döneminde, 2. Ve 3. Sıklıkta ise okul çağı ve ergenlik öncesi çağda rastlanmaktadır. Çocuklarda demir eksikliğine yol açan nedenler besinlerle yetersiz demir alımı, hızlı büyüme nedeni ile demir ihtiyacının artması ve kan kaybıdır.

Besinlerle Yetersiz Demir Alınımı
Çocukların anne sütü yerine demir desteği olmayan mamalarla beslenmesi (pirinç unu ile mama) ve inek sütüne 1 yaşından önce başlanması ve çocuğun günde yarım litreden daha fazla süt içmesi demir eksikliği anemisi gelişmesinde en önemli nedenlerdir. Anne sütü ve inek sütünde demir miktarının az olmasına rağmen anne sütündeki demir inek sütündeki demire göre daha iyi emilmektedir. Erken doğan ve doğum ağırlığı düşük olan bebeklere 2. Aydan itibaren, zamanında doğan bebeklere ise 4. Aydan itibaren demir eksikliği anemisinden korumak için düşük miktarlarda (1-2 mg/kg) demir ilacı başlanması önerilmektedir. Demir eksikliği anemisinin önlenmesi için anne sütünün en az 6 ay süre ile verilmesi, 1 yaşına kadar demirden zengin mamalar ve ek gıdalar ile beslenme önerilir.

Daha büyük çocuklarda özellikle hazır gıdalarla beslenme alışkanlığı, rejim yapmak amacı ile eksik gıda alımı, çocuğun vejeteryan olması, ya da sosyo-ekonomik durum bozukluğu nedeni ile hayvansal gıdaların alınamaması demir eksikliği anemisine yol açacaktır.

Ülkemizde özellikle kırsal bölgelerimizde bile beslenme alışkanlıklarının değiştiği, evlerde tarhana çorbası, bulgur pilavının yerini her 3 öğünde patates kızartmasının aldığı dikkatimizi çekmektedir. Patates de demir miktarı çok yetersizdir. Bu da demir eksikliği anemisinin ülkemizde son yıllarda daha da artmasına neden olmaktadır.

Artmış demir ihtiyacı

Özellikle düşük doğum ağırlığı olan bebeklerde, zamanından erken doğan bebeklerde, adölesan devresinde ve gebelik ve emzirme dönemlerinde olmaktadır. Gebelikte hafif demir eksikliği olması anne karnındaki bebeği etkilememekte, ancak orta veya ağır demir eksikliği olan annelerin bebeklerinde demir eksikliği anemisi gelişebilmektedir.

Kan Kaybı
Erişkin hastalarda kan kaybına çocukluk yaş grubuna göre daha fazla rastlanmaktadır. Özellikle mide ülseri veya barsak kanserleri nedeni ile barsaklardan kanamalar olmaktadır. Bu duruma çocuklarda nadir olarak rastlanmaktadır.

Çocuklarda inek sütü verilmesi veya inek sütü ile yapılan mamalar nedeni ile sıklıkla demir eksikliği gelişmektedir. İnek sütünde demir içeriği az olmasının yanında barsaklardan kanamaya da yol açması demir eksikliğine neden olmaktadır. İlk 1 yıl içinde çocuklara inek sütü verilmemesi önerilmektedir. Özellikle çocuk günde yarım litreden fazla süt içiyorsa ve fazla miktarda süt içtiği için normal gıdaları almıyorsa o çocukta demir eksikliği anemisi görülmektedir.

Ayrıca uzun süreli aspirin ve diğer romatizma ilaçlarının kullanımı da barsaklardan kan kaybına neden olabilmektedir. Çocuklarda doğuştan olan mide barsak anomalileri de kan kaybına neden olmaktadır.

Barsak kurtlarından kıl kurdu ve solucanlar demir eksikliğine yol açmazlar, ancak kancalı kurtlar barsaklardan kanamaya neden olarak demir eksikliğine neden olmaktadır.

Doğuştan kanamaya eğilimi olan hastalarda (hemofili hastalığı gibi), sık sık kanamalar nedeni ile demir eksikliği görülmektedir. Kızlarda adet kanamalarının uzun sürmesi ve çok miktarda olması demir eksikliği anemisi gelişmesine yol açar.

Demir Eksikliğine Bağlı Kansızlıkta Görülen Belirtiler
Kansızlık hafif derecede ise çocukta hiçbir belirti olmayabilir, ancak yapılan laboratuar incelemeleri sonucunda teşhis edilebilir. Eğer kansızlığı fazla ise renginde solukluk, çarpıntı, baş ağrısı, huzursuzluk, halsizlik, çabuk yorulma ve iştahsızlık gibi belirtiler görülebilir.

Toprak yeme, buz, kağıt gibi normalde yenmemesi gereken şeylerin yenilmesi demir eksikliği anemisinde sıklıkla görülmektedir ve PİKA olarak adlandırılmaktadır. Uzun süreli demir eksikliklerinde tırnakların kaşığa benzer şekilde içe çökmesi, ağız köşelerinde çatlamalar, dilin üzerinin düzleşmesi, ağrılı olması ve yutkunma zorluğu daha çok erişkin hastalarda dikkati çekmektedir. Demir eksikliği olan çocuklarda oturma, emekleme ve yürüme gibi motor gelişmede gecikme, davranış bozuklukları, öğrenmede güçlük ve bağışıklık sisteminde azalma sonucunda enfeksiyonlara yatkınlık gözlenmektedir. Yine özellikle süt çocukluğu döneminde demir eksikliği varsa ağlarken katılma nöbetleri görülebilir. Eğer kansızlık aile tarafından fark edilmeden uzun süre bu şekilde devam ederse kalp yetmezliği gelişebilir. Çocuk bu durumda zor nefes alma, ileri derecede halsizlik gibi belirtilerle doktora gelebilir.

Demir Eksikliğine Bağlık Kansızlığa Tanı Koyma ve Karıştığı Hastalıklar
Demir eksikliği teşhisi doktor tarafından hastanın hikayesi, muayenesi ve belirli laboratuar testlerinin yapılması sonucunda konulur.
Demir eksikliği en sık Akdeniz anemisi taşıyıcılığı ile karışabilir. Akdeniz anemisi hastalığı ise hem anneden hem babadan bozuk genin geçmesi sonucu iki tane bozuk gen taşıyan çocuklarda oluşan bir hastalıktır, 3-4 haftada bir devamlı kan verilmesi ile tedavi edilmektedir. Eğer çocuk anneden veya babadan bir tane bozuk gen almışsa o zaman Akdeniz anemisi taşıyıcılığı söz konusudur. Taşıyıcılar hiçbir belirti göstermezler, ancak yapılan kan incelemeleri sonucunda hemoglobin düzeyinin olması gerekenden 1-2 gram altında olması ve diğer bazı testlere bakılması ile tanı konulur. Eğer bu tanı gözden kaçacak olursa, çocuk veya erişkine yanlışlıkla demir eksikliği tanısı konulup devamlı demir ilacı kullanması önerilecektir. Gereğinden fazla kullanılan demirin yan etkileri olacaktır.

Bunun dışında uzun süreli enfeksiyonlar ve hastalıkların seyir sırasında görülen anemiler (böbrek hastalıkları, romatizmal hastalıklar, inflamatuvar barsak hastalıkları, kanser gibi) demir eksikliği anemisi ile karışmaktadır.

Tedavi
Demir eksikliği anemisinin tedavisinde ağız yolu ile verilen demir ilacı kullanılmaktadır. Bebeklerde damla veya şurubu, daha büyük çocuklarda tablet veya drajeleri kullanılır. İlacın aç karnına ve öğünler arasında alınması önerilir. Birlikte C vitamini içeren limonata veya portakal suyu ile birlikte verilmesi verilen demirin barsaklardan emilimini artıracaktır. Süt ile birlikte verildiği durumlarda ise demir emilimi azalır. Bir yaşından küçük bebeklerde günde 1 kez kahvaltıdan 30 dakika önce verilmesi ile yan etkiler çok azaltılabilir. Daha büyüklerde 2-3 dozda verilmesi önerilmektedir. Genellikle rahatlıkla tolere edilebilir. Bazı vakalarda yan etkiler görülebilir.

Demir ilacının alımından yaklaşık 1 saat sonra bulantı kusma, mide ağrısı, karın ağrısı olabilir. Bu durum ilacın yemekten hemen sonra alınması ile geçer veya azalır. Eğer semptomlar devam ederse doz miktarı azaltılır veya tablet, draje veya sıvı formüllerden bir diğerine geçilir. Bazı hastalarda ishal veya kabızlık yapmaktadır.

Demir ilacı alındığı sürece özellikle damla veya şurup kullanıldığında dişler geçici olarak siyaha boyanabilir. İlacı verirken dilin arkasına doğru verilmesi dişlerin boyanmasını azaltacaktır. Yine ilacın alındığı dönemde çocukların kakasının koyu renk çıkacağı bilinmelidir.

Eğer hastada doz azaltıldığı halde kusmaları veya karın ağrıları oluyorsa, hastanın altta yatan bir barsak hastalığı varsa, verilen ilaç emilemiyorsa, hastanın kronik olan kanaması ağızdan verilen demir ilacıyla karşılanamıyorsa o zaman demir ilacının enjeksiyon şekli kalçadan yapılabilir. Bu mutlaka doktor tarafından önerilmelidir. Kalçadan yapılan demir ilacına karşı ani alerjik reaksiyonlar gelişebilir, iğnenin yapıldığı yerde ağrı, renk değişikliği olabilir. İlacın kalçada derin bir şekilde ve özel bir teknikle (Z palsit) yapılması önerilir. Ayrıca son yıllarda damardan kullanılan demir preparatları da seçilen vakalarda kullanılmaktadır.

Hastanın hemoglobin seviyesi yaşına göre normal düzeye gelince demir ilacı depolarının dolması amacı ile yaklaşık 4-8 hafta daha yarı dozda devam edilir. Eğer çocuğun beslenmesi düzeltilir, demirden zengin gıdalarla beslenmesi sağlanırsa demir eksikliğinin tekrar etmesi önlenecektir.

Çocuklarda demir eksikliği anemisi dışında daha nadir olmak üzere folik asit eksikliği ve vitamin B12 eksikliğine bağlı anemiler de gelişebilmektedir.

2- VİTAMİN B12 EKSİKLİĞİNE BAĞLI ANEMİ
Vitamin B12 en fazla hayvansal gıdalarda bulunur ve başlıca vitamin B12 eksikliği nedenleri alımındaki eksiklik, emiliminde bozukluk ve doğuştan metabolik hastalıklardır. Yetersiz vitamin B12 alımı en sık vejeteryanlarda görülmektedir. Vejeteryan olmayanlarda da yanlış beslenme veya sosyo-ekonomik nedenlerle eksik beslenme sonucunda da bu eksiklik ortaya çıkmaktadır. Çeşitli nedenlerle annesinde vitamin B12 eksikliği gelişen bebeklerde anne sütünde bu vitaminin eksikliği olacaktır. Bu annelerin bebekleri ek gıdalar almıyor ve sadece anne sütü alıyorlarsa vitamin B12 eksikliğine bağlı kansızlık yanında çeşitli nörolojik bozukluklar da geliştirmektedir. Başını ilk zamanlar tutmaya başlayan çocuk sonraları tutamaz veya otururken oturamaz hale gelir. El ve kollarında titremeler de gelişebilir. Erken tanı konulup tedavi edilmesi ile tamamen normale dönerler.

Ergenlik döneminde de rejim nedeni ile sıkı diyet uygulandığında bu vitaminin eksikliği görülebilir. Bu vitamin eksikliği çocuğun dengesinde bozukluk, el ve ayaklarda uyuşma, yürümede ve elleri kullanmada zorluk, karıncalaşma ve hafızasında bozukluklara neden olabilir.

Belirtiler
Hastalar solukluk, halsizlik, sinirlilik, kuru ve ağrılı bir dil, yürümede bozukluk ve ishal ile doktora başvurmaktadır.

Tedavi
Tedavide vitamin B12 enjeksiyon veya ağız yolu ile verilir.

3-FOLİK ASİT EKSİKLİĞİNE BAĞLI ANEMİ
Folik asit yiyeceklerde yaygın olarak bulunmasına rağmen pişirme işlemi sırasında çabucak parçalanmaktadır. Yüksek oranda folik asit içeren yiyecekler karaciğer, böbrek, portakal suyu ve ıspanaktır. Ayrıca keçi sütündeki folik asit miktarı çok düşüktür. Yine vitamin B12 eksikliğinde olduğu gibi yetersiz alınır veya emilimi bozuk ya da ihtiyaç artmışsa folik asit eksikliğine bağlı anemi ortaya çıkabilmektedir.

4-AKDENİZ ANEMİSİ (TALASSEMİ)
Talasemi Major (Akdeniz Anemisi Hastalığı) erken çocukluk çağında başlar ve çok ciddi bir kalıtsal kan hastalığıdır. Talasemi majorlü çocuklarda gelişen kansızlık sonucu sık sık kan verilmesine ihtiyaç gösterirler.

Talasemi Taşıyıcılığı (Akdeniz Anemisi Taşıyıcılığı) olan kişide hemoglobini olması gerekenden 1-2 gram düşük olsada genellikle sağlıklıdır. Türkiye de her 100 kişiden 2 kişi Akdeniz anemisi taşıyıcısıdır. Bu oran Antalya, Muğla, Konya, İskenderun gibi illerimizde %8-10 lara kadar çıkmaktadır. Talasemi taşıyıcısı olan kişiler bazen demir eksikliğine bağlı anemisi olduğu zannedilerek gereksiz yere demir ilacı kullanırlar. Kan testleri ile kişinin taşıyıcı olup olmadığı kolayca anlaşılmaktadır. Eğer anne veya babadan biri taşıyıcı olursa çocuklardan hiçbiri Akdeniz anemisi hastalığı olmayacaktır. Ancak her çocuk da talasemi taşıyıcılığı olma olasılığı %50 dir. Eğer talasemi taşıyıcısı olan 2 kişi evlenecek olursa her çocukta Akdeniz anemisi hastalığı ortaya çıkma olasılığı %25 dir.

Talasemi majörlü çocuklar (Akdeniz anemisi hastalığı olan) doğumda normaldir, ancak 3 ile 18 ay arasında (genellikle 5-6 ay) kansızlıkları başlamaktadır. Gittikçe renkleri solar, rahat uyumazlar, yemek yemek istemezler ve kusarlar, gelişimleri bozulur. Karaciğerde ve dalakta büyüme nedeni ile karın şişliği ile doktora gelirler. Başlıca tedavi hastaya 2-4 hafta aralıklarda düzenli kan vermektir. Bir yandan vücutta yıkılan kan hücreleri bir yandan dışarıdan sık kan vermektir. Bir yandan vücutta yıkılan kan hücreleri bir yandan dışarıdan sık kan vermekle vücutta demir birikimi olacak ve başta kalp ve karaciğer olmak üzere bir çok organa zarar verecektir. Günümüzde bu fazla demiri ortadan kaldırmak için küçük pompalarla desferal isimli ilaç deri altına gidecek şekilde iğnelerle takılır. 8-10 saat sürede ilacın gitmesi sağlanır ve haftanın en az 5 günü üst üste uygulanır. Kullanım zorluğu nedeni ile uyum zorluğu olmakta ve hastalar düzenli kullanmamaktadır. Ayrıca ömür boyu kan transfüzyonları ve demir bağlayıcı ajanların kullanılmasının maliyeti çok yüksektir.

Talasemi Major Hastalığı Nasıl Önlenmektedir?

Hastalığın eradikasyonu için hastalığın insidansınnı yüksek olduğu bölgelerde, evlenecek olan çiftlerin talasemi taşıyıcılığı açısından taranmaları ve taşıyıcı saptananların eğitimi, genetik danışma ve prenatal tanı (doğum öncesi tanı) hakkında bilgi verilmesi önemlidir. Konferanslar seminer ve kongreler ile insidansın yoğun olduğu bölgelerdeki halk ve tıp mensupları bilgilendirilmelidir. Akdeniz anemisi hastalıklı çocuk doğumları, taşıyıcıların bulunması ve taşıyıcı olduğu bilinen gebeliklerde hamileliğin ilk döneminde doğum öncesi tanı bölümlerine başvurması sağlanmakla önlenebilir.

Son yıllarda anneden alınan koryonik villus örnekleri DNA analiz yöntemleri ile Akdeniz hastalığı açısından incelenir. Bu yöntem gebeliğin 9. ve 10. Haftalarında yapılmaktadır
Son düzenleyen Safi; 10 Mart 2018 23:53
karayel - avatarı
karayel
Ziyaretçi
7 Eylül 2008       Mesaj #5
karayel - avatarı
Ziyaretçi
KANSIZLIK
Damar içerisinde dolaşan kandaki alyuvar miktarının veya hemoglobin içeriğinin kişinin yaş ve cinsiyetine göre normal olarak kabul edilen değerlerin altına inmesi durumuna "Anemi" denir.

Demir eksikliği anemisi, dünya üzerinde en sık karşılaşılan anemi türüdür. Gelişmiş ülkelerde hastanelere başvuran hastaların %30'undan fazlasının anemik olduğu, bu oranın gelişmekte olan ülkelerde daha da arttığı bilinmektedir. Orta-Güney Amerika ve Asya ülkelerinde demir eksikliği anemisi oranı yetişkin erkeklerde %1.9-14, kadınlarda ise %15-64 olarak bildirilmektedir.

ANEMİNİN GENEL BELİRTİLERİ
Halsizlik, yorgunluk, çabuk yorulma, eforla nefes nefese kalma, adalelerde güçsüzlük hissi, üşüme hissi, ellerde soğukluk, baş ağrısı, baş dönmesi, göz kararması, baygınlık hissi, huzursuzluk, iştahsızlık, saç dökülmesi ve saçlarda matlaşma, kulaklarda uğultu ve çınlama, gözler önünde sinek uçuşmaları, devamlı uyuma isteği ve uyuklama hali, çarpıntı, kalp rahatsızlığı olan kişilerde göğüs ağrısı, deride solukluk, tırnak yataklarında düzleşme, kolay kırılma, çok seyrek olarak çukurlaşma (kaşık tırnak), dudak kenarında çatlamalar, yaralar görülmesi, zihinsel yoğunlaşmada (konsantrasyon) yetersizlik.
Bu belirtilerin görüldüğü vakalarda, kronik anemi akla gelmektedir. Kansızlığı olan her kişide bu bulguların hepsinin görüleceği anlamı çıkarılmamalıdır. Kansızlığın şiddeti, oluşma hızı, süresi ve altta yatan aneminin sebebine göre şikayetlerde değişiklikler görülebilmektedir.

KADINLARDA DEMİR EKSİKLİĞİNİN BAŞLICA SEBEPLERİ" Gebelik ve emzirme sebebiyle artmış demir gereksinimi
" Üreme çağında olan kadınlarda aşırı veya sık adet kanamalarından ve rahim içi araç kullanımına bağlı artan adet kanamalarından dolayı demir kaybı
" Dengesiz yapılan zayıflama diyetleri veya vejetaryen beslenmeden dolayı demir kaybı

DEMİR İÇERİĞİ YÜKSEK OLAN BESİNLER
" Yeşil yapraklı sebzeler (ıspanak, pazı)
" Portakal, elma
" Kuru kayısı, kuru üzüm ve kuru baklagiller
" Balık, kırmızı et, tavuk, karaciger, dalak
" Pekmez, tahin

DEMİR EMİLİMİ İLE BİLİNMESİ GEREKEN NOKTALAR

" Çay ve kahve içindeki kimyasal maddeler, demir emilimini azalttığı için mümkün olduğunca az veya açık olarak tüketilmelidir.
" Tahıl, kurubaklagil ve sebzeler, C vitamini içeren besinlerle birlikte tüketilmelidir. Böylece bu tür besinlerin sağladığı demir emilimi artmış olur. Aynı öneriler demir hapı kullanan kişiler için de geçerlidir. Örneğin demir ilacını bir bardak portakal suyu veya C vitamini tableti ile birlikte alınması demir emilimini artıracaktır.
" Kalsiyum, demir emilimini azaltığı için demir eksikliği anemisi olanlar, süt ve süt ürünü yiyeceklerin (peynir, yoğurt, ayran vs) tüketimini ara öğünlere çekmelidir. Bu tür besinler özellikle demir preparatlarıyla bir arada alınmamalıdır.
" Demir preparatlarının emilimi yiyeceklerden etkilendiği için, aç karnına alınması daha uygundur. Yani yemekten 1 saat önce yada 2 saat sonra alınmalıdır.

DEMİR EKSİKLİĞİ ANEMİSİNİN TEDAVİSİ İKİ AŞAMADA DEĞERLENDİRİLMELİDİR:
1.Demir eksikliğine neden olan sebebin tedavisi: Demir eksikliğinin sebebi ortaya konup, bu sebep düzeltilmediği müddetçe ne kadar tedavi uygulanırsa uygulansın, anemi düzeltilse bile bir müddet sonra anemi tekrarlayacak ve rahatsızlık kısır döngü halini alacaktır.
2.Demir eksikliğinin giderilmesi: Demir eksikliğinin giderilmesinde, diyette gerekli düzenlemeler yapılmalıdır. Bunun yanında demir preparatları ile tedavi edilmelidir. Demir preparatı ihtiyaca göre damardan, kas içine ya da ağızdan hap veya solüsyon şeklinde verilebilir. Uygun süre kullanılmalı anemi düzeldikten sonra da demir depoları doldurulana kadar devam edilmelidir.
Uz. Dr. Hüseyin Saffet Beköz
Memorial Hastanesi Hematoloji Uzmanı
Son düzenleyen Safi; 8 Mart 2018 03:10
SEDEPH - avatarı
SEDEPH
Ziyaretçi
19 Mart 2009       Mesaj #6
SEDEPH - avatarı
Ziyaretçi
Ad:  kansızlık2.JPG
Gösterim: 482
Boyut:  16.6 KB
Anemi

Anemi, halk arasında kansızlık olarak bilinen sağlık sorunu aslında vücutta kanın az olması anlamında değildir. Anemi, kanın içinde bulunan maddelerin azlığından kaynaklanan bir sağlık sorunudur. Kan, alyuvarlar, akyuvarlar, trombositler ve proteinlerden oluşan bir maddedir. Bunların haricinde kan içinde farklı bir kaç tane daha kimyasal bulunsa da kan temel olarak bu dört bileşenden oluşur. Kemik iliği kırmızı kan hücrelerini üretmekte görevlidir. Yeni üretilen hücreler eski hücrelerle yer değiştirerek yenilenir. Bu yenileme işlemi her zaman devam eder. Kırmızı kan hücrelerinin içinde oldukça önemli olan hemoglobin adlı madde bulunur. Hemoglobin, solunum ile alınan oksijeni kan ile beraber organlara taşır. Anemi, bu noktada oksijenin dokulara ulaşmasında görev yapan hemoglobin sayısının normalden daha az olmasından dolayı ortaya çıkar. Hemoglobin iki şekilde az olabilir. Hemoglobin bulunan kan hücrelerinin yeterli sayıda üretilmemesi ya da üretilen kırmızı kan hücrelerinde yeterli oranda hemoglobin bulunmadığında kansızlık ortaya çıkabilir.

Anemi nedenleri, belirtileri ve tedavisi
Aneminin vücutta yarattığı ilk etki organlara ve dokulara ihtiyaç duyulan oksijenin taşınamamasıdır. Vücutta organlar işlevlerini eksiksiz yerine getirebilmesi için oksijene ihtiyaç duyar. Bu gibi durumlarda kansızlık başlangıcında vücut durumu telafi edebilmek için kalbe daha fazla yüklenir. Kansızlık yavaş yavaş ilerliyor ya da hafif seyrediyorsa vücutta her hangi bir etki yaratmayabilir. Kansızlık farklı nedenlerden dolayı oluşum gösterebilir. Oluştuğu nedene bağlı olarak da farklı belirtiler yaratır. Fakat kansızlığın genel belirtileri vardır. Bu belirtiler enerji düşüklüğü, halsizlik, baş dönmesi, göz kararması ve nefes darlığı olarak sıralanabilir. Bu belirtilere eşlik eden, kalp çarpıntısı, tat almada bozukluk, kulak çınlaması ve ten renginde solukluk ortaya çıkabilir.

Demir eksikliğine bağlı anemi: Demir eksikliği nedeniyle kansızlık yaşayan kişilerde kağıt, toprak ve buz gibi yenmemesi gereken maddelere karşı duyulan bir iştah söz konusudur. Ağız içinde ağrı, tırnaklarda şekil bozukluğu, dudak çatlaması ve dil ağrısı yaşanabilecek belirtiler arasında yer alır. Demir eksikliğine bağlı gelişen kansızlık için doktor demir takviyesi reçete edebilir. Vücutta demirin aşırı yüksek olması, kusma, mide bulantısı, ishal, baş ağrısı, yorgunluk ve eklem ağrılarına yol açabilir. Bu nedenle doktorun tavsiye etmiş olduğu demir takviyesi dozunda ve önerilen miktarda kullanılmalıdır.

Gebelik ve çocukluk dönemlerinde vücutta demir ihtiyacında artış yaşanır. Bununla beraber çok şiddetli geçen adet kanamaları, bağırsak kanaması, çölyak hastalığı ve demir bakımından yetersiz beslenme de kansızlığa yol açabilir.

B12 eksikliğine bağlı gelişen anemi:
B12 vitamini eksikliğinde de kansızlık görülebilir. B12 vitamini eksikliğine bağlı gelişen kansızlık nedeniyle, el ve ayaklarda karıncalanma, iğne batma hissi, güçsüzlük, yürüme bozukluğu, sakarlık ve unutkanlık gibi şikayetler oluşabilir. B12 vitamini eksikliği nedeniyle yaşanan kansızlığın tedavisinde B12 vitamini eksikliğinin giderilmesi gerekir. Vücutta B12 vitamini deposu eksilmişse doktor enjeksiyon şeklinde depoyu dolduracaktır. Eğer eksiklik sınırda ise ağız yolu ile kullanılan B12 takviyeleri tavsiye edilebilir. B12 vitamini eksikliği nedeniyle yaşanan kansızlık B12 vitamini eksikliği tedavi edildiğinde kendiliğinde ortadan kaybolur.

Kronik kurşun zehirlenmesine bağlı anemi:
Kurşun zehirlenmesi hayati risk yaratan ciddi bir zehirlenme türüdür. Zehirlenmeye bağlı olarak yaşanan kansızlık nedeniyle, diş etlerinde renk değişimi, karın ağrısı, kusma ve kabızlık gibi şikayetler yaşanır. Kurşun zehirlenmesi çok sık karşılaşılan bir zehirlenme türü değildir. Daha çok kurşun ile alakalı işlerde çalışan kişilerde görülür. Kurşun zehirlenmesinden şüphelenen kişinin zaman kaybı yaşamadan bir sağlık kuruluşuna başvurması gerekir.

Kırmızı kan hücre yıkımına bağlı gelişen anemi:
Tıpta hemoliz olarak bilinen sorun ani ve kronik olmak üzere iki şekilde gelişebilir. Kronik olarak geliştiğinde cilt ve göz aklarında sararma, idrar renginde değişiklik, bacaklarda ülser, bebeklerde ise büyüme geriliği gibi şikayetlere yol açar. Ani gelişen kırmızı kan hücre yıkımında ise bu şikayetlere eşlik eden cilt altı morlukları, karın ağrısı ve nöbetler yaşanabilir. Folat takviyesi, demir değişimi ve kan nakli gibi tedavi yöntemleri kullanılarak kansızlık tedavi edilebilir.

Orak hücreli anemi: Orak hücreli anemi kalıtsal bir hastalıktır. Hemoglobin kırmızı kan hücrelerine hilal şekli verir. Diğer kırmızı kan hücrelerine oranla yapı olarak daha sert ve yapışkandır. Bu hücreler damarlarda kan akışını olumsuz etkiler ve organlara yeteri kadar kan ulaşmasını engeller. Halsizlik, gelişim bozukluğu, bacak, eklem ve karın ağrısı gibi şikayetlere yol açar.

Anemi Çeşitleri


Anemi çeşitleri, halk arasında kansızlık olarak bilinen anemi hastalığı farklı nedenlerden dolayı ortaya çıkabilen bir sağlık sorunudur. Aneminin nedeni ne olursa olsun yaşanan belirtiler genellikle aynıdır. Ancak aneminin şiddetine göre belirtilerin de şiddeti değişebilir. Güçsüzlük, zayıflık, yorgunluk, çabuk yorulma, baş dönmesi, halsizlik, solgunluk, kulak çınlaması ve baş ağrıları anemi nedeniyle yaşanan standart belirtiler arasındadır. Kansızlık ilerlediğinde nefes darlığı, nabız artması, nabız zayıflaması ve koma gibi daha ciddi şikayetler ortaya çıkabilir. Anemi oluşma nedenine göre 3 farklı türde incelenir. Birincisi, kan yapımının azalmasına bağlı yaşanan anemi, ikincisi kan kaybına bağlı gelişen anemi, üçüncüsü ise alyuvarlarda yaşanan yıkım nedeniyle oluşan anemidir.

Kan yapımının azalmasına bağlı gelişen anemiler:
Kan yapımına bağlı gelişen anemiler arasında en sık rastlanılan tür demir eksikliğine bağlı gelişen kansızlıktır. Kadınlarda gebelik, adet dönemleri ve emzirme döneminde vücudun ihtiyaç duyduğu demir oranı birkaç kat fazla olur. Bu nedenle bu dönemlerde demir eksikliğine bağlı gelişen anemiye sık rastlanır. Aynı şekilde çocukluk döneminde de yine vücut daha çok demire ihtiyaç duyar. Demir eksikliği tedavisi için demir içerikli tabletler ya da şuruplar kullanılarak anemi sorunu tedavi edilebilir.

Megaloblastik anemiler:
Troid bezi yetersizliği, karaciğer hastalıkları ve tüberküloz gibi hastalıklarda megaloblastik anemiye sık rastlanır. Bu tür anemi B12 vitamini ve folik asit eksikliğinden kaynaklanır. Alyuvarlar olması gerekenden daha büyüktür ve oluş hızları daha düşüktür. Megaloblastik anemilerde erken tanı ve tedavi oldukça önemlidir. Halsizlik, çabuk yorulma, ellerde uyuşma, dilde ağrı ve yanma, nefes darlığı gibi şikayetler teşhis için önemlidir. Zamanında müdahale edilerek tedavisi yapılmazsa sinir sistemi ile alakalı bozukluklara yol açabilir. Tedavi için B12 ve folik asit takviyesi reçete edilir.

Kronik enfeksiyon anemisi:
Kemik iliği yetersizliği nedeniyle oluşum gösteren anemi türüdür. Kronik enfeksiyonlar, verem, lösemi, kullanılan bazı ilaçlar ve zehirli maddeler bu tür anemiye yol açabilir. Bu anemide amaç anemiye yol açan hastalığı tedavi etmektir.

Akdeniz anemisi: Talasemi olarak da bilinen hastalık kalıtımsal alyuvar bozukluğu olarak tanımlanabilir. İtalyan ve Yunanlılarda görülme olasılığı yüksektir. Hemoglobin üretiminin gerçekleşmemesinden kaynaklanır. Başlangıç aşamasında demir eksikliğine bağlı gelişen anemiye benzer. Hastalık ilerledikçe kansızlıkla beraber sarılık da görülür. Beraberinde böbrek ve dalakta büyüme yaşanabilir. Tedavi şekli kan naklidir.

Orak hücreli anemiler:
Yine kalıtımsal bir kan hastalığıdır. Alyuvarda bulunan hemoglobinin yapısı normalden farklı olur. Alyuvarlar bu farklılık yüzünde yarım ay şeklini alır. Alyuvarların canlı kalma süresi oldukça kısadır ve hastada ciddi anlamda kansızlık olur. Daha çok siyah ırkta görülür. Bazı hastalarda belirtilerini göstermeyerek hastalık genlerde kalabilir. Bu durumda kişi taşıyıcıdır. Taşıyıcı eğer kadınsa ve evlendiğinde dünyaya gelecek çocuklarında çok şiddetli orak hücreli anemi hastalığı gelişebilir. Kan tranfüzyonları ile hastanın yaşam kalitesi arttırılmaya çalışılır.

Aplastik anemi: Kemik iliğinde üretimi yapılan alyuvarların üretilmemesine bağlı gelişen anemi çeşididir. Benzin ve arsenik gibi zararlı maddeleri soluma, radyasyona maruz kalma gibi nedenlerden dolayı ortaya çıkabilir. Alyuvar ve tronbositler de azalma yaşanır. Bir diğer türü de polisitemilidir. Polisitemili de kan miktarı normalden 2 kat daha fazla olur. Hastanın teni kırmızıdır ve dalak büyümesi, kan basıncında artış yaşayabilir. Yaşanan şikayetler vücutta çoğalan kanın normal hızda akmamasından kaynaklanır. Kan damarlarda aniden pıhtılaşabilir. Tedavisi kan akıtma yolu ile gerçekleştirilir. Vücutta kanı normal seviyelere getirmek için kan alınması gerekir. Hastalığın neden kaynaklandığı kesin olarak bilinmemektedir. Kalp ve damar hastalarında görülme riski yüksektir. Nedeninin ise oksijen yetersizliği olduğu düşünülmektedir.
Son düzenleyen Safi; 10 Mart 2018 23:53
reyan - avatarı
reyan
Ziyaretçi
8 Ağustos 2009       Mesaj #7
reyan - avatarı
Ziyaretçi

B12 Anemisi


B12 anemisi, beslenmeden kaynaklı bir B12 vitamini eksikliğinden ya da alınan besinlerden bu vitamini emme kabiliyetinin bulunmayışından dolayı kaynaklanır. B12 anemisi, kemik iliğinde kırmızı kan hücrelerinin üretimi engellenir. B12 anemisinde makro-sitler olarak hitap edilen kırmızı kan hücreleri oluşur. B12 vitamini yalnızca süt ve et ürünlerinde bulunur. Amerikalılar bu ürünleri çok miktarda tüketirler. B12 vitamini karaciğerler de depolanır. Sağlıklı bir yetişkinin karaciğerinde ortalama beş yıla kadar yetecek B12 vitaminleri bulunur. Beslenmelerinde hiçbir süt ve süt ürünlerini, balığı, eti ve yumurtayı dahil etmeyen vejetaryenler haricindeki kişilerde görülen bu vitamin eksikliğinin ilk nedeni, ince bağırsaklarda kan dolaşımının bu vitamin emilimini sağlamamasından dolayıdır. B12 vitamini emilebilmek için öncelikle midenin iç zarında üretilen ve intrinsik faktör olarak bilinen bir protein ile birleşmelidir. Bazı insanlarda yeteri kadar intrinsik faktör yapılamadığı için besinlerinden de yeteri kadar B12 vitamini ememezler. Bu durum tıp dilinde pernisiyöz anemi yani habis anemi olarak adlandırılır. Bir çeşit otoimmum hastalığı olan pernisiyöz anemide, intrinsik faktörün üretilmesini engelleyen antikorlar üretilir. Bu intrinsik faktörler tedavi edilmez ise, pernisiyöz anemi hasta için ölümcül olabilir.

Emilim ile ilgili oluşan diğer sorunlar ise, ince bağırsağın sadece küçük bir kısmında B12 vitamini emdiği için meydana gelmektedir. Pernisiyöz anemisi, ailevi bir özellik gösterir yani ailede bir kaç kişide daha görülebiliyor. Genellikle 40 üzerinde olan kimseleri daha çok etkilemektedir. Sinir sisteminin insan sağlığındaki rolü nedeni ile, şiddetli B12 vitamin eksikliği sinirlerde, beyinde ve spinal kord adı verilen omurilikte ciddi hasarlara sebebiyet verebilmektedir.

B12 Anemisi Belirtileri

B12 anemisinde, diğer anemilerde görüldüğü gibi, kendinizi yorgun hissedersiniz; bağ ağrılarınız olur ve nefesiniz daralması yaşarsınız. Pernisiyöz habis anemisi, cildinizin sarı gibi görülmesine neden olur. Aynı zamanda kan dolaşımındaki oksijen noksanlığını karşılamak üzere nefes alma hızı ve tt kalp hızınızın artmasına da sebebiyet vermektedir. Genellikle B12 anemilerinde, sinir sistemi hasarından dolayı kaynaklanan semptomlar yaygın olarak görülür. El ve ayaklarda karıncalanma ve uyuşukluklar hissetmenize neden olur. Ve tabii ki dengenizi sağlamakta da zorluk yaşayabilirsiniz. Depresyon, akıl karışıklığı ve hafıza kaybı gibi diğer belirtilerde görülebilir. Bunlara ek olarak dilinizde bir acı hissedebilirsiniz.

B12 Anemisi Tedavi Seçenekleri
B12 anemisindeki temel amaç beslenme tedavisinde B12 eksikliğinin giderilmesidir. Yetişkin bireylerde vücudun günlük minimum alması gereken B12 seviyesi 2.5 μg’dır. B12 vitaminleri bitkisel besinlerde bulunmaz. İhtiyacını böbrek, karaciğer gibi sakatatlardan, tavuk, kırmızı et, balık ve yumurta gibi doğal kaynaklardan sağlamalıdır.

Bu hastalıkta erken tanı çok önemlidir. bu yüzden mutlaka doktora görünmelisiniz. Yakın ailenizde birinde B12 anemisi görülüyorsa doktorunuza söylemelisiniz. Doktorunuz kan hücresi sayımı yapıp, kan hücrelerinizi smearinizi mikroskop ile inceleyecektir. Düşük olan hemoglobin seviyesini ve hastalıkla beraber oluşan kırmızı kan hücrelerini ortaya çıkacaktır. Sıklıkla beyaz kan hücreleri de anormal görülebilir.

B12 Eksikliği Anemisi


B12 eksikliği anemisi; tıptaki diğer adı pernisiyöz anemisi olarak geçmektedir. Vücutta var olan bir anemi çeşididir. Anemi vücuttaki kan değerlerinize göre çok az sayıda alyuvar olmasıdır. Bu anemi çeşidinde yeteri kadar vücut içerisinde B12 vitamini bulunmadığı için bundan kaynaklı olarak vücut sağlıklı alyuvar üretemez. Uzun süredir devam eden B12 vitamini anemisi kalbe, beyne ve vücuttaki hücre ve organlara zarar verir. Vücut içerisinde gerekli olan kadar B12 vitamini olmaz ise alyuvarlar bölünmez ve çok büyük hale gelir. Ayrıca alyuvarların bir görevi de oksijen taşımak olduğu için vücutta yeterli miktarda bulunmadığında devamlı olarak kişi kendini yorgun ve halsiz hisseder. Vücutta oluşturduğu başka bir hasar da kemik iliğinden kemiklerde yer alan kanların ve hücrelerin yapıldığı süngersi olan dokunun kana geçme esnasında problem yaşayabilir. Özellikle mide kanserine yakalanma ihtimali bu kişilerde yüksektir. Vücutta B12 eksikliği anemisi kaynaklı olarak bazı komplikasyonlar oluşur. Bunlar; hafıza kaybı, nürolojik sorunlar ve sinir sistemi sorunlarıdır.

B12 eksikliği anemi neden olur ?
Vücudun alyuvar üretebilmesi için hayvansal gıdaların içerisindeki B12 vitamine ihtiyaç vardır. Bazı mide hücreleri bağırsaklarda B12 vitaminin emilebilmesi için protein salgılamaktadır. Salgılanan bu protein yeterli düzeyde olmaz ise B12 eksikliği anemisi oluşur.
B12 vitaminin eksikliği farklı sebepleri olabilir. Fakat B12 eksikliği anemisinin oluşma nedenleri büyük oranda aşağıdaki belirtilen nedenler ile sınırlıdır.
  • Mide yüzeyinde gelişen hasar görme
  • Bağışıklık sisteminde oluşan hatalı tepkiler
  • Şeker hastalığı
  • Mide kanseri
B12 eksikliği anemisinin belirtileri; Bazı kişilerde belirti göstermeyebilir yada hafif olarak görülür.

Belirtiler ise;
  • İshal
  • Kabızlık
  • Buz yeme
  • Enerjisizlik
  • Yorgunluk
  • İştah kaybı
  • Odaklanma sorunu
  • Hızlı ayağa kalkınca oluşan sersemlik yada baş dönmesi
  • Ciltte solgunluk
  • Diş etlerinde kanamalar
  • Dilde kızarma yada şişlik
  • Egzersiz sırasında nefes darlığı
B12 vitamini düzeyi uzun bir zaman düşük olan kişilerde sinir sisteminde sorun çıkabilir. Bu durumda belirtiler;
  • Denge kaybı
  • Depresyon
  • Zihinsel karmaşa
  • Ayaklarda ve ellerde karıncalanma ve uyuşukluk
B12 eksikliği anemisinin tedavisi
Tedavide esas alınan B12 vitamini seviyesini arttırmaktır. Bu rahatsızlıkta tedavi süreci ömür boyu sürer. B12 eksikliği anemisi olan hastalar her ay bir kere B12 vitamini iğnesini yaptırmak zorundadır. Rahatsızlık ileri derecede ise tedavinin başlangıcında daha fazla B12 vitamini şırınga edilir. Bir şırınganın içerisinde 1 miligram B12 vardır. Bazı hastalarda B12 vitamini ilacı gereklidir. İğneye gerek duymadan yüksek dozlu B12 vitamini hapları hastalar için yeterli olabilmektedir. Ayrıca farklı bir yöntemde B12 vitamini burun kanalından da spreyler yardımıyla doz alınabilir. Kronik reflü tarzda önlenebilir rahatsızların B12 eksikliği aneminin şiddetli olan belirtilerinde korunmayı sağlamaktadır.
Son düzenleyen Safi; 8 Mart 2018 15:08
pesimist - avatarı
pesimist
Ziyaretçi
9 Mayıs 2011       Mesaj #8
pesimist - avatarı
Ziyaretçi

Demir Eksikliği Anemisi

Ad:  kansızlık3.JPG
Gösterim: 478
Boyut:  53.3 KB

Demir Eksikliği Anemisi, Anemi hastalığı kandaki hemoglobin değerinin yaş ve cinsiyet oranının altında olması rahatsızlığıdır. Anemi tek başına bir hastalık grubunu nedeni olmasına rağmen diğer birçok hastalıklardan kaynaklı klinik nedenlerden birini oluşturabilir. Hemoglobinin vücut üzerindeki fonksiyonu akciğerlerden vücudun diğer organlarına gerekli olan oksijen taşımaktır. Anemi rahatsızlığında kanın oksijen taşıma miktarı azaldığından, organlara taşınan oksijen azaldığından kaynaklı olarak hipoksisi gelişir. Hipoksinin gelişmesi sonucu organ fonksiyonlarında bozulma olur. bu sebeple anemi belirtileri pek çok sistem üzerinde meydana çıkar; çoğunlukla kalp, sinir ve kas sistemi belirtileri görülür. Demir eksikliği anemisinde ise çeşitli etmenlere bağlı olarak vücut üzerindeki demir miktarı oranı normal değerlerin altında olmasından kaynaklıdır. Demir eksikliğinde demir deposu üzerindeki kan yapımı yetersiz olduğundan kaynaklı anemi gelişir.

Vücutsal yetişkinliğini tamamlayan normal bir insan vücudunda ortalama 4 gram demir bulunur. Vücut da bulunan demirin en önemli bölümü hemoglobinin yapısında bulunmaktadır. ekonomik ve yöresel koşullar nedeniyle ortalama 10mg/gün demir yer almaktadır. Diyet durumunda demirin yaklaşık yüzde 10–15 'i emilmektedir. Demir depolanması kan yapım hızı nedeniyle emilen miktar 4–5 kat arttığı uzmanlarca gözlemlenmiştir. Vücuttaki demir miktarının azalması halinde ince bağırsa üzerinde demir emilim miktarında ciddi azalmalar görülür. C vitamini yapılan bilimsel açıklar ışığında emilimi arttırdığı araştırmalar neticesinde kanıtlanmıştır. Kahve ve çay gibi etmenler demir emilimini azalttığı kanıtlanmıştır.

Demir Eksikliği Anemisi Görülme Sıklığı ve Belirtileri

Demir eksikliği anemisi yapılan araştırmalar ışığında dünyada en fazla görülen anemi türüdür.
Dünyada üzerinde yüzde 10–30, Türkiye de ise yüzde 15–40 oranında demir eksikliği anemisi görüldüğü bilinmektedir. Demir eksikliği nedeniyle diyette yeterli demirin bulunmamasından kaynaklı olarak diyette yeterli miktarda demir olması, emilimdeki kusur, çocuklar ve gebelik dönemlerinde ihtiyacın arattığı halde ve mide bağırsak sistemi bozukluğundan kaynaklı olarak demir eksikliği görülmektedir. Uzmanların yapmış olduğu klinik araştırmalar sonucunda yavaş yaşan gelişen demir eksikliği bulguları silik görünümlü olup, klinik belirtileri yavaşça gelişmektedir. Demir eksikliği anemisinde hasta üzerinde iştahsızlık, inatçı, halsizlik, kol ve bacak uyuşmaları, baş ağrısı, çarpıntı hissi, nefes darlığı, ağız ve dil bölgesinde yanma hissi, dudaklarda ufak çatlaklar ile yemek yerken yutkunma sorun gibi belirtiler görülmektedir.

Çocuklarda Demir Eksikliği Anemisi Eksikliği Sonuçları
Çocuklarda demir eksikliği anemisi ciddi sıkıntı verici rahatsızlıkların ortaya çıkmasına neden olur. Demir eksikliği anemisinde çocuk üzerinde zihinsel olarak gelişme yavaşa olmakta, büyüme yavaş, uykuya eğilim, huzursuzluk, davranış ve öğrenim bozuklukları, enfeksiyon ve mikroplara karşı direnç göstermeme, hareketler üzerinde çabuk yorulma, kalp çarpıntısı, rahat nefes alınmama gibi sorunlar çocuklar üzerinde demir eksikliğinden kaynaklı anemi rahatsızlığında gözlemlenen rahatsızlıklardır. Bu rahatsızlık belirtileri gözlemlenen hasta konuyu uzman hekime bildirerek, doktorun bildirdi ilaç tedavisi ve serumsal takviyeleri harfiyen yerine getirdiği takdirde bu rahatsızlıktan kurtulur. İlaç tedavisine rağmen sıkıntılar devam ettiği takdir de konunun uzman doktorlara bildirilmesi gerekmektedir.

Demir Anemisi
Demir Anemisi, vücutta yeterli oranda demir bulunmamasından dolayı ortaya çıkan, sıkça görülebilen ve tedavisi kolay olan bir anemi çeşididir. Vücuttaki demir miktarının düşük olmasının sebebi ise kan kayıpları, besin maddelerinde bulunan demirin vücut tarafından absorbe edilememesi ve kötü beslenmedir. Anemi terimi ise çoğunlukla kanda bulunan alyuvar sayısının normalden daha az olduğu bir durumu ifade etmektedir. Alyuvarlar vücuda oksijen taşır, karbondioksidi atılmak üzere akciğerlere gönderir. Demir eksikliği anemisi çoğunlukla vücudun sağlıklı alyuvar yapımı için yeterli demirin olmadığı durumlarda zaman içinde gelişmekte olan bir rahatsızlıktır. Yeterli demir bulunmadığında, vücutta depolanmış olan demiri kullanılmaya başlanır. Kısa bir zaman sonra da depolanmış demir tüketilmiş olur. Depolanmış demirin bitmesi vücudun daha az alyuvar yapmaya başlamasına sebep olur. Üretilen alyuvarlarda normalden daha az hemoglobin bulunmaktadır. Deniz anemisi bebeklerde, küçük çocuklarda, kadınlarda ve iç organlarında kanama yaşanan yetişkinlerde yüksek oranda görülür.

Demir Eksikliği Anemisi Nasıl Oluşur?

Kan Kaybı:
Kan kaybettiğiniz zaman demir kaybetmiş oluyorsunuz. Vücutta kaybolan demirin yerine koyacak miktarda demir depolanmamışsa demir eksikliği anemisi oluşmaktadır. Özellikle kadınlarda demir düzeylerinin düşük olmasının nedenleri, adet kanamalarının uzun sürmesi, fazla olması veya rahimdeki myom adı verilen urlardaki kanamadır. Doğum sırasında yaşanan kan kaybı da kadınlardaki demir seviyelerinin azalmasının bir diğer nedenidir. İç kanamalarda demir eksikliği anemisine neden olabilir. Bu tip kan kayıpları ise her zaman kendini net belli etmez ve yavaş oluşur.

Kötü Beslenme:
Güçlü demir kaynağı et, tavuk, balık ve yumurta gibi besinler düzenli olarak tüketilmediği takdirde demir eksikliği anemisi artmaktadır. Doğru besinler tüketildiği müddetçe vejetaryen beslenme ile de yeterli demir sağlamak mümkündür.

Örneğin, etin olmadığı demir kaynakları arasında ıspanak ve diğer yeşil yapraklı sebzeler, bakliyatlar, kuru meyveler, demir maddesi katılmış ekmekler ve mısır gevrekleri bulunmaktadır. Gebelik ve çocukluk dönemlerinde beslenmeyle yeterli demir alımı zor olabilmektedir. Bunun sebebi ise büyüme ve gelişme dönemlerinin demir gereksiniminin artmasıdır.

Yeterli Demir Emiliminin Yapılamaması:

Bazı durumlarda beslenme yeterli miktarda demir olsa da vücut bunu tam olarak absorbe edemeyebilir. Bu geçirilen bir bağırsak ameliyatına veya Chron hastalığına, Çölyak hastalığı gibi bağırsak rahatsızlıklarına bağlı olarak oluşabilmektedir. Mide asidini azaltan ilaçlar da demir emilimini bozmaktadır.

Demir Anemisinin Belirtileri:

Demir eksikliği anemisinin belirtileri arasında tırnaklarda kırılganlık, dilde şişmeler ve yaralar, ağız kenarlarında çatlaklar, dalakta büyüme ve sık enfeksiyonlara yakalanmalar görülmektedir. Demir anemisi bulunan kişilerde özellikle buz, kireç, kül ve boya gibi yiyecek olmayan cisimlere karşı aşerme durumları görülebilir. Bu aşerme durumuna pika adı verilmektedir. Demir eksikliği anemisi olan bazı insanlarda yorgun bacak sendromu da görülebilir. Demir eksikliği anemisinin bazı bulgu ve belirtileri duruma yol açan sebeplerle de ilgilidir. Örneğin, barsak kanamaları, dışkıda parlak taze kan bulunması ya da dışkının siyah veya kahve telvesi görünümünde olması gibi. Bir kadında adet kanamalarının çok fazla olması, uzun sürmesi veya başka sebeplerle vajinada kanama olması demir anemisi riskini arttırır.

Demir Anemisinin Tedavi Yolları Nelerdir?

Demir anemisi tedavisi altta yatan sebebe ve duruma göre değişir. Tedavi yöntemleri arasında beslenme tarzında değişiklikler, takviyeler, ilaçlar ve cerrahi girişim bulunmaktadır. Ağır demir eksikliği anemisi olanlar hastanede yatarak tedavi edilebilir, kan nakli, demir enjeksiyonları veya damardan demir tedavisi uygulanması gerekebilir.
Son düzenleyen Safi; 10 Mart 2018 23:54
buz perisi - avatarı
buz perisi
VIP Lethe
14 Temmuz 2012       Mesaj #9
buz perisi - avatarı
VIP Lethe

Aplastik Anemi


Aplastik anemi, kemik iliğine bağlı gelişen bir hastalıktır. Alyuvarlar, akyuvarlar ve trombositlerin üretiminde görevli olan kemik iliği yeterli miktarda üretim yapmadığı için aplestik anemi hastalığı ortaya çıkar. Kemik iliği kan hücre üretimini gerçekleştirse bile üretilen hücreler sayı bakımından vücudun gereksinimini karşılayamaz. Aplastik anemi hastalığı, hafif, şiddetli gibi farklı aşamalarda ve türlerde gelişebilir. Hastalık tedavi edilmediğinde ve ilerlediği durumlarda hayati tehlike yaratabilecek türde kanamaların ve enfeksiyonların oluşum göstermesine neden olur.

Aplastik anemi nedenleri
Aplastik anemi kemik iliği tarafından üretilen kan hücrelerinin üretilme sırasında kullanılan kök hücrelerin yıkılması sebebiyle meydana gelir. Kök hücre yıkımı bağışıklık sistemi nedeniyle gerçekleşebilir. Bakteri, virüs ya da vücuda giren her hangi bir yabancı madde ile savaşan bağışıklık sistemi, sağlığını yitirerek sağlıklı kök hücrelerine saldırmaya başlayarak bu hücrelerin sayısını azaltır. Dolayısı ile aplastik anemi bağışıklık sistemi hastalığı olarak tanımlanır. Bazı araştırmalara göre aplastik aneminin kalıtsal bir hastalık olduğu da düşünülmektedir. Kalıtsal olmayan ve sonradan oluşum gösteren aplastik anemi her yaş grubunda görülebilir ve bu aneminin %90 civarında neden kaynakladığı bilinmemektedir. Nedeni belirlenemeyen hastalık idiyopatik yani nedeni bilinmeyen hastalık olarak adlandırılır. Sonradan meydana gelen aplastik aneminin %10'luk kısmı aşağıda sıralanan nedenlerden dolayı oluşabilir;
  • HIV virüsleri
  • Arsenik, benzin gibi kimyasallara maruz kalma
  • Kanser tedavisinde kullanılan radyasyon ve kemoterapi tedavisi
  • Gebelik dönemi
  • Bazı durumlarda vücudun her hangi bir yerinde oluşan ve kemik iliğine kadar ulaşan kanser hastalığı
  • Lupus ve romatoid artrit gibi bağışıklık sistemi hastalıklarında kullanılan ilaç tedavisi aplastik anemiye sonradan neden olabilir.
Aplastik anemi belirtileri
Kırmızı kan hücresi değerinde düşüklük: Kırmızı kan hücresinin seviyesinde yaşanan düşüklük anemi olarak tanımlanır. Bu durumda görülen en yaygın şikayet aşırı yorgunluk hissidir. Beraberinde nefes darlığı, halsizlik, baş dönmesi, el ve ayaklarda üşüme, ciltte solgunluk ve göğüs ağrısı gibi şikayetler de yaşanabilir.

Beyaz kan hücresi değerinde düşüklük: Beyaz kan hücreleri vücutta bakteri ve virüsleri öldürerek enfeksiyonlar ile mücadele etmeyi sağlar. Beyaz kan hücresinde yaşanan düşüklük nedeniyle vücut enfeksiyonlara karşı daha dirençsiz olur.

Trombosit düşüklüğü:
Kan pıhtılaşmasını sağlayarak kanamaları durduran trombosit sayısında yaşanan azlık kanın durmasını engeller ya da zorlaştırır. Örneğin adet kanama, burun kanaması gibi kanamaların kendiliğinden belli bir süre sonra durması gerekir. Fakat trombosit düşüklüğünde bu tür kanamalar daha uzun sürerek fazla kan kaybına yol açabilir.

Aplastik anemi teşhisi
Aplastik aneminin tanısı için kanı oluşturan hücrelerin değerlerine bakmak için bazı tetkikler uygulanır. Beraberinde kan hücresi üretimi için olması gereken kök hücreler de kontrol edilir. Kök hücreleri kontrol etmek için kemik iliğinden doku örneği alınarak biyopsi yapılır. Uygulanan testlerde amaç;
Kişide aplastik anemi varlığını tespit etmek, aplastik aneminin nedenini ve şiddetini öğrenmek ve aplastik anemi gibi belirtiler yaratan hastalıkları elemektir.

Aplastik anemi tedavisi
Aplastik anemi tedavisi hastalığın şiddetine göre değişik şekillerde yapılabilir. Hafif seyreden aplastik anemide, rutin doktor kontrolü, ilaç tedavisi ve kan nakli yeterli olabilir. Aplastik anemi ileri derecedeyse kemik iliği nakli ile tedavi edilebilir. Aplastik anemi çok şiddetli seyrediyorsa hayati risk yaratabileceği için hastanın hastane de yatarak tedavi altına alınması gerekebilir.
Kan nakli:
Kan nakli hastalığı kesin olarak tedavi etmez. Fakat kan değerlerini düzenleyerek hastanın yaşamış olduğu halsizlik gibi şikayetleri azaltabilir.
Antibiyotik:
Beyaz kan hücresi eksikliği nedeniyle yaşanan enfeksiyonları engellemek için uygulanabilir.
Bağışıklık sistemini baskılayan ilaçlar: Bağışıklık sisteminin kemik iliği hücrelerine gerçekleştirdiği atakları önlemek amacıyla sistemi baskılayan ilaçlar tedavide kullanılabilir.
Nakiller: Aplastik anemi tedavisi için kemik iliği ya da kök hücre nakli uygun görülebilir. Oldukça etkili bir tedavi yöntemi olsa da nakil her tür hasta için uygulanamaz.

Hemolitik Anemi


Hemolitik Anemi; Kırmızı kan hücreleri, vücudun doku ve hücrelerine, oksijen taşımakla sorumlu olan hücrelerdir. Kırmızı kan hücrelerinin normal ömür süresi, ortalama 90 ile 120 gündür. Bundan daha kısa sürede kırmızı kan hücrelerinin ölmesi ve yerine yenilerinin üretilememesi halinde, hemolitik anemi meydana gelir. Vücut hücre ve dokuları, fonksiyonlarını sürdürebilmek için, belirli oranda oksijene ihtiyaç duyarlar. Hemolitik anemi durumunda ise, bu yapılar oksijensiz kaldıklarından dolayı, çalışamaz bir hale gelerek ölmeye başlarlar.

Hemolitik anemi ilk aşamada şu belirtilerle kendini gösterebilir;
  • Bİtkinlik, çok çabuk yorulmak
  • Sık sık tekrar eden baş ağrıları
  • Konsantrasyonda ve bir olayı düşünmede zorlanma
  • Sürekli ruh halinin değişmesi
Hemolitik anemi ciddileşmeye başladığı zaman ise şu belirtiler ortaya çıkabilir;
  • Göz akının mavileşmeye başlaması
  • Çok çabuk kırılan tırnaklar
  • Ayağa kalkınca şiddetli baş dönmesi
  • Cildin solgunlaşması ve sararması
  • Nefes alıp vermede güçlük
  • Dilde zor geçen yaralar
  • Sarılık
  • Göğüste sancı şeklinde ağrı
  • Kalp yetmezliği
Hemolitik anemi birçok farklı sebeple ortaya çıkabilir. Bundan dolayı, öncelikle altta yatan sebep tespit edilmelidir. Ayrıca hastalığın şiddeti, yaş durumu ve sağlık durumu da göz önüne alınarak, ciddi bir tedavi süreci başlatılmalıdır.

Megaloblastik Anemi


Megaloblastik Anemi, bu anemi çok büyük alyuvarların görülmesiyle ortaya çıkan bir kan bozukluğudur. Anemi, alyuvar kaybıyla ortaya çıkan bir kan bozukluğu hastalığıdır. Alyuvarlar vücutta oksijen taşımaktadırlar.Gerektiği kadar değilse dokular ve organlar oksijen eksikliği yaşarlar. Megaloblastik anemi durumunda bozukluk alyuvarların tamamlanmayan oluşumundan meydana gelir ve çok sayıda gelişmemiş yada yetersiz gelişen alyuvarla sonuçlanır. Bu alyuvarlar işlevlerini sağlıklı alyuvarlar gibi yerine getirmezler ve sağlıklı hücreleri dışlayarak anemiye neden olurlar. Hücreler gelişmemişlerdir ve ayrıca kısa ömürlü olmaları beklenir.

Megaloblastik Anemi Sebepleri

Megaloblastik aneminin en çok görülen iki sebebi folik asit yada vitamin B12 eksikliğidir. Eğer neden bağırsaklarda malabsorpsiyon sebebiyle vitamin B12 eksikliğiyse, buna pernisyöz anemi adı verilmektedir. Diğer sebepler arasında aşırı alkol kullanımı, kemoterapi, lösemi, bazı ilaçlar ve birtakım genetik durumlar bulunmaktadır. Bu anemi herkeste ortaya çıkabilse de en fazla Kuzey Avrupa kökenlilerde görülmektedir.

Megaloblastik Anemi Belirtileri
  • Yorgunluk
  • Kas zayıflığı
  • İştah ve kilo kaybı
  • İshal
  • Bulantı
  • Hızlı kalp atışı
  • Düzgün yada hassas dil
  • El ve ayakta karıncalanma hissi
  • Organlarda uyuşma
Megaloblastik Anemi Teşhisi
Bu tarz anemi genellikle standart kan testleri sırasında ortaya çıkar. Bunlar arasında tam kan sayımı ve alyuvar folat düzeyi kontrolü bulunmaktadır
Doktor tıbbi hikayenizi alır ve fiziki muayene yapar. Bunların amacı belirtilerin başka sebeplerinin olup olmadığını anlamak içindir. Teşhis koymaya yardımcı olan test Schilling testidir. Bu test vitamin B12 emilimini ortaya çıkaran bir kan testidir. Radyoaktif B12 tükettikten sonra idrar örneği değerlendirilir. Eğer idrarınızda minimum B12 bulunursa yada hiç yoksa vitamini emmiyorsunuz demektir. Sağlıklı insanlarda, bağırsak fazla B12 yi alır ve bu fazlalığı idrar yoluyla dışarıya atar.

Megaloblastik Anemi Tedavisi
Megaloblastik anemi tedavisi aneminin asıl nedenine bağlıdır. Aynı zamanda, yaş, genel sağlık durumu, tolerans ve tedaviye verdiğiniz tepki ve hastalığın şiddetini de önemser. Tedavisi süreklidir ve bu, aneminin tekrar ortaya çıkmasını önlemek içindir. Genel vitamin B12 eksikliği yada pernisyöz anemi için aylık vitamin iğnelerine ihtiyacınız olabilir. ağızdan takviyeler de verilmesi olasıdır. Diyetinize vitamin B12'li besinler eklemek de size yardımcı olacaktır. Bu tarz gıdalar arasında yumurta, tavuk, takviye edilmiş tahıllar, süt ve kabuklu deniz ürünleri bulunur. Folik asit yetersizliğinden kaynaklanan megaloblastik anemi ağız yada damar yoluyla folik asit takviyeleriyle tedavi edilir. Megaloblastik aneminin erken teşhis edilmesi çok önemlidir. Vitamin B12 eksikliği uzun devam ederse kalıcı sinir hasarı meydana getirebilir. Vitamin B12 genel olarak hayvansal besinlerde bulunur. Sizde diyet kısıtlamalarına bağlı vitamin B12 eksikliği varsa anemi çıkması riskini azaltmak için alternatif yollar hakkında doktorunuza danışın. Ek takviyeye ihtiyaç duyabilirsiniz.
Son düzenleyen Safi; 8 Mart 2018 15:14
In science we trust.
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
8 Mart 2018       Mesaj #10
Safi - avatarı
SMD MiSiM
Ad:  kansızlık4.JPG
Gösterim: 476
Boyut:  30.7 KB

Akdeniz Anemisi Nedir


Akdeniz Anemisi nedir, Akdeniz Anemisi (tıptaki adı ile Talasemi) bir çeşit kansızlık hastalığı olup Akdeniz ülkelerindeki insanlarda görülür ve doğacak çocuğa anne ve babasından 'Beta Talasemi' geni ile aktarılan kalıtımsal bir hastalıktır. Anemi yani kansızlık oluşmasındaki etken kanda alyuvarların yapısında yer alan hemoglobin maddesinin yapımındaki kusurdur. Bu hastalığın iki şekli vardır Talasemi Minör ve Talasemi Major. Bu iki farklı çeşidi tek tek inceleyelim:

Akdeniz anemisi nedir, çeşitleri:
Talasemi Minör: Bu şekli Major olana göre çok daha hafif seyreden bir kansızlık çeşididir. Talasemi Minör'e sahip kişiler sadece halsizlikten şikayet ederler ve çoğunlukla yapılacak bir teste kadar hastalıklarını farketmez ve bilmezler. Bu hastalarda yapılan tahlillerde, serum demir düzeyi normal ya da artmıştır. Kansızlık çeşidi olan 'Demir Eksikliği Anemisi' ile karıştırılır ancak demir eksikliği anemisinde serum demir düzeyi azalmıştır. Tanı konulması için 'Hemoglobin Elektroforezi' kullanılır. Bu hastalığın anlaşılması için kullanılan kıstaslardan biri olan HbA2 (kandaki oksijenin taşınmasını sağlayan hemoglobin molekülünün küçük fraksiyonu) sağlıklı kişilerde %3.4 iken, Talasemi Anemi hastalarında %7 dir. HbF ise azda olsa artmıştır (yani %2-6). Talasemi Anemisi eğer çiftlerin ikisinde de bulunursa doğacak çocukların %25 inde maalesef Talasemi Major olma riski vardır.
Eğer anne ya da babadan sadece bir tanesinde Akdeniz Anemisi taşıyıcılık şeklinde var ise doğacak çocukların %50si taşıyıcı (Talasemi Minör) olarak doğar buna karşılık Talasemi Major olma olasılığı yoktur.

Talasemi Major: Hastalığın ağır seyreden biçimidir, diğer adı ile 'Cooley Anemisi' olarak isimlendirilir. Hastalık bebek henüz 6 aylıkken ağır kansızlığa bağlı olarak kalp yetmezliği ile ortaya çıkar. Bunun gelişmemesi için düzenli olarak kan değişimi gerekir. Kan nakli yapılmaması durumunda hasta maalesef bir kaç yıl içinde kaybedilir. Kan nakli yetersiz yapılırsa kemik iliğinin aşırı derecede kan yapması nedeni ile yıpranan kemiklerde kırılma olur ve çocuğun yüz şekli değişir (burun çökük, elmacık kemikler ve alın çıkıktır, üst dişler öne fırlamıştır. Bu özellikler ile kafa dört köşe görünür. Karaciğer ve dalak büyür, boy ise kısa kalır. Ergenlik çağına giremez. Kan nakilleri sebebi ile vücutta biriken demirin aşırı olması ile myokardit, kalp yetmezliği gibi kalp problemleri ileri yaşlarda çoğunluk ile hastanın kaybedilmesi ile son bulur. Anne ve baba da Akdeniz Anemisi (Talasemi Minör) taşıyıcılığı var ise doğacak çocukların Talasemi Major olma ihtimali %25 iken taşıyıcı olma ihtimali %50 olacaktır ve kalan %25 ihtimal ile bebek normal olacaktır.
Akdeniz Anemisi dikkat edilmesi gereken ve evlenmeden önce yapılacak testler ile doğacak çocuklar ile özellikle büyük önem taşır.

Akdeniz anemisi hastalığı; genetik bir kansızlık rahatsızlığı olan Akdeniz anemisi hastalığının tıp dilindeki adı talasemi olarak geçmektedir. Vücuttaki alyuvarlarda globin zincirinin oluşmasında gerçekleşe kusur ile meydana gelmektedir. Vücuttaki beta zincirinin yapımında sorun var ise Beta talasemi, alfa zincirinde ise Alfa talasemi diye isimlendirilmektedir. Akdeniz civarında bu rahatsızlık fazla görüldüğü için Akdeniz anemisi olarak adlandırılmıştır.

Akdeniz anemisi hastalığının çeşitleri

Akdeniz anemisi hastalığı hasta ve taşıyıcı olarak ikiye ayrılmaktadır.
Akdeniz anemisi hastaları
  • Baba ve annesi Akdeniz anemisi taşıyıcısı olanlarda meydana gelmektedir.
  • Akdeniz anemisi hastalığıda ikiye ayrılır. Bunlar talasemi major ve talasemi intermediata'dır.
  • En ağır olanı talasemi major (cooley anemisi) tipi olandır.
Akdeniz anemisi taşıyıcıları
  • Akdeniz anemisi taşıyıcısına tedavi gerekli değildir.
  • Hastalık belirtisi yoktur.
  • Hasta kişide hafifte olsa kansızlık görülebilir.
  • Akdeniz anemisi olan kişilerin çoğu taşıyıcı olduğunu bile bilmemektedir. Genellikle tesadüfen yapılan testlerde ortaya çıkmaktadır.
  • Yapılan kan testlerinde alyuvarlar normalden küçük olmaktadır. Ayrıca bu durum demir eksikliği anemisine benzediği için tanının koyulmasını zorlaştırmaktadır.
Akdeniz anemisi belirtileri
Bu hastalık sonra beliren bir rahatsızlık değildir. Fakat anne veya babada taşıyıcılık var ise doğacak olan bebeğin taşıyıcı olarak doğması yüksek bir ihtimaldir. Bu bebek ilk doğduğunda normal gözükmektedir. İlk 6 aydan sonra bazı belirtiler gösterir. Bu belirtiler;
  • İştahsızlık
  • Devamlı yorgunluk hisseder
  • Yemek yemez
  • İdrarının rengi koyu gelir
  • Salaklar da büyüme olur
  • Ten rengi solgun gözükür
  • Kan değerlerinden kaynaklı görülebilecek başka rahatsızlıklar
Akdeniz anemisi hastalığının tanısı
  • İlk önce kan sayımı yapılır
  • Yapılan teste kan sayımı değeri normalden ufak ise bunu demir eksikliğinden ayırabilmek için demir metabolizması ile ilgili bazı testler yapılır.
  • Sonrasında hemoglobin elektrolitlerin ile tanı koyulur.
Akdeniz anemisi hastalığının tedavisi
Özellikle tedaviye başlamadan evvel ilk önce hastanın şikayetlerine göre tanının belirlenmesi önemlidir. Gerekli olan kan analizleri yapılır. Kişinin şikayetleri doğrultusunda kan tahlilleri yapılır. Tahlil sonucundaki hemoglobin ve alyuvarlar incelenerek tanı konur. Hastalığın derecesine göre kan nakilleri uygulanmaktadır. Uygulanacak kan nakilleri de vücutta demir fazlalığına sebep olur. Ayrıca demir fazlalığı çeşitli rahatsızlıklara neden olabilmektedir. Eğer kan nakli yapılıyorsa vücutta oluşacak olan demir fazlalığına karşı tedbir alınmalıdır. Bu rahatsızlığı taşıyan 3 yaşında olduğunda 5 günde 12 saat olarak pompa yardımıyla deri altı infüzyonu uygulamaktadır. Vücutta demir birikimini engellemek içinde tablet şeklinde ilaçlarda doktor tarafından verilebilir. Akdeniz anemisi hastası olan çocuklarında düzenli olarak kan miktarlarını kontrol edilmesi gereklidir. Başka bir tedavi yöntemi ise kemik iliği nakli olmaktadır. Ufak yaşta olan hastaların karaciğerin bozulmadığı zaman kemik iliği nakli yapılabilir. Bir de uygun olan bir verici bulu nursa tedavi olumlu sonuçlanır. Akdeniz anemisi hastalığı için son zamanlarda bulunan gen tedavisinde üzerinde çalışmaktadır. Henüz uygulanmamaktadır.

Akdeniz Anemisi İlacı


Akdeniz anemisi ilacı, yanlış yapılan bir tedavi yöntemi ile yaşam kalitesini kötü olarak etkiler. Akdeniz anemisi hastalığın zor bir tedavi şekli olduğundan, önce bireylerin hastalıksız olarak doğmasının sağlanması gerekir. Kırmızı kan hücreleri içinde yer alan hemoglobinin yapıcı genlerce kontrol edilir. Hemoglobin yapımındaki eksiklik ya da bozukluk olması durumunda Akdeniz anemisi ortaya çıkar. Hemoglobin yapısında meydana gelen bozukluk sebebi ile kırmızı kan hücreleri yıkılır ve bu sebep ile akdeniz anemisi vücutta oluşur.

Akdeniz anemisi ilacı nasıl kullanılır?
Akdeniz anemisi hastaları yaşamları süresince 3-4 haftada bir hemoglobin seviyesi yüksek kan ihtiyacı duyar. Hastaların hemoglobini 9,5 g/dl'nin üzerinde olmalıdır. Kansızlığa mani olmak için verilen kan transfüzyonları hastaların vücutlarında demir birikmesine sebep olur. Hastalarda ise karaciğer, pankreas, tiroit, kalp ve dalak gibi organların hücrelerindeki bozulmaya neden olur. Bunun sonucunda şeker hastalığı, kalp yetmezliği, hormonal yetersizlik ve gelişme bozukluğu gibi rahatsızlıklar görülür.

Bu sebeple hastalarda demir birikmesine engel olur. Bu sebeple hastalar 3 yaşına geldiği zaman bir pompa yardımı ile, haftada beş gün, 8-12 saat süreli derinin altındaki infüzyonu ile Akdeniz anemisi ilacı tedavisine başlanır. Bazı hastalarda ise ağız yolu ile verilen tablet şeklinde ki Akdeniz anemisi ilaçları da kullanılır. Akdeniz anemisi hastalarının kanındaki demir düzeyi, tam kan sayımı, karaciğer, kalp ve hormonal sistemin düzgün bir şekilde değerlendirilir. Kan ile bulaşan hastalıklar kontrol altında olmalıdır. Hastalardaki yıllık kan tüketimi artmış ise ve yaşının büyümesiyle dalağın alınması durumu meydana gelebilir. Dalağın alınması hastanın kan ihtiyacını azaltsa da kesin çözüm olmaz. Hastalığın kesin olarak tedavisi için, kemik iliği nakli yapılır. Tedavi süresi boyunca tedavinin düzgün bir şekilde yapılması, karaciğerde hasar oluşmamış olması, kemik iliği naklinin başarı oranını etkiler. Doku uyuşmazlığı olmayan kardeşlerden alınacak kemik iliğinin nakli sırasında sorunlar olabilir ve nakil başarısızlıkla da sonuçlanabilir.

Çocuklarda Akdeniz Anemisi


Çocuklarda Akdeniz Anemisi, tıptaki ismi "Talesemi" olarak bilinen Akdeniz anemisi çoğunlukla Akdeniz bölgesinde yaşayan kişilerde görülen bir hastalıktır. Çocuklarda ortaya çıkan Akdeniz anemisi genellikle anne ya da babasından kalıtımsal olarak geçen ve bir çeşit kan hastalığıdır. Anemi hastalığı (kansızlık) oluşmasına sebep olan etmen, vücuttaki kanın içerisinde bulunan alyuvarların yapılarındaki "Hemoglobin" maddesindeki kusurdur. Çocuklarda meydana gelen Akdeniz anemisi hastalığında vücuttaki bozulmuş olan dengenin düzeltilmesi için ilk önce kemik iliğiyle normalinden 10-15 katı fazla olan kan hücrelerinin yapımına başlamak gerekir. Ancak bu girişim etkili olmaz. Çünkü çocuğun hemoglobinindeki kalıtımsal problemin devam etmesinden dolayı kan hücrelerinin erken yıkımı başlar. Anemi hastalığından dolayı kemik iliği çok çalışır ve genişlemeler olur. Kemik iliğinin gelişmesinden kaynaklı olarak çocuğun yüzünde bulunan kemiklerde değişiklikler ortaya çıkar ve görünümde bozukluklar meydana gelir.

Çocuklarda Akdeniz Anemisinin Belirtileri, çoğunlukla Akdeniz anemisi olan çocuklar doğdukları zaman normal çocuklardan farkları yoktur. Fakat 5-6 aydan sonra çocukta kansızlık belirtileri meydana gelmektedir. Özellikle bu aylarda olan çocuklarda ortaya çıkan kansızlık nedeni olarak demir eksikliğinden dolayı kaynaklandığı düşünülür. Ancak çocuktaki kansızlık durumunun iyileştirilmesi için hatalı olarak demir tedavisi uygulanmaktadır. Demir takviyesiyle Akdeniz anemisi hastalığının tedavisi kesinlikle düzeltilemez ve bunun için aneminin belirtileri gittikçe ağırlaşarak süreç devam eder. Çocukta karın bölgesi büyür, bunun sebebi ise karaciğer ve dalağın büyümesinden dolayı ortaya çıkmaktadır. Ayrıca Akdeniz anemisinde en önemli belirtilerden birisi çocukta meydana gelen gelişim geriliği ve iştahının olmamasıdır. Hatta çocuğun iskelet sisteminde de değişimler görülmektedir. Çocuğun yüz yapısında elmacık kemikleri daha fazla belirginleşirken burun kökünde çökme oldukça belirginleşir.

Ancak çocuklarda bu belirtiler ortaya çıkmadan önce Akdeniz anemisi hastalığının erken tanısı yapılırsa, hastalığın erken dönemlerinde uygun olan tedavi başlar. Bu durumda çocukta hem organ büyümesi hem de yüz yapısında değişimler meydana gelmez, hatta çocuğun gelişimi normale çok daha yakın olmaktadır.

Çocuklarda Akdeniz Anemisinin Tedavisi, çocuklarda görülen ve çoğunlukla genetik olan Akdeniz anemisi hastalığının tedavisi kan aktarımı kısaca kan değişimine bağımlı olan bir hastalıktır. Akdeniz anemisinin tedavisinde esas alınan amaç özellikle çocuğa 3-4 haftada bir uygulanan konsantre alyuvarın aktarımıyla beraberinde düzenli bir şekilde vücudun ihtiyaç duyduğu demir bağlayıcı olan ilaçların kullanımıdır. Ayrıca çocuğun ilk 10 senesinden sonra Akdeniz anemisi ortaya çıkmışsa, hastalığın komplikasyonunun önlenerek tedavi için doktorlarla yapılan ekip çalışması gerekir. Hatta çocukta ileri yaşta gelişen Akdeniz anemisi hastalığının iyileşmesi için ideal olan tedavinin uygulanması için mutlaka duruma çok yönlü olarak yaklaşılması gerekmektedir.

İlaç Tedavisi, çocuklarda Akdeniz anemisi durumunda öncelikle hücre içerisinde açıkta kalmış olan ve alyuvarların parçalanmasına sebep olan alfa zincirlerinin bağlanması için diğer bir yolda, gamma zincirleridir. Akdeniz anemisinin tedavisinde kullanılan bazı ilaçların gamma zincirinin yapımını arttırdığı gözlenmiştir. Hatta çocuklarda ortaya çıkan Akdeniz anemisinin ilaçla tedavisi yapılırken gamma zincirini besleyerek arttıran ilaçların kullanılmasıyla oldukça başarılı sonuçlar elde edilmiştir.

Tedavide Kemik İliğinin Değiştirilmesi, bu yöntemin uygulanması için hasta eğer küçükse karaciğeri bozuk değilse ve uygun bir verici olabilecek kardeşi ya da ikizi varsa tedavide çok başarılı sonuçlar alınmaktadır. Fakat Akdeniz anemisinin tedavisinde kullanılan kemik iliği naklinde çok az çocuk şanslıdır.
Son düzenleyen Safi; 10 Mart 2018 23:54
SİLENTİUM EST AURUM

Benzer Konular

3 Ocak 2013 / Ziyaretçi Tıp Bilimleri
8 Aralık 2016 / cnn Tıp Bilimleri
1 Mayıs 2012 / Misafir Tıp Bilimleri
13 Temmuz 2018 / Misafir Tıp Bilimleri
8 Mart 2018 / Misafir Tıp Bilimleri