Arama

Roma Hukuku

Güncelleme: 9 Haziran 2011 Gösterim: 4.575 Cevap: 1
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
18 Kasım 2007       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Roma Hukuku
Roma Hukuku, kamu hukuku ve özel hukuk ayrımına dayanmaktadır. Beşeri bir sistem olarak İÖ 7. yüzyılda kurulan Roma İmparatorluğu'nda ve MS 396'da ikiye bölünmesinden sonra Bizans imparatorluğu'nda hüküm sürmüştür. 5. yüzyılda Justinanus, Corpus Juris Civilis denilen külliyatı toplamıştır. Kıta Avrupa ülkeleri hukuku bu külliyat temeline dayanmaktadır. MS 6.yy.da Iustinianus Batı Roma İmpratorluğunu kaybettiği toprakları yeniden kazanmak ve Roma hukukunun bütün bu topraklarda eski saf haliyle uygulanmasını sağlamak amacıyla çalışmalar başlattı. Bu çalışmalar sonunda bir kanunlaştırma hareketi olan Corpus Iuris Civilis oluştu. Corpus Iuris Civilis 4 bölümden oluşmaktadır: Institiones, Digesta, Codex ve Novella. Institiones ve Digesta'da klsik dönem hukukçularının eserlerinin derlendiğini, Codex'te Iustinianus'a kadarki imparator emirnamelerini, külliyata daha sonradan eklenen Novella'da ise Iustinianus'un emirnamelerini görüyoruz. Glossator'ların (şerhçiler) çalışmaları çağdaş hukuka tesir etmiş, Roma Hukuku'na bağlı ülkelere "civil law" denilmiştir.
Sponsorlu Bağlantılar
Vikipedi, özgür ansiklopedi
Roma Hukuku
1- Devirleri
Roma hukuku, başlangıcı Roma tarihinin ilk devirlerine kadar uzanan ve milâdî altıncı asırda Jüstinyen'in (Justinianus) kanunlarıyle nihayet bulan uzun bir gelişmenin mahsulüdür. Yani bu intişafın takriben bin yıldan fazla sürmüş bir tarihi vardır. Bu uzun gelişme çağlarında mezkür hukuk âni değil, tedricî inkılâp ve değişmelere uğramış, mütemâdiyen şeklini değiştirmiştir. Öyle ki meselâ cumhuriyet ve prenslik devirlerinin hukuku, Jüstinyen hukukundan derin bir şekilde ayrılmaktadır. Doğrudan doğruya Roma hukukundan ve bu hukukun modern hukuklar üzerindeki tesirinden bahsedildiği zaman daha çok son safhası (Jüstinyen hukuku) kastolunmaktadır.
Umûmiyetle Roma hukukunu kavrayabilmek için şu beş devreyi göz önünde bulundurmak gerekir:
a) Roma'nın başlangıcından (M.Ö. 754), milâttan önce dördüncü asra kadar süren "eski hukuk devri". Bazı müellifler bu devre "krallık devresi" demişlerdir.
b) İkinci Pön harbinden (M.Ö. 200) Prensliğin kuruluşuna kadar devam eden devre.
Bazılarına göre bu devre M.Ö. 509 yılında kralların kovulmasıyla başlar ve adına "cumhuriyet devri" denir.
c) Prenslik devrinden milâdî üçüncü asrın ortalarına kadar devam eden "klasik hukuk devri".
Bazı Roma hukukçularına göre bu devre M.Ö. 27 yılında Augustus ile başlayıp M. 284 yılında Diocletianus ile son bulan "pirenslik" devridir.
d) Klâsik hukuk edebiyatının birden sona ermesiyle başlayan ve Jüstinyen kanunlarıyla sona eren "Bizans" devri.
Daha çok amme hukukunu nazar-ı itibare alanlara göre bu devre M. 284-565 yılları arasında geçer ve "aşağı imparatorluk devri" adını alır.
e) 565'ten 1453 yılına kadar devam eden "Bizans İmparatorluğu" devresi.

2- Devirlerin Hususiyetleri

a) Birinci devre
Bu devre hukukunda cezâî hükümler çoktur. Hukukî münasebetlerin çoğu, muhtemelen menşeleri rahiplerin dinî hukuklarında bulunan cezâî hükümlerin ve kanunların himâyesine alınmıştır. Ancak cumhuriyet devrinden önce yazılı bir hukuk mevcut olmayıp teâmülî hukuk hakimdir. Bu sebeple de mevkür devreye ait bilgiler kat'i değildir.
b) İkinci devre
Bu devrede hukukî münasebetleri tanzim eden üç nevi kanun ve hukuk kaynağı ile karşılaşıyoruz: Oniki levha kanunu, halk meclisleri kanunları ve pretor beyannâmeleri.
aa- Oniki levha kanunu
M.Ö. 452 yılında yazılı olmayan hukuku tedvin için halk tarafından seçilen on kişi iki yıl çalışarak oniki levhaya, hukukun bütün sâhalarına ait maddeleri yazmışlar ve bunlar halk meclislerince kabul edilerek kanunlaşmıştır.
Bronz veya tahta yahut da fildişinden olduğu söylenen levhalar Roma'nın en büyük meydanına (Forum Romanum) asıldı ise de 60 yıl sonra Galler'in Roma'yı yağmalamaları sırasında imha edilmiştir.
Tarihçi ve hukukçuların naklettiği kısımlardan anlaşıldığına göre 12 Levha Kanunları iki gaye güdüyordu:
Siyasi gayesi: Asillerle halk arasında mümkün olduğu kadar eşitlik sağlamak ve vatandaşları, idarecilerin keyfi davranışlarına karşı korumak. ancak kanunlar bunu tam mânasıyla gerçekleştirememiştir; o devirde asiller ile halk arasındaki evlenme yasağı devam etmektedir.
Hukuki gayesi: Eski teâmül hukukunu toplayıp tesbit etmek.
Oniki Levha Kanunu ibtidâî bir hukuk seviyesini temsil etmektedir. Ayrıca umûmiyetle Roma hukukuna hâkim olan "şekilcilik" karakteri burada da kendini göstermektedir. Bazı örnek hükümler:
Bir kimse, kendisine borçlu olan vatandaşı hâkim (majistra) önüne götürür, borçlu borcunu ödeyemezse muayyen şekillere riâyet ederek ona el kor, evine götürür ve zincire vurur. Muayyen zaman içinde yine ödeyemezse öldürebilir. Veya köle olarak satar. Alacaklı birden fazla ise borçlu, alacaklar nisbetinde parçalara ayrılır.
Devlete ve ammeye karşı işlenen suçların çoğuna ölüm cezası verilir: Vatana ihanet, ana veya babayı öldürme, kundakçılık (suçlu kırbaçlanır, zincire vurulur, ateşle öldürülür), yalancı şahitlik (suçlu uçuruma atılır), hâkimin rüşvet alması, üfürükçülük bu suçlar arasındadır.
Bazı suçlar ilâhların mukaddes haklarına tecavüz şeklinde anlaşılır, suçlu cemiyet dışı ve her türlü haklardan mahrum bırakılır. Herkes tarafından öldürülebilir.
Hususî menfaatlere ve şahıslara yönelik suçlarda şahsî intikam usûlü câridir. Diyeti kabul etmezse suçlu, zarar görene teslim edilir; o da göze göz, dişe diş şeklinde öcünü alır.
Hırsızlık gece olur, suçu işlerken yakalanırsa hırsız öldürülebilir. Daha hafif durumlarda hırsız yaptığı zararı iki misli ile öder.
Aile reisi babadır. Riyaseti altındakilerin hayat ve ölümlerine şâmil bir baba hâkimiyeti vardır. Bazı malların mülkiyetinin devren iktisabı için malın, tarafların, beş şâhidin (bâliğ Roma vatandaşı) ve bir terazicinin hazır bulunması şarttır. Ve bir seri şeklî muâmele cereyan eder..."
ab- Halk meclisleri
Majistra'nın teklifi, çeşitli halk meclislerince kabul edilmekle kanun hükmünü alırdı. Oniki Levha Kanunları böyle kabul edilmiş ve daha sonra da bu şekilde bir çok kanun çıkarılmıştır.
ac- Pretor beyannâmeleri
Pretor bir nevi hâkimdir. M.Ö. 367 yılına kadar kazâî kuvvet, cumhuriyet devletinin en yüksek makamları olan Konsüller'in elinde idi. 367'de şehir dahilindeki vatandaşların dâvaları ile meşgul olmak üzere pretorluk makamı ihdâs edildi.
Pretor sadece bir hâkim ve adliye memuru değildi. Konsülün halefi olduğu için kazâ sâhasında Roma devletinin isteğini temsil ederdi. Bu sebeple hukuku inkişaf ettirmek vazifesi de ona aitti.
Önceleri Oniki Levha Kanunu'na göre dâvacının iddiâları jüri tarafından dinlenir, haklı görüldüğü takdirde pretora düşen kanunu tatbik etmek, dâvalıyı mahkûm eylemekten ibaret olurdu.
Fakat devletin ve iktisadî şartların terakkisi neticesinde eski kanunlar hukukî hayatın tanzimi için kâfi olmaktan çıkmış; hüsnüniyete dayanan şekilsiz muâmeleler çoğalmıştı. Bunun üzerine "formül usûlü" kabul edildi. Bu usûle göre taraflar, anlaşmazlık halinde hakimin kararına tâbi olmaya kendilerini icbar eden bir anlaşma akdediyorlardı. Hakimi bağlayan bu anlaşma kısa bir formül şeklinde yazılıyordu. Pretor da her yıl riâyet edeceği prensipleri beyaz bir levhaya yazarak ilân ediyordu ki buna beyanname mânasında "edictum" deniyordu. Beyannamelerde yazılı prensip ile kaideler sonra gelen pretorlar tarafından da tatbik edilebilirdi. Bu şekilde, kanunlar ve teâmüllerin yanında bir de pretor hukuku inkişâf etti. Bu hukuk, amme menfaati uğrunda medenî hukuku düzeltmek, ona yardım etmek, onun yerini tutmak üzere pretorlar tarafından konmuş hukuktur.
Umûmiyetle pretorlar Roma hukukunu inkişaf ettirmiş, eski dar, şekilci, bazen zâlim kaideler yerine daha ileri, insanî prensipler vazetmişlerdir.
c) Üçüncü devre
Prenslik devrinde daha önceki hukuk kaynakları devam etmekle beraber bazı değişiklikler olmuş ve bu arada Senatus (âyân meclisi) kararları önemli rol oynamıştır. Sezar, Senatus ile mücâdele edip onu nüfuzu altına aldığı halde evlâtlığı Augustus ona hürmet göstermiş ve muhafaza etmiştir. Senatus'un kanun koyma selâliyeti yoktu, o bir istişâre mercii idi. Fakat halk meclislerinin kabul ettiği kanunlar çok defa Senatus'dan gelen teklife uygun olurdu.
Augustus ictimâî emellerini gerçekleştirmek için halk meclislerinden istifade etmiş, Roma cemiyetini bozulmaktan korumak maksadiyle evlenmeyi teşvik, köle azat etmeyi meneden kanunları buradan çıkarmıştır.
Bu devrede inkişaf eden bir hukuk kaynağı da imparator emirnâmeleridir. Devrin özelliği icabı pretorun selâhiyeti daralmış, imparatorların iktidar ve selâhiyeti artmış, emir ve beyanları kanun mahiyetini iktisap etmiştir.
Yine bu devrede imparatorlar tarafından hukuk âlimlerine, hukuki sorulara cevap verme, açıklama... selâhiyeti verilmiş, zamanla âlimlerin cevap ve açıklamaları kanun hükmünü hâiz olmuş, büyük hukukçular yetişmiş ve eserler vücuda getirilmiştir.
d) Dördüncü devre
Mutlak kırallık devrinde devletin idaresi tamamen hükümdarın eline geçtiği zaman onun herhangi bir hukukî faaliyeti, şekli ne olursa olsun kanun hükmünü alıyordu. Hukukî lisanın eski ağır ve dar şekli terkediliyor, vak'aların münferid olarak halli, hukukun kanunlarla tanzimine tercih ediliyordu. Bunun sebebi kanunların pek çok ve dağınık oluşu idi. Yine bu sebeble kanunların toplanması faaliyetine girişildi. Birçok toplamalar ve tedvinler arasında en önemlisi İstanbul'da İmparator Jüstinyen tarafından yapılanıdır. İmparatorun emriyle I. ve III. asırda yaşamış olan 39 hukukçunun eserlerini 16 kişilik bir komisyon derlerdi. Bu mecmûa 30.12.533 tarihinde mer'iyete girdi. Bundan önce ve sonra da önemli toplama ve derlemeler yapılarak mer'iyete kondu. Jüstinyen müdevvenatı dört kısımdan mürekkep olup hepsine birden "Corpus juris Civilis" denir ki "Medenî Hukuk Külliyâtı' mânasını ifade etmektedir.
e) Beşinci devre
Jüstinyen'in faaliyetiyle Roma hukukunun bin senelik inkişâfı sona ermiştir. İmparatorluğun yıkılmasından sonra XI. asırdan itibaren kuzey İtalya'daki hukuk mektepleri mezkür müdevvenâtı ele almış, okutmuş, işlemiş ve modern hukuk üzerindeki tesirini temin etmişlerdir.

3- Roma Hukukunun Sistemi

Her ilim kendi mevzûunu rasyonel bir sistem çerçevesi içinde; yâni bazı esaslara göre tertip edilmiş bir nizam dahilinde arzetmek ister.
Jüstinyen müdevvenâtından Institutions kısmının baş tarafında ve daha başka kısımlarda hukuk ilmini ikiye ayıran bir metin görülmektedir:
"Bu tahsilin iki kısmı vardır: Amme hukuku ve Hususî hukuk. Amme hukuku Roma devletine, Hususî hukuk ise fertlerin menfaatlerine tealluk eder; çünkü bazı menfaatler umûmun menfeatlerindendir. Bazıları ise özel menfeati alâkadar eder."
Bugün yukardaki taksime temel teşkil eden "Umûmî veya husûsî menfeat" mülâhazası tatminkâr olmamakla beraber âmme-husûsî ikiliği, hukuk taksiminde günümüze kadar devam etmiştir. Roma hukuku müdevvenâtı içinde âmme hukukuna pek tesadüf edilmez ve modern hukuka bu bakımdan önemli bir tesir bahis mevzûu değildir. Fakat husûsî hukuk sâhasında durum aksinedir.
Hususi hukuk Gaius ve Jüstinyen'in eserlerinde şu taksime tâbi tutulmuştur:
"Kullandığımız bütün hukuk ya şahıslara, ya mallara, yahut da dâvalara tealluk eder."
Zamanla âmme hukuku -Avrupa hukuklarında- esas teşkilât, idare, ceza, devletler umûmî... kısımlarına ayrıldığı gibi husûsi hukukun bu üçlü taksimi de değişikliğe uğramıştır:
a- Şahıslara tealluk eden hukuktan "Şahsın Hukuku" ve "Aile Hukuku".
b- Mallara tealluk eden hukuktan "Aynî Haklar" veya "Eşya Hukuku", "Borçlar Hukuku" ve "Miras Hukuku".
c- Dâvalara ait hukuktan ise "Usûl Hukuku" doğmuştur. Bugün Usûl Hukuku, amme hukuku kısmında yer almaktadır.

4- Roma Hukukunun Tatbik Sâhası
Roma Hukuku tatbik sâhası bakımından cumhuriyetin son asırlarında ikiye ayrılmıştır: Medenî Hukuk, Kavimler Hukuku.
"Medenî Hukuk" asıl Roma Hukuku'dur ve yalnızca romalı vatandaşlara tatbik edilir. Diğer milletler -Romalılara göre- medenî olmadıklarından onlara bu hukuk tatbik edilmez; onlar hukuk dışı kabul edilirler ve Roma hukukunun bahşettiği haklardan faydalanamazlar. Hukukî münasebetleri, kendi örfü-âdetlerine veya özel hukuklarına göre tanzim edilir ve buna da "Kavimler Hukuku" denir.

5- Roma Hukukunun Dünya Hukukuna Tesiri
Bugün yürürlükte bulunan hukuk sistemlerinin çoğunun kaynakları arasında Roma hukuku vardır. Almanya, Fransa, İtalya, İsviçre ve dolayısıyle Türkiye gibi memleketlerde husûsi hukuk kaidelerinin mühim bir kısmının kaynağını Roma hukuku teşkil etmektedir. Bu tesirin başlangıcı XII. asırda İtalya'da Bolonya Üniversitesindeki tedrisat ile olmuştur. Avrupa'nın çeşitli yerlerinden buraya akın eden talebe, okudukları ve öğrendikleri Roma hukuku mefhumlarını memleketlerine dönüp hâkim oldukları zaman tatbik etmekten çekinmiyorlardı. Bu kapitalist hukuk yeni zamanı hazırlayan ictimâî ve iktisadî şartlara uygun geliyordu. İşte bilhassa İtalya'da tahsil etmiş hukukçular vasıtasıyle Roma hukukunun Batı memleketlerine sirâyet etmesine ve onlar tarafından kabul edilmesine "Roma Hukukunun iktibası (reception)" denmektedir.
Orta zamanların sonunda kendilerine "Roma İmparatoru" dedirten Alman İmparatorları XV ve XVI. asırda Roma hukukunu kül halinde kabul ettiler ve 1 Ocak 1900'de Alman Medenî Kanunu kabul edilinceye kadar mezkür hukuk yürürlükte kaldı.
Roma Hukuku Yunatistan'da da 1940 yılına kadar câri olmuştur.
Bugün Roma Hukuku hiçbir yerde doğrudan doğruya yürürlükte değildir. XIX. ve XX. yüzyılda Avrupa ve Avrupa harici devletler, hukukun çeşitli sâhalarında millî kanunlar yapmışlardır. Ancak buralarda hususî hukukun kanun ve kaideleri -memleketlere göre az veya çok olarak- Roma hukukundan gelmektedir. Güney ve Orta Amerika ile Asya ve Afrika'nın birçok devleti kanunlarını, Fransız, Alman ve İsviçre kanunlarını model alarak yaptıkları için Roma Hukuku mefhumları bu kanunlarda -dolaylı olarak- yaşamaktadır.
Bu sebeple birçok memleketin Hukuk Fakültelerinde Roma Hukuku kürsüleri vardır ve bu hukuk tedris edilmektedir.

Daisy-BT - avatarı
Daisy-BT
Ziyaretçi
9 Haziran 2011       Mesaj #2
Daisy-BT - avatarı
Ziyaretçi

Decemviri
Sponsorlu Bağlantılar

Decemviri
(tekil decemvir), Roma Cumhuriyeti'nde bir görevi yerine getirmeleri için atanmış ve Latince "On Adam" anlamına gelen terim. Bu on kişilik görev takımları, Konsüler imperium ile kanunların yazılması (legibus scribundis consulari imperio), açılan davaların değerlendirilmesi (stlitibus iudicandis), kurbanların kesilmesi (sacris faciundis), ve kamu arazilerinin bölüştürülmesi (agris dandis adsignandis) gibi değişik konularda görev yapmak üzere atanmışlardır.

Decemvirler

Roma'da On İki Levha Kanunları'nı hazırlayan on hukukçudan oluşan komisyon. Roma'da patrici-pleb mücadelesi sırasında pleblerin, sözlü örf ve âdet hukukunun yazılı hukuk hâline gelmesini istemeleri sonucu oluştu. Bu iş için on hukukçu görevlendirildi. Kendilerine hükümet yetkileri verildi. İçlerinden üçü Güney İtalya'ya, Helen kentlerine giderek onların kanunlarını incelediler, bazı Helen düşünürlerinin fikrini aldılar. Çalışmalarını bir yılda bitirdiler. Ortaya koydukları kanunlar 12 levhaya yazıldı ve herkesin görmesi için Forum'daki hatip kürsüsüne asıldı.


Decemviri Legibus Scribundis Consulari Imperio


M.Ö. 452 yılında Roma'lı Plebler ve patriciler, Roma yönetim ilkelerinin tanımlanarak yasa olarak yazılması için on kişinin görevlendirilmesi konusunda anlaştılar; decemviri göreve başladıklarında, tüm diğer magistraların görevleri askıya alınacak ve kararları temyize götürülemeyecekti. Tamamı patricilerden oluşan ilk decemviri takımı, başlarında o yılın Konsülleri Appius Claudius Crassus ve Titus Genucius Augurinus olduğu halde M.Ö. 451 yılında görevi üstlendi. Her gün başka bir decemvir dönüşümlü olarak hükümeti yönetti ve hangi decemvir o gün görevliyse fasces taşıyan lictorlar tarafından kendisine eşlik edildi. Adalet yönetimleri örnek niteliğindeydi ve Comitia Centuriata'ya on başlık halinde teklif ettikleri kanun taslağı kabul edildi.

Bu sistemin başarısı, M.Ö. 450 yılında yeni bir Decemviri takımının kurulmasına vesile oldu. Bu ikinci takım, kendilerinden öncekilerin on maddesine iki yeni madde daha ekleyerek gelecek birkaç yüzyıl boyunca Roma Anayasasının esasını oluşturacak olan Oniki Levha Kanunları'nı (Lex Duodecim Tabularum) şekillendirdiler. Bununla birlikte, bu Decemviri takımının yönetimi zaman içerisinde şiddet dolu ve tiranca bir hâl aldı; her decemvir'e fasces ve balta taşıyan oniki lictor tarafından eşlik ediliyordu (Konsüller ve Diktatörlere de oniki lictor tarafından eşlik edilir ancak Roma şehir surları içerisinde sadece diktatör fasces ve balta ile dolaşabilirdi.).

Decemvirilerin görev süreleri sona erdiğinde, görevi teslim etmeyi reddettiler ya da takipçilerinin bu görevi üstlenmesi için izin istediler. Söylenelere göre Appius Claudius adaletsiz bir karar vererek Verginia adında genç bir kadını fahişelik yapmak zorunda bırakmış, babasını onu öldürmeye teşvik etmiş ve bu rezillik Decemvirlere karşı bir isyana neden olmuştur; decemviri görevlerini M.Ö. 449 yılında iade etmişler ve normal magistralık (magistratus ordinarii) yeniden tesis edilmiştir.

Decemviri Legibus Scribundis Consulari Imperio (M.Ö. 451):
  • Appius Claudius Crassus Inregillensis Sabinus, Konsül;
  • Titus Genucius Augurinus, Konsül;
  • Titus Veturius Crassus Cicurinus;
  • Gaius Iulius Iullus;
  • Aulus Manlius Vulso;
  • Servius Sulpicius Camerinus Cornutus;
  • Publius Sestius Capito Vaticanus;
  • Publius Curiatius Fistus Trigeminus;
  • Titus Romilius Rocus Vaticanus; and
  • Spurius Postumius Albus Regillensis
Decemviri Legibus Scribundis Consulari Imperio (M.Ö. 450 – 449):
  • Appius Claudius Crassus Inregillensis Sabinus;
  • Marcus Cornelius Maluginensis;
  • Marcus Sergius Esquilinus;
  • Lucius Minucius Esquilinus Augurinus;
  • Quintus Fabius Vibulanus;
  • Quintus Poetelius Libo Visolus;
  • Titus Antonius Merenda;
  • Caeso Duillius Longus;
  • Spurius Oppius Cornicen; and
  • Manius Rabuleius
Decemviri Stlitibus Iudicandis

Decemviri takımının bu şekli (decemviri litibus iudicandis olarak da adlandırılır) kökenleri geleneksel olarak Kral Servius Tullius'a dayandırılan antik dönem kaynaklı bir çeşit sivil mahkemedir ve asıl olarak bireylerin statüleriyle alâkalı sorunlarla ilgilenir. Başlangıçta bir praetor'un başkanlığı altında karar alan bir jüri iken zaman içerisinde Cumhuriyetin yıllık küçük magistralarından birisi haline gelmiş ve Comitia Populi Tributa tarafından seçilerek Vigintisexviri ("Yirmialtılar") birliğinin bir parçası olmuşlardır.
Suetonius ve Dio Cassius, Roma İmparatorluğunun princeps döneminde Augustus'un decemviri takımını Centumviri ("Yüzler") içerisine başkan olarak naklettiğini yazarlar. İmparatorluk yasaları altında, decemviri takımı büyük davalarda yargılama hakkına sahipti.

Decemviri Sacris Faciundis


Decemviri takımının bu şekli (decemviri sacrorum olarak da adlandırılır) dinsel bir işleve sahipti ve pleblerin devlet dininde eşit yönetimsel pay alma iddiaları sonucu ortaya çıkmış, beş pleb ve beş patrici üyeden oluşuyordu. İlk olarak M.Ö. 367 yılında, iki patrici'den oluşan ve Kehanet kitaplarına danışılması ve Apollo oyunlarının düzenlenmesinden sorumlu duumviri ("İkiler") yerine atanmıştır. Bu dinsel birliğe üyelik yaşam boyuydu ve birlik zaman içerisinde bir quindecemviri haline geldi—on beş üyeden oluşan birlik—ve buna dayanarak (quindecemviri sacris faciundis) Cumhuriyetin son yüzyılında büyük ihtimalle diktatör Lucius Cornelius Sulla tarafından ismi değiştirildi; diktatör Gaius Iulius Caesar tarafından onaltıncı decemvir eklenmişse de bu emsal teşkil etmemiştir...

Decemviri Agris Dandis Adsignandis


Decemviri takımının bu şekli, zaman zaman kamu arazilerinin (ager publicus) bölüşümünü kontrol etmek amacıyla atanmıştır. .


Vikipedi
MsXLabs.org & Morpa Genel Kültür Ansiklopedisi


Benzer Konular

11 Aralık 2006 / virtuecat Hukuk
23 Aralık 2014 / asla_asla_deme Hukuk
30 Temmuz 2012 / arwen Müslümanlık/İslamiyet
3 Ekim 2011 / TiglonBoYs Hukuk
5 Kasım 2010 / _Yağmur_ Taslak Konular