Arama

Bazı Müzik Aletleri - Sayfa 2

Güncelleme: 12 Aralık 2012 Gösterim: 469.879 Cevap: 42
GusinapsE - avatarı
GusinapsE
Ziyaretçi
4 Nisan 2006       Mesaj #11
GusinapsE - avatarı
Ziyaretçi
Bazı Müzik Aletleri

Sponsorlu Bağlantılar

YAN FLüT

Yapıldığı sesMsn GrinO Uznluğu: 67 Cm. Çapı: 1.9 Cm.

GENEL BİLGİLER -

Üflemeli bir çalgıdır. - Notası ikinci çizgi sol açkısı ile yazılır. - Diyapazona göre duyuluşu vardır. - Orkestra, Armoni Mızıkası ve Bandolarda kulanılır. - Solo ve eşlik görevi yapar. - Ses rengi çok tatlı, kendine özgü ve çobanlamadır

ÇALICININ SAHİP OLMASI GEREKEN NİTELİKLER

a.Solunum organları saglıklı.

d.Dudakları ince.
.
c.Parmakları ince ve uzun.

d.Dişleri eksiz ve kusursuz

e.Kulak yeteneği iyi.

f.Başlangıç yaşı on yada on iki olmalıdır.

Yan Flüt, kolayca sökülüp takılabilen üç parçadan oluşur.Çalgının baş bölümünde bir üfleme deligi vardır.Bir üfleme deliği vardır.Bu üfleme deliği alt dudağa dayatılarak üflenir. Yan Flüt çok soluk gerktiren bir çalgıdır.Bu nedenle soluk verme yöntem çok iyi bir eğitimle sağlanmalıdır.

Başlangıçta baş dönmesi yapar. Bu durumda derhal çalışmaya ara verilerek yeniden çalışılmalıdır.Baş dönmesi önemli olmayıp zamanla kazanılan alışkanlıkla ortadan kalkar. Oturarak çalarken ayaklar yan yana rahat bir durumda bulunur. Sandalyenin ortasında sırt dik bir biçimde tutulur.Sandalyenin arkasına yaslanmak,öne egilmek ayak ayak üstüne atmak dogru degildir.

Başlangıçta 15 dakika çalışma 15 dakika ara olmak üzere günde 2 saati geçmemeli ancak dersler ilerledikçe çalışma süreleride arttırılmalıdır.Sürekli çalışmak zararlı olduğu gibi derslerin en ileri noktasında bile günde dört saati aşmak doğru değildir.çalışmaların biçimsel denetimi için ayna karşısında yapılması gerekir.Yemekten sonra yapılmamasıda saglık açısından zorunludur.

YAN FLÜT ÜÇ BÖLüMDEN OLUŞUR A-Orta Bölüm B-Kalın Bölüm C-ince Bölüm.
Son düzenleyen GusinapsE; 17 Nisan 2006 00:52
GusinapsE - avatarı
GusinapsE
Ziyaretçi
5 Nisan 2006       Mesaj #12
GusinapsE - avatarı
Ziyaretçi
Gayda

tarihte savas aleti sınıfına sokulup yasaklanan tek müzik aleti. iskoçlar gaydayı, özellikle savasa giderken savasçılarının cesaretini arttırmak ve çevre klanlara savasa gidildigini haber vermek için kullandıklarından ingilizler kılıç gibi savas aletleriyle beraber bu enstrümanı da iskoç halkına yasaklamısdır..
Sponsorlu Bağlantılar


061 gayda

Gayda


Büyük bir olasılıkla iki bin yıl önce yaratılan tulum ya da öteki adıyla gayda,bilinen ilk müzik aletlerinden biridir ve doğum yeri kesin olarak bilinememektedir.Kimi iddialara göre Sümer ya da Afrika’da kimilerine göre ise aynı zamanda farklı bölgelerde başlamış olabilir.Tüm bunlara karşın,bir çobanın bu kırsal aygıtı yapabilmesi oldukça kolaydır.Tek gereksinimi bir keçi ya da koyun derisi ve kavaldır.Keltler,tulumun Karadeniz Bölgesi’ndeki bir çok ülkeye ve bu arada da Britanya adalarına dek yayılmasında büyük rol oynamışlardır.İskoç gaydası tüm Avrupa’da,Asya ve Afrika’nın kimi bölgelerinde farklı türleriyle de olsa tanınan bir aygıttır.Kimi türlerinin modası geçmiş olabilir ama kimileri hala ününü sürdürmektedir.Gayda bir çok Akdeniz ve Karadeniz ülkesinde olduğu gibi İrlanda,İngiltere,Polonya,Almanya,Avusturya,Hollanda,Macaris tan,İsveç ve Hindistan’da da tanınmaktadır.
Gaydanın tüm türleri aynı sistemle çalışmaktadır.Bazen körüklemek koşuluyla hava basılan,bir kamış yardımıyla üflenebilen,içi hava ile doldurulmuş bir tulumdur.Kulakçık biçimindeki parçanın ucunda bulunan supap yardımıyla tulumun içine havanın titreşimi melodik bir ses çıkarır.Kavaldaki deliklerin parmaklar yardımıyla açılıp kapatılmasıyla da tulumun o güzel ve farklı sesini duyarız.
Türk tulumu ise gaydanın en eski formlarından biridir.Üç ana bölümden oluşmaktadır:Ağızlık,deri bölümü ve nav.Nav melodinin çıktığı bölümdür ve bir dillik ve analıktan oluşmaktadır.Hayvanın deri bölümü ise genellikle renkli bir kese tarafından sarılmaktadır.Bazen de öylece sarılmadan bırakılır.Türkiye Kültür ve Turizm Bakanlığı belgelerine göre tulum Trabzon,Rize,Erzurum,Kars,Kuzey ve Güney Anadolu yörelerine ve Trakya’ya özgü bir çalgı aygıtıdır.Trakya’da gayda olarak adlandırılan tulum Kelt dilinde “rüzgar” ya da “fırtına” anlamlarından türetilmiş bir sözcüktür.
Tulumlar bir çok biçimde ve büyüklükte olabilirler.Büyük ya da küçük,sesi sert ya da yumuşak,kısa ya da uzun,kimileri oturarak kimileri de ayakta çalınabilme özelliğine sahiptirler.Kimilerinin tahta bölümleri oyulmuş keçi başları kimilerinin ise gümüş,fildişi ya da pirinç gibi özenle işlenmiş parçaları vardır.Kurdele,saçak ve zarif örtülerle süslenmiş tulumlar da görebilmek olanaklıdır.
Türk tulumu doğal malzemeden yapılmaktadır.Tahta bölümleri oyulmuş olan tulumun gövdesi genellikle kuzu derisidir.Nav bölümü genelde şimşirden yapılmış ve inek boynuzuyla tamamlanır.Öteki ülkelerde ise bu bölüm,zeytin,erik,kayısı ve elma gibi sert ağaçlardan yapılmaktadır.Ağız bölümü kamıştan,tulum bölümü keçi ya da koyun derisinden ya da daha büyük hayvanların idrar kesesi ya da midesinden yapılmaktadır.İsveç’te ağızlık bölümü kış mevsiminde donmuş göllerde yetişen sazlıklardan,Tunus’ta ise kuşların kemiklerinden yapılmaktadır.
Tulum hangi malzemeden yapılırsa yapılsın tüm gaydacıların birleştikleri bir diğer nokta da nazardır.Nazar değmesin diye tüm tulumlar nazar boncuklarıyla süslenmişlerdir.İtalya’da gaydaya kırmızı kurdeleler,Fransa’da ise kötü bakışları başka yöne çevirmek için ayna bağlarlar.
Tulum çalınması kolay bir alet gibi görünebilir ancak çalgıcısının soluğunu iyi kullanabilmek özelliğine sahip olması gerekmektedir.”Great Highland” adıyla bilinen İskoç gaydasını diğerlerinden farklı kılan özelliği ise kalın ses çıkarabilmesini sağlayan üç ek pes kamışının olmasıdır.Tarih boyunca iskoçlarının gurur kaynağı olan gayda,1746 yılında İngiliz’lerin İskoçya’yı istilası ile otuz altı yıl boyunca yasaklanmıştır.Karadeniz Bölgesi’nde de günah sayıldığı için tulum çalınması bir zamanlar engellenmiştir.
Son düzenleyen GusinapsE; 10 Nisan 2006 18:24
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
5 Nisan 2006       Mesaj #13
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
Bağlamanın Tanımı:

Ülkemizde kullanımı en yaygın olan telli bir Türk Halk Çalgısıdır. Yörelere ve ebatlarına göre bu çalgıya, Bağlama, Divan sazı, Bozuk, Çöğür, Kopuz, Irızva, Cura, Tambura vb. adlar verilmektedir. Bağlama ailesinin en küçük ve en ince ses veren çalgısı Curadır. Curadan biraz daha büyük ve curaya göre bir oktav kalından ses veren çalgı ise Tamburadır. Bağlama ailesinin en kalın ses veren çalgısı ise Divan Sazı'dır. Tamburaya göre bir oktav kalından ses verir.

Bağlama; Tekne, Göğüs ve Sap olmak üzere üç ana kısımdan oluşmaktadır. Tekne kısmı genelde dut ağacından yapılmaktadır. Ancak dut ağacının dışında ardıç, kestane, ceviz, gürgen gibi ağaçlardan da yapılmaktadır. Göğüs kısmı ladin ağacından, sap kısmı ise gürgen, ak gürgen veya ardıç ağacından yapılmaktadır.

Sap kısmının tekneden uzak kısmı üzerinde tellerin bağlandığı Burgu adı verilen parçalar vardır. Bağlamanın akordu bu burgular kullanılarak yapılmaktadır. Sap kısmı üzerinde misina ile bağlanmış perdeler bulunmaktadır. Bağlama Mızrap veya Tezene adı verilen kiraz ağacı kabuğu veya plastikten yapılan araçla çalındığı gibi bazı yörelerimizde parmakla da çalınmaktadır. Bu çalım tekniğine Şelpe biçiminde alt gruptaki teller yazılış itibariyle La,orta guruptaki teller Re,üst guruptaki teller ise Mi seslerini vermektedir. Bu akort biçimi dışında Kara Düzen (Bozuk Düzen), Misket Düzeni, Müstezat, Abdal Düzeni, Rast Düzeni vb. akort biçimleri de vardır.

Bağlamada nota yerleri :



nota1113iv

Son düzenleyen asla_asla_deme; 3 Kasım 2010 21:47
GusinapsE - avatarı
GusinapsE
Ziyaretçi
6 Nisan 2006       Mesaj #14
GusinapsE - avatarı
Ziyaretçi
002 kucuk flut

KÜÇÜK FÜLÜT


Soluklu bir çalgıdır.
Notası, ikinci çizgi sol açkısı ile yazılır.

Diyapazona göre duyuluşu:
Do Küçük Flüt: Bir sekizli üstten
Re b Küçük Flüt: Bir küçük dokuzlu üstten.

Orkestra ve Armoni Muzikalarında, bir partisi bulunur.
Solo ve eşlik, görevi verilir.
Ses rengi, ince ve yırtıcıdır.

Ses dizisi genişliği:

002 ses kucuk flut

Çalgının tutuş, çalış durumu ve aranan özellikler Büyük Flüt' te olduğu gibidir. Bu çalgı, yapılışı bakımından Büyük Flütün aynı olup, yalnız ses delikleri kavrağı Büyük Flütünkinden daha küçüktür. Gerçekte, Küçük Flüt adı bu yapılış değişikliğindeki sonucu belirtir. Büyük Flütün yapı yöntemindeki gelişmeler, Küçük Flütün kullanılışından daha önce olduğundan, Küçük Flütün yapısı pek değişikliğe uğramamıştır. Boehm dizgesinde alaşımdan yapılmaktadır. Trampetle işbirliği yaptığında, askeri duyguları deyi gücü hiç bir soluklu çalgıda yoktur. Kullanılmaya elverişli olan sesleri, orta bölümdekilerdir. Kendisine verilecek çabuk ezgileri, renkli bir deyi ile seslendirir. Senfonik bestelerdeki görevi sınırlıdır. Genellikle, Büyük Flütü bir sekizli yukarıdan katlamakta kullanılır. Böyle olduğu gibi, Obua ve Klarnetlerin katlanmasında da görev verilir. Ses rengi; fırtına seslerini, Trampet eşliğinde askeri bir duyguyu, vurmalı çalgılarla birleştiğinde, Avrupa dışı müzik (Orta ve Uzak Doğu ülkeleriyle ilgili) duygusunu, coşkuyu ve benzeri duyguları başarı ile canlandırabilir. Vuruşlularda içinde olmak üzere, bütün çalgılarla birlikte en değişik ezgilere paydaşlık eder. Her çeşit, bağlı, dilli, diatonik, kromatik ve çabuk ezgilere eşlikte, her çeşit dizi ve dizimlerde çalabilme yeteneği olan Küçük Flüte; solo, çeşitleme ve yetenek gösterilerinde etki bakımından, Do, Sol, Re ve La dizimlerindeki görevler seçilmelidir



BÜYÜK FLÜT

003 buyuk flut


Soluklu bir çalgıdır.
Notası, ikinci çizgi sol açkısı ile yazılır.
Diyapazona göre duyuluşu aynıdır.
Orkestra ve Armoni Muzikalarında, iki partisi bulunur.
Solo ve eşlik, görevi verilir.
Ses rengi, tatlı deyişli ve çobanlamadır.
Ses dizisi genişliği:

003 ses buyuk flut

a. Kalın bölüm b. Orta bölüm c. İnce bölüm

Çalgının baş bölümünde bir üfleme deliği vardır. Bu üfleme deliği alt dudağa dayatılır. Tutuşu, sol el baş bölümde, sağ el son bölümde olmak üzere, yere koşut ve sağ omuz yönünde olmalıdır, her iki elin baş parmaklan, çalgının ses deliği olmayan bölümünden destek görevi yapar.
Öncelikle ciğerlerin sıhhatli olması, her soluklu çalgı çalanda aranılacak birinci koşuldur. Dudakların; ince, kusursuz dişlerin; düzgün ve eksiksiz (ön dişler) olması, aranılan nitelikler arasındadır. Üst dudağın çıkıntılı olması, kusur sayılmaz. Bu çalgıya on oniki yaştan önce başlamak yararlı değildir. En çok çalışma; (etüt, metot, morso) günde, dört saati geçmemelidir.

003b eski buyuk flut

Bu çalgının geçmişi, çok eski yıllara dek iner. Önceleri nar, abanoz vb. gibi, çeşitli dayanıklı ağaçlardan yapılan Büyük Flütün, Orkestra görevlerine 1720 yıllarında başladığı görülmektedir. Ancak esaslı gelişmesini 1840 yılında Alman Flütçüsü Theobald Boehm' ün (dizge oluşumundaki değişiklik)bugünkü görünüşüyle gerçekleştirmesi sonucu sağlanmıştır. Eksiksiz bir oluş iyeliği olan bu çalgı, çifte dil vuruşlu notalar, tiril ve tirillemeler, diatonik, kromatik, bağlı veya dilli bütün çabuk ezgileri kolaylıkla çalabilir. Yapılışı bakımından gür bir ses iyeliği olmayan Büyük Flüt, Armoni Muzikalarında kullanılırken, ona eşlik yapacak çalgılar özenle seçilmelidir. Kalın bölümündeki sesleri katlayarak kullanmak daha yerinde olur. Büyük Flütün, ses dizesindeki sesleri; kalın bölümünde kendine özgü bir nitelik, orta bölümünde tatlı, ince bölümünde oldukça yeğin bir renk taşır. Kullanılmaya en elverişli bölümü orta bölümdür, ince bölümündeki son üç veya iki ses, P., veya PP., deyisine uygun olmadığından, gerekli olmadıkça F., veya FF., deyisi kullanılmalıdır. Sesinin gür olmayışından dolayı solo olarak kullanılmayıp, eşlik görevleri ile büyük yararlar sağlamaktadır (özellikle açık yerlerde). Büyük Flüt, solo ve eşlik olarak, bütün dizi ve dizimlerde çalabilecek yetenekte ise de, bu çalgıya verilecek solo dizimler, üç - dört bemol veya diyezli başlığı taşıyanları aşmamalıdır. Armoni Muzikalarında dört Büyük Flüt bulunabilir. Ancak, bu sayının bütünlüğü pek sağlanamamıştır. Genellikle, iki tane oldukları görülür. Tatlı, koşuk bir ses iyeliği olan Büyük Flütün ses özelliği bakımından, Obua, Klarnet ve Senfoni Orkestrasından Armoni muzikalarına uyarımlanmış bestelerde Büğlü sololarına eşlik etmesi, çok duygulu bir etki yaratır. Bununla beraber, Korangle, Basson, Tenor Saksofon ve Si b Bariton eşliklerinde de, düşünülemeyen çekicilikte etkiler elde edilir.
Özellikle besteciler, Büyük Flütü; çobanlama, kır ve köy yaşamını anlatımda kullanmışlardır. Çünkü bu görevi, onun gibi başarı ile yapacak hiç bir soluklu çalgı yoktur. Köylerde, dağ başlarında kişisel bir müzik çalgısı olarak, ilkel yaşamına son vererek, on-sekizinci yüzyılda toplumlara seslenen dinletilerde yer alan Büyük Flütün ses renginin, çekiciliğinin ve gücünün ölçüsünü daha iyi anlayabilmek için, günümüze değin gelen yüzyıllar içinde yaşamış, tüm büyük bestecilerin, onun için de ayırmış oldukları emekleri düşünmek bile yeterli bir deyiş olur. O, dağ başlarında çobanların, köylerde ulusların duygularını, ulusal ezgilerini, içten, tatlı, büyülü sesiyle dile getirmişliğini şimdi, Orkestralarda, Armoni Muzikalarında beğeni ve tatla dinlenen deyisiyle, coşkun bir anlatımla, öz duyguların tek ileticisi olarak sürdürmektedir. Ona özgü seçkin besteler, dinleyenler için onun değer kanısını en gerçek en yeterli biçimde tanımlayacak niteliktedir.
Son düzenleyen GusinapsE; 17 Nisan 2006 00:54
GusinapsE - avatarı
GusinapsE
Ziyaretçi
7 Nisan 2006       Mesaj #15
GusinapsE - avatarı
Ziyaretçi
KORANGLE
005 korangle


Çift kamışlı soluklu bir çalgıdır.
Notası, ikinci çizgi sol açkısı ile yazılır.
Diyapazona göre duyulusu, bir tam beşli alttandır.
Orkestra ve Armoni Muzikalarında, bir partisi bulunur.
Solo ve eşlik görevi verilir.
Ses rengi, çekici ve üzüntülüdür.
Ses dizisi genişliği : Obuanın aynıdır.

004 ses obua

a. Kalın bölüm b. Orta bölüm c. İnce bölüm d. En ince bölüm

Çalgının yapımı, dizge ve tutuş özellikleri ile, bu çalgıyı çalmak için aranılan nitelikler, Obuanın aynıdır. Gerçekte bu çalgı, Obuanın bir tam beşli altındaki sesten uyumlandığı için, önceleri Fr., "Quinte de Hautbois = Obua beşlisi" adını taşıyordu. Bu uyumlanışından dolayı Alto Obua da deniliyordu. Hatta Obuanın bir sekizli altındaki sesten uyumlanan, Bariton Obua da bu aile çalgılarının bir çeşididir. Bu çalgının ilk olarak esaslı gelişmesinin 1770 - 1780 yılları arasında, Bergama' lı Ferlandi adında birisinin çalışmaları sonucu sağlandığı bilinir. Adının İngiliz Kornosu alarak kullanılması gereksizdir. Çünkü, gerçekte bu çalgının Korno ile hiç bir ilişkisi yoktur. Ancak bu adı alışının nedeni olarak, çalgının yapım ve gelişmesinde, İngiltere' den alınan bazı eski çalgıların örneklik ettiği düşünülebilir. Bu çalgı daima bir oboist (Obua çalicisi) ile çalınır. Özellikle açık, kaygı gibi duyguların deyisinde başarılıdır. Gioacchino Antonio Rossini (1792 -1868)' nin Guillaume Tell ve Louis Hector Berlioz (1803 - 1869) un Roma Karnavalı uvertüründeki Korangle soloları; bu çalgının renk ve özelliği ile kullanılış yerini incelemek için güzel birer örnektirler. Besteciler için, çekici bir nitelik taşıyan bu çalgının, kalın bölüm sesleri yararlı olmayan bir renktedir. Çalgıya bütün beste boyunca görev düşmediğinden, Korangleye verilen ezgiler sırası gelince, ikinci oboist Korangle ile çalar. Korangle, birinci bölüm çalgılar ile birleştiği zaman iyi bir renk sağlar, özellikle eşliksiz olarak verilen görevlerde, çok başarılıdır. Örneğin, Wilhelm Richard Wagner (1813-1883)' in Tannhauser operasındaki Korangle solosu. Çabuk ezgiler, kahramanlık ve sert deyilerle, erke anlatımı görevleri bu çalgıya verilmez. Çünkü onun sesi, geniş seslerle kaygılı, acıklı, dokunaklı ve durgun duyguların anlatımı için elverişlidir. Bir renk çalgısı olan Korangleye, görevler; ses rengi ile uyumlu olarak, gerekli yerlerde verilmeli, yerli - yersiz notalar yazarak, çalgının renk özelliği söndürülmemelidir. Korangle bulunmadığı durumlarda, partisi Obuaya veya Alto Saksofona yazılmalıdır. O bilinmelidir ki, yalnız kaygılı, acıklı, dokunaklı, durgun duyguların ileticisidir. Özellikle eşlik görevleri birinci bölüm çalgılarla düşünülmelidir. Armoni Muzikalarında ancak özel bir etki elde etmek istenildiği zaman, gerekseme duyulur. Çabuk ezgilerden çok, durgun, kaygılı, acıklı ve dokunaklı duyguları, ağır veya orta hız aşamasında seslendiren notalar yazılmalıdır.
Son düzenleyen GusinapsE; 17 Nisan 2006 00:55
GusinapsE - avatarı
GusinapsE
Ziyaretçi
7 Nisan 2006       Mesaj #16
GusinapsE - avatarı
Ziyaretçi
006 basson


BASSON ORDİNAİRE


Yapıldığı ses : Do
Uzunluğu : 133 cm.
Çift kamışlı soluklu bir çalgıdır.
Notası, kalın sesler için dördüncü çizgi Fa ince sesler için dördüncü çizgi Do açkısı ile yazılır.
Diyapazona göre duyulusu, aynıdır.
Orkestra ve Armoni Muzikalarında, iki partisi bulunur.
Solo ve eşlik görevi verilir.
Ses rengi, dolgun ve parlaktır.



Ses dizisi genişliği:

006 ses basson



Basson Ordinaire ile Contre Bassonun özellik ve yapımları aynı olup, aralarındaki tek fark; Contre Bassonun diğerinden bir sekizli kalındaki sesten uyumlanmış olmasıdır. Çalgının kamış takılan bölümü ince ve kıvrımlı olup, bir soluk borusu vardır. Sol el üst delikleri kavrağında, sağ el alt ses delikleri kavrağında olmak üzere, sol omuzdan sağ kalçaya doğru uzanan bir eğimle tutulur, ve kamış bölümü dudaklar arasına alınarak üflenir. Çalgının tutuş, çalış ve güvenini sağlamak için, ince bir kayışla veya uzayıp kısalabilen bir iple boyuna asılır. Kamışı Obuanınkine benzer bir biçimdedir. Sökülüp takılabilen üç ekli parçadan oluşmuştur.
Basson çalmak için, dudakların; kusursuz, dişlerin; düzgün ve eksiksiz (ön dişler) olması, aranılan nitelikler arasındadır. Bu çalgıya başlamak için, onaltı - yirmi yaş arası normaldir. İyi çalici niteliği taşıyabilmek için, her gün dört - beş saat çalışmak gerekir.
Kromorna ve Pommer denilen uzun, kullanışsız ve çalınması güç soluklu çalgıların yerine, onaltıncı yüzyılda oluşturuldu. Bulgusunun kime ait olduğu bilinmez ve tartışmalıdır. 1539 yılında Ferrara' lı rahip J.B. Bavilius'un yaptırdığı fakat ondan önce yine rahip Afranio degli Albones' in yaptığı söylenir. Praetorius' a (1576-1621) bakılırsa, Bassonun kendi zamanında eksiksiz bir aile oluşturduğunu söyler. Onyedinci yüzyılın sonlarında, Sigismond Scheltzer adlı bir Alman Bassona bugünkü bİçimini hem de Dolcine adını vermiştir. Bu adın veriliş nedeni, sesinin tatlı ve yumuşak olması idi. Gerçekten bu adın verilişinde, tatlı ve yumuşak sesli Dulcina adlı bir çalgı ile bağlantı vardı. Çünkü, bassonun da Obuanın da örneğini o çalgı oluşturmuştur. Bassonun onsekizinci yüzyılda sadece 12 ses deliği ile 3 açkısı vardı. Bütün diğer çalgılarda olduğu gibi, o da zamanla gelişti. Basson da Obua gibi, dayanıklı ağaçlardan ve dizge oluşumu gümüş kaplama olarak yapılmaktadır. F.Triebert, Savary. Adolphe Sax ve Buffet gibi çalgı yapıcıları elinde gelişti. Eugene Jancourt, devingen halkalarla donatılmış ve yirmi iki açkılı Bassonu yaptırdı. Son olarak tüm çalışmaları birleştiren de Evette ile Schaeffer oldu. Bu çalgı Türkiye'ye ilkkez, Fagot adı ile Tanzimatta İstanbul' a geldi.


006a eski basson

Kalın ve orta bölümlerde tatlı ve parlak, ince bölümde güçsüz bir ses iyeliği olan Bassonun en çok, kalın ve orta bölümleri başarı ile kullanılabilir. Ses rengi ayrı bir özellik taşır. Saksofonlarla ve bas Klarnet ile birleştiği zaman, aynı sesten çalan Viyolonsellerin etkisini bırakır. İnce sesleri kapalı ve güçsüz olduğundan, bu bölümdeki sesleri gerekli olmadıkça kullanılmamalıdır. Ancak, Wilhelm richard Wagner; Tannhauser operasında Bassonu, en ince sesi olan, dizeğin üstündeki üçüncü ek çizginin üstündeki Mi ye dek çıkarmaktan çekinmemiştir. Şüphesiz ki, bu durumda çalgıya çok sağlam bir çalici gerekir. Genel olarak iki Basson kullanılır, birinci bölüm çalgılarla ve ikinci bölümün Saksofonları ile birleştiğinde, çok güzel etkiler elde edilir. Bu çalgıların partileri aynı sesten yazıldığı gibi, ayrı parti biçiminde de düzenlenebilir (iki Basson kullanılırken).
Eğer Basson yoksa, ve partisi eşlik görevi içindüzenlenmişse Si b Baritona, uzun sesler biçiminde ise; Trombonlara verilebilir. Ayrıca Tenor ve Bariton Saksofonlar da bu erekle kullanılabilir. Saksofonlarla birleşmesi sonucu iyi bir bas duyulusu elde edilir. Armoni Muzikalarında her dizimde kolaylıkla çalabilen basson, daha çok pedal seslerde veya duyurulması, belirtilmesi gereken ezgilerde solo olarak başarı ile kullanılabilir.
Ayrıca, Flüt, Klarnet ve Obuayı alt sekizlisinden katlayarak, bir ezgisel çalgı görevi ile de kullanılabilir. Yine uyarımlarda Orkestranın Klarnetin yerine kullanılan Büğlü ile birlikte görev alabilir. Üç sekizli ve bir tam dörtlü genişliğini kapsayan ses dizisi ile Basson, çabuk; ezgisel geçişler, diziler, bağlı, bağsız, dilli seslenimde başarılı bir çalgıdır. Solo olarak kullanıldığında, çabuk ezgiler ve çalması güç tirillemelerden sakınmalıdır. Bassonlar, kalın seslerde PP., deyisi ile çalamazlar. Yapısı bakımından, sekizli, onikili ve iki sekizjiye dek sıçramalı aralıklarda çalışlar yapabilir. Ses rengi, ses genişliğinin bölümlerine göre ayrı ayrı birer özellik taşır. L.Hector Berlioz, Bassona "Merche du Supplice" parçasında alaycı ve güldürücü bir görev vermiş ve Orkestra kitabında da; "asaletten yoksun" bir çalgı olarak nitelenmiştir. Oysa bugün bu düşünceye katılmak güçtür. Bu görüşü yalnız Berlioz' a ait olarak tanımak gerekiyor. Basson özelliği dolayısile çeşitli duyguların ileticisi olarak görev almıştır. O, Jeseph Maurice Ravel (1875-1937)' in Orkestraya uyumladığı; Modest Petrovitch Mussorgsky (1839-1881)' nin: "Bir Sergiden Tablolar" adlı bestesinde; coşkulu, sıcak ve cana yakın ezgilerin gerçek sesçisi, Felix Mendelssohn (1809-1847)' un: "Bir Yaz Gecesi Rüyası" adlı bestesinde; Kornonun güzel eşlikçisi, Faust Lanetlemesi' nin "Askerler Marşı" nda; yiğit seslerin süsü, Ch. Koechlin (1867 - 1950)' ın: "Basson ve Orkestra Süviti" nde; güldürücüdür. Sevimli ve yüksek duyguların ileticisidir. Sololar da; soylu, sevimli duyguların veya ölüm yasının çizgilenişi, tahta, telli ve alaşımlı çalgıların deyilerinin süslenişi, onunladır. O her denileni yapan, her deyinin yardımına koşan, duygulan seslendiren, güzel rengiyle her bestecinin yanındadır. Onun için soloların çok olmadığından yakınanlar haklıdır. Konuya ışık tutacak birkaç seçkin besteyi dinleyenler, onun için en gerçek en yeterli bilgiyi bulacaklardır.
Son düzenleyen GusinapsE; 17 Nisan 2006 00:55
GusinapsE - avatarı
GusinapsE
Ziyaretçi
8 Nisan 2006       Mesaj #17
GusinapsE - avatarı
Ziyaretçi
KONTRBASSON


007 kontrbasson

Alm., Contre Fagott
Fr., Contrebasson
İng., Contra Bassoon
İta., Contra Fagotto
Çift kamışlı soluklu bir çalgıdır.
Notası, dördüncü çizgi Fa açkısı ile yazılır.
Diyapazona göre duyulusu, bir sekizli alttandır.
Orkestra ve Armoni Muzikalarında, bir partisi bulunur.
Solo ve eşlik görevi verilir.


Ses dizisi genişliği:

007 ses kontrbasson

Genellikle Basson Ordinaire'i bir sekizli aşağıdan katlar, ince bölüm sesleri seyrek olarak kullanılır. Kalın bölüm sesleri koyu ve kapalıdır. Çabuk geçişler, ezgiler, tirillemeler yerine; geniş, yavaş ezgiler ve eşlik görevleri verilmelidir.



ÇİFTLEMELER

SESDAŞ ÇİFTLEME:

Klarnet ile Basson: Zengin. Eğer Klarnetin kalın bölüm sesleriyle ise, karanlık bir renk sağlanır.

Büyük Flüt, Obua ve Basson, veya Obua, Klarnet ve Basson veya dördü bir arada (Büyük Flüt, Obua, Klarnet, Basson): Çok az kullanılır. Tuttilerde düşünülür.

Basson ile Korno: Msn Photo ve (MF) de bazı seslerinin benzemesi iyidir. Çok az kullanılır.


SEKİZLİDEN ÇİFTLEME:
Klarnet ile Basson: özellikle kalın seslerde, koyu bir renk sağlanır.
İKİ SEKİZLİDEN ÇİFTLEME:
Büyük Flüt, Obua ve Basson: Klasik devirde sık kullanılan bir düzen.
Büyük Flüt, Klarnet ve Basson: Etkili bir renk sağlanır. Büyük Flüt......Basson: İyidir. Orta bölümün boş bırakılması, özel bir renk elde etmek içindir.
Son düzenleyen GusinapsE; 17 Nisan 2006 00:56
GusinapsE - avatarı
GusinapsE
Ziyaretçi
8 Nisan 2006       Mesaj #18
GusinapsE - avatarı
Ziyaretçi
TEK KAMIŞLI ÇALGILAR
KLARNETLER


008 Klarnetler


Alm., Klarnette
Fr., Clarinette
İng., Clarinet
İta., Clarinetto
Bugün kullanılan dört çeşit Klarnet vardır:


1 - Küçük Klarnet : Mi b
2 - Büyük Klarnet : Si b


a. Do Klarnet : Uzunluğu: 51.7 cm.
b. Si b Klarnet : Uzunluğu: 59 cm.
c. La Klarnet : Uzunluğu: 62.7 cm.

3 - Alto Klarnet : Mi b, Fa
4 - Bas Klarnet : Si b

Adını; parlak, duru, aydınlık anlamlarına gelen Latince; Clarus kelimesinden alan bu soluklu çalgıyı, ilk olarak 1690 yılında Almanya'nın Nürenberg kentinde, Leipzigli çalgı yapıcısı, Johann Christoph Denner (1665-1707)' in oluşturduğu söylenir. Onsekizinci yüzyıla değin, gelişme devrelerinde bu çalgının ondan çok çeşidi yapılmış ve değişik adlar verilmiştir. Fransızlar bir sekizli ses genişliği olan bir çalgı yapmışlar ve adına Chalumeau (Şalümo) demişlerdir. Bugünkü bilinen Soprano, Alto ve Bas Klarnetler ondan esinlenerek yapılmışlardır. Hatta Fransızların, bugün Klarnetin kalın ses bölümüne Şalümo bölümü de demelerinin nedeni o çalgının niteliğini taşımasındandır. 1732 yılında Walther, Klarnet sesinin uzaktan Trompet gibi geldiğini belirtirken, Klarnet yeni yeni tutunuyor ve gelişiyordu. Ancak 1750 yılından sonra Manheim ve Paris Orkestralarında yer alabilecek duruma geldi. Mozart'ın Mi b Senfonisinde kullanılmasına, Operalarında yer verilmesine karşın Klarnetin ancak 1812 yılında 13 açkılı duruma getirilişi düşünülürse, yeterli gelişmeyi sağlayamadığı kendiliğinden ortaya çıkar. Klarnet için, Boehm dizgesinin uygulanmasını düşünen Klarnet çalıcısı ve Paris Konservatuarı öğretim üyelerinden, Korfo' lu Klenore Klose (1808 - 1880) oldu. Bu düşüncenin gerçekleşmesini de, 1843 yılında L.A. Buffet sağladı.


008a eski klarnetler


Klarnetin 1825 yılında İstanbul'da kullanılmaya başlandığı bilinmektedir. Ancak Boehm dizgeli Klarnetler 1854 yıllarında gelmiştir. Bugün Klarnet, Orkestraların ve Armoni Muzikalarının en önemli çalgıları arasındadır. La Klarnet Orkestralarda kullanılmaktadır. Do ve Mi b Klarnetler ise, bırakılmıştır. En elverişli ve yararlı olanı; Si b Büyük Klarnettir. Dayanıklı ağaçlardan, ebonitten ve bugün için bazı öğelerin karışımı soğuk - sıcağa dayanıklı bir biçimde yapılan Klarnetlerden başka, alaşımdan yapılanları da vardır. Ancak alaşımlı olanlar, diğer nitelikte yapımlı olanların verdiği sesi vermediklerinden kullanılmazlar. Beş ekli parçadan oluşmuştur. Kamış takılıp üflenen birinci bölümüne; Bek, ikinci bölümüne; "Barille", üçüncü bölümüne; Medium (orta), dördüncü bölümüne; Şalümo ve beşinci bölümüne de; Pavillon (kalak) adı verilir. Flüt, Obua, Korangle ve Basson gibi, bu çalgının da üzerine takılmış, alaşımlı açkılarla ses deliklerini kapatıp-açarak, ses elde edilir. Çalgının kamış takılan; Bek bölümünden ağza alınarak, sol el üst ses delikleri kavrağında, sağ el alt ses delikleri kavrağında olmak üzere az eğimli bir tutuşla yere doğru tutulur.
Dudakların; kusursuz, dişlerin; düzgün ve eksiksiz (ön dişler) olması aranılan nitelikler arasındadır. Bu çalgıya on yaşında başlanabilir, iyi calici niteliği taşıyabilmek için, her gün dört saat çalışmak gerekir.
Klarnetler için verilen bu genel bilgilerden sonra şimdi, ilk başta belirttiğimiz çeşitlerinin ayrı ayrı, yöntem, görev ve renk incelemesine geçelim.
Son düzenleyen GusinapsE; 17 Nisan 2006 00:47
GusinapsE - avatarı
GusinapsE
Ziyaretçi
9 Nisan 2006       Mesaj #19
GusinapsE - avatarı
Ziyaretçi
SAKSOFONLAR


013 saksofonlar



Bu çalgının yapımı ondokuzuncu yüzyılın ilk yarısındadır. İlkkez Adolphe SAX (1814 - 1849) adlı bir çalgı yapıcısı bu çalgıyı 1840 yılında oluşturmuştur. Çalgının adını oluşturan kelimenin ilk Üç harfi (Sax) bulgucunun adı olup (Phone) da Yunanca; ses anlamındadır. Böylelikle iki kelimenin birleştirilmesi sonucu çalgının adı verilmiştir. Açkı ve kapaklı ses delikleri ile donatılmış plan çalgı, alaşımdan yapılmaktadır. Kıvrık boyunlu bir biçimde olup, Klarnet gibi kamış takılan Bek' i vardır. Kamış takılı bek, ağza alınarak üflenir. Sol el ses deliği kavrağının üst bölümünde, sağ el ses deliği kavrağının alt bölümünde olmak üzere sağ kalçaya doğru uzanan az eğimli bir biçimde tutulur. Çalgının tutuş ve güvenini sağlamak için, ince bir kayışla veya uzayıp kısalabilen bir iple boyuna asılır. Armoni Muzikalarında kullanıldığından beri, Bas ve Alto Klarnetleri aratmayan bir özellik taşır. Dizge oluşumunun gelişmiş olması bakımından, bestecilerin özellikle Armoni Muzikaları için olan bestelerinde çok değerli görevler verdiği bir çalgıdır. Ses rengi dolayısı ile diğer çalgılardan ayrı bir özellik taşır. Saksofonlar, dizge oluşumu bakımından birinin aynı olan beş çalgılık bir aileyi oluştururlar.


1 - Soprano Saksofon: Si b

2 - Alto Saksofon: Mi b

3 - Tenor Saksofon: Si b

4 - Bariton Saksofon: Mi b

5 - Bas Saksofon: Si b Bu çalgıları çalabilmek için, dudakların; kusursuz, dişlerin; düzgün ve eksiksiz (ön dişler) olması, aranılan nitelikler arasındadır. Bu çalgılara çeşitlerine göre, on - onsekiz yaşlar arasında başlanabilir. Her gün için, dört - altı saat çalışmak gerekir.
Son düzenleyen GusinapsE; 17 Nisan 2006 00:48
GusinapsE - avatarı
GusinapsE
Ziyaretçi
10 Nisan 2006       Mesaj #20
GusinapsE - avatarı
Ziyaretçi
PARLAK SESLİ ALAŞIMLI ÇALGILAR

TROMPET

019a trompet calici


Alm., Trompete
Fr., Trompette
İng., Trumpet
İta., Tromba veya Trombetta
A. Trompet Cavalerie
Dolaşım uzunluğu: 205 cm.
Uzunluğu: 54 cm.
B. Trompet Do
Dolaşım uzunluğu: 118 cm.
Uzunluğu : 54 cm. C. Trompet Si b
Dolaşım uzunluğu: 132 cm.
Uzunluğu : 54 cm.

TROMPET Sİ b

019 trompet

Alaşımlı ağızlıklı soluklu bir çalgıdır.
Notası, ikinci çizgi Sol açkısı ile yazılır.
Diyapazona göre duyulusu, bir büyük ikili aşağıdandır.
Solo ve eşlik görevi verilir.
Armoni Muzikalarında, en az iki partisi bulunur.
Ses rengi, açık ve parlaktır.

Ses dizisi genişliği :


019 ses trompet



a. Kalın bölüm b. Orta bölüm c. İnce bölüm

Sağ elin 1,2 ve 3 ncü parmakları, pistonlar üzerinde, sol el çalgının altından destek görevi yaparak, çalgının ağızlık bölümü dudaklara dayatılır ve yere koşut bir tutuşla çalınır.
Dudakların; kusursuz, dişlerin; düzgün ve eksiksiz (ön dişler) olması, aranılan nitelikler arasındadır. Bu çalgıya başlamak için, on - oniki yaş normaldir. Ancak, yirmibeşinden sonra öğrenmeğe çalışmak, gereksiz bir gayret olur (yeni başlayanlar için). Günlük çalışma konusunu, dudakların ve bünyenin dayanıklılığına bırakmak gerekir. Çünkü, çok çalışmak isteyen bir çalgıdır. Bununla beraber, her gün en az, dört saat çalışılmalıdır.
Bu çalgının geçmişi, çok eski yıllara dayanır. Tanınmış olan iki biçiminden, düz ve pistonlu olanlarından, bugün en çok kullanılanı; Si b sesinde ve pistonlu olanıdır. Çok eski devirlerdeki zafer törenlerinin en başta söz edilen çalgısı, düz Trompetlerdir. Bu Trompetlere piston düzeni ancak ondokuzuncu yüzyıl başlarında konuldu, önceleri İtalyan Operalarının Orkestralarında yer aldı. Besteciler armonik sesler veren düz Trompeti kullandılar. Sonra, Bach ve Haendel çağında yaygınlıkla kullanılan bir çalgı oldu. Klasik bestecilerin Orkestralarında iki Trompetle yetindiklerini, Wagner ile yeniden önem kazandığını söylerken, bu deyişe koşut olarak, çalgının gelişme zamanını da düşünmek gerekir, pirinçten yapılma, ağızlıklı ve pistonlu Trompetler günümüzde gelişme devrim tamamlamış durumdadır. Çalgıya piston düzeni eklendikten sonra, çeşitli seslerde yapıldı. Bir zaman Fa ve Mi b seslerinde yapılanlar kullanıldı. Şimdi bunların yerine Do ve Si b seslerinde yapılanlar kullanılmaktadır. Artık Fa ve Mi b sesleminde olanlar pistonsuz Trompetlerdir. İnce bölüm seslerinin çıkarılabilmesi oldukça güçtür. Bu sesleri sağlamlıkla çıkartabilecek çalıcılar gereklidir. Parlak ve gür bir sesi vardır. Kalın bölümün ilk iki notası, ince bölümün son üç notası dışarı kalmak üzere diğer seslerde yazılacak tüm ezgileri, parlak, kusursuz ve başarı ile seslendirebilir. Sesleri acı bir özellik taşır. Bu özelliğini kapatmak için yanında Kornete de yer verilmesi zorunludur. Armoni Muzikaları için, çoklukla iki Trompet partisi yazılır. Eğer çalıcı, parti sayısından 1 çok ise, bu durumda birinci partiyi; 1, ikinci partiyi; 2 kişi çalar. 2 çok ise, her iki partiye de; ikişer çalıcı verilir. Eğer dört parti varsa, bu partilerin dağıtımı şöyle yapılır:


019b trompet surdin

a. 1 nci parti, 1 nci Trompete
b. 2 nci parti, 1 nci Kornete
c. 3 ncü parti, 2 nci Kornete
d. 4 ncü parti, 2 nci Trompete verilir.
Topluluk içerisinde, Kornetlerle ve Trombonlarla birleştirilmiş Trompetler P., ve PP., seslerine çok iyi bir etki yapar. Bu çalgı, Armoni Muzikalarının pistonlu ve sürgülü Trombonları ve bütün alaşımlı çalgıları ile çok iyi birleşir. Yapılışı, çabuk notaların çalınmasına elverişlidir. Bağlı - bağsız, dilli, çift dilli, diatonik, kromatik ve çabuk ezgileri kolaylıkla başarabilir. Eşlik ezgilerindeki uzun seslerde, düzen (akor) durumundaki Trompet partilerini; sekizli, altılı, beşli ve üçlü aralıklar ile kullanmalıdır. Bu gibi durumlarda, uyumsuz aralıkları zorunlu olmadıkça kullanmamalıdır. Sürekli uyumsuz (dissonan) aralıkları ve özellikle, dörtlü aralığı sert bir etki bırakacağından kullanmaktan çekinmelidir. Ezgilerin tatlı ve gür sesçisi Trompet için, tüm duygulan seslendirmek kolaydır. Yeter ki, onun anlatım gücüne uygun ezgiler oluşturulsun. Dinletilerde, erkekçe duyguların çizgilenişi beliriyorsa içinizde; Trompetin varlığını öğrenmiş olursunuz.
Son düzenleyen GusinapsE; 17 Nisan 2006 00:49

Benzer Konular

3 Mayıs 2014 / Misafir Sanat
10 Kasım 2012 / Fırtına X-Sözlük
11 Şubat 2012 / emrecan Soru-Cevap
10 Kasım 2012 / P.u.S.u Taslak Konular