Toplumcu gerçekçilik
MsXLabs.org & Morpa Genel Kültür Ansiklopedisi & Vikipedi
20. yüzyılda gerçekçiliğin marksist yorumuyla geliştirilen sanat kuramı.
1930'larda ortaya çıkmış, ana ilkeleri 1934'te toplanan Sovyet Yazarlar Birliği'nin kongresinde saptanmıştır. Açılış konuşmasını Jdanov'un yaptığı kongrede Gorki, Buharin, Karl Radek gibi kuramcı ve yazarlar toplumcu gerçekçiliğin ne olup ne olmadığı üzerinde durmuşlardır. Toplumcu gerçekçilik, sanatın ne olduğu sorusundan çok ne olması gerektiği sorusunu yanıtlar.
Toplumcu gerçekçilere göre sanat, insanı ürünü olduğu toplumsal koşullar içinde ele almalı, sınıf çatışmasını, toplum gerçeklerini devrimci bir doğrultuda yansıtmalıdır. Bunun için de devrimci, olumlu tipler yaratılmalıdır. Sözkonusu kongrede saptanan bu ilkeler toplumcu gerçekçiliğin estetik bir sistem olarak kurulduğu anlamına gelmez. Sistemleşme zamanla gerçekleşmiştir. Ama Marksizmin yorumuna bağlı olarak birçok noktada Marksist estetikçiler arasında da görüş ayrılıkları görülmektedir.
Toplumcu gerçeklik, Marksist ideolojinin sanatçıya ve doğal olarak da onun yaratısına yansımasıdır. Toplumcu gerçeklik, sanatçıyı toplumsal bir varlık olarak görür. Sanatçının fiziksel ve düşünsel her türlü gelişimi tarihsel bir süreç içinde gelişmiştir. Bu nedenle sanatçı toplumsal bir varlık, onun sanatsal ürünü de toplumsal yaratıdır. Bu sanat akımının özünde Sanat toplum içindir anlayışı vardır. Her sanatçı, bilincini ve yaratısını şekillendiren çağına karşı toplumsal bir sorumluluğa sahiptir. Bu sorumluluk sanatçıyı toplumsal olaylara ve çağına karşı aktif kılar. Sanatçı toplumsal eşitsizlikleri ve sömürüyü görerek, kendi bilincinde estetize eder. Ve sanatsal bir yaratı biçiminde topluma sunar. Toplumcu gerçeklik sanatı ve onun eserini tarihsel bir sürecin ürünü olarak görür.
MsXLabs.org & Morpa Genel Kültür Ansiklopedisi & Vikipedi
Sponsorlu Bağlantılar
20. yüzyılda gerçekçiliğin marksist yorumuyla geliştirilen sanat kuramı.
1930'larda ortaya çıkmış, ana ilkeleri 1934'te toplanan Sovyet Yazarlar Birliği'nin kongresinde saptanmıştır. Açılış konuşmasını Jdanov'un yaptığı kongrede Gorki, Buharin, Karl Radek gibi kuramcı ve yazarlar toplumcu gerçekçiliğin ne olup ne olmadığı üzerinde durmuşlardır. Toplumcu gerçekçilik, sanatın ne olduğu sorusundan çok ne olması gerektiği sorusunu yanıtlar.
Toplumcu gerçekçilere göre sanat, insanı ürünü olduğu toplumsal koşullar içinde ele almalı, sınıf çatışmasını, toplum gerçeklerini devrimci bir doğrultuda yansıtmalıdır. Bunun için de devrimci, olumlu tipler yaratılmalıdır. Sözkonusu kongrede saptanan bu ilkeler toplumcu gerçekçiliğin estetik bir sistem olarak kurulduğu anlamına gelmez. Sistemleşme zamanla gerçekleşmiştir. Ama Marksizmin yorumuna bağlı olarak birçok noktada Marksist estetikçiler arasında da görüş ayrılıkları görülmektedir.
Toplumcu gerçeklik, Marksist ideolojinin sanatçıya ve doğal olarak da onun yaratısına yansımasıdır. Toplumcu gerçeklik, sanatçıyı toplumsal bir varlık olarak görür. Sanatçının fiziksel ve düşünsel her türlü gelişimi tarihsel bir süreç içinde gelişmiştir. Bu nedenle sanatçı toplumsal bir varlık, onun sanatsal ürünü de toplumsal yaratıdır. Bu sanat akımının özünde Sanat toplum içindir anlayışı vardır. Her sanatçı, bilincini ve yaratısını şekillendiren çağına karşı toplumsal bir sorumluluğa sahiptir. Bu sorumluluk sanatçıyı toplumsal olaylara ve çağına karşı aktif kılar. Sanatçı toplumsal eşitsizlikleri ve sömürüyü görerek, kendi bilincinde estetize eder. Ve sanatsal bir yaratı biçiminde topluma sunar. Toplumcu gerçeklik sanatı ve onun eserini tarihsel bir sürecin ürünü olarak görür.
"İnşallah"derse Yakaran..."İnşa" eder YARADAN.