Arama

Haçlı Seferleri

Güncelleme: 17 Kasım 2016 Gösterim: 26.950 Cevap: 12
GusinapsE - avatarı
GusinapsE
Ziyaretçi
22 Mayıs 2006       Mesaj #1
GusinapsE - avatarı
Ziyaretçi

Haçlı seferleri

Ad:  Haçlı_Seferleri.JPG
Gösterim: 3519
Boyut:  59.9 KB

Batılı Hıristiyanların Kudüs’ü ve öteki kutsal yerleri Müslümanların elinden almak için düzenledikleri askeri seferler. 1095-1270 arasındaki sekiz ana sefer ile 1291’den sonra düzenlenen bir dizi küçük seferden oluşur.
Sponsorlu Bağlantılar

11. yüzyılın son çeyreğine gelindiğinde Batı Avrupa bir dizi feodal krallıktan oluşuyordu. 10. yüzyıldan başlayarak büyük bir nüfus patlamasına sahne olan, bir yandan da ekili alanların genişlemesiyle tarımsal üretimleri artan bu ülkeler yeni pazarların arayışı içindeydiler. Bu dönemde yaşanan ekonomik canlanmayla birlikte İtalyan denizcileri Akdeniz’deki Müslüman egemenliğini tehdit eder duruma gelmişlerdi. Ama Doğu’nun ticaret yolları ve limanları Müslümanların denetimi altındaydı.

İspanya’nın 8. yüzyılda Müslümanlar tarafından fethi Hıristiyan dünyayı bir İslam kuşatması altına sokmuştu. Öte yandan, Bizans İmparatorluğu da güç durumdaydı. Hıristiyanlığın Yakındoğu’daki bu güçlü kalesi Emeviler ve Abbasiler karşısında büyük yenilgiler almış ve toprak kaybına uğramıştı. 1071’de Anadolu’ya girdikten sonra Nikaia’yı (İznik) merkez edinerek Anadolu Selçuklu Devleti’ni kuran Türkler de imparatorluğun geleceğini sürekli tehdit ediyordu. Ayrıca başta Kudüs olmak üzere Hıristiyanların haç yerlerinin Müslümanların elinde bulunması Hıristiyan dünya için önemli bir rahatsızlık kaynağıydı.

Bizans imparatoru I. Aleksios Komnenos Selçuklu tehdidine tek başına karşı koyamayacağını görünce, Doğu ve Batı kiliseleri arasındaki gerginliklerin yumuşamaya başlamasını da göz önünde bulundurarak 1095’te Katolik Kilisesi’nden yardım istedi. 18 Kasım 1095’te Clermont Konsili’ni toplayan Papa II. Urbanus da Doğu Hıristiyanla- rım kurtarmanın bir din görevi olduğunu ve bu sefere katılanlann bütün günahlarının affedileceğini belirterek Bizans’a yardım çağrısında bulundu. Çağrı Urbanus’un beklediğinden de olumlu tepki uyandırdı ve sefere katılanlann giysi, kalkan, sancak ya da zırhlarında bir haç taşımaları kararlaştırıldı.

Clermont Konsili’nin ardından savaş hazırlıktan başladı. Bu arada birçok kişi düzenli ordunun toplanmasını beklemeden başıbozuk birlikler oluşturarak Doğu’ya doğru yola çıktı. Bunlann en ünlüsü köyleri ve kasabaları dolaşıp ateşli vaazlar vererek halkı sefere çağıran Pierre l’Ermite ile yardımcısı Yoksul Gautier’ydi. Bizans imparatoru I. Aleksios, Ağustos 1096’da Konstantinopolis’e (İstanbul) ulaşan Pierre’e asıl Haçlı kuvvetlerini beklemesini önerdi. Ama Pierre saflardaki sabırsızlık karşısında bu öneriye uymayarak hemen Anadolu’ya geçti. Nikaia’ya kadar ilerleyen bu yağmacı birlikler I. Kılıç Arslan karşısında yenilgiye uğrayıp kılıçtan geçirildiler.

I. Haçlı Seferi.


Asıl Haçlı kuvvetleri Urbanus’un talimatı uyannea Ağustos 1096’da harekete geçti. Batı Avrupa krallannın hiçbirinin katılmadığı ve çoğunluğunu Frank şövalyelerinin oluşturduğu Haçlılar dört ayn koldan yola çıktı. Birinci kol Fransa kralı I. Philippe’in kardeşi Hugues de Vermandois ile Aşağı Lorraine dükü Godefroi de Bouillon’un, ikinci kol Norman asıllı Bohemond’un, üçüncü kol Toulouse kontu Raimond de Saint-Gilles’in, dördüncü kol da Flandre kontu Robrecht’in komutasındaydı.

Yaklaşık 4 bin atlı ile 25 bin piyadeden oluşan Haçlı kuvvetleri bir yıl içinde Konstantinopolis’e ulaştı. Bu, ağır zırh ve silahlarla donanmış olması bakımından, o dönem için çok büyük bir güçtü. İmparator I. Aleksios Türklerden geri alınacak Bizans topraklarının kendisine bırakılacağı, fethedilecek yeni topraklarda da Bizans’a sadık yönetimler kurulacağı konusunda Haçlı önderlerinden söz aldı. Karşılığında Bizans da Haçlı ordularına yiyecek ve silah sağlayacaktı.

Haziran 1097’de Nikaia’yı ele geçiren Haçlılar Aleksios’la antlaşmaları uyarınca kenti Bizans’a bıraktılar. Anadolu’nun içlerine doğru ilerlerken Dorylaion (Eskişehir) önlerinde I. Kılıç Arslan tarafından durduruldular, ama çetin bir savaşın ardından onu geri çekilmeye zorladılar. Büyük güçlüklerle Anadolu’yu geçerek 20 Ekim’de Antiok- heia’ya (Antakya) ulaştılar ve sekiz aylık bir kuşatmanın ardından Haziran 1098’de kenti ele geçirdiler. Aleksios kuşatma sırasında Konstantinopolis’e döndüğünden, kuşatmaya komuta eden Bohemond aralarındaki antlaşmanın bozulduğunu ileri sürerek kenti Bizans’a vermeyi reddetti. Bu arada çıkan veba salgını, aralarında papalık temsilcisi Adhemar du Puy’nün de bulunduğu yüzlerce kişinin ölümüne yol açtı.

Antiokheia’yı ele geçiren Haçlı birlikleri Raimond de Saint-Gilles komutasında Kudüs’e doğru ilerlediler. Flandre kontu Rob- reeht, Godefroi de Bouillon, Tancrede de Hautville ve Normandiya dükü Robert de sonradan onlara katıldı. 7 Haziran’da Kudüs’e ulaşan Haçlılar bir aylık bir kuşatmadan sonra kenti Fatımilerden alıp Müslüman ve Yahudi halkı kılıçtan geçirdiler. Kenti kurtarmak için gelen Mısır ordusu yenilgiye uğratıldı ve Godefroi, Advocatus saneti sepulehri (Kutsal Kabrin Koruyucusu) unvanıyla kentin yöneticisi ilan edildi. Godefroi’nın ölümü üzerine yerine geçen kardeşi 11 Kasım 1100’de Kudüs Krallığı’m kurdu ve kendini I. Baudouin adıyla kral ilan etti.

Ardından Filistin kıyılarını ele geçiren Haçlılar burada Kudüs Krallığı’ndan başka üç devlet kurdular: Trablusşam Kontluğu, Antakya Prensliği ve Edessa (Urfa) Kontluğu. Başlangıçta sınırlarını genişletmek için çeşitli girişimlerde bulunan bu devletler sonraki yıllarda yalnızca topraklarını korumaya çalıştılar. Müslüman devletler ise aralarındaki çekişmeleri bir yana bırakıp Haçlılara karşı birleştiler. Bu arada Franklara cihad açan Musul atabeği İmadeddin Zengi öteki Müslüman devletlerin de desteğini kazandı. İmadeddin Zengi’nin 1144’te Urfa Kontluğumu ele geçirmesi Hıristiyan dünyasında büyük tepkilere yol açtı ve Papa III. Euge- nius 1145 tarihli fermanıyla yeni bir Haçlı seferi çağrısında bulundu.

II. Haçlı Seferi.


İkinci seferin birincisinden farkı, katılanlar arasında Avrupa’nın iki büyük hükümdarı olan Fransa kralı VII. Louis ile Alman imparatoru III. Konrad’ın da bulunmasıydı. Aynca, papalık fermanında sefere katılacakların ailelerinin ve mülklerinin korunacağı belirtilmişti. Öte yandan Bizans imparatoru Manuel Komnenos Haçlılara öteki seferde olduğu gibi kılavuz, yiyecek içecek ve teçhizat sağlayacağını, ama asker vermeyeceğini bildirmişti.

Alman imparatoru III. Konrad tahtın vârisi ve yeğeni Schwabenli Friedrich, Polonya ve Bohemya kralları ve öteki Alman soylularıyla birlikte Mayıs 1147’de yola çıktı. Konstantinopolis’e ulaştığında Manuel Komnenos tarafından karşılandı ve daha sonra Anadolu’nun içlerine doğru ilerlemeye başladı. Ama, Dorylaion yakınlarında Anadolu Selçuklu sultanı I. Mesud karşısında yenilgiye uğradı ve Nikaia’ya güçlükle kaçabildi.

Bir ay sonra, karısı Kraliçe Eleanor ile birlikte yola çıkan VII. Louis ise kasım ayında Nikaia’ya ulaşarak Konrad’la buluştu. Birlikte Ephesos’a (Efes) doğru ilerledi- lerse de Ephesos’ta hastalanan Konrad Konstantinopolis’e dönmek zorunda kaldı. Louis ise zorlu bir yolculuktan sonra Mart 1148’de Antiokheia’ya ulaktı. Antiokheia prensi Raimond, Louis’nin imadeddin Zengi’nin oğlu Nureddin Zengi yönetimindeki Halep’e saldırmasını istedi. Ama Louis bu öneriye uymayarak Kudüs’e geçti ve orada Konrad’la buluştu.

Kudüs’te Haçlı önderlerinin katıldığı bir toplantıda Şam’a saldın karan alındı ve 50 bin kişilik büyük bir ordu oluşturuldu. Haçlı kuvvetlerinin Şam’ı kuşatması üzerine korkuya kapılan Şam atabeği Unur, eski düşmanı Nureddin Zengi’den yardım istemek zorunda kaldı. Nureddin’in birliklerinin kente yaklaşması, yenilgiye uğrayacaklarını anlayan Haçlılann beş günlük kuşatmayı kaldırarak 28 Temmuz’da geri çekilmelerine yol açtı. II. Haçlı Seferi’nin başansızlıkla sonuçlanması Hıristiyan dünyasında geniş yankılar ve büyük bir üzüntü yarattı.

II. Haçlı Seferi’ni izleyen 25 yıl boyunca Kudüs Krallığı III. Baudouin ile I. Amalricus adlı iki yetenekli hükümdarın yönetiminde kaldı. Baudouin’in yerine geçen Amalricus 1153’te Aşkelon’u ele geçirdiyse de bu tarihten sonra Müslüman devletler tarafından kuşatıldı ve bir daha toprak kazanamadı. Bu arada Mısır’daki Fatımiler arasında karışıklıkların çıkması üzerine Nureddin Zengi, komutanlarından Şirkuh ile yeğeni Salaheddin Eyyubi’yi 1164’te Mısır’a gönderdi. Şirkuh’un ölümünden (1169) sonra Salaheddin Eyyubi’nin Mısır’ın gerçek hükümdan olmasıyla Müslüman dünyasındaki ikilik de sona erdi. Bu arada Anadolu Selçuklu sultanı II. Kılıç Arslan Bizans imparatoru Manuel Komnenos’u 1176’da Myriokephalon Savaşı’nda büyük bir yenilgiye uğrattı. Üç yıl sonra Salaheddin Eyyubi’nin Halep’i işgal etmesiyle, Haçlı devletlerinin dört bir yandan kuşatılması süreci tamamlandı. Salaheddin Eyyubi Kudüs Krallığı’yla ateşkes imzalayarak Mısır’a döndü.

Kudüs Kralhğı’nm 1186’da bir kervana saldırarak ateşkesi bozması üzerine Salaheddin Eyyubi Haçlı devletlerine savaş açtı. 4 Temmuz 1187’de Hattin yakınlarında yapılan savaşta Kudüs kralı Guy de Lusig- nan Salaheddin Eyyubi karşısında büyük bir yenilgiye uğradı. Salaheddin Eyyubi Guy de Lusignan’ın hayatını bağışladı, ama Hospitalier ve Templier Haçlı tarikatlarına bağlı yaklaşık 200 şövalyenin idamını emretti.

Savaştan sağ kurtulabilen şövalyeler fidye karşılığında serbest bırakılırken, piyadelerin çoğu esir pazarlarında satıldı. Böylece, Kudüs Krallığı’nm askeri gücü neredeyse tümüyle yok edildi. Hattin Savaşı’nın ardından yeni zaferler peşinde koşmaya başlayan Salaheddin Eyyubi kıyı boyunca ilerleyerek Akkâ’yı ele geçirdi. Eylül 1187’ye gelindiğinde krallığın önemli kalelerinden çoğu ve Tyros (Sur) dışında Tripolis’in (Trablus - şam) güneyinde kalan limanların tümünü almıştı. Ibelinli Balian komutasındaki bir avuç askerin koruduğu Kudüs kenti de 2 Ekim 1187’de Salaheddin’e teslim oldu. Salaheddin Eyyubi fidye karşılığında kent halkının Kudüs’ü terk etmesine izin verdi. Suriyeli Hıristiyanlarla Rumlar ise kendi istekleriyle kentte kaldılar.

III. Haçlı Seferi.


Kudüs’ün düştüğü haberi Avrupa’da geniş yankılar uyandırdı. Papa III.Urbanus’un ölümü üzerine onun yerine geçen Papa VIII. Gregorius bir ferman yayımlayarak yeni bir sefer çağrısında bulundu. Papanın çağrısına ilk yanıt Sicilya kralı II. Guglielmo’dan geldi. Guglielmo hemen bir donanma kurmak için hazırlıklara giriştiyse de Kasım 1189’da sefere katılamadan öldü. Bu arada Papa VIII. Gregorius o dönemde papalıkla arası açık olan Kutsal Roma Germen imparatoru I. Friedrich’e (Barbarossa) elçiler göndererek sefere katılmasını istedi. Papanın çağrısına olumlu yanıt veren Friedrich, Mayıs 1189’da o zamana değin bir araya getirilen Haçlı kuvvetlerinin en büyüğünün başında yola çıktı. Selçukluları yenilgiye uğrattıktan sonra Mayıs 1190’da Ikonion’a (Konya) ulaştı. Ama bir ay sonra Silifke yakınlarında Göksu’yu geçerken boğularak öldü. Friedrich’in ölümü Alman ordusunun dağılmasına yol açtı; ordunun ancak küçük bir bölümü Schvvabenli Friedrich ve AvusturyalI Leopold’un komutasında yola devam ederek Tyros’a ulaştı. Bu arada Avrupa’da İngiltere kralı I. Richard (Aslan Yürekli) ile Fransa kralı II. Philippe August Doğu’ya düzenlenecek sefer için kuvvetlerini birleştirmeye karar verdiler. İki kral Sicilya’nın Messina kentinde buluşarak karşılıklı hak ve yükümlülüklerini belirleyen bir antlaşma imzaladılar.

Philippe, 20 Nisan 1191’de Akkâ’ya (Acre) vardı ve kenti kuşatma altına aldı. Richard ise, uğradıkları deniz kazasından sonra Bizans hükümdarı Isaakios Komne- nos’a esir düşmüş olan kız kardeşi Joan ile nişanlısı Navarre’lı Berengaria’yı kurtarmak için Kıbrıs’a uğradı. Kendisine direnen Isaakios’u yenip Kıbrıs’ı ele geçirdikten sonra 8 Haziran’da Akkâ’ya ulaştı.

Haçlılar karşısında fazla direnemeyen Akkâ komutanı, Salaheddin Eyyubi’nin emirlerini çiğneyerek Temmuz 1191’de teslim oldu. Bu yenilgi karşısında şaşkınlığa düşen Salaheddin Eyyubi tutsakların karşılıklı değiştirilmesini öngören antlaşmayı onaylamak ve 1187’de ele geçirmiş olduğu Gerçek Haç’ı Hıristiyanlara geri vermeyi kabul etmek zorunda kaldı. Ama, Richard antlaşmaya uymayı reddedince görüşmeler yanda kesildi; Salaheddin Eyyubi de Gerçek Haç’ı vermeyi reddetti. Bu arada Philippe, Leopold ve Richard arasında anlaşmazlıklar çıkmış ve görevinin tamamlandığını düşünen Philippe ülkesine dönmüştü. Kadınlar ve çocuklarla birlikte bütün tutsakların öldürülmesini emreden Richard ise, yeni topraklar kazanmak amacıyla seferi sürdürdü ve 1191’de Arsuf’ta büyük bir zafer kazandı; ardından Yafa ve Daron’u (1192).aldı. Ama daha fazla ilerleyemediğinden asıl hedefi olan Kudüs’e ulaşamadı.

Sonunda Richard ile Salaheddin Eyyubi arasında 2 Eylül 1192’de beş yıllık bir barış antlaşması imzalandı. Buna göre Yafa’nın kuzeyindeki topraklar Haçlıların elinde kalıyor ve Hıristiyanların kutsal yerleri ziyaret etmelerine izin veriliyordu. Haçlıların bu seferdeki en büyük kazançları Kıbrıs’ın ele geçirilmesi oldu. Ada, izleyen Haçlı seferlerinde üs olarak kullanıldı, daha sonraki yıllarda bağımsız bir krallık oldu.

IV.Haçlı Seferi.


Papa III. Innocentius 1198’de IV. Haçlı Seferi için bir ferman yayımladı. Halkı sefere katılmaya çağıran Champagne kontu III. Thibaut’nun çağrısına pek çok Fransız soylusu olumlu yanıt verdi; sonradan bu sefer üzerine kitaplar yazan Fransız vakanüvisi Geoffroi de Ville hardouin de bunların arasındaydı. Sefere katılacak birliklerin Venedik gemileriyle taşınması kararlaştırıldı. Bunun için Venediklilere belirli bir para ödenecek ve fethedilecek topraklar Fransızlar ile Venedikliler arasında eşit olarak paylaşılacaktı.

Haçlıların bir bölümü doğrudan Anadolu’ ya gitmeyi yeğlediğinden 1202 yazında Venedik’e ulaşan Haçlı kuvvetleri beklenenden küçüktü. Öte yandan Venediklilere ödenmesi gereken para da karşılanamamıştı. Bunun üzerine, ulaşım masrafları karşılığında Macaristan’ın Zara (bugün Zadar) kentinin ele geçirilmesinde Venediklilere yardım edilmesi kararlaştırıldı. Sefere katılan pek çok kişi, Hıristiyan bir kente saldırılmasına karşı çıktıysa da Kasım 1202’de Zara alınarak Venediklilere verildi.

Bundan sonra Venedikliler tarafından, aralarındaki ticari rekabet nedeniyle doğrudan Bizans üzerine yönlendirilen Haçlılar, Zara’nın ele geçirilmesinin ardından Konstantinopolis’e doğru ilerlemeye başladılar. Thibaut’nun ölümü üzerine Haçlıların önderliğini Bonifacio del Monferrato üstlendi. 13 Nisan 1204’te Konstantinopolis’i ele geçiren Haçlı birlikleri, üç gün boyunca kenti yağmaladılar. Kentte düzen sağlanınca Bizans’ta birlikte hüküm süren VI. Aleksios ile babası II. Isaakios’u tahttan indirip Latin împaratorluğu’nu kurdular; Flandre kontu I. Baudouin imparator, Venedikli Tomasso Monosini de patrik ilan edildi. Bununla birlikte Bizans imparatorluğu Nikaia’da varlığını sürdürdü ve VIII. Mikhail 1261’de Cenevizlerin yardımıyla zayıf temeller üzerinde kurulu Latin împaratorluğu’nu yıkarak Konstantinopolis’i yeniden ele geçirdi. Müslümanlara karşı başlatılmasına karşın amacından sapan IV. Haçlı Seferi, Doğu ve Batı kiliseleri arasında her türlü uzlaşma planağım ortadan kaldırdığı gibi, Bizans İmparatorluğu’nun da zayıflamasına yol açtı.

V.Haçlı Seferi.


Haçlı seferlerinin Avrupa’da yarattığı dinsel coşku IV. Haçlı Seferi’nden sonra da artarak sürdü; hatta kitlesel histeriye dönüştü. 1212 yazından başlayarak düzenlenen iki ayrı Çocuk Haçlı Seferi’nde binlerce çocuk öldü ya da esir pazarlarında köle olarak satıldı. Bu gelişmeler karşısında Papa III. Innocentius yeni bir sefere karar verdi ve IV. Laterano Konsili’nde (1215) V. Haçlı Seferi için çağrıda bulundu. Kutsal Roma Germen imparatoru II. Friedrich, Papa III. Innocentius’a sefere katılma sözü vermişti; ama yeni papa III. Honorius, Friedrich’in ülke içindeki sorunlarla ilgilenmek için Almanya’da kalmasına izin verdi. Çoğunluğunu Almanların oluşturduğu Haçlı kuvvetleri Mayıs 1218’de, Kudüs tahtının yasal vârisi Jean de Brienne önderliğinde Mısır’a doğru gemiyle yola çıktı. Haçlılar Ağustos 1218’de Dimyat’ta stratejik önem taşıyan kaleyi ele geçirdiler. Eylül 1218’de papalık elçisi Pelagius’un önderliğinde çoğunlukla Fransızlar- dan oluşan yeni bir Haçlı birliği Anadolu’ya ulaştı. Pelagius Haçlıların kilisenin yönetiminde olduklarını öne sürerek Jean de Brienne’nin komutası altına girmeyi reddetti.

Haçlı ilerlemesi karşısında paniğe kapılan Eyyubiler Şubat 1219’da barış talebinde bulunarak Kudüs’ten de çekilebileceklerini belirttiler. Başta Jean de Brienne olmak üzere bütün Haçlı önderlerinin barış yapmaya hazır olmalarına karşın Pelagius bu öneriye karşı çıktı. Dimyat 5 Kasım 1219’da Haçlıların eline geçti. Pelagius Temmuz 1221’de Kahire’ye doğru ilerlemeye başladıysa da Nil’i geçemeyerek geri çekilmek ve daha önce önerilenden kötü koşullar içeren sekiz yıllık bir barış antlaşması imzalamak zorunda kaldı. V. Haçlı Seferi, papalık tarafından düzenlenenlerin sonuncusu oldu.

VI. Haçlı Seferi.


Kudüs Krallığı’nın vârisi Jean de Brienne’nin kız kardeşi Yolande (II. Isabelle) ile evli olan Kutsal Roma Germen imparatoru II. Friedrich, bu bağ dolayısıyla üzerinde hak iddia ettiği Kudüs tahtını ele geçirmek için, Papa III. Honorius’un da özendirmesiyle yeni bir sefer düzenlemeye karar verdi. Ama, 1227 yazında yola çıkmak üzereyken Haçlılar arasında bir salgın baş gösterince seferi erteledi. Honorius’un yerine geçen Papa IX. Grego- rius bu gerekçeyi ciddiye almayarak, seferi geciktirdiği için Friedrich’i aforoz etti. 1228’de Doğu’ya doğru denize açılan Friedrich savaştan çok diplomatik girişimlerle toprak kazanma yoluna gitti. Eyyubî sultanı el-Kâmil’le 1229’da Kudüs, Beytlehem ve Nâsıra’nın kendisine bırakılmasını öngören bir antlaşma imzaladı ve 10 yıllık ateşkes yaptı. Ardından Kudüs’e girdi ve aforoz edildiği için hiçbir din adamının giydirmek istemediği tacı kendisi giyerek Kudüs kralı oldu.

Ateşkes antlaşmasının sona erdiği 1239’da zayıf bir Haçlı birliği IV. Thibaut ve Cornwall’lu Richard komutasında Doğu’ya gönderildiyse de önemli bir başarı elde edilemedi. Moğol istilası karşısında batıya çekilen Harezmşahlar, Mısırlıların desteğiyle 1244’ te Kudüs’ü ele geçirip yağmaladılar. Böylece, Friedrich’in diplomasi yoluyla sağladığı kazanımların tümü yitirilmiş oldu.

VII. Haçlı Seferi. Kudüs’ün düşmesine ve Doğu Hıristiyanlarının papalıktan yardım çağrısında bulunmalarına karşın, Papa IV. Innocentius başka sorunlarla uğraştığından yeni bir sefer düşünmüyordu. Ama, Fransa kralı IX. Louis yeni bir haçlı seferi düzenlemek istediğini bildirince, onu desteklemeye karar verdi ve I. Lyon Konsili’nde (1245) sefer çağrısında bulundu.

Louis Ağustos 1248’de eşi, kardeşleri Charles d’Anjou (sonradan Sicilya kralı I. Carlo) ve Robert d’Artois, çok sayıda ünlü Fransız soylusu ve küçük bir İngiliz birliğiyle birlikte Doğu’ya doğru yola çıktı. Eylülde Kıbrıs’a ulaştı. Kışın geçmesini bekledikten sonra Mayıs 1249’da Mısır’a doğru ilerlemeye başladı ve bir ay sonra Dimyat’ı aldı. Çok geçmeden Louis’nin üçüncü kardeşi Alphonse de Poitiers komutasındaki birliklerin gelmesiyle Fransızlar daha da güçlendi. Robert d’Artois deneyimli komutanların karşı çıkmalarını dinlemeyerek Şubat 1250’de Mansure yakınlarındaki karargâha bir saldırı düzenledi. Ama büyük bir yenilgiye uğradı ve çarpışmada pek çok insan öldü. Bunun üzerine ordusuyla Robert’in yardımına koşan Louis, Mısır birliklerini Mansure yakınlarında yendi. Bu Haçlıların kazandığı son zafer oldu. Louis daha sonra Kahire üzerine yürüdüy- se de Eyyubi sultanı Turan Şah’a tutsak düştü. Dimyat’ın geri verilmesinden ve istenen fidyenin ödenmesinden sonra 6 Mayıs 1250’de serbest bırakıldı. Danışmanlarının hemen ülkesine dönmesi yolundaki önerilerine karşın Nisan 1254’e değin orada kalarak Eyyubilere tutsak düşmüş Haçlı askerlerini kurtarmaya çalıştı.

VIII. Haçlı Seferi.


Bu arada Eyyubileri yenerek Mısır’da iktidarı ele geçiren (1250) Memlûklar Doğu’daki Haçlı devletleri için büyük bir tehlike haline gelmişti. 1260’ta kendisinden önceki hükümdarı öldürerek Mısır tahtına çıkan Baybars, Salaheddin Eyyubi’nin tersine Hıristiyanlara karşı sert ve acımasız tutumuyla tanınıyordu. Doğu’ daki Latin kentlerini ve kalelerini bir bir ele geçiren Baybars, 1265’te Casearea (Horbat Kesari), Hayfa ve Arsuf’u, ertesi yıl Celile yi, 1268’de Antiokheia’yı, 1271’de de Hospitalier tarikatının güçlü kalesi Krakdes Chevaliers’yi aldı.

Bu yenilgiler Batı’da büyük yankılar uyandırdı ve ilk seferinde başarısızlığa uğrayan Fransa kralı IX. Louis yeni bir sefer için hazırlıklara girişti. Kardeşi Sicilya kralı I. Carlo’nun isteği uyarınca Tunus’u almaya karar vererek Temmuz 1270’te yola çıktı. Ama Kuzey Afrika’ya ulaştıktan hemen sonra hastalanarak öldü. Fransız Haçlılarına yardım için Prens Edward komutasında bir İngiliz birliği Doğu’ya gönderildiyse de geç kalındığından herhangi bir başarı sağlanamadı.

Bu dönemde kendi aralarında da bölünmeye başlayan Haçlılar, Baybars’ın ölümünden (1289) sonra bir dizi yenilgiye uğradılar. 1289’da Trablusşam düştü. Haçlıların anakaradaki son kalesi olan Akkâ da 1291’de Memlûklerin eline geçti. Papa IV. Nicolaus ile ardılları Doğu Hıristiyanlarma yardım için çeşitli girişimlerde bulundularsa da başarılı olamadılar. Daha önceki Haçlı seferlerine öncülük eden Fransa ise, İngiltere’yle arasındaki çekişmeler yüzünden Doğu sorunuyla ilgilenmedi. Büyük bir sefer düzenlenememesinin bir başka nedeni de Avrupa’nın 13. yüzyılın başlarındaki nüfus azalmasıyla birlikte ekonomik bunalımın eşiğine gelmiş olmasıydı.

Öte yandan Doğu’da çeşitli kentlerin yönetimini ele geçirmiş olan dinsel tarikatlar da askeri güçlerini yitirmeye başlamışlardı. Bunlardan yalnızca 1308’de Rodos’u, 1344’te de Smyrna’yı (İzmir) ele geçiren Hospitalier tarikatı toprak kazanabildi. Toton Şövalyeleri etkinliklerini Baltık bölgesine kaydırırken, Templier tarikatı 1312’de Papa V. Clementius tarafından dağıtıldı. Bu dönemin en önemli başarısı, Kıbrıs kralı I. Pierre’in İskenderiye’yi almasıydı; Kıbrıs ise Haçlılar için bir üs olarak kaldı.Haçlı seferleri 15. yüzyıla değin sürdüyse de artık amaç Kutsal Toprakları ele geçirmek değil, Niğde (1398) ve Varna (1444) seferlerinde olduğu gibi, o dönemde Avrupa’yı tehdit eden Osmanlılarm ilerleyişini durdurmaktı.

Sonuçlar.


Avrupa’da 12. ve 13. yüzyıllarda toplumsal yapının büyük bir değişikliğe uğramasında Haçlı seferleri de rol oynadı. Büyük toprak sahiplerinin bu seferler için gerekli parayı bulmak amacıyla mülklerini satmak zorunda kalmaları, bir yandan taşra aristokrasisini sarsarken bir yandan da kralların güçlenmesine yol açtı. Öte yandan başlangıçtaki zaferler papanın saygınlığını artırmışken sonraki yenilgiler kilisenin gücünü zayıflattı. Özellikle V. Haçlı Seferi Doğu ve Batı kiliseleri arasında uzlaşma umudunu ortadan kaldırdıysa da, Doğu Hıristiyanlarının bir bölümü zamanla papalık otoritesini kabul etti.

Haçlı seferleri ticareti de önemli ölçüde etkiledi. Haçlıların Doğu’ya deniz yoluyla taşınması bir yandan gemi yapımcılığım geliştirirken, bir yandan da bu yolla getirilen malların baharat ve ipekli kumaşla değiştirilmesi ticareti canlandırdı ve Ceno- va, Piza ve Venedik gibi kıyı kentlerini önemli birer ticaret merkezine dönüştürdü. Papaların ve kralların sefere mali destek sağlamak için İtalyan bankerlerine başvurmaları ise bankacılığı geliştirdi.

Haçlı seferleri Arap bilim ve felsefesinin Batı’da tanınması konusunda etkili olmadıysa da, Avrupa’da tarih yazıcılığının gelişmesinde önemli rol oynadı. Avrupa’da Haçlı seferlerini izleyen yıllarda gerek Latince, gerekse çeşitli ulusal dillerde düzyazı ya da manzum çok sayıda tarih yapıtı ortaya çıktı. Öte yandan Doğu Akdeniz kıyılarında kurulan çeşitli Haçlı krallık ve prenslikleri, Batı Avrupa feodalizmine özgü vasallık ilişki ve usullerinin, Müslüman Arap ve Türk devletlerinin fief ya da dirlik dağıtım sistemlerini bir ölçüde etkilemesine yol açtı.

Kaynak: Ana Britannica

Son düzenleyen Baturalp; 17 Kasım 2016 03:47
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
7 Ocak 2007       Mesaj #2
Misafir - avatarı
Ziyaretçi

Haçlı Seferleri


Islâm düsmani papalarin Kudüs'ü müslümanlari hakimiyetinden kurtarmak ve müslümanlari Anadolu ve Avrupa'dan atmak gayesiyle baslattiklari seferlere verilen âd.
Sponsorlu Bağlantılar

Islâmiyetin hristiyanligin aksine büyük bir süratle yayIlmasi, müslümanlarin Suriye, Filistin ve Anadolu'ya hakim olarak Iznik'in baskent oldugu yeni bir devleti kurmalari, hristiyan aleminin dini lideri papayi ve hristiyanligin hâmîsi olarak kabul edilen Bizans Imparatorunu ciddi bir sekilde endiselendiriyordu. Bu yüzden hem Islâmiyetin yayilisini durdurmak hem de sosyal ve ekonomik sIkinti içinde olan Avrupa'yi bu durumdan kurtarmak için Bati Avrupa'da Vatikan kilisesinin önderliginde yogun bir faaliyet baslatildi.

Papa II. Urbanus Hz. Isa'nin dogum yeri olan Kudüs'ün ve kutsal saydiklari makamlarin müslümanlar tarafindan kirletildigini, Kudüs'e giden hristiyan haci adaylarina zulüm ve iskence yapildigini öne sürerek böyle mukaddes bir beldenin müslümanlarin baskisindan kurtarIlmasi için bütün hristiyanlarin canla basla seferber olmalari gerektigini söyleyerek halki sefere katIlmalari için tahrik ediyordu. Halbuki uzun süredir bu kutsal topraklar hristiyan haci adaylari tarafindan ziyaret ediliyor, bu konuda onlara engel olunmak söyle dursun yardim bile ediliyordu.

Filistin'de kendilerine ayrılmis hastaneleri, kilise ve manastirlari hatta kütüphaneleri bile vardi. Öte yandan Bati Avrupa'da halkin içine düsmüs oldugu ekonomik kriz ve sıkintidan da ancak dogunun baharat yollarinin ele geçirilmesiyle kurtulabilecegi söylenerek halk bu sefere katIlmaya tesvik ediliyordu. Bütün bu gayelerin gerçeklesmesi de ancak hristiyan aleminin yek vücut halinde hareket etmesiyle mümkün olabilirdi.
Son düzenleyen Baturalp; 17 Kasım 2016 03:50 Sebep: başlık ve sayfa düzeni
_PaPiLLoN_ - avatarı
_PaPiLLoN_
Ziyaretçi
25 Ağustos 2007       Mesaj #3
_PaPiLLoN_ - avatarı
Ziyaretçi

Prester John ve Son Haçlı Seferi


13. Yüzyıl Avrupası

Her şey Bizans İmparatorluğu'nun başkenti Konstantinopol'ün patriği Nestorius'un söyledikleriyle başladı. İS 5. yüzyılda gelişen olaylarda Nestorius, İsa'nın kutsal ruh fikriyle dolu sıradan bir insan olduğunu ve bu nedenle Meryem'in de tanrıyla bir ilişkisi olmadığını söylüyordu. Patrik, Doğu Roma İmparatorluğu'nun dini lideri olduğundan fikirlerini çabucak yayması kolaydı. Bu fikir kilisenin öteki patrikleri ve Doğu Roma hükümdarı tarafından pek de hoş karşılanmadı. Birkaç hafta içinde Nestorius görevden alındı.

Bundan yılmayan Nestorius "sapkın" fikirlerini yaymaya devam etti. Bir mürit grubu oluşmaya başlamıştı. İnatçılığı yüzünden bu eski patrik ve müritleri sürüldü. O zamanlar sürgüne gönderilmek, Bizans'ın söz sahibi olduğu toprakların çok daha doğusuna gitmek anlamına geliyordu. Nestorius ve takipçileri Hindistan'a kadar gitti. İsa hakkındaki fikirlerini burada da ifade ediyorlardı ancak oraya ilk gelen Hıristiyanlar oldukları için bunları anlattıkları Hıristiyan olmayanlardı. Bir süre Nestorius'un müritleri dikkat çekti ancak Bizans İmparatorluğu küçüldükçe bağlantı kaybedildi. Tüm bilinen oralarda, uzaklarda doğuda bir yerlerde Nestorius'un takipçilerinin olduğuydu.

12. yüzyılın sonunda Avrupa tuhaf bir yer haline gelmişti. Dev imparatorluklar parçalanmıştı ve Kiev'den Londra'ya kadar bütün devletler küçülmüştü. Bu küçük devletler zenginleşmişti ve Kudüs ile kutsal toprakları kurtarmak dışında sınırlarının ötesinde olup bitenle ilgilenmiyordu. Bunun nedeni de Avrupa'nın ötesindeki ticaretin önünün İslam'ın yükselişi nedeniyle kesilmesiydi.

Bu, aynı zamanda Avrupalıların cehaletle geçirdiği "Karanlık Çağlar"ın sonuydu. Bin yıl önce Roma'da Çin'den gelen ipek sayesinde bol bol ipek bulunurken ipek artık bir zenginlik ve asalet işareti olmuştu. Basit bir ipek ceket bile bir tarla işçisinin beş yıllık gelirine eşitti. Avrasya'nın üçte ikisi Marco Polo'nun keşfetmesini bekleyen bir bilinmeyendi.

13. yüzyılda Avrupa'nın yüzü 5. yüzyıldakinden oldukça farklıydı, Doğu dünyası ise tanınmayacak hale gelmişti. İslam güçlenmiş, dört kez yapılan Haçlı Seferleri geçici bir süreyle de olsa kutsal toprakları özgürlüğüne kavuşturmuştu. Savaşçı Müslümanlardan daha önemlisi ise Çin'i çoktan fethetmiş olan Moğol İmparatorluğuydu.

Moğollar yüzlerini Batı'ya dönmüştü. Avrupa ise küçük krallıkların, birkaç asilin yönetimindeki disiplinsiz ordularıyla Haçlı Seferlerine çıkıyordu. Dört sefer Yakındoğu'yu ticarete açtı ama bu, Hıristiyan dünyasının yararına olmadı. Katolik Kilisesi hala yönetimi elinde tutuyordu ve Papa Avrupa politikasının en önemli adamıydı. Gücünün çoğu da "Kutsal Topraklar"ı kafir Müslümanlardan kurtarmak için düzenlediği Haçlı Seferlerinden geliyordu.

Ama Nestorius ve takipçilerinin başına gelenler Prester John efsanesinin oluşmasına yol açtı. 1122'de Roma'ya Hindistanlı bir rahip ulaştı. Hindistan ve Çin'de yaşayan Nesturilerin (Neşter yanlısı Hıristiyan) bir elçisi olduğunu söylüyordu. Aslında Hindistan'da birkaç bin Nesturi vardı, Çin'de ise tek kişi bile yoktu. Ama Papa'nın duymak istedikleri buydu. Moğol İmparatorluğu'nun büyümesiyle ilgili haberler ve hatta ayrıntılı raporlar Avrupa'ya ulaşıyordu. Bunun için harekete geçmek isteyen Avrupalılar Prester John'a yardım bahanesiyle yeni bir Haçlı Seferi başlattılar. Bu Beşinci Haçlı Seferiydi.

Prester John güçlü bir askeri lider ve inançlı bir Hıristiyan gibi tanıtılıyordu. John, İslam dünyasının yanı başında güçlü bir Hıristiyan krallığının başındaydı. 1145'de Suriye Başrahibi Papa'ya gönderdiği mektupta doğudaki bir Hıristiyan krallığının kutsal toprakların geri alınmasında yardımcı olmak üzere bir ordu gönderdiği konusunda bilgi aldığını yazdı. 1221'de haçlı seferi için çağrı yapılmıştı.

Hıristiyan dünyası Prester John'un İspanya'dan İran'a kadar her yeri elinde tutan İslam ordularından Avrupalı Hıristiyanları kurtarmak için harekete geçtiğinden o kadar emindi ki, Moğol fetihleri bile görmezden geliniyor hatta bunlar Prester John'un yaptıkları olarak anlatılıyordu. Batı Avrupa için Prester John gerçek, Moğollar ise bir efsaneydi.

Böylece Papa haçlı seferini başlattı. Filistin'e doğru yola çıkan binlerce şövalye öldü. Sonunda Hıristiyanlar kutsal toprakları tamamen kaybetti. Ancak o vakte kadar bu, Hıristiyanlar için önemli değildi, çünkü Prester John her an ordusuyla ortaya çıkabilir ve Hıristiyanları kurtarabilirdi. Dahası John, doğudan gelecekti ve Müslüman kafirleri aralarında sıkıştırmış olacaklardı.

Bu efsanenin gücü Avrupa'nın stratejisine yarım yüzyıl boyunca yön verdi. Sonunda ise Prester John'un gerçekten bir efsane olduğu ortaya çıktı. Ayrıca Moğolların da gerçekliğinin farkına varıldı. Batı Avrupa Haçlı Seferleri nedeniyle ikiye bölündü. Bazıları destek verirken, bazıları hata olduğunu düşünüyordu.
En büyük iki Hıristiyan krallığı Polonya ve Macaristan'dı. Ama büyük olmaları uygar oldukları anlamına gelmiyordu. Bu iki krallık, ikiye bölünmüş Fransa gibi kendi halinde gelişmeye bırakılmış olsaydı "Karanlık Çağ" bir yüzyıl daha önce biterdi. Ancak Moğollar sonunda Avrupa'ya saldırmaya hazırlandıklarında, Batı'nın askeri gücü dağılmış durumdaydı.

Macaristan Kralı IV. Bela tüm Hıristiyanlığa kendilerini ve tabii ki Macaristan'ı savunmaları için çağrı yaptığında Öyle büyük bir ordu oluşturulamadı. Avrupa'nın her tarafındaki şövalyelerden yanıt geldi. Ama beklendiği kadar büyük bir katılım yoktu. Batı Avrupa'dan tek bir kral bile ordusunu toplayıp gelmedi.

On beş-yirmi yıl önce Filistin'de savaşanlardan çoğu ölmüştü ve mali açıdan da orduların yeni bir savaşa gücü yoktu. Moğollar, Polonya ve Macaristan'ı ezip geçti. Moğol hükümdarı ölmeseydi ve Moğol orduları kendi kendilerine geri çekilmeselerdi, Dublin'e kadar ilerleyip tüm Avrupa'yı ele geçirmekten onları alıkoyacak hiçbir güç kalmamıştı.

Prester John bir efsaneydi. Olmayan bir Hıristiyan Krallığı ile güçleri birleştirip İslam ordularını yenme fikri Papa'ya ve asillere öyle çekici gelmişti ki kimse buna karşı çıkamadı. Bu öyle bir efsaneydi ki, Moğol hükümdarı ölmeseydi, tüm Avrupa Moğol hakimiyetine girecekti.
Son düzenleyen Baturalp; 17 Kasım 2016 03:52 Sebep: başlık ve sayfa düzeni
fadedliver - avatarı
fadedliver
Ziyaretçi
21 Nisan 2009       Mesaj #4
fadedliver - avatarı
Ziyaretçi

Haçlı Seferlerinin Nedenleri



Dini nedenler;


a) Hıristiyanların kutsal yerleri geri almak istemeleri:
Hz . Ömer Kudüs’ü aldıktan sonra oradaki Hıristiyan ve Musevilere dini bir takım haklar ve imtiyazlar vermişti .Abbasiler devrinde Harun Reşit ile Şarlman arasında yapılan anlaşmaya göre de:Hıristiyanlar, Kudüs ve dolaylarındaki kutsal yerleri serbestçe ziyaret edebileceklerdi. Bu durum 11. yüzyıla kadar böylece devam etti. Bu yüzyılda .Ön Asya’nın siyasal durumunda bazı değişiklikler olmuştu. Mısırdaki Fatimilerle Abbasiler ve Selçuklularla Fatimiler arasında birçok anlaşmazlıklar çıkmış ve savaşlar başlamıştı. Ön Asya ‘ nın bu karışık durumundan yararlanmak isteyen kimi mutaassıp papazlar , Müslümanlar aleyhine birçok yalanlar uydurarak Hıristiyanları kutsal yerleri almak için kışkırtmaya başladılar.

b) Papa tarafından kurulan kluni tarikatının faaliyetleri :
Orta çağda Avrupa’da Müslümanlarla çarpışmak için kurulmuş olan Kluni tarikatına bağlı bir çok papazlar ve kimi papalar da Hıristiyanları ve özellikle derebeyleri ve şövalyeleri Müslümanlarla savaşa kışkırtıyorlardı(Piyer LERMİT).

c) Hıristiyanların Taassupları :
Orta çağ Hıristiyanları, cennete gitmek için Kudüs’ü ziyaret etmenin şart olduğuna inanırlardı. Ayrıca, günah işleyen kimseler de bu günahlarından kurtulmak için kutsal yerleri ziyaret etmek zorunda idiler. Gene Hıristiyan inanışına göre, Hz. İsa uğruna ölen bir kimse doğruca cennete giderdi. İşte Hıristiyanlardaki bu inanışlar ve koyu taassup Haçlı seferlerinin en önemli nedenlerinden idi.

Siyasi nedenler;


a) Türklerin Anadolu’ya girerek Bizans İmparatorluğu’nu tehdit etmeleri
b) Bizans İmparatorluğunun Avrupalıları Müslümanlara karşı kışkırtmaları:

Bizanslılar, 11. Yüzyılda Selçuklu Türklerinin baskısı karşısında kalmışlar, Anadolu’yu ellerinden çıkarmışlardı. Türkleri tek başlarına Anadolu’dan çıkaramayacaklarını anlayan Bizanslılar, Avrupa krallarına başvurarak, Hıristiyanlığın bir doğu kalesi, dünyanın Akropolisi olarak kabul olunan Bizans’a yardım edilmesini istiyorlardı.

c) Papanın nüfuzunu arttırmak istemesi
d) Senyör ve şövalyelerin serüven arzuları:

Derebeylerin, şövalyelerin savaş ve dövüşe olan merakları, serüvenli bir hayat yaşamak, seyahat etmek, bilinmeyen ülkelere gitmek, buralarda kendilerine ün kazandıracak işler görmek gibi arzuları da Haçlı Seferlerinin önemli nedenlerinden biridir.

Ekonomik nedenler;


Avrupa’nın fakirliği, İslam Dünyası’nın zenginliği ve Doğu ticaret yollarının Müslümanların elinde olması :
Orta çağda doğu ülkeleri ve özellikle İslam memleketleri bolluk ve zenginlik içindeydiler. O zamanlar dünyanın en büyük ticaret yolları olan İpek ve Baharat yolları, Türklerin ve öteki Müslüman milletlerin ellerinde idi. Avrupalılar orta çağda kendilerine gerekli olan her şeyi, Suriye, Filistin ve Mısır limanlarından alırlardı. Oraları gören ve Kudüs’ü ziyaret eden Hıristiyanlar, İslam ülkelerinin zenginliğini çok abartarak halka anlatıyorlardı. Orta çağda yokluk ve sefalet içinde bulunan Avrupalılar bu zengin İslam ülkelerine gitmek, büyük ticaret yollarını ve bunların Orta Doğudaki limanlarını elde etmek, dolayısıyla zengin olmak istiyorlardı.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Baturalp; 17 Kasım 2016 15:32 Sebep: sayfa düzeni
SezginTR - avatarı
SezginTR
Ziyaretçi
13 Mayıs 2009       Mesaj #5
SezginTR - avatarı
Ziyaretçi

Haçlı Seferleri



Birinci Haçlı Seferi
  • Haçlı seferleri önce, Pier Lermit adlı papaz yönetimindeki düzensiz birliklerin Anadolu’ya gitmesi ile başladı.Bu birlik 1. Kılıç Arslan tarafından yok edildi.Pier Leymit, güçlükle İstanbul’a kaçtı.
  • Daha sonra Anadolu’ya giren asıl haçlı ordusu, başta İngiliz,Alman ve Fransızlar olmak üzere birçok Avrupa devletinin kuvvetlerinden oluşuyordu.Sayıları 500 bini geçiyordu.
  • Bizansın yardımıyla Anadolu’ya giren Haçlı ordusu İznik’i ele geçirdi.Bu nedenle Selçuklu merkezi Konya’ya taşındı.
  • 1. Kılıç Arslan, bu orduya büyük kayıplar verdirmiştir.Anadolu’dan çıkarken Haçlı ordusundan geriya 50 bin kişilik kuvvet kalmıştır.
  • Haçlılar güçlükle vardıkları Kudüs’te bir Latin krallığı kurmuştur.Urfa ve Antakya’da birer kontluk oluşturdular.

İkinci Haçlı Seferi
  • Musl Atabeyi İmadettin Zengi’nin Urfayı geri almasıüzerine 2. Haçlı Seferi başlamıştır.
  • Bu sefere papnın çağrısı ile Fransa kralı 7. Lui ile Alman imparatoru 3.Konrad katıldı.
  • Selçuklu Sultanı 1. Mesut bu orduyu yenilgiye uğrattı.
  • Haçlılar amaçlarına ulaşamadan ülkelerine döndüler.

Üçüncü Haçlı Seferi
  • Bu sefer, Eyyubi devleti hükümdarı Selahaddin Eyyubi’nin Kudüs’ü haçlılardan alması üzerine başladı.
  • Seferin öncülüğünü;Alman imparatoru Frederik Barbaros, Fransa Kralı Philip Ougust ve İngiltere Kralı Arslan Yürekli Rişer yaptılar.
  • Frederik Barbaros, Konya’yı ele geçirdi.Daha sonra, Silifke suyunu geçerken boğularak öldü.
  • Fransa ve İngiltere krallarıda Kudüs’ü alamadan geri döndüler.

Dördüncü Haçlı Seferi
  • Bu sefer, Bizans İmparatoru İzak Angelos yardım istemesi üzerine Kudüs yerine İstanbul’a yapıldı.
  • İzak Angelos tekrar tahta geçirildi.Fakat Katolik ve Ortodoks kiliselerinin birleştiriliceği haberiyayılınca isyan eden Bizans halkı imparator ve oğlunu öldürdü.
  • Bu karışıklıktan yararlanan Haçlılarda İstanbul’u yağmaladılar.Burada bir Latin lrallığı kuruldu.
  • İstanbul’dan kaçan Bizans hanedarı İznik’te ve Trabzon’da birer rum devleti kurdu.
  • İznik Rum İmparatoru, daha sonra İstanbul’u ele geçirerek buradaki Latin İmparatorlu’ğuna son vermiştir.

Haçlı Seferlerinin Sonuçları
  • Haçlılar, seferlerinin sonlarında amaçlarına ulaşamadılar.Ele geçirdikleri yerleri daha sonra terk etmek zorunda kaldılar.
  • Türklerin batı yönüne yaptıkları seferler durdu. Fakat Türkler, haçlılara karşı verdikleri; mücadele ile İslam aleminin sevgisini kazandılar.
  • Avrupa’da Derebeylerin gücü azaldı.Buna karşılık merkezikrallıklar güçlendi.
  • Papa ve kiliseye olan güven sarsıldı.
  • Avrupalılar ilk kez karşılaştıkları pusula,barut,kağıt gibi teknik buluşları ülkelerine getirdiler.Bunun sonucunda Avrupa’da, düşünce, bilim ve sanat dalında büyük ilerlemeler oldu.
  • Doğu-Batı ticareti gelişti, Akdeniz limanlar önem kazandı.
  • Venedik ve Cenevizliler denizcilik ve deniz ticareti gelişti.
Son düzenleyen Baturalp; 17 Kasım 2016 03:58 Sebep: başlık ve sayfa düzeni
asla_asla_deme - avatarı
asla_asla_deme
VIP Never Say Never Agaın
13 Nisan 2010       Mesaj #6
asla_asla_deme - avatarı
VIP Never Say Never Agaın
Papaligin tesvikiyle hiristiyan Avrupalilarin Müslümanlara karsi tertip ettikleri seferlerin umumi adi. En önemlisi dîni olmak üzere, siyasî, sosyal ve iktisadî sebeplere dayanan Haçli Seferleri'ni Papa ikinci Urbanus, 1095 yilinda toplanan Clermont Konsili'nde yaptigi konusmayla baslatmistir. Asirlarca devam edip, milyonlarca insanin can kaybina, devletlerin yikilip ülkelerin tahrip olunmasina sebep olmustur.

Osmanli Devleti'ne ve diger Müslüman Devletlere karsi, 1364 Sirpsindigi, 1389 Birinci Kosova, 1396 Nigbolu, 1444 Varna, 1448 ikinci Kosova, 1453 istanbul, 1538 Preveze Deniz, 1571 Kibris, 1683 Viyana kusatmasi ve 1919-1922 istiklal mücadelemizde Haçlilar ittifak içine girip, müslümanlara karsi cephe almislardir. Halen soguk harp, kültür harbi seklinde devam etmektedir.

Asirlarca devam eden Haçli Seferleri sonucu, milyonlarca insan can verip, kan döküldü. Ülkeler harap oldu. Dîni, siyasî, sosyal, kültürel, iktisadî birçok hadiselere sebep olan Haçli Seferleri'nin getirip götürdügü birçok neticeler oldu. Müslümanlara karsi savasa katilmaya tesvik için Avrupa'da birçok hiristiyan tarikatlar kuruldu. Sefere katilanlara çesitli vaadler de bulunuldu. Seferlere istirak için Avrupalilarin dindarina, maceraperestine, issz güçsüzüne ayri ayri vaadlerle propoganda yapilip, Müslümanlarin karsisinda bütün bunlarin bos çikmasi, neticesinde Papaligin ve kilisenin otoritesi sarsildi.

Bu seferler sonunda Hiristiyanlar, Müslümanlari yakindan tanidilar. Savas meydanlarinda arslanlar gibi cesurâne dögüsen Müslümanlarin aslinda çok merhametli, iyilik sever, misafirperver olduklarina bizzat sahit oldular. Hiristiyan tarikatçilarinin bahsettikleri gibi olmamasi, daha önceki düsüncelerini degistirdi.

Papalik, Haçli Seferlerinin masraflarini karsilamak gerekçesiyle, Hiristiyanlarin ruhani isleri için vergi almak adetini çikardi. Bulundugu çevrenin kilisesine vergisini vermiyenler, Hiristiyanliktan tecrid edildi. Misyonerler faaliyetlerini artirip, Asya ve Afrika'da Hiristiyanligi yaymaya çalistilar.

Haçli seferlerine katilan sövalyelerin müslümanlar karsisinda güçsüzlügü anlasilinca, derebeylik idaresi zaafa ugradi. Merkezi otoritenin hakimiyeti artip, Avrupa'da krallik rejimi kuvvetlendi. Serf durumundaki köylü, toprak sahibi efendilerinden arazi alarak, mal mülk sahibi oldular. Avrupa'da aralarinda büyük esitsizlik ve adaletsiz uçurumu bulunan siniflar arasi fark kismen azaldi. Dogu san'at ve medeniyetini taniyip, islâmi eserlere hayran olan Haçlilar, Müslümanlardan san'at ve teknik alanda birçok yenilikleri ve kesifleri ögrendiler.

Bu ise Avrupa'da ilim ve teknigin gelismesine sebep oldu. Müslümanlardan kâgit ve pusula'yi da ögrenen Haçlilar da gemicilik çok gelisti.Venedik, Cenova Marsilya, Pisa gibi Akdeniz limanlarinin önemi artip, ticari faaliyetler hiz kazandi. Bu sehirler serbest bölgeler mahiyetini alip, Bati ile Dogu'nun ticareti gelisti.

Haçli Seferleri neticesinde Müslümanlar, Bizanslilar ve Yahudiler çok zarar gördü. islâm ülkeleri ve devletleri harap olup, yüzbinlerce Müslüman Anadolu, Misir, Orta Dogu ve özellikle Kudüs'te kiliçtan geçirilip, yerlesim alanlari yagmalanip, yakilip, yikildi. Kadinlar ve çocuklar bile hunharca öldürüldü. Haçlilarin kilicindan sadece Müslümanlar degil Yahudiler ve özellikle Ortodoks Bizans da çok zarar gördü.

istanbul'un zenginligine hayran kalan Latin Katolikler sehrin san'at eserlerini zengin olmak hirsiyla yagmaladilar. Ortodoks ahaliye saldirip mal, can ve irzlarina çok zarar verdiler. istanbullular sehri terk etmek zorunda kaldi. Haçli zulmü o kadar artti ki, asirlardir istanbul'da bulunan Bizans imparatorluk tahti sehirden çikarilip, önceden Anadolu Selçuklu Devleti baskenti olan îznik'e tasindi. Bizanslilar 1261 yilinda tekrar istanbul'u Latin Haçlilardan geri aldilar.

Haçli Seferleri neticesinde, islâm Medeniyetini taniyan Avrupa'da ilim ve teknikte gelismeler olup, merkezi otoritenin kuvvetlenmesi yaninda, Müslümanlar'a karsi asirlarca devam edecek olan askeri, siyasi iktisat ve kültürel politikanin da tesbit edilip, safha safha tatbikine sebep olmustur. Batililarin islâm ülkelerine karsi tatbik ettikleri yayilmacilik, sömürgecilik, islâm dini'ne saldirmalari ve müslümanlari Dinlerinden uzaklastirmak için yaptiklari bütün dejenerasyon faaliyetleri hep Haçli Seferler'inin bir sonucudur.

MsXLabs.org & OT
Son düzenleyen Baturalp; 17 Kasım 2016 04:00 Sebep: başlık ve sayfa düzeni
Şeytan Yaşamak İçin Her Şeyi Yapar....
Daisy-BT - avatarı
Daisy-BT
Ziyaretçi
16 Haziran 2010       Mesaj #7
Daisy-BT - avatarı
Ziyaretçi

Haçlı Seferleri:



Haçlı Savaşlarının Nedenleri :

Hıristiyanların büyük kitleler halinde Müslümanların üzerine yürümelerinin nedenleri vardı.
Bunlar:
  • 1. Dini Nedenler:
a.Kluni Tarikatının çalışmalarıb.Hıristiyanların kutsal sayılan
yerleri (Kudüs'ü) geri almak
istemeleri
c.Hıristiyanların dinsel taasublarıd.Bizans'ın müslümanlara karşı
papa'dan yardım istemesi.
e.Suriye'nin durumu
  • 2- Ekonomik Nedenler:
a.Avrupada halk yokluk içndeydi.
b.Doğunun zenginliğini ele geçirmek istiyorlardı. (Yeniçağda; Coğrafi keşiflerin doğmasına neden olacaktır.)
  • 3- Siyasi Nedenler:
  • Türklerin kısa zamanda Anadolu'ya sahip olması.
  • Avrupa'da dinsel barışın sağlanması asil sınıfın ortaya çıkmasını sağladı.
  • Şövalyelerin ün kazanmak istemesi.
  • Diğer Nedenler.
  • Papa Haçlı Seferlerinin yapıl­masını istiyordu.
  • Çünkü yeni ülkeler alınınca sözünün geçeceği yerler genişleyecekti.
  • Papa krallardan ve prenslerden kurtulmak için onların haçlı seferlerine katılmasını istiyordu.

Son düzenleyen Baturalp; 17 Kasım 2016 04:02 Sebep: başlık ve sayfa düzeni
Daisy-BT - avatarı
Daisy-BT
Ziyaretçi
16 Haziran 2010       Mesaj #8
Daisy-BT - avatarı
Ziyaretçi

I. Haçlı seferi:


(1096-1099)
  • Haçlılar İznik'i alarak İznik Latin İmparatorluğunu kurdular.
  • Haçlılar kudüsü alarak Kudüs Latin İmparatorluğu kurdular.
  • Birinci Haçlı seferinde haçlılar başarılı netice aldı.
  • Haçlılar ellerine geçirdikleri Antakya (Hatay) Urfa, Trablus, Şam, Sur, Yafa ve Nablus gibi şehirlerde Avrupa'da olduğu gibi Feodalite rejimine dayanan bir takım dukalıklar ve kontluklar kurdular.
  • I. Kılıç Arslan başkent İznik'i boşaltarak Konya'yı yeniden başkent yapmıştır. (Nedeni; Haçlı Sefe­rlerinden dolayı, güvenlik açısın­dan)

II. Haçlı Seferleri:


(1147-1149)
  • Haçlılar Antakya ve Kudüs'e yer­leşmişlerdir.
  • Suriye'ye egemen olan Nurettin Zengi, haçlılar üzerine akınlarda bulunuyordu.
  • Bizans İmparatorluğunun des­teği ile Alman ve Fransız kralı Anadolu'ya geçti.
  • Mesut, haçlı Ordusu'nu Toros-lar'da bozguna uğrattı.
  • İçel yakınlarında Haçlılar yine bozguna uğratıldı.
  • Bu durum Haçlıların Anadolu üzerindeki beklentilerini boşa çıkarmıştır.

III. Haçlı Seferi:


(1189-1192)
  • Haçlılar deniz yoluyla Suri­ye'ye hareket etti.
  • Haçlılar Antakya ve Kudüs'e yer­leşmişlerdi.
  • Mısır'a egemen olan Selahatin Eyyübi tüm ön Asya'yı almak için harekete geçti.
  • Eyyübiler Hittin Savaşında Haçlıları yenerek Kudüs'ü aldı.
  • III. Haçlı savaşında haçlılar herhangi bir sonuç elde
  • edememiştir.

IV. Haçlı seferi:


(1204)
  • Haçlılar deniz yoluyla sefer düzenlemiştir.
  • Haçlılar Mısır'a geldiklerinde İstanbul'da taht kavgaları başlamıştır.
  • Haçlılar İstanbul'daki karışıklık­lardan yararlanarak Kommenler soyunu görevden alıp (1204)
  • İstanbul'da Latin İmparator­luğunu kurmuşlardır.
  • Kommenler Trabzon'a giderek Trabzon Pontus Rum Devletini kurmuşlardır. (1204)

Haçlı Savaşlarının Sonuçları:

  • a. Ekonomik Sonuçlar:
1.Akdeniz ticareti önem kazandı, doğu-batı ticareti gelişti.
2.Akdenizin batısında Venedik Cenova ve Marsilya limanları önem kazandı.
3.Venedik ekonomik yönden zenginleşti. (Akdeniz Ticaretini ele geçirdi.)
4.Anadolu ve Arap yarımadası savaşlardan dolayı ekonomik zarara uğradı.
  • b. Dinsel Sonuçlar:
1.Kudüs ve Hıristiyanların kutsal yerleşim yerlerinde Türk ve İslam hakimiyeti devam etti.
2.Hıristiyan halkın kilise ve papaya olan güveni tamamen sarsıldı.
(Bu durum ileride Reformun doğmasına neden olacaktır. )
  • c. Siyasal Sonuçlar :
  • Türklerin Anadolu'ya yerleşmesi kesinlik kazandı.
  • Bizans (Doğu Roma) İmparato-rluğu'nun Anadolu üzerindeki hakimiyeti kırıldı.
  • Türklerin Avrupa üzerinde yapacakları akınları geciktirdi.Bu olayda Bizans İmparatorlu­ğunun bir müddet daha yaşamını sürdürmesine neden oldu.
  • Avrupa'da yaşayan insanların derebeylik (Feodalite) rejimine olan güvenlerini sarstı.Bu durum ileri'de; merkezi krallıkların güçlenmesine et­ken oldu.
  • İpek ve Baharat yollarının denetimi İslam Devletlerinin elinde kaldı.
  • d. Sosyal Sonuçlar
  • Avrupa'daki halk sınıfı ekonomik yönden güç kazandı.
  • e. Teknik ve Kültürel Sonuçlar:
  • Avrupa İslam dünyasından yeni bilgiler ve üretim teknikleri öğrendi.
Buna bağlı olarak Avrupa;
  • Barutla derebeyliğin yıkılmasını,Pusula ile coğrafi keşifleri, Kağıt ve matbaa ile Rönesans ve Reform hareketlerini gerçek­leştirdi (Yeni çağda)

Son düzenleyen Baturalp; 17 Kasım 2016 04:05 Sebep: başlık ve sayfa düzeni
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
7 Kasım 2010       Mesaj #9
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Haçlı seferleri çok önemli sonuçlar doğurdu. Müslüman ve Hristiyanlardan yüzbinlerce kişi öldü. Anadolu, Suriye ve şlistin in birçok yeri harap oldu. Anadolu Türk birliğinin kurulması gecikti. Türklerin Batıya doğru ilerleyişi durdu. istanbul un fethi gecikti. Bizans Anadolu yu geri almak için haçlıları kışkırtmıştı. Bunda kısmen başarı sağladıysa da savaştan Bizans da zarar gördü. Sonuçta Bizans Devletinin ömrü uzadı.

Seferlere katılan binlerce senyör ve şövalyelerin çoğu öldü. Avrupalılar, doğudaki ilmi ve teknik seviyenin üstünlüğünü anladılar. O zamana kadar Avrupa da bilinmeyen pusula, kağıt, matbaa, barut Avrupa ya götürüldü. Avrupa da kültür hayatı canlanmaya başladı. Avrupa da Skolastik düşünce zayışadı. Özellikle barutun ateşli silahlarda kullanılmasından sonra Merkezi Krallıkların gücü iyice arttı. Böylece feodal rejim zayışamaya başladı.

Avrupa da din adamlarına ve kiliseye duyulan güven azaldı. Papa ve kilise zayışarken, kral ve imparatorların gücüm arttı. Haçlı Seferleri Avrupa için ekonomik bakımdan kazançlı oldu. Avrupa da gemi yapımcılığı gelişti. Deniz ticareti canlandı. Cenova, Venedik, Marsilya gibi Akdeniz limanlarının önemi arttı. Zenginlik anlayışı toprak sahibi olmak düşüncesinden, değerli madenlere sahip olma şekline dönüştü ve ticaret yaparak bu değeri kazananlar yeni bir zümre oluşturdular. Bu zümre Burjuvazi diye adlandırılır.

Burjuva sınıfı giderek güçlendi. Papaların ve kralların seferlere mali destek sağlamak için italyan bankerlerine başvurmaları ise bankacılığı geliştirdi. Hristiyanlarla, Müslümanlar birbirlerini daha yakından tanıdılar. Karşılıklı bir hoşgörü ortamı doğdu. Haçlı seferleri coğraş keşişer, reform ve Rönesans hareketlerine zemin hazırlamıştır.
Son düzenleyen Baturalp; 17 Kasım 2016 15:02
MeGaHiTr - avatarı
MeGaHiTr
Ziyaretçi
30 Kasım 2010       Mesaj #10
MeGaHiTr - avatarı
Ziyaretçi

Haçlı Seferleri


Hıristiyanlık dininin peygamberi olan Hz. İsa Kudüste yaşamıştır. Bu yüzden Kudüs ve çevresi Hıristiyanlık için kutsal topraklardır. Kudüs, aynı zamanda Müslümanlar ve Yahudiler için de kutsaldır. Ancak, bu topraklar, 636 yılında Halife Hz. Ömer döneminde, ünlü komutan Halid bin Velid tarafından İslam devleti topraklarına katıldı. Avrupalı Hıristiyanlar, Müslümanların elinde bulunan bu kutsal yerleri almak için bir takım askeri seferler düzenlediler. Bu seferlere katılanlar elbiselerinin ve kalkanlarının üzerinde bir haç işareti taşıdıkları için bu seferlere Haçlı Seferleri denmiştir.

Şimdi Haçlı Seferlerinin nedenlerini sırasıyla inceleyelim.

Siyasal Nedenler


Müslüman Araplar, Dört Halife ve Emeviler döneminde Suriye, Filistin ve İspanyayı ele geçirmişlerdi. Aynı zamanda, son derslerimizde gördüğümüz gibi, Selçuklu Türkleri Anadolunun büyük bölümünü Hıristiyanlık Bizansın elinden alarak devlet kurmuşlardı. Bu durum Avrupalı Hıristiyanların sinirini bozuyordu.

Ekonomik Nedenler


Avrupalılar çok eskiden beri doğudan gelen ipek, porselen ve baharat gibi mallara çok ilgi göstermişlerdir. Ancak, o zaman dünyanın en büyük ticaret yolları sayılan İpek ve Baharat yollarının denetimi Müslümanların denetiminde bulunuyordu. Bazı Avrupalılar, bu Müslüman ülkelerine giderek zengin olmak istiyorlardı.

Dinsel Nedenler


Hıristiyanlar için Kudüs'e haç ziyareti yapmak kutsal bir görevdi. Ancak, haç merkezinin Müslümanların elinde olması Hıristiyanların hoşuna gitmiyordu. Haç görevini rahat yerine getiremediklerini düşünüyorlardı. Avrupanın önde gelen Hıristiyanlık tarikatları önce devlet ve derebeyler arasında barışı sağladılar sonra onları, Müslümanlarla savaşmaya çağırdılar. Bu savaşı Hz. İsa ve Tanrı istiyor; Müslümanlarla savaşmak en kutsal görevdir; bu savaşa katılanlar cennete gidecekler diye propaganda yaptılar. Ayrıca, Hıristiyanlık Bizansın Türk akınlarından kurtulmak için diğer Hıristiyanlık ülkelerden iki de bir yardım istemesi macera peşinde koşan Avrupalı prensleri ve şövalyeleri savaşa katılmaya yönlendiriyordu.
Haçlı Seferleri toplam sekiz tanedir. İlki 1096da başlamış, en sonuncusu ise 1270 yılında yapılmıştır. Bunlardan, şimdilik ilk dördü bizi ilgilendirdiği için aşağıda onlardan söz edeceğiz.

Birinci Haçlı Seferi (1096-1099)


Haçlı kuvvetleri Papa II. Urbanusun tâlimatı uyarınca Ağustos 1096da harekete geçtiler. Sefere Batı Avrupa krallarının hiçbiri katılmadı. Fransalı (Frank) şövalyelerinin ağırlıkta olduğu haçlı ordusu dört ayrı koldan yola çıktı. Yaklaşık 4 bin atlı ve 25 bin piyadeden oluşan Haçlı kuvvetleri bir yıl içinde İstanbula (Konstantinopolise) vardı. Bizans desteğini de alan haçlılar 1097de İzniki Anadolu Selçuklularının elinden aldılar ve Bizansa bıraktılar. Anadolu Selçuklu Sultanı I. Kılıç Arslanın direnişi yüzünden Anadoluyu büyük zorluklar ve kayıplarla geçen Haçlılar, sekiz aylık kuşatma sonunda Haziran 1098de Antakyayı aldılar. Burada ortaya çıkan veba salgını yüzünden aralarında papalık temsilcisi de olmak üzere yüzlerce Haçlı askeri öldü. 7 Haziranda Kudüse ulaşdılar. Bir aylık bir kuşatma sonunda kenti Fatımîlerden alıp Müslüman ve Yahudi halkı kılıçtan geçirdiler (1099). Haçlılar Kudüste bir krallık, Urfa ve Antakyada birer kontluk kurdular. Böylece Haçlı seferleri Hıristiyanlar açısından başarı ile sonuçlandı. Varlıklarını sürdüren bu devletlerden Urfa Kontluğunun daha sonra Musul Atabeyi Nureddin Zengi tarafından ele geçirilmesi Hıristiyan dünyasında büyük tepkilere yol açtı ve Papa 1145de yeni bir Haçlı seferi çağrısında bulundu.

İkinci Haçlı Seferi (1147-1149)


II. Haçlı Seferinde Fransa kralı VII. Louis ile Alman imparatoru III. Konrad da vardı. VII. Louisden bir ay önce yola çıkan III. Konrad, 1147nin sonlarında Anadolu Selçuklu sultanı I. Mesud tarafından Eskişehir yakınlarında yenilgiye uğratıldı. İznike geri dönen Konrad burada güçlerini VII. Louisninkilerle birleştirerek Kudüse doğru tekrar ilerlediler. 1148de Antakyaya ve oradan da Kudüse ulaştılar. Burada Haçlı komutanlarının katıldığı bir toplantıda Şama saldırı kararı alındı ve 50 bin kişilik büyük bir ordu oluşturuldu. Ancak bu sefer başarısızlıkla sonuçlandı ve yenileceklerini anlayan Haçlılar geri çekildiler. Hıristiyan ahalinin çoğu kenti terk etmek zorunda kaldı.

Üçüncü Haçlı Seferi


II. Haçlı Seferini izleyen 25 yılboyunca Kudüs Krallığı varlığını sürdü. Mısırdaki Eyyübi Kralı Salaheddin Eyyubî Kudüsün düştüğü haberi Avrupada geniş yankılar uyandırdı. Papa VIII. Gregorius bir ferman yayınlayarak yeni bir Haçlı Seferi çağrısında bulundu. Mayıs 1189da o zamana değin bir araya getirilen Haçlı kuvvetlerinin en büyüğünün başında yola çıktı. Bu sefere Alman İmparatoru Frederik Barbaros, Fransa Kralı II. Filip Ogüst ve İngiltere Kralı Arslan Yürekli Rişar katıldılar. Selçukluları yenilgiye uğrattıktan sonra Mayıs 1190 Konyaya ulaştı. Anadolu Selçuklu Devleti hükümdarı II. Kılıç Arslan Haçlıların transit geçişine izin verdi. Ama bir ay sonra Alman İmparatoru Frederik Tarsus çayında yüzerken boğuldu ve öldü. İmparatorun ölümü Alman ordusunun dağılmasına neden oldu. Kalan Haçlı birlikleri Fransa ve İngiltere kralları önderliğinde Kudüse doğru ilerlemeyi sürdürdüler. Önce Kudüsü sonra da Şamı almayı tasarlıyorlardı. Ancak Selahaddin Eyyübiyi yenemediler ve başarıla olamayarak ülkelerine geri döndüler. Haçlıların bu seferdeki en büyük kazancı Kıbrısın alınması olmuştu. Ada, bundan sonraki Haçlı Seferlerinde üs olarak kullanıldı.

Dördüncü Haçlı Seferi


Papa III. Innocentius 1198de IV. Haçlı Seferi için bir ferman yayınladı. Fransız soylusu katılmıştı. Sefere katılacak birliklerin Venedik gemileriyle taşınması kararlaştırıldı. Bunun için Venediklilere belirli bir para ödenecek ve fethedilecek topraklar Fransızlar ile Venedikliler arasında eşit olarak paylaşılacaktı. Ama Haçlıların bir bölümü doğrudan Anadoluya gitmeyi yeğlediğinden 1202 yazında Venedike gelen Haçlı birlikleri beklenenden küçüktü. Haçlılar Venediklere karşı borçlu durumuna düştü ve bu borcu kapatmak için Macaristanın Zara kentinin ele geçirilmesinde Venediklilere yardım etmeye karar verdiler. Kasım 1202de Zara kenti alınarak Venediklilere verildi. Bundan sonra Venedikliler tarafından, aralarındaki ticarî rekabet yüzünden doğrudan Bizans üzerine yönlendirilen Haçlılar Nisan 1204de Konstatinopolisi ele geçirdiler ve yağmaladılar. Bizans İmparatorluğunu yıkıp, yerine Latin İmparatorluğunu kurdular. Bizans İmparatorluğu 1261 İznikte sürdürmek zorunda kalacaktı. Müslümanlara karşı başlatılmasına karşın amacından sapan IV. Haçlı Seferi, Bizans İmparatorluğunun iyice zayıflamasına yol açtı.
Avrupalılar, 1270 yılına kadar dört tane daha Haçlı Seferi düzenledilerse de yeterince başarılı olmadılar.

Haçlı Seferlerinin Hıristiyan ve Müslüman dünyaları üzerinde büyük etkiler olmuştur. Ayrıca şunu hatırlatmakta fayda var; 1999 yılı Birinci Haçlı Seferinin 900. yıl dönümü. Yanlardaki resimler o dönemdeki haçlı askerlerini gösteriyor.

Haçlı Seferlerinin sonuçları


  • Haçlı Seferleri yüz binlerce Müslüman ve Hıristiyanlık insanın ölümüne neden oldu.
  • Hıristiyanlar başlangıçta başarı elde etseler de esas amaçlarına ulaşamadılar.
  • Avrupada bir çok derebeylik. Yıkıldı yerine küçük krallıklar kuruldu. Yani Avrupanın siyasal görüntüsü değişti.
  • Bizans İmparatorluğu Haçlı Seferlerinden büyük zarar gördü ve zayıfladı.
  • Avrupalılar Haçlı Seferlerinden ekonomik bakımdan kazançlı çıktılar. Deniz ticareti gelişti. Marsilya, Venedik ve Cenova gibi liman kentleri zenginleşti.
  • Avrupada gemi yapımcılığı gelişti.
  • Doğudan pusula, kağıt ve barut gibi şeyleri alan Avrupanın bilim ve tekniği gelişti.
  • Haçlı Seferleri sonundan papanın ve kilisenin prestiji azaldı.
  • Haçlı Seferleri sayesinde Müslümanlar ve Hıristiyanlar birbirlerini daha yakından tanıma olanağı buldular.
Son düzenleyen Baturalp; 17 Kasım 2016 04:07 Sebep: başlık ve sayfa düzeni

Benzer Konular

17 Kasım 2016 / Ziyaretçi Cevaplanmış
18 Kasım 2011 / Misafir Cevaplanmış
17 Kasım 2016 / <<Dqc<< Cevaplanmış
17 Kasım 2016 / zeynep32 Cevaplanmış