Afrika Tarih
MsXLabs.org &Temel Britannica
19. yüzyıldan önce Afrika'nın büyük bölümünde, her biri kendi yönetimine, çoğu kez kendi diline ve kültürüne sahip bağımsız devletler vardı. Değişik dinlerin ve bu dinlerden kaynaklanan özgün sanat biçimlerinin beşiği olan Afrika'da bugün de dans, müzik ve heykel ilanında çeşitli üsluplar görülür.
Hıristiyanlık ve Müslümanlık Hz. İsa ile Hz. Muhammed'in ölümlerinden kısa bir süre sonra Afrika'ya ulaştı. Ne var ki Afrikalılar'ın çoğu geleneksel toplum düzenlerini koruyabildikleri sürece yerel dinlerine bağlı kaldılar. 17. yüzyıla kadar Afrika büyük uygarlıkların ve imparatorlukların beşiği oldu. Daha sonra küçük krallıklar yaygınlaştı.
Afrikalılar'ın ilk ilişkiye geçtikleri yabancılar doğulular, özellikle de Araplar'dı. 9. ve 10. yüzyıllarda Arap denizciler Kızıldeniz'den Madagaskar Adası'na kadar bütün Doğu Afrika kıyılarında ticaret merkezleri kurdular.
15. ve 16. yüzyıllarda gerçekleşen coğrafi keşifler yeni kıtalann Avrupa ülkelerince keşfedilmesine ve sömürgeleştirilmesine (yönetimleri altına alınmasına) yol açmıştı. İlk coğrafi keşifler ve sömürgeci yayılma, Portekiz ve İspanya krallarının ayrıcalık tanıdığı ticaret şirketleri aracılığıyla gerçekleştirildi. Bu şirketlere çoğu kez sömürgeleri yönetme görevi de verildi. Afrika'nın tropikal bölgeleri 15. yüzyıldan başlayarak önce altın, sonra köle ticareti nedeniyle Avrupalılar'ın akınına uğradı. Özellikle Güney Afrika'ya giden beyaz göçmenler, geri dönmemek üzere bu bölgeye yerleştiler. 1440'larda ilk kez Batı Afrika'dan altın tozu ve köleler Portekiz'e gelmeye başladı.
1494'te papa, yeni keşfedilen toprakları ve insanları Portekiz ile İspanya arasında paylaştırdığını Tordesillas Antlaşması'yla açıkladı. Buna göre Afrika kıyıları, Hindistan ve Brezilya ile birlikte Portekiz'e bağışlandı.
Yerli halk belirli malları yalnızca sömürgeci ülkelerin şirketlerine satmaya zorlandı. Sömürgeci ülkelerin üretimiyle rekabet edebilecek ürünlerin yetiştirilmesi kısıtlandı ya da yasaklandı. Örneğin Portekiz, kendi sömürgelerinde zeytin, zeytinyağı ve üzüm üretimini yasakladı; şekerpancarı üretimini özendirirken şeker yapımını durdurdu. Usta dokumacılar sömürgelerden sürüldü, yalnızca en kaba kumaşların dokunmasına izin verildi.
Sömürgecilik yöntemlerini daha da geliştiren İspanya, Afrika'nın güçlü kuvvetli erkeklerini yakalayıp köle olarak satan şirketlerden aldığı köleleri Amerika'daki kolonilerinde (sömürgelerinde) çalıştırmaya götürdü. Köle ticaretinin sürdürüldüğü 400 yıl boyunca Afrika, 75 ile 90 milyon arasında genç erkeğini yitirdi. Bu dönemde Amerika'ya 15 milyon köle getirilmişti. Aradaki fark, köleleştirilen Afrikalılar'ın yolda ya da Afrika'daki bekleme depolarında ölmesinden kaynaklanmaktadır.
Sömürgecilik 17. yüzyılda Fransa ve Hollanda'nın, 18. yüzyılda Fransa ve İngiltere' nin, 19. yüzyılda ise yalnızca İngiltere'nin egemenliğinde sürdü.
20. yüzyılın başında bütün kıta İngiltere, Fransa, Almanya, İtalya, İspanya, Belçika ve Portekiz arasında bölüşülmüştü. I. Dünya Sa-vaşı'nda Almanya yenilince, onun sömürgeleri zafer kazanan ülkeler arasında bölüşüldü.
Bugünkü Afrika ülkelerinden yalnızca Etiyopya sömürge olmadı. 20. yüzyıla gelindiğinde Liberya ve Mısır bağımsızlıklarını kazanmışlardı. Bugün Afrika'da yalnızca Reunion Fransa'ya bağlı bir ada devletidir.
Özellikle son 30 yıldan bu yana ulusal bağımsızlık hareketleri, askeri darbeler, dış müdahaleler ve ırk ayrımcılığına karşı mücadeleler Afrika kıtasını sarsmaktadır.
Sömürge yönetimleri döneminde Afrika' nın büyük bir bölümü gelişemedi. Çünkü bu yönetimler yüzyıllar boyunca Afrika halkının yaşam düzeyini iyileştirmeden, kıtanın madenlerini, hammaddelerini ve öteki zenginliklerinin başlıca amacı, kıtanın kaynaklarını Bağımsızlık sonrasında yeni Afrika yönetimlerinin başlıca amacı kıtanın kaynaklarını halklarının yaşam ve eğitim düzeyini yükseltmek için kullanmak oldu.
Ekonomi
Ülkeden ülkeye değişiklikler göstermekle birlikte Afrika ekonomisinin ortak özelliği geçmişte bir sömürge ekonomisi oluşudur. Sömürgeci ülkeye hammadde sağlayan ve bu ülkenin işlenmiş mallarına zorunlu pazar olan ülkelerde gelir çok az sayıdaki üründen elde edilirdi. Bağımsızlığına kavuşan ülkelerin hemen hepsi bu durumdan kurtulmaya, ürünlerini çeşitlendirmeye çalışmaktadır. Ancak sanayileşme ve kalkınma büyük ölçüde sermaye birikimine bağlı olduğundan, gerekli parasal kaynakların sağlanması önemli bir sorun olarak ortaya çıkmaktadır. Hızla dış borçlanmaya başvuran ülkelerin büyük bölümü, Nijerya gibi borçlarını ödeyemez duruma düşmektedir.
Afrika ülkelerinden pek çoğunun ekonomisi, çağdaş teknolojiden yoksun araç, gereç ve yöntemlerle yapılan tarımsal üretime dayanır. Her 100 Afrikalı'dan 80'i, 15 ile 20 kulübeden oluşan köylerde yaşar. Kıta topraklarının ancak yüzde 10'u ekilebilmektedir. Bu nedenle Afrika ülkelerinin ekonomik kalkınma hızı çok düşüktür (1970-79 arasında ulusal gelirlerin ortalama yıllık büyüme hızı yüzde l'in altındaydı).
Afrika'da "geçimlik" ve "ticari" olmak üzere iki tür üretim yapılır. Afrikalılar'ın geleneksel geçim kaynaklan olan avcılık, yabani bitkileri toplama, tanm ve hayvancılık halkın geçimini ancak karşılar. Nüfusun "ticari üretim" yapan bölümü ise pazarda satmak üzere ürün yetiştirir ya da imalat ve madencilik alanında çalışır.
Bugün Afrika dış ticaretinin yaklaşık yüzde 75'i Avrupa, ABD ve Japonya arasında bölüşülmüştür.Sulama kanalları Nil Irmağı'nın suyunu hurma, pam Sakkara'daki bu sulama kanalının arkasında Mısır görülüyor.
Tarım
Afrika'nın batısındaki tropik ormanlarda yetişen ve tatlı patates ile yerelmasına benzeyen yam bitkisi buralarda yaşayan halkın temel besinidir. Tropik bölgenin doğu kesiminde temel besin maddesi muz, Afrika'nın güneyinde mısır, çayırlık yerlerde ise mısır, dan ve yayla pirinci gibi tahıllardır. Çayırlıklar aynı zamanda hayvancılığa da elverişlidir.
Afrikalılar tanma açmak istedikleri yerlerdeki bitkileri elbirliğiyle keser, köklerini yakar ve bu alanı bir mevsim için ektikten sonra yeni bir yere göçerler. Tanma açılan alanlar, bitkilerin yeniden büyümesi için birkaç yıl işlenmeden bırakılır. Böylece aşın ekim nedeniyle toprak verimliliğinin azalması önlenmiş olur.
Bugün Afrika ülkelerinin çoğu besin maddelerini dış ülkelerden satın almak zorundadır. Çünkü daha fazla besin üretimini zorunlu kılan nüfus artışı ve kentlerin büyümesi karşısında, ancak geçimlik ürünü sağlayabilen geleneksel yöntemler yeterli olmamaktadır. Bu nedenle Afrika yönetimleri makineli tarım yöntemleri uygulayarak besin üretimini, gübre kullanımını özendirerek de toprak verimliliğini artırma çabasındadır.
Sahra'yı çevreleyen topraklardaki uzun kuraklık dönemleri nedeniyle, kıta topraklarının hemen hemen yarısında yaşayan halk açlık tehlikesiyle karşı karşıyadır. Ama, Afrika'nın bu bölümü için olağan olan bu kuraklık açlığın nedenlerinden yalnızca biridir. Nüfus fazlalığı, gübre ve tarım ilaçlarının yeterince kullanılmaması, tarım alanındaki hükümet yatırımlarının azlığı ve ülkelerin geri kalmışlığı da açlık nedenleri arasında sayılabilir. Durumun en ciddi boyutlara ulaştığı Etiyopya'da yedi milyon kişi açlıkla karşı karşıyadır.
Afrika'nın birçok bölgesinde belirli ürünler yalnızca yurtiçi ve yurtdışı pazarlara satılmak için üretilir. Dünya palmiye çekirdeği üretiminin büyük bölümünün ve bundan elde edilen palmiye yağı ile kakaonun üçte ikisinin kaynağı Afrika'dır. Önemli miktarda üretilen pamuk, sisal keneviri, çay, kahve, kauçuk ve yerfıstığı da ihraç edilir.
Afrika'da "geçimlik" ve "ticari" olmak üzere iki tür üretim yapılır. Afrikalılar'ın geleneksel geçim kaynaklan olan avcılık, yabani bitkileri toplama, tanm ve hayvancılık halkın geçimini ancak karşılar. Nüfusun "ticari üretim" yapan bölümü ise pazarda satmak üzere ürün yetiştirir ya da imalat ve madencilik alanında çalışır.
Bugün Afrika dış ticaretinin yaklaşık yüzde 75'i Avrupa, ABD ve Japonya arasında bölüşülmüştür.Sulama kanalları Nil Irmağı'nın suyunu hurma, pam Sakkara'daki bu sulama kanalının arkasında Mısır görülüyor.
Ormancılık ve Balıkçılık
Orman ürünleri Afrika'nın değerli ihraç mallan arasındadır. Tropik ormanlardan abanoz, maun ve mobilya yapımında çok aranan öbür sert odunlar elde edilir. Afrika'nın kuzeyinde ise şişe mantan üretilir. Fas'ta ve Güney Afrika Cumhuriyeti'nde balıkçılık kuruluş-lannın önemli olmasına karşılık, ticari balıkçılık kıta düzeyinde önemli bir gelir kaynağı değildir.
Madencilik
Afrikalılar 2.000 yıldır demir, bakır ve altın gibi madenleri çıkanp işlemektedir. Afrika' nın batısındaki ormanlık alanlardan çıkanlan altını eskiden Afrikalı tüccarlar Sahra boyunca taşıyarak Avrupa ve Asya ülkelerine satıyorlardı. Avrupalılar Yenidünya'yı keşfedinceye kadar Afrika'dan gelen altını kullandılar. Bugünkü Zimbabve'den çıkarılan altın kıyıya taşınarak Hindistan'a ihraç edilirdi.
Sömürgecilik döneminde madencilik gelişti, birçok yeni maden yatağı bulundu. Günümüzün bağımsız Afrika devletleri de maden kaynaklannın geliştirilmesine büyük önem vermektedir.
Kıtanın en gelişmiş madencilik bölgeleri Güney Afrika Cumhuriyeti, Zimbabve, Zam-bia ve Zaire'nin Katanga yöresidir. Bu bölgelerden çıkanlan çeşitli madenler arasında en önemlileri altın, elmas, bakır (Zambia'nın bakır kuşağından), platin, vanadyum, kobalt, uranyum, asbest ve kromdur.
1950'lerde Libya ve Cezayir'in Sahra bölgelerinde zengin petrol ve doğal gaz yatakları bulundu. Petrol ve doğal gaz Nijerya'nın kıyı bölgelerinde, Mısır Arap Cumhuriyeti'nde ve Gabon'da da çıkarılır. Güney Afrika Cumhuriyeti, Zimbabve, Nijerya ve Fas'ta büyük kömür yataklannın bulunmasına karşılık öbür yörelerde kömür azdır.
Sanayi
Afrika'daki sömürge yönetimlerinin temel uygulaması kıtanın hammaddelerini dış ülkelere satmaktı. Bağımsız Afrika ülkeleri kendi imalat sanayilerini geliştirerek sömürge tipi ekonomi modelini kırmaya yöneldiler. Bugün gelişmekte olan imalat sanayilerinin bir bölümü, yerel olarak üretilen tarım ürünlerini işlemeye, bir bölümü de iç tüketim mallarını üretmeye yöneliktir.
Afrika'nın en sanayileşmiş ülkesi olan Güney Afrika Cumhuriyeti'nin ekonomisi zengin maden kaynaklarına ve ucuz Afrikalı işgücüne dayanır.
Afrika'nın güneyindeki öbür ülkelerden Zimbabve, Zambia ve Zaire daha az sanayileşmiştir. Kuzey Afrika'daki Mısır Arap Cumhuriyeti, Tunus, Cezayir ve Fas'ta ağır sanayi ile tüketim malları sanayisi gelişmiştir. Afrika'nın doğusunda ve batısında sanayi genellikle başkentlerin çevresinde yoğunlaşır.
Enerji
Afrika'nın başlıca enerji kaynağı ırmaklardır. Akarsu gücünden yararlanmak için 20. yüzyılın ortalarında pek çok büyük proje başlatılmış, bunlardan bir bölümü henüz tamamlanamamıştır. Gana'daki Volta Irmağı'nda, alüminyum sanayisine enerji sağlamak ve elektrik üretmek amacıyla bir baraj yapılmıştır. Nijerya'nın Kainji bölgesinde de, planlanan demir-çelik sanayisine enerji sağlamak üzere, Nijer Irmağı üzerinde benzer bir proje geliştirilmiştir. Zimbabve'de Zambezi Irmağı üzerindeki Kariba Barajı ve Mısır Arap Cumhuriyeti'nde Nil Irmağı üzerindeki Assuan Barajı da elektrik enerjisi üretir.
Ulaşım
Afrika'nın büyük bölümünde yeterli bir ulaşım ağı yoktur. Karayolu ve demiryolu ulaşımı yalnızca sanayileşmiş yörelerde gelişmiştir. Ulaşım ekonomik gelişmenin en önemli öğelerinden biri olduğu için, Afrika hükümetlerinin çoğu ulaşım olanaklarını geliştirme çabasındadır.
MsXLabs.org &Temel Britannica
Sponsorlu Bağlantılar
19. yüzyıldan önce Afrika'nın büyük bölümünde, her biri kendi yönetimine, çoğu kez kendi diline ve kültürüne sahip bağımsız devletler vardı. Değişik dinlerin ve bu dinlerden kaynaklanan özgün sanat biçimlerinin beşiği olan Afrika'da bugün de dans, müzik ve heykel ilanında çeşitli üsluplar görülür.
Hıristiyanlık ve Müslümanlık Hz. İsa ile Hz. Muhammed'in ölümlerinden kısa bir süre sonra Afrika'ya ulaştı. Ne var ki Afrikalılar'ın çoğu geleneksel toplum düzenlerini koruyabildikleri sürece yerel dinlerine bağlı kaldılar. 17. yüzyıla kadar Afrika büyük uygarlıkların ve imparatorlukların beşiği oldu. Daha sonra küçük krallıklar yaygınlaştı.
Afrikalılar'ın ilk ilişkiye geçtikleri yabancılar doğulular, özellikle de Araplar'dı. 9. ve 10. yüzyıllarda Arap denizciler Kızıldeniz'den Madagaskar Adası'na kadar bütün Doğu Afrika kıyılarında ticaret merkezleri kurdular.
15. ve 16. yüzyıllarda gerçekleşen coğrafi keşifler yeni kıtalann Avrupa ülkelerince keşfedilmesine ve sömürgeleştirilmesine (yönetimleri altına alınmasına) yol açmıştı. İlk coğrafi keşifler ve sömürgeci yayılma, Portekiz ve İspanya krallarının ayrıcalık tanıdığı ticaret şirketleri aracılığıyla gerçekleştirildi. Bu şirketlere çoğu kez sömürgeleri yönetme görevi de verildi. Afrika'nın tropikal bölgeleri 15. yüzyıldan başlayarak önce altın, sonra köle ticareti nedeniyle Avrupalılar'ın akınına uğradı. Özellikle Güney Afrika'ya giden beyaz göçmenler, geri dönmemek üzere bu bölgeye yerleştiler. 1440'larda ilk kez Batı Afrika'dan altın tozu ve köleler Portekiz'e gelmeye başladı.
1494'te papa, yeni keşfedilen toprakları ve insanları Portekiz ile İspanya arasında paylaştırdığını Tordesillas Antlaşması'yla açıkladı. Buna göre Afrika kıyıları, Hindistan ve Brezilya ile birlikte Portekiz'e bağışlandı.
Yerli halk belirli malları yalnızca sömürgeci ülkelerin şirketlerine satmaya zorlandı. Sömürgeci ülkelerin üretimiyle rekabet edebilecek ürünlerin yetiştirilmesi kısıtlandı ya da yasaklandı. Örneğin Portekiz, kendi sömürgelerinde zeytin, zeytinyağı ve üzüm üretimini yasakladı; şekerpancarı üretimini özendirirken şeker yapımını durdurdu. Usta dokumacılar sömürgelerden sürüldü, yalnızca en kaba kumaşların dokunmasına izin verildi.
Sömürgecilik yöntemlerini daha da geliştiren İspanya, Afrika'nın güçlü kuvvetli erkeklerini yakalayıp köle olarak satan şirketlerden aldığı köleleri Amerika'daki kolonilerinde (sömürgelerinde) çalıştırmaya götürdü. Köle ticaretinin sürdürüldüğü 400 yıl boyunca Afrika, 75 ile 90 milyon arasında genç erkeğini yitirdi. Bu dönemde Amerika'ya 15 milyon köle getirilmişti. Aradaki fark, köleleştirilen Afrikalılar'ın yolda ya da Afrika'daki bekleme depolarında ölmesinden kaynaklanmaktadır.
Sömürgecilik 17. yüzyılda Fransa ve Hollanda'nın, 18. yüzyılda Fransa ve İngiltere' nin, 19. yüzyılda ise yalnızca İngiltere'nin egemenliğinde sürdü.
20. yüzyılın başında bütün kıta İngiltere, Fransa, Almanya, İtalya, İspanya, Belçika ve Portekiz arasında bölüşülmüştü. I. Dünya Sa-vaşı'nda Almanya yenilince, onun sömürgeleri zafer kazanan ülkeler arasında bölüşüldü.
Bugünkü Afrika ülkelerinden yalnızca Etiyopya sömürge olmadı. 20. yüzyıla gelindiğinde Liberya ve Mısır bağımsızlıklarını kazanmışlardı. Bugün Afrika'da yalnızca Reunion Fransa'ya bağlı bir ada devletidir.
Özellikle son 30 yıldan bu yana ulusal bağımsızlık hareketleri, askeri darbeler, dış müdahaleler ve ırk ayrımcılığına karşı mücadeleler Afrika kıtasını sarsmaktadır.
1960'larda kıtanın büyük bölümü yeniden Afrikalılar'ın yönetimine girdi. Yalnız Güney Afrika'daki ırk ayrımı politikası güden beyaz yönetim bugün de siyasal iktidarı elinde tutmaktadır.
Sömürge yönetimleri döneminde Afrika' nın büyük bir bölümü gelişemedi. Çünkü bu yönetimler yüzyıllar boyunca Afrika halkının yaşam düzeyini iyileştirmeden, kıtanın madenlerini, hammaddelerini ve öteki zenginliklerinin başlıca amacı, kıtanın kaynaklarını Bağımsızlık sonrasında yeni Afrika yönetimlerinin başlıca amacı kıtanın kaynaklarını halklarının yaşam ve eğitim düzeyini yükseltmek için kullanmak oldu.
Ekonomi
Ülkeden ülkeye değişiklikler göstermekle birlikte Afrika ekonomisinin ortak özelliği geçmişte bir sömürge ekonomisi oluşudur. Sömürgeci ülkeye hammadde sağlayan ve bu ülkenin işlenmiş mallarına zorunlu pazar olan ülkelerde gelir çok az sayıdaki üründen elde edilirdi. Bağımsızlığına kavuşan ülkelerin hemen hepsi bu durumdan kurtulmaya, ürünlerini çeşitlendirmeye çalışmaktadır. Ancak sanayileşme ve kalkınma büyük ölçüde sermaye birikimine bağlı olduğundan, gerekli parasal kaynakların sağlanması önemli bir sorun olarak ortaya çıkmaktadır. Hızla dış borçlanmaya başvuran ülkelerin büyük bölümü, Nijerya gibi borçlarını ödeyemez duruma düşmektedir.
Afrika ülkelerinden pek çoğunun ekonomisi, çağdaş teknolojiden yoksun araç, gereç ve yöntemlerle yapılan tarımsal üretime dayanır. Her 100 Afrikalı'dan 80'i, 15 ile 20 kulübeden oluşan köylerde yaşar. Kıta topraklarının ancak yüzde 10'u ekilebilmektedir. Bu nedenle Afrika ülkelerinin ekonomik kalkınma hızı çok düşüktür (1970-79 arasında ulusal gelirlerin ortalama yıllık büyüme hızı yüzde l'in altındaydı).
Afrika'da "geçimlik" ve "ticari" olmak üzere iki tür üretim yapılır. Afrikalılar'ın geleneksel geçim kaynaklan olan avcılık, yabani bitkileri toplama, tanm ve hayvancılık halkın geçimini ancak karşılar. Nüfusun "ticari üretim" yapan bölümü ise pazarda satmak üzere ürün yetiştirir ya da imalat ve madencilik alanında çalışır.
Bugün Afrika dış ticaretinin yaklaşık yüzde 75'i Avrupa, ABD ve Japonya arasında bölüşülmüştür.Sulama kanalları Nil Irmağı'nın suyunu hurma, pam Sakkara'daki bu sulama kanalının arkasında Mısır görülüyor.
Tarım
Afrika'nın batısındaki tropik ormanlarda yetişen ve tatlı patates ile yerelmasına benzeyen yam bitkisi buralarda yaşayan halkın temel besinidir. Tropik bölgenin doğu kesiminde temel besin maddesi muz, Afrika'nın güneyinde mısır, çayırlık yerlerde ise mısır, dan ve yayla pirinci gibi tahıllardır. Çayırlıklar aynı zamanda hayvancılığa da elverişlidir.
Afrikalılar tanma açmak istedikleri yerlerdeki bitkileri elbirliğiyle keser, köklerini yakar ve bu alanı bir mevsim için ektikten sonra yeni bir yere göçerler. Tanma açılan alanlar, bitkilerin yeniden büyümesi için birkaç yıl işlenmeden bırakılır. Böylece aşın ekim nedeniyle toprak verimliliğinin azalması önlenmiş olur.
Bugün Afrika ülkelerinin çoğu besin maddelerini dış ülkelerden satın almak zorundadır. Çünkü daha fazla besin üretimini zorunlu kılan nüfus artışı ve kentlerin büyümesi karşısında, ancak geçimlik ürünü sağlayabilen geleneksel yöntemler yeterli olmamaktadır. Bu nedenle Afrika yönetimleri makineli tarım yöntemleri uygulayarak besin üretimini, gübre kullanımını özendirerek de toprak verimliliğini artırma çabasındadır.
Sahra'yı çevreleyen topraklardaki uzun kuraklık dönemleri nedeniyle, kıta topraklarının hemen hemen yarısında yaşayan halk açlık tehlikesiyle karşı karşıyadır. Ama, Afrika'nın bu bölümü için olağan olan bu kuraklık açlığın nedenlerinden yalnızca biridir. Nüfus fazlalığı, gübre ve tarım ilaçlarının yeterince kullanılmaması, tarım alanındaki hükümet yatırımlarının azlığı ve ülkelerin geri kalmışlığı da açlık nedenleri arasında sayılabilir. Durumun en ciddi boyutlara ulaştığı Etiyopya'da yedi milyon kişi açlıkla karşı karşıyadır.
Afrika'nın birçok bölgesinde belirli ürünler yalnızca yurtiçi ve yurtdışı pazarlara satılmak için üretilir. Dünya palmiye çekirdeği üretiminin büyük bölümünün ve bundan elde edilen palmiye yağı ile kakaonun üçte ikisinin kaynağı Afrika'dır. Önemli miktarda üretilen pamuk, sisal keneviri, çay, kahve, kauçuk ve yerfıstığı da ihraç edilir.
Afrika'da "geçimlik" ve "ticari" olmak üzere iki tür üretim yapılır. Afrikalılar'ın geleneksel geçim kaynaklan olan avcılık, yabani bitkileri toplama, tanm ve hayvancılık halkın geçimini ancak karşılar. Nüfusun "ticari üretim" yapan bölümü ise pazarda satmak üzere ürün yetiştirir ya da imalat ve madencilik alanında çalışır.
Bugün Afrika dış ticaretinin yaklaşık yüzde 75'i Avrupa, ABD ve Japonya arasında bölüşülmüştür.Sulama kanalları Nil Irmağı'nın suyunu hurma, pam Sakkara'daki bu sulama kanalının arkasında Mısır görülüyor.
Ormancılık ve Balıkçılık
Orman ürünleri Afrika'nın değerli ihraç mallan arasındadır. Tropik ormanlardan abanoz, maun ve mobilya yapımında çok aranan öbür sert odunlar elde edilir. Afrika'nın kuzeyinde ise şişe mantan üretilir. Fas'ta ve Güney Afrika Cumhuriyeti'nde balıkçılık kuruluş-lannın önemli olmasına karşılık, ticari balıkçılık kıta düzeyinde önemli bir gelir kaynağı değildir.
Madencilik
Afrikalılar 2.000 yıldır demir, bakır ve altın gibi madenleri çıkanp işlemektedir. Afrika' nın batısındaki ormanlık alanlardan çıkanlan altını eskiden Afrikalı tüccarlar Sahra boyunca taşıyarak Avrupa ve Asya ülkelerine satıyorlardı. Avrupalılar Yenidünya'yı keşfedinceye kadar Afrika'dan gelen altını kullandılar. Bugünkü Zimbabve'den çıkarılan altın kıyıya taşınarak Hindistan'a ihraç edilirdi.
Sömürgecilik döneminde madencilik gelişti, birçok yeni maden yatağı bulundu. Günümüzün bağımsız Afrika devletleri de maden kaynaklannın geliştirilmesine büyük önem vermektedir.
Kıtanın en gelişmiş madencilik bölgeleri Güney Afrika Cumhuriyeti, Zimbabve, Zam-bia ve Zaire'nin Katanga yöresidir. Bu bölgelerden çıkanlan çeşitli madenler arasında en önemlileri altın, elmas, bakır (Zambia'nın bakır kuşağından), platin, vanadyum, kobalt, uranyum, asbest ve kromdur.
1950'lerde Libya ve Cezayir'in Sahra bölgelerinde zengin petrol ve doğal gaz yatakları bulundu. Petrol ve doğal gaz Nijerya'nın kıyı bölgelerinde, Mısır Arap Cumhuriyeti'nde ve Gabon'da da çıkarılır. Güney Afrika Cumhuriyeti, Zimbabve, Nijerya ve Fas'ta büyük kömür yataklannın bulunmasına karşılık öbür yörelerde kömür azdır.
Sanayi
Afrika'daki sömürge yönetimlerinin temel uygulaması kıtanın hammaddelerini dış ülkelere satmaktı. Bağımsız Afrika ülkeleri kendi imalat sanayilerini geliştirerek sömürge tipi ekonomi modelini kırmaya yöneldiler. Bugün gelişmekte olan imalat sanayilerinin bir bölümü, yerel olarak üretilen tarım ürünlerini işlemeye, bir bölümü de iç tüketim mallarını üretmeye yöneliktir.
Afrika'nın en sanayileşmiş ülkesi olan Güney Afrika Cumhuriyeti'nin ekonomisi zengin maden kaynaklarına ve ucuz Afrikalı işgücüne dayanır.
Afrika'nın güneyindeki öbür ülkelerden Zimbabve, Zambia ve Zaire daha az sanayileşmiştir. Kuzey Afrika'daki Mısır Arap Cumhuriyeti, Tunus, Cezayir ve Fas'ta ağır sanayi ile tüketim malları sanayisi gelişmiştir. Afrika'nın doğusunda ve batısında sanayi genellikle başkentlerin çevresinde yoğunlaşır.
Enerji
Afrika'nın başlıca enerji kaynağı ırmaklardır. Akarsu gücünden yararlanmak için 20. yüzyılın ortalarında pek çok büyük proje başlatılmış, bunlardan bir bölümü henüz tamamlanamamıştır. Gana'daki Volta Irmağı'nda, alüminyum sanayisine enerji sağlamak ve elektrik üretmek amacıyla bir baraj yapılmıştır. Nijerya'nın Kainji bölgesinde de, planlanan demir-çelik sanayisine enerji sağlamak üzere, Nijer Irmağı üzerinde benzer bir proje geliştirilmiştir. Zimbabve'de Zambezi Irmağı üzerindeki Kariba Barajı ve Mısır Arap Cumhuriyeti'nde Nil Irmağı üzerindeki Assuan Barajı da elektrik enerjisi üretir.
Ulaşım
Afrika'nın büyük bölümünde yeterli bir ulaşım ağı yoktur. Karayolu ve demiryolu ulaşımı yalnızca sanayileşmiş yörelerde gelişmiştir. Ulaşım ekonomik gelişmenin en önemli öğelerinden biri olduğu için, Afrika hükümetlerinin çoğu ulaşım olanaklarını geliştirme çabasındadır.
Kaynak: MsXLabs.org &Temel Britannica
Gerçekçi ol imkansızı iste...