Arama

Anlayana - Sayfa 4

Güncelleme: 26 Kasım 2018 Gösterim: 575.458 Cevap: 3.995
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
28 Ocak 2006       Mesaj #31
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Ellerim dokunmak istese de ellerine.. Gözlerim görmek istese de gözlerini.. Kulaklarım duymak istese sesini.. Artık yoksun yanımda..

Sponsorlu Bağlantılar
Hayallerimde kaldın sadece.. Bir anı, küçük bir parça.. Mutluluklarım bol olduğu hüzünlerin olmadığı, küçük ve anlamlı.. Yaşamımın en güzel hediyesi.. Artık yoksun yanımda..

Kim bilir olsaydın ne olurdu? Düşünmek istemiyorum artık bunları.. Yorgunum bitkinim. Çünkü artık yoksun yanımda..
Gözlerime mil çekiyorum.. Düşüncelerime de.. Tıpkı senin ismimin üzerine çektiğin gibi.. Artık seni düşünmeyeceğim.. Yemin ettim.. Artık yoksun hayatımda..
melish - avatarı
melish
Ziyaretçi
3 Şubat 2006       Mesaj #32
melish - avatarı
Ziyaretçi
Ormanın birinde sırtlanlar ve öküzler yaşarmış.Sırtlanlar, öküzler grup halinde gezdikleri için onlara yaklaşamazmışlar dolayısı ile karınlarını doyuramaz ve etraftaki tavşan,kuş falan ile beslenebilirlermiş.Ancak karşılarında besili ökzüler varmış.Ne yapsak ne etsek de bunları yesek diye düşünürlerken.Sırtlanın biri çıkmış demi ki:
-Ben bir yol buldum öküzlere barış teklif edelim.Siz beni izleyin.
Sponsorlu Bağlantılar
Sırtlan elinde beyaz bayrakla öküzlere yaklaşmış demiş ki:
-Merhaba öküz kardeşler.Bakın ne güzel barış içinde yaşıyoruz değil mi.Hayat ne güzel barış içinde mutluluk içinde..
Öküzler de:
-evet evet mutlu mesut yaşıyoruz demiş.
Sırtlan demiş ki:
-Yav evet barış içinde yaşıyoruz iyi güzel ama şurdaki sarı öküz bize gıcıklık yapıyor.Zaten size de pek uymuyor onu bize verin demiş.
Öküzler:
-yav olur mu öyle şey nasıl yani hani barıştı falan derken
Sırtlan:
-o size uymuyor bakın onun rengi sarı demiş verin onu bize lütfen demiş.
Öküzler de:
-Biz aramızda bir toplanıp karar verelim demişler.
Toplanmışlar düşünmüşler taşınmışlar.Versek mi verelim mi falan derken.Benekli bir öküzün biri:
-Yapmayın arkadaşlar vermeyin arkadaşımızı olmaz.
Demesine rağmen azınlıkta kaldığı için dediği olmamış ve sarı öküzü sırtlanlara vermişler.
Sırtlanlar bir güzel karınlarını doyurmuşlar.Kendilerine ziyafet vermişler.Ancak gün gelmiş yine acıkmışlar.Yine sırtlanın biri gitmiş öküz grubunun yanına demş ki:
-ya bakın iyi güzel barış içindeyiz anlaşıyoruz da.Şurada kuyruğu sizden uzun bir öküz var.Kuyruğunu sallayarak bizi gıcık ediyor size de nispet yapıyor.Verir misiniz bize demişler.
Öküzler yine:
-ya ama olur mu falan derken uzun kuyruklu öküzü de vermişler..
Günler hep böyle geçmiş.Hatta artık sırtlanlar bahane falan bulmuyorlar
-şu öküzü verin
-şunu verin
diye öküzleri teker teker götürüyorlarmış..
Gün gelmiş öküzler bakmışlar 3-4 tane kalmışlar.Demişler:
-Yav ne oldu nasıl böyle azaldık..
Benekli öküzlerden biri çıkmış demiş:
-yaa biz vermeyin derken siz teker teker yolladınız arkadaşlarınızı..
(alıntı)
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
13 Şubat 2006       Mesaj #33
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Adım Adım Yolun Sonuna Yaklaştım Yavaş Yavaş Dilimde Feryat Hayatı Satırlarına Yaz Tek Başınaysan Kolay Değil Savaş..!
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
14 Şubat 2006       Mesaj #34
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
İçimden bir ses fısıldıyor usulca,uzaklardan bir kız konuşuyor içime...içim cız ediyor.kız susmuş yüreği kim bilir neler söylüyor?gözyaşlarını içinde tutuyor,acıtarak kalbini.acıları çok mu sıcak?kapanması çok zaman alacak kadar derin mi ki yarası?kabuk bağlayamadan daha,kim kanatıyor yaralarını?
umutlarını, düşlerini nerede biriktiriyor ki bu karmaşanın içinde? yerini merak ettiğim; hayallerini, mutluluğunu nerede saklıyor? gizlediği yeri bulsam... "bulsan da kilidi açamazsın!" diye bağırıyor içimden gelen bir his.
kurumuş çiçekler geliyor aklıma... kokusu tükenmiş, toprağa ziyan çiçekler. "acıların bu çiçekler küçük kız çocuğu... sulamaya çalışma artık,at onları!" diyorum;ama kendime bile yabancı geliyor sesim. bu kadar kolay mı sanki!?
atılamayan,yürek yükü acılarına üzülüyorum tatlı kız. gözyaşlarını dindireceğin zamanı sessizce bekleyişin zoruma gidiyor!
kalbimde sana ayırdığım o güzel yerde oturmuşum,senin için bir şey yapamayışıma üzülüyorum... gürültülü kahkahalarla gülmeni, hayatı içinden geldiği gibi yaşayabilmeni diliyorum... gözyaşlarını güldürdüğün gün, gözlerindeki pırıltıyı görmek... dünyalara bedel bir sevinçle yanında olmak istiyorum...

bir gün, eşi benzeri olmayan bir mutlulukla ve kucak dolusu umut, yürek dolusu huzurla çalmak istiyorum kapını... kapıyı açar mısın?

Üşüyordum, kimselerin benden haberi yokken, o lacivert gökyüzünün altında üşüyeceğimi biliyordum... geceydi, ben üşürken etrafta tek tük insanlar ışıklar görüyorum.
İnsan bazen sıradan olmayan bir düşte görür kendini, eskimiş koltukların üzerinde bağıra bağıra şarkı söyler... Ürpertici bir sessizlik vardır odada, kimse neyi hissettiğini, kimse nasıl bir başkasına dönüştüğünü anlayamaz, geçmişini ve geleceğini okuyan cadılar etrafındadır, şarkı söylerken uzun koridorlardan geçtiğini sanırsın. bilmediğin bir yüz, daha önce duymadığın bir ses durdurur şarkını;
“ gel. “
parmaklarının arasında bitmeye hazır bir sigara vardır ama külünü dökemezsin. korkup saklamaya çalışırsın, sanki başından dumanlar çıkmaktadır. eskiden kalma, hep yeni gibi görünen, hep bir fırtınanın ardından gelip yine o fırtınayla giden yağmuru istersin o an...
yağmur...
martıların çığlıklarından çok önceleri varır kulağına. sanki bir duvarın önünde küçük bir kilitle mücadele ediyorsun, zayıflarsın, acı çekersin, anımsamaya korktuğun boşlukların iç bulantısında yabancısı olmadığın suçluluğun kokusunu duyarsın. yoksun bedeninde, sanki başka bir sende başka bir ölümün yavaşça çözüldüğünü görürsün. gri suların yitme noktasına kadar beklersin güneşi, gelmez, korkarsın, yine o korku. acıkırsın, yüreğinde iç içe sınırsız acıyla acıkırsın. senden ayrı bir oluşumdur bu. haksız yere içindeki sayısız mezara bakıp hala damarlarında kazısı bitmeyen ölü kentleri düşünürsün. odanda, artık kokusuz polenler uçuyordur. cadılar, havada göz yaşlarına ait utançlar okur. duyduğun ürkütücü sessizlik, bir dalın rüzgarla sevişmesidir. bir cinayete karışmış suçluymuş gibi kaçarken, aynı odada aynı eşyalarla gömülürsün...
oysa sadece üşürsün. yukarıya doğru dokunamadığın, hep aşağıya çekildiğin garip bir ürperti...

bir gün, eşi benzeri olmayan bir mutlulukla ve kucak dolusu umut, yürek dolusu huzurla çalmak istiyorum kapını... kapıyı açar mısın?
Son düzenleyen Blue Blood; 14 Şubat 2006 03:14
tech1988 - avatarı
tech1988
Ziyaretçi
14 Şubat 2006       Mesaj #35
tech1988 - avatarı
Ziyaretçi
Sevdim çok sevdim
Tanıdım aşkın en saf halini
Kokladım gecelerce
Bıraktığın eşyayı boş evi

Aşka küsmüş bir beden ve bir yürek varken bende.. Nerden tanımıştım ki seni yüreğime girdin içime öylece usul usul değildi gelişin birden bire anidendi.. Neye uğradığımı şaşırmış yüreğim, teslim olmuştu ellerine.. Belki farkındaydın bütün bunların ve beklide bilerek isteyerek yapmıştın.. neden diye sorma dedin bana, neden arama dedin.. Sustum, sustu yüreğim, sustu dilim ... Nasıl geçirdik günleri hatırlar mısın biran bile olsa… bir an düşündün mü ardında bıraktığın bu yüreğiii… Bir gidiyorum dıyemeden gittin.. ardından bana kalansa boş bir ev ve çalan zilelre inat açılmayan bir demir kapı ve önünde hıçkırıklara boğularak tekmeler atan bennn…
Uzanamadı elim telefona
Defalarca gidip geldi
Yenik düştüm kendime
Göre göre

Aramadım mı seni? Aradım da açtın mı sanki… Her telefon açışımda karşımda o soğuk bu zgibi ses bana “aradığınız kişiye şu an ulaşılamıyor, Mobil telefon kapalı yada kapsama alanı dışında” dedi.. gidiyordun.. yoldaydın ve telefonunu kapatmıştın.. Açılmadı mı o telefon; açıldı ama gidiyorum kelimesi gibi bir telefon bile çoktu bana değil mi?...Bildiğim halde gittiğini belki dedim belki gitmemiştir.. Belki gitmemiştir.. Küçük düşmekse yaptığım, gurursuzluksa ben senin için hiç gururumu öne sürmedim kii. Varsın olsun; gurursuz olayım, varsın olsun küçük düşeyim.. Kendime yenik düştükten sonra..

Gurur sandığım aslında
Ümitsizliğimdi
Anladım temelli gittiğini
Haklıydın üstelik
Suç benimdi

Ümitsizliğim olmadı benim hiç senin söylediklerinle yeşeriyordu üstelik ümitlerim.. Sen bir yer açacaktın, ben orda çalışacaktım, değil mi? Yada başka bir şehirde bir ev tutacaktık, bahçeli üstelik. Bahçesinde bir şeyler yetiştirecektik.. Beraberce…. Ama gittin, gidişini bilmeden gittin. Suçlu muydum , suçsuz mu? Haklı mıydım, haksız mı? Sevdim ama sevildim mi? Bilmiyorum… Beni senin bütün bilinmezliklerinle bıraktın ve gittin.. Temelli miydi gidişin.. evet sanırım öyleydi değil mi? Yine kendim sorup kendim cevaplıyorum, her zaman olduğu gibi değil mi? Sana soru sorulmaz, sen sorarsın.. Senden bir şey beklenmez, sen beklersin….
Sen üzülme gülüm incinme
Canımın içi iki gözüm sakın küsme
Bana hediye bırak bütün kederleri
Ben ağlarım ikimizin yerine

Canımın İçi derdin yaa. Artık nefret ettim bu kelimeden.. Sen söylemiyorsun çünkü.. Sensiz bütün kelimeler lanetli dilimde.. nefesimde sende kitli.. bir oksijen tüpüne bağlı sanki hayatım.. biterse bende biterim.. ne çok büyütmüşüm içimdeki sevgiyi sana rağmen bilmiyorum.. dedim yaa artık ben susuyorum, gözlerim anlatsın sana herşeyiii.. Ben sustum ama onlar dinmiyor ki, ah bir yapa bilsem bir yapabilsem.. neler yaparım bende bilmiyorum.. Bildiğim tek şey ben her gece sana ağlıyorummm… Ama sen sakın ağlama Canımın İçi, Nazar Boncuğum Sakın Ağlama.. Hep Gül ve Hep Mutlu Ol.. Ben aldım bütün kederlerini, unutma onları burada bana bıraktığını..
Bilirsin aslında adaletsizliğini
İstemezsin hani sen de bittiğini
Ama kendinden yanadır ya hep yürek
Feda edip aşkı korur ya kendini

Herkesi susturdum senle ilgili konuşamıyorlar.. Hoş zaten Kim biliyor ki? Herkezden saklı yaşadığım sevdam, kimselere anlatamadığım özlemim, sebebini bilmediğim ayrılığım. Bir gün dinecek özlemim, bir gün bitecek hasretim bunu biliyorum. Ya aşkımı anlayacaksın yada yine kendini haklı çıkaracaksın.. Ama bir gün dinecek özlemim biliyorum.. Ya hayatta… Ya toprakta… İşte Sen O zaman inanacaksın aşkıma ve bana...

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
16 Şubat 2006       Mesaj #36
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
okyanus büyüktür bir okadarda derindir
benim derdim her derde bedeldir
benim askimda sevgimde
kalbimdedir
daha ne bilmek istersin
karanlik köselerde
elimde sigaram
düsüncemdeyse birtek sen
daha ne görmek istersin

seni sevmek
severken bin defa ölmekmis
kadir kiymet bilmeyen sen
iste sensin
daha ne dinlemek istersin

isyankar olmak
sevgi ugruna ruhunu karanliga bogmak
söyle be vefasizim daha benden ne istersin
seni seveni sen terk ettin gittin
daha elimden seni sevmekten baska ne gelir
söylermisin???
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
25 Şubat 2006       Mesaj #37
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
biz iki asiydik....sen benim inandığıma asi ben seninkine.nasıl kesişti yollarımız ve neden?
kimdin?
neden bu kadar içime sindin?
peki şimdi neyimsin?
sorularımla oyunlar oynarken sen hep benimlesin sanki.oysa mesafeler arttıkça artıyor.
en çok sana kıyamazken en çok seni acıtıyorum.ve senin ağır sözlerin hep beni buluyor.
nesin sen
bir dost,
arkadaş
ya da sevgili...?
adı konulmamış bir sevgi bu
ve gizli

senin sırların yoktur,benim de gizlenmişlerim.ama anlıyorum ki en büyük sırrım sensin ve seninki de benim.belki asi kelimesini yüklenmiş iki aşk korkağıyız biz...keşke "birbirimize bir kaç aşk kadar geç kalmış olmasaydık"

mutluluğum için beni yaralama hakkını kendinde bulurken,mutluluğum için hayatıma girme hakkını göremeiyorsun kendinde.ve seni deliler gibi kıskanan ben seni teslim ediveriyorum başka ellere...
belki hiç yakışmadık,belki tırtıklarımız bile birebir uydu birbirine...tek bildiğim seni seviyorum...her ne kadar şeklini,büyüklüğünü,adını bilmesem de...

Şimdi uzak bir şehrin en karanlık mazhenini bekliyor sevgim.Çünkü karanlıklarda aydınlanıyor gizemim...yanlışa olan tutkuların arasında doğru olan benim aslında...bilmiyorsun ve belki hiç bilmeyeceksin.
bekledim,sonsuza kadar bekleyemem yalan söylemem sana bilirsin...
geldin, geldin...
yoksa ansızın gideceğim....
eyoruk - avatarı
eyoruk
Ziyaretçi
26 Şubat 2006       Mesaj #38
eyoruk - avatarı
Ziyaretçi
SUNA ALDIRMAYANIN adam olma sansı yok.GEERcegı anlamalı
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
1 Mart 2006       Mesaj #39
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Gün doğarken her sabah
Bir kız geçer kapımdan
Köşeyi dönüp kaybolur
Başı önde yorgunca

Fabrikada tütün sarar
Sanki kendi içer gibi
Sararkende hayal kurar
Bütün insanlar gibi

Bir evi olsun ister
Birde içmeyen kocası
Tanrı ne verirse geçinir gider
Yeterki mutlu olsun yuvası

Dışarda bir yağmur başlar
Yüreğinde derin sızı
Gözlerinden yaşlar akar
Ağlar fabrika kızı

Oysa yatağında bile
Birgün uyku göremez
İhtiyar anası gibi
Kadınlığını bilemez

Makineler diken gibi
Batar hergün kalbine
Yün örecek elleri
Hergün ekmek derdinde

Gün batarken her akşam
Bir kız geçer kapımdan
Köşeyi dönüp ksybolur
Başı önde yorgunca

Fabrikada tütün sarar
Sanki kendi içer gibi
Sararkende hayal kurar
Bütün insanlar gibi

shy - AnLaYaNa -shy
border20with20red20hearts
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
1 Mart 2006       Mesaj #40
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
UTANSIN
Tohum saç, bitmezse toprak utansın!
Hedefe varmayan mızrak utansın!

Hey gidi küheylan, koşmana bak sen!
Çatlarsan, doğuran kısrak utansın!

Eski çınar şimdi noel ağacı;
Dallarda iğreti yaprak utansın!

Ustada kalırsa bu öksüz yapı,
Onu sürdürmeyen çırak utansın!

Ölümden ilerde varış dediğin,
Geride ne varsa bırak utansın!

Ey binbir tanede solmayan tek renk;
Bayraklaşamıyorsan bayrak utansın!

Necip Fazil kisakurek
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.