Kurbağa (Amphibia)
"Kurbağa"
Kurbağa, iki yaşamlılar (Amphibia) sınıfındaki türlerin %88'ini ve Anura takımını oluşturan hayvanlardır. Anura, Yunanca'daki "yokluk" ön eki olan "an-" ile yine Yunanca'da "kuyruk" anlamına gelen "oura" sözcüklerinden türetilmiş bir terimdir ve "kuyruksuz" demektir.
"1989'dan beri rastlanılmayan ve soyunun tükendiği kabul edilen bir kurbağa türü: altın kurbağa (Bufo periglenes)."
Bilimsel sınıflandırma
Öbür amfibyumlar gibi kurbağalar da ağızlarıyla su içmezler. Bunun yerine suyu yüzerken ya da yağmur altında durarak derilerinden alırlar. Uzun süre sudan uzak kalmak kurbağalar için tehlikelidir. Çünkü derilerinin nemini yitirip tümüyle kuruması bu hayvanların çok geçmeden ölmesine yol açar.
Kurbağalar düşmanlarına karşı kendilerini zehir bezlerinin salgısıyla korurlar. Kurbağa sertçe tutulduğunda türüne göre değişen güçte bir zehir salgılar. Bayağı siğilli kurbağanın (Bufo bufo) salgısı öylesine iticidir ki, bu kurbağayı ağzına almayı hayvanlar ancak bir kez deneyebilir. Güney Amerika'da yaşayan canlı renklerle bezeli ağaç kurbağalarının zehri ise insanı öldürebilecek ölçüde güçlüdür. Eskiden bu zehir Amerika Yerlileri tarafından okların ucuna sürülerek kullanılmıştır. Kuzey ülkelerinde kurbağalar kış uykusuna yatar. Havalar soğumaya başladığında yapraklar arasına ve su birikintilerinin dibindeki çamura gömülerek yada su kıyısındaki oyuklara ve kütüklerin altına girerek havalar ısınıncaya kadar yerlerinden çıkmazlar. Bu süre boyunca çok az oksijene gereksinimleri vardır. Kan dolaşımları ise son derece yavaşlar. Sıcak ülkelerde yaşayan kurbağalar da kendilerini yere gömerek yağmur mevsimini beklerler. Yağış başlayınca gizlendikleri yerlerden üremek üzere çıkar, yumurtalarını gölcüklere ve akarsulara bırakırlar.
"Kurbağaların dünya üzerindeki yayılım alanı (siyahla gösterilmiş)."
Kurbağaların Yaşam Çevrimi
Kurbağa yumurtaları saydam ve jöleye benzer bir maddeyle kaplıdır. Bu maddenin çok kaygan olması yumurta avcısı hayvanlar tarafından yenmesini önemli ölçüde engeller. Jölemsi örtü ayrıca güneşin sıcaklığının yumurtanın içine ulaşabilmesini de sağlar. Kurbağa yumurtaları genellikle ya akarsu ve durgun suların yüzeyine kümeler halinde ya da uzun şeritler halinde su bitkileri arasına bırakılır. Kurbağalar yaşamları boyunca üç gelişim evresinden geçer: Yumurta evresi, iribaş ya da tetari evresi ve erişkin evre. İribaşlar her jöle kabarcığının içinde görülen yuvarlak kara benekten gelişirken, gene kabarcığın içindeki yumurta sarısıyla beslenirler. İribaşların başı doğrudan gövdesine bitişiktir. Solungaçlarıyla solunum yaparlar. Başlangıçta bacakları yoktur ve uzun kuyruklarını kullanarak yüzerler. Ama zamanla bacaklar belirmeye, kuyruk kısalmaya başlar. Yok olan solungaçların yerini akciğerlerin alması ve kuyruğun da kaybolmasıyla birlikte başkalaşma sona erer. Artık küçük kurbağa iribaş evresine özgü yapılardan tümüyle arınmıştır.
"Dere alabalığı Bayağı kurbağa dahil bir çok kurbağa türünü tehlike altına sokmuştur; yavru iribaşları(kurbağa yavrusu) yer ve bazen erkek dere alabalıkları küçük dişi kurbağaları yer."
Bir kurbağa genellikle 3-4 yıl içinde büyüyebileceği kadar büyür ve 40 yıl kadar yaşayabilir. Üreme mevsimi boyunca yüksek bir sesle bağrışır ve bu vıraklamalarını gece boyunca sürdürürler.
Kurbağaların çoğu yumurtalarını döktükten sonra bırakıp gider. Ama bazı türler yumurtalarına büyük bir özen gösterir. Avrupa'nın batısında yaşayan ebe kurbağanın (Alytes obstetricans) erkeği, dişinin döktüğü yumurta şeritlerini bacaklarına dolayarak taşır ve yumurtaların açılma zamanı geldiğinde suya girer. Yumurtalardan çıkan iribaşlar erişkin haline gelinceye kadar öbür kurbağalarda görüldüğü gibi gelişimlerini suda tamamlar.
"Bayağı kurbağa (Türkiye'de yaşar)
Tropik bölgelerde yaşayan ve ağaç kurbağaları olarak bilinen türlerin parmaklarında, ağaçlara tırmanmalarını kolaylaştıran yastıkçıklar vardır. Uçan kurbağaların ayaklarındaki geniş perdeler, havada süzülmelerine yardımcı olur. Bazı ağaç kurbağaları yumurtalarını suya doğru sarkan bir çalının üzerine bırakır. İribaşlar yumurtadan çıktıktan sonra hemen suya atlarlar.
Güney Amerika'da yaşayan Surinam kurbağası (Pipa pipa) yumurtalarını sırtındaki oyuklarda taşır. Bu oyuklar deriyle örtülü ve içi yavruların iribaş evrelerini geçirdikleri bir sıvıyla doludur.
Kurbağaların düz derili ve uzun bacaklı bazı türleri birçok ülkenin mutfağına girmiş, kurbağa bacağı eskiden beri lezzetli yiyecekler arasında sayılmıştır. Kuzey Amerika'da yaşayan öküz kurbağası (Rana catesbeiana) ise özel kurbağa çiftliklerinde üretilmektedir.
"Kurbağa metamorfozunun farklı evrelerini açıklayan bir çizim: a) uzuvsuz iribaş (kurbağa yavrusu), b) bir çift uzuvlu iribaş, c) iki çift uzuvlu ve kuyruklu, d) genç kurbağa ve e) kuyruksuz yetişkin kurbağa."
Erişkinlerinin uzun arka bacaklar, tıknaz gövde, araları zarlı parmaklar, çıkık gözler ve kuyruksuzluk gibi özellikleri bulunan kurbağaların büyük çoğunluğu yarı sucul bir yaşam sürer ama tırmanarak ya da zıplayarak karada da rahatça hareket edebilirler. Yumurtalarını tipik olarak su birikintileri, gölcük ya da göllere bırakan kurbağaların iribaş adı verilen ve suda gelişen larvalarında ön ve arka bacaklar yokken, su içinde soluyabilmek için solungaçlar ve yüzebilmek için yüzgeçli kuyruk vardır. Çoğunluğu otçul olan ve solungaçlarından süzülen alglerle beslenen iribaşlardan başkalaşan erişkin kurbağalar, sıklıkla eklem bacaklıları, karından bacaklıları ve halkalı solucanları içeren etçil bir yaşam sürerler.
"Obezite olmuş kurbağa"
Özellikle çiftleşme döneminde belirginleşen ve halk arasında "vıraklama" olarak anılan seslenişleriyle dikkat çeken kurbağalar, ekvatordan kutup altı bölgelere kadar olan, geniş bir yayılım alanında bulunurlar. Çoğunluğu tropik yağmur ormanlarında olmak üzere, toplam 33 familyaya dağılmış yaklaşık 5250 türü bulunan bu canlılar, çeşitliliği en fazla olan omurgalılardandır. Ancak, kimi kurbağa türlerinin giderek azalan sayıları da dikkat çekmektedir. Kurbağalar yazın toprağın altında kurur.
Sponsorlu Bağlantılar
"Kurbağa"
"1989'dan beri rastlanılmayan ve soyunun tükendiği kabul edilen bir kurbağa türü: altın kurbağa (Bufo periglenes)."
Bilimsel sınıflandırma
- Üst âlem: Eukaryota
- Âlem: Animalia
- Şube: Chordata
- Sınıf: Amphibia
- Takım: Anura Merrem, 1820
Öbür amfibyumlar gibi kurbağalar da ağızlarıyla su içmezler. Bunun yerine suyu yüzerken ya da yağmur altında durarak derilerinden alırlar. Uzun süre sudan uzak kalmak kurbağalar için tehlikelidir. Çünkü derilerinin nemini yitirip tümüyle kuruması bu hayvanların çok geçmeden ölmesine yol açar.
Kurbağalar düşmanlarına karşı kendilerini zehir bezlerinin salgısıyla korurlar. Kurbağa sertçe tutulduğunda türüne göre değişen güçte bir zehir salgılar. Bayağı siğilli kurbağanın (Bufo bufo) salgısı öylesine iticidir ki, bu kurbağayı ağzına almayı hayvanlar ancak bir kez deneyebilir. Güney Amerika'da yaşayan canlı renklerle bezeli ağaç kurbağalarının zehri ise insanı öldürebilecek ölçüde güçlüdür. Eskiden bu zehir Amerika Yerlileri tarafından okların ucuna sürülerek kullanılmıştır. Kuzey ülkelerinde kurbağalar kış uykusuna yatar. Havalar soğumaya başladığında yapraklar arasına ve su birikintilerinin dibindeki çamura gömülerek yada su kıyısındaki oyuklara ve kütüklerin altına girerek havalar ısınıncaya kadar yerlerinden çıkmazlar. Bu süre boyunca çok az oksijene gereksinimleri vardır. Kan dolaşımları ise son derece yavaşlar. Sıcak ülkelerde yaşayan kurbağalar da kendilerini yere gömerek yağmur mevsimini beklerler. Yağış başlayınca gizlendikleri yerlerden üremek üzere çıkar, yumurtalarını gölcüklere ve akarsulara bırakırlar.
Kurbağa yumurtaları saydam ve jöleye benzer bir maddeyle kaplıdır. Bu maddenin çok kaygan olması yumurta avcısı hayvanlar tarafından yenmesini önemli ölçüde engeller. Jölemsi örtü ayrıca güneşin sıcaklığının yumurtanın içine ulaşabilmesini de sağlar. Kurbağa yumurtaları genellikle ya akarsu ve durgun suların yüzeyine kümeler halinde ya da uzun şeritler halinde su bitkileri arasına bırakılır. Kurbağalar yaşamları boyunca üç gelişim evresinden geçer: Yumurta evresi, iribaş ya da tetari evresi ve erişkin evre. İribaşlar her jöle kabarcığının içinde görülen yuvarlak kara benekten gelişirken, gene kabarcığın içindeki yumurta sarısıyla beslenirler. İribaşların başı doğrudan gövdesine bitişiktir. Solungaçlarıyla solunum yaparlar. Başlangıçta bacakları yoktur ve uzun kuyruklarını kullanarak yüzerler. Ama zamanla bacaklar belirmeye, kuyruk kısalmaya başlar. Yok olan solungaçların yerini akciğerlerin alması ve kuyruğun da kaybolmasıyla birlikte başkalaşma sona erer. Artık küçük kurbağa iribaş evresine özgü yapılardan tümüyle arınmıştır.
"Dere alabalığı Bayağı kurbağa dahil bir çok kurbağa türünü tehlike altına sokmuştur; yavru iribaşları(kurbağa yavrusu) yer ve bazen erkek dere alabalıkları küçük dişi kurbağaları yer."
Kurbağaların çoğu yumurtalarını döktükten sonra bırakıp gider. Ama bazı türler yumurtalarına büyük bir özen gösterir. Avrupa'nın batısında yaşayan ebe kurbağanın (Alytes obstetricans) erkeği, dişinin döktüğü yumurta şeritlerini bacaklarına dolayarak taşır ve yumurtaların açılma zamanı geldiğinde suya girer. Yumurtalardan çıkan iribaşlar erişkin haline gelinceye kadar öbür kurbağalarda görüldüğü gibi gelişimlerini suda tamamlar.
"Bayağı kurbağa (Türkiye'de yaşar)
Güney Amerika'da yaşayan Surinam kurbağası (Pipa pipa) yumurtalarını sırtındaki oyuklarda taşır. Bu oyuklar deriyle örtülü ve içi yavruların iribaş evrelerini geçirdikleri bir sıvıyla doludur.
Kurbağaların düz derili ve uzun bacaklı bazı türleri birçok ülkenin mutfağına girmiş, kurbağa bacağı eskiden beri lezzetli yiyecekler arasında sayılmıştır. Kuzey Amerika'da yaşayan öküz kurbağası (Rana catesbeiana) ise özel kurbağa çiftliklerinde üretilmektedir.
Erişkinlerinin uzun arka bacaklar, tıknaz gövde, araları zarlı parmaklar, çıkık gözler ve kuyruksuzluk gibi özellikleri bulunan kurbağaların büyük çoğunluğu yarı sucul bir yaşam sürer ama tırmanarak ya da zıplayarak karada da rahatça hareket edebilirler. Yumurtalarını tipik olarak su birikintileri, gölcük ya da göllere bırakan kurbağaların iribaş adı verilen ve suda gelişen larvalarında ön ve arka bacaklar yokken, su içinde soluyabilmek için solungaçlar ve yüzebilmek için yüzgeçli kuyruk vardır. Çoğunluğu otçul olan ve solungaçlarından süzülen alglerle beslenen iribaşlardan başkalaşan erişkin kurbağalar, sıklıkla eklem bacaklıları, karından bacaklıları ve halkalı solucanları içeren etçil bir yaşam sürerler.
"Obezite olmuş kurbağa"