Arama

Bilim Tarihi

Güncelleme: 29 Ocak 2019 Gösterim: 10.594 Cevap: 4
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
10 Mart 2009       Mesaj #1
Avatarı yok
Yasaklı

Bilim Tarihi Ne Kadar Eskidir?

Ad:  bilim tarihi.JPG
Gösterim: 263
Boyut:  37.0 KB

Bilim tarihi insanlar için hep bir araştırma konusu olmuştur. Eski çağlara ait kalıntıların incelenmesiyle, bu dönemlerdeki bilim düzeyi hakkında bilgiler edinilmeye çalışılmıştır. Bu araştırmaların gelişen teknoloji sayesinde hız ve derinlik kazanması, insanlara her geçen gün bilim tarihiyle ilgili yeni veriler sunmaktadır.
Sponsorlu Bağlantılar
İşte bu verilerden bir yenisi İtalyan Alpleri'nde bulunan 5000 yıllık bir avcı cesedinin yanındaki çantada bulunan yaylar ve oklardır. 5000 yıl öncesine ait bu oklardaki bilimsel özellikler insanı hayrete düşürücü niteliktedir : Okların arkasında bulunan tüyler, okun hedefe doğru giderken hızla dönerek ilerlemesini sağlayacak "ivli" şekilde yerleştirilmişlerdir.
İvme sistemi yani sabit hızda ilerleyen maddenin hızını artıran etkenler ise ancak 18. yüzyılda keşfedilmiştir. İşte bu yeni bulgu, araştırmacılar arasında, 18. yüzyılda yeni keşfedilen bir bilginin 5000 yıl önce insanlar tarafından nasıl bilindiği ve kullanıldığı konusunda şaşkınlık yaratmıştır.

İvme Sistemi ve Newton'un Hareket Yasaları
Önce İvme Sitemi hakkında biraz bilgi edinelim:
İvme, hızı sürekli artan ya da azalan cisimlerin belli bir süre sonundaki hızlarının hesaplanmasında kullanılır.Bir hareketlinin hızının birim zamandaki artış ya da azalma miktarına İvme denir:
a=(v(son)-v(ilk))/(t(son)-t(ilk)) denkleminde,
V:hız, a:ivme, t:zamandır.
Bu konudaki en önemli kaynak Newton'un 18. yüzyılda açıkladığı hareket yasalarıdır. Bu yasalara göre, bir cismin hareketinde ya da şeklinde bir değişikliğe yol açan etmene kuvvet denir. Tanımdan da anlaşılacağı gibi kuvvetle hareket arasında bir bağlantı vardır.
Newton'un dayandığı temel yasalardan ilki "Eylemsizlik Yasası"dır Buna göre bir cisme hiçbir kuvvet etki etmiyorsa ya da cisme etki eden kuvvetlerin bileşkesi sıfırsa bu cismin hızında bir değişiklik olmaz. Eğer maddesel bir noktanın yeri mutlak bir koordinat eksenler sistemine göre tarif edilirse ve bu maddesel nokta dışarıdan başka cisimlerin etkisi altında bulunmuyorsa bu nokta ivmesiz olarak hareket edecektir; yani ya hareketsiz duracak veya bir doğru üzerinde sabit bir hızla hareket edecektir. Newton'un bu ifadesi şöyle açıklanabilir: Bir kuvvetin uygulanmasıyla durumu değişmeye mecbur edilmediği takdirde, her cisim bulunduğu hareketsiz halinde veya düzgün hareket halinde kalır. İkinci yasa olan "Dinamiğin Temel Yasası"na göreyse, bir cismi etkileyen kuvvetlerin bileşkesi sıfır değilse cisim mutlaka ivmeli bir hareket yapar ve ivme her an bileşke kuvvetle doğru orantılıdır. Yani bir cisme bir kuvvet uygulanırsa o cisimde bir ivme meydana gelir ve ivme kuvvetle orantılıdır (F = m.a). Üçüncü yasa ise "Etki tepki yasası"dır. Bir A cismi bir B cismine bir F kuvveti uyguluyorsa, B cismi de A cismine zıt yönde ama ona eşit bir F kuvveti uygular.
Bütün deneyler gösterir ki; nerede ve ne zaman bir ivme meydana gelirse, bu ivme iki sebebin yalnız birinden veya her ikisinden dolayı meydana gelir. Bu ivme, kullanılan sistemin mutlak bir eksenler sistemi olmadığından veya başka cisimlerin etkisinden veya her iki sebepten ötürü olabilir. Başka bir sebep mümkün değildir.
İşte oka hız kazandırmaya yarayan ivli bir sistem geliştirmek için bu temel fizik prensiplerinin mutlaka bilinmesi gerekmektedir.
Peki ama bu karmaşık sistem 18. yüzyılda keşfedilmeden yıllar önce, sanki bu kurallardan haberdarmışçasına bir oka ivme kazandıracak sistem nereden bilinmiştir?
18 yüzyılda keşfedilen İvme Sistemi'nin çok daha eski çağlarda kullanılmış olduğu kanıtlandığına göre, şimdi de eski çağlardaki bilim seviyesine bir göz atalım.

Eski Çağlarda Bilim
İnsanlığın düşünce tarihine bakıldığında pozitif bilimler yakın geçmişte karşımıza çıkar ancak buna rağmen oldukça hızlı gelişmişlerdir.
Bilim tarihi hakkındaki bilgilerimiz araştırmacıların elde ettikleri milattan önceki yüzyıllara ait kalıntılarla sınırlıdır. Bu bilgiler ışığındaki bilgilere göz attığımızda, bilim tarihiyle ilgili, eski çağlara ait şu bilgiler karşımıza çıkmaktadır:
En eski uygarlıklardan biri olan Çin Uygarlığında bilimsel faaliyetin başlangıcı M.Ö. 2500'lere kadar görülebilir. On ikinci yüzyıldan itibaren yapılan seyahatler sonucunda, matbaa ve barut gibi teknik buluşlar, Avrupa'ya Çin'den görülmüştür. Diğer uygarlıklardan farklı olarak Çin'de daha çok aritmetik ve cebir bilimleri gelişme göstermiş ve hatta geometri problemleri bile bu iki disiplinden yararlanılarak çözülmeye çalışılmıştır. Teknik açıdan devrine nispetle oldukça gelişmiş bir düzeyde bulunan Çin astronomisinde, Galilei'den önce Güneş lekeleri konusunda bilgi verildiği görülmektedir. Ayrıca astronomi metinlerinde, meteor ve meteoritler ile nova ve süpernovalar hakkında kayıtlara da rastlanmaktadır.
Hint uygarlığına bakacak olursak, buradaki bilimsel etkinliklerin başlangıcını M.Ö. 5000'lere kadar geriye gittiğini görmek mümkündür. M.S. beşinci ve on ikinci yüzyıllar arasında Hintliler, trigonometrik oranları da dikkate almak suretiyle, Güneş-Yer, Ay-Yer uzaklıklarını, Güneş, Ay ve diğer gezegenlerin konumlarını ve dolanım periyotlarını hesaplamaya çalışmışlar ve bunlarla ilgili sayısal değerleri içeren eserler bırakmışlardır.
Nil nehri civarında gelişen Mısır uygarlığı M.Ö. 2700 yıllarından itibaren matematik, astronomi ve tıp konularındaki etkinliklerle parlamıştır. Mısırlılardan kalan eserler arasında en önemli yeri birer mimari harikası olan piramitler tutar.
Mezopotamya'daki uygarlığının başlangıcı M.Ö. 3000 yıllarından öncesine gider. Modern astronominin temelinde Mezopotamya astronomisi bulunur. Mezopotamyalılar cebir ilminin kurucusudurlar. Gelişmiş bir rakam sistemine sahip olmaları cebir konusunu da ilerletmelerini sağlamıştır. Thales Teoremi'ni dik üçgenler için bulmuş ve kullanmışlardır. Daireyi 360 dereceye bölen de Mezopotamyalılardır.
Coğrafi konumu çeşitli bölgelerle bir köprü niteliğinde olan Anadolu uygarlığıysa çeşitli çok çeşitli yönlerden gelişmiş bir uygarlık olarak karşımıza çıkar. Bazı Anadolu uygarlıkları arasında Hitit, Urartu, Firig ve Lidya uygarlıkları sayılabilir. Batı Anadolu'daki Lidya uygarlığının en büyük başarısı ise parayı icat etmiş olmasıdır. Böylece o dönemin ekonomik hayatında büyük gelişme sağlanmış, modern ekonominin temelleri atılmıştır.
Görülmektedir ki bilim, ilgili verilere ulaşabildiğimiz bu eski çağlarda dahi çok ileri bir seviyede bulunmaktaydı.
Günümüz teknolojisinin bize eski çağlarla ilgili yeni bulgular sunduğunu belirtmiştik. İşte 5000 yıllık oklarda ortaya çıkan bilimsel zeka da bize eski çağlardaki insanların bilimde ilerlemiş olduklarını ve bilim tarihinin sandığımızdan çok daha eskilere dayandığını kanıtlayan önemli bir bulgudur.

Allah'ın 14 Asır Önce Kuran'da Bildirdiği Bilimsel Gerçekler Yeni Keşfediliyor
Allah Kuran'da, 20. yüzyıl teknolojisiyle eriştiğimiz bazı bilimsel gerçekleri bundan 1400 yıl önce insanlara bildirmiştir.
Elbette ki Kuran bir bilim kitabı değildir. Fakat çeşitli ayetlerinde, son derece özlü ve hikmetli bir anlatım içinde aktarılan ve Kuran'ın indirildiği dönemde bilimsel olarak saptanması mümkün olmayan bazı bilimsel gerçekler ancak 20. yüzyıl teknolojisi ile keşfedilmiştir. Kuran'ın bilimsel mucizelerini anlamak için de, bu İlahi kitabın indirildiği dönemdeki bilim düzeyine bir göz atalım.
Kuran'ın indirildiği 7. yüzyılda, Arap toplumu bilimsel konular hakkında sayısız hurafeye ve batıl inanca sahipti. Evreni ve doğayı inceleyecek teknolojiye sahip olmayan Araplar, nesilden nesile aktarılan efsanelere inanıyorlardı. Örneğin, gökyüzünün dağlar sayesinde tepede durduğu sanılıyordu. Bu inanışa göre Dünya düzdü ve iki ucunda yüksek dağlar vardı. Bu dağların ise birer direk gibi gök kubbeyi ayakta tuttukları düşünülüyordu.
Ancak Arap toplumunun tüm bu batıl inanışları Kuran'la birlikte ortadan kaldırıldı. Örneğin "Allah O'dur ki, gökleri dayanak olmaksızın yükseltti..." (Rad Suresi, 2) ayeti göğün dağlar sayesinde tepede durduğu inancını geçersiz kıldı. Bunun gibi daha pek çok konuda, o dönemde hiçbir insanın bilmediği önemli bilgiler Kuran'da verildi. İnsanların astronomi, fizik ya da biyoloji hakkında çok az şey bildikleri bir dönemde indirilen Kuran, evrenin yaratılışından insanın oluşumuna, atmosferin yapısından, yeryüzündeki dengelere kadar pek çok konuda kilit bilgiler içermekteydi.
İşte Kuran bize, Allah'ın üstün ilmini insanlara dilediği dönemde öğretebileceğini ispatlamaktadır.
Bu anlamda eski çağlara ait, ileri bilimsel tekniklere sahip kalıntıların bulunması bizleri şaşırtmamalı, aksine Allah'ın üstün ilminin ezeli ve ebedi olduğunu bir kez daha düşünmemizi sağlamalıdır. Allah üstün ilminin her yeri kuşattığını Kuran'da şöyle haber verir:
"Allah... O'ndan başka ilah yoktur. Diridir, kâimdir. O'nu uyuklama ve uyku tutmaz. Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O'nundur. İzni olmaksızın O'nun katında şefaatte bulunacak kimdir? O, önlerindekini ve arkalarındakini bilir. (Onlar ise) Dilediği kadarının dışında, O'nun ilminden hiçbir şeyi kavrayıp-kuşatamazlar. O'nun kürsüsü, bütün gökleri ve yeri kaplayıp-kuşatmıştır. Onların korunması O'na güç gelmez. O, pek yücedir, pek büyüktür." (Bakara Suresi, 255)
Kaynak: Bilgiler Dünyası
BAKINIZ Bilim Nedir?

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 29 Ocak 2019 02:02
kingmaster - avatarı
kingmaster
Ziyaretçi
4 Nisan 2011       Mesaj #2
kingmaster - avatarı
Ziyaretçi

BULUŞLARIN SERÜVENİ


İnsanların, avladıkları hayvanları kesip parçalamak, kemikleri kırmak için çakılları ve taşları kullandıkları zamandan beri bu aletlerde sürekli devam edecek bir gelişme, teknolojik gelişmeler başlan bulunuyordu.
Sponsorlu Bağlantılar

CAM
Camın hammaddesi kumdur. Kumun yapısında bulunan silisyum dioksit, yüksek sıcaklıkta erir. Camın dayanıklı olmasını sağlamak, yumuşaklığını artırmak ve renk katmak için çeşitli maddeler katılır.

Evlerde kullandığımız cam eşyalarının dışında yeni yapılan iş merkezlerinin birçoğunun dış yüzeyleri de cam bloklarla kaplanmaya başlanmıştır. Camın hafif olması ve aydınlığı sağlaması yanında estetik olması da kullanım alanını genişletmiştir.
Mezopotamya’da bulunan ilk cam örneklerinin tarihi MÖ 3. yüzyıla dayanır. MÖ 1000 yıllarında Mısırlılar cam elde etmeyi başardılar. Suriyeli cam ustaları “Cam Üfleme Tekniği’ni kullandılar.
Türklerde cam sanatı Selçuklularla beraber başladı ve İstanbul’un alınışından sonra Osmanlı döneminde gelişti. İstanbul ve çevresinde 14. yüzyılın başlarında “Çeşm-i Bülbül” adı verilen bir cam çeşidi yapılmaya başlandı. Türkiye’de ilk cam fabrikası 1934 yılında Paşabahçe’de kuruldu.
Çeşm-i Bülbül:
Anadolu atölyelerinin çıkardığı bir üründür. Bu teknik, modern cam endüstrisinin ilerlemiş yöntemlerinin bile geleneksel ustaların çalışmalarını geçemediği bir tekniktir.

MÜREKKEP
Günümüzden yaklaşık yedi bin yıl önce Mezopotamya’nın verimli topraklarında tarımın gelişmesiyle yazılı kayıtlar tutma zorunluluğu ortaya çıktı. Babiller ve Mısırlıların başlangıçta kullandıkları yazma aracı basit çakmak taşı iken, bunun yerini ucu yontulmuş çubuk aldı. MÖ 1300′e doğru Çinliler ve Mısırlılar kandillerde aydınlatmadan oluşan isi su ve bitki zamklarıyla karıştırarak hazırlanan mürekkebi buldular.

İlk çağlarda kullanılan mürekkep, parşömen üzerine yazmak için deriye iyice sinen ve silinmesi kolay olmayan, özel dayanıklı bir mürekkepti. Bu mürekkep, bugünde birçok mürekkeplerin yapıldığı gibi mazı soyundan (mürekkep kozası) demir sülfattan ve reçineden (ya da Arap zamkından) yapılırdı.
Eski mürekkebin önemli bir özelliği, yazının renginin yazarken çok soluk olması ve daha sonra kendi kendine kararmasıydı. Günümüzde kullanılan mürekkep de ise içine boya katılmasından dolayı böyle bir durum yaşanmıyor dolayısıyla yazan kişinin de okuyan kişi kadar iyi görebilmesini sağlıyor.

TEKERLEK

Tekerlek bütün çağların en önemli mekanik icadıdır. Makinelerin çoğunda, saatlerde, yel değirmenlerinde, buhar makinelerinde ayrıca otomobil, bisiklet gibi taşıtlarda tekerlek ve tekerlek ilkesine dayanan dişli ve çarklar vardır.
Kesile ağaç kütüklerinin yuvarlanmasının görülmesi tekerleğin atası sayılır. En eski tekerlek yaklaşık 5000 yıl önce Mezopotamya’da yapılmıştır. Çömlekçilerin toprağı şekillendirmede yardımca bir araç olarak kullandıkları tekerleğin arabalara takılması ulaşımda köklü bir dönüşüme neden oldu. İlk tekerlek kalın kalasların, yan yana getirilip tutturulduktan sonra yuvarlak biçimde kesilmesiyle elde edilen disklerdi. MÖ 200 yılında parmaklı (ispitli) tekerlek icat edildi. Parmaklıkları deri ya da metal şeritle sağlamlaştırıldı. Böylece ilk lastikler ortaya çıktı. Zamanla sabit bir dingilin çevresinde dönen tekerlekler yapıldı.

MUM

Günümüzden yaklaşık 2000 yıl önce ortaya çıktı. Mum çevresi balmumuyla ya da don yağıyla sarılmış bir fitilden oluşur, yakılan fitilin alevi balmumunun ya da don yağının bir bölümünü eritir; böylece fitil sürekli yanarak ışık saçar. Bu bakımdan mum, kullanılması daha kolay bir yağ lambasıdır.
Yağ lambaları ve mumlar gazyağıyla aydınlatmanın yaygınlaştığı 19. yüzyıla kadar başlıca yapay ışık kaynakları olmayı sürdürdüler.

BARUT

Çinliler tarafından bulunmuştur. Daha sonra Türkler vasıtasıyla Çinlilerden Müslüman Araplara geçmiştir. Haçlı Seferleri sırasında Avrupalılar barut yapmayı Müslümanlardan öğrendiler Barut sayesinde top, tüfek gibi ateşli silahlar yapıldı.
Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul surlarını yıkabilecek toplar yaptırması, Avrupa krallarının işine yaradı. Krallar büyük toplar sayesinde söz geçiremedikleri derebeylerin şatolarını yıktılar, böylece Avrupa’da derebeylerin egemenliklerine son veren krallar siyasi güçlerini artırdılar.
Ateşli silahlarda kullanılan barut yol yapımında, maden çıkarılmasında da kullanılmaktadır.

SÖZ UÇAR YAZI KALIR

Günümüzden yirmi bin yıl önce mağara duvarlarına çizilen hayvan resimleriyle başlayan insanın iz bırakma tutkusu, altı bin yıllık bir geçmişi olan yazının ortaya çıkarılmasında atılan ilk adımlardır.
Tarih, insanın yazıyı bulmasıyla başladı. Konuşurken çıkarılan seslere bir takım işaretler karşılık olabilirdi.
İlk yazı nesneleri gösteren resimler şeklindeydi. Konuşma dilini yazı diline çevirmeyi başaran Sümerler düşünceyi ve tarihi gelecek kuşaklara bırakma yöntemini bulmuş oldular. Sümerlerin kil tablet üzerine yazdıkları harflerin biçimi çiviye benzediği için bu yazıya çivi yazısı adı verildi. Çivi yazısını Babil ve Hitit gibi uygarlıklarda kullanmışlardır.
Eski Mısırlıların kullandığı resimli yazıya “hiyeroglif” denir. Bu yazıda harfler resimlerle ifade edilir. Hiyeroglif yazılar yalnızca duvara ve anıtlara yazılırdı.
Güney Amerika uygarlığı olan İnkalar “Khipu” adı verilen düğümlerden oluşan ip demetlerinden yararlanıyorlardı. “Khipu”lar sayısal kayıtları tutmak için kullanılmakta her ip farklı renkte ve farklı düğüm şeklindeydi.
Fenikeliler yazıyı çeşitli harflerle anlatarak ilk alfabeyi icad ettiler. Bu alfabe Yunanlılar ve Romalılar tarafından da geliştirilerek Latin Alfabesi oluşturulmuştur.
Gutenberg ise yazıyı daha seri bir şekilde kopyalayan bir matbaa geliştirmiştir. (1457)

Osmanlı Devleti’nde Kâğıt ve Matbaa

Dünya’da bilinen ilk matbaa Budizm’in Japonya’da yayılması için Çinliler tarafından kullanılmıştır.
Asya’da yer alan Uygurların da matbaacılık faaliyetine başlamalarında komşuları olan Çin etkili olmuştur.
Matbaanın başlangıcının tam olarak bilinmemesine rağmen modern matbaayı 15. yüzyılın ortalarında Alman matbaacı Johanne Gutenberg yapmıştır.
Matbaanın Osmanlı Devleti’nde kullanılması 18. yüzyılda gerçekleşmiştir. Ancak Osmanlı Devleti’nde yaşayan Musevi ve Ermeni azınlıklar matbaayı kullanarak kendi dillerinde kitaplar basmışlardır.
1727′de ilk Türk matbaası kurulana kadar Türkçe kitap basılmamıştır.
Osmanlı Devleti, Lale Devri’nde Batı’nın ilerleyişini takip etmek için Avrupa ülkelerine elçilikler açmış ve konsoloslar atamıştır. Bunlardan biri olan ve Fransa’ya elçi olarak atanan 28 Mehmet Çelebi’den, Fransa’nın uygarlık, eğitim, askerî alandaki gelişmeleri takip ederek rapor etmesi istenmiştir. 28 Mehmet Çelebi’nin oğlu olan Said Mehmet Efendi, gelişmenin eğitimden kaynaklandığına ve bunun için matbaanın gerekli olduğuna inanmıştır.
Osmanlı Devleti’nde Türk matbaacılığının ortaya çıkmasında önemli şahsiyetlerden biri İbrahim Müteferrika’dır. İbrahim Müteferrika önemli bir diplomat olmasına rağmen özellikle yayımcı kişiliği ile tanınmıştır. 1719 yılından itibaren matbaacılıkla ilgilenen İbrahim Müteferrika, 1726 yılında Matbaanın Gerekleri adlı bir dilekçeyle dönemin sadrazamı Nevşehirli Damat İbrahim Paşa ile şeyhülislama başvurdu. Ancak sadece din dışı kitapların basımı için izin alabildi. 1727 yılında da Sait Efendi ile birlikte ilk Osmanlı matbaasını kurdu.
Matbaanın Osmanlı Devleti’ne geç gelmesinin nedenleri:
1. Dinî tutuculuk
2. Teknik nedenler
3. Toplumun hazır olmaması
4. Hattatlık mesleğinin yaygın ve geleneksel bir uğraş olarak etkin olması

İLK ÇAĞDA YETİŞEN BİLİM ADAMLARI VE BİLİMSEL ÇALIŞMALARI


Anadolu’da yetişen bilim adamlarına baktığımız zaman;
  • Teodorus, kilit ve anahtarı bulmuştur.
  • Hipokrat, tıbbın temellerini atmıştır.
  • Heredot, tarihin babası sayılmaktadır.
  • Demokritus, atom sözcüğünü günümüz anlamda ilk kez kullanmıştır.
  • Anaksogaros, ilk astronom olarak kabul edilmektedir.
Yunanistan’da yetişen bilim adamları;
  • Homeros, Yunanistan’ın gelenek ve göreneklerini, inançlarını ele aldığı “İlyada ve Odysseia” destanlarını yazmıştır.
  • Hesiados, Yunanistan’da ünlü bir şair olup, “Tanrıların Doğuşu, İşler ve Günler” adlı eserleriyle önemli bir kişiliktir.
  • Hellenik dönemde yetişen bazı bilim adamları Pisagor, Platon, Ödoksos, Aristo, Zenon, Arşimet’tir.
  • Pisagor, bugün “Pisagor teoremi” olarak bildiğimiz “Bir dik üçgenin dik kenarlarının karelerinin toplamı, hipotenüsün karesine eşittir” ifadesini ortaya koymuştur.
  • Arşimet, suyun kaldırma kuvvetini bulmuştur. Bu buluş günümüzdeki gemilerin yapılmasına temel teşkil etmiştir.
Roma döneminde yetişen bilim adamları, Menelaus, Batlamyus, Dioscorides, Galen, Diafantos’tur.
  • Menelaus, günümüzde “Menelaus teoremi” olarak bilinen düzlem ve küresel üçgenlere dair teoremi ortaya koymuştur.
  • Batlamyus, astronominin sentezini yapmış, geometrik bir sistem kurmuştur. Yerin küresel olduğunu ve evrenin merkezinde ve hareketsiz olduğunu savunur. Batlamyus’un “Coğrafya” adlı eseri ünlüdür.

ORTA CAĞDA BİLİM


Orta Çağ İslam Dünyasında Bilimsel Faaliyetler

İslam kültürü ve bilimsel faaliyetler, farklı kültürlerin etkisiyle şekillenmiştir. Harezmi, Biruni gibi bilim adamları Hindistan, İran ve Bizans gibi kültürlerden etkilenmiştir.
İslam dünyasında, devlet adamlarının bilimsel faaliyetleri desteklemesi sonucu bilimse gelişmeler sağlanmıştır. İslam topraklarında bilim evleri ve gözlem evleri görülmektedir. Bu; dönemde astronomi, matematik, fizik, kimya, biyoloji, coğrafya, tıp, teknik ve tarih alanlarında önemli bilimsel çalışmalar görülmektedir.
İslam kültürü, sınırların genişlemesi ile birlikte geniş alanlara yayılmıştır. Müslümanların Avrupa’ya geçmesi ile İslam kültürü Avrupa’ya yayılmıştır. İbn-i Sina, Biruni, Farabi, Harezmî gibi bilim adamlarının eserleri, Latinceye çevrilmiştir. Avrupalılar, İslam devletlerinde medreseleri örnek alarak, üniversiteler kurmuşlardır.
Orta Çağ Avrupa’sında özgür düşünce ortamı ve bilimsel çalışmalar yokken, İslam dünyası aydınlanma çağını yaşıyordu. Bilimsel çalışmalar en üst seviyedeydi.

TÜRK İSLAM DEVLETLERİNDE BİLİM VE BİLİM ADAMLARI


Matematik alanında
  • Harezmî, Abdülhamit İbn Türk, Ömer Hayyam, Nasirüddin-i Tusi gibi bilim adamlarının çalışmaları görülür.
  • Nasiruddin-i Tusi, “Kesenler Teoremi” adlı eseriyle Trigonometrik çalışmalara yer vermiştir. Kenar açı bağıntısını bulmuştur.
  • Ömer Hayyam, cebir konusunda üçüncü derece denklemlerin çözümüne katkıda bulunmuştur. Celali takvim adıyla bilinen takvimi hazırlamıştır.
Tıp alanında
  • Zehravi, İbn-i Rüşd, İbn-i Sina, İbn-i Nefis gibi bilim adamlarının çalışmaları görülür.
  • İbn-i Sina, tıp alanının yanında felsefe, astronomi, matematik, fizik, kimya gibi alanlarda da çalışmalar yapmıştır. “Kanun” adlı eserinde hekimlik, ilaçlar, cerrahi yöntemler hakkında bilgi verir Onun bu eseri Avrupa’da ders kitabı olarak okutulmaktadır.
  • Zehravi, cerrahi alanında önemli bir yere sahiptir. “El-Tasrif adlı eseri, Avrupa’da Latinceye çevrilerek Oxford Üniversitesinde okutulmuştur.
Astronomi alanında
  • Fergani, Beyruni, Bitruci, Uluğ Bey, Battani gibi bilim adamlarının çalışmaları görülür.
  • Uluğ Bey, Semerkant’ta medrese ve gözlemevi, bilimsel çalışmaların gelişmesinde etkili olmuştur. Bu medrese ve gözlemevinde Ali Kuşçu ve Kadızâde-i Rumi gibi devrin önemli bilim adamları çalışmalar yapmıştır. “Uluğ Bey Zici” adlı eseri astronomi konusunda önemli bilgiler vermektedir.
  • Biruni, “Mesud’un Kanunu” adlı eserinde önemli astronomik bilgiler vermiştir.
Fizik alanında
  • Farabi, İbn-i Sina ve İbn’ül Heysem gibi bilim adamlarının çalışmaları görülür.
  • Farabi, “Boşluk Üzerine” adlı yazmış olduğu eserinde doğada boşluğu kabul etmez. Aristo fiziğinin yetersiz olduğunu ortaya koymuştur. İslam devletlerindeki bilimsel gelişmeler, Selçuklular zamanında devam etmiştir. Türk-İslam devletlerinde bilgin, filozof ve sanatkârlar yetişmiştir. Bu dönemde Bağdat’ta kurulan Nizamiye Medreseleri, bilim ve kültür hayatının canlanmasında etkili olmuştur.

ORTA ÇAĞ VE YENİÇAĞ AVRUPASINDA BİLİM


Kavimler göçü ile birlikte Avrupa’da Hıristiyanlık geniş alanlara yayılmıştır. Bu dönemde ortaya çıkan kiliseler ekonomik, siyasi ve dini güçleri ellerinde toplamışlardır. Bilimsel ve akılcı düşünceyi reddederek kişisel düşünceyi yasaklamışlardır. Kutsal kitapları olan İncil’i kendi çıkarları doğrultusunda yorumlayarak halkı yanlış bilgilendirmişlerdir.
İskenderiye Kütüphanesi’ni yakmış, çeşitli bilim adamlarını idam ettirmişlerdir. Aforoz (dinden atma) Endülüjans (Günahların atfedilebileceği belge) gibi yetkileri kullanarak siyasi bir güç sağlamışlardır.

Yeni Çağdaki bilimsel çalışmalarda etkili olan gelişmeler:

Orta Çağın sonlarına doğru, insan ve doğa sevgisinin ön plana çıkması ile birlikte eski Yunan ve Helen uygarlıklarının incelenmesi sonucu bilimsel çalışmalar başlamıştır.
Yeni Çağ Avrupa’sında bilimin ortaya çıkması ve gelişmesinde etkili olan barut, pusula, kâğıt ve matbaa Haçlı Seferleri ile birlikte Avrupa’ya geçmiştir.
Barut
Barutun ateşli silahlarda kullanılmasıyla birlikte Orta Çağ Avrupa’sındaki Feodalite (Derebeylik) sistemi zayıflarken, merkezi krallıklar güç kazanmıştır. Bu durum Avrupa’nın siyasi yapısını değiştirmiştir.
Kâğıt
Kâğıt, uygarlaşma yolunda icat edilmiş en önemli buluşlardan biridir. İlk olarak Mısırlılar “papirüs” adını verdikleri bitkilerin üzerine yazılar yazmışlardır. Mezopotamyalılar kil tabletlere, Çinliler ipekli kumaş üzerlerine yazmışlardır.
Çinliler bu kumaşların çok pahalı olmasından dolayı, arayış içerisine girerek kâğıdı icat etmişlerdir.
Kâğıdın kullanılması ile birlikte Avrupa’da ve dünyada kültür aktarımı sağlanmıştır. Avrupa’da bilimsel çalışmaların yapıldığı “Aydınlanma Dönemi” başlamıştır.
Matbaa
İlk olarak Çin’de kullanılan matbaa, Uygur Türkleri tarafından geliştirilmiştir. Günümüz modern anlamdaki matbaayı Jan Gutenberg ortaya koymuştur.
Matbaa sayesinde yazılmış olan eserler çoğaltılarak geniş kitlelere hitap etmiştir. Matbaa uluslararası kültürel etkileşimin yaşanmasında önemli bir yere sahiptir.
Pusula
Pusula, insanların yön bulma aracıdır. İlk olarak Çin’de görülen bu icat, mıknatıslı taşlardan yapılmıştı. Kristof Kolomb, pusulanın sapma açısını hesaplamış ve günümüz moderm pusulasının yapılmasında etkili olmuştur.
İnsanlar pusula ile birlikte denizlere rahatlıkla açılabilme imkanı bulmuşlardır. Bu da Coğrafi Keşifler’e neden olmuştur. Coğrafi Keşiflerle birlikte insanlar yeni yerler keşfetmiştir. Dünya’nın yuvarlak olduğu anlaşılmıştır.
Coğrafi Keşiflerle birlikte Avrupa’da ekonomik refah artmıştır.

OSMANLILARDA BİLİM

  • Ali Kuşçu, 15.yy’da yaşamış ve matematik, astronomi alanlarında çalışmalar yapmıştır. Osmanlı Devleti’ne hizmet etmeye başladığında, İstanbul’un coğrafi koordinatlarını belirlemiş ve güneş saatleri yapmıştır. “Fethiye” ve “Muhammediye” adı verilen astronomi ve matematik kitapları vardır.
  • Takiyuddin, matematik alanında önemli çalışmalar yapmıştır. İkinci derece denklemlerin çözümünü yapmıştır. “Işığın Niteliği ve Görmenin Oluşumu” adlı eseri önemlidir.
  • Piri Reis, dünya haritası ile “Denizcilik Kitabı” adlı eseri ortaya koymuştur Denizcilik Kitabı'nda, Akdeniz, Çin Deniz’i, Hint okyanusu ve Kızıl Deniz’le ilgili önemli bilgiler vermiştir. Böylece denizciler bu kitaptan yararlanmışlardır.
  • Katip Çelebi, coğrafi bilgiler içeren “Cihan-numa” adlı eseri ile ünlüdür. Dünyadaki birçok bölgenin iklimi, coğrafi yapısı, idari ve siyasi yönleri hakkında bilgi verir.

DEĞİŞİM-GELİŞİM
COĞRAFİ KEŞİFLER

SEBEPLER
1. Pusulanın geliştirilmesi
2. Gemicilik sanatının ilerlemesi
3. Coğrafya bilgisinin ilerlemesi
4. Yalanlara inanmayan cesur gemicilerin yetişmesi
5. Doğu ülkelerinin zenginliği (İpek ve Baharat Yolları)
6. Türklerin İpek ve Baharat yollarına hâkim olması
7. Avrupalıların Hıristiyanlığı yaymak istemeleri
Amerika'nın Keşfi: Kristof Kolomb Amerika kıtasını buldu ancak buranın Hindistan olduğunu sandı. 1507 yılında Ameriko Vespuçi buranın yeni bir kıta olduğunu anladı.

Hindistan Yolu:
1487 de Bartelmi Diyaz Ümit Burnuna kadar gitti. 1498 de Vasko dö Gama Hindistan'a varmayı başardı.

Dünya'nın Dolaşılması (1519-1522):
Macellan Dünya nın yuvarlak olduğunu kanıtlamak için yola çıktı. Filipinler de öldürüldü. Del Kano yolculuğu devam ettirdi.

SONUÇLAR
1. Yeni yollar ve ülkeler bulundu.
2. Sömürgecilik başladı.
3. Atlas Okyanusu kıyısındaki limanlar önem kazanırken Akdeniz limanları önemini kaybetti.
4. Yeni yolların bulunması Osm. devletini olumsuz etkiledi.
5. Ticaret alanı genişledi.
6. Bol miktarda değerli maden Avrupa ya taşındı.
7. Burjuva sınıfı güçlendi.
8. Avrupa dan Amerika ya göçler başladı.
9. Avrupa ya yeni bitkiler getirildi.(kakao, tütün vb.)
10. Baharat yolu üzerindeki halk yoksullaştı.
11. Zengin burjuva sınıfı bilim ve sınıf adamlarını destekleyerek Rönesans ve Reformun doğuşunu kolaylaştırmışlardır.
12. Dini inançlar temelinden sarsıldı. Ahiret korkusu yerini dünya nimetlerinden yararlanma arzusuna bıraktı.
13. Maya, Aztek ve inka uygarlıkları yok edildi.

RÖNESANS (YENİDEN DOĞUŞ)


15. yüzyılın sonları ile 16.yüzyılın başlarında bilimde, sanatta ve edebiyatta görülen gelişmelerdir.
SEBEPLER
1. Matbaanın icadı.
2. Hümanizma hareketinin etkisi.
3. Orta çağ güzel sanatlarının 15 ve 16. yüzyıllarda olgunlaşması.
4. Yazar, şair ve sanatkarları koruyan mesenlerin bulunması.
5. İstanbul”un fethi ile bazı bilim adamlarının İtalya”ya gitmesi.
6. İslam medeniyetinin etkisi.
7. Coğrafi keşiflerin etkisi.
Rönesans”ın İtalya”da Başlama Sebepleri
1. İtalya”nın Akdeniz in ortasında olması
2. İtalya nın Hıristiyanlığın merkezinde olması (Papa)
3. İtalyan devletlerinin ticaretle uğraşması
4. İtalya da siyasi birliğin olmaması (özgür düşünce)
5. İtalya Roma ve Yunan uygarlıklarının izlerin bulunması
#İtalya da Rönesans eski uygarlıkların incelenmesi ile başladı.
#Fransa da Rönesans krallarının desteği ile başladı.
#Almanya da “ din alanında başladı.
#İngiltere de “ hümanizma alanında gelişti.
SONUÇLAR
1. Skolâstik düşünce yıkılmış, yerini pozitif düşünceye bırakmıştı.
2. Bilimde deney ve gözleme yer verilmeye başlandı.
3. Reform hareketleri başladı ve gelişti.
4. Rönesans mimarisi oluştu.
5. Ulusal diller gelişti.

REFORM


16.y.y.başlarında (önce Almanya da ) Katolik mezhebinde yapılan değişiklikledir.
SEBEPLER

1. Katolik mezhebinin bozulması (Din adamlarının zengin, halkın yoksul olması.)
2. Reformcu filozofların kilisenin yanlış uygulamalarını eleştirmeleri.
3. Matbaa ile incilin diğer dillere çevrilmesi.
4. Rönesans ın etkisi ile skolâstik düşünenin yıkılması.
#Bozulan Katolik kilisesi ne ilk tepkiyi gösterenler yine bazı din adamları oldular. Bunlara göre din adamları yalnızca dinle uğraşmalı, din siyasetten uzaklaştırılmalı idi.
Reformun öncüsü Martin Luther'dir.

SONUÇLAR

1. Avrupa da mezhep birliği bozulmuş, yeni mezhepler ortaya çıkmıştır.(Protestan, Kalvenizm vs.)
2. Katolik kilisesi kendini yenilemeye çalıştı.
3. Yeni mezheplerin kurulduğu ülkelerde kilisenin malları yamalandı.
4. Kilisenin ve Papa nın dini otoritesi azaldı.
5. Eğitim kurumları kilisenin elinden alınarak eğitimde ilk kez laik sisteme geçildi.
6. Avrupa da din yüzünden savaşlar çıktı.
7. Reform sonucunda Avrupa da dini ve siyasi birliğin bozulması ile Osmanlılar Balkanlarda rahatça ilerlediler.
8.Din ve devlet işleri birbirinden ayrıldı.(laiklik)
#Osmanlılar Avrupa daki bölünmeyi hızlandırmak için Protestanları desteklediler.
#1555 Ogsburg (Ausburg) Ant. ile Protestanlık, 1598 Nant Fermanı ile Kalvenizm kabul edildi.
Aydınlanma Çağı
17. ve 18. y.y. her konuda akla öncülük tanıyan bir düşünce sistemidir. Bu sistemin etkisiyle bilim ve felsefede gelişmeler oldu. Aydınlanma Çağında aklın kullanılmasıyla doğru bilgiye ulaşılması savunuldu. Bunun sonucunda deney ve gözlem önem kazandı. Newton (Fizik-Matematik-Yer çekimi) Copernic(Güneş sistemi) Galile (Dünyanın yuvarlak olduğu) Descartes (Analitik Geometri), S.S.Russo, Mozart, Bah Aydınlanma Çağının ileri gelenleridir.

Sanayi İnkılâbı

İlk olarak 18. y.y. da İngiltere de ortaya çıktı. İnsan ve hayvan gücünün yerine buharla çalışan makineler aldı. Büyük fabrikalar kuruldu. Ulaşım kolaylaştı. Hammadde ve Pazar ihtiyacı arttı. Bu da sömürgeciliğin büyüyüp emperyalizme dönüşmesine sebep oldu.

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 29 Ocak 2019 02:07
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
5 Mart 2012       Mesaj #3
Avatarı yok
Yasaklı

Tarihteki Türk İslam Alimleri ve Ünlü Bilim Adamlarının Buluşları



Abdüsselam : ( 1926 - ) Pakistanlı Fizik Bilgini. İlk nobel ödülünü alan müslüman bilim adamı.

Ahmed Bin Musa : ( 10. yüzyıl ) Sistem mühendisliğinin Öncüsü. Astronom ve Mekanikçi.

Akşemseddin : ( 1389 - 1459 ) Pasteur önce Mikrobu bulan ilk bilim adamı. İstanbulun fethinin manevi babasıdır. Fatih sultan Mehmet' in Hocasıdır.

Ali Bin Abbas : ( ? - 994 ) 1000 sene önce ilk kanser ameliyatını yapan bilim adamı. Kılcal damar sistemini ilk defa ortaya atan bilim adamıdır. Eski çağın en büyük hekimlerinden olan hipokratesin (Hipokrat) Doğum olayı görüşünü kökünden yıktı.

Ali Bin İsa : ( 11. yüzyıl ) İlk defa göz hastalıkları hakkında eser veren müslüman bilim adamı.

Ali Bin Rıdvan : ( ? - 1067 ) Batıya tedavi metodlarını öğreten islam alimi.

Ali Kuşçu :
( ? - 1474 ) Ünlü Bir türk astronomi ve matematik bilginidir.

Ammar : ( 11 yüzyıl ) İlk katarak ameliyatını kendine has biçimde yapan müslüman bilim adamı.

Battani : ( 858 - 929 ) Dünyanın en meşhur 20 astrononumdan biri trigonometrinin mucidi, sinus ve kosinüs tabirlerini kullanan ilk bilgin.

Beyruni : ( 973 - 1051 ) Dünyanın döndüğünü ve yuvarlak olduğunu ilk bulan bilim adamı ümit burnu, amerika ve japonyanın varlığından bahseden ilk bilim adamı. Beyruni amerika kıtasının varlığını kristof colomb'un Keşfinden 500 sene önce bildirmiştir. Matematik, Jeoloji, Coğrafya, Tıp, Felsefe, Fizik, Astronomi gibi dallarda eserler yazmıştır. Çağın En Büyük Alimidir.

Bitruci : ( 13. yüzyıl ) Kopernik'e yol açan öncülük eden astronom, bilim adamı.

Cabir Bin Eflah : ( 12. yüzyıl ) Ortaçağın büyük matematik ve astronom bilginidir . Çubuklu güneş saatini bulan ilk bilim adamıdır.

Cabir Bin Hayyan : ( 721 - 805 ) Atom bombası fikrinin ilk mucidi ve kimyanın babası sayılır. Maddenin en Küçük parçası atomun parçalanabileceğini bundan 1200 sene önce söylemiştir.

Cahiz : ( 776 - 869 ) Zooloji İlminin öncülerindendir. Hayvan gübresinden amonyak elde etmiştir.

Cezeri : ( 1136 - 1206 ) İlk sistem mühendisi ve ilk sibernetikçi ve elektronikçi Bilgisayarın babası; oysa bilgisayarın babası yanlış olarak ingiliz matematikçisi Charles Babbage olarak bilinir..

Demiri : ( 1349 - 1405 )Avrupalılardan 400 yıl önce ilk zooloji ansiklopedisini yazan alimdir ... Hayatül hayavan isimli kitabı yazmıştır.

Dinaveri : ( 815 - 895 ) Botanikçi ve astronom bir alim olarak bilinir.

Ebu Kamil Şuca : ( ? - 951 ) Avrupaya matematiği öğreten islam bilgini.

Ebu'l Fida : ( 1271 - 1331 ) Büyük Bir bilgin tarihçi ve coğrafyacıdır.

Ebu'l Vefa : ( 940 - 998 ) Matematik ve Astronomi bilginidir trigonometriye tanjant, kotanjant, sekant ve kosekantı kazandıran matematik bilginidir.

Ebu Maşer : ( 785 - 886 ) Med-cezir olayını (gel-git) ilk keşfeden bilgindir.

Evliya Çelebi : ( 1611 - 1682 ) Büyük Türk seyyahı ve meşhur seyahatnamenin yazarıdır.

Farabi : ( 870 - 950 ) Ses olayını ilk defa fiziki yönden ele alıp açıklayıp izah getiren ilk bilgindir.

Fatih Sultan Mehmet : ( 1432 - 1481 ) İstanbulu feth eden ve Havan topunu icad eden yivli topları döktüren padişahtır fatihin kendi icadı olan ve adı"şahi" olan topların ağırlığı 17 ton ve bakırdan dökülmüş olup 1.5 ton ağırlığındaki mermileri 1 km ileriye atabiliyordu bu topları 100 öküz ve 700 asker ancak çekebiliyordu..

Fergani : ( 9. yüzyıl ) Ekliptik meyli ilk defa tesbit eden astronomi alimi.

Gıyasüddin Cemşid : ( ? - 1429 ) Matematik alimi. Ondalık kesir sistemini bulan çemşid cebir ve astronomi alimi.

Harizmi : ( 780 - 850 ) İlk cebir kitabını yazan ve batıya cebiri öğreten bilgin. Adı algoritmaya isim oldu rakamları Avrupa' ya öğreten bilgin.Cebiri sistemleştiren Bilgin.

Hasan Bin Musa : ( - ) Dünyanın çevresini ölçen, üç kardeşler olarak bilinen üç kardeşten biri..

Hazini : ( 6 - 7 yüzyıl ) Yerçekimi ve terazilerle ilgili izahlarda bulunan bilgin.

Hazerfen Ahmed Çelebi : ( 17. yüzyıl ) Havada uçan ilk Türk. Planörcülüğün öncüsü.

Huneyn Bin İshak : ( 809 - 873 ) Göz doktorlarına öncülük yapan bilgin.

İbni Avvam : ( 8. yüzyıl ) Tarım alanında ortaçağ boyunca kendini kabul ettiren bilgin.

İbni Battuta : ( 1304 - 1369 ) Ülke ülke , kıta kıta dolaşan büyük bir seyyah.

İbni Baytar : ( 1190 - 1248 ) Ortaçağın en büyük botanikçisi ve eczacısıdır.

İbni Cessar : ( ? - 1009 ) Cüzzam hastalığının sebeb ve tedavilerini 900 sene önce açıklayan müslüman doktor.

İbni Ebi Useybia : ( 1203 - 1270 ) Tıp Tarihi hakkında eşsiz bir eser veren doktor.

İbni Fazıl : ( 739 - 805 ) 12 asır önce ilk kağıt fabrikasını kuran vezir.

İbni Firnas : ( ? - 888 ) Wright kardeşlerden önce 1000 sene önce ilk uçağı yapıp uçmayı gerçekleştiren alim.

İbni Haldun : ( 1332 - 1406 ) Tarihi ilim haline getiren sosyolojiyi kuran mütefekkir. Psikolojiyi tarihe uygulamış, ilk defa tarih felsefesi yapan büyük bir islam tarihçisidir. Sosyolog ve şehircilik uzmanı.

İbni Hatip : ( 1313 - 1374 ) Vebanın bulaşıcı hastalık olduğunu ilmi yoldan açıklayan doktor.

İbni Havkal : ( 10. yüzyıl ) 10 asır önce ilmi değeri yüksek bir coğrafya kitabı yazan alim.

İbni Heysem : ( 965 - 1051 ) Optik ilminin kurucusu büyük fizikçi. İslam dünyasının en büyük fizikçisi, batılı bilginlerin öncüsü, göz ve görme sistemlerine açıklık kazandıran alim. Galile teleskobunun arkasındaki isim.

İbni Karaka : ( ? - 1100 ) Dokuzyüz yıl önce torna tezgahı yapan bilgin.

İbni Macit : ( 15. yüzyıl ) Ünlü bir denizci ve coğrafyacı. Vasco da Gama onun bilgilerinden ve rehberliğinden istifade ederek hindistana ulaştı.

İbni Rüşd : ( 1126 - 1198 ) Büyük bir doktor, astronom ve matematikçidir.

İbni Sina : ( 980 - 1037 ) Doktorların sultanı. Eserleri Avrupa üniversitelerinde 600 sene temel kitap olarak okutulan dahi doktor. Hastalık yayan küçük organizmalar, civa ile tedavi, pastör' e ışık tutması, ilaç bilim ustası, dış belirtilere dayanarak teşhis koyma, botanik ve zooloji ile ilgilendi, Fizikle ilgilendi, jeoloji ilminin babası.

İbni Türk : ( 9. yüzyıl ) Cebirin temelini atan islam bilgini.

İbni Yunus : ( ? - 1009 ) Galile'den önce sarkacı bulan astronom.

İbni Zuhr : ( 1091 - 1162 ) Endülüsün en büyük müslüman doktorlarından asırlarca Avrupa'da eserleri ders kitabı olarak okutuldu.

İbnünnefis : ( 1210 - 1288 ) Küçük kan dolaşımını bulan ünlü islam alimi.

İbrahim Efendi :
( 18. yüzyıl )Osmanlılarda ilk denizaltıyı gerçekleştiren mühendis.

İbrahim Hakkı : ( 1703 - 1780 ) Büyük bir sosyolog, psikolog, astronom ve fen adamı. En ünlü eseri marifetnâme, Burçlardan, insan fizyolojisi ve anatomisinden bahsetmiştir.

İdrisi : ( 1100 - 1166 ) Yedi asır önce bügünküne çok benzeyen dünya haritasını çizen coğrafyacı.

İhvanü-s Safa : ( 10. yüzyıl ) çeşitli ilim dallarını içine alan 52 kitaptan meydana gelen bir ansiklopedi yazan ilim adamı. Astronomi , Coğrafya ,Musiki, Ahlâk, Felsefe kitapları yazmıştır.

İsmail Gelenbevi : ( 1730 - 1791 ) 18. yüzyılda osmanlıların en güçlü matematikçilerinden.

İstahri : ( 10. yüzyıl ) Minyatürlü coğrafya kitabı yazan bilgin.

Kadızade Rumi : ( 1337 - 1430 ) Çağını aşan büyük bir matematikçi ve astronomi bilgini. Osmanlının ve Türklerin ilk astronomudur.

Kambur Vesim : ( ? - 1761 ) Verem mikrobunu Robert Koch'dan 150 sene önce keşfeden ünlü doktor.

Katip Çelebi : ( 1609 - 1657 ) Osmalılarda rönesansın müjdecisi coğrafyacı ve fikir adamı.

Kazvini : ( 1203 - 1283 ) Ortaçağın Herodot'u müslümanların Plinius'u ,astronom ve coğrafyacı bilgin.

Kemaleddin Farisi : ( ? - 1320 ) İbni Heysem seviyesinde büyük islam matematikçisi, fizikçi ve astronom.

Kerhi : ( ? - 1029 ) İslam Matematikçilerinden.

Kindi : ( 803 - 872 ) İbni Heysem'e kadar optikle ilgili eserleri kaynak olan bilgin. Fizik, felsefe ve matematik alanında yaptığı hizmetleri ile tanınmıştır.

Kurşunoğlu Behram :
( 1922 - ? ) Genelleştirilmiş izafiyet teorisini ortaya atan beyin güçlerimizden. Halen prof. Behram Kurşunoğlu Amerika da florida üniversitesinde teorik fizik merkezinde başkanlık yapmaktadır.

Lagarî Hasan Çelebi : ( 17. yüzyıl ) Füzeciliğin atası, osmanlılarda ilk defa füze ile uçan bilgin.

Macriti : ( ? - 1007 ) Matematikte başkan kabul edilen Endülüslü Matematikçi ve astronom.

Mağribi : ( 16. yüzyıl ) Çağının en büyük matematikçilerinden . Mağribinin eseri olan Tuhfetü'l Ada isimli kitabında üçgen, dörtgen, daire ve diğer geometrik şekillerinin yüz ölçümlerini bulmak için metodlar gösterilmiştir.

Maaşallah : ( ? - 815 ) Meşhur islam astronomlarındandır. Usturlabla İlgili ilk eseri veren bilgindir.

Mes'ûdi : ( ? - 956 ) Kıymeti ancak 18. 19. Yüzyıllarda anlaşılan büyük tarihçi ve coğrafyacı. Mesudi günümüzden 1000 sene önce depremlerin oluş sebebini açıklamıştır. Mesûdinin eserlerinden yel değirmenlerinin de müslümanların icadı olduğu anlaşılmıştır.

Mimar Sinan : ( 1489 - 1588 ) Seviyesine bugün dahi ulaşılamayan dahi mimar.Mimar Sinan tam manası ile bir sanat dahisidir.

Muhammed Bin Musa : ( 9. yüzyıl ) Dünyanın Çevresini ölçen 3 kardeşten biri.Matematikçi ve astronom.

Mürsiyeli İbrahim : ( 15. yüzyıl ) Piri reisten 52 sene önce bugünkü uygun Akdeniz haritasını çizen haritacı. Günümüzden 500 sene kadar önce yaşamıştır.

Nasirüddin Tusi :
( 1201 - 1274 ) Trigonometri sahasında ilk defa eser veren, Merağa rasathanesini kuran, matematikçi ve astronom.

Necmeddinü-l Mısri : ( 13 yüzyıl ) Çağının ünlü astronomlarından.

Ömer Hayyam : ( ? - 1123 ) Cebirdeki binom formülünü bulan bilgin. Newton veya binom formülünün keşfi ömer hayyama aittir.

Piri Reis : ( 1465 - 1554 ) 400 sene önce bugünküne çok yakın dünya haritasını çizen büyük coğrafyacı. Amerika kıtasının varlığını kristof kolomb 'dan önce bilen ünlü denizci.

Razi : ( 864 - 925 ) Keşifleri ile ün salan asırlar boyunca Avrupa'ya ders veren kimyager doktor ünlü klinikçi. Devrinin En büyük bilgini İbni Sina ile aynı seviyede bir bilgin.

Sabit Bin Kurra : ( ? - 901 ) Newton' dan çok önce diferansiyel hesabını keşfeden bilgin. Dünyanın çapını doğru olarak hesaplayan ilk islam bilgini.Matematik ve astronomi alimi.

Sabuncu Oğlu Şerafeddin :
( 1386 - 1470 ) Fatih devrinin ünlü doktor ve cerrahlarındandır. Deneysel fizyolojinin öncülerindendir.

Seydi Ali Reis : ( ? - 1562 ) Ünlü bir denizci, matematik ve astronomi alimidir.

Şemsettin Halili :
( ? - 1397 ) Büyük bir astronomi bilginidir.

Şihabettin Karafi : ( ? - 1285 ) orta çağın en büyük fizikçi ve hukukçularından.

Takiyyüddin Er Raşit : ( 1521 - 1585 ) İstanbul rasathanesini ilk kuran çağından çok ileride asrın önde gelen astronomi alimidir.

Uluğ Bey : ( 1394 -1449 ) Çağının en büyük astronomu ve trigonometride yeni çığır açan ünlü bir alim ve hükümdar.

Zehravi : ( 936 -1013 ) 1000 sene önce ilk çağdaş ameliyatı yapan böbrek taşlarının nasıl çıkarılacağını ve ilk böbrek ameliyatını gerçekleştiren bilim adamı..

Zerkali : ( 1029 - 1087 ) Keşif ve hizmetleri ile ün salmış astronomi alimidir.
Son düzenleyen Safi; 29 Ocak 2019 02:19
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
10 Mart 2012       Mesaj #4
Avatarı yok
Yasaklı

BBC : Bilimin Öncüsü Newton DEĞİL, Bir Müslüman


Pek çok kişi tarafından modern bilimin üstadı Isaac Newton olarak bilinir. Ancak bu görüşe itirazlar var, hem de Newton’un anavatanı İngiltere’den…BBC’nin internet sayfasında yayımlanan bir makalede ünlü İngiliz fizikçi İsaac Newton’dan yüzyıllar önce Hasan İbn el Haytham’ın “ilk gerçek bilim adamı” olarak tarih sahnesine çıktığı dile getirildi.

İngiltere’nin Surrey Üniversitesi’nden fizikçi Prof. Jim el Halili, BBC’nin internet sitesinde yayınlanan makalesinde, Newton’dan yedi yüz yıl önce yaşayan, İbn-i Haysem’in, ilk gerçek bilim adamı olduğunu ve Newton’ın özellikle optik alanındaki buluşlarının Haysem’in çalışmaları üzerinden yükseldiğini yazdı.

Prof. Halili, makalesinde şunları yazıyor;

Avrupa’nın Karanlık İslam Dünyasının Altın Çağı
Bilim tarihindeki popüler açıklamalar tipik olarak Antik Yunanlılar ile Avrupa Rönesansı arasındaki dönemde hiçbir büyük bilimsel gelişme olmadığını öne sürer. Ancak Batı Avrupa’nın karanlık çağlarda yaşadığı gerileme, dünyanın kalanının da durgunluk yaşadığı anlamına gelmez. Gerçekte, 9. ve 13. yüzyıl arasındaki dönem İslam biliminin altın çağı olarak nitelendirilebilir.

Bu dönemde matematik, astronomi, tıp, kimya ve felsefede büyük ilerlemeler yaşandı. Bu dönemdeki pek çok dehanın yanında İbn-i Haysem öne çıkmaktadır.

İlk Bilim Adamı

İbn-i Haysem, modern bilimsel metodun kurucusu unvanını hak ediyor. Genel tanımıyla, modern bilimsel metodu, deney ve gözleme dayalı bilgilerin kullanılması ve formüller ve testlerle ortaya konulan hipotezlerin takip edilerek bilinmeyenin açıklanması, yeni bilgilerin ortaya konması ya da varolanların düzeltilmesi olarak tanımlayabiliriz. Bilim bugün bu şekilde yapılıyor ve bilimsel gelişmelerin temelinde de bu yöntem yatıyor.

Genellikle bilimsel metodun, 17. yüzyılda Francis Bacon ve Rene Descartes’e kadar ortaya konmadığı iddia edilir. Ancak benim, bu konuda İbn-i Haysem’in ilk olduğuna hiçbir kuşkum yok. Deneysel bilgi ve sorgulanabilir sonuçlar söz konusu olduğunda Haysem genellikle ‘ilk gerçek bilim adamı’ sayılmaktadır.

Görme Olayını Açıkladı
İbni Haysem’in optik üzerine yaptığı çalışmalar yüzyıllar sonra Avrupa’da da yayınlandı.İbn-i Haysem, cisimleri nasıl gördüğümüze ilişkin soruya ilk doğru açıklamayı getirmiştir. Örneğin İbn-i Haysem, Platon, Öklit ve Ptolemy gibi düşünürlerin inandıkları yayılma teorisinin (bu teoriye göre gözümüzden çıkan ışınların, bakılan cismi aydınlatması ile görüyoruz) deneysel verilerle yanlış olduğunu kanıtladı.Ayrıca, daha önce hiç kimsenin yapmadığı biçimde iddialarını kanıtlamak için matematiği kullandı. Bu nedenle de onu ilk teorik fizikçi olarak nitelendirebiliriz.

Belki de buluşları arasında en çok tanınanı ‘iğne deliği kamerası’dır, bu nedenle de onun yansıma kanunlarını keşfettiğine inanılmaktadır. Ayrıca ışığın yayılmasında, renk bileşenlerine ayrılması üzerine ilk deneyleri yapmış, gölgeler, gökkuşakları ve güneş tutulması üzerine çalışmış ve güneş ışınlarının kırılması üzerinden atmosfer yüksekliğinin yaklaşık 100 km. olduğunu hesaplamıştır.

Kaynak : Prof. Jim Al-Khalili, “ The First True Scientist ” (BBC / NTV /Timetürk 04 Ocak 2009)
Son düzenleyen Safi; 29 Ocak 2019 02:19
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
4 Şubat 2013       Mesaj #5
Avatarı yok
Yasaklı
'Bilim Dünyasında Dahi Kalmadı'
Tıptan felsefeye, astronomiden fiziğe kadar birçok alanda bilimi geliştiren dahiler sadece kendi dönemlerine mi özgüydü? Nature dergisinde yayımlanan bir makale ‘modern bilimin çoktandır sahip olunan bilgilerin üzerinde inşa edildiği ve bildiğini düşündüğümüz kavramların yeterince sorgulanmadığı’ düşüncesini öne attı.Nikola Kopernik, Charles Darwin, Albert Einstein gibi isimler doğru sanılan düşünceleri altüst etmeseydi bugün nasıl bir noktada olurduk? Peki bugünden sonra doğru sanılan ve fark edilmemiş binlerce yanlışı yıkacak isimler çıkmazsa ne olacak?

ABD’nin California-Davis Üniversitesi’nde psikololji profesörü olan ve dahilerin hayatını araştırmak için yıllarını harcayan Keith Simonton, ‘dahilerin dünyanın yüzünden silinmeye yüz tuttuğunu’ öne sürdü. Popular Science’ın verdiği bilgiye göre, psikolog ve genetik bilimciler bir süredir moden toplumun ‘zeki’ insanların sayısında büyük bir sıkıntı çektiğinin farkında. Bu durumun nedeni olarak, genetik mutasyonlar, eğitim yetersizliği ve politika gibi faktörler gösteriliyor. Simonton ise daha üst düzeydeki insanları ele alıyor.‘Bilimselciliği en üst düzeyde olan’insanlara değinen Simonton, bu insanların ‘zaten bilinen şeylerin üzerine ekleme yapanlar değil, tersine Rönesans döneminde yaşamış olanlar gibi düşünceleriyle dünyayı anlayışımızı tamamen değiştirebilecek kişiler’ olarak tanımladı.

Simonton, araştırmasında dünya tarihine geçen Albert Einstein (1879-1955), Nikola Kopernik (1473-1543), Charles Darwin1809-1882, Galileo Galilei (1564–1642), Isaac Newton (1642–1727) ve Marie Curie’nin (1867–1934), bulundukları alanı tamamen değiştirdiğini veya yeni bilimsel alanlar oluşturduklarını belirtti. Simonton, bilim dünyasında bu tür gelişmelerin artık yaşanmadığını söyledi. ABD’li profesör, “Ne zaman birisi ders kitaplarını tamamen baştan yazmak zorunda bıraktı? Veya bir çizikten tamamen yeni bir alanı ortaya çıkardı? DNA’nın keşfinden bu yana aklınıza kimse geliyor mu?” ifadesini kullandı. Simonton, ünlü İngiliz fizikçi Stephen Hawking için, “Yaptığım tanıma göre Hawking’in dahi olduğunu zannetmiyorum. O sadece oldukça yetenekli bir bilim insanı” dedi.

Sorun Ne?
Simonton, günümüzde insanların aptallaşmadığını ve bilim insanlarının da fazla zeki olmamak gibi bir sorun yaşamadığını belirtti. Ona göre sorun, bilim insanlarının örneğin Kopernik’e kıyasla çok daha fazla ham bilgiye sahip olması. Bunun nedeni alanlarında çok fazla tecrübe ve bilgiye sahip olmaları. Bu da üretkenliği olumsuz etkiliyen bir faktör olarak beliriyor. Simonton, “Bir zamanlar büyük bir bilim insanı olmak için üniversiteye gitmeniz gerekmezdi. Yüksek okul çıktığında üniversite, üniversite olduğunda doktora gerekmezdi... Gereken eğitimi uzattıkça, uzmanlık alanı o kadar daralıyor. ‘Her şeyi bileceğim’ düşüncesi, gerçekten bilgili olmanın giderek önüne geçiyor” ifadesini kullandı.

Dünya’nın Güneş’in etrafında dönmesi, madde ve enerji arasındaki ilişki, yaşamın yapı taşları gibi keşiflerin artık yapılmadığını belirten Simonton, “Nasıl Olimpiyat sporcuları saliselerle rekor kırmaya çalışıyorsa, bilim insanları da bilinen bir şeye ekleme yapmaklar uğraşıyor” dedi. İki bilimin bir araya gelmesi gibi büyük adımlar atılması gerektiğini ifade eden Simonton, 20’nci yüzyılda ‘astrobiyoloji, astrofizik, biyokimya ve benzeri alanların doğduğunu, yeni bir bilim keşfedilmesi halinde bir veya birden fazla bilim alanında devrim oluşabileceğini” belirtti.

Cevap Bekleyen Sorular
Makalesinde birçok bilim alanında çözümlenmemiş krizler bulunduğunu vurgulayan Simonton, örnek olarak hayatın orijinlerini gösterdi: “Kendilerini kopyalayabilen hücreleri oluşturan proteinleri meydana getiren amino asit zincirlerini ne tetikledi? Fizikte ise yerçekimini doğanın üç diğer kuvvetiyle bir araya getirmek en büyük sorunlardan biri.” Simonton, “Belki de doğanın güçlerini bir araya getirmenin yolu, fiziği baştan inşa etmektir” dedi. ABD’li araştırmacı, düşüncelerinin doğru olmaktan uzak olduğunu ümit ederken, “Sadece yeni bir bilimsel dahi beni yanıltabilir” dedi.

Kaynak: Nature / Popular Science (04 Şubat 2013,14:49)
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 29 Ocak 2019 02:20

Benzer Konular

2 Ekim 2006 / GusinapsE Akademik
3 Ekim 2006 / GusinapsE Akademik
4 Ağustos 2008 / karayel Turizm
23 Eylül 2009 / Ziyaretçi Soru-Cevap
10 Ocak 2015 / Misafir Cevaplanmış