Arama

Teori (Kuram) Nedir?

Güncelleme: 7 Kasım 2010 Gösterim: 9.469 Cevap: 1
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
22 Haziran 2010       Mesaj #1
Avatarı yok
Yasaklı
Teori(Kuram) Nedir?

Sponsorlu Bağlantılar
Öncelikle felsefenin kapsadığı metafizik, bilgi teorisi, etik ve estetik gibi disiplinlerin dışında kalan bilgi ve bilimin dallarının ne olduğunu bilmemiz gerekiyor.


Bunlar kabaca iki ana grupta toplanabilir.


Formel disiplinler
- Mantık
- Matematik


Amprik bilimler
- Fiziksel bilimler (Fizik, Kimya, Astronomi vb.)
- Biyolojik bilimler (Zooloji, Botanik, Genetik vb.)
- Davranış bilimleri (Psikoloji, Sosyoloji, Ekonomi vb.)


Yukarıdaki sınıflandırmanın kaba bir fikir vermesi için yapıldığını vurgulamakta yarar var..


Bunların yanı sıra yukarıdaki bilim dallarından elde edilen bilgileri günlük hayatımızın kolaylaştırılması ve teknoloji üretilmesi için kullanan uygulamalı bilim dalları vardır. Bunlar arasında Mühendislik, Tıp, İşletmecilik ve benzerleri bulunur.


Formel bilimler olan Mantık ve Matematikte başlangıçta tanımlar yapar ve aksiyom denilen temel önermelerinizi kurarsınız. Artık başka bir şeye ihtiyacınız yoktur ve biliminizi bunlar üzerine kurabilirsiniz. Yani tümüyle soyut çalışabilirsiniz ve esas olarak fiziksel dünyaya da ihtiyacınız yoktur. Dolayısıyla yaptığınız çalışmalar teoremler ve onların ispatı şeklinde yürür. İşte bu nedenle matematikte ikna yoktur. ispat vardır. Söz gelimi eğer siz “Asal sayıların adedi sonsuzdur” der ve bunu daha önce kurduğunuz tanımlar, aksiyomlar ve mantık kurallarıyla ispat edebiliyorsanız sizin önermeniz bir teorem olur ve hiç bir aklı başında matematikçi bunun aksini iddia etmez ve edemez.


Amprik bilimlerin formel disiplinlerden en temel farkı içinde bulunduğumuz fiziksel dünyayı gözlemeye ve ondan genelleştirilebilir bilgi üretmeye dayanmasıdır.


Amprik bilimlerin üç yöntemi vardır: Gözlem, ölçme ve deney. Amprik bilimler bu nedenle doğa olaylarını açıklayan veya onlarla ilgili öngörülerde bulunan teori yani kuramları üretirler.


İyi bir teori sade olmalıdır ve sınanabilir veya en azından gözlenebilir öngörüleri olmalıdır. Teori üretirken amprik bilimler mantık ve temelde onun bir versiyonu olarak görülebilecek matematikten de bolca yararlanırlar. Teorilerin en zayıf tarafı sadece bir kere dahi yanlışlığı gösterildiği taktirde yıkılmalarıdır. Ya yeni bir teori kurulacak, ya da mevcut teori yeni olguyu da açıklayacak şekilde genişletilecektir. Ancak bu ikinci yöntem yamalı bohça misali bir teori oluşturma şeklinde gelişirse teori, teori olmaktan çıkar.


Bilim felsefesi açısından amprik bilimlerde kanun yoktur ve teori vardır. Bir çok bilim kitabında falanca fizik kanunu veya filanca kimya kanunu gibi ifadeler görürsünüz. Orada üstü örtülü olarak kastedilen ilgili teorinin o kadar çok doğru olduğunun gözlendiği ve sınandığı; dolayısıyla artık o teoriye kanun nitelemesinin yakıştırılabileceğidir. Ama bilim adamı bilir ki aslında bir teori olan o kanunun arkasında sayısız sınama ve doğru çıkma vardır fakat matematikteki gibi bir ispat söz konusu değildir.


İşte bazı kişilerin “Falanca iddia ancak bir teori olabilir ve o da yanlıştır. Newton’un kütle çekim kanunu gibi henüz ispat edilmemiştir” gibi yakıştırmaları maalesef bilim felsefesi açısından saçmalıktan öteye gitmez. En fazla şunlar söylenebilir: “Falanca teori genel kabul görmesi için yeterince sınanmamıştır” veya “Falanca teorinin yanlışlığı filan olayla görülmüştür” Bu ikincisinde zaten o teori yıkılmış demektir.


Newton’un kütle çekim kanunu da ispat edilmemiştir. Newton tarafından ortaya konduktan sonra ikiyüz yıl boyunca bir kanun olarak algılanan teori bazı olguları açıklayamaz hale gelince fizik biliminde bir buhran çıkmıştır. Sadece bir örnek yeterlidir. Astronomik ölçümlerdeki hassasiyet arttığında anlaşılan Merkür gezegeninin yörüngesindeki değişme Newton’un Kütle çekim kanunuyla açıklanamamıştır. Einstein’ın geliştirdiği İzafiyet teorisi bunu mükemmel bir şekilde açıklayabilmektedir. Aslında anlaşılan şudur. Newton’un çekim kanunu İzafiyet teorisinin bir alt kümesi olup belli bir dereceye kadar doğruluğu olan bir teoridir. Buna rağmen halen okullarda kanun tanımlamasıyla okutulmaktadır. Yanlış yapılıyor demek değildir bu. Sadece yukarıda yapılan açıklamaların her zaman geçerli olduğunu söylemek de yarar var.


Şurası da bir komik gerçektir. Einstein ‘ın izafiyet teorisi pek çok doğa olayını Newton’un kinden çok daha iyi ve daha kapsamlı olarak açıklamasına ve bugüne kadar tek bir yanlışının gösterilememesine rağmen teori olarak isimlendirilmekte; buna mukabil Newton’unki kanun olarak anılmaktadır. Belki de bunun en önemli sebebi İzafiyet teorisinin bazı öngörülerinin sağduyuya aykırı gözükmesidir. Bu durum bazı kişilerde Newton önermesi kanun, çünkü ispat edildi; Einstein’ınki teori; çünkü tam olarak ispat edilemedi gibi bir algılamaya sebep olur. Tabii ki bu düşünce kökünden yanlıştır.


Teoriler çoğunlukla teorinin arkasında yatan sebebi söylemez veya söyleyemezler. Newton, yazdığı Principia Mathematica kitabında kütlelerin birbirini hangi kurala göre çektiğini söylemiş;ancak bunun nasıl gerçekleştiğini söyleyememiştir ve bunu açıklayamadığını da kabullenmiştir. İzafiyet teorisi ise Newton’unkinden tümüyle farklı olarak kütlelerin uzayı eğdiğini ve bunun kütle çekimi olarak algılandığını söylemiş ama kütlelerin uzayı niçin eğdiğiyle ilgili bir açıklama yapmamıştır. Bilim tabii ki bunu da araştırmaktadır. İleride muhtemelen izafiyet teorisinden daha kapsamlı ve daha çok olguyu açıklayabilen teoriler çıkacak ve izafiyet teorisi yeni çıkanın bir alt kümesi olarak görülecektir. Daha şimdiden kütle çekimini açıklamaya yönelik “Sicim Teorisi” gibi teoriler öneriliyor ve tartışılıyor.


Bilim adamları aralarında tartışırken “senin teorin yanlış çünkü ispat edemedin” gibi ifadeler kullanmazlar. Amprik bilimlerde matematikteki gibi ispat olmadığı için bir birlerini ikna etmeye çalışırlar ve bunu yaparken önerdikleri teorinin ne kadar çok olguya açıklama getirebildiğini ve karşısındakinin teorisinin hangi olayları açıklamakta yetersiz kaldığını anlatmaya çalışırlar. Bunu yaparken bazen ispat kelimesini de kullanabilirler, ama bu kelimeyi matematiksel anlamda kullanmazlar. Bu tartışmalar bazen sert geçebilir. Ama gerçek bilim adamları hakaret etmezler. Ayrıca teorisinin yanlışlığı kendisine gösterilen gerçek bilim adamı yanlışından vazgeçer.




Kaynak:Bilimnet
sedat sencan - avatarı
sedat sencan
VIP VIP Üye
7 Kasım 2010       Mesaj #2
sedat sencan - avatarı
VIP VIP Üye
Teoriler ve bilimsel kanunlar sürekli geliştirilmektedir.Dolayısı ile bilimler durağan değildir.Aslında bu olguyu hep gözlemliyoruz.
Sponsorlu Bağlantılar

Benzer Konular

18 Ocak 2011 / MaRCeLLCaT X-Sözlük
10 Ocak 2012 / Demir YumruK X-Sözlük
16 Ocak 2010 / _PaPiLLoN_ Psikoloji ve Psikiyatri
24 Kasım 2012 / buz perisi Fizik
18 Mart 2010 / _KleopatrA_ Felsefe