Arama

Besinlerin ihtiyaç olunan miktardan fazla veya az alınmasının zararları nelerdir?

Güncelleme: 5 Ekim 2011 Gösterim: 2.402 Cevap: 3
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
23 Eylül 2011       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
besin içeriklerinin ihtiyacımız olan miktardan daha az veya fazla alınması durumunda doğabilecek sorunlar nelerdir ?
biruni - avatarı
biruni
VIP Önce Sağlık
23 Eylül 2011       Mesaj #2
biruni - avatarı
VIP Önce Sağlık
a vitamininn fazlası, başlıca gece körlüğü ve saç dökülmesine sebep olur.
Düşüncene katılmam şart değil, düşünceni anlatman için savaşırım...
Efulim - avatarı
Efulim
VIP VIP Üye
23 Eylül 2011       Mesaj #3
Efulim - avatarı
VIP VIP Üye
Bu mesaj 'en iyi cevap' seçilmiştir.
Alıntı
Misafir adlı kullanıcıdan alıntı

besin içeriklerinin ihtiyacımız olan miktardan daha az veya fazla alınması durumunda doğabilecek sorunlar nelerdir ?

Suyun az ve aşırı tüketilmesinin zararları nelerdir?

Az tüketilmesinin zararları
Kişi, gün içerisinde alması gereken miktardan daha az su tükettiğinde veya hiç tüketmediğinde vücudunda depolanan yağ miktarında artış gözlemlenir. Bu kez vücut kendinde bulunan suyu tutmaya başlar. Tüketilen besinlerin sindirilmesi ve emilmesi sırasında kabızlık gibi çeşitli problemler oluşabilir. Ayrıca, yetersiz su tüketimi metabolizmanın da yavaş çalışmasına neden olabilmektedir.

Aşırı tüketilmesinin zararları
Gerekenden daha fazla su tüketimi ise kişinin zehirlenmesine neden olabilir. Aşırı su vücutta; kandaki sodyum miktarının düşmesine (hiponatremi), hücrelerin aşırı su alarak şişmesine, ciddi fiziksel sorunlara, beyin ödemine ve ölümüne neden olabilmektedir.

---

Hacettepe Üniversitesi (HÜ) İç Hastalıkları ve Medikal Onkoloji Uzmanı, Kanser Epidemiyolojisi Bilim Uzmanı Prof. Dr. İsmail Çelik;


Gıdaların bilinçsiz tüketilmesinin yarardan çok zarar verebileceğine, çeşitli organlarda hasara yol açabileceğine ya da kanser başta olmak üzere birçok hastalığın oluşmasına zemin hazırlayabileceğine dikkati çeken Çelik, vitamin takviyelerinin mutlaka hekim bilgisinde kullanılması gerektiğini belirtti.

Çelik, doğal yollarla mevsiminde yenilen sebze ve meyvelerin, gün içerisinde fazla tüketilmesinin de yararlı olmadığına dikkati çekerek, bu gıdaların aşırı tüketilmesi durumunda, vücudun sadece gerekli olan miktarı depoladığını, fazlasını ise attığını, bu nedenle doğal yollarla alınan vitamin fazlalığının önemli bir risk taşımadığını vurguladı.

Prof. Dr. Çelik, ancak vitamin tabletlerinin ciddi sorunlara yol açabileceğini ifade ederek, şu bilgileri verdi:

''Bir vitamin tabletinin içinde, normal bir gıdada olması gerekenden çok miktarda vitamin bulunmaktadır. Bir kişi, bir mandalinadan vücudu için o gün gereken miktarda vitamini alabilirken, bir vitamin tableti aldığında kilolarca mandalina yemiş gibi olur. Doğal yolla aldığında vücut bu miktarı atabilirken, tablet olarak alındığında vitaminler aynı ilaç gibi vücuda dağılıyor. Küçük küçük moleküller olduğundan onu algılayamıyor ve yüksek miktar içerdiği için de ilaç tedavisi olarak kabul ediyor, vücuttan atmıyor ve sürekli yüklüyor. Bu seferde vücutta fazla miktarda biriken vitaminler, yarar değil zarar vermeye başlıyor.''

İsmail Çelik, ACS'nin (American Cancer Society) tanımına göre, ''kanserden korunmak için tek ve geçerli beslenme önerisinin, günde en az 5 porsiyon meyve ve sebze içeren, yağdan düşük, lifçe yüksek diyet tüketilmesi ve kırmızı etin haftada birden fazla yenmemesi şeklinde olduğunu'' dile getirerek, bunun dışındaki bir beslenme programının ve vitamin takviyesinin zararlı olduğunu kaydetti.

Yiyeceklerden doğal alınan folik asitin kanserden koruyucu etkisi olduğunu vurgulayan Çelik, ''Her gün yüksek dozda folik asit içeren vitamin kullanan kişilerde kanser ve kalp damar hastalığı riski yükselmektedir'' dedi.

SONUÇLARI YENİ ORTAYA ÇIKTI

Prof. Dr. İsmail Çelik, bazı çalışmalarda folik asitin felç ve kalp hastalığı riskini azalttığı ve kalın bağırsak kanserini engelleyici bulguları nedeniyle ABD, Kanada ve Şili'de un, ekmek ve bunun gibi bazı gıdaların içerisine folik asit eklendiğini söyledi.

Folik asit takviyesinin, ABD'de ilk olarak 1996'da ekmeklere eklendiğini ve uygulamanın 1998'den sonra zorunlu hale geldiğini anlatan Çelik, şunları kaydetti:

''Yapılan incelemeler sonucunda 2 yıllık bir kullanım sürecinin geçmesinin ardından 1998'de ülkede kolon kanserine yakalan kişi sayısında artış tespit edildi. Kanada'da ve Şili'de 2000 yılında kolon kanseri vakalarında artış saptandı. Şili'de de beyaz unun içine zenginleştirilmiş folik asidin eklenmesi uygulaması zorunlu kılındıktan sonra, kolon kanserine yakalanma oranı özellikle 45-64 yaşlarındakilerde 1.5, 64 yaş üstündekilerde 2 kat olarak saptandı.

2009 yılında gıda takviyesi yapılan bu ülkelerde kalın bağırsak ve prostat kanserlerinde yüzde 200'e varan artışlar tespit edildi. 2009 yılının ortalarından itibaren sayıları gittikçe artan çok sayıda bilimsel araştırmada, folik asidin yüksek dozlarının normal hücreler yanında kanser hücrelerinin çoğalmalarını kolaylaştırdıkları ve arttırdıkları ortaya çıktı.''

Çelik, Norveç'te de geniş kapsamlı yapılan bir klinik çalışma sonucunda ''Folik asit takviyesi alan erkeklerde prostat kanserine yakalanma oranının 3 kat fazla tespit edildiğini'' ifade etti.

Sonuçların başta Amerikan Ulusal Kanser Enstitüsü Dergisi olmak üzere 20'den fazla bilimsel dergide yer aldığını belirten Çelik, konunun bilim adamlarınca tartışıldığını söyledi.

Çelik, sadece hamilelerde folik asit takviyesinin verilmesinin uygun olduğunu ve bunun için endişe duyulmasının gerekli olmadığını da vurgulayarak, ''Bu kısa dönemli ve hekim bilgisinde verilmektedir ve kısa kullanım içindir'' dedi.

''TÜRKİYE'DEKİ EKMEKLERDE FOLİT ASİT TAKVİYESİ SÖZ KONUSU DEĞİL''

Türkiye Fırıncılar Federasyonu Başkanı Halil İbrahim Balcı da, Türkiye'de üretilen ekmeklerin içerisinde folik asit takviyesi bulunmadığını belirterek, şunları söyledi:

''Türkiye'de üretilen ekmekler, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'nca 5 Mart 2008 tarihinde yürürlüğe giren ve Resmi Gazete'nin 26807 sayılı ekinde yayımlanan 'Türk Gıda Kodeksi, Ekmek ve Ekmek Çeşitleri Tebliğinde Değişiklik Yapılması Hakkında Tebliğ'e göre imal edilmektedir.

Madde 4, a bendi, aynen şöyledir; 'ekmek, buğday ununa, su, tuz ve maya ilave edilip tekniğine uygun olarak; yoğrulması, şekillendirilmesi, fermantasyona bırakılması ve pişirilmesi ile yapılan üründür. Görüleceği üzere, ekmek yapımında su, tuz ve maya kullanılmaktadır. Ekmeklere ek olarak bir folik asit takviyesi söz konusu değildir.''

Kaynak
Sen sadece aynasin...
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
5 Ekim 2011       Mesaj #4
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
biz size besinlerin az veya çok tüketilmesinin zararları diyoruz siz suyun az ve çok tüketilmesinden bahsediyosunuz

Benzer Konular

14 Ağustos 2018 / Misafir Cevaplanmış
19 Ocak 2010 / AVRİL LAVİGNE Soru-Cevap
27 Aralık 2008 / Ziyaretçi Soru-Cevap