Arama

Hamilelikte Aşırı Bulantı ve Kusma

Güncelleme: 18 Haziran 2013 Gösterim: 2.076 Cevap: 2
AndThe_BlackSky - avatarı
AndThe_BlackSky
VIP VIP Üye
18 Haziran 2013       Mesaj #1
AndThe_BlackSky - avatarı
VIP VIP Üye
Hamilelikte Aşırı Bulantı ve Kusma
MsXLabs.org

Hamilelik süresince anne adaylarına en çok rahatsızlık veren yan etkilerden biri bulantı ve kusma. Bebeğe zararı olmayan ancak tedavi edilmesi gereken aşırı bulantı ve kusmaya Hiperemezis Gravidarum denir.
Anne adaylarının yaklaşık %50'si hamileliğin özellikle ilk aylarında bulantı ve kusmadan şikayetçidir. Bu durum hamilelerin %0.5-1'inde çok şiddetli boyutlarda olabilir. Sanılanın aksine hiperemezis gravidarum bebekte gelişme geriliğine ve bebeğin düşük kilo ile dünyaya gelmesine yol açmaz. Aynı şekilde annede aşırı bulantı ve kusma nedeniyle yüksek tansiyon, gebelik zehirlenmesi, düşük veya erken doğum gibi durumlar gelişmez. Ancak şiddetli boyutlarda bulantı ve kusma anne adayında kilo ve sıvı kaybına yol açabilir, bu nedenle tedavi edilmesi gerekir.

Hiperemezis gravidarum tedavisi nasıl yapılır?

Hamileliğinde aşırı bulantı ve kusma şikayeti olan anne adaylarına günde 3 yerine 6 öğün yemeleri önerilir. Ayrıca hafif ve kuru besinler tercih edilmeli. Sıvı alımı çok önemli. Sıvı alımı yemek yedikten bir saat sonra olmalı, yemekle birlikte sıvı almak bulantıyı artırabilir.
Hiperemezis gravidarum'den yakınan anne adayları stresten uzak durmalı, mümkün olduğunca dinlenmeli. Yatak istirahati hatta gerekli olduğu takdirde hastanede damar yolu ile beslenme verilebilir. Aşırı bulantı ve kusmanın önüne geçebilmek için doktora danışılarak bulantı giderici ilaçlar da alınabilir.

Dr. Senai AKSOY

Kaynak: Art Tıp Merkezi

_Yağmur_ - avatarı
_Yağmur_
VIP VIP Üye
18 Haziran 2013       Mesaj #2
_Yağmur_ - avatarı
VIP VIP Üye
GEBELİKTE SIK RASTLANAN YAKINMA VE BELİRTİLER:
BULANTI VE KUSMALAR

MsXLabs.org
Gebeliğin erken dönemlerinde (sıklıkla 6. gebelik haftasından itibaren) bulantıya sıklıkla rastlanır. Bu bulantılar kusmayla, iştahsızlıkla ve belli kokulara karşı aşırı hassasiyetle beraber olabilir. Bulantı ve kusmalar genellikle sabah daha şiddetli olduğu için bu duruma İngilizce'de "morning sickness" (sabah hastalığı) adı verilmiştir.
Gebelikteki bulantı ve kusmanın gün boyunca sürmesi, ayaktan ilaç tedavisine cevap vermemesi, anne adayının normal beslenmesini, günlük faaliyetlerini engellemesi, genel durumunu bozması ya da kilo kaybına yol açması durumunda Hyperemesis Gravidarum ("gebeliğin şiddetli bulantısı") söz konusu olur. İleri inceleme ve tedavi gerektiren bir durumdur. Gebelikte bulantı ve kusmaya nispeten sık rastlanırken bu denli normaldışı seyir gösteren bulantı ve kusmalara gebeliklerin ancak binde 4'ünde rastlanır.
Hyperemesis gravidarum genellikle genç yaşta ilk gebeliğini yaşayanlarda daha sık görülür. "Şişman" olanlarda, çoğul gebeliği olanlarda ve sosyokültürel seviyesi yüksek olanlarda nispeten daha sıktır.

Nedenleri
Gebeliğe bağlı olarak ortaya çıkan fizyolojik estradiol ve HCG hormonları artışının normalden fazla olması ya da seviyeler normal sınırlar içinde olmasına karşın bireysel duyarlılığın yüksek olması bulantılara ve kokulardan tiksinme gibi diğer bazı belirtilere neden olmaktadır. Mol gebeliği ve çoğul gebelik gibi durumlarda HCG normalden çok fazla üretildiğinden hyperemesis'e sık rastlanır.

Ayırıcı Tanı
Her bulantı ve kusmayı gebeliğe bağlamak doğru değildir. Özellikle çok şiddetli olan ve tedaviye zayıf cevap veren bulantı ve kusmalarda, birinci trimester bitiminde devam eden ya da ikinci trimesterde yeni başlayan bulantı kusmalarda aynı belirtilere yol açabilecek diğer hastalıklar da aranır. Bunlar arasında en önemlileri mol gebeliği, hepatit (karaciğer iltihabı), pankreatit (pankreas iltihabı), kolelityazis (safra kesesi taşı), kolesistit (safra kesesi iltihabı), peptik ülser (mide ve oniki parmak barsağı ülseri), pnomoni (zatürre), hipertiroidi (tiroid bezinin aşırı çalışması), over kisti torsiyonu (over kistinin boğulması), sindirim sistemi tıkanmaları, IDDM (insüline bağımlı diabet hastalığı) başlangıcı ve beyin tümörleridir. Bu hastalıklar gebe olmayan kadınlarda bile nadir görüldüklerinden gebelerde çok daha ender olarak görülürler. Hyperemesis Gravidarum'un anne adayı ve fetus üzerine etkileri
Erken gebelikte aşırı bulantı ve kusmaları olan anne adaylarının gebeliklerinin daha sağlıklı geçtiği ve düşük yapma oranlarının da azaldığı sıklıkla gözlenen ancak bilimsel olarak nedeni aydınlatılamayan bir durumdur. Ancak hyperemesis gelişen ve yetersiz tedavi gören ya da tedaviye cevap vermeyen anne adaylarında bu durum tersine dönebilir. Kilo kaybı, elektrolit dengesizlikleri, besin ve vitaminlerin yetersiz alınması durumunda bebekte gelişme geriliği gelişebilmektedir.

Hyperemesis gelişen anne adayının sık sık hastaneye yatmak ve tedavi görmek zorunda kalması uygun tedavi gördüğü sürece gebeliğinin ileri dönemlerini olumsuz etkilemesi söz konusu değildir.

Tanı konması ve Tedavi yaklaşımı
Şiddetli bulantı kusmayla başvuran her anne adayının genel sistem muayenesi yapıldıktan sonra ultrason incelemesiyle gebelik haftası belirlenir. Ultrasonda çoğul gebelik ya da mol gebeliği gibi etkenler kolaylıkla ortaya konabilir. Mol gebeliği saptanması durumunda tedavi daha farklı bir yön kazanır.

Tam idrar tetkikinde aç kalınan süre dolaylı olarak ortaya konabilir. Açlık süresi arttıkça idrarda başta aseton olmak üzere keton maddeleri artış gösterir. Keton idrarda ne kadar yüksekse hyperemesis o kadar ağır demektir. Tam idrar tetkikinde ölçülen idrar yoğunluğu ve idrarın gözlenen rengi de vücudun genel sıvı durumu hakkında bilgi verir. Normal idrar yoğunluğu 1020, normal idrar rengi açık sarıdır. Vücut susuz kaldığında böbreklerin idrar üretimi de azaldığından idrarın rengi daha koyu ve yoğunluğu da daha yüksek olur. Tam idrar tetkikinde idrar yolu enfeksiyonu da saptanabilir.

Kan elektrolitleri de vücudun su durumu hakkında detaylı bilgi verir. Vücut susuz kaldığında kan yoğunlaştığı için kandaki sodyum ve potasyum miktarı artar. Elektrolitlerin artmış bulunması hyperemesisin çok şiddetli olduğunu gösterir ve acil tedavi gerektiren bir durumdur. Elektrolit dengesizliği yaratacak kadar ağır seyreden hyperemesis olguları çok nadirdir.

Hyperemesis Gravidarum tedavisinde üç ayrı tedavi yaklaşım şeklinden biri uygulanır:
1-Ayaktan ilaçsız tedavi
2-Ayaktan ilaçlı tedavi
3-Yatarak serum ve ilaç tedavisi
Anne adayının şikayetleri hafifse ayaktan ilaçsız tedavi denenebilir: Ayaktan ilaçsız tedavide amaç anne adayının bulantılarla kendisi başa çıkmasını sağlamaktır. Bu amaçla anne adayına şunlar önerilir:
  • "Yatağınızın kenarında kraker ya da bisküvi benzeri gıda maddelerini hazır bulundurun. Sabah bunları yedikten sonra yataktan kalkın.
  • Günlük öğününüzü üç öğünde değil beş ya da altıya bölerek alın.
  • Sıvıları yemekler arasında alın. Yemekler esnasında fazla sıvı almayın.
  • Midenize ve barsaklarınıza dokunan yiyeceklerden uzak durun
  • Bu önlemlerle şikayetleriniz geçmezse doktorunuza tekrar başvurun."
Anne adayının şikayetleri günlük faaliyetlerini engelliyorsa, ilaçsız tedaviye cevap vermiyorsa ayaktan ilaç tedavisi denenir. Bulantı giderici olarak anne adayına verilen tablet ya da fitil şeklindeki ilaçlar yıllardır kullanılan ve bebek üzerinde hiçbir olumsuz etki yapmadığı bilinen ilaçlardır. Ek olarak B vitaminlerinin ön planda olduğu bir vitamin tedavisine başlanır. Ayaktan ilaç tedavisine karar verildiğinde anne adayı ilaçlarını kullanırken yukarıda bahsedilen önlemlere de uymalıdır.

Anne adayının şikayetleri ayaktan ilaç tedavisine cevap vermiyorsa, genel durumu bozuksa, kilo kaybı varsa, tetkikler vücuda uzun süredir besin maddelerinin alınmadığını gösteriyorsa (idrarda keton cisimleri yüksek bulunursa) ya da vücudun susuz kaldığı yönünde bulgular varsa (idrarın yoğunluğu artmış, rengi koyu bulunursa, kan elektrolitleri dengesizse) anne adayı hastaneye yatırılır ve serum tedavisine başlanır. Serum tedavisinin amacı anne adayına kaybettiği sıvı, elektrolit ve besin maddelerini intravenöz yolla (damar yoluyla) geri vermektir. Bulantı giderici ilaçlar ve vitaminler de kalçadan ya da serumun içine katılarak verilir.

"Serum tedavisiyle" anne adayı genellikle bir hafta içinde kendini toparlar. Nadir durumlarda bir haftadan daha uzun süre hastanede yatması gerekebilir. Taburcu edilirken anne adayına evde kullanmak üzere ilaçlar verilir.

Hyperemesis genellikle gebelik haftasının büyümesine paralel olarak hafifler ve birinci trimester sonunda veya ikinci tirmesterin başlarında (14. haftada) biter. Hiç bir tedaviye cevap vermeyen ve gebeliğin sonlandırılmasını gerektirecek kadar şiddetli olan hyperemesise çok ender rastlanır.

"İnşallah"derse Yakaran..."İnşa" eder YARADAN.
_Yağmur_ - avatarı
_Yağmur_
VIP VIP Üye
18 Haziran 2013       Mesaj #3
_Yağmur_ - avatarı
VIP VIP Üye
HİPEREMEZİS GRAVİDARUM: GEBELİKTE AŞIRI BULANTI-KUSMA
Doç. Dr. Ramazan MERCAN

Gebelerin %50’sinde bulantı-kusma yakınmalarına rastlanmakta ve % 0.5-1’inde bu yakınmalar çok şiddetli bir hale gelmekte ve kilo kaybına neden olabilmektedir. Tedavi gerektiren bu şiddetli bulantı-kusma durumu hiperemezis gravidarum olarak adlandırılmaktadır.

Hastalık daha çok gebeliğin ilk 3 ayında görülmekte, nadiren beşinci aya kadar uzayabilmektedir. Nedeni kesin olarak bilinmemekle birlikte endokrinolojik, biyokimyasal ve psikolojik faktörlerin rol oynadığı öne sürülmektedir. Yapılan çalışmalarda aşırı bulantı-kusması olan gebe hastalarda Helikobakter pilori enfeksiyonu oranının daha yüksek olduğu görülmüştür. Ayrıca endoskopik biyopsilerde midedeki harabiyet oranı artıkça bulantı-kusma şiddetinin de arttığı görülmüştür.

Tanı
Gebelikte aşırı kusma ile birlikte sıvı eksikliği bulgularına rastlanması, tansiyon düşüklüğü ve nabız artışı görülmesi durumunda hiperemezis düşünülmelidir. Bu hastalarda öncellikle ultrason ile gebelik olup olmadığına bakılması gerekir. İkiz gebelik ve mol gebeliğinde hiperemezis daha sık görülmektedir. Laboratuvar tetkiklerinde potasyum ve sodyum düzeylerinde düşme ve kan konsantrasyonunda artış görülür. Bazı hastalarda tiroid hormonunda artış ve %1 hastada hipertirodi bulguları görülür.

Anne Açısından Riskler
Şiddetli kusması olan hastalarda yeterli tedavi yapılmazsa B1 vitamini eksikliğine bağlı olarak Wernicke veya daha şiddetli durumlarda Korsakoff psikozu gibi sinir sistemi harabiyetine bağlı hastalıklar görülebilir.Diğer vitamin eksikliklerine bağlı belirtiler ve demir eksikliği anemisi görülebilir.
Kan sodyum düzeylerindeki düşmeye bağlı olarak bilinç bulanıklığı, havale ve solunumda durma görülebilir. Ayrıca sodyum tedavisi çok hızlı yapılırsa bilinç bozukluğu, ellerde ve kollarda kuvvetsizlik gibi sinir sistemi harabiyetine bağlı bulgulara rastlanabilir. Aşırı sıvı kaybına bağlı olarak kan yoğunluğunda bir artış olur ve kanın pıhtılaşmasına neden olabilir. Bu pıhtıların dolaşımla akciğere atılması yaşmasal tehlikelere yol açabilmektedir.

Aşırı kusmaya bağlı olarak yemek borusunda yırtılmalar görülebilir. Ayrıca hastada genel olarak bir kas güçsüzlüğü ortaya çıkabilir. Bu hastalarda karaciğer fonksiyonlarında da bozulma oluşabilir.

Bebek Açısından Riskler
Gebeliğin ilk 3 ayında genel olarak bebek anneye çok fazla bağınlı değildir. Anne bu dönemde kilo kaybetse bile bebek normal olarak büyümesine devam etmektedir. Ancak yine de bu dönemde düzenli ve dengeli beslenmenin önemli olduğu belirtilmektedir. Bizimde kendi deneyimlerimize göre bebek gelişiminde bir sorun görmüyoruz. Bazı çalışmalarda aşırı kusması olan annelerin bebeklerinde gelişme geriliğine daha sık rastlandığı belirtilmekle birlikte, birçok çalışmada benzer bulgulara rastlanmamıştır.

Tedavi
  • Hastanın sıvı dengesinin düzeltilmesi (serum fizyolojik)
  • B1 vitamini (Thiamine) verilmelidir.
  • Diet: Hastanın bulantı-kusması şiddetli ise bir süre ağızdan beslenmeye ara verilmesi gerekir. Hafif bulantı-kusması olanlarda yağlı, baharatlı ve asit içeren yiyeceklerden kaçınılması gerekir. Krik-krak, tuzlu bisküvi, beyaz leblebi ve fındık gibi yiyeceklerin yararı olabilir.
  • Zencefil: Bazı çalışmalarda yararı gösterilmiştir.
  • Kusmayı önleyen ilaçlar: Postadoxin, Dramamine, Emedur, Metpamid ve Largactil gibi birçok ilaç kullanılabilir. Zofran B kategorisinde bir ilaç olmasına karşın yeterli bilgi bulunmadığı için gebeliğin ilk 3 ayında zorunlu olmadıkça kullanılmamalıdır.
  • Kortikosteroidler: Bazı çalışmalarda yararı gösterilmiştir.
  • Akupunktur: Bazı çalışmalarda yararı gösterilmiştir.
  • Hastanede yatan hastalarda kanın pıhtılaşmasını önleyen (kan sulandırıcı) ilaçların kullanılması önerilmektedir.
"İnşallah"derse Yakaran..."İnşa" eder YARADAN.

Benzer Konular

1 Ekim 2009 / _PaPiLLoN_ Psikoloji ve Psikiyatri
21 Mart 2013 / Ziyaretçi Soru-Cevap
9 Nisan 2011 / _Yağmur_ Sağlıklı Yaşam
20 Aralık 2009 / ThinkerBeLL Edebiyat
14 Ekim 2012 / Misafir Soru-Cevap