Arama

Seydi Ali Reis

Güncelleme: 5 Ekim 2012 Gösterim: 16.756 Cevap: 2
The Unique - avatarı
The Unique
Kayıtlı Üye
21 Mayıs 2008       Mesaj #1
The Unique - avatarı
Kayıtlı Üye
İstanbul, Galata'da doğdu. Sinoplu bir aileden gelmedir. Dedesi, II. Mehmet zamanında tersane kethüdalığında, babası Hüseyin Ağa da Darüssınaa kethüdalığında bulunmuşlardı. Kendisi de tersanede reis olarak çalıştı. Barbaros Hayreddin Paşa'nın yanında yetişti.

Sponsorlu Bağlantılar
Seydi Ali Reis, tersane kethüdası olduğundan, bir deniz harekatında bağımsız olarak kumandanlık yapmadı. Rodos'un fethine (1522) ve daha sonra Akdeniz'de cereyan eden bütün deniz savaşlarına Barbaros Hayrettin Paşa yanında katıldı ve Batı Akdeniz bölgesini çok iyi öğrendi. Preveze Deniz Savaşı’nda (1538) Osmanlı donanmasının sol tarafına komuta ederek büyük yararlıklar gösterdi ve bu savaştan sonra adı daha çok duyulmaya başlandı. Trablusgarp'ın fethiyle biten harekatta Kaptan-ı Derya Sinan Paşa ve Turgut Reis emrinde çalıştı(1551).

Kanuni Sultan Süleyman tarafından, Portekiz donanmasıyla girdiği deniz savaşını kaybeden Murat Reis'in yerine Hint Kaptanlığına atandı ve Basra'daki donanmayı Süveyş'e getirmekle görevlendirildi.

Bu olay onun yaşamının da dönüm noktası oldu. 15 gemiyi derhal tamir ettirerek uygun deniz mevsimi için beş ay bekledi ve donanması ile Basra'dan ayrıldı (1554). Basra'dan aldığı 15 kadırga ile Süveyş'e doğu yol alırken Horfakan şehri açılarında 25 parçalık Portekiz donanmasıyla karşılaştı. Yapılan çarpışmada Portekizliler bir gemi kaybedip geri çekilince yoluna devam etti. Maskat yakınlarında 34 parçalık bir Portekiz Donanmasının saldırısına uğradı. Güney Arabistan sahillerinde dağların denize dik inmesinden faydalanarak, gemilerini Portekiz donanmasıyla kıyı arasına soktu, savaş başladığı zaman dağların kestiği rüzgar sebebiyle Portekiz donanmasının yelkenli gemileri hareketsiz kaldı, kürekli gemileriyle hızlı hareket ederek düşmanın sayı üstünlüğünü yok etmeye çalıştı. Yapılan savaşta Portekizlilerin altı gemisi batırıldı, Osmanlı donanmasının da beş gemisi battı, biri de yandı (1554).

Umman sahilindeki Zufar limanı geçilerek Şihr şehri hizasına gelinince, günbatısı yönünden fil tufanı (Tufan-ı Fil) veya Tsunami denilen bir fırtına çıktı. Çıkan fırtına yüzünden Seydi Ali Reis kalan dokuz kadırgalık donanmasıyla birlikte kıyıdan uzaklaşmak zorunda kaldı. Fırtınaya kapılan, günlerce denizde çalkalanan gemiler doğuya doğru sürüklenerek Hindistan kıyılarına, Gücerat sultanlığının Demen Kalesi önüne gelebildi, burada üç gemi karaya vurdu; geri kalan gemilerdeki top ve levazımı bırakarak Seydi Ali Reis elindeki altı gemiyle Surat limanına girdi; çünkü Portekiz donanması onu yakalamak için dolaşıyordu

Seydi Ali Reis buradan Gucerat'ın başkenti Ahmedabad'a gitti. Harap gemilerle Süveyş'e ulaşmak imkansız olduğundan, kalan gemiler satılıp karadan İstanbul'a dönülmesine karar verildi. Seydi Ali Reis Gucerat sultanı Ahmet Han tarafından iyi karşılandı. Daha sonra adamlarından bir kısmı Gucerat Sultalığı'nın emrine girdi. Seydi Ali Reis, Ahmedabad'tan Sind memleketinin başkenti Multan'a, oradan Lahor'a, bu şehirden de Delhi'ye gelerek Timuroğullarından Hümayun Şah'ın huzuruna çıktı (1555).

Hümayun şahın ölmesi üzerine Afganistan - İran yoluyla Anadolu'ya hareket etti (1556). Bundan sonra Kabil, Semerkant, Buhara, Meşhet şehirlerinde hükümdarları gördü.

Buhara civarında Özbeklerin saldırısına uğradı ve yaralandı. İran da Meşhet valisi tarafından tutuklandı, daha sonra serbest bırakılarak Şah I.Tahmasp'a gönderildi. Bir süre göz hapsinde kaldıktan sonra Anadolu'ya geçmesine izin verildi ve Şah'ın Kanuni'ye yazdığı bir mektubu da alarak Kazvin'den ayrıldı (1557). Aynı yıl Bağdat'a ulaştı. Böylece Basra'dan çıkışından 3 yıl 7 ay sonra tekrar Osmanlı ülkesine dönüyordu.

Seydi Ali Reis 1557 mayıs ayı başlarında İstanbul'a vardı ve Edirne'de bulunan hükümdarın yanına gitti. Süveyş donanmasının uğradığı kayıptan dolayı padişahtan af diledi. Dolaştığı yerlerde görüştüğü hükümdarların verdiği 18 nameyi sundu; Ali Reis mahvolmuş bir donanmanın sorumlusu olmakla beraber, başına gelen olağanüstü olaylar kabul edilerek suçlu görülmedi, önce Müteferrika yapıldı, sonra Diyarbakır tımar defterine tayin edildi. Bir süre şehzade Selim'in hizmetinde çalıştı, Galata Hassa gemi reislerinden biri oldu (1560). Son görevi bilinmemektedir. 1562 yılında İstanbul'da vefat etti.


Seydi Ali Reis'in Eserleri


1-Mirat’ı Kainat:

Güneşin hareketinden, yıldızların uzaklığından; kıblenin ve öğle vaktinin tayininden, nehirlerin genişliğinin tespitinden ve rub'u meceyyibden bahseden bir eserdir.

2-Hulast'el- Hay'a :

Halep' te bulunurken hey'et ve matematik dersleri alan Seydi Ali Reis, Ali Kuşçu'nun Fethiye isimli eserini tercüme etmiş ancak bununla yetinmeyerek Mahmud b. Omar al Çağmini'den ve Kadızade-i Rûmî Musa Paşa'nın eserlerinden de faydalanarak tercümesine bir çok ilaveler yapmıştır.

4-Kitab Al-Muhit Fi İlm'al-Eflak Va'l Abhur :

Seydi Ali Reis kısaca Muhit adı ile tanınmış olan meşhur eserini 1554'te Haydarabad'da bulunurken kaleme almıştır. Geçirdiği tecrübelerden sonra kaptanlara ve gemicilere kılavuz olmadan Hint denizlerinde kolaylıkla dolaşım imkanını verecek bir kitap hazırlamak isteyen Seydi Ali Reis bu eserinde; yer tayini, zaman hesabı, takvimler, pusula taksimatı, denizcilikte önemli bazı yıldızlar ve yıldız grupları; meşhur limanlar, Hindistan'ın rüzgar- altı ve rüzgar-üstü sahilleri ile Hint denizindeki adalar, rüzgarlar, tayfunlar, sefer yolları hakkında mühim bilgi ihtiva etmekte; kitabın dördüncü bölümünde Yeni Dünya ( Amerika) ya ait bir bölüm de bulunmaktadır. Katip Çelebi, Cihannüma' sında Seylan, Cava, Sumatra ve diğer adalar hakkında verdiği bilgiyi aynen Muhit'ten nakletmiştir.

4-Mir'at Ül' Memalik:

Seydi Ali Reis'in Hindistan'dan Bağdad'a dönüşünde yol arkadaşlarının, görülen şehirleri, karşılaşılan değişik ve ilginç olayları, ziyaret edilen türbeleri ve çekilen zorlukları anlatan bir kitap yazmasını istemeleri üzerine kaleme almaya başladığı bu eseri 1557' de İstanbul'da tamamlamıştır. Süveyş kaptanlığına tayininden sonra yaşadıklarının bir hikayesi olan bu eserde Seydi Ali Reis, geçtiği memleketler, tanıştığı hükümdarlar ve şahit olduğu olaylar hakkında bilgi vermektedir. Aynı zamanda şair olan Seydi Ali Reis' in Mir'at ül-Memalik'te şiirlerinden örnekler mevcuttur.





Alıntı: ‘’Ülkelerin Aynası’’ Kitabı

Biyografi Konusu: Seydi Ali Reis nereli hayatı kimdir.
Bir bildiğim varsa hiç bir şey bilmediğimdir. (:
Efulim - avatarı
Efulim
VIP VIP Üye
5 Ekim 2012       Mesaj #2
Efulim - avatarı
VIP VIP Üye
Seydi Ali Reis (1498 İstanbul-1562 İstanbul)
MsXLabs.Org & Morpa Genel Kültür Ansiklopedisi
Sponsorlu Bağlantılar

Bilgin, şair, seyahatname yazarı. Sinoplu bir ailenin çocuğuydu. Kanunî Süleyman döneminde birçok deniz seferine ve Kıbrıs'ın fethine katıldı. Barbaros Hayrettin Paşa'nın (1483-1546) yanında çalıştı. Halep'te bulunduğu sırada Piri Reis'in Basra'da bıraktığı donanmayı getirmek üzere Murat Reis'ten sonra donanma komutanlığına atandı. Basra'dan Sufar kıyılarına gelince El Mason Burnu yakınlarında, kötü hava koşullarında üstün Portekiz donanmasına yenildi. Karaya çıkarak Gücerat, Sint, Horasan, Irak-Acem, Maveraünnehir, İran yolu ile Türkiye'ye döndü (1557).

Uzun yolculuğunu anlatan ve gezi türünde ilk yapıt sayılan "Mir'at-ül-Memalik"i (Memleketler Aynası) Edirne'de Kanunî'ye sundu. Başarısızlığı affedildiği gibi, 80 akçe maaşla müteferrikalığa, daha sonra Diyarbakır timar defterdarlığına atandı. Almanca, Fransızca ve İngilizceye çevrilen "Mir'at-ül-Memalik"te gezip gördüğü ülkelerin toplumsal özelliklerini yansıtmaktan çok, bu ülkelerde konuştuğu kişileri anlatan Seydi Ali Reis, tanıdığı hükümdarlarla Kanunî'nin karşılaştırmasını yaparak, yer yer beyitlerle süslediği yapıtında öykü anlatımı uygulamıştır. Bilim tarihinde üzerinde önemle durulan yapıtı, "Muhit"tir. 19. yüzyıl İngiltere, İtalya, Avusturya bilim çevrelerinde kitabın bölümleri çevrilerek basılmış, Hindistan'dayken yazdığı anlaşılan yapıtın henüz ilgi çekmediği dönemde Kâtip Çelebi tarafından özellikle Cava, Sumatra, Seylan ve başka adalar üzerindeki bilgileri "Cihannüma"ya olduğu gibi aktarılmıştır. Ali Kuşçu'nun "Fethiye"sinden çeşitli konularda katkılarda bulunarak yaptığı çeviri "Hülasat-ül-Hey'e" ve çeşitli Arapça-Farsça kaynaklardan yararlanarak yazdığı "Mir'at-i Kâinat" adlı kitapları da astronomi alanındaki ilk yapıtlardan sayılmıştır.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Sen sadece aynasin...
Efulim - avatarı
Efulim
VIP VIP Üye
5 Ekim 2012       Mesaj #3
Efulim - avatarı
VIP VIP Üye
Seydi Ali Reis
MsXLabs.Org & Vikipedi, Özgür ansiklopedi

Seydi Ali Reis (1498 - 1562), Kaptan-ı Deryalık da yapmış olan Osmanlı denizcisi. Osmanlı Devleti'nin Büyük Okyanus rüyasını gerçekleştirmek için görevlendirilen denizci. Türk amirali, coğrafya ve matematik bilgini.

Hayatı

İstanbul, Galata'da doğdu. Sinoplu bir aileden gelmedir. Dedesi, II. Mehmet zamanında tersane kethüdalığında, babası Hüseyin Ağa da Darüssınaa kethüdalığında bulunmuşlardı. Kendisi de tersanede reis olarak çalıştı. Barbaros Hayreddin Paşa'nın yanında yetişti.
Seydi Ali Reis, tersane kethüdası olduğundan, bir deniz harekatında bağımsız olarak kumandanlık yapmadı. Rodos'un fethine (1522) ve daha sonra Akdeniz'de cereyan eden bütün deniz savaşlarına Barbaros Hayreddin Paşa yanında katıldı ve Batı Akdeniz bölgesini çok iyi öğrendi. Preveze Deniz Muharebesi'nde (1538) Osmanlı donanmasının sol tarafına komuta ederek büyük yararlıklar gösterdi ve bu savaştan sonra adı daha çok duyulmaya başlandı. Trablus'un fethiyle biten harekatta Kaptan-ı Derya Sinan Paşa ve Turgut Reis emrinde çalıştı (1551).
I. Süleyman tarafından, Portekiz donanmasıyla girdiği deniz savaşını kaybeden Murat Reis'in yerine Hint Kaptanlığına atandı ve Basra'daki donanmayı Süveyş'e getirmekle görevlendirildi.
Bu olay onun yaşamının da dönüm noktası oldu. 15 gemiyi derhal tamir ettirerek uygun deniz mevsimi için beş ay bekledi ve donanması ile Basra'dan ayrıldı (1554). Basra'dan aldığı 15 kadırga ile Süveyş'e doğru yol alırken Horfakan şehri açılarında 25 parçalık Portekiz donanmasıyla karşılaştı. Yapılan çarpışmada Portekizliler bir gemi kaybedip geri çekilince yoluna devam etti. Maskat yakınlarında 34 parçalık bir Portekiz Donanmasının saldırısına uğradı. Güney Arabistan sahillerinde dağların denize dik inmesinden faydalanarak, gemilerini Portekiz donanmasıyla kıyı arasına soktu, savaş başladığı zaman dağların kestiği rüzgar sebebiyle Portekiz donanmasının yelkenli gemileri hareketsiz kaldı, kürekli gemileriyle hızlı hareket ederek düşmanın sayı üstünlüğünü yok etmeye çalıştı. Yapılan savaşta Portekizlilerin altı gemisi batırıldı, Osmanlı donanmasının da beş gemisi battı, biri de yandı (1554).
Umman sahilindeki Zufar limanı geçilerek Şihr şehri hizasına gelinince, günbatısı yönünden fil tufanı (Tufan-ı Fil) veya Tsunami denilen bir fırtına çıktı. Çıkan fırtına yüzünden Seydi Ali Reis kalan dokuz kadırgalık donanmasıyla birlikte kıyıdan uzaklaşmak zorunda kaldı. Fırtınaya kapılan, günlerce denizde çalkalanan gemiler doğuya doğru sürüklenerek Hindistan kıyılarına, Gücerat sultanlığının Demen Kalesi önüne gelebildi, burada üç gemi karaya vurdu; geri kalan gemilerdeki top ve levazımı bırakarak Seydi Ali Reis elindeki altı gemiyle Surat limanına girdi; çünkü Portekiz donanması onu yakalamak için dolaşıyordu
Seydi Ali Reis buradan Gucerat'ın başkenti Ahmedabad'a gitti. Harap gemilerle Süveyş'e ulaşmak imkânsız olduğundan, kalan gemiler satılıp karadan İstanbul'a dönülmesine karar verildi. Seydi Ali Reis Gucerat sultanı Ahmet Han tarafından iyi karşılandı. Daha sonra adamlarından bir kısmı Gucerat Sultalığı'nın emrine girdi. Seydi Ali Reis, Ahmedabad'tan Sind memleketinin başkenti Multan'a, oradan Lahor'a, bu şehirden de Delhi'ye gelerek Timuroğullarından Hümayun Şah'ın huzuruna çıktı (1555).
Hümayun şahın ölmesi üzerine Afganistan - Türkistan-İran yoluyla Anadolu'ya hareket etti (1556). Bundan sonra Kabil, Semerkant, Buhara, Meşhet şehirlerinde hükümdarları gördü. Türkistan'daki gezisi 4 yıl sürmüş ve maceralı yolculuğunu eserine işlemiştir. Başına gelen maceralar ile "Başına Seydi Ali halleri geldi" sözü yayılmaya başlar. Başından geçen vakaları anlattığı eserini Osmanlı kağanı Kanuni Sultan Süleyman'a sunmuştur.
İran da Meşhet valisi tarafından tutuklandı, daha sonra serbest bırakılarak Şah I. Tahmasp'a gönderildi. Bir süre göz hapsinde kaldıktan sonra Anadolu'ya geçmesine izin verildi ve Şah'ın Kanuni'ye yazdığı bir mektubu da alarak Kazvin'den ayrıldı (1557). Aynı yıl Bağdat'a ulaştı. Böylece Basra'dan çıkışından 3 yıl 7 ay sonra tekrar Osmanlı ülkesine dönüyordu.
Seydi Ali Reis 1557 mayıs ayı başlarında İstanbul'a vardı ve Edirne'de bulunan hükümdarın yanına gitti. Süveyş donanmasının uğradığı kayıptan dolayı padişahtan af diledi. Dolaştığı yerlerde görüştüğü hükümdarların verdiği 18 nameyi sundu; Ali Reis mahvolmuş bir donanmanın sorumlusu olmakla beraber, başına gelen olağanüstü olaylar kabul edilerek suçlu görülmedi, önce Müteferrika yapıldı, sonra Diyarbakır tımar defterine tayin edildi. Bir süre şehzade Selim'in hizmetinde çalıştı, Galata Hassa gemi reislerinden biri oldu (1560). Son görevi bilinmemektedir. 1562 yılında İstanbul'da vefat etti.
Sen sadece aynasin...

Benzer Konular

10 Mart 2009 / SEYdiLatr Cevaplanmış
7 Haziran 2007 / P.u.S.u Müslümanlık/İslamiyet
1 Ağustos 2015 / nötrino Türkiye'den
25 Kasım 2012 / iceslush Soru-Cevap