Tuğba Dural

Ekranların en güzel yüzü..

TUĞBA DURAL: ÇALIŞMAYI HAYAL ETTİĞİM VE TELEVİZYONA İLK ADIM ATTIĞIM YERDEYİM!

Ntvspor izleyenlerinin yakından tanıdığı, Spor Spikerliği denince akla gelen ilk isimlerden olan Tuğba Dural Galatasaray Dergisine verdiği röportajda, bilinmeyen yönlerini anlattı. İşte o röportaj…

İlk olarak CNN Türk ekranlarından tanıdık onu. Her anlamda dikkat çekiciydi. Daha sonra NTV Spor ekranlarına geçti ve daha sık çıkmaya başladı karşımıza.Yüzünde,derininde bir yerde her an tebessüm saklı bir ifadeyle, okuduğu her haber galibiyethaberi gibi gelir insana. İzlerken bir bakarsınız o tebessüm sizin de yüzünüzeyerleşmiş. Sanki aileden biri gibidir o masumiyetiyle. Karşınızda, Tuğba Dural…

SİZİ EKRANDAKİNDEN DAHA YAKINDAN TANIYARAK BAŞLAYALIM. KENDİNİZİ NASIL TANITIRSINIZ?ŞU KESİN Kİ EKRANLARA YANSIYAN BİRFARKINIZ VAR, PEKİ SİZİN NEDİR KENDİNİZDE FARKLI BULDUĞUNUZ?
Kişinin kendini tanıtması pek kolay değil hatta doğru da değil aslında. En belirgin özelliğim aşırı duygusal ve hassas olmam diyebilirim. Bu sebeple de hep mesafeliyimdir çevreme. Önce insanları incitmekten sonra incinmekten çok korkarım. Kendim yaşamak istemediğim hiçbir şeyi çevreme yaşatmak istemem, yaşatmamak için de mücadele ederim. Bir de fazla kuralcıyım. Beni bir başkası elbette daha iyi anlatır ama beni ben yapan en belirgin özelliklerim bunlar diye düşünüyorum.

TELEVİZYONCULUĞA NASIL ADIM ATTINIZ,SONRASINDA SÜREÇ NASIL GELİŞTİ?
Klasik olacak belki ama çocukluk hayalimdi. Şans eseri olmadı hiçbir şey.Çok istedim, tek hedefimdi geleceğimle ilgili. Allah bana bazı kapıları açtı, ben de bu fırsatları doğru değerlendirdim ki bugün buradayım. Televizyona NTV’de adım attım, bir yaz dönemi stajıyla. İki yaz üst üste NTVmsnbc ve NTV Haber Merkezi’nde staj yaptım. Ardından bir sene de CNN Türk’te devam etti bu staj dönemi. CNN Türk spor servisinde sırasıyla montaj, muhabirlik ve prodüktörlük yaptım. Bugün ekrana taşıdığım haberin her aşamasında yer aldım.Şimdi hep çalışmayı hayal ettiğimve televizyona ilk adım attığım yerdeyim. Bu çok büyük bir haz. İsteyip uğruna mücadele ettiğiniz şeylerhayırlıysa eğer mutlaka oluyor.

SON YILLARDA KADIN SPOR SPİKERLERİN SAYISI GİTGİDE ARTMAYA BAŞLADI, OYSA YAKIN GEÇMiŞE DEKBUNUN BİR TEK ÖRNEĞİ YOKTU. NE DEĞİŞTİ SİZCE?
Her gün her şey değişiyor. Ancak spor spikerliği ya da yayıncılık anlamında bir şey değiştiğini düşünmüyorum. Kanallar arasında rekabet arttı, yenilik ihtiyacı hissedildi. Burcu’yla beraber bu işin iyi yapıldığı da farkedilince bu kapı bizler için aralandı. Evet yakın geçmişe kadar böyle bir örnek yoktu ama artık bu durumu benimsemek gerekiyor. Kadın ve spor spikerliği, kadın ve haber spikerliği kadar doğallaşmadı mı sizce de?

TABİKİ AMA TÜM BU DOĞALLIĞIN YANINDA SPOR DAHA ÇOK ERKEKLER TARAFINDAN TAKİP EDİLEN BİR ALAN. BU BAĞLAMDA SPOR MEDYASI İÇİN KADIN OLMANIN AVANTAJLARI VE DEZAVANTAJLARINI DA SİZDEN DUYMAK İSTERİZ…
Benim için hiçbir dezavantajı yok.NTV Spor’da özellikle, hiçbir dezavantajı yok. O kadar işlerin tıkır tıkır yürüdüğü, herkesin işine sahip çıktığı, birbirine ve emeğe saygı duyduğu bir kurum ki burada bir dezavantajdan bahsedemeyeceğim. Ama geçmişe gidersek hatırladığım şu; kadın olunca bu işte daha çabuk ön plana çıkıyorsunuz. Bu işe yıllarını vermiş insanlara oranla daha çok adınızdan söz ediliyor. Bu noktada birkaç kişi mesleki hırslarına yenik düşüp sizi kabullenmekte zorluk çekebiliyor. Ama bu da beni daha çok kamçıladı. Dezavantaj gibi görünen durumu avantaja çevirebildiğimi düşünüyorum. CNN Türk’le yollarımın ayrıldığı gün çok üzüldüm. Çok şey öğrendim orada, birçok hayalim gerçekleşti ama tatsız bir şekilde ayrıldım, hak etmediğim bir şekilde, travmatikti yani. Ben tam da bu duygular içindeyken, Emre Tilev bana “hiç üzülme güneş balçıkla sıvanmaz” dedi. Aynı gün öğleden sonra NTV Spor’la anlaştım.

SİZCE KADIN SPOR SPİKERLER MAÇ ANLATMALI MI?
Ben anlatmam, anlatanı da dinlemem ve izlemem.

İNTERNETTEKİ SÖZLÜKLERİ OKUDUĞUNUZU SÖYLEMİŞTİNİZ DAHA ÖNCE. SOSYAL MEDYADA SİZİNLE İLGİLİ BİR ALGI VAR. AİLEMİZİN BİR ÜYESİ GİBİ, SEVİMLİ BİRİ OLDUĞUNUZ YARGISINA ULAŞIYORLAR. GERÇEKTEN EKRAN HER ŞEYİ YANSITIYOR MU?
Gerçekten iyi bir seyirciyse, biraz da tecrübeyle, tabii ekrandaki iyi bir oyuncu değilse, evet ekran onlara her şeyi yansıtabiliyor. Ne mutlu bana eğer ailelerinden biri gibi hissettirebiliyorsam. Çünkü insanlara eşit mesafedeyim. Benim o kutunun içinde olmam ulaşılmaz olduğum anlamına gelmemeli ve öyle muamele gördüğüm hiçbir ortamda da mutlu olamam.

GÜNTEKİN ONAY’IN YOKLUĞUNDA RIDVAN DİLMEN İLE %100 FUTBOL PROGRAMINI YAPMIŞ VE OLUMLU TEPKİLER ALMIŞTINIZ. HATTA FUAT AKDAĞ VE RIDVAN DİLMEN, NOT DEFTERİ PROGRAMINDA BUNU VE SANIRIM TWİTTER UZERİNDEN KONUYA DAİR YAZDIKLARINIZI YORUMLADILAR. NASILDI O SÜREÇ, ANLATIR MISINIZ?
Karşısında oturduğum kişi, bana göre Türkiye’nin en iyi futbol yorumcusu, çok değerli ve bende özel bir yeri var, Rıdvan Dilmen. Yerinde oturduğum kişi ise Güntekin Onay. Yine mesleğinde zirvede olan, işini en iyi yapan isimlerden, örnek aldığım bir meslektaşım. Bu cümlelerin ardından baskı yoktu üzerimde dersem yalan olur. Ama benim için hiç unutmayacağım bir tecrübe oldu. Benim görevim Güntekin’in yerini doldurmak değil, onun yokluğunu en iyi şekilde idare etmekti. İdare edebildim herhalde ki Fuat Akdağ ve Rıdvan Dilmen Not Defteri’nde bu konuyu yorumladılar. Benim için Yüzde Yüz Futbol’dan daha önemliydi Not Defteri’ndeki sohbetleri. Müdürümden Not Defteri aracılığıyla teşekkür almak onur verici, Rıdvan Dilmen’in işimden de öte benim kişiliğimi anlatan övgü dolu sözlerini ise asla unutmam!

EKRANDA SUNAN VE YORUMLAYAN OLARAK İKİ İSMİ YAN YANA GÖRÜYORUZ PROGRAMLARDA. HİÇ DİĞER TARAFA GEÇMEYİ DÜŞÜNMEDİNİZ Mİ? SUNAN DEĞİL DE YORUMLAYAN OLMAK NASIL BİR DUYGU MERAK EDİYOR MUSUNUZ? VE BUNU YAPABİLECEĞİNİZİN İNANCINI TAŞIYOR MUSUNUZ? YA DA BÖYLE BİR HEDEFİNİZ VAR MI DİYELİM…
O tarafta olmak daha zordur diye tahmin ediyorum. Çünkü insanların birbirlerinin fikirlerine ve yorumlarına pek saygısı yok. Bugün izlediğimiz birçok futbol programında da yüksek sesle tartışan insanlar görüyoruz. Herkes kendi fikrini karşısındakine kabul ettirme çabasında. Bunun yanında tam tersi örnekler de var tabii, saygıyla birbirini dinleyen insanların olduğu programlar… İleride bir gün öyle bir program olursa neden olmasın.

BURCU ESMERSOY, KADIN SPOR SUNUCUSU KAVRAMININ YERLEŞMESİNDE ÖNEMLİ PAY SAHİPLERİNDEN BİRİ OLDU.ŞİMDİYSE DAHA FARKLI PROGRAMLARDA GÖRÜYORUZ ONU. SİZİN DE BU TUR FARKLI ALANLARA GEÇMEK GİBİ BİR HAYALİNİZ BULUNUYOR MU? KENDİNİZİ NEREDE, NASIL BİR PROGRAMDA GÖRMEK İSTERSİNİZ, SPOR DIŞINDA NE TUR İLGİ ALANLARINIZ VAR?
Spor spikeri olabilmek için çok emek verdim, şu anda çok doğru bir yerde işimi keyifle yapıyorum, şartlar el verdiği sürece de devam etmek istiyorum. Bunun yanında iki aydır Mecmua dergisi için röportaj yapıyorum ve en az spor spikerliği kadar keyif aldım. Yaptığınız işin somut bir şekilde elinizde olması tarif edilmez bir duygu. Dergide devam etmek ve gazetede de yazmak isterim. Farklı programlarla da seyirci karşısında olabilirim. Şu an mutluyum ama ileride oluşan şartlara göre de fikirlerim değişebilir, tabii çizgimin dışına çıkmadan. Örneğin bir magazin programı sunabileceğimi sanmıyorum, o işe de saygım sonsuz ama ben yapamam.

KAMERA ARKASINDA NELER YAŞANIYOR, İZLEYENLER BAZEN ÇEKİM ÖNCESİ VE SONRASINDA DA NELER YAŞANDIĞINI MERAK EDİYORLAR, KOMİK OLAYLAR MEYDANA GELİYOR MU, ARANIZDAKİ KİMYA NASIL EKİP İLE? BİR İŞ GÜNÜNÜZ NASIL GEÇİYOR, NELER YAPILIYOR, HAZIRLIK SURECİ, BUNLAR PEK BİLİNMİYOR.
Kamera arkası çok daha keyifli. Tabii bu keyif, çalıştığınız ekiple de alakalı. Huzurlu bir ortamda keyifsiz olması imkansız. NTV Spor’da editörlerimizden montajcı arkadaşlarımıza kadar rejide çalışan bütün arkadaşlarımız, yönetmenlerimiz, muhabir arkadaşlar; herkes işini severek yaptığı için eğlenceli bir ortam var. Bol bol spor sohbeti yapılan bir yer düşünün, tam olarak öyle. Gün içindeysekalktığım anda NTV Spor’u açarım, ardından da NTV’yi. Yayından 1,5 saat önce şirkette olurum mutlaka. Gazeteleri şirkette okurum, genelde de tersten başlarım! Zaten en fazla bir saat arayla yayın oluyor. Gün oldukça yoğun geçiyor ve en az 7-8 saat bir günlük mesaim.

Spora bakış açım değişmedi. Zaten takip etmek de zorundayım işimi iyi yapmak için, uzaklaşmak gibi bir lüksüm yok. Keyifle takip ediyorum. Uzun süreli bir tatile çıktıysam “bugün hiçbir gazeteyi okumayacağım” dediğim zaman da oluyor. Ama bu da spordan ya da gündemden değil, sadece işten uzaklaşmak adına. Mümkün oluyor mu uzaklaşmak derseniz hayır çünkü çoğunluğun ilgi duyduğu bir alanda çalışıyorsunuz. Ekranda da olunca tanıyan tanımayan herkesin neredeyse ilk sorusu futbol oluyor. Bundan rahatsız olduğum anlamı çıkmasın artısıyla eksisiyle sağlığımdan sonra benim için en önemli şey işim. Takip ettiğim programlara gelince; aslında bir sürü program sayabilirim bizim haber kuşaklarımız da başta olmak üzere ama sezon boyunca % 100 Futbol ve sabahları Spor Servisi düzenli takip ettiklerim.

TARAFTARLIK DUYGUSU, SPOR MEDYASINA ADIM ATMANIZLA BERABER, NE YÖNDE GELİŞTİ?
Spor medyasına adım attığınızda taraftarlık duygusu rafa kalkıyor, işinizin önüne geçmiyor. Çünkü tüm takımlarla ilgili gelişmeler haber niteliği taşıyor. Yorumcu olsam belki bu biraz daha güç olur ve duygularım öne çıkabilir zaman zaman çünkü tarafsız yorum yapabilmek de ayrı bir yetenek. Ama göreviniz haberi aktarmaksa her takımla ilgili her haber aynı şeyi hissettiriyor.

TÜRKİYE’DEKİ FUTBOL ORTAMI HAKKINDA NELER SÖYLEMEK İSTERSİNİZ? ŞÜPHESİZ Kİ SPOR KÜLTÜRÜ ANLAMINDA BÜYÜK EKSİKLİKLERİMİZ VAR ÜLKE OLARAK. NE DEĞİŞMELİ SİZCE? VE NASIL YAPMALI?
Şu anki futbol ortamı hakkında yorum yapmak istemiyorum. Ama genel spor kültürü hakkında bir şeyler söylemek gerekirse, her şey eğitimle başlar. Bu biraz zincirleme gelişen bir durum. Çocuk yaştan itibaren sporu yaşam biçimi haline getirmek gerekir ki çok da zor değil aslında, topla oynamayı ya da koşmayı sevmeyen bir çocuk görmedim ben. Demek ki hepimizin içinde bir parça var spor sevgisi. Eğitimle bunu beslersek ilgi artar. Herkes kendi yetenekleri doğrultusunda bir branşla uğraşır. İlgi alaka artınca tesisler artar. Meraklısı oldukça yayınlar artar, bu böyle bir zincir bence.

İŞİNDE BAŞARILI VE GÜZEL OLMAK, BELİRLİ BİR KİTLE TARAFINDAN GÖZ KIRPMADAN İZLENMEK VE BUNLARIN YANSIMASI OLARAK SOSYAL MEDYADA TAKİP EDİLMEK RAHATSIZ EDİCİ Mİ? CANINIZDAN BEZDİĞİNİZ VEYA BİR YORUMA ÜZÜLÜP “BENİ TANIMADAN NASIL BUNU SÖYLERLER” DİYE DÜŞÜNDÜĞÜNÜZ OLUYOR MU?
Bundan rahatsız olmak gibi bir hakkımız yok. Bir şekilde halka mal oluyorsunuz, her gün ekrandasınız, onlara hizmet veriyorsunuz. Sizden uzak ama bir o kadar yakın ve fikir sahibi oluyorlar hakkınızda. Ardından da yorum yapıyorlar. İşin güzel yanı da bu zaten, fark edilmek. Olumlu ya da olumsuz yapıcı eleştiriler de oluyor ve kendi adıma ciddiye alıp değerlendiriyorum. Zaman zaman sözlüklerde gerçekle hiç alakası olmayan şeyler okuduğumda üzülmüyorum dersem de yalan olur tabii.

ÇOCUKLUK HAYALİNİZ OLDUĞUNU SÖYLEDİNİZ AMA YİNE DE SORALIM… DOĞRU MESLEĞİ YAPTIĞINIZI DÜŞÜNÜYOR MUSUNUZ? HİÇ DÜŞÜNDÜNÜZ MÜ BAŞKA BİR İŞİ YAPMAYI?
Kesinlikle doğru mesleği yaptığımı düşünüyorum, dünyaya yine gelsem yine bu kadar emek harcayıp bu işi yapmak isterim.

Atahan Altınordu / Galatasaray Dergisi