Arama

Galen

Güncelleme: 21 Haziran 2016 Gösterim: 10.165 Cevap: 2
ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
16 Ekim 2009       Mesaj #1
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Ad:  Galen.jpg
Gösterim: 1940
Boyut:  46.6 KB

Claudios Galenos



Sponsorlu Bağlantılar
Doğum: 131'e doğru, Bergama
Ölüm: 201'e doğru, Roma ya da Bergama
Yunan hekimi.

Zamanının felsefe öğretilerini derinleştirmek için yoğun araştırmalarda bulundu. Bergama, İzmir, Korint ve İskenderiye'de tıp öğrenimini tamamladı. Önce Bergama, sonra Roma'da hekimlik yaptı. Aristoteles ile birlikte, 17. yüzyıl ortasına kadar tıp dünyasında söz sahibi oldu. Felsefî usavurumlarla temellendirdiği üçü hipotetik ve biri ütopik olan dört sıvının varlığı üzerine kurduğu fizyolojik patoloji anlayışı nesnel gerçekle bağdaşmaz. Buna karşın anatomi alanındaki buluşları, gözlem ve araştırmalara dayandığından önemlidir. Galenos, büyük bir kısmı Hippokrates'ten esinlenen yapıtıyla, Yunan tıp biliminin doruk noktasını temsil eder.

MsXLabs.org & Morpa Genel Kültür Ansiklopedisi

Son düzenleyen NeutralizeR; 21 Haziran 2016 03:54
Biyografi Konusu: Galen nereli hayatı kimdir.
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
14 Ekim 2015       Mesaj #2
Safi - avatarı
SMD MiSiM

GALENOS KLAUDIOS

Ad:  galen.jpg
Gösterim: 1432
Boyut:  81.5 KB

( lat ciaudius)
Sponsorlu Bağlantılar
Galenus, yunanlı hekim
(Bergama 131'e doğr. - Roma ya da Bergama 201'e doğr.)

Önce felsefe, sonra Bergama, İzmir, Korinthos ve İskenderiye'de tıp okudu Bergama'da, sonra Roma'da hekimlik yaptı. Aristoteles ile birlikte XVII. yy. ortasına kadar bütün tıp dünyasını etkisi altında tuttu, ikisi varsayımsal dört suyuğun ve tümüyle düş ürünü üç "ruh”un varlığ' üstüne kurduğu fizyoloji ve patolojinin hiçbir bilimsel değeri yoktur. Buna karşılık hayvanlar üstünde yaptığı diseksiyonlar anatomide önemli buluşlar yapmasını sağlamıştır (özellikle sinir sistemi ve kalple ilgili). Büyük ölçüde Hippokrates’ten esinlenen yapıtları yunan tıp biliminin doruk noktasını oluşturur. (GALENİZM.)
İslam dünyasında Calinus adıyla tanınır. Divan edebiyatında Bokrat (Hippokrates) ile birlikte aşk hastalığına da çare bulan ünlü tabip olarak; Batlamyus (Ptolemaios) ile birlikte evrenin gizlerini çözmüş bilgin olarak anılır: "Çeşmi bimanndadır derman sana ey mürde can / Kanda celladı ecel üstadı Calinus olur (Ey ölüye dönmüş âşık, senin dermanın, sevgilinin süzgün gözüdür. O gözler ecel celladı olmak yerine sanki hekim Galenos olmuştur) [Fehim], Geleno toplardamarı, beyindeki boz çekirdeklerden kirli kanı toplayan bakışımlı bir çift toplardamar. Her Galenos toplardamarı, Monro deliğinin üzerinde, üçüncü karıncığın ağsı örtüsünde septum toplardamarı ile çizgili cisim-talamus toplardamarının birleşmesinden oluşur; talamusun üst kutbunda yol alır. Galenos toplardamarları büyük Galenos toplardamarını oluşturmak üzere arkada birleşir ve sağ sinüse dökülür.

GALENİZM a (fr galbnisme; ünlü hekim Galenos'un adından). Tip. Dört suyuk (kan, safra, kara safra, tükürük), dört ana nitelik (ısı, soğuk, nem ve kuruluk) ve üç ruh ya da pneuma (biri karaciğerde, İkincisi kalpte üçüncüsü beyinde) üzerine kurulmuş Galenos tıp öğretisi. (Galenizm, Galenos’tan önce de vardı, ama Galenos bu öğretiyi sağlık ve hastalığı açıklamak için kullandı. Araplar'ca kabul edilen galenizm tüm Ortaçağ boyunca üstünlüğünü sürdürdü.)

Kaynak: Büyük Larousse

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 2 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 21 Haziran 2016 03:57
Jumong - avatarı
Jumong
VIP VIP Üye
21 Haziran 2016       Mesaj #3
Jumong - avatarı
VIP VIP Üye

CALİNUS

Yunan hekim ve felsefeci, Galenos'a islam dünyasında verilen ad. Yapıtları arapçaya çevrilen Galenos arap -islam yazarları üzerinde etkili oldu; divan edebiyatında Calinus adıyla anılarak hikmeti ve hekimliği simgeledi. Adı, Bokrat (Hippokrates) ve Lokman ile birlikte anılırdı.

İslam tıbbını etkileyen ünlü Yunan tabip ve filozofu. Asıl adı Galenos olup bu isim İslami literatürde Calinus şeklinde şöhret bul­muştur. İbn Ebü Usaybia Calinus kelime­sinin "sakin, doğru yolu gösteren" veya "faziletli'' anlamlarına geldiğini belirtir (cUyûnul-enba , s. 129). Çağdaş Batı dil­lerinde Calinus adı Galen veya Galien şe­killerinde yazılmaktadır.

Doğum tarihi konusunda modern araş­tırmacılar gibi müslüman müellifler de farklı tesbitlerde bulunmuşlardır. Bu so­nuncular içinde doğruya en yakın olanı İbn Ebü Usaybia'nın tesbitidir. Bu mü­ellif Calinus'un doğumunun, Trayinus (Trajan) adlı Roma imparatorunun (98- 117) tahta geçişinin onuncu yılında ol­duğunu söyler. Buna göre Calinus mila­di 108 yılında doğmuş olmalıdır. Modern araştırmalara göre ise yaklaşık 130'da doğmuştur. Calinus'un doğum yeri Ba­tı Anadolu'daki Pergamon'dur (bugünkü Bergama). İbn Ebu Usaybia'nın Calinus'un kendi eseri olan Fi Meratibi kıraJati kü- tübih'ten (Sezgin, III, 79) aktardığına gö­re bir mimar olan babası kendisine on beş yaşına kadar aritmetik ve geometri öğretmiş, ardından onu mantık, sonra da tıp tahsiline yöneltmiştir.

Calinus Bergama, Smyrna (İzmir), Co- rinthos ve İskenderiye'de tıp öğrenimi yaptı. Daha sonra Roma'ya giderek Vali Boethius'un himayesinde anatomi çalış­malarında bulundu, ayrıca çoğu Aristo­cu filozoflardan oluşan felsefecilerle te­masları oldu. Roma'dan Bergama'ya dön­dü. Kısa süre sonra, İbn Ebu Usaybia'nın Antonius lakabıyla andığı Marcus Aure- lius tarafından Adriya denizinin üst ke­simindeki Aquilae (Ar. Akulya) şehrine ça­ğırıldı ; oradan Roma'ya getirildi ve kra­lın küçük oğlu Commodus'ün özel heki­mi olarak görevlendirildi. Antonius'un bu sırada çıktığı Cermen seferlerinin plan­lanandan uzun sürmesi Calinus'a İlmi faaliyet için gerekli boş zamanı sağla­mış, tıp ve felsefe konularında dersler verip çok sayıda eser yazmış, fakat 191 yılında çıkan bir yangında kaleme aldığı birçok kitap yanmıştır. Calinus Fi Nefyi'l- ğam adlı eserinde söz konusu Roma yan­gınında Aristo ve Anaxagoras gibi ünlü filozoflara ait müellif hattı yazmaların da yok olduğunu kaydetmektedir (İbn Ebû Usaybia, s. 126). Calinus'un bundan sonraki hayatı hak­kında fazla bilgi yoktur. Ölüm yeri olarak Mısır'ın doğusundaki Ferma veya Sicilya gibi farklı bölgeler gösterilmiştir. Mo­dern araştırmalara göre ise Roma veya Bergama'da 200 yılı dolaylarında vefat ettiği sanılmaktadır (ER, V, 463).

Antikçağ tıbbında metot açısından ak­li istidlal yanlıları (ashabü'l-kıyas) ve de- ney-gözlem yanlıları (ashabü't-tecribe) şek­linde iki farklı anlayış mevcuttur. Hipok- rat ile Calinus birinci anlayışın temsilci­leri olarak bilinmektedir. Kökleri Ascle- pios Mabedi'ne kadar uzanan bu telak­kiye göre tıp bir Tanrı vergisidir ve bun­da ilhamın payı büyüktür. Dolayısıyla sa­dece gözlem ve deneyle tıbbın künhüne ulaşmak mümkün değildir. Nitekim Calinus, Hipokratik tıp yemini üzerine yaz­dığı ve İslam dünyasında "Fi Tefsiri Kita- bi'l-Eymân li-İbukrat" (Sezgin, III, 123) adıyla bilinen yorumunda açıkça tıbbın insanlığa Allah tarafından ilham edildi­ğini, bu sebeple aynı İlahi kaynağa bağlı olan felsefe ile eşit değerde olduğunu söylemektedir. İkinci anlayış mensupla­rı ise tıbbın gelişip ilerlemesi için ampi­rizmin vazgeçilmez bir şart olduğunu savunmuş ve bu fikir tıp tarihinde hayli etkili olmuştur. Onun tanınmış takipçi­lerinden İskenderiyeli Yahya en-Nahyi, daha önce tıp sahasına sofistler hakim­ken Calinus'un onların aksine bir gele­nek olan Hipokrat tıbbim ihya ettiğini yazmaktadır (İbn Ebu Usaybia, s. 109). Calinus, Hipokratik tıp ilmi ve ahlakı­na sıkı sıkıya bağlı olmakla birlikte tec­rübenin önemini inkar etmemiş, bizzat Hipokrat ve takipçilerinin tecrübi meto­da yoğun şekilde başvurduklarını ifade ederek Hipokrat tıbbına dair gelenekleş­miş yorumu aşmaya çalışmıştır. Calinus'a göre tıp sürekli gözlem ve tecrübeyle geliştirilip temellendirilen bir teoridir; tıp hakkındaki bilgilerimiz yalnızca ge­leneksel teoriden istidlalle doğmaz; ye­ni tecrübeler yeni bilgilerin de kaynağı­dır.

Tıp ilmi tecrübesiz ilerleyemez (Ro- senthal, s. 189-191). Nitekim müslüman- lar da Calinus'un Hipokrat tıbbim yeni yorumlarla zenginleştirmekle kalmayıp tamamen kendine has tecrübi ve klinik gözleme dayalı birikimler oluşturduğu­nun farkındaydılar. Meselâ onun Fi Tak- dimeti'l-maarife (Sezgin, III, 114, 123), Fî Sınati't-tıb (a.g.e., III, 80-81) ve Fi Mihneti't-tabibi'l-fazıl (a.g.eIII, 125) adlı eserlerinde yer alan farmakolojik buluşlarını, orijinal tedavi şekillerini ve anatomi uygulamalarını biliyorlardı. Ana­tomi incelemelerinin sonuçları XVI-XVII. yüzyılların anatomi bilginleri için bile başvuru kaynağı olabilmiştir. Fizyoloji alanındaki en önemli buluşu, İskenderi­ye tıp okulunun 400 yıldan beri kabul ettiğinin aksine, damarlarda hava değil kanın dolaştığını ortaya koyması ve kü­çük kan dolaşımını kısmen kavramış ol­masıdır. Calinus'un ahlat-ı erbaaya dayalı hü- morolojisi oldukça erken dönemde ko­nuyla ilgili yeni teliflere zemin hazırla­mıştır. Mesela Cabir b. Hayyan'ın risale­lerinde Calinus'un tıp teorisinin bir öze­ti yer almaktadır. Bu özette önce dört unsur, dört keyfiyet ve dört mevsim ara­sında irtibat kurulmakta, ardından ah- lat-ı erbaa yoğunluk, hareket ve renk özelliklerine göre bu şemaya dahil edil­mektedir. Yine Cabir b. Hayyan'ın risa­lelerinde, Calinus tıbbına uygun olarak, mizaçlar arasındaki fizyolojik dengenin mevcudiyeti sağlığın, bu dengenin bo­zulması ise hastalığın veya ölümün se­bebi sayılmaktadır (Muhtaru Resa'ili Ca­bir b. Hayyan,s. 49-52). En eski İslam tıp eserlerinden biri olan Firdevsü'l-hik- me'nin yazarı Ali b. Rabben et-Taberi, Calinus tıbbındaki bu mizaçlar teorisi­ni etraflıca aktarmıştır (Firdeusü'l-hik- me,s. 42-43). Calinus'un bütün hayatî fonksiyonları "pneuma" (ruh) kavramı­na bağlayan sistemini takip eden müs- lüman fizyologlar, maddeden ayrı bir cevher olarak nefs ile karıştırılmaması gereken ve kalbin kıvrımlarında latif bir cisim olarak tasavvur edilen "ruh" kav­ramını benimsemişlerdir (S. H. Nasr, s. 159-162).

Calinus, Eflatun psikolojisindeki nef­sin şehvet, öfke ve akıl güçlerini de sı­rasıyla karaciğer, kalp ve beynin miza­cıyla özdeşleştirdiği, böylece organların mizaçlarındaki bozulmanın onlarla iliş­kili bulunan ruhun da ölümü olduğunu ileri sürdüğü Fi Erine kuva'n-nefs te- vabicli-mizaci'l-beden adlı eserinde (s. 183-186) bedeni özelliklerin ahlakla ilişkisi üzerinde de durarak eğitimin ka­rakter formasyonundaki rolünün sanıl­dığından daha az olduğunu ve yalnızca insandaki gizli özellik ve kabiliyetlerin açığa çıkmasına veya çıkmamasına yar­dım ettiğini savunur. İslâm dünyasında tanınan ve günümüze bir muhtasarıyla ulaşan Kitabü'l-Ahlak adlı eserinde de yine insanın mizacı ve tabii eğilimleriyle ahlak (karakter) arasında ilişki kurmak­ta, tabiatı gereği eğitimi kabul etmeyen şehvet gücünü öfke gücünün de yardı­mıyla akıl tarafından bastırmanın müm­kün olduğunu belirtmektedir. Buna gö­re eğitimi kabul eden öfke gücü ve akıl­dır. Ancak Câlînüs şundan emindir: İn­san ruhunun hazlara yönelip elemlerden kaçınmasının, zararlıdan uzaklaşıp fay­dalıya yönelmesinin, kısaca psikolojik mo­tivasyonların aklî bir boyutu yoktur. Çün­kü henüz aklı gelişmemiş çocuklarda ve akıldan yoksun hayvanlarda da ahlaki davranışlar gözlenmektedir. Böyle bir tabii ahlâk kavramıyla akli faaliyeti bir­birinden ayırmak ve tabii eğilimleri ak­lın kontrolüne vermek gerekir.

Esasen Calinus'un bütün meselesi huyların kay­nağının akıl olmadığını, insanları iyiliğe veya kötülüğe sevkeden motifin tabii ol­duğunu ortaya koymaktır. Huy o kadar tabiidir ki sonradan kazandığımız alış­kanlıklarımız bile ikinci tabiat olarak ad- landırılmalıdır ( Calinus, [Muhtasar min] Kitabi'l-Ahlak,s. 25, 30, 42, 47). Calinus İslam dünyasında gerek tıp ge­rekse ahlak teorileri bakımından hayli tesirli olmuştur. Ancak "İslâm dünyası­nın Calinus'u' lakabıyla tanınan (İbn Ebû Usaybia, s. 415) ve el-Havi adlı eserin­de onun kitaplarından çok faydalanan Ebu Bekir er-Razfnin Kitabü'ş-Şükuk 'ala Calinus adlı bir eleştiri kaleme al­mış olması, onun İslâm dünyasında mut­lak bir otoriteye sahip olmadığının erken işaretlerinden biri sayılabilir. Bu eleştiri Calinus'un hem tıbbî hem de felsefi gö­rüşlerine yöneliktir. Klinik gözlemciliğiy­le tanınan Razi, Rey ve Bağdat hastaha- nelerindeki bazı gözlemlerinin Calinus'un tıp külliyatına uymadığını belirtmekte­dir. Râzî kendi birikiminin Calinus'unkin- den fazla olduğunun kesin olarak far­kındadır. Ayrıca Razi'ye göre Calinus te­orik hatalar da yapmıştır. Mesela onun soğutucu veya hararet verici şeylerin, bunların tesiriyle soğutulmuş veya ısı­tılmış şeylerden daha soğuk veya sıcak olduğu şeklindeki formülü tıp bakımın­dan her zaman geçerli değildir. Zira tec­rübeler göstermiştir ki ılık bir meşru­bat, hastalık durumunda kendi harare­tinden daha fazla bir hararete yol aça­bilir. Raziye göre ayrıca Calinus'un gör­me teorisi, onun matematik izahlara aşı­rı düşkünlüğü sebebiyle kusurludur. En önemlisi de Razi'nin, Calinus'un insan nefsini cismanî addeden yaklaşımını red­detmesidir (DSB,VI, 325-326). Ancak Calinus'un tıptaki otoritesini muhafaza et­mek isteyen tıp çevreleri bu eleştiriye reddiyeler yazmışlardır. Bunların en ün­lüsü, Ali b. Rıdvan'ın Fi Halli Şükuki'r- Razi cala kiitübi Calinus adlı kitabıdır. Aynı başlığı taşıyan diğer iki reddiye ise İbn Sina'nm İbn Ebu Sadık en-Nisaburi adlı bir öğrencisiyle Ebü'I-Ala b. Zühr Latin dünyasındaki Avenzoar) adlı Endü­lüslü bir hekime aittir (İbn Ebu Usaybia, s. 461, 519).

Kitabü'ş-Şükuk, yahudi filozof Musa b. Meymun'a da Calinus'u eleştirme fik­rini ilham etmiştir. Razfnin eserini gü­ya sırf felsefi açıdan yapılmış bir eleşti­ri şeklinde değerlendiren İbn Meymun, kendi eserinin ondan farklı olarak aynı zamanda tıbbî amaç taşıdığını belirtir IMehdi Muhakkik, s. 14). İbn Meymun Fu- şulü Musa fi't-tıb (Fuşulü'l-Kurtubt) ad­lı eserinde Calinus'un kırktan fazla çe­lişkisini ortaya koyduğu iddiasındadır ve onu felsefî meselelerde bilgisizlikle it­ham etmektedir. Buna karşılık Calinus külliyatı konusunda İshak b. Ali er-Ru- havi gibi uzman hekimler yetişmiş, Razi ve İbn Rüşd onun başlıca tıbbî eserleri­ne ihtisarlar yazmış, ünlü hekim filozof İbn Sina bile onun tıp teorisinden fay­dalandığını belirtmiştir ki bütün bunlar Calinus'un İslam tıbbındaki önemini or­taya koymaktadır. Onun İslam ahlak il­minde karakter formasyonu konusun­daki tesirleri de ayrıca kayda değer ma­hiyettedir. Eserleri Calinus'a 400'den fazla eser nisbet edilmekteyse de bunların çoğu kayıptır. 140 civarında eseri tamamen veya kısmen Yunanca orijinalleriyle günü­müze ulaşmıştır. Tıbba dair on dokuz eserinin şüpheli, kırk beşinin nisbetinin ise uydurma olduğu kabul edilmektedir. Calinus'a ait eserlerin eksiksiz bir La­tince koleksiyonu C. G. Kühn tarafından Claudii Galeni Opera Omnia başlığıy­la yirmi cilt halinde neşredilmiştir (Lip- siae 1821-1833; 2. bs. Hildesheim 1964- 1965). Onun eserlerinden yapılmış ikti­baslardan oluşan bir İngilizce antoloji Arthur John Brock tarafından Greek Medicine adlı bir çalışma içinde (Lon- don 1929) yayımlanmıştır. Bazı eserleri de müstakil olarak İngilizce'ye tercüme edilerek neşredilmiştir. Tatmin edici bu­lunmamakla birlikte George Sarton'un Galen of Pergamon (Lawrence, Kansas Press 1954) adlı monografisi toplu bir değerlendirme bakımından kayda de­ğerdir. Ovvsei Temkin'in Galenism: Rise and Decline of a Medical Philosophy ılthaca, N. Y., 1973) adlı çalışması Calinus'un tıp tarihindeki etkilerini konu edinmiştir. Calinus'un Grekçe orijinalleri kayıp olan bazı tıbbî ve felsefi eserleri Arap­ça ve Latince tercümeleriyle günümüze ulaşmıştır. Huneyn b. İshak'ın, Halife Mü- tevekkil-Alellah'ın dostu ve katibi Ali b. Yahya el-Müneccim (ö. 275/888-89) için yazdığı Risâle fi zikri ma türcime min kütübi Câlînûs bi-cilmihî ve ba czi ma lem yütercem adlı zamanımıza ulaşmış bir eseri, Calinus'un Arapça'ya çevrilmiş olan kitaplarının listesini ihtiva eder. Hu­neyn b. İshak, Calinus'un tıp ve felsefe kitaplarını iki makale halinde tanıtan Pi- nax (Ar. Fineks) adlı fihristin orijinalini görmüş, bunu hem Süryanîce'ye hem de Arapça'ya çevirmiş, fihristte zikredilme­yen eserleri de üçüncü bir liste halinde Pinax çevirisine ilâve etmiştir. Yine İbn İshak'ın flisöie'sinden anlaşıldığına gö­re bu ünlü mütercim, Beni Musa ailesin­den Muhammed ve Ahmed 'in himaye­siyle, içlerinde İshak b. Huneyn, Hubeyş b. Haşan, İstefan b. Basil, isa b. Ali gibi isimlerin yer aldığı mütercim kadrosuy­la birlikte Calinus'un 129 eserini Süryâ- nice nüshalardan Arapça'ya tercüme et­miştir (Huneyn b. İshak, Risale, s. 149- 179). İbn İshak'ın bu risalesi Max Me- yerhof un ayrıntılı bir incelemesine ko­nu olmuş (bk. bibi.), yazar onun verdiği listedeki 129 eseri Latince'deki adlarıy­la sıralamıştır.

Calinus hakkında en ge­niş bilgiyi aktaran İbn Ebû Usaybia ise Huneyn'in adı geçen sahih ve şüpheli eserler bibliyografyasını aktarmakta ve daha sonra birçok şüpheli eserin adını da bu listeye ilave etmektedir Cüyunü'l- enbâ\ s. 149). Muhammed Zübeyr el- Baba, Calinus'un eserlerini Hipokratik şerhler, anatomi ve embriyolojiye dair eserler, fizyolojiye dair eserler, teşhise dair eserler, tedavi şekillerine dair eser­ler, farmakolojik eserler, hıfzıssıhhaya dair eserler şeklinde tasnif eden bir liste vermektedir (bk. bibi.). Calinus'un özel­likle tıbbi eserlerine dair ayrıntılı bir bib­liyografya Fuat Sezgin'in kitabında mev­cuttur (GAS,111, 68-140). Aynı eser, İslâm dünyasında Cevâmi Cu'l-İskenderâniy- yîn adıyla anılan Câlînûs koleksiyonunu da tanıtmaktadır (III, 140-150). Calinus'un Fi'l-Ahlak, Fi'l-Adat, Fi Enne'l-ahyare mine'n-nas kad yente- ficune bi-acza'ihim, Fi Enne kuva'n- nefs tevabicli-mizaci'l-beden, Fi En-ne'l-muharrike'l-evvel la yeteharrek, Kitabü Ara'i Bukrat ve Felatun gibi bazı başlıklarla anılan felsefi eserleri de İslam dünyasında belirli bir ilgi ve tesi­re sahip olmuştur. Bunlardan bazıları muhtasar halde de olsa günümüze ulaş­mış ve neşredilmiştir.

Derlemedir...
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 2 üye beğendi.
Son düzenleyen Jumong; 21 Haziran 2016 09:09 Sebep: Sayfa düzeni.
🌘 🚀

Benzer Konular

23 Ocak 2012 / RuffRyders Hayali Karakterler