Arama

Toksin Nedir?

Güncelleme: 20 Ağustos 2015 Gösterim: 13.312 Cevap: 4
ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
5 Ağustos 2009       Mesaj #1
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Toksin
Vikipedi, özgür ansiklopedi
Sponsorlu Bağlantılar

Toksinler, mikroorganizmaların salgıladıkları bir takım zehirli maddelerdir. Toksinler iki grupta toplanırlar:
  • Ekzotoksinler
  • Endotoksinler
1. Ekzotoksinler
Daha çok gram (+) mikroorganizmalar tarafından meydana getirilirler. Başlıca Clostridium tetani (tetanoz etkeni), Clostridium perfringens (
Clostridium etkeni), Gram (-)'lerin bir kısmı, Shigella dysenteria (dizanteri amili), Vibrio cholera (kolera amili) ekzotoksin yapar. Ekzotoksinler mikroorganizma tarafından dışarı salınırlar.
Toksinler suda erirler. Bu yüzden bulundukları ortamda hızla yayılırlar. Bakteriler dışında birtakım hayvanlar da ekzotoksin yapar. Toksinler oldukça şiddetli zehirlerdir. Sıvı halde ve beklemekle aktivitelerini kısmen kaybederler. Clostridium botulinum toksini yeryüzünde bilinen en kuvvetli toksindir.
Toksinler genellikle polipeptid yapısında maddelerdir. Molekül ağırlıkları 10-90.000 arasında değişmektedir. Isıya ve proteinleri eritici enzimlere karşı dayanıksızdırlar. Antijenik yapıya sahiptirler. Girdikleri organizmada özel bir takım antikorlar meydana getirirler. Difteri, botulinum ve tetanoz toksini sinir sistemini tutarak bir takım felçlere sebep olurlar.
Ekzotoksinler, genellikle sıcağa dayanıksız olup 60-80 °C sıcaklıkta tahrip olurlar. Ancak bazı stafilokokların meydana getirdiği enterotoksinler ekzotoksin yapısında olduğu halde 100 °C'de 20 dakika dayanıklılık gösterirler. Kolera vibrionları barsaklarda bir enterotoksin meydana getirmektedirler ve kolerada aşırı tuz ve su kaybı meydana gelmesine bu enterotoksin sebep olmaktadır. Streptokoklardan bazıları da ekzotoksin yapısında bir takım maddeler çıkarırlar ki bunlar eritem dediğimiz bir takım döküntülere sebep olurlar. Buna eritrojenik toksin denir. Kızıl hastalığı, bu toksinlerden meydana gelir.
Ekzotoksinlerin iki grubu bulunmaktadır:
  1. Toksofor: Toksin niteliğindeki gruptur.
  2. Haptofor: Antijen niteliğindeki gruptur.
Ekzotoksinin bu iki grubundan birisi yok edildiğinde ötekisi etkinlik kazanır. Misal, formaldehit veya ısıyla toksik grup ortadan kalkar. Sadece haptofor grubu sabit kalır. Böyle bir toksine anatoksin denir.
Anatoksini ilk olarak Ramon isimli araştırıcı 1913'te bulmuştur. Buna Ramon anatoksini de denir. Ramon difteri toksinine % 004'lük formaldehit ilave etmekle toksofor grubunu etkisiz hale getirmiş, haptofor grubunun antijenik kaldığını görmüş ve buna difteri ve tetanoz anatoksinlerinden gerek aşı yapmada ve gerekse tedavi edici bir takım antiserumlar elde etmek için hayvanları immunize etmekte faydalanılmaktadır.

2. Endotoksinler
Bakterilerin hücre çeperlerinde bulunan dışarıya salgılanmayan, ancak hücrenin parçalanması sonucu meydana çıkan lipopolisakkarit yapısında (yani bakterinin yapı maddelerinden olan) bir takım toksik maddelerdir. Daha çok gram (-) bakteriler tarafından meydana getirilirler. Bunlar da ısıya ve birtakım protein eritici enzimlere karşı dayanıklıdırlar. Bazıları 100°C sıcaklığa dayanabilir ve Formol'la (harap olmaz) suda erirler. Genellikle şeker-yağ-polipeptit yapısında olan bir O antijeni olarak kabul edilir. Bu yüzden de O antikorlarıyla tahrip olurlar. Molekül ağırlıkları 100-900.000 arasında değişmektedir. Ekzotoksinlere oranla daha az toksinlidirler.
Endotoksinler bir organizmaya girdikten sonra 1-1,5 saat içinde ateş (vücut) yükselmesine sebep olurlar. Bunu, beyindeki ısı düzenleyici merkezi etkileyerek yaparlar. Organizmada ateşten başka solunum güçlüğü, ishal ve bacaklarda felce sebep olmaktadırlar. Kanda önce akyuvarların azalmasına, sonra çoğalmasına sebep olurlar. Kanın pıhtılaşmasını değiştirirler.

Endotoksimik Şok
Kan basıncı düşer, aşırı terleme olur. Bu şokun başlangıcında önce küçük çaplı atardamarlar ve toplardamarlarda bir büzüşme olurken vücudun uç kısımlarındaki damarlarda da genişleme olur ve damar geçirgenliği artar. Damar içi maddeler, damar dışına çıkar. Kalbin atım hacmi azalır. Buna bağlı olarak kan basıncı düşer ve şok tablosu meydana gelir. Bunun sonucunda birtakım hayati organlar (böbrek, kalp, beyin) kansız kalır ve ölüm meydana gelir. Endotoksinlerin yol açtığı bu şok çeşidi, birtakım cinai düşüklerden sonra, bazı cerrahi müdahalelerden sonra ve bazı enfeksiyon hastalıklarının seyri esnasında görülebilmektedir.

Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!
pusula - avatarı
pusula
Ziyaretçi
20 Şubat 2012       Mesaj #2
pusula - avatarı
Ziyaretçi
Hayvan, bitki veya mikroplar gibi canlı organizmalar tarafından üretilen, ve diğer canlılar için zarar verici olan maddeler, genel anlamda toksin olarak adlandırılmaktadır. Toksinlerin tanımlanması, farklı kullanım alanlarının gündeme gelmesini sağlamıştır. Botulinum toksininin; strabismus, tortikolis ve tetanozda olduğu gibi tedavi, kırışıklıkların giderilmesinde olduğu gibi estetik amaçlı kullanımı toksinlerin tıp içerisindeki yerleri için örnek teşkil etmektedir. Bunun yanısıra toksinlerin doğal özelliklerinden faydalanılarak silah şeklinde kullanılması, tanımlanmaları ile eş zamanlı gündeme gelen bir farklı kullanım alanıdır. Direkt olarak, insanlar veya diğer canlılara karşı kullanılmak üzere üretilmiş veya sentezlenmiş, siyanid, hardal gazı, VX gibi kimyasal ajanlar toksinlerle, bu amaç için kullanımda benzerlik gösterirken, çeşitli yönlerden de ayrılmaktadır;
  • Toksinler doğal olarak sentezlenir veya üretilirken kimyasal ajanlar insanlar tarafından geliştirilmiş veya üretilen sentetik yapılardır.
  • Toksinler doğal yapılarında uçucu değildir, bu nedenle inhalasyon yolu ile bulaşmaları veya zarar vermeleri söz konusu olmaz, ancak kimyasal ajanlar normal çevresel koşullarda uçucu özellik gösterir ve inhalasyon ile klinik bulguların gelişimine neden olabilir.
  • Toksinler, mikotoksin dışında deri üzerinde irritan özellik taşımazlar, kimyasal ajanlar ise sıklıkla cilt toksisitesi gösterirler.
  • Gram toksisite olarak toksinler çok daha etkilidir, yani bir diğer ifade şekli ile toksinlerin çok daha küçük miktarları daha yüksek oranda zarar verir.
Toksinlerin uçucu olmamaları biyolojik silah olarak değerlendirilmelerinde önem taşır. Toksinler bu doğal özellikleri nedeni ile ancak özel yöntemler kullanılarak aerosolleşen ve havaya karışabilen biyolojik silah şekline dönebilir. Toksinlerin normal şartlarda uçucu olmamaları, olası bir saldırıda sadece ataktan direk etkilenenlerin zarar görmesine neden olur, yani kişiden kişiye bulaşma gerçekleşmez, ayrıca aynı nedenden ötürü, kalıcı, geniş çaplı çevre zararları söz konusu değildir.
Sponsorlu Bağlantılar
Bilinen toksinlerin aerosol olarak etkili olabilecek bir biyolojik silah olarak kullanılmasında, toksisitesi, stabilitesi ve üretim kolaylığı rol oynar. Bakteri kaynaklı toksinlerden botulinum toksini bilinen en toksik maddelerden birisidir. Bu nedenle açık havada gerçekleşebilecek bir saldırıda bir kaç kilo ile ifade edilebilen aerosolize edilmiş botulinum toksini gerekirken, benzer bir saldırı için çok daha az toksik olan mikotoksin veya risinden tonlarla toksine ihtiyaç vardır.
Olası açık hava saldırılarında kullanılabilirliği etkileyen bir diğer faktörde toksinin stabilitesidir. Örneğin botulinum ve tetanoz toksinleri çok büyük moleküller olduğu için ısı, ultraviole ışın gibi çevresel faktörler tarafından hızla denatüre edilir. Ancak saksitoksin (deniz yosunlarının ürettiği, protein olmayan toksinler arasında en toksik olanlar arasıda yer alan saksitoksinin 0,2 miligramı normal kilodaki bir erişkini öldürmek için yeterlidir, paralitik midye zehirlenmesinde sorumlu toksindir) gibi bazı toksinler çevresel faktörlere karşı oldukça dayanıklıyken sentezi ve ekstraksiyonu çok zor olduğu için ancak çok küçük miktarlarda elde edilebilir ve bu nedenle biyolojik silah olarak kullanımları beklenilmez.
Bu bilgiler ışığında olası biyolojik silah olarak kullanılabilecek toksinler ABD Ordusu tarafından botulinum, risin, stafilokokkal enterotoksin B (SEB) ve T-2 mikotoksin ile sınırlandırılmaktadır.


Prof. Dr. Güler Kanra
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 7 üye beğendi.
_Yağmur_ - avatarı
_Yağmur_
VIP VIP Üye
12 Aralık 2012       Mesaj #3
_Yağmur_ - avatarı
VIP VIP Üye
TOKSİN
MsXLabs.org & Morpa Genel Kültür Ansiklopedisi

Çeşitli canlılardan kaynaklanan ve başka organizmalar için değişik derecelerde zehir etkisi yapan madde.

Toksinler bitkisel, hayvansal ya da bakteri kökenli olurlar. Organizmada antitoksin adı verilen özel bağışıklık cisimlerinin oluşmasına yol açarak antigen ödevi görürler. Organizmanın savunma gücünün üstündeki miktarlara ulaştıklarındaysa hastalıklara yol açarlar. Bitkisel kökenli toksinlere örnek olarak kimi bitkilerin reçine vb. salgıları gösterilebilir. Yılan, akrep gibi hayvanların zehirleri hayvansal kökenli toksinlerdendir.

Bakteri kökenli toksinler ekzotoksin ve endotoksin olmak üzere ikiye ayrılır. Ekzotoksinler yaşayan bakteriler tarafından salgılanan zehirlerdir. Bakterilerin metabolizma ürünü olan ekzotoksinler, endotoksinlerden daha etkilidir. Canlıya şırınga edildiklerinde bakteri türüne göre belli bir hastalığın belirtilerini doğururlar. Endotoksinlerse bakterilerin yapı maddelerini oluştururlar ve ancak onların ölümlerinden sonra serbest kalarak zehir etkisi gösterirler.

Ekzotoksinlere göre daha dayanıklıdırlar. Ancak canlıdaki antikorlarla çökeltilebilirler. Yüksek sıcaklığa dayanabilirler (bazıları 100° C). Toksinler organizmaya çeşitli yollarla girebilirler (ağız, deri vb.). Bütün mikroplu hastalıkların nedeni bakteri kökenli toksin zehirlenmesidir.
"İnşallah"derse Yakaran..."İnşa" eder YARADAN.
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
18 Ağustos 2015       Mesaj #4
Safi - avatarı
SMD MiSiM
TOKSİN a (fr. toxine).
1. Bazı canlı organizmalarda bulunan zehir.
2. Bakteriler tarafından üretilen zehirli çözünür madde. (Bk. ansikl. böl.)

—Bitki patol. Özgül toksin, bir asalak tarafından salgılanan ve bu asalağın yaşayabildiği konak bitkilerin hepsini etkileyebilen fitotoksin.

—Fizyol. Yorgunluk toksini, KENOTOKSİN'in eşanlamlısı.

—ANSİKL. Bakteriyol. Bakteri toksinleri, bir organizmanın içinde, bir kültür ortamında, ya da besin maddelerinin içinde yaşayan bakterilerin metabolizma ürünü olarak ortaya çıkar. Pasteur 1880 yılında bu zehirliliği bazı mikrop kültürlerinin (tavuk kolerası) süzme sıvılarında saptamış, birkaç yıl sonra, 1887'de de Roux ve Yersin, difteri basili kültürlerinin süzüntülerinde zehir ve aşı özelliklerini incelemişlerdir.
iki çeşit toksin vardır: Gram negatif bakterilerin bünyesel bileşenlerinden olan ve ancak bakterilerin parçalanması ve ölümü halinde serbest hale geçen endotoksinler ve bakterilerin in vivo ya da invitro salgıladıkları zehirler olan eksotoksinier. Endotoksinler suda çözünür ve ısılkararlıdır bazıları 100 °C'ta bile bozulmaz). Formol ile tahrip olmazlar. Bunlar genellikle, glusitlipitpolipeptit yapısındaki O antijeni ile özdeştirler.
Eksotoksinier daha çok zehirlidir; bakteri metabolizmasının ürünü olarak ortamın bileşimine bağlı olarak üretilirler. Eksotoksinler ısılkararsızdır (toksinine göre, 60 °C ile 80 °C arasında bozulurlar). Bakteri ne olursa olsun, benzer tepkiler uyandıran (endotoksin şoku) endotoksinlerin tersine, eksotoksinier özgüldür ve hayvana şırınga edildiği takdirde hastalık belirtilerini (örneğin tetanos, botûlizm, difteri) ortaya çıkarır. Aşı özelliği taşır, yani hayvana yavaş yavaş şırınga edildiğinde, ona özgül bir bağışıklık kazandırır. Formol ile etkinliğini kaybeder; bir ayıracın küçük dozlarda katılması bunları anatoksine çevirir Eksotoksinler büyük çoğunlukla protein yapısındadır.

Kaynak: Büyük Larousse
beni benimlebir - avatarı
beni benimlebir
Ziyaretçi
20 Ağustos 2015       Mesaj #5
beni benimlebir - avatarı
Ziyaretçi
Toksinler vücuttan nasıl atılır

Vücuda giren her şeyin bir atılım yolu vardır. Hava ile geliyorsa, kötü hava vb. gibi akciğerlere giriyor oradan temizlenerek atılıyor. Ciltten geliyorsa cilt üzerinden atılıyor.

Yenerek gelen toksinler mide bağırsak sisteminde daha çok karaciğer tarafından atılıyor. Karaciğer, vücuda giren her türlü yiyecek maddeler karaciğer tarafından iyi veya kötü diye ayrılıştırıyor, bağırsağa gönderiliyor ve idrar ter olarak dışarı atılıyor. Günlük olarak yaptığımız her şey gözyaşı, tükürük dahil hep atmak için vücudun kullandığı yollardır.

Vücutta toksinleri atmanın en önemli belirtisi, her gün 2lt su içmektir ve hareket etmektir ve kabız olmamaktır. Kabız olduğumuz sürece vücuttan toksinler atılmaz.