Arama

Hemoglobin Molekülü

Güncelleme: 5 Aralık 2016 Gösterim: 10.800 Cevap: 2
Alvarez Ocean - avatarı
Alvarez Ocean
Ziyaretçi
3 Eylül 2009       Mesaj #1
Alvarez Ocean - avatarı
Ziyaretçi

Hemoglobin

Ad:  hemoglobin-1.jpg
Gösterim: 2168
Boyut:  12.2 KB

Hemoglobin molekülü hücrelere oksijen taşıma görevini üstlenmiş özel bir moleküldür. Hemoglobin akciğerdeki oksijeni alırken, karbondioksidi bırakır ve oradan kaslara geçer. Bu sırada kaslar da besinleri yakıp karbondioksit oluştururlar. Hemoglobin molekülü kaslara ulaştığında öncekinin tam tersi bir işlev görerek oksijeni bırakıp karbondioksidi alır.
Sponsorlu Bağlantılar

Bilim adamları birbirinden farklı bu iki işlevi yapan hemoglobini "olağanüstü bir molekül" olarak nitelendirmektedirler. Bir evrimci olan Gordon Rattray Taylor, The Great Evolution Mystery (Büyük Evrim Gizemi) adlı kitabında, hemoglobin molekülü hakkında şunları yazmıştır:

… Bu madde gerçekten olağanüstü bir moleküldür ki, bir anda oksijene karşı birleşme eğilimi gösterirken, birkaç saniye sonra bu eğilimini kaybeder. Bir anda tercihi karbondioksite bağlı olarak değişir. Bu da onu daha dikkate değer yapar.

Ad:  hemoglobin.jpg
Gösterim: 1982
Boyut:  12.8 KB
Bu anlatılanlardan da anlaşıldığı gibi, hemoglobin molekülü adeta şuur sahibi bir varlık gibi gerektiği yerde ve gerektiği zamanda hareket ederek gereken seçimi yapabilmektedir. Ve hiçbir zaman oksijen ile karbondioksiti birbirinekarıştırmamaktadır. (Gordon Rattray Taylor, The Great Evolution Mystery, Harper&Row Publishers, New York, s.108)

Mikroskoplarla görülebilecek kadar küçük bir molekülün düşünme, karar verme ve tercih yapma gibi özellikler gerektiren davranışlarda bulunması elbette ki düşündürücüdür.

Bu molekülün sergilediği olağanüstü şuur sayesinde, insan yaşamını rahatlıkla sürdürebilmektedir. İnsan vücudunda saatte ortalama 900 milyon alyuvar üretilir. Sadece bir alyuvar hücresinde ise yaklaşık 300 milyon hemoglobin molekülü bulunur. İnsan vücudunda bulunan hemoglobin moleküllerinin sayısı ve bu moleküllerin hepsinin istisnasız aynı yeteneklere sahip oldukları düşünüldüğünde konunun önemi daha net anlaşılmaktadır.

Böyle bir seçiciliğin tesadüfen ortaya çıkamayacağı, tesadüflerin insan vücudundaki milyarlarca hemoglobine bu özellikleri kazandıramayacağı akıl sahibi her insan için çok açık bir gerçektir.

BAKINIZ
Hemoglobin Nedir?
Hematoloji (Kan Bilimi)




Son düzenleyen _Yağmur_; 5 Aralık 2016 13:40
_Yağmur_ - avatarı
_Yağmur_
VIP VIP Üye
2 Aralık 2016       Mesaj #2
_Yağmur_ - avatarı
VIP VIP Üye

Hemoglobin


Hemoglobin, çoğu hayvanın kanında, omurgalılarda alyuvarlarda bulunan ve dokulara oksijen taşıyan protein. Hemoglobin oksijenle kararsız, tersinir bir bağ ile birleşerek oksihemoglobin adını alır. Oksihemoglobin parlak kırmızı, indirgenmiş hemoglobin ise morumsu mavi renklidir. Kanda, hemoglobinle kalıcı ya da yarı-kalıcı bileşikler oluşturan maddelerin (örn. karbonmonoksit) aşın miktarda olması dokuların yeterince oksijen alamamasına neden olur.
Sponsorlu Bağlantılar

Ad:  Hemoglabin.jpg
Gösterim: 1715
Boyut:  41.0 KB
Hemoglobin, alyuvarların öncülü olan kemik iliği hücrelerinde oluşur. Alyuvarların yaşamı sona erince hemoglobin de parçalanır; açığa çıkan demir molekülü transferin adı verilen proteinlerle kemik iliğine taşınır ve yeni alyuvarların yapımında kullanılır. Hemoglobinin geri kalan bölümünden bilirubin pigmenti oluşur. Safrada bulunan bilirubin, bağırsağa geçerek dışkıya rengini verir.

Tetrahedral (dörtyüzlü) yapıdaki hemoglobin molekülü bir globin grubu ile bunun çevresinde yer alan dört hem grubundan oluşur. Molekülün ağırlığının yüzde 4’ünü demir içeren ve moleküle kırmızı rengini veren hem grupları oluşturur. Globinin yapısında bulunan iki çift polipeptit zinciri birbirine bağlıdır; zincirlerden her birinin gelişmesini genlerde bulunan farklı odaklar denetler. Belirli sayıda aminoasit içeren zincirlerin yapısındaki herhangi bir değişiklik anormal hemoglobin oluşumuna yol açar.

Hemoglobin, yapı bozukluklarının araştırılması ve insanın evrimi konularında önemli bilgiler sağlamıştır. Örneğin, ağır bir kalıtsal hastalık olan ve alyuvarların oksijen eksikliği nedeniyle orak biçimini aldığı orak hücreli kansızlıkta hemoglobin S adı verilen anormal bir hemoglobin türünün bulunduğu anlaşılmıştır. Bu bozukluğun özellikle Afrika ırkından gelen Siyahlarda ortaya çıktığı ve Afrika’nın bazı bölgelerinde daha sık görüldüğü bilinmektedir. Dünyanın çeşitli bölgelerinde rastlanan öbür hemoglobin türleri, bilim adamlarının geçmişteki insan göçlerinin izini bulmasına, yalıtılmış ve bir- biriyle kaynaşmış topluluklar arasındaki genetik ilişkinin incelenmesine yardımcı olmuştur.

Hemoglobin Yapım Bozukluğu

Ad:  Hemoglobin-4.jpg
Gösterim: 1851
Boyut:  13.8 KB

Hemoglo bînopatİ olarak da bilinir, alyuvarlardaki hemoglobinin yapısındaki değişikliklerden kaynaklanan hastalıkların ortak adı. Hemoglobin yapım bozuklukları da, sıtma gibi, Eskidünya’nm büyük bir bölümünü içine alan geniş bir kuşakta yaygın olarak görülür. Kanda düşük oranda anormal hemoglobin bulunması bireyi sıtma hastalığının öldürücü etkilerinden koruyarak yaşam süresini uzatabilir. Hemoglobin yapım bozukluklarının en önemlileri orak hücreli kansızlık ve talasemi olarak da bilinen Akdeniz kansızlığıdır^). Hemoglobin C, Nijer Irmağının kuzeyinde yaşayan Afrikalı Siyahlarda daha sık görülür ve ABD’de yaşayan Siyahların yüzde 2-3’ünde bulunur. Hem annede, hem babada bulunan genin aktarılmasıyla ortaya çıkan hemoglobin C, yapım bozukluğunun belirtileri arasında vücutta yaygın ağrılar, sarılık, dalak büyümesi, hafif ya da ağır olabilen kansızlık ve kanama sayılabilir. Hastalık erken yaşta ölüme neden olmaz ve aynı coğrafi bölgede görülen orak hücreli kansızlıktan daha tehlikesizdir. Bazı topluluklarda bir tür seçme süreci sonucunda orak hücreli kansızlığa özgü hemoglobin S’nin, hemoglobin C’nin yerini alabileceği düşünülmektedir.

Hemoglobin C, aynı tür iki kromozom taşıyan homozigot bireylerde, orak hücreli kansızlıkta olduğu gibi erken yaşta ölüme neden olmadığı gibi bireyin sıtmadan korunmasına yardımcı olabilir.

Özellikle Kafkas ırkından gelenlerde bulunan hemoglobin D, kimi zaman da Afrikalı Siyahlarda görülür. Homozigot özellik gösteren hemoglobin D hastalığında alyuvar yıkımı kansızlığa neden olabilir. Güneydoğu Asya’da özellikle TaylandlIlar, Kamboçyalılar ve Myanmarlılarda yaygın görülen hemoglobin E alyuvarların küçülmesine ve kansızlığa yol açar. Kimi heterozigot bireylerde hemoglobin E ve Akdeniz kansızlığı genleri birlikte bulunur; bu durumda ortaya çıkan belirtiler oldukça ağırdır ve Akdeniz kansızlığını andırır. Eskidünya’da yaşayanların (örn. Çinliler, TaylandlIlar, MalezyalIlar, Yunanlılar, Italyanlar) çoğunda var olan hemoglobin H de Akdeniz kansızlığına benzer bir hastalığa yol açar. Normal hemoglobin A ile dölüt hemoglobini olan hemoglobin F’nin pek çok değişik türünden başka hemoglobin G,J,K,L,N,0,P ve Q olarak adlandırılan anormal hemoglobinler de saptanmıştır, ama bunlar hastalığa neden olmazlar.

MsXLabs.org & Ana Britannica

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen _Yağmur_; 5 Aralık 2016 13:45
"İnşallah"derse Yakaran..."İnşa" eder YARADAN.
_Yağmur_ - avatarı
_Yağmur_
VIP VIP Üye
5 Aralık 2016       Mesaj #3
_Yağmur_ - avatarı
VIP VIP Üye

Hemoglobin


Hemoglobinin ana görevi dokular ile akciğer arasında oksijen ve karbondioksit taşınmasını temin etmektir. Nefes alma esnasında akciğerlere giren havanın oksijeni kandaki hemoglobin tarafından bağlanır. Hemoglobinin oksijenle yaptığı bu gevşek bileşiğe oksihemoglobin denir. Dokulara ulaştığında ise, oksijeni bırakıp karbondioksiti alır. Bu özelliğinden dolayı atardamarla gelen kan parlak kırmızı, toplardamarla dönen kan ise kirli kırmızıdır.

Ad:  Hemoglobin-3.jpg
Gösterim: 3350
Boyut:  157.6 KB
Karbondioksit yüklenmiş kan kılcal damarlardan toplardamarlara, bunlar vasıtasıyla kalbin sağ kulakçık ve karıncığına, oradan da akciğerlere gider. Akciğerde karbondioksit serbest hale geçer ve nefes verme esnasında dışarı atılır. Dokularda teşekkül eden karbondioksitin atılmasında bir güçlük olur ve vücutta karbondioksit birikimi olursa, vücut hücrelerinin yaşamaları çok zorlaşır.

Hemoglobinin oksijen ve karbondioksit gazlarını taşıma görevi, organ ve dokuların normal görevlerini yapabilmeleri için hayati öneme sahiptir. Gaz değişimi hadisesi iki gazın dokular ve solunum havasındaki miktarlarına göre ayarlanmıştır. Akciğerlerde soluduğumuz havada oksijen fazla, karbondioksit düşük olduğundan, oksijeni alıp karbondioksiti bırakır. Dokularda ise oksijen kullanılıp karbondioksit meydana gelir. Burada fazlalaşan karbondioksit kana geçer. Bu olay, gazların kandaki kısmi basınçları ile orantılı olarak ortaya çıkan bir diffüzyon (geçişim) hadisesidir.

Hemoglobin molekülü iki kısımdan ibarettir. Birincisi vücuttaki protein havuzunda sentezlenen dört polipeptid zincirli bir protein olan globin; ikincisi ise, ortasında demir bulunduran porfirin halkalarıdır. Hemoglobinin yapısına girdiğinden demir eksikliğinde kandaki hemoglobin miktarı azalır. Hamilelikte ve çeşitli sebeplerle meydana gelen kan kayıplarında ve kansızlıklarda hekimin hastalara demirli ilaçlar tavsiye etmesinin sebebi budur.

Hemoglobin miktarı 100 mililitre kanda erkeklerde ortalama 15, kadınlarda ortalama 13 gramdır. Doğumdan hemen sonra bebekteki hemoglobin miktarı 20 gram dolaylarındadır. Bunun yarısından fazlası ayrı bir hemoglobin türü olan cenin hemoglobinidir. Yetişkinlerde bulunan asıl hemoglobin "Hemoglobin a 1 " denilen şekildir. Bazı hemoglobin hastalarında (Hemoglobinopati) kandaki normal hemoglobin miktarı azalır ve patolojik (anormal) hemoglobinler artar. Hemoglobinin yıkımı, yaşlanan alyuvarların parçalanmasıyla başlar. Açığa çıkan hemoglobinden önce hem kısmından globin>globin kısmı ayrılır. Hem yapısı oksidasyona uğrayarak biliverdin maddesi meydana gelir. Bu madde de bir ferment yardımı ile sarılıklarda kanda artan bilirübine dönüşür.

Hemoglobin Tipleri


Dölütün alyuvarlanndaki fetal hemog­lobin (Hb F) denen hemoglobin iki alfa ve iki gamma zincirinin birleşmesinden oluşmuştur. Doğum yaklaştıkça gamma zinciri üretimi yerini beta zinciri üreti­mine bırakır ve dölüt kanındaki Hb F miktarı azalırken erişkin hemoglobini (Hb A) artmaya başlar. Erişkin hemog­lobinin yapısında iki alfa zincirinin ya­nında iki beta zinciri vardır. Yaşamın ilk yıllarında Hb F miktarı hızla azalıp Hb A miktarı hızla artar ve zamanla Hb F kanda neredeyse hiç saptanamaz olur. Bunun yarımda dölütsel yaşamın so­nuna doğru az miktarda delta zinciri ya­pımı başlar ve böylece kanda iki alfa iki delta zincirinden oluşan Hb A, gö­rülmeye başlar. Bunun sonucunda erişkin kanında ortaya çıkan tablo şöyledir: yüzde 97 Hb A (iki alfa, iki beta), yüz­de 2-3 Hb Aj (iki alfa, iki delta) ve çok az miktarda Hb F (iki alfa, iki gamma).

Hemoglobin Biyokimyasal Özellikleri


Oksijen (02) ve anhidrit karbonik (C02) ile bağlanma tersinirdir; iki gaz arasındaki denge, organizma içindeki kısmi basınçlarına bağlıdır. Bu özellik solunum olayları sırasında, geniş bir biçimde kullanılmaktadır. Buna karşılık, hemoglobinle kararlı bileşikler (bundan ötürü de tepkime tersinir değildir) oluşturan, CÖ karbonoksit, N02 azot dioksit ve HCN hidrosiyanik asit gibi başka gazlar da vardır. Bu gazlar, solunum pigmentini, fizyolojik işlemini yapamaz duruma getirmek için bozarak, gerçek birer zehir gibi davranırlar. Çok düşük oranlarda bile (karbonoksit için 0,4 g/m3) varolmaları,havasızlıktan boğulmalara neden olur. Hemoglobinin biyosentezi, alyuvarlar düzeyinde, bir pirol habercisiyle başlar: Porfobilinojen.

Çeşitli Hemoglobinler


Yapıları ve özellikleri birbirine çok yakın, oldukça fazla sayıda hemoglobin vardır; aralarındaki fark, bazı bileşenlerinin düzenlenişinden ve bazı özel niteliklerden kaynaklanır. Bu nedenle, hemoglobin, yalnızca bir türe özgü olmakla kalmayıp (bu özellikten, insan kanının tanınması konusunda kriminolojide yararlanılır), bazı doku ve organların yapısına (sözgelimi, kan hemoglobini, kas hemoglobini) ve organizmanın olgunluğuna göre de değişmektedir (dölütsel hemoglobinler, erginlerdeki hemoglobinden farklıdır).

Hemoglobin Bozuklukları


Hemoglobin yapısmda bulunan zincir­lerden yalnızca birinin bile aminoasit yapısında ortaya çıkan bir değişiktik, anormal hemoglobin üretimine neden olur. Bu yapısal değişiklik çoğunlukla belirti vermezken, bazı durumlarda he­moglobinin oksijen taşımasını önemli ölçüde etkileyerek hastanın yaşamını tehdit edebilir. Bunun tipik örneği orak hücreli kansızlıktır. Bu hastalıkta anor­mal hemoglobin üretimi sonucu alyu­varlar orak biçimini alarak oksijen taşı­yamaz bir duruma gelirler. Anormal ya­pılı polipeptit zincirlerinin üretilmesine bağlı olmayan hemoglobin yapı bozuk­lukları da (hemoglobinopati) vardır. Bu durumda zincirlerin yapısı normal ol­masına karşın alfa ve beta zincirlerinin yetersiz üretimi ve böylece yetersiz Hb A üretimi-söz konusudur. Tipik örneğini Akdeniz kansızlığının oluşturduğu bu durumda yetersiz Hb A üretimi so­nucunda vücudun oksijen gereksinimi karşılanamaz ve ağır hasar ortaya çıkar.

Hemoglobinopatilerde belirtiler al­yuvar yıkımının ağırlığına bağlıdır. He-moliz adı verilen alyuvar yıkımı dalağın anormal yapılı alyuvarları vücuttan uzaklaştırmaya çalışması sonucu olu­şur. Alyuvar yıkımı sonucu ortaya çı­kan kansızlığa hemolitik (alyuvar yıkı­mına bağlı) kansızlık denir.

Hemoglobinopatilerin tanısı spek-trofotometre ile hemoglobin molekülü­nün kırılabiljrliğinin, yani ışını yansıt­ma özelliğinin saptanması ya da hemog­lobin elektroforezi gibi karmaşık bazı laboratuvar incelemeleri sonucunda ger­çekleştirilmektir.

MsXLabs.org
-derlemedir.
"İnşallah"derse Yakaran..."İnşa" eder YARADAN.

Benzer Konular

7 Ağustos 2014 / Ziyaretçi Cevaplanmış
21 Haziran 2012 / asla_asla_deme X-Sözlük
10 Haziran 2014 / nötrino Biyoloji
5 Aralık 2016 / Misafir Tıp Bilimleri