Arama

Genetik Kopyalama

Güncelleme: 1 Ekim 2010 Gösterim: 8.171 Cevap: 1
SUNU - avatarı
SUNU
Ziyaretçi
17 Mayıs 2010       Mesaj #1
SUNU - avatarı
Ziyaretçi
Genetik kopyalama nedir?

Sponsorlu Bağlantılar
Genetik kopyalama, şekil itibariyle tek yumurta ikizine benzemektedir. Anne rahminde bir zigot, bölünmesinin ilk devrelerinde her hangi bir sebeple iki ayrı hücre oluşturursa, sonuçta aynı DNA'ya sahip iki ayrı canlı dünyaya gelir. Dünyaya gelen bu iki canlı birbirinin genetik kopyasıdır.
Sun’i klonlamada ise, dışarıdan müdahale ile DNA’sı, yani genetik özellikleri anne ya da baba ile aynı olan, bir fert ortaya çıkmaktadır. Klonlamayla dünyaya gelen canlı sadece fiziksel görünüş olarak genleri kullanılan canlıya benzer ve bu benzerlik tek yumurta ikizliğinde görülen benzerliktir. Doğan yeni birey ile genleri kullanılan birey tek yumurta ikizlerinde olduğu gibi düşünce ve ruh olarak tamamen farklı fertlerdir.
Normalde insanın her bir hücresinin çekirdeğindeki kromozom sayısı 46’dır. Yumurta ve spermde bunun yarısı kadardır.
Yani, 23 adettir. Üreme esnasında yumurta hücresi ile sperm birleşeceği için, kromozomların 23’ü anneden, 23’ü de babadan gelmekte ve döllenmiş yumurtada ve onun çoğalmasıyla teşekkül eden her bir hücrede kromozom sayısı 46 olarak sabit kalmaktadır. Kromozomlar DNA’ları, yani genleri taşıdığı için sayısı, şekli ve yapısı önemlidir.
Genetik kopyalamada, anneden yumurta hücresinin 23 kromozomlu çekirdeği çıkarılıp, bunun yerine 46 kromozomlu normal vücut hücresinin çekirdeği konur. Böylece döllenme olmadan yumurtadaki kromozom sayısı normal hücrenin kromozomuna ulaştırılmış olduğu için, bu yumurta hücresi döllenmiş gibi bölünmelerine devam ederek bebeğin teşekkülüne sebep olur.
İnsan yumurtasındaki ve spermindeki bu kromozomların yarıya inmesi kaidesi, bütün bitkiler ve hayvanlar âleminde aynıdır. Sadece, her canlının kromozom sayısı değişiktir. Yani bir hayvanın normal vücut hücresinde kromozom sayısı 40 ise, yumurtada ve sperminde bu sayı 20’şer olacaktır.
Materyalist ve pozitivist evrimciler, genetik kopyalama ile ortaya çıkan varlığın kendilerinin eseri olduğunu, Allah’ın kanunlarının dışında bir varlık elde ettiklerini iddia etmektedirler. Halbuki, varlıkların ortaya çıkmasındaki sebepleri de, onun sonucunu da yaratan Allah’tır. Bir başka ifade ile, sebeplere soru, sonucuna da o surunun cevabı diyebiliriz. Bu durumda; sual de cevap da Allah’tandır. Yani, sebebi de, onun sonucunu da yaratan Allah’tır. Anne ve baba soru, çocuk onun cevabıdır. Yani, anne ve baba sebep, çocuk sonuçtur. Sebep olan anne ve babayı da, onun sonucu olan çocuğu da yaratan Allah’tır.
Elma elde etmenin yolu, elma ağacı dikmektir. Ağaç dikmek soru, meyvesi ise onun cevabıdır. Burada, elmayı da, onun sonucu olan meyveyi de yaratan Allah’tır. Yani, soru da cevap da Allah’tandır. Burada Allah’ın külli iradesi, bizim cüz’i irademize tâbidir. Biz, cüz’i irademizle neyi talep edersek, Allah onun sebebini de sonucunu da yaratmaktadır.
Kiraz ağacından fındık elde etmeyi niyet ettiğimizi kabul edelim. Bunun için yapacağımız bütün fiiller onun takdiri iledir. Kolumuzun hareketi, aklımızın çalışması, hep O’nun verdiği hayat sayesindedir. Kiraz ağacındaki hayati faaliyetlerin devamı, aşının gelişip farklılaşması, tamamen Allah’ın ilmi ve iradesiyledir. Bunun sonucu da yine O’nun hükmüyledir. Hikmetine uygun ise, sualimize müspet cevap alırız, uygun değilse, ya da sebeplerde bir hata yapmış isek, cevap menfi olacaktır.
Sonuç olarak, bütün araştırma ve çalışmalar, birer soru, elde edilen sonuçlar da onun cevabıdır. Sebebi de, onun sonucunu da yaratan Allah’tır. Çünkü, bize hayat verip çalışmamızı sağlayan, ağacın hücrelerini büyüten, besinleri nakledip onlara hayat veren Allah’tır.
Prof. Dr. Adem Tatlı

Kaynak Sorularla Evrim » Genetik kopyalama nedir?
jaws - avatarı
jaws
Ziyaretçi
1 Ekim 2010       Mesaj #2
jaws - avatarı
Ziyaretçi
GENETİK KOPYALAMA

Sponsorlu Bağlantılar
fft28 mf130250


1_GENETİK KOPYALAMA NE DEMEKTİR?



Bir canlının bütün özellikleri o canlının her hücresinin çekirdeğindeki genlerinde bulunur. Genlerde canlının özellikleri DNA denilen maddelerle temsil edilir.Her canlının DNA yapısı farklı dolayısıyla özellkileride farklıdır . Genetik kopyalama bir canlı ile aynı genetik bilgiye yani aynı DNA yapısına dolayıs ile aynı özellkilere sahip başka bir canlı üretmektir.



2_GENETİK KOPYALAMAYI KİM BAŞARDI?



İskoçyanın Edinburg şehrindeki Rosslin enstitütüsünden doktor LAN WİLMUT ve ekibi genetik kopyalamayı doli adlı kuzuyu dünyaya getirmekle başarmış gibi görünüyor.



3_DR. WİLMUT GENETİK KOPYALAMAYI NASIL BAŞARDI?



Dr. Wilmut yetişkin bir koyundan alınan bedene ait bir hucrenin (meme bezi hucresi) cekirdegi baksa bir koyuna ait cekirdegi alınmıs bir yumurtaya (dişi ureme hucresi) elektrik soku ile yerlestirip yumurtayı dolledi. Dollenmıs bu yumurtayı herhangi bir koyunun rahmine yerleştirip yeni bir canlının olumsa evrelerini başlattı.



4_Bitkilerde küçük bir yaprak , kök veya dal parcasından yeni bir bitki üretilmektedir.Yani yüzlerce yıldır bitkilerde genetik kopyalama yapılmaktadır.Hayvanların farkı nedir?



Bitkilerde hucreler ozellestiklerinde (mesela kok hucresi yaprak hucresi gibi) tekrar hiç ozellesmemis gibi yani bir zigot gibi davranabilmektedirler.Diger bir ifade ile bitki hucrelerinin genetik programları kilitlenmemektedir.Hayvanlarda ise ozellesen hucrelerin tekrar zigot gibi olamadıkları zannediliyordu .



5_İNSAN KOPYALAMASI YAPILABİLİNİR Mİ?



Aynı yontemle insan kopyalamasının onunde tek engel bazı uzmanların dile getirdikleri koyunda hucresel ozellesmenin zigot ancak 8-16 hucreye bolundukten sonra baslaması , insanda ise ozellesme zigotun 2. bolunmesinden sonra olmasının aynı deneyin insanda basarılı olamaması olasılığı .Ayrıca bir genetik ikizin eşine en fazla eş yumurta ikizlerinin benzedikleri kadar benzeyebileceklerini ifade ediyorlar.



DOLLY

kopya koyun


Adından cok bahsedilen ve hayatımızın ne yonde etkıleyecegı merakla beklenen bir bilimsel gelişme :klonlama .

Son gelişmelere imzasını atan ekip, gelerin laboratuar kosulların da biçimlendirilmesinin ardından gen transferı yontemı ıle koyun bedeninde , istenilen ozellklerdei genlerin (DNA molekulu ) uretılebilmesine olagan bir hale getirdi. Söz konusu deneyde , ihtiyaç duyulan molekullerin koyunun tum hücrelerinde değil sadece sut bezlerinde sentezlenmesini hedef alıyordu. Bu nedenle koyunun “ilaç fabrikası” olarak değerlendirilmesini beraberinde getirdi. Doğrusunu isterseniz DOLLY başarışının en önemli noktası bu gerekçeye dayanmaktadır . Gen transfer yöntemi , ıslah çalışmaları sonucu elde edilen verimli urunun niteliği degısmeksızın serı olarak üretilmesi amacındadır.

Adını unlu sarkıcı Dolly PARTONdan alan kuzu Dolly , isim annesını dedgilsede , DNA annesinin genetik ikizi Dolly , sevimli görünüşü ile kamuoyu nun sempatisini kazanmış ve tüm bu süreç ilginç bir bilimsel bir oyun olarak sunulmşsada , gerçektedeney oldukça iyi belirlenmiş bilimsel ve maddi hedefleri olan sabırlı bir çalışmanın urunu . ekibin başarışı ve önceki sayısız benzeri deneylerin başarısızlıkları WIMUT un verici koyundan hucre cekırdegıde, kullanılan embriyonik hucrenin frekanslarını cok hassa bıcımde cakıstırabılmesıne dayanıyor. Bu yontemle arattırmacılar yetıskın cekirdegin saatini sıfırlamayı ve tum gelısım surecini basa almayı becerebilmişlerdi.

Koyun ve insan hücrelerinin de dahil olduğu gelişmiş hücreler ( çekirdeği olan hücreler=ökaryotik hücreler) , farklı gelişim evreleri ihtiva eden döngüyü takip etmektedirler. Bu döngüyü , interfaz evresi (bölünmenin olmadığı hazırlık evresi ) ve belirgin biçimde bölünmenin gerçekleştiği mitos evrelerine ayırmak mümkün. Hücre , yaşam döngüsünün %90 ı kadarını interfaz evresinde geçiriyor. Aslında , bu duraklama evresi göründüğü kadar sakin değil. Hücre , tüm bileşenlerini bölünmeye hazırlar. Hücrenin yaşam döngüsünü 3 ana evreye ayırabiliriz





G1 Evresi , hücrenin DNA dışındaki tüm komponetlerinin (organel) çoğaldığı bir dinlenme dönemi ,

S Evresi , hücredeki birim DNA nın miktarını ikiye katlandığı (replikasyon) evre ,

G2 Evresi, Hücre içi gelişmenin tamamlanıp , hücrenin bir zar yardımıyla , iki eşit miktardaki hücreleri oluşturduğu evredir. Bu evre mitos olarak da isimlendirilebilir.

Burada bir parantez açarak G1 , S ,G2 ve M evrelerinin denetim altına alınması , hücrenin yaşam döngüsünü olduğu kadar , özelleşmesini de dizginlemiştir. Farklılaşma evresine giren hücreler gelişim evrelerinde , genetik programı gereğince beyin kas gibi hücrelere dönüşürler.Wilmut ve ekibi DOLLY i klonlayıncaya kadar bu sürenin irrefersible (geriye dönüşümsüz) olduğu, bir başka deyişle , bir defa kas hücresi olmaya karar vermiş bir hücrenin yeniden programlanamayacağını düşünüyorlardı. İşte bu deneyi başarılı kılan unsur, genetik saati sıfırlamak , yani farklılaşmanın önüne geçebilmektir

Embriyolog Jonathan Slack , çok daha temel şüpheleri öne sürüyor:”ARAŞTIRMACILAR, YUMURTA HÜCRESİNDEKİ DNA LARI TÜMÜ İLE TEMİZLEYEMEMİŞ OLABİLİRLER.DOLAYISIYLA DOLLY , SIRADAN BİR KOYUN OLABİLİR.”SLACK , alınan meme hücresinin henüz tamamen özelleşmemiş olabileceğini , böyle vakalara meme hücrelerinde , bedenin diğer kısımlarına göre daha sık rastlanılabildiğini de ekliyor . Zaten Wilmut da, bedenin diğer kısımlarından alınan hücrelerin aynı sonucu verebileceğinden bizzat şüpheli.Örneğin, büyük olasılıkla kas veya beyin hücrelerinin asla bu amaçla kullanılamayacaklarını belirtiyor.Üstüne üstlük, koyun bu deneylerde kullanılabilecek canlılar arsında” Ayrıcalıklı “ bir örnek.Koyun embriyolarında hücresel farklılaşma süreci zigot ancak 8-16 hücreye bölündükten sonra başlıyor.Geleneksel laboratuar canlısı farelerde aynı süreç ilk bölünmeden itibaren gözlenebiliyor.İnsanlarda ise ikinci bölünmeden itibaren… Bu durum , aynı deneyin fare ve insanlarda başarılı olamaması olasılığını beraberinde getiriyor…..

Benzer Konular

15 Mayıs 2011 / Misafir Soru-Cevap
22 Kasım 2012 / Misafir Soru-Cevap