Hiç kimse bilmez bir yağmur damlasında saklı olduğunu..


Bu gece yalnızım,
Sen yoksun bu gece.
Bu gece yağmur var.
Yalnız ağlıyorum ıslak camların önünde.
Gözyaşım yağmur damlası.
Bu gece ıslanmak istemiyorum.
Söyle yağmura,
Dinsin yağmasın bu gece...
Gözyaşını bilirim diyenlerin,
Aslında bilmediklerini anlarsın,
Bir gün ayrılıklarında hiç ağlamadıklarını görünce...
Yeşili severim diyenlerin,
Sevmediklerini anlarsın,
Bastıkları zaman bir ot parçası gibi yeşil çimenlere...
Güzeli severim diyenlerin,
Bir gün tokatladıklarını pembe ve masum bir yüzü!
Yanıldığını anlarsın...

Meğerki ben seni ne çok sevmişim yağmur damlası.
Seni ne çok sevmişim...
Yıllarca senin dilinden konuşmuşum,
Senin gözlerinle görmüşüm,
Senin yüreğince sevmişim,
Düşlerimi seninle büyütmüşüm,
Yorgun ve sonu gelmeyen özlemlerimi
Yağmur damlalarında beslemişim.

Hep koşmuş, yetişememişim yol ayrımlarına.
Seni ne kadar çok uğurladıysam,
O kadar çok beklemişim dönüşü olmayan yollarda.
Sen hep uzaklara gider olmuşsun.
Sonbahar ayrılık demek olmuş..
Ben senin eylül gecelerinin,
Ay ışığında güzelleşen yüzünün tutkunu olmuşum.
Fırtınanın önünde sürüklenip,
Saçlarına takılıp eriyen bir kar tanesinde,
Yağmur damlası olmuşum...

Zordu birtanem...
Hayatın gerçeğini, düşlerinin ıslığıyla bestelenmiş,
Kanayan bir şarkıya dönüştüren yüreğinin atışlarını dinlemek.
O ıslığın seni götürdüğü yere kadar çekip gitmişsin sen.
Yankı seslerinde anlamışım seni kaybettiğimi.

Baş oyuncu musun bu gece?
Ödünç alınmış, yapmacık gülücüklerin karşısında mısın?
Sen neredesin yağmur sevgilim?
Neredesin!!!!


Sunum hazan



