-Günaydın, ben uyumadım.
Uykuya göz kırparak sadece, senin uyanmanı bekledim.
Hiçbir şey yapmadan, hayal ederek, bir mutluluğu simgeleyecek durumları düşündüm ve bekledim.
El ele tutuşmak, birbirimizi sevdiğimizi söylemek, gereksizce ve haddinden fazla özlemek gibi klişe durumlar dahil değildi bu mutluluğa.
Biz bunlardan fazlasını hak ediyorduk çünkü.
Özlemek kelimesi birbirinden uzakta olan insanlar için geçerliydi ve biz aramıza soğukluk girmediği sürece hiç birbirimizi özlemezdik.
Hiç bir şey yapmadım, seni bekledim.
Yanında olsam, izlerdim.
Yüzünün kıvrımlarını sabote eder,
doğada unutulmuş bir kağıdın yandıktan sonra geride bıraktığı iz gibi siyah renkli gözlerine kapitülasyonlar verir,
denizden yeni çıkmış bir deniz kızının vücudundaki parlaklık gibi beyaz tenine kendi vücudumdan özerklik verir
ve dudaklarınla dudaklarım arasında lozan barış anlaşmasını imzalardım.
Bunu hissetmezdin.
Dünyadaki bütün kadınların saltanatını kaldırırdım o an,
diktatörlük tek rejim olurdu içimde.
Anayasanın değişmez ilk üç maddesiyse "seni" "çok "seviyorum" olurdu.
Ya da yunan mitolojisinde yaşamış herhangi bir filozofun ütopyasında canlanırdık.
Mezopotamyada çocukluk geçirirdik,
ilkokulu anadoluda okurduk,
balkanlarda ise liseli olurduk
ama balkonda sigara içmekten hiç vazgeçmezdik.
Yine de ben yanında olsaydım, en kalabalık ülke çin halk cumhuriyeti ilan edilmezdi.
Ki çinliler gözlerimdeki cumhuriyeti görse utanırdı.
Yemişim osmanlısını.
Dünyanın en uzun imparatorluğunu sen benim yaşam hücrelerimde sürdürürdün.
Yanında olsaydım ve sen uyusaydın....
Üzgünüm ama bunu hayal edecek gücüm yok şu anda.
-Günaydın, hiç uyumadığımı söylemiş miydim?
Uykuya göz kırparak sadece, senin uyanmanı bekledim.
Hiçbir şey yapmadan, hayal ederek, bir mutluluğu simgeleyecek durumları düşündüm ve bekledim.
El ele tutuşmak, birbirimizi sevdiğimizi söylemek, gereksizce ve haddinden fazla özlemek gibi klişe durumlar dahil değildi bu mutluluğa.
Biz bunlardan fazlasını hak ediyorduk çünkü.
Özlemek kelimesi birbirinden uzakta olan insanlar için geçerliydi ve biz aramıza soğukluk girmediği sürece hiç birbirimizi özlemezdik.
Hiç bir şey yapmadım, seni bekledim.
Yanında olsam, izlerdim.
Yüzünün kıvrımlarını sabote eder,
doğada unutulmuş bir kağıdın yandıktan sonra geride bıraktığı iz gibi siyah renkli gözlerine kapitülasyonlar verir,
denizden yeni çıkmış bir deniz kızının vücudundaki parlaklık gibi beyaz tenine kendi vücudumdan özerklik verir
ve dudaklarınla dudaklarım arasında lozan barış anlaşmasını imzalardım.
Bunu hissetmezdin.
Dünyadaki bütün kadınların saltanatını kaldırırdım o an,
diktatörlük tek rejim olurdu içimde.
Anayasanın değişmez ilk üç maddesiyse "seni" "çok "seviyorum" olurdu.
Ya da yunan mitolojisinde yaşamış herhangi bir filozofun ütopyasında canlanırdık.
Mezopotamyada çocukluk geçirirdik,
ilkokulu anadoluda okurduk,
balkanlarda ise liseli olurduk
ama balkonda sigara içmekten hiç vazgeçmezdik.
Yine de ben yanında olsaydım, en kalabalık ülke çin halk cumhuriyeti ilan edilmezdi.
Ki çinliler gözlerimdeki cumhuriyeti görse utanırdı.
Yemişim osmanlısını.
Dünyanın en uzun imparatorluğunu sen benim yaşam hücrelerimde sürdürürdün.
Yanında olsaydım ve sen uyusaydın....
Üzgünüm ama bunu hayal edecek gücüm yok şu anda.
-Günaydın, hiç uyumadığımı söylemiş miydim?
