Ayrılık ve Tedavisi
Ayrılık; aşkın öneminin ve değerinin tam olarak anlaşıldığı dönemdir bence.
Hiç kimse aşkı tam olarak kavrayamaz ayrılığı yaşamadan.
Aşk nasıl ki kalbinde küçük bir güvercinin kanat çırpmasıysa,
Ayrılık da kalbinin bir balyoz darbesiyle çırpınmasıdır.
Aşk nedir diye bana sorsalar ayrılığın karşıtıdır derdim.
Nefret değildir aşkın karşıtı.
Çünkü denmezdi o zaman “Büyük aşklar nefret ile başlar” diye.
Ya da fiziğin "Zıt kutuplar birbirini çeker" kavramı uyarlanmazdı aşk dağarcığımıza.
Aşk nasıl iki ruhun birleşmesi ise ayrılıktır bu olgunun zıttı.
Zaten doğada da böyle değil mi?
Bir olguyu anlamak için mutlaka zıttının olması lazım.
Acı ve tatlı, Soğuk ve Sıcak, Aşk ve Ayrılık.
Hangisinin anlamını ve değerini tam bilebilirsiniz ki diğeri olmadan.
Bütün bu kavramlar zıttı ile anlam kazanır.
Derler ki ayrılık ölümden beter edermiş seveni gerçekten âşıksa eğer.
Peki ayrıldıktan sonra yaranın tedavisi için ne yapar insan?
İlk müdahale için arkadaşlar aranır, suni teneffüs gereklidir hastaya,
Yaşanan acıların adil olmayan mahkemesi ve infazı gerçekleştirilir,
savunma makamının gıyabında.
Tedavi için rutin işlere yoğunlaşılır ve inzivaya çekilinir.
Romantik komediler rafın en arkasına dizilir, yerine korku ve macera filmleri öne alınır.
Fotoğraflar yırtılır, hediyeler imha edilir, onu hatırlatanları parçalamak bir çözümmüş gibi
Ya da ondan geride kalanlar bir kutuya doldurulup bilinmeze kaldırılır.
Yoksa siz de “O”nu hatırlatanları bir türlü atmaya kıyamayanlardan mısınız?
Bir ayrılıktan geride kalanları, yaşadığınız hüznün ve olgunluğunuzun elle tutulur kanıtlarını,
Kıyamıyor musunuz yaşadığınız acılarınızı başkasına vermeye?
O paltoya veya o kazağa her eliniz değdiğinde üzerine sinen “O”nun hatıralarını unutmamak istercesine.
Belki de ayrılık acısı tedavisinde başka bir yöntem vardır bu hayatta
Belki yaşamınızda çok az yaptığınız belki de hiç yapmadığınız bir şey
Ya da yaparken hiç bu bakış açısıyla düşünmediğiniz bir ayrılık tedavisi
Hiç eski eşyalarınızı hediye ettiniz mi ihtiyacı olan birisine?
Eski bir paltonuzu, eski bir ayakkabınızı veya eski bir kazağınızı?
İhtiyaç sahibi ile ihtiyacı giderenin o garip duygusunu yaşadınız mı hiç?
İhtiyaç sahibinin gözlerindeki burukluğu veya ihtiyacı olanın mağrurluğunu?
Hatıralarınızı verirken hiç düşündünüz mü o eşyanın sizdeki anılarını?
Tereddüt ettiniz mi hiç o eşyayı verirken? , Eliniz titredi mi?
İlk buluşmanıza sizi o ayakkabılar götürmüştü.
Veya ayrıldığınızda o palto vardı üzerinizde içinizin kavrulduğu o kış gününde,
O sıcak kazak değil miydi yitik bir sevdanın geride kalan soğuk yadigârı?
Peki, ihtiyaç sahibinin duygularını hiç düşündünüz mü?
Sizce o ayakkabı ile ilk buluşmasına mı gitmeyi düşündü?
Yoksa o paltoyu sevgilisinden ayrılırken üzerinde olmasını mı hayal ediyordu?
O sıcak kazak; soğuk bir ayrılıktan mı yoksa soğuk bir kış gününden mi yadigâr kalmıştı?
Merasimden sonra her ikisinin de gözlerinde bir hüzünlü bir memnuniyet sezersiniz.
Bir taraf acılarını emanet etmiş, diğeri ise ihtiyacını gidermiştir.
Hani derler ya acılar paylaştıkça azalır diye,
Belki de bu paylaşım ayrılık acısının bir tedavi şeklidir.
Toplam Yorum 0



