yağmur değil ki gönlüm, her yere umut dağıtsın
yorgun ve bitkin
uçmaya üşenen
yeniden havalanmak için bir ışıktan fazlasını bekleyen
birazda bezmiş belki hayattan
inceden dokunur şarkılar ölü bedenime
ve kader işlemiştir oyunlarını zamanın her karesine
hafiften bir rüzgar esiverir;
ben öylesine oturmuşken bir köşede
tanıdık insanlara dair üç beş koku getirir burnuna
o an gülersin ama; o an sadece...
söyleyemediklerimin acısı içimde
hele en çok konuşupta duyuramamak sesimi...
kıymetini bilmediklerinin acısı bir anda çıkıverir
tepende uçan leş kargalarının yüzünü güldürücesine
ağlamak ise: ömrümde en çok tattığım meze
hayat damardan girdi bukez
bir ışık yetmez, temizlemez.
sert kayaya çarpmışım bu kez .
yüzümde ifade yok ;
hatta o maskemden kurtulupta yüzüme kavuştuğumada emin değilim
utanmam gerekir mi bilmiyorum ama; kimsenin gözlerine bakamıyorum
gözlerim ,
bir çığlık gibi haykırır ama;
çoktan sağır olmuştur kulaklar.
çoktan seçmeli hayatsa;
bana en acı kareleri verip yanlızlığıma terketmiş
yeni aşklar da fayda etmez. O konuya hiç girmiyorum.
bırakmaz beni bir akrep, bir yelkovan
içimde bir çocuk havalanır gibi olur ama
izin vermez zaman
saatlerce beklerim beyaz duvarlara bakarak
akıpta gitmez saniyeler
daha da sancıtır içimi
öyle bir boşluktayım,
öylesine yaşanmış bir hayatta,
öylesine çizgiler çektim.
karaladım birşeyler ama...
şimdilerde;
faili meçhul başka yaşamlara firardayım.
Toplam Yorum 0



