Arama
Günlük Kontrol Paneli
  1. Avatarı yok

    Türkler'in Dünya Haritası Üzerindeki Dağılımı

    EY TÜRK MİLLETİ İŞİT ! üstteki mavi gök çökmedikçe alttaki yağız yer delinmedikçe senin devletini ve yasalarını kim bozabilir.

    TTKvY
     
    Ziyaretçi 10 Ocak 2008 15:49
  2. kompetankedi - avatarı

    Estergon Kalesi

    Heayydinn bree koç yiğitler...
     
    kompetankedi 17 Aralık 2007 18:02
  3. NeutralizeR - avatarı

    Estergon Kalesi

    estergon2

    Estergon Kalesi
    (Macarca: Esztergomi vár), Macaristan'ın başkenti Budapeşte'nin 60 km kuzey batısında Tuna nehri kıyısında yer alan ve Osmanlı tarihinde büyük bir önem taşıyan bir kaledir.

    Estergon Kalesi 1543 yılında Kanuni Sultan Süleyman zamanında ilk defa Osmanlıların eline geçti. Kalenin bulunduğu bölge bir sancakbeyliği haline getirilerek Budin Beylerbeyliğine bağlandı. Ancak kale 1594 yılında Alman, Leh ve Venedikliler'den oluşan büyük bir ordu tarafından kuşatıldı. Kuşatan orduya göre çok daha küçük bir orduyla savunulan Estergon Kalesi o sırada kalede bulunan Sokollu Mehmed Paşa'nın oğlu Anadolu Beylerbeyi Sokolluzade Lala Mehmed Paşa'nın kumandanlığı altında kahramanca savaştı. Ancak kale açlık ve susuzluk nedeniyle sonunda teslim olmak zorunda kaldı. Osmanlı tarihçisi İbrahim Peçevi tarafından kaydedilen bu cesaretli savunma Estergon Kalesi türküsüyle Türk belleklerine yerleşmiş önemli bir tarihi olaydır.

    1605 yılında kaleyi geri almak isteyen Osmanlılar tekrar bir kuşatma düzenlediler. Bu sefer Sadrazamlık görevine getirilmiş olan Sokolluzade Lala Mehmed Paşa 30 günlük bir kuşatmadan sonra kaleyi 29 Eylül 1605 tarihinde ele geçirdi. Kale bu tarihten sonra 78 yıl daha Osmanlıların elinde kaldı. 1683 yılında Osmanlıların II. Viyana Kuşatması'nda başarısızlığa uğramasından sonra Avrupa Devletlerinin Kutsal İttifak'ı oluşturarak Macaristan'ı Osmanlıların elinden alması sonucu Estergon Kalesi bu sefer kesin olarak Osmanlıların elinden çıktı.

    estergon1
     
    NeutralizeR 17 Aralık 2007 17:32
  4. Avatarı yok

    Sevdalı Şehit

    Ben bu sarkiyi cok seviyordum zaten... cok tesekkurler paylasimin icin...Ellerin dert gormesin...
     
    Ziyaretçi 17 Aralık 2007 16:26
    17 Aralık 2007 17:09 _cesminaz_ tarafından güncellendi
  5. NeutralizeR - avatarı

    NOGAYLAR

    Nogay Türkçesi:

    Nogay Türkçesi, Kıpçak grubuna dahildir ve diğer Türk lehçeleri içinde en çok Kazak ve Karakalpak Türkçesine yakındır. Nogay Türkçesinin üç ağzı vardır. Bunlar; Ak Nogay, Kara Nogay ve Asıl Nogay ağızlarıdır. Ak Nogay ağzı, Karaçay-Çerkez Cumhuriyeti sınırları içinde konuşulmaktadır. Bu ağza eskiden sadece "Nogay" denmekteydi. Kara Nogay ağzı, Dağıstan Muhtar Cumhuriyetinde konuşulmaktadır. Asıl Nogay ağzı ise Stavropol Krayımn Açikulak ve Koyasula bölümlerinde konuşulmaktadır. Nogaylar yüzyılımızın başına kadar göçebe olarak yaşamışlardır. Bu hayat tarzlarının edebiyatlarına da yansıdığı görülmektedir. Günümüzde ayrı bir yazı diline sahip olmalarına rağmen, bu yazı diliyle yazılan ve basılan eserlerin sayısı çok azdır.


    Nogay Türkleri yaşanan bütün zorluklara rağmen dillerini, dinlerini, kültürlerini, tarihlerini, gelenek ve göreneklerini yaşatmaya çalışmaktadırlar. "Nevruz"; bütün Türk dünyasında olduğu gibi Nogay Türkleri arasında da eski zamanlardan beri kutlanan önemli bir bayramdır.


    Eskiden Nogaylarda yeni yıl mart ayında baslardı. Nogaylar mart ayına "Nevruz ayı" derlerdi. "Nevruz" günümüzde de hem ilkbahar bayramı hem de yeni yılın başlangıcı olarak kutlanmaya devam edilmektedir.


    Gece ve gündüzün de eşitlendiği 21 mart gününün Nogaylarda önemi büyüktür. O gün hem yılbaşı hem de Nevruz bayramıdır. Nevruza Nogaylar "kündelim" veya "amel" derler.


    Nevruzla birlikte kışın güçlü soğuğu gitmeye ve havalar ısınmaya başlar. Yine de hayat tecrübelerine dayanarak, bu ayda havanın her an değişebileceğine inanan Nogaylar "Mart ketpey, dert ketpez" (Mart gitmeden dert gitmez) derler.

    Amelden sonra amal yok,
    Yazlık boldu senme, belki
    Amel tutup öpiripte koyar, tonarsın

    Amelden sonra çare yok
    Yaz oldu diye güvenme
    Belki, amelin esiverir, donarsın


    Martın ilk günü rüzgâr doğudan eserse o yılın zengin ve bereketli olacağına inanılır. Buna göre; "Martta baka siymesin, kuralayda kırk tamsın; kırk tanımasa, bir tamsın" (Martta kurbağa işemesin, kuralayda1 kırk damlasın, kırk damlamazsa bir damlasın) denir.

    Nogay Türklerinde yeni yılın insanlara uğur getirmesi için yapılan çeşitli âdetler vardır. Nogay Türkleri Nevruz bayramına erkenden hazırlanırlar. Atlar, koyunlar bayramdan birkaç gün önce kesilerek çevrede bulunanlara dağıtılır. Ayrıca bir parça et, Nevruz günü evleri gezen çocuklara verilmek üzere saklanır. Hanımlar evlerini temizlerler, çamaşırlar, halılar, kilimler yıkanır, bütün evin eşyaları başlan aşağı elden geçer. Eski eşyalar atılır veya yakılır. Bayram günü özellikle 12-16 yaşlarındaki çocuklar, ellerine yeşil dal parçaları alarak gruplar hâlinde köyleri gezerler. Bu dallara kardelenler yerleştirilir. Her grupta en güzel şarkı ve şiir söyleyen biri seçilir. Bir taraftan şarkı söyleyen, bir taraftan da ev ev gezmeye başlayan çocuklar; ellerindeki yeşil dalları ev sahiplerine verirler veya duvarlara iliştirirler. Uğradıkları evlerde insanların Nevruz bayramını kutlar, onlara sağlık dilerler; mahsullerinin iyi, hayvanlarının besili, sağlıklı olması için iyi dileklerde bulunurlar. Gittikleri evin sahibinin yaşına ve durumuna göre de (eğer yaşlı bir hanımsa):

    Bizim anay tura, tura
    Tilki tonu kiye tura,
    Bizge yavlık bere tura

    Bizim anne kalka kalka,
    Tilki elbisesini giymekte,
    Bize mendil vermekte.


    gibi sözler söyleyerek, mendil vb. hediyeler isterler. Genç bir geline söylenen şarkı da şu şekilde olur:

    Ay Aybiyke, turıp bak
    Ak sandıkka kolın kak
    Azan, Navruz küni mübarek
    Ay, Aybiyke, eşik aş,
    Ay, Navruzga şaşuv şaş,
    Yavlık bersen yıltırat,
    Aksa bersen saltırat,
    Azan, Navruz küni, mübarek

    Ay, Aybiyke, kalkıp bak,
    Ak sandığa elini vur,
    Ezan vakti, mübarek Nevruz günü,
    Ay, Aybiyke, kapıyı aç,
    Ay, Nevruza ekin saç,
    Mendil verirsen parlat,
    Para verirsen yerleştir,
    Ezan vakti, mübarek Nevruz günü.


    Şarkılar sadece kadınlara yöneltilerek söylenir. Ev sahipleri gençlere şarkıları için; genç kızların elleriyle işlediği mendiller, keseler, sigaralık, para, yüzük, yumurta, kuru et, ekmek vb. verirler. Daha sonra verilen hediyeler eşit olarak bölüşülür, köyün kenarında kurulan bayram yerinde oyunlar oynanır, şarkılar, şiirler söylenir, danslar edilir.
     
    NeutralizeR 15 Aralık 2007 04:53
  6. Avatarı yok

    Darağacı

    NE MUTLU TÜRKÜM DİYENEEEEEE
     
    Ziyaretçi 15 Aralık 2007 01:51
  7. Avatarı yok

    NOGAYLAR

    nogay sanırım arnavutça Msn Wink
     
    Ziyaretçi 14 Aralık 2007 21:11
  8. Avatarı yok

    NOGAYLAR

    şive farkı nedeniyle bişe anlayamıyorum yokmu bunun türkçesiMsn Happy
     
    Ziyaretçi 14 Aralık 2007 19:51
  9. Avatarı yok

    Darağacı

    gerçekten çok güzeldi ...

    Kırgız'am, Özbek'em, Kazak, Türkmen'em,
    Başkırd'am, Kerkük'em, ele görk menem,
    Senin gözlediyin garip Türk menem,
    Selam, darağacı... Aleyküm selam! Msn Wink
     
    Ziyaretçi 10 Aralık 2007 19:51
  10. Avatarı yok

    Darağacı

    Msn Dunno sabah sabah korktum o resmi görünce..
     
    Ziyaretçi 10 Aralık 2007 08:45
Sayfa 2 / 4