Günaydınnn..İyi pazarlar Hafize.
Az önce uyandım,ohh uykumu almışım miss gibi..Camı açtım pırıl pırıl bir güneş;deriinn derin içime çektim havayı..Gülümsedim
Çayı ocağa koydum,ardından şöyle bol kaşarlı güzel bir tost yaptım kendime.Kıtır kıtır...
Pazar günlerini seviyorum.Zaten bir pazarları bir yemek yemeyi,bir sena yazmayı,bir de onu seviyorum..
Ama en çok onu
Bütün bir gün evde oturup tembellik yapmak vardı ya,ama yok az sonra çıkmam lazım..Akşama . . .

Radyoda eski bir şarkı çalıyor Hafize..
Sesi çıkaramadım,kimin söylediğini de hatırlamadım ama..Bu eski şarkılar hep etkiler beni...

"Seni unutmak mı?
Nasıl istersin bunu benden
Hatırın için bir kez denerim
Ama söz veremem...
Yarmur yağmayı,
Rüzgar esmeyi,
Kuşkar ötmeyi ,unuttuğu gün
Seni unuturum.."

Güzel şarkı...Ama ben hatır için bile olsa böyle bir deneme sözü veremem..
Velev ki yağmur,rüzgar,kar,çamur,yıllar,yollar,tozlar,kuşlar . . .

Seni gördüğüm anda;yine aynı heyecan,aynı iç titremesi,yürekte bir çırpıntı,gözlerde sevincin feri,dudakda mutlu bir gülümseme,yanaklarımda sanki bir alev busesi...yine,yine,yine...
Seni öyle çok seviyorum ki. . . .

O efsunlu, yağmurlu, hercai gözlerinden uçan kelebekleri mutluluk sandı ölüm
Oysa ben Ruhumu bıraktım, beni bıraktığın o gece,
İlk yağmur damlasının dudağımda bıraktığı hissi bıraktı öpüşün,
Serin ve ıslak…


İçimde bir bulantı gibi kabaran tatlı hüzünle,
Düşsel bir deniz tutmasının başlamasıyla birlikte,
Ruhumun olanca özgürlüğüyle bakakaldım ardından,
Ve yavaşça sarmaladı . . .

Geç kaldım yine işte,
Hep gecikiyorum sevdalara
Vaktinden önce gelmişsin,
Ya da ben erkenciyim sana
Ah ben, uslanmayan ben;
Yine mi sessizlik çaresizlik
Kirpiklerimin arasında sıkışan damlalar
Süzülün artık sizi gören yok
Hey aynanın karşısındaki sana söylüyorum
Hadi bakalım yükle acılarını sırtına
Teksin işte yine
Benliğin bedenin alışmış nasılsa
Yüklen sen kendine . . .