[CENTER]Gülüm

Yokluğunda konuşmadim
Hiçbir gülü koklamadim
Hasret vurdu taşti amma
inan sensiz ağlamadim gülüm

Yagmur yağdi islanmadim
Kar dokuldu uslanmadim
Hayalini yorgan yaptim
inan sensiz uyumadim gülüm

Oy gülüm gülüm
Mor dağlarda ay sumbülüm
Bu yer bu gök seni anar
Gel kalbimi aç gör gülüm

Senin sevdan ile yandim
Beden yandi tuzla sardim
Acin . . .

Artık iyice yaşlanmıştı,bunu kapıya çıkmaya çalışırken açıkça anlayabiliyordu.Titreyen elleri,yalan yanlış gören gözleri ve hayat arkadaşının yanında olmayışı hepsi yaşlandığının gözle görülür kanıtlarıydı.
Takma dişlerinden hoşnutsuzca ağzını hareket ettirdi,bastonunu alıp titrek hareketlerle ucunu yere değdirdi ve bir adım attı.70li yaşlarında bir beyefendiydi,gençliğinde herkes onun yerinde olmak isterdi,uzunca bir boyu vardı.Geçmişten sıyrılan düşünceleri kamburlaşmış bedeninde yeniden . . .

Şimdi;
utançtır,tanelenen sarışın çocukların başaklarında.

Ovadan;
gözü bağlı bir leylak kokusu,ovadan çeviriyor o küçücük güneşimizi.

Taşarak evlerden taraçalardan,gelip sesime yerleşiyor.

Sesimin esnek baldıranı,sesimin alaca baldıranı.

Ve kuşlara doğru
fildişi: rüzgarın tavrı.
Dağ: güneş iskeleti.

Tahta heykeller arasında denizin yavrusu kocaman.

Kan görüyorum,taş görüyorum,bütün . . .

Bir gelirmisin? Sorusu hiç bu kadar ahenkli gelmemişti kıza,gözleri parıldadı,dolgun dudaklarında hayatını unutmuşçasına bir gülümseme belirdi.İtaatkar fazlasıyla hoşnut,oğlanın peşine takıldı,heyecanlıydı nefesi hızlanmış başı dolanmıştı.
Oğlanın peşinden,karşılıklı sıra sıra dizilmiş olan ağaçların bulunduğu yola gelmişlerdi,neden gelmişlerdi-neden oğlan kendisiyle konusmuyordu?
Birden oğlanın durup dönmesiyle çarpıştılar,düşmemesi için birbirlerine tutunmaları ikisininde nefeslerini . . .

. . .