Arama

Cam katı mıdır sıvı mıdır?

En İyi Cevap Var Güncelleme: 20 Kasım 2018 Gösterim: 16.906 Cevap: 4
Ziyaretçi - avatarı
Ziyaretçi
Ziyaretçi
5 Ocak 2009       Mesaj #1
Ziyaretçi - avatarı
Ziyaretçi
Cam katı mıdır sıvı mıdır?
EN İYİ CEVABI Misafir verdi
Amorf maddeler
çeşitli organik dokuların yapısına yardımcı olarak giren, ama doldurdukları aralıkların biçiminden başka özel bir biçimleri olmayan maddeler.
Sponsorlu Bağlantılar

Amorf katı

atomların kararlı bir kristal yapıya sahip olmadığı katılar için kullanılan terim. Yunanca, morphé (şekil) kelimesinden türemiştir. Şekilsiz katı da denmektedir. Amorf katılar, gelişigüzel bir yapı gösterebilirler. Uzun süre beklemede akışkan olduğu gözlenmektedir. Genellikle sıvı halinin ani olarak soğutulmasıyla elde edilirler. Örneğin; cam, lastik ve plastikler bu türdendir. Bu tür maddeler şekilsiz olduğu için amorf grubuna girerler.

Amorf katılar belli bir sıcaklık aralığında gitgide yumuşarlar ve akıcılık kazanırlar. Yumuşamanın başladığı bu noktaya camsı geçiş sıcaklığı denir.

Erime, amorf bir cisimde belirli bir sıcaklıkta olmaz. Erimenin başladığı ve bittiği sıcaklık derecesi arasında belirli bir fark vardır. Bu nedenle, amorf bir maddenin erime noktasından bahsedilemez. Amorf maddenin sıcaklığı yükseldikçe, yumuşar ve belirsiz bir sıcaklıkta sıvı hale geçer. Bu maddelerin erime noktası yoktur.

Cam ısıtıldığı zaman önce yumuşar, sıcaklık daha da yükselirse akıcı hale gelir. Yumuşama ile akıcı hale gelme arasında kalan sıcaklıklarda çalışılarak laboratuvarlarda ve evlerde kullanılan cam eşyalar kalıplanarak yapılır. Plastik ve lastik malzemelerde kalıplanarak üretilir.

BAKINIZ
Cam Nedir?
Cam ve Kullanım Alanları
Son düzenleyen Safi; 20 Kasım 2018 13:32
konçuy - avatarı
konçuy
VIP ON TEMMUZ 2013
5 Ocak 2009       Mesaj #2
konçuy - avatarı
VIP ON TEMMUZ 2013
cam katı mıdır yoksa sıvı mı?
sorusuna değişik insanlar değişik yanıtlar veriyor. Sıvı olarak düşünülmesinin temel nedeni camların üretim aşamasında donma olarak adlandırdığımız faz değişimini yaşamaması.
Sponsorlu Bağlantılar

Öncelikle sıvı ve katı terimlerinin tanımlarını hatırlayalım. Sıvılar içine konduğu kabın şeklini alır. Katılarsa hangi kaba koyarsanız koyun şekillerini korurlar. Bu tanımlarda dikkatimizi çekmesi gereken nokta zamandan hiç bahsedilmemesi. Gliserin ve bal gibi yavaş akan sıvıları düşünün. Oldukça kıvamlı bir baldan bir miktarını bir kaba koyduğunuzda, balın kaba düzgün yayılması bir kaç saat alabilir.

Peki, çok daha kıvamlı bir maddenin akarak kabın şeklini alması için daha uzun bir süre beklemek gerekiyorsa, örneğin milyonlarca yıl gibi, bu durumda o maddeyi nasıl sınıflandıracağız?
Çoğunuz balın soğuduğunda daha kıvamlı hale gelerek daha yavaş aktığını gözlemlemişsinizdir. Camların da akışkanlıkları soğuduklarında azalır. Üretim aşamasında cama şekil verilirken bu özellik oldukça yararlıdır. Önce cam kolayca şekil verilebilecek kıvama gelinceye kadar ısıtılır, sonra da aldığı şekli koruması için soğutulur. Soğutma işlemi camın akışkanlığını önemli ölçüde azaltır, fakat tamamen durdurmaz.

İşte tam bu noktada cam ile diğer sıvılar birbirinden ayrılıyor. Örneğin, balı çok soğutursanız belli bir sıcaklıkta kristalleşmeye, yani katı faza geçmeye başlar. Bu, suyun donarak buz haline geçmesiyle aynı olay. Bir sıvı bu şekilde katılaştıktan sonra da, tüm moleküller katı içinde sabit konuma geçtikleri için, akışkanlık tamamen durur. Buna karşın camlarda bu donma olayına hiç bir zaman rastlanmaz. Bu nedenle, üretim aşamasından oda sıcaklığına kadar soğutulan camların akışkanlığının oldukça azaldığı, ama hiç bir zaman sıfırlanmadığı iddia ediliyor. Yani bu yoruma göre, bir kaba konulan cam parçalarının milyarlarca yıl sonra, belki de çok daha uzun bir süre geçtikten sonra kaba düzgün yayılıp kabın şeklini alması beklenir. Bu tartışmanın pratikten çok, kuramsal boyutu olduğu sanırsam açık.

Peki cam neden donmaz?
Donma olayının iki temel özelliği var. Birincisi hareketli moleküllerin artık hareket edemez duruma gelip yerlerinde sabit kalması, ikincisi de bu moleküllerin kristal yapı olarak adlandırdığımız düzen içinde yerlerini alması. Doğadaki hemen hemen her katı madde böyle bir kristal yapıya sahip. Donma, ortamda bulunan bir kristale diğer moleküllerin eklemlenmesi, böylece kristalin büyümesi sonucu gerçekleşiyor. Ama eğer sıvı molekülleri, üzerine düzgün eklenecekleri bir kristal çekirdeği bulamazlarsa donma gerçekleşmez. Bu olaya aşırı soğuma deniyor. Örneğin su -20°Cye kadar aşırı soğutulabilir.

Cam da aşırı soğutulmuş bir sıvı. Örneğin, kum, kireç ve karbonat eriyiğinden elde edilen camın normal donma sıcaklığı 800°C kadar, fakat karışım 500°Cye kadar sıvı özelliğini kaybetmeden aşırı soğutulabiliyor. Bunun da temel nedeni eriyik içinde büyüme çekirdeği niteliğinde kristallerin oluşamaması, daha doğrusu bu tip çekirdeklerin oluşmasının ve büyümesinin uzun zaman alması. Yani, karışım uzun bir süre bu sıcaklıklarda bekletiliyor olsa, eninde sonunda kristalleşip katı faza geçer. Camlara işte bu sıcaklık aralığında şekil veriliyor.

Peki, bu tip aşırı soğutulan sıvıyı daha da soğutursanız ne olur. Su örneği için cevap basit. Suyun içinde herhangi bir yerde yeterli büyüklükte bir kristal oluştuğu anda, kristal çok hızlı bir şekilde büyür ve su bir saniye içinde tamamen buza dönüşür. Camlarda bu olamadığı için, daha da soğutulduklarında, moleküllerin komşularıyla kalıcı bağlar kurup sabit konumlara yerleştikleri gözlemleniyor. Fakat, moleküllerin yerleştikleri konumlar kristallerdeki gibi düzenli değil, tamamen rasgele. Bu yapılara amorf diyoruz. Oda sıcaklığındaki camlar, molekülleri hareket etmeyen, fakat düzenli de durmayan bir yapıya sahip.

Moleküller yerlerinde sabit olduğu için camın akması gibi bir şey söz konusu olamaz ve bu nedenle oda sıcaklığındaki camlar da katılar gibi davranırlar. Örneğin, pencere camının ortasına bastırdığınızda cam elastik olarak eğilir. Elinizi geri çektiğinizde tekrar eski halini alır. Böyle bir davranışa hiç bir sıvıda rastlanmaz; bu tamamen katılara özgü bir şey. Benim yaşadığım tecrübenin de açıklaması aynı.
Bu nedenle, bir çok bilim adamı camları amorf katılar olarak tanımlıyor.

Peki bu son söz, bir kaba konan cam parçalarının, milyarlarca yıl sonra kaba düzgün yayılmasını engelliyor mu?
Pek değil. Doğadaki katıların çoğunluğunun kristal yapıda olması, kristal yapının çok daha kararlı olduğunu gösteriyor. Bu anlamda, camın molekülleri de bağlarını bozup yeni bağlar kurarak bu daha kararlı kristal yapıya geçme eğilimindeler. Bu çok yavaş işleyen bir mekanizma; ama ne kadar yavaş olsa da, moleküller arası bağlar yeniden kurulurken, makroskopik maddenin şeklini değiştirmesi ve kaba düzgün yayılma eğilimi göstermesi mümkün. Ama, yukarıda da belirttiğimiz gibi, bu, pratikte ölçülemeyecek kadar küçük bir hareket olacaktır.

Son olarak, uzun yıllar önce yapılmış camların, sıvı akışından dolayı şekil değiştirdiği ve akma belirtileri gösterdiği gibi şeyler duyarsanız inanmayın. Uzmanlar, bu camlarda görülen düzensizliklerin daha çok geçmişteki cam üretim tekniklerinin yetersizliğinden kaynaklandığını, yukarıda anlattığımız konuyla ilgisi olmadığını düşünüyorlar.
Son düzenleyen Safi; 20 Kasım 2018 14:35
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
27 Aralık 2009       Mesaj #3
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Cam Katı mı, Sıvı mı?
Dokunulduğunda sert ve katı bir malzeme olan, gevrek ve kırılgan yapılı cam inanmayacaksınız ama, kimya termolojisinde “sıvı” olarak tanımlanır. Çünkü cam ısıtıldığında nitelikleri tamamen değişir, yumuşamaya başlar ve eğer yeterli derecede ısıtılırsa, su gibi akıcı olur.
Cam Füzyonu da Nedir???
Şeffaf ve renkli camın soğukken istenilen formda kesildikten sonra, belirlenmiş şekle göre yerleştirilip, cam için özel olan fırınlarda 750- 900 derecede pişirilir. Yapılan bu işleme de “cam füzyonu” denir.
Füzyon tekniği tamamen el işidir. Bu yüzden objelerden biri diğerine benzer, ama asla aynı olmaz.
Bu teknik, insanlık tarihinin en eski cam tekniklerinden biridir ve eski Mısır’ da 4500- 5000 yıl önce kullanılmıştır. Aynı dönemlerde bu teknik Anadolu’ da da kullanılmıştır. Özellikle Konya Karatay Medresesi Müzesi ve Ankara Sanat Müzesi’ nde bu eserleri görmek mümkündür.
Daha sonraları unutulmuş olan bu teknik, 1930’ lu yıllarda Amerikalı bir sanatçı tarafından tekrar kullanılmaya başlamış ve bugünkü teknolojiyle, batı kültürünün sanatsal ortamında yer almıştır.
Son düzenleyen Safi; 12 Kasım 2018 02:04
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
20 Kasım 2010       Mesaj #4
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Bu mesaj 'en iyi cevap' seçilmiştir.
Amorf maddeler
çeşitli organik dokuların yapısına yardımcı olarak giren, ama doldurdukları aralıkların biçiminden başka özel bir biçimleri olmayan maddeler.

Amorf katı

atomların kararlı bir kristal yapıya sahip olmadığı katılar için kullanılan terim. Yunanca, morphé (şekil) kelimesinden türemiştir. Şekilsiz katı da denmektedir. Amorf katılar, gelişigüzel bir yapı gösterebilirler. Uzun süre beklemede akışkan olduğu gözlenmektedir. Genellikle sıvı halinin ani olarak soğutulmasıyla elde edilirler. Örneğin; cam, lastik ve plastikler bu türdendir. Bu tür maddeler şekilsiz olduğu için amorf grubuna girerler.

Amorf katılar belli bir sıcaklık aralığında gitgide yumuşarlar ve akıcılık kazanırlar. Yumuşamanın başladığı bu noktaya camsı geçiş sıcaklığı denir.

Erime, amorf bir cisimde belirli bir sıcaklıkta olmaz. Erimenin başladığı ve bittiği sıcaklık derecesi arasında belirli bir fark vardır. Bu nedenle, amorf bir maddenin erime noktasından bahsedilemez. Amorf maddenin sıcaklığı yükseldikçe, yumuşar ve belirsiz bir sıcaklıkta sıvı hale geçer. Bu maddelerin erime noktası yoktur.

Cam ısıtıldığı zaman önce yumuşar, sıcaklık daha da yükselirse akıcı hale gelir. Yumuşama ile akıcı hale gelme arasında kalan sıcaklıklarda çalışılarak laboratuvarlarda ve evlerde kullanılan cam eşyalar kalıplanarak yapılır. Plastik ve lastik malzemelerde kalıplanarak üretilir.

BAKINIZ
Cam Nedir?
Cam ve Kullanım Alanları
Son düzenleyen Safi; 20 Kasım 2018 14:41
kosovalı hulya - avatarı
kosovalı hulya
VIP VIP Üye
14 Eylül 2011       Mesaj #5
kosovalı hulya - avatarı
VIP VIP Üye
Cam
Camın soğutulan ama kristalleştirilmeyen ve fevkalade bi­çimde yavaşça akan bir sıvı olduğunu duymuş olabilirsiniz.Bu doğru değildir;cam gerçek bir katıdır.

Camın bir sıvı olduğu iddiasını desteklemek için genellikle eski kilise pencereleri örnek gösterilir;bu pencerelerdeki cam,pencerenin dibinde daha kalındır.

Bunun nedeni camın zamanla aşağı akması değil,Ortaçağ'daki camcıların her zaman tam olarak tektip bir cam ta­bakası kalıbı çıkaramamalarıydı.Camcılar tektip bir kalıp çıkaramadıklarında,anlaşılır bir biçimde,camın kalın ucunu aşağıya yerleştiriyorlardı.

Camın katı mı sıvı mı olduğu konusundaki karışıklık,Alman fizikçi Gustav Tammann'm (1861-1938) çalışmasının bir yanlış okumasından kaynaklanmaktadır;Tammann camı incelemiş ve cam katılaşırken onun davranışını tasvir etmişti.

Tammann,-sözgelimi- metallerdeki düzenli molekül dizisinden farklı olarak,camın molekül yapısının düzensiz ve dağınık olduğunu gözlemledi.

Bir benzetmede bulunarak,camı,"donmuş süpersoğuk bir sıvıyla" karşılaştırdı.Ama camın bir sıvıya benzediğini söyle­mek onun bir sıvı olduğu anlamına gelmez.

Günümüzde katılar,kristal ve amorf olmak üzere iki kategoriye ayrılır.Cam amorf bir katıdır.
Son düzenleyen Safi; 20 Kasım 2018 14:36

Benzer Konular

27 Kasım 2010 / emokıss Cevaplanmış
21 Nisan 2013 / Misafir Soru-Cevap
21 Şubat 2010 / ultraslan_merve Cevaplanmış
21 Mayıs 2014 / Misafir Cevaplanmış
3 Ocak 2010 / Misafir Cevaplanmış