URANYUM VE TORYUM
Bugün için nükleer enerji hammaddeleri kapsamına uranyum ve toryum girmektedir. Ancak toryuma dayalı nükleer santrallerin henüz ekonomik boyutta devreye girmemeleri nedeniyle Toryum halen sonrasına bekleyen bir nükleer yakıt hammaddesi durumundadır. Bu nedenle, raporda esas olarak uranyum incelenimi, toryum konusunda ise kısa bir not verilmekle yet inilmiştir.
Dünya uranyum kaynaklar aletli retim maliyetlerine göre, görünür ve muhtemel olarak sınıflandırılırlar. Günümüzde Kg' 80 ABD doları mal edilen görünür rezervlerden uranyum üretilmektedir. Dünyada 1991 yıl itibariyle Kg' 80 ABD dolarına mal edilebilen 1.449.140 Ton görünür uranyum rezervi vardır. Bunun bir bilim iletilebilir rezerve, bir bilim ise yerinde rezervdir. Yani iletme kayıplar hesaba katılmamaktır. Gerçek iletilebilir miktarların verilen değerlerin %5 ile %50 altında olduğu tahmin edilmektedir.
Nükleer enerji hammaddeleri esas olarak nükleer reaktörde elektrik enerjisi elde etmek için yakıt olarak kullanılmaktadır. Dolayısıyla tüketimi, kurulu nükleer enerji kapasiteleri belirlemektedir. Dünyada mevcut reaktörlerin uranyum tüketimi, 1991 yılında toplam 54.378 ton olmuştu. Kısa dönem için yapılan tahminler, uranyum tüketiminin 2000 yılında 66.349 Ton, 2010 yılında 75.759 Tona yükseleceğini göstermektedir.
Dünya uranyum üretiminin yaklaşık %70'ini roket elinde bulundurmaktadır. Bunlar; COMECO (Canadian Mining Energy Co.) adlı Kanada roketi, COGEMA (Compagnie Generale des Matieres Nucleaires) adlı Fransız roketi ve RTZ (Rio Tinto Zinc Co.) adlı İngiliz roketidir.
Uranyum üreticisi ülkeler, 1991 yılında, BDT hariç, 27.000 Ton civarında uranyum üretmişlerdir. Buna ayın yıl 13.500 ton civarında olan BDT'nin üretimi de dahil edildiğinde, dünyada toplam 40.500 Ton uranyum üretildiği ortaya çıkmaktadır.Uranyum piyasasındaki fiyat gelişmeleri yıllara göre büyük farklıklar göstermiştir. 1970 yılında 15$/Kg olan uranyum fiyat, 1978 yılında 113$/Kg'a kadar Åkmä, 1990 yılında ise 70$/Kg U seviyesine inmiştir.
Türkiye'de uranyum aramalarına 1990 yıl sonuna kadar devam edilmiş ve 5 yatakta toplam 9.129 Ton görünür uranyum rezervi ortaya konulmuştur. Bu yatakların ortalama tenir ve rezervleri, aranıp, bulunduklar yıllarda dünyaca kabul edilen ekonomik sınırlarda olmalarına rağmen, bugün için, bu değerler söz konusu sınırların oldukça altında kalmıştır. Bunun nedeni, son yıllarda nükleer santral planlamalarındaki nemli değişmeler ve özellikle Kanada ve Avustralya'da yüksek tenkil, üretim maliyetleri Çok dağ uranyum yatakların bulunmasıdır.
Türkiye’de geçmiş dönemlerde laboratuar Çapta olsa da nemli teknolojik çalışmalar yapılmaktadır. Uranyum cevherinden sar pasta üretilmesi ve sar pastanın nükleer yakıt haline getirilmesindeki bütün aşamalar gerçek leştirilmiştir.
Yakın geçmişte, dünya uranyum üretimi, sürekli olarak tüketimin altında kalmıştır. öte yandan, ileriye dünkü tahminler, ayın„ trendin devam edeceğini ortaya koymaktadır. Önümüzdeki bir kaç yıl içinde eldeki stoklardan karlanabileceği düşünülse dahi, 2010 yana gelindiğinde retim kapasitesi 24.200 Ton uranyum düşecek, tüketim ise, 75.759 Ton uranyuma yükselecektir.
Bu durumda, 1970'li yıllardaki petrol krizlerinde olduğu gibi, 2000'li yıllarda bir uranyum krizine girilerek, uranyum fiyatların yüksemesi büyük bir olasılık olarak görülmektedir.Ülkemizin durumuna bakıldığında, elektrik üretiminde kullanılabilecek yüksek kalorili büyük kömür rezervlerimiz ve de zengin petrol yağ da doğalgaz kaynaklarımız yoktur.
Ayrıca hidroelektrik potansiyel kullanım da doyum noktasına gelmek zeredir. 2000' li yıllarda karşılaşabilecek enerji sıkıntısın ulaşabilmek için nükleer enerji kullanımına geri kaçınılmaz olacaktır. Daha önce de değinildiği gibi, 2000'li yıllarda uranyum arz, kurulu reaktörlere dahi yetmeyecektir. Bu durumda Türkiye'nin z kaynaklarından yararlanması zorunlu olacaktır. Bu nedenle, Türkiye uranyum aramalarına etkin bir şekilde yeniden başlamalıdır.
Bugüne kadar bulunan rezervlerin, Türkiye'nin nihai potansiyelini oluşturmadığı,aramalara devam edilmesi durumunda, daha büyük rezervler bulunabileceğine inanılmaktadır. Bunun için gerekli olan, yeterliliğini kanıtlamış eleman kadrosu ve modern ekipman ülkemizde mevcuttur.
Toryum, sonrasını bekleyen bir nükleer yakıt hammaddesi durumundadır. Bunun en büyük nedeni nükleer yakıt çevrimi ile ilgili sorunlardır.Söz konusu sorunlar nedeniyle,halen dünyada toryumla çalışan bir nükleer santral bulunmamaktadır.Ancak, İngiltere,Almanya ve ABD'de toryumla çalışan deneme amaçlı santrallerde araştırma ve geliştirme çalışmalar sürdürülmektedir.
Türkiye'de, geçmiş yıllarda MTA Genel Müdürlük tarafından yapılan çalışmalar sonucunda, Eskişehir- Sivrihisar-Kızılcaren yöresindeki nadir toprak elementleri ve toryum kompleks cevher yatağında, 380.000 Ton görünür ThO2 rezervi tespit edilmiştir. Ancak, söz konusu sahadaki toryumun zenginleştirilmesiyle ilgili teknolojik sorunlar henüz tam olarak çözülememiştir.