Arama

Elementler - Uranyum

Güncelleme: 14 Mart 2018 Gösterim: 9.395 Cevap: 8
kompetankedi - avatarı
kompetankedi
VIP Bir Dünyalı
11 Nisan 2007       Mesaj #1
kompetankedi - avatarı
VIP Bir Dünyalı

Uranyum U

Ad:  Uranyum.JPG
Gösterim: 3433
Boyut:  39.5 KB

Periyodik tablonun Illb grubundaki aktinitler dizisinde yer alan radyoaktif kimyasal element
Sponsorlu Bağlantılar

Yoğun, sert ve gümüş beyazı renginde bir metal olan uranyum, doğal elementler arasında atom ağırlığı en yüksek olanıdır (atom numarası 92). Sünek ve dövülgen olan uranyum metali çok iyi parlatılabilir. Havada kararır ve çok ince dilimlendiğinde parlar. Elektriği çok az iletir. Uranyumu ilk olarak 1789’da Martin Heinrich Klaproth buldu ve o günlerde keşfedilen Uranüs gezegeni nedeniyle uranyum adını verdi. Eugene Melchior Peligot 1841’de uranyum tetraklorürü (UCU) potasyumla indirgeyerek metal halinde ayırmayı başardı. Uranyumdaki radyoaktiflik olgusunu ise ilk olarak 1896’da Henri Becquerel keşfetti.

Yerkabuğunda yaklaşık bir milyon bölüm için dört bölüm kadar bulunan uranyum, bolluk bakımından altın, gümüş, kadmiyum, bizmut, cıva ve iyottan daha zengindir. Oldukça az yükseltgenmiş halde bulunan birincil uranyum cevherleri uraninit, pekblend, kofinit, branerit ve davidittir. Karnotit, uranit (otunit) ve torbernit ise yükseltgenmiş durumdaki ikincil cevherlerdir. Nükleer yakıt kaynağı olan bu cevherler, bilinen bütün fosil yakıt çökellerinden daha çok enerji içerirler. 0,5 kg uranyum yaklaşık 1.360.000 kg kömüre eşdeğer enerji verir.

Derinde ya da yüzeyde bulunan uranyum cevherleri öbür mineraller gibi çıkarılır. Kimyasal bakımdan oldukça eylemsiz olduklarından bu cevherlerin zenginleştirilmesi zordur; ama yoğunlukları ve sertlikleri çok yüksek olduğundan mekanik yollarla bir miktar zenginleştirilebilirler. Daha sonra öğütülen cevher bileşimine bağlı olarak ya seyreltik sülfürik asitle özütlenerek uranil sülfata ya da sodyum karbonatla özütlenerek sodyum uranil karbonata dönüştürülür. Süzme yoluyla ayrılan ve deriştirilen bu çözeltilere denetimli olarak kostik alkali eklenir ve böylece önce demir, daha sonra da sarı pastanın başlıca bileşeni olan sodyum diuranat çöktürülür.

Nükleer yakıt olarak kullanılacak uranyumun çok katışkısız olması gerektiğinden ham derişki nitrik asit içinde çözülerek litresinde 200 gr uranyum içeren uranil nitrat çözeltisi elde edilir. Uranil nitrat çözeltisi de, çözücü olarak gazyağı içeren derişik tribütil fosfat çözeltisi yardımıyla özütlenir. Daha sonra çözücünün yeniden arıtılmasıyla nükleer yakıt olabilecek derecede katışkısız uranil nitrat elde edilir.

Bütün izotopları radyoaktif olan doğal uranyum, yarı ömrü 4.510.000.000 olan uranyum 238 (yüzde 99,27), yarı ömrü 713.0. 000 yıl olan uranyum 235 (yüzde, 0,72) ve yarı ömrü 247.000 yıl olan uranyum 234’ün (yüzde 0,006) bir karışımıdır. Uranyum izotoplarının yarı ömürleri çok uzun olduğundan bazı uranyum içeren kayaçlarda uranyumun son bozunma ürünü olan kurşunun ölçülmesiyle Yer’in yaklaşık yaşı belirlenir. Uranyum 238 ana izotop, uranyum 234 ise radyoaktif uranyum ailesindeki yavru izotoplardan biridir. Uranyum 235 ise aktinyum ailesinin ana izotopudur.

Otto Hahn ve Fritz Strassmann 1938’lerin sonunda yavaş nötronlarla bombardıman edilen uranyumda çekirdek bölünmesi (fisyon) olduğunu buldu. Enrico Fermi de 1939’larm başında çekirdek bölünmesi sonucunda oluşan ürünler arasında nötronların bulunabileceğini ve böylece çekirdek bölünmesinin zincirleme tepkime yoluyla sürebileceğini öngördü. Bundan sonra uranyum elementine ilişkin araştırmalar yoğunlaştı.

Leo Szilard, Herbert L. Anderson, Jean Frederic Joliot Curie ve çalışma arkadaşları bu olguyu doğruladılar. Daha sonra yapılan araştırmalarda her atomun çekirdek bölünmesi sonunda ortalama 2,5 nötron açığa çıktığı bulundu. Bu buluşlar 2 Aralık 1942’de ilk olarak kendi kendine yürüyen zincirleme çekirdek bölünmesi tepkimelerinin gerçekleştirilmesine, 16 Temmuz 1945’te ilk atom bombasının denenmesine, 6 Ağustos 1945’te savaşta ilk atom bombasının atılmasına, 1955’te nükleer güçle çalışan ilk denizaltının yapılmasına ve 1957’de nükleer güçle çalışan ilk elektrik üretecinin geliştirilmesine yol açtı.

Yavaş nötronlarla çekirdeği bölünebilen ve oldukça az bulunan uranyum 235 izotopunun (çekirdeği bölünebilen tek doğal madde), çeşitli amaçlarla kullanılabilmesi için çok bol bulunan uranyum 238 izotopundan ayrılması gerekir. Uranyum 238 izotocu da nötronları soğurup negatif beta ozunmasma uğradıktan sonra yavaş nötronlarla çekirdeği bölünebilen yapay plütonyum elementine dönüşür. Bu nedenle doğal uranyum, uranyum 235’le sürdürülen çekirdek bölünmesi tepkimesinin gerçekleştirildiği ve aynı zamanda uranyum 238’in dönüştürülmesiyle (transmütasyon) plütonyumun üretildiği dönüşüm reaktörleri ile üretken reaktörlerde kullanılabilir.

Çekirdeği bölünebilen uranyum 233 izotopu, nükleer yakıt olarak kullanılmak amacıyla, doğada bol bulunan ve çekirdeği bölünmeyen toryum-232 izotopundan yapay yolla bireşimlenebilir. Ayrıca uranyum dönüşüm (transmütasyon) tepkimeleri yoluyla yapay uranyumötesi elementlerin hazırlanmasında birincil madde olması nedeniyle de çok önemlidir.

Elektropozitifliği çok güçlü olan uranyum suyla tepkimeye girer, asitlerde çözünmekle birlikte alkalilerde çözünmez. En çok +4 (UO2 oksidinde ve yeşil renkli U+4 iyonunda olduğu gibi) ve 16 (UO3 oksidinde ve sarı renkli UO2 uranil iyonunda olduğu gibi) yükseltgenme durumunda bulunur. +3 ve +5 değerlikli olduğu durumlar da vardır, ama bu değerlikteki iyonları kararsızdır. Örneğin kırmızı renkli U+3 ve UO 2 iyonları, U+4 ve UOİ iyon larına dönüşür.Uranyum bileşikleri seramikleri renklendirmede kullanılır. Uranyum 235’in urayum 238’den ayrıldığı gaz yayınım yönteminde ise, buhar halindeki uranyum heksaflüorürden (UFÖ) yararlanılır.

Kaynak: Ana Britannica

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 2 üye beğendi.
Son düzenleyen Baturalp; 11 Kasım 2016 00:59
_Yağmur_ - avatarı
_Yağmur_
VIP VIP Üye
10 Ağustos 2011       Mesaj #2
_Yağmur_ - avatarı
VIP VIP Üye

URANYUM


Periyodik cetvelin aktinitler serisinde yer alan gümüş beyazı renkte radyoaktif metal element. Yumuşak bir metaldir.
Sponsorlu Bağlantılar

Doğada başlıca peşblent (uraninit, UO2) ve karnotit [K2(UO2)2(VO4)2.3H2O] mineralleri biçiminde bulunur. Cevherleri zenginleştirilip uranyum (4) flüorüre (UF4) dönüştürülür ve buradan elektrolizle ya da kalsiyum veya magnezyumla indirgenerek elde edilir. Uranyum kimyaca aktif olup, elektropozitifliği yüksektir. Sıcak suyla tepkimeye girip asitlerde çözünür. Uranil (UOa) bileşikleri yaygındır. Üç doğal izotopu vardır. U238 (yarılanma süresi 4,5x109 yıl), U235 (yarılanma süresi 7,1x108 yıl) ve U234 (yarılanma süresi 2,5x105 yıl).

Doğal uranyumun %99'dan da fazlasını U238 oluşturur. İzotopları, uranyum (4) flüorürün ayrımsal difüzyonuyla birbirinden ayrılabilir. Nötron kapan U235 nükleer fisyona uğrar ve meydana gelen zincirleme tepkime, nükleer reaktörlerin ve atom bombasının temelidir. U238 izopotu da nötron soğurabilir ve böylece nükleer yakıt olarak kullanılan plutonyuma (Pu239) dönüşür. Uranyum, uranötesi ya da uranyum ötesi denen elementlerin sentezlenmesinde başlangıç maddesidir. Bazı bileşikleri seramik boyamada kullanılır.


MsXLabs.org & Morpa Genel Kültür Ansiklopedisi

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 2 üye beğendi.
Son düzenleyen _Yağmur_; 26 Kasım 2016 14:27
"İnşallah"derse Yakaran..."İnşa" eder YARADAN.
Mira - avatarı
Mira
VIP VIP Üye
24 Mart 2012       Mesaj #3
Mira - avatarı
VIP VIP Üye

Sembol: U


atom numarası: 92
atom ağırlığı: 238,03
erime noktası: 1.132,3°C
kaynama noktası: 3.818°C
özgül ağırlığı: 19,05
değerliği: 3,4,5,6

Uranyum, 1789 yılında Martin Heinrich Klaaproth tarafından keşfedildi. 1841yılında Eugene-Melchior Peligot tarafından izole edilmiştir. Radyokatif olduğu ise 1896 yılında Henri Becquerel tarafından bulunmuştur.

Uranyumun cama katıldığı zaman ilginç sarı-yeşil bir renk verir. Zayıf radyoaktif elementtir. Yüksek yoğunluğa sahiptir. Çelikten daha yumuşaktır. Kurşundan %65 daha yoğundur. 3 tane allotropu vardır.
  • Alfa (ortorombik) 667.7°C nin üzerinde karalıdır.
  • Beta (tetragonal) 667.7 C - 774.8°C arasında karalıdır.
  • Gama (kübik) 774.8°C dan erime noktası arasında kararlı (bu sıcaklıkta dövülebilir ve yumuşak formda)
Uranyum mineralleri , uraninit, autinit, tobernit, koffinittir. Minerallerde bulunan uranyum kimyasal reaksiyonlar sonucunda uranyum okside veya diğer formlarına dönüştürülür.Metal olarak uranyum, KUF5 ve UF4 bileşiklerinin elektrolizi ile elde edilir. Çok saf uranyum ise halojenlerinin termal bozunması ile elde edilir.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 2 üye beğendi.
Son düzenleyen Baturalp; 11 Kasım 2016 00:07 Sebep: başlık ve sayfa düzeni
theMira
Baturalp - avatarı
Baturalp
Ziyaretçi
11 Kasım 2016       Mesaj #4
Baturalp - avatarı
Ziyaretçi

Türkiye' de Uranyum

Ad:  Uranyum4.JPG
Gösterim: 1784
Boyut:  26.7 KB

Uranyum kullanım alanları bakımından en değerli madenler arasında yer almaktadır ve ülkemizde bol miktarda rezervi bulunmaktadır. Türkiye'de uranyum aramalarına 1990 yılı sonuna kadar devam edilmiş ve 5 yatakta toplam 9.129 ton görünür uranyum rezervi ortaya konulmuştur. Bu 5 yatağın ortalama tenör ve rezervleri, aranıp bulundukları yıllarda, dünyaca kabul edilen ekonomik sınırlarda olmalarına rağmen, bugün için, bu değerler söz konusu sınırların oldukça altında kalmıştır. Bunun nedeni, son yıllarda nükleer santral planlamalarındaki önemli değişmeler ve özellikle Kanada ve Avustralya'da yüksek tenörlü, üretim maliyetleri çok düşük uranyum yataklarının bulunmasıdır.

Ülkemizde 1953 yılından bu yana MTA Genel Müdürlüğü tarafından yürütülen arama çalışmaları sonucunda; Yozgat-Sorgun (3 850 ton U3O8, % 0,10 U3O8 tenörlü), Salihli-Köprübaşı (2 852 ton U3O8, % 0,04-0,05 U3O8 tenörlü), Aydın-Demirtepe (1 729 ton U3O8, % 0,08 U3O8 tenörlü), Uşak-Fakılı (490 ton U3O8, % 0,05 U3O8 tenörlü), ve Aydın-Küçükçavdar (208 ton U3O8, % 0,04 U3O8 tenörlü) sahalarında ekonomik olabilecek uranyum rezervleri bulunmuştur. Ayrıca Çanakkale-Ayvacık’ta yaklaşık % 0,1 U3O8 tenörlü 250 ton U3O8 tespit edilmiştir. Türkiye’nin toplam uranyum rezervinin 10 000 ton U3O8’in üzerinde olduğu söylenebilir.

Uranyum kullanım alanları


  • Seramik malzemelere renk vermek amacıyla seramik üretimi yapan işletmelerde kullanılır.
  • Dünyanın en tehlikeli bomba türü olan plütonyum hidrojen bombasının yapımında kullanılmaktadır.
  • Uranil asetat analitik uygulamalarında yaygın bir şekilde kullanılır.
  • Nükleer yakıt olarak nükleer enerji santrallerinde kullanılır
  • Nükleer patlayıcı olarak kullanılır gelecek yüzyıl içerisinde meydana gelecek olan savaşların büyük bölümünde bu tarz patlayıcıların kullanılması beklenmektedir.

Türkiye’nin doğal kaynakları açısından da durum daha iç açıcı değil. Devlet İstatistik Enstitüsi’nün hazırladığı rapora göre Türkiye’nin uranyum rezervleri sadece 9.000 ton (5.000 mw’lık kurulu güç için 6 yıl yetecek), düşük tonörlü ve rezervli. Uranyum spot fiyatları iki katına çıkmadığı sürece çıkartmak ekonomik bile değil. Zaten uranyum çıkarmanın çevre ve sağlık üzerinde yarattığı büyük riskler nedeniyle uranyum madenciliği kabul edilebilecek bir madencilik uygulaması değil.

Maden rezerv payına göre ülkelerin değerlendirilmesinde kıstas, dünya maden kaynakları içinde ilgili ülkenin sahip olduğu paydır. Ülkemiz dünya kara yüzölçümünün % 0,5’ine, dünya nüfusunun % 1’ine sahiptir. Dünya maden rezervleri içinde Türkiye’nin payı, bu oranlardan seçilen birine göre fazlaysa ülke zengin, az ise fakir demektir. Bu yaklaşımla dünya rezervleri içinde % 0,5’ten fazla paya sahip olduğumuz madenler ülkemiz için önemli madenler olarak nitelenebilir. Ülkemiz uranyum madeni açısından zenginlik sınıflandırılmasında normal fakir sınıfta yer alır.

Derlemedir.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 3 üye beğendi.
_Yağmur_ - avatarı
_Yağmur_
VIP VIP Üye
26 Kasım 2016       Mesaj #5
_Yağmur_ - avatarı
VIP VIP Üye

Uranyum ailesi

Ad:  Uranyum.jpg
Gösterim: 2328
Boyut:  32.7 KB

Uranyum Dizisi olarak da bilinir, dört radyoaktif aileden birini oluşturan, kararsız ve ağır atom çekirdekleri dizisi.

Uranyum-234- uranyum-238’le tarihleme


Uranyum-238 izotopunun uranyum- 234’e bozunması olgusundan yararlanılarak gerçekleştirilen yaş belirleme yöntemi. Bu yöntem deniz ya da playa çökellerinin tarihlendirmesinde kullanılabilir. Günümüzden yaklaşık 1,2 milyon yıl-100 bin yıl önceki dönemin incelenmesinde yararlı olan bu yöntem, karbon-14’le tarihleme yöntemi ile potasyum-argonla tarihleme yönteminin uygulanabildiği tarihsel dilimler arasındaki boşluğu doldurur.

Uranyum-toryum-kurşunla tarihleme


kayaçların yaşının içerdikleri adi kurşun miktarının ölçülmesi yoluyla belirlenmesi yöntemi. Adi kurşun, bol miktarda kurşun ile az miktarda kurşun oluşumuna yol açan radyoaktif madde (örn. uranyum-235 ve uranyum-238 izotopları ve toryum-232 izotopu) içeren bir kayaç ya da mineralden elde edilen kurşundur.

Adi kurşunun en önemli özelliği, mineral ya da kayaç fazının oluşumundan sonra birikmiş, önemli miktarda herhangi bir radyojenik kurşun içermiyor olmasıdır. Kurşunun dört doğal izotopundan ikisi uranyum izotoplarından, biri de toryum izotopundan türer; yalnızca kurşun-204’ün herhangi bir uzun ömürlü radyoaktif öncüsü bilinmemektedir. Yer’deki herhangi bir radyoaktif bozunma sonucunda değil de, yerkabuğuna bizzat kurşun olarak katılana “ilk” kurşun denir. İlk kurşunun yıldızlardaki çekirdek tepkimeleri sonucunda oluştuğu, uzaya süpernova patlamalarıyla yayıldığı ve buradan Güneş sisteminin oluşumuna yol açan toz bulutuna katıldığı sanılmaktadır; demirli göktaşlarının troylit (demir sülfür) fazının içerdiği kurşun miktarı, bu toz bulutundaki kurşun oranının yaklaşık değerini verir. Yer’deki kurşun, ilk kurşun ile uranyum ve toryum izotoplarının radyoaktif bozunumu sonucunda oluşan kurşundan oluşur. Bu nedenle, herhangi bir kayaç ya da mineraldeki kurşun izotopları bileşimi, kayaç ya da mineralin yaşma ve içinde oluştuğu ortama bağlıdır; yani, ana malzemedeki uranyum ve toryum miktarları toplamının kurşun miktarına oranı tarafından belirlenir.

Yer, ilk kurşunun üzerine radyojenik eklenmelerle ortaya çıkan belirli bir miktarda kurşun içeren çok büyük bir örnek olarak kabul edilebilir. Eğer bugün örneğin deniz tortullarındaki ya da günümüz bazaltlarındaki kurşun Yer’deki kurşunun bileşimindeyse ve eğer demirli göktaşlarının troylit fazındaki kurşun ilk kurşunun bileşimindeyse, basit bir modelle Yer’in yaşı 4,6 milyar yıl olarak saptanabilir. Bu değer, göktaşlarına ve Ay’a yönelik olarak gerçekleştirilen ayrı ayrı tarihleme çalışmaları sonucunda elde edilen değerlerle uyuşmaktadır.

Uranyum ötesi elementler


periyodik tabloda uranyumdan sonra gelen, yani atom numaraları 92’den büyük olan elementler.

Uranyumötesi elementlerin hepsi radyoaktiftir. Yan ömürleri 2,14xlOhyıl ile saniyenin binde biri ya da ikisi arasında değişir. Uranyumötesi elementlerden yalnızca nep- tünyum ve plütonyuma doğada eser miktarda rastlanır. Öbür uranyumötesi elementler ise çeşitli çekirdek tepkimeleri yoluyla yapay olarak elde edilmiştir. Bu tepkimeler bir elementin atomlarının nötronlarla ya da hızlı hareket eden yüklü parçacıklarla bombardıman edilmesi sonucunda başka element atomlarına dönüştüğü tepkimelerdir. Bu dönüşüm çekirdekteki proton sayısının, yani atom numarasının değişmesiyle sonuçlanır.

Neptünyumdan (atom numarası 93) lavrensıyuma (atom numarası 103) kadar dizilen uranyumötesi elementlerin kimyasal özellikleri azrak toprak elementlerinkine benzer. Atom numarası 103’ten büyük olan elementler genellikle aktinitlerötesi elementler olarak adlandırılır. Atom numaraları 104 ve 105 olan elementlerinki ise periyodik tabloda sırasıyla tam üzerlerinde yer alan hafniyum ve tantalınkilerle aynıdır. Öbür aktinitlerötesi elementlerin kimyasal özellikleri henüz belirlenememiştir.

MsXLabs.org & Ana Britannica
"İnşallah"derse Yakaran..."İnşa" eder YARADAN.
_Yağmur_ - avatarı
_Yağmur_
VIP VIP Üye
26 Kasım 2016       Mesaj #6
_Yağmur_ - avatarı
VIP VIP Üye

Uranyum


Radyoaktif bir kimyasal elementtir. Simgesi "U" ve atom numarası 92’dir. 1789 yılında Martin Heinrich Klaaproth tarafından keşfedilmiş ve 1841 yılında Eugene-Melchior Peligot tarafından izole edilmiştir. Bir atomda, çekirdeği saran negatif yüklü bir elektron bulutu vardır. Çekirdek ise pozitif yüklü protonlar ve yüksüz nötronlardan oluşur. Herhangi bir atomdaki proton sayısı sabittir. Nötron sayısı ise farklılık gösterebilir. Farklı nötron sayısı gösteren atomlara izotop denmektedir. Radyasyon yayan izotoplara ise radyoizotop denir. Yüksüz bir uranyum atomunda 92 proton ve 92 elektron bulunur. Nötron sayısı ise uranyum doğal olarak bulunan U-234, U-235 ve U-238 izotoplarına göre değişmektedir. U-238 izotopunda 92 proton ve 146 nötron bulunurken U-235’de 143 nötron ve U-234’de 142 nötron . Doğal uranyumun yaklaşık %99.27’sini U-238 izotopu, %0.72’sini U-235 izotopu ve %0.0055’sini ise U‐234 izotopu oluşturur.

Ad:  uranyum-7.jpg
Gösterim: 1768
Boyut:  21.5 KB

Uranyumun kullanım alanları nelerdir?


Atom enerjisi üretiminde kullanılmadan önce uranyumun çok az bir pratik uygulaması vardır. Seramiklerde, fotoğrafçılıkta, kimyevi reaksiyonlarda katalizör olarak ve daha birkaç işlemde kullanılmasına rağmen, bütün bu uygulamalar uranyumun ayrı bir element olarak istihsalini gerektirmiyor ve uranyum radyum endüstrisinin bir yan ürünü olarak üretiliyordu. Nükleer enerjinin kullanımında uranyum uygulaması, durumu tamamen değiştirdi: Uranyum asıl mamul, radyum ise oldukça daha az önemli bir yan ürün durumuna geçti.

Bütün uranyum izotopları nükleer yakıt olarak kullanılabilir. Tam bir parçalanma sağlanırsa bir paund (yaklaşık 454 gr) yakıt 10.000 kilowatt-saat enerji verir. Bu büyük miktardaki enerjinin kontrollu şartlar altında kullanılması çalışmaları sürdürülmekte ve bir sonuca ulaşma konusunda ümitli bulunulmaktadır.

Normal izotopik kompozisyonu ile tabii uranyum, nükleer reaktörlerde kullanılabilir. Buralarda parçalanarak enerjiye dönüştürülür. Bu işlemde uranyumun bir kısmı plutonyuma dönüşür. Bu da zincirleme patlama reaksiyonlarında kullanılabilir. Tabii uranyumun kendisi patlayıcı olarak kullanılamaz. Fakat U-235 izotopu ondan ayrılarak, plutonyum gibi, patlamalı reaksiyonlar meydana getirmek üzere kullanılabilir. ( Nükleer Enerji)

Atom numarası: 92 Simge: U Kütle numarası: 238.03 Kaynama Noktası ( C ): 3818 Erime Noktası ( C ): 1132 Yoğunluk: 19.07 Buharlaşma Isısı: 110 Kaynaşma (Füzyon) Isısı: 2.7 Elektriksel iletkenlik: 0.034 Isıl iletkenlik: 0.064 Özgül Isı Kapasitesi: 0.028

Uranyumun Elde Edilmesi:


Uranyum derinlerdeki yataklardan geleneksel yeraltı madencilik teknikleri kullanılarak elde edilir. Hangi yöntem kullanılırsa kullanılsın, yeterince yoğunlaştırılmış arı bir ürün elde etmek için, sonrasında bir çok kimyasal işlem gerekir. Bu işlemin ana evresi filizin süzülmesi, yani uranyumun çözünmesidir. Söz konusu işlem uranyumun o sırada bulunduğu biçime bağlı olarak ve var olan artık maddelerin türüne göre, sulandırılmış sülfürik asit yada soda çözeltisiyle gerçekleştirilir. Birbirini izleyen bir dizi işlemin (süzme, iyon değiştirme, sıvı çıkartma, sodyum uranat biçiminde çözeltiden ayırıp çökeltme ve sıvı çıkartma yöntemleriyle son arındırma evresi için uranilnitrat olarak ikinci kez eritme gibi) ardından, bir oksit olarak uranyum elde edilir.

Uranyumun sağlığa zararı


Uranyum doğada oldukça yaygın bir elementtir. Özellikle toprakta, havada, suda az da olsa uranyum bulunur. Bunun sebebi maden işletmeleri ve bazı fabrikalardan oluşan atıkların doğaya bırakılmasıyla çok miktarda uranyum toprak su hava gibi çevresel faktörlere karışmaktadır. Uranyum hem radyoaktif olduğu için hem de zehirli bir element olduğu için insan sağlığına zarar vermektedir. Özellikle nükleer sanayi ve endüstriyel işletmelerin çevresinde bulunan yerleşim birimindeki insanlar uranyum ile temas olasılığı daha yüksek olduğundan dolayı bu tehlikeyle karşı karşıya kalır. Bunun yanında uranyum metalinin kullanıldığı işletmelerde çalışan kişilerde risk grubunda yer alır. Bu risk grubunda yer alan kişilerin böbrek rahatsızlıklarına yakalanma ihtimali yüksektir. Nükleer enerjide kullanılan zenginleştirilmiş uranyum ise daha fazla radyasyon yaydığı için bu radyasyona uzun süre maruz kalan kişilerin kansere yakalanmasına sebep olmaktadır. Burada önemli olan bu nükleer santrallerde herhangi bir sızıntının olmaması için işletmelerin denetlenmesi ve gerekli tedbirlerin alınması gerekir.

Sonuç olarak doğada bulunan uranyumdan ziyade nükleer işletmelerde, bazı fabrikalarda kullanılan uranyum zenginleştirildiği için daha fazla radyasyon yaymakta bu yollardan insan sağlığına zarar vermektedir.

MsXLabs.org
-derlemedir.
"İnşallah"derse Yakaran..."İnşa" eder YARADAN.
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
6 Mart 2018       Mesaj #7
Avatarı yok
Yasaklı

Zincirleme Yarılma veya Parçalanma!


Bilginler, uranyum çekirdeğinin parçalanışı sırasında başka bir olay daha gözlemlediler. Bu bağlamda uranyum çekirdeği fazladan 2 nötronu açıkta bırakarak bölünmekte idi. İlgili nötronlar uranyum kütlesinin içinde dolaşıyor, yanındaki atomların çekirdeklerine girerek o atomu da parçalıyorlardı. Böylece bütün uranyum kütlesi zincirleme bir şekilde parçalanmış oluyordu. Bu fizik olayına 'zincirleme yarılış' veya 'parçalanış' adı verildi.
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
6 Mart 2018       Mesaj #8
Avatarı yok
Yasaklı

Uranyum Atomunun Parçalanması!


Bir uranyum atomu parçalanırken herhangi bir yakıtın bir molekülünün verdiğinden 100 milyon kere daha fazla enerji verir. Bu bağlamda bir nötronla bir uranyum kütlesi bombalandığı zaman bir anda aklın alamayacağı kadar yüksek bir enerji elde edilir. İlgili olaya atom patlaması adı verilir.

Milyar kere milyar çekirdek, zincirleme bir şekilde parçalanarak müthiş bir hızla dağılan ve milyonlarca derece ısı sağlayan milyarlarca taneciği salıverir. Çok güçlü bir savaş silahı olan atom bombalarında, atomların bu özelliğinden yararlanılmıştır. Atom patlayışı sonucu milyonlarca tonluk yakıcı ve kavurucu hava çevreye yayılır.

Bunun yanında atomu insanlık hizmetinde kullanmak için çalışan bilginler, söz konusu parçalanışın süresini uzatıp, hafifleterek kontrol altına almışlar ve böylece atom pilini oluşturmuşlardır. 'Kontrollü patlama' yoluyla çalışan atom pilleri, denizaltılarda ve gemilerde yürütücü (muharrik) güç olarak kullanılıyordur.
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
14 Mart 2018       Mesaj #9
Avatarı yok
Yasaklı

Uranyum ve Çekirdeksel Isı Enerjisi!


Bilim adamlarının yaptıkları araştırmalar uranyumun, yakın bir gelecekte kömür ve petrol gibi yakıtların yerini alabileceğini göstermektedir. Doğada gerçekten de çok az bulunan uranyumun kısa bir süre sonra tükenmesi ise kaçınılmazdır. Bu bağlamda harcanan uranyumun yerine yeni maddeler bulmak gerekiyordur.

Fizikçiler uranyumun parçalanıp enerji vermeye başlaması ile birlikte enerjinin ancak çok azını serbest bıraktığını gözlemişlerdi. Eğer parçalanma sırasında serbest kalan gama ışınları, nötronlar ve diğer tanecikler toplanabilseydi atomun bütününün vereceği enerjinin yanında elde edilen enerjinin çok az olduğu görülürdü. Bu nedenle araştırmacılar atomun sağlayabileceği enerjinin bütününden yararlanma bağlamında yeni araştırmalara başlamışlardır.

Benzer Konular

11 Kasım 2016 / Ziyaretçi Cevaplanmış
11 Kasım 2016 / Misafir Cevaplanmış
31 Ekim 2013 / Misafir Soru-Cevap