Arama

Pil ve ampul bulunmadan önce elektrik deneylerinde hangi aletler kullanılırdı?

En İyi Cevap Var Güncelleme: 16 Mart 2016 Gösterim: 19.638 Cevap: 6
selly - avatarı
selly
Ziyaretçi
13 Şubat 2011       Mesaj #1
selly - avatarı
Ziyaretçi
Pil ve ampul bulunmadan önce elektrik deneylerinde hangi araç ve gereçler kullanılıyordu?
EN İYİ CEVABI Safi verdi
Pil ve ampul bulunmadan önce ne kullanılıyordu?
1 Güneş
Sponsorlu Bağlantılar
2 Yağ Lambası
3 Mum
4 Meşale
5 Gaz Lambası
6 Ateş
7 Kandil

Kullanılan aydınlatma araçları hangileridir, aydınlatma araçları çeşitleri nelerdir, bugüne kadar kullanılan aydınlatma araçları nelerdir, hangi aydınlatma araçlarını kullanırız.
Güneş
Dünyanın, başlangıcından beri, insanlar, ışık ana kaynağı olarak güneşi kullandı.Geceleri ise odun ve benzeri katı yakıtları yakarak hem ısındı hem de aydınlandı. Gökyüzü’nde bulunan parlak bir disk olan Güneş, ufuğun üzerindeyken gün, ortada yokken de gece olur kavrayışı İnsanoğlu’nun Güneş hakkındaki en temel görüşüdür. Tarihöncesi ve antik çağ dönemi kültürlerde Güneş’in bir tanrı olduğuna ya da diğer doğaüstü olaylara neden olduğuna inanılırdı. Güney Amerika’daki İnka ve günümüz Meksika’sındaki Aztek uygarlıklarının merkezinde Güneş’e tapınma bulunmaktadır. Bir çok antik anıt Güneş ile ilgili fenomenlere göre yapılmıştır. Örneğin taş megalitler oldukça doğru bir şekilde gündönümünü işaret eder. En tanınmış megalitler Nabta Playa, Mısır, İngiltere’de Stonehenge’dedir. Meksika’da Chichén Itzá’da bulunan El Castillo piramidi, ilkbahar ve sonbahar ekinokslarında merdivenlerden yukarı yılanların çıktığını gösteren gölgeler verecek şekilde tasarlanmıştır. Sabit yıldızlara göre Güneş tutulum boyunca zodyaktan geçerek bir yıl içinde tam tur atıyormuş gibi görünür, dolayısıyla da Yunan gökbilimciler tarafından yedi gezegenden biri olarak sayılırdı. Haftanın günlerine de bu yedi gezegenin adı verilmiştir.

Yağ Lambası

MÖ 70000 Sonradan tutuşturulacak olan yosun veya benzer bir malzemenin, içi hayvansal yağla dolu olan delik bir kayanın, kabuğun veya diğer doğal bulunan nesnelerin içine doldurulduğu bir sistem. Yağ lambaları 19. yüzyılın sonuna kadar sıklıkla kullanılmıştır. Yağ lambası daha sonra yerini endüstri’nin de gelişmesi ile gaz lambasına bırakmıştır. Yağ lambaları kullanıldıkları dönemde hayvansal ürün olduklarından dolayı kolaylıkla tercih edilmiş. Gerektirdiği teknolojinin azlığından dolayı bir çok medeniyette ilgi görmüştür. Ayrıca yağ lambalarının gövdesini yapmak toplumlarda güzel bir zanaat olarak benimsenmiştir.

Mum

Mısır ve Girit’te bulunmuş en az 5000 yıllık şamdanlardan anlaşılabileceği üzere, avus, Antik Çağ’ın ilk buluşları arasındadır. Orta Çağ’da ise Avrupa’da kullanılan mumlar, don yağından yapılmaktaydı. 1292 yılına ait bir vergi listesine göre ise, Paris’te 71 tane mum yapımcısı yaşamaktaydı. Elektriğin icadından önce, mumlar, gaz lambalarıyla birlikte aydınlanmanın en önemli araçlarından olmuşlardır.Günümüzde ise mumlar daha çok süs eşyası konumundadırlar. Doğum günü pastalarının üzerinde, şık görünmesi istenen yemek masalarında, yumuşak, ılık bir ambians yaratılmak istenen her yerde mumlara rastlanmaktadır.
Mum Yapımı:
Öncelikle mumun ana hammadesi olan Parafini İyice tanımamız gerekir. Şunu unutmamalıyızki. Parafin Bir Petrol Türevi malzemedir. Yanıcıdır. Bunu kesinlikle unutmamak gerekir. Yani diger petrol türevi olan bildiğimiz Benzin, Mazot, Gaz, Likit gaz, Alkol vb. benzerlerinden hiçbir farkı yoktur. Yani yanıcıdır. Tek farkı Parafinin Katı halde olması ve sıvı hale geçmesinden sonra kaynama noktası olan 54-60 derece gibi kıvamlarda kalmasıdır. Asla üstüne çıkartılmamalıdır. Eridiği anda kullanmak en doğrusudur. Unutulabilinir ve derecesi yükseldiğinde ise suyun ısınması gibi üzerinden duman çıkar. Bu da çok tehlikelidir. Bu çok önemlidir. Kesinlikle parafini o sıcaklığa kadar bırakmamak gerekir. En ufak bir ihmalde benzinden ve alkolden farklı yanmaz.

Meşale

Tercihen ahşap bir çubuğa, yanabilen kumaş, çalı çırpı dolayarak ve bu ucu da petrol türevi yada yanıcı bir malzeme(naylon ya da zeytin yağı) ile sararak oluşturulan aydınlatma sistemi.
Tarihi İnsanların atalarına kadar dayanmaktadır. Ayrıca tüm orta çağ boyunca da kullanılmıştır. Yaydığı gazlar nedeniyle kapalı alanda kullanılamadığından daha çok dış alanlarda kullanımı gerçekleşmiştir. Günümüzde hala gösteri amaçlı olarak stadlarda yakılmaktadır. Karagöz oyununda perdenin aydınlatılması için kullanılan ışık kaynağıdır aynı zamanda;
üç türlü yapılır :
a-zeytinyağı içerisine fitil konularak yapılan meşale : bir kabın içerisine pamuk ipliğinden yapılmış iki üç parmak eninde bir fitil koyulduktan sonra, bezir yağı, susam yağı, zeytinyağı dökülmesiyle yapılır..
b-mumların eritilmesiyle yapılan meşale : herhangi bir yerde eritilen mumlar bir kabın içerisine dökülür.. bu kaba bir fitil ilavesi ile meşale yapılır..
c-mumların sıra ile dizilmesinden meydana getirilen meşale : bir tahtanın üzerine on veya daha fazla mumun dizilmesiyle yapılan meşale..

Gaz Lambası
Yanıcı gazların kullanıma girmesi ile bulunmuştur. Temel olarak anlatılması gerekirse içinde sıvı gaz olan bir tanka kumaş ve emiciliği yüksek bir fitil yerleştirilir. Bu fitil yeterince uzundur ve yandıkça ucunun uzatıldığı vana sistemi lambaya entegre haldedir. Bu fitil kapiler etkiden dolayı sıvı gazı yukarı iter. ve yeteri kadar aydınlatma sağlayacak şekilde ayarlarnır. Tarihi ise 1792′ye dayanmaktadır. William Murdoch bu tarihte gazlambası ile ilgili bir çok deney yapar ve 1793′de lamba icat edilmiş olur. Günümüzde halen dekoratif bir öğe olarak gaz lambaları bir çok evde restoranda görülebilmektedir.
Ayrıca gaz lambaları kullanışlı olduğu kadar da tehlikelidir. herhangi bir kaçak halinde oluşturduğu yangın hızla yayılabilir. 1850 de Fransa’da gazlambalarının neden olduğu 400 yangın kayıtlara geçmiştir.

Geçmişte Kullanılmış Bazı Aydınlatma Cihazlarına Örnekler:
  • 1780 Yağ lambası: Aimé Argand, merkezi hava akımı ile ayarlanabilir yağ lambasını icat eder.
  • 1784 Aimé Argand, merkezi hava akımı yağ lambasına cam bacasını ekler.
  • 1805 Phillips ve Lee's Cotton Mill, Manchester, gaz ile tam olarak aydınlatılan ilk endüstriyel fabrikaydı.
  • 1835 Ampul: James Bowman Lindsay, Dundee' nin vatandaşları' na ampul’ un elektrik aydınlatma sisteminin temeli olduğunu gösterir.


Alıntıdaki Ek 45735




Son düzenleyen Safi; 16 Mart 2016 13:59
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
27 Şubat 2011       Mesaj #2
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Aydınlatma
İlk yapay ışık ateşten elde edildi; ama ateş tehlikeliydi ve sağa sola taşınması zordu Sonra 20000 yıl kadar önce insanlar, yağların yakılmasıyla ışık elde edilebileceğinin farkına vardılar ve böylece ilk lambalar ortaya çıktı Bunlar içi oyulmuş taşların içine hayvan yağı doldurulmasıyla yapılan kandillerdi Bitki liflerinden yapılma liflerin konduğu lambalarsa, İÖ 1000 dolaylarında geliştirildi Başlangıçta içinden fitilin geçtiği basit bir olukları vardı; sonradan fitil bir memenin içine yerleştirildi Mumlar günümüzden yaklaşık 2000 yıl önce ortaya çıktı (mum, çevresi balmumuyla ya da donyağıyla sarılmış bir fitilden oluşur, yakılan fitilin alevi balmumunun ya da donyağının bir bölümünü eritir; böylece fitil sürekli yanarak ışık saçak Bu bakımdan mum, kullanılması daha kolay bir yağ lambasıdır) Yağ lambaları ve mumlar gazyağıyla aydınlatmanın yaygınlaştığı XIX Yüzyıla kadar başlıca yapay ışık kaynakları olmayı sürdürdüler Elektrikle aydınlatma, çok daha yakın bir dönemde kullanılmaya başlandı
Sponsorlu Bağlantılar

Zaman Ölçme
Zamanı öğrenmek, insanların toprağı ekip biçmeye başlamalarıyla önem kazandı Ama zamanı daha doğru belirlemeye yönelik ilk adım, günümüzden 3000 yıl kadar önce, eski Mısırlı gökbilimcilerin Güneş''in gökyüzündeki düzenli hareketinden yararlanarak geliştirdikleri sistemle atıldı Mısırlıların "gölge saati", bir tür güneş kadranıydı ve işaretli yerlere düşen gölgenin konumuna göre zamanı gösteriyordu Zamanı belirlemeyi sağlayan öbür ilkel düzeneklerse, bir mumun düzenli yanışına ya da suyun küçük bir delikten akışına dayanıyordu İlk mekanik saatler, bir kadran çevresinde bir kolun dönmesini düzenleyen metal bir çubuğun düzenli salınımından yararlanma ilkesine göre çalışırken, daha sonraları ileri geri giden sarkaçlar kullanılmaya başlandı Eşapman denen bir düzenek, bu düzenli hareketin, kolları ilerleten dişli çarklara iletilmesini sağlıyordu

Hesaplama
İnsanlar çok eski zamanlardan başlayarak sayı saymayı ve hesap yapmayı öğrendilerse de, hesaplama ancak mal alım satımının başlamasıyla büyük önem kazandı Sayma ve hesaplama işlemlerinde parmaklar dışında kullanılan ilk yardımcı araçlar, birden ona kadar sayıları temsil eden küçük çakıl taşlarıydı Mezopotamyalılar günümüzden yaklaşık 5000 yıl önce, toprağı kazarak içine çakıl taşlarının koyulabileceği bir dizi dik oluk açtılar: Çakıl taşlarının bu olukların birinden öbürüne aktarılmasıyla basit hesaplar yapılabiliyordu Daha sonraları Çin''de ve Japonya''da yüzleri, onları ve birimleri temsil eden boncuk sıralarından oluşan abaküs (ya da abakus, abak) kullanıldı Bunu izleyen atılımlar çok uzun bir aradan sonra, ancak XVII yüzyılda logaritma cetveli, sürgülü hesap cetveli ve basit mekanik hesap makinesi gibi yardımcı hesap aygıtlarının icat edilmesiyle gerçekleştirildi
Son düzenleyen Safi; 16 Mart 2016 14:11
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
21 Şubat 2012       Mesaj #3
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
İlk yapay ışık ateşten elde edildi; ama ateş tehlikeliydi ve sağa sola taşınması zordu. Sonra 20.000 yıl kadar önce insanlar, yağların yakılmasıyla ışık elde edilebileceğinin farkına vardılar ve böylece ilk lambalar ortaya çıktı. Bunlar içi oyulmuş taşların içine hayvan yağı doldurulmasıyla yapılan kandillerdi. Bitki liflerinden yapılma liflerin konduğu lambalarsa, İ.Ö. 1000 dolaylarında geliştirildi. Başlangıçta içinden fitilin geçtiği basit bir olukları vardı; sonradan fitil bir memenin içine yerleştirildi. Mumlar günümüzden yaklaşık 2.000 yıl önce ortaya çıktı (mum, çevresi balmumuyla ya da donyağıyla sarılmış bir fitilden oluşur, yakılan fitilin alevi balmumunun ya da donyağının bir bölümünü eritir; böylece fitil sürekli yanarak ışık saçak. Bu bakımdan mum, kullanılması daha kolay bir yağ lambasıdır). Yağ lambaları ve mumlar gazyağıyla aydınlatmanın yaygınlaştığı XIX. Yüzyıla kadar başlıca yapay ışık kaynakları olmayı sürdürdüler. Elektrikle aydınlatma, çok daha yakın bir dönemde kullanılmaya başlandı.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
22 Şubat 2012       Mesaj #4
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
ışık olmadan önce bilim insanları aydınlatmayı anitemalisyon denilen work uncess’in yaptığı bu makina pil ve ampulun yerine kullanılmıştır. bu makine çok zor yapılmıştır yapımında tam 478 çalışan yer almıştır. jules verne,albert ainstein,madam curie gibi bilim insanları makinenin baş ustalarıdır. whutemenk denilen bir atom parçası anitemalisyon makinesine takılarak bir mucize yaratmıştır.
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
16 Mart 2016       Mesaj #5
Safi - avatarı
SMD MiSiM
Pil ve ampul bulunmadan önce ne kullanılıyordu?
İnsanlar pil ve ampul bulunmadan önce aydınlanma ve enerji ihtiyaçlarını karşılamak için çeşitli yollar denemişlerdir ve başka aletler kullanmışlardır.

İnsanlar o dönemlerde aydınlanma ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla ilk önce ateşi buldular ancak ateş tehlikeliydi bu nedenle çok uzun süre ateş kullanılmadı. Sonralarda insanlar yağın yakılmasıyla ışık elde edilebileceği kanısına vardılar. Böylece kandilleri icat ettiler. Bu kandiller, taşların içi oyularak ve içine dondurulmuş hayvan yağları konularak yapılıyordu.

Sonraları insanlar gazla çalışan aydınlanma lambaları kullanılmaya başlanmıştır. Bu lambalar diğer lambalara göre daha kullanışlı ve uzun ömürlü olmuştur. Zamanla teknolojinin ve insanların bilgi birikiminin artmasıyla birlikte pil ve ampul bulundu ve böylece insanlar daha kullanışlı ve daha güvenli olan ampuller ve piller kullanmaya başladılar ve zamanla bu icatları daha da geliştirdiler.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
SİLENTİUM EST AURUM
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
16 Mart 2016       Mesaj #6
Safi - avatarı
SMD MiSiM
Bu mesaj 'en iyi cevap' seçilmiştir.
Pil ve ampul bulunmadan önce ne kullanılıyordu?
1 Güneş
2 Yağ Lambası
3 Mum
4 Meşale
5 Gaz Lambası
6 Ateş
7 Kandil

Kullanılan aydınlatma araçları hangileridir, aydınlatma araçları çeşitleri nelerdir, bugüne kadar kullanılan aydınlatma araçları nelerdir, hangi aydınlatma araçlarını kullanırız.
Güneş
Dünyanın, başlangıcından beri, insanlar, ışık ana kaynağı olarak güneşi kullandı.Geceleri ise odun ve benzeri katı yakıtları yakarak hem ısındı hem de aydınlandı. Gökyüzü’nde bulunan parlak bir disk olan Güneş, ufuğun üzerindeyken gün, ortada yokken de gece olur kavrayışı İnsanoğlu’nun Güneş hakkındaki en temel görüşüdür. Tarihöncesi ve antik çağ dönemi kültürlerde Güneş’in bir tanrı olduğuna ya da diğer doğaüstü olaylara neden olduğuna inanılırdı. Güney Amerika’daki İnka ve günümüz Meksika’sındaki Aztek uygarlıklarının merkezinde Güneş’e tapınma bulunmaktadır. Bir çok antik anıt Güneş ile ilgili fenomenlere göre yapılmıştır. Örneğin taş megalitler oldukça doğru bir şekilde gündönümünü işaret eder. En tanınmış megalitler Nabta Playa, Mısır, İngiltere’de Stonehenge’dedir. Meksika’da Chichén Itzá’da bulunan El Castillo piramidi, ilkbahar ve sonbahar ekinokslarında merdivenlerden yukarı yılanların çıktığını gösteren gölgeler verecek şekilde tasarlanmıştır. Sabit yıldızlara göre Güneş tutulum boyunca zodyaktan geçerek bir yıl içinde tam tur atıyormuş gibi görünür, dolayısıyla da Yunan gökbilimciler tarafından yedi gezegenden biri olarak sayılırdı. Haftanın günlerine de bu yedi gezegenin adı verilmiştir.

Yağ Lambası

MÖ 70000 Sonradan tutuşturulacak olan yosun veya benzer bir malzemenin, içi hayvansal yağla dolu olan delik bir kayanın, kabuğun veya diğer doğal bulunan nesnelerin içine doldurulduğu bir sistem. Yağ lambaları 19. yüzyılın sonuna kadar sıklıkla kullanılmıştır. Yağ lambası daha sonra yerini endüstri’nin de gelişmesi ile gaz lambasına bırakmıştır. Yağ lambaları kullanıldıkları dönemde hayvansal ürün olduklarından dolayı kolaylıkla tercih edilmiş. Gerektirdiği teknolojinin azlığından dolayı bir çok medeniyette ilgi görmüştür. Ayrıca yağ lambalarının gövdesini yapmak toplumlarda güzel bir zanaat olarak benimsenmiştir.

Mum

Mısır ve Girit’te bulunmuş en az 5000 yıllık şamdanlardan anlaşılabileceği üzere, avus, Antik Çağ’ın ilk buluşları arasındadır. Orta Çağ’da ise Avrupa’da kullanılan mumlar, don yağından yapılmaktaydı. 1292 yılına ait bir vergi listesine göre ise, Paris’te 71 tane mum yapımcısı yaşamaktaydı. Elektriğin icadından önce, mumlar, gaz lambalarıyla birlikte aydınlanmanın en önemli araçlarından olmuşlardır.Günümüzde ise mumlar daha çok süs eşyası konumundadırlar. Doğum günü pastalarının üzerinde, şık görünmesi istenen yemek masalarında, yumuşak, ılık bir ambians yaratılmak istenen her yerde mumlara rastlanmaktadır.
Mum Yapımı:
Öncelikle mumun ana hammadesi olan Parafini İyice tanımamız gerekir. Şunu unutmamalıyızki. Parafin Bir Petrol Türevi malzemedir. Yanıcıdır. Bunu kesinlikle unutmamak gerekir. Yani diger petrol türevi olan bildiğimiz Benzin, Mazot, Gaz, Likit gaz, Alkol vb. benzerlerinden hiçbir farkı yoktur. Yani yanıcıdır. Tek farkı Parafinin Katı halde olması ve sıvı hale geçmesinden sonra kaynama noktası olan 54-60 derece gibi kıvamlarda kalmasıdır. Asla üstüne çıkartılmamalıdır. Eridiği anda kullanmak en doğrusudur. Unutulabilinir ve derecesi yükseldiğinde ise suyun ısınması gibi üzerinden duman çıkar. Bu da çok tehlikelidir. Bu çok önemlidir. Kesinlikle parafini o sıcaklığa kadar bırakmamak gerekir. En ufak bir ihmalde benzinden ve alkolden farklı yanmaz.

Meşale

Tercihen ahşap bir çubuğa, yanabilen kumaş, çalı çırpı dolayarak ve bu ucu da petrol türevi yada yanıcı bir malzeme(naylon ya da zeytin yağı) ile sararak oluşturulan aydınlatma sistemi.
Tarihi İnsanların atalarına kadar dayanmaktadır. Ayrıca tüm orta çağ boyunca da kullanılmıştır. Yaydığı gazlar nedeniyle kapalı alanda kullanılamadığından daha çok dış alanlarda kullanımı gerçekleşmiştir. Günümüzde hala gösteri amaçlı olarak stadlarda yakılmaktadır. Karagöz oyununda perdenin aydınlatılması için kullanılan ışık kaynağıdır aynı zamanda;
üç türlü yapılır :
a-zeytinyağı içerisine fitil konularak yapılan meşale : bir kabın içerisine pamuk ipliğinden yapılmış iki üç parmak eninde bir fitil koyulduktan sonra, bezir yağı, susam yağı, zeytinyağı dökülmesiyle yapılır..
b-mumların eritilmesiyle yapılan meşale : herhangi bir yerde eritilen mumlar bir kabın içerisine dökülür.. bu kaba bir fitil ilavesi ile meşale yapılır..
c-mumların sıra ile dizilmesinden meydana getirilen meşale : bir tahtanın üzerine on veya daha fazla mumun dizilmesiyle yapılan meşale..

Gaz Lambası
Yanıcı gazların kullanıma girmesi ile bulunmuştur. Temel olarak anlatılması gerekirse içinde sıvı gaz olan bir tanka kumaş ve emiciliği yüksek bir fitil yerleştirilir. Bu fitil yeterince uzundur ve yandıkça ucunun uzatıldığı vana sistemi lambaya entegre haldedir. Bu fitil kapiler etkiden dolayı sıvı gazı yukarı iter. ve yeteri kadar aydınlatma sağlayacak şekilde ayarlarnır. Tarihi ise 1792′ye dayanmaktadır. William Murdoch bu tarihte gazlambası ile ilgili bir çok deney yapar ve 1793′de lamba icat edilmiş olur. Günümüzde halen dekoratif bir öğe olarak gaz lambaları bir çok evde restoranda görülebilmektedir.
Ayrıca gaz lambaları kullanışlı olduğu kadar da tehlikelidir. herhangi bir kaçak halinde oluşturduğu yangın hızla yayılabilir. 1850 de Fransa’da gazlambalarının neden olduğu 400 yangın kayıtlara geçmiştir.

Geçmişte Kullanılmış Bazı Aydınlatma Cihazlarına Örnekler:
  • 1780 Yağ lambası: Aimé Argand, merkezi hava akımı ile ayarlanabilir yağ lambasını icat eder.
  • 1784 Aimé Argand, merkezi hava akımı yağ lambasına cam bacasını ekler.
  • 1805 Phillips ve Lee's Cotton Mill, Manchester, gaz ile tam olarak aydınlatılan ilk endüstriyel fabrikaydı.
  • 1835 Ampul: James Bowman Lindsay, Dundee' nin vatandaşları' na ampul’ un elektrik aydınlatma sisteminin temeli olduğunu gösterir.


Ad:  isik.png
Gösterim: 5000
Boyut:  207.7 KB



BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
SİLENTİUM EST AURUM
Samanyolu - avatarı
Samanyolu
Kayıtlı Üye
16 Mart 2016       Mesaj #7
Samanyolu - avatarı
Kayıtlı Üye
2ue5fn9

İlk insanlar, ateşin gücünü orman yangınları ve düşen yıldırımlar sayesinde ve biraz da şans eseri fark etti. Hem ısınmak hem de tehlikelerden korunmak için ateşin kullanılabileceği kısa sürede anlaşıldıktan sonra sorun yanan bir ateşin sürekliliğini sağlamak oldu. İnsanın günümüzden 800.000 yıl kadar önce ateşi yemek pişirme amacıyla kullanmaya başladığı, 70.000 yıl önce de ateşi kontrollü kullanarak, karanlık mağaraların duvarlarına oyma veya boyama yaparken ateşin yaydığı ışıktan faydalandığını söyleyebiliriz.

Tarih boyunca ateşin sıcaklık veren, aydınlığının doğaüstü bir gücü, sihirli bir yetenek ve hatta Prometheus gibi mitolojik bir tanrının kontrolünde bir güç olduğuna inanılmış. İnsanlar ateş üzerinde hayvan yağının tutuştuğunu fark edince, haznesini taştan ve balçıktan yaptıkları, içinde hayvan yağları yakılan, yine hayvan kılından veya kara yosunundan yapılmış fitillerin eklendiği, kandil şeklindeki ilk yağ lambalarını icat etti. Lamba haznesi olarak deniz kabukları ve boynuz gibi çok çeşitli şeyler de kullanılmıştır. Arkeolojik çalışmalar ülkemiz coğrafyasında zeytin, susam ve balık yağlarının da yakıt olarak kullanıldığını göstermiştir.

Günümüzdeki mumlara benzeyen örneklerin, ilk kez Romalılar tarafından yapıldıklarına dair kanıtlar mevcuttur. Romalılar don yağını sıvı hale getirerek keten ipliğini ya da pamuk ipliğini fitil olarak kullanarak mumlar döküyorlardı. Romalılar bu mumları dini ayinlerde kullandıkları kadar ayrıca evlerinde ve yolculuklarında aydınlatma aracı olarak da kullanmaktaydılar. Ortaçağ boyunca mumların dini ayinlerde kullanılması daha yaygın hale gelmiştir.

Ortaçağda balmumu, mum yapımında kullanılmaya başlanır. Bu balmumu mumları, Romalıların don yağından yaptığı mumlara benzer şekilde yapılmaktaydılar. Balmumu don yağından sonra mum yapımında etkileyici bir gelişmedir. Ama sınırlı miktarlarda olması pahalı olmasına neden olmuş ve bu nedenle sadece ruhban sınıfı ve üst tabakaya hitap etmiştir. İlk Amerikan Kolonileri meyve kabuklarının parafin yapabildiklerini keşfetmişlerdir. Ürettikleri parafin ile mum yaptıklarında mumların iyi yandıklarını ve hoş bir koku yaydıklarını farkettiler. Bununla beraber meyve parafininin yapılışı zor ve yorucuydu.

18. yüzyılda balina endüstrisi yaygınlaşmıştı ve balina yağı bol miktarda bulunabilmekteydi. Mum yapımında balinadan çıkarılan yağ don yağının, balmumunun ve meyve parafininin yerini alır. Balina yağından elde edilen parafin ile yapılan mumlar kötü bir koku yaymakla birlikte sıcak yaz aylarında şekillerini koruyabilmekteydiler. İngiltere’de ise balina sperminin dondurulmasıyla elde edilen ispermeçetten, daha parlak ışık veren ve daha kokusuz mumlar yapılmıştır.


19. yüzyıl mum ve mum yapımı ile ilgili bir dönüm noktasıdır. İlk patentli mum yapımı makinaları ortaya çıkmıştır. Bu buluş ile mumlar her eve ve tüm zümreye ulaşmıştır. Aynı zamanda kimyager Michel Eugene Chevreul don yağı ve hayvan yağlarının çeşitli yağ asitlerinden oluştuğunu keşfetmiş ve sterik asiti bulmuştur. Sterik asit buluşu ile mumların kalitesi artmaya başlar. Ayrıca 19. yüzyılda örgü fitiller bulunarak mumların yanış özellikleri de iyileştirilmiştir.

19. yüzyılın yarısında günümüzde kullanılan parafin İngiltere'de kullanılmaya başlanır. Böylece parafin ticareti ortaya çıkmıştır. Tüm bu buluşlar ile parafin sterik asit ile karıştırılarak ucuz, kaliteli ve kokusuz mumlar üretilmeye başlanmıştır. Günümüzde mum piyasası mumseverlere parafin, soya parafini, balmumu ve yeni trend jel'den üretilen geniş mum seçenekleri sunmaktadır. Bu mumlar sayısız renk, şekil, dizayn ve kokuda üretilmektedirler. Mumlar artık sadece aydınlatma aracı değil ev dekorasyonumuzun vazgeçilmez bir aksesuarıdır.

MÖ 2000’li yıllarda kum, soda ve kayatuzunun sıcakta işlenmesi ile cam işçiliği başladı ve bu alandaki gelişmeler lamba tasarımında bir çığır açtı. 18. yüzyıla kadar cam veya metal hazneli, son dönemde petrol türevi yakıtlı ancak temelde hep aynı prensiple çalışan lambalar ve kandiller yaygın olarak kullanılmıştır. Bunların genel sorunu, çok yoğun koku yaymalarının ötesinde, iyi kalitede renkli görmeyi zorlaştıran turuncu renkte bir ışık vermeleri ve çıkan karbondioksitin ve nemli isin zamanla bacada birikerek ışık çıktısını azaltması idi.

Ülkemizde de eskiden geceleri içlerinde yağ kandilleri bulunan fenerler elde taşınır, varlıklı kişiler bunlarla evlerinin önünü kendileri aydınlatırmış. IV. Murat döneminde yatsı namazından sonra elde fenersiz dolaşmanın yasaklandığı bilinmektedir. Mimar Sinan’ın yaptığı Selimiye Camisi uzun süre gazyağı lambaları ile aydınlatılmış, hatta 1692 yılında lamba yakılması işlemleri sırasında düşen bir yıldırım beş çalışanın ölümüne neden olmuştur.

Yağ lambalarının ışığı sürekli dalgalanıyor, ama mumlara göre daha fazla ışık veriyordu. Alev tabanlı ışık kaynaklarının aydınlatması, lamba içinde kullanılan yanıcının içeriği, yakıcının tipi ve şekli, yakıcıyı çevreleyen hava ve baca geometrisi gibi etkenlerle değişiyordu. Düşük kaliteli ancak pratik ve uzun süreli kullanılabilen bu ışık kaynakları, evlerde mumlar ile birlikte kullanılmıştır. Almanya’da gerçekleştirilen Hefner lambası, alev standardı lambası olarak 1948 yılına kadar bilimsel ölçümlerde kullanılmıştır.

18. yüzyıl sonlarında, sanayileşen birçok ülkede eldeki ışık kaynaklarının parlaklığı ve aydınlatıcılarda kullanılan yakıcıların verimliliği tartışılırken, gaz şirketlerinin baskısı altında gaz lambalarının kullanımı yaygınlaştı. Bu tip lambaların parlaklığı kontrol edilebiliyor, depolama kapasitesine göre uzun süreli çalıştırılabiliyorlar, üstelik daha az bakım gerektiriyorlardı. Gaz lambaları sayesinde akşamları da çalışmak mümkün olmuştu. Ancak o dönemde birçok tiyatro ve gösteri salonunun yanarak kül olmasının nedeninin de gaz lambaları olması dikkat çekicidir.

Uluslararası Aydınlatma Komisyonu’nun (CIE) kurulması da 1900 Paris Uluslararası Gaz Kongresi’nde olmuştur. Ülkemizde ilk kez 1856 yılında Dolmabahçe Sarayı’nın içinde bir gazhane kurularak saray aydınlatılmasında buradan yararlanılmış, elde edilen gaz fazlası ile Sultan Abdülmecid döneminde Beyoğlu bölgesi de aydınlatılmıştır. İstanbul’da zamanla Kuzguncuk, Yedikule, Hasanpaşa gazhaneleri kurularak bu uygulama genişletilmiştir. Sultan II. Abdülhamit’in elektriğin tehlikelerinden çekinmesi, elektrik enerjisinin yerleşmesini biraz geciktirmiştir. 1913 yılında İstanbul Silahtarağa’da ilk elektrik santralinin kurulması ve 1920’lerden sonra yaygın olarak elektrik kullanılmaya başlanmasıyla birlikte aydınlatmada havagazı kullanımı önemini yitirmeye başlamıştır.

Benzer Konular

6 Mart 2015 / ZİYARETÇİİİ Soru-Cevap
31 Mart 2016 / Hazal Can xD Cevaplanmış
11 Haziran 2016 / Misafir Cevaplanmış
9 Mart 2014 / asilce1veda Soru-Cevap
11 Mayıs 2014 / Misafir Soru-Cevap