
Ziyaretçi
Tımar ve iltizam sistemi nedir, aralarındaki farklar nelerdir?
TIMAR (DİRLİK) SİSTEMİ:
MsXLabs.org
Sponsorlu Baglantilar
Osmanlı Devletinde taşra teşkilatının (merkez dışı) temelini tımar (dirlik) sistemi oluşturuyordu. Devlet bazı bölgelerin vergi gelirlerini hizmet veya maaş karşılığı olarak askerlere veya devlet görevlilerine ayırırdı. Bu gelir kaynağına DİRLİK (tımar) denilirdi.
Dirlikler(Tımarlar) 3'e ayrılmıştı.
- HAS: Padişah ve ailesine, sadrazam, vezirler, beylerbeyi ve sancak beylerine verilen geliri 100 bin akçeden fazla dirliklerdir.
- ZEAMET: Savaşta üstün yetenek göstermiş olan tımar sahipleri ile devlet merkezindeki divân çavuşlarına, müteferrika ve kâtipler ile eyalet ve sancaklardaki ileri gelen devlet görevlilerine verilen yıllık vergi geliri 20-100 bin akçe arsındaki dirliklerdir.
- TIMAR: Tımar sistemine göre savaşta sivrilmiş,tımar beyi olma özelliği kazanmış sipahilere verilen 3-20 bin akçe yıllık vergi geliri olan dirliklerdir.
Dirlik sahipleri kendisine verilen toprakları köylüye 50-150 dönümlük topraklar halinde dağıtır. Ve hasat zamanında köylünün yetiştirdiği ürünün vergisini(öşür yada haraç) alırlardı.
Dirlik sisteminde toprağın;
- Mülkiyeti DEVLETE,
- Vergisi DİRLİK SAHİBİNE,
- Kullanım hakkı KÖYLÜYE aittir.
- Toprağı sebepsiz yere terk edenlerden,
- Sebepsiz yere 3 yıl üst üste ekmeyenlerden,
- Sebepsiz yere vergisini vermeyenlerden.
- Köylünün güvenliğini sağlamak,
- Köylünün tohum,gübre vb. ihtiyaçlarını temin etmek,
- Köylünün vergisini en kolay şekilde ödemesini sağlamak
- Devlet Merkezden toplanması son derece zor vergiler böylece toplamış oluyor,
- Devlet bazı görevlilerine maaş vermekten kurtuluyor
- Devlet asker yetiştirmekten kurtuluyor
- Devlet toprakları boş kalmadığından üretim artıyor.
- Tımarlı sipahiler bulundukları yerlerde güvenliği sağlıyor.
İLTİZAM SİSTEMİ:
İltizâm,devlete ait bir gelirin ihale yoluyla şahıslara verilmesidir. 16. yüzyıldan sonra uygulamaya konulan bu sistemde devlete ait bir gelir genellikle 3 yıllık bir süre için açık artırmaya çıkarılır,en yüksek bedeli verene devredilirdi. Bu ihaleyi kazanan kişiye MÜLTEZİM denirdi. Mültezîmlere dirlik sahiplerine verilen haklar tanınmıştı.
NOT: Bu sistemin en önemli yararı devletin acil para ihtiyacını karşılamasıdır.
NOT: Zaman içinde tımar toprakların MUKATAA haline getirilip mültezime verilmesi yaygınlaşmıştır.
TIMARLARIN MUKATAA HALİNE GETİRİLİP MÜLTEZİME VERİLMESİ NE GİBİ OLUMSUZ SONUÇLAR DOGURMUŞTUR?
- Mültezîm baskısı altında kalan halkın vergisini ödeyememesine ve toprağını terk etmesine neden olmuştur.
- İltizamların genellikle o bölgedeki zengin ve güçlü kişiler olan AYANlara verilmesiyle, taşradaki ayanlar güç kazanmaya başlamışlar ve devlete baş kaldırmışlardır.
- Tımar toprakların iltizama verilmesiyle, valiler eskiden tımarlı sipahiye yaptırdıkları güvenlik ve askerlik hizmetini, SARICA SEKBAN denilen kapılarında besledikleri askerlere yaptırmaya başladılar. Barış döneminde veya beylerinin tayini çıktığında işsiz kalan ve LEVENT adını alan bu insanlar eşkıyalık yaparak karınlarını doyurmaya başladılar.
İDARİ TEŞKİLAT
Osmanlı ülkesi idari bakımdan EYALETLERE, eyaletler SANCAKLARA, Sancaklar KAZALARA, kazalar da TIMARLI NAHİYELERİNE ayrılmıştı.
EYALETLER (BEYLERBEYİLİK):
Eyaletlerin başında BEYLERBEYİ bulunuyordu. Eyalet içinde beylerbeyinin bulunduğu sancak PAŞA SANCAĞI adıyla anılırdı. Beylerbeyi Divan-ı Hümayûnun küçük bir kopyası olan "Eyalet divanı"nın başıydı.Osmanlı Devleti’nde ilk Beylerbeyilik RUMELİ BEYLERBEYİLİĞİ olup,Sultan I. Murat döneminde merkezi MANASTIR’da kurulmuş ve Rumeli’de yönetimin kolaylaşması amacı taşımıştır.
Eyalet Divanının üyeleri şunlardır:
- Beylerbeyi: Eyaletin ve eyalet divanının başıydı. Hizmetinde KAPU HALKI denilen çok sayıda görevli ve asker bulunurdu. Beylerbeyi tayini çıktığında kapu halkını da beraberinde götürürdü.
- Beylerbeyi Kethüdası: Beylerbeyinin yardımcısıydı.
- Eyalet Defterdarı: Eyaletin mâli işlerinden sorumluydu.
- Eyalet Kadısı: Eyaletin yargı, belediye, noterlik vb. işlerinden sorumluydu.
- Eyalet subaşısı: Bugünkü emniyet müdürü gibidir. Suçluların takibi ve yakalanmasında, kadı tarafından verilen hükümlerin uygulanmasından ve merkezden gelen emirlerin uygulanmasından sorumludur.
- Saliyaneli (Yıllıklı) Eyaletler: Bu eyaletlerde tımar sistemi uygulanmaz, vergiler yıllık olarak toplanırdı. Mısır, Habeş, Bağdat, Basra, Yemen, Tunus, Cezayir, Trablus salyaneli eyaletlerdendi.
- Saliyanesiz (Yıllıksız) Eyaletler: Tımar (dirlik) sisteminin uygulandığı eyaletlerdir. Bu eyaletlerdeki topraklar has,zeamet ve tımar olarak ayrılmıştır.Merkeze yakın eyaletlerdir. Rumeli, Budin, Anadolu, Karaman, Dulkadir, Sivas, Erzurum, Diyarbakır, Halep, Şam, Trablusşam salyanesiz eyaletlerdendir.
3) KAZALAR: Hem adlî hem de idarî birimdir. Kazaların başında yönetici olarak KADI bulunurdu.
İMTİYAZLI HÜKÜMETLER: Osmanlı devletinin hakimiyetini tanıyan Kırım Hanlığı, Mekke Emirliği, Eflak, Boğdan ve Erdel Beylikleri,Sakız Cumhuriyeti imtiyazlı yönetimlerdi. Bunlar iç işlerinde serbest olup, yöneticileri Osmanlı tarafından kendi soyluları arasından atanırdı. Bu hükümetlerden Kırım Hanlığı ve Mekke Emirliği dışındakilerden yıllık belli bir vergi alınırdı.
TAŞRA TEŞKİLATINDAKİ DİĞER GÖREVLİLER
- Muhtesib: Çarşı ve pazar denetlemesi yapardı.Satılan mal ve fiyatları kontrol ederlerdi (zabıta) .
- Kapan Emirleri: Şehirlere gelen sebze-meyvenin toplandığı yerlere "kapan" denirdi. Kapan emiri buraya gelen malın vergilendirilmesini sağlardı (Hal müdürü).
- Beytülmal Emini: Herhangi bir yerleşim yerinde kamuya ait çıkarları korumakla görevliydi.
- Gümrük ve Bac Eminleri: Kasaba ve şehirlerde sanat ve ticaretle ilgili vergileri toplarlardı.
1864'te yayınlanan "Vilayet Nizamnamesi" ile ülke idarî bakımdan yeniden teşkilatlandırıldı.Buna göre taşra yönetimi vilayet, liva (sancak), kaza ve köy birimlerine ayrıldı. Livaların yönetimi MUTASARRIF'lara verildi.
1871'de kaza ve köy arasına NAHİYELER eklendi, bunların başına nahiye müdürleri seçimle getiriliyordu.
MAHALLİ TEŞKİLAT
Mahalle veya köy cemaatinin önde gelen kişisi İMAM'dır. İmam cemaatin isteğiyle belirlenir ve kadı'nın onayıyla göreve başlardı.
Mahalle ve köy halkının ortaklaşa karşıladığı giderler şunlardır:
- Cami,okul,çeşme gibi yapıların onarımı ve ihtiyaçlarının karşılanması,
- İmam, müezzin, muallim gibi görevlilerin ücretlerinin ödenmesi,
- Divan-ı Hümayûn tarafından olağanüstü durumlarda konulan AVARIZ adı verilen vergilerin ortaklaşa ödenmesi.
Son düzenleyen Safi; 7 Mart 2017 05:03