Arama

Brezilya'nın tarihçesi hakkında bilgi verir misiniz?

En İyi Cevap Var Güncelleme: 16 Şubat 2014 Gösterim: 1.706 Cevap: 1
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
15 Şubat 2014       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Brezilya tarihi hakkında bilgi verir misiniz?
Brezilya'nın tarihçesini anlatır mısınız?
EN İYİ CEVABI Mira verdi
Tarihçe

Sponsorlu Bağlantılar
Amerika'nın keşfinden sonra, İspanya ile Portekiz yeni keşfedilen topraklan paylaştı­lar. Dünya haritası üstünde boydan boya çizi­len bir çizginin doğusu Portekiz'in, geri kalanı ise İspanya'nın oldu. Güney Amerika'nın bu çizginin doğusunda kalan bölümü bugünkü Brezilya'nın kapladığı topraklardı. Bu payla­şımdan sonra Portekizliler bu bölgeye yerleş­tiler.
1500'de Pedro Âlvares Cabral adında Por­tekizli bir kaptan Güney Afrika yoluyla Doğu
Hint Adaları'na gitmek amacıyla yelken açtı. Ama iyice batıya açılarak, gideceği yönden çok uzaklaştı ve karşısına Güney Amerika anakarası çıktı. Cabral buralara Portekiz kralı adına el koydu ve Terra da Santa Cruz (Kutsal Haç Topraklan) adını verdi. Sonralan, kırmızı boya yapımında kullanılan kırmızı pau-brasil ağacının yetişmesi nedeniyle adı Brezil­ya olarak değiştirildi. 1501'de Brezilya kıyıla­rını dolaşan Amerigo Vespucci'den sonra, bölgede umulduğu gibi altın bulunmayışı bir süre için ilginin azalmasına yol açtı.
Portekizliler 1533'e kadar Brezilya'yı tam olarak sömürgeleştirmediler. Daha sonra kra­la yakın kişilere toprak verilerek yeni yerle­şim bölgeleri kuruldu ve doğrudan Portekiz kralına bağlı bir genel valilik oluşturuldu. Za­manla Brezilya büyük bir şeker, altın ve el­mas üreticisi oldu. Bu arada Portekizliler ba­tıda And Dağları'na, güneyde Rio de la Plata' ya, kuzeyde Amazon bölgesine kadar yayıl­dılar.
Avrupa'da 1804-15 yılları arasındaki Na­polyon Savaşları döneminde Fransızlar Por­tekiz'i işgal edince, Portekiz veliahtı Brezilya' ya sığındı. Kral ailesi İngiliz savaş gemileri eşliğinde 1808'de Rio de Janeiro'ya çıktı. Rio de Janeiro artık Portekiz'in başkenti Lizbon' un yerini almıştı. Napolyon'un 1815'teki ye­nilgisinden sonra bu bölge tıpkı Portekiz gibi bir krallık oldu ve Brezilya ile Portekiz eşit konumda iki ülke sayıldı. Kral, oğlu Dom Ped-ro'yu Brezilya'da bırakarak 1821'de Portekiz' e döndü. Bu arada Portekizliler ile Brezilya­lılar arasında sürtüşmeler artmış, Brezilya'yı yeniden sömürgeleştirme eğilimi belirmişti. Buna karşı çıkan Dom Pedro 7 Eylül 1822'de Brezilya'nın bağımsızlığını ilan ederek impa­ratorluk tacını giydi. Portekiz Brezilya'nın bağımsızlığını 1825'te tanıdı. Böylece, Güney Amerika'nın İspanyolca konuşulan ülkelerin­den farklı olarak, Brezilya bağımsızlığını kansız bir yolla elde etmiş oldu.
Kısa süre sonra ülkede iç karışıklıklar arttı; Arjantin ile Brezilya arasında savaş çıktı. Savaştan sonra, 1831'de kral tahtını beş ya­şındaki oğluna bırakarak çekildi. Çocuk kral 15 yaşındayken II. Dom Pedro adıyla resmen tahta çıkıncaya kadar karışıklıklar sürdü. II. Pedro halkı ve ülkesiyle yakından ilgilenen akıllı ve bilgili bir yöneticiydi. Yak­laşık yarım yüzyıl süren yönetimi sırasında başlıca toplumsal ve ekonomik sorunları çöz­meye çalıştı. 1831'de köle ticareti kaldırıldı. Köleliğin bütünüyle ortadan kaldırılması ise ancak 1888'de oldu. Ne var ki, köleliğin kaldı­rılması üzerine toprak sahipleri arasında te­dirginlik ve hoşnutsuzluk arttı. Ordu ile kili­senin de kraldan desteğini çekmesi üzerine, 1889'da II. Dom Pedro babası gibi tahttan çe­kilmek zorunda kaldı. Pedro'nun Avrupa'ya sürgüne gönderilmesiyle, imparatorluk döne­mi sona erdi. Bu kez Brezilyalılar ülkelerin­de cumhuriyet ilan ettiler.
Çağdaş Brezilya'da halkın temsilcilerinden oluşan bir meclis ile her eyaletin temsilcilerin­den oluşan bir senato vardır. Cumhurbaşkanı altı yıllık süre için seçilir.
Cumhuriyetin kurulduğu 19. yüzyıl sonla­rından bu yana Brezilya yönetiminde ordu ağırlığını hep duyurdu ve 1930'a kadar orduda bazı başarısız ayaklanma girişimleri oldu. 1930'da gerçekleştirilen bir askeri darbeden sonra başa getirilen Getülio Vargas ülkeyi 1930'dan 1945'e kadar yönetti. Demokrasiyi tümüyle ortadan kaldıran yeni bir anayasayı yürürlüğe koydu. Sonunda bir askeri darbe ile diktatörlüğüne son verildi.
1946'da yeni bir anayasa kabul edildi. 1950'de bu kez seçimle devlet başkanı olan Vargas, 1954'te bir grup subayın baskısıyla devlet başkanlığından uzaklaştırıldı. Bundan sonraki 10 yılda hızlı bir ekonomik gelişme hedeflenerek, bağımsız bir dış siyaset yürütül­meye çalışıldı. Ne var ki, ordu 1964'te ülke yönetimini yeniden ele geçirdi. 1970'lerin so­nuna doğru sivillerin yönetimde daha fazla söz sahibi olabilmesi için bazı reformlar yapıl­dı ve 1984'te sivil bir başkan seçildi.
1970'lerin ortalarında petrol fiyatlarının hızla yükselmesi Brezilya ekonomisini olum­suz yönde etkiledi. Petrol giderlerini kısmak için, ülkede üretilen motorlu araçlarda yakıt olarak kullanılmak üzere şekerkamışından alkol üretimine başlandı. Tarım ve sanayi ala­nındaki gelişmelere karşın, bugün Brezilya'da enflasyon ve dış borçlar başta olmak üzere birçok ekonomik sorun vardır.
19. yüzyılda kurulduğundan beri sık sık askeri darbelere ve askeri yönetimlere sahne olan Brezilya'da Ocak 1985'te yapılan seçimleri kazanan muhalefetin adayı Tancredo de Almeida Neves daha göreve başlayamadan Ni­san 1985'te öldü. Bu nedenle sivil yönetimin ilk devlet başkanlığı görevini Neves'in yardımcısı Jose Sarney üstlendi. Sarney yönetimi ülke ekonomisini düzeltmek üzere bir önlem­ler paketini uygulamaya koydu. Önceliği eko­nomik büyüme ile sosyal adalete veren ve enf­lasyonu önlemeyi amaçlayan bu program başa­rılı olmadı. 1986'da yapılan Ulusal Kongre se­çimlerini iktidar partisi kazandıysa da, ekono­mik bunalım yönetimi güç durumda bıraktı.
Ekim 1988'de yeni anayasa kabul edildi. Kasım 1989'da yapılan başkanlık seçimlerini Fernando Collor de Mello kazandı. De Mello Mart 1990'da görevi devraldıktan sonra, Col­lor Planı olarak anılan yeni ekonomik önlem­ler paketini uygulamaya koydu. Ama bu plan da hayat pahalılığını önleyemediği gibi, eko­nomik durgunluğun şiddetlenmesine de yol açtı. Bunun üzerine Collor II olarak bilinen yeni bir plan uygulamaya kondu. Parlamento­dan ve iş çevrelerinden yeterli desteği bula­mayan bu plan da başarısız oldu. Ülke içinde yaşanan bu sıkıntılara karşın, dünyanın en borçlu ülkelerinden biri olan Brezilya'ya, dış borçlarını ödemede bazı kolaylıklar sağlandı.
Ekonomik planların başarısızlığına Collor' un aile bireylerinin adlarının yolsuzluğa ka­rışması eklenince, başkanın saygınlığı sarsıldı. Başkana karşı muhalefet giderek yükseldi. Parlamentoda oluşturulan soruşturma komi­tesi Collor'u, rüşvet almaya göz yummak, nü­fuzu kötüye kullanmaya sessiz kalmak gibi pasif yolsuzluklarla suçladı. 26 Ağustos 1992'de yüz binlerce kişi sokaklara dökülerek
başkanın istifasını istedi. 28 Ağustos'ta soruş­turma komitesinin suçlu bulması üzerine, Collor'a görevden el çektirildi.


Son düzenleyen Mira; 16 Şubat 2014 15:40 Sebep: Soru düzenlendi.
Mira - avatarı
Mira
VIP VIP Üye
16 Şubat 2014       Mesaj #2
Mira - avatarı
VIP VIP Üye
Bu mesaj 'en iyi cevap' seçilmiştir.
Tarihçe

Sponsorlu Bağlantılar
Amerika'nın keşfinden sonra, İspanya ile Portekiz yeni keşfedilen topraklan paylaştı­lar. Dünya haritası üstünde boydan boya çizi­len bir çizginin doğusu Portekiz'in, geri kalanı ise İspanya'nın oldu. Güney Amerika'nın bu çizginin doğusunda kalan bölümü bugünkü Brezilya'nın kapladığı topraklardı. Bu payla­şımdan sonra Portekizliler bu bölgeye yerleş­tiler.
1500'de Pedro Âlvares Cabral adında Por­tekizli bir kaptan Güney Afrika yoluyla Doğu
Hint Adaları'na gitmek amacıyla yelken açtı. Ama iyice batıya açılarak, gideceği yönden çok uzaklaştı ve karşısına Güney Amerika anakarası çıktı. Cabral buralara Portekiz kralı adına el koydu ve Terra da Santa Cruz (Kutsal Haç Topraklan) adını verdi. Sonralan, kırmızı boya yapımında kullanılan kırmızı pau-brasil ağacının yetişmesi nedeniyle adı Brezil­ya olarak değiştirildi. 1501'de Brezilya kıyıla­rını dolaşan Amerigo Vespucci'den sonra, bölgede umulduğu gibi altın bulunmayışı bir süre için ilginin azalmasına yol açtı.
Portekizliler 1533'e kadar Brezilya'yı tam olarak sömürgeleştirmediler. Daha sonra kra­la yakın kişilere toprak verilerek yeni yerle­şim bölgeleri kuruldu ve doğrudan Portekiz kralına bağlı bir genel valilik oluşturuldu. Za­manla Brezilya büyük bir şeker, altın ve el­mas üreticisi oldu. Bu arada Portekizliler ba­tıda And Dağları'na, güneyde Rio de la Plata' ya, kuzeyde Amazon bölgesine kadar yayıl­dılar.
Avrupa'da 1804-15 yılları arasındaki Na­polyon Savaşları döneminde Fransızlar Por­tekiz'i işgal edince, Portekiz veliahtı Brezilya' ya sığındı. Kral ailesi İngiliz savaş gemileri eşliğinde 1808'de Rio de Janeiro'ya çıktı. Rio de Janeiro artık Portekiz'in başkenti Lizbon' un yerini almıştı. Napolyon'un 1815'teki ye­nilgisinden sonra bu bölge tıpkı Portekiz gibi bir krallık oldu ve Brezilya ile Portekiz eşit konumda iki ülke sayıldı. Kral, oğlu Dom Ped-ro'yu Brezilya'da bırakarak 1821'de Portekiz' e döndü. Bu arada Portekizliler ile Brezilya­lılar arasında sürtüşmeler artmış, Brezilya'yı yeniden sömürgeleştirme eğilimi belirmişti. Buna karşı çıkan Dom Pedro 7 Eylül 1822'de Brezilya'nın bağımsızlığını ilan ederek impa­ratorluk tacını giydi. Portekiz Brezilya'nın bağımsızlığını 1825'te tanıdı. Böylece, Güney Amerika'nın İspanyolca konuşulan ülkelerin­den farklı olarak, Brezilya bağımsızlığını kansız bir yolla elde etmiş oldu.
Kısa süre sonra ülkede iç karışıklıklar arttı; Arjantin ile Brezilya arasında savaş çıktı. Savaştan sonra, 1831'de kral tahtını beş ya­şındaki oğluna bırakarak çekildi. Çocuk kral 15 yaşındayken II. Dom Pedro adıyla resmen tahta çıkıncaya kadar karışıklıklar sürdü. II. Pedro halkı ve ülkesiyle yakından ilgilenen akıllı ve bilgili bir yöneticiydi. Yak­laşık yarım yüzyıl süren yönetimi sırasında başlıca toplumsal ve ekonomik sorunları çöz­meye çalıştı. 1831'de köle ticareti kaldırıldı. Köleliğin bütünüyle ortadan kaldırılması ise ancak 1888'de oldu. Ne var ki, köleliğin kaldı­rılması üzerine toprak sahipleri arasında te­dirginlik ve hoşnutsuzluk arttı. Ordu ile kili­senin de kraldan desteğini çekmesi üzerine, 1889'da II. Dom Pedro babası gibi tahttan çe­kilmek zorunda kaldı. Pedro'nun Avrupa'ya sürgüne gönderilmesiyle, imparatorluk döne­mi sona erdi. Bu kez Brezilyalılar ülkelerin­de cumhuriyet ilan ettiler.
Çağdaş Brezilya'da halkın temsilcilerinden oluşan bir meclis ile her eyaletin temsilcilerin­den oluşan bir senato vardır. Cumhurbaşkanı altı yıllık süre için seçilir.
Cumhuriyetin kurulduğu 19. yüzyıl sonla­rından bu yana Brezilya yönetiminde ordu ağırlığını hep duyurdu ve 1930'a kadar orduda bazı başarısız ayaklanma girişimleri oldu. 1930'da gerçekleştirilen bir askeri darbeden sonra başa getirilen Getülio Vargas ülkeyi 1930'dan 1945'e kadar yönetti. Demokrasiyi tümüyle ortadan kaldıran yeni bir anayasayı yürürlüğe koydu. Sonunda bir askeri darbe ile diktatörlüğüne son verildi.
1946'da yeni bir anayasa kabul edildi. 1950'de bu kez seçimle devlet başkanı olan Vargas, 1954'te bir grup subayın baskısıyla devlet başkanlığından uzaklaştırıldı. Bundan sonraki 10 yılda hızlı bir ekonomik gelişme hedeflenerek, bağımsız bir dış siyaset yürütül­meye çalışıldı. Ne var ki, ordu 1964'te ülke yönetimini yeniden ele geçirdi. 1970'lerin so­nuna doğru sivillerin yönetimde daha fazla söz sahibi olabilmesi için bazı reformlar yapıl­dı ve 1984'te sivil bir başkan seçildi.
1970'lerin ortalarında petrol fiyatlarının hızla yükselmesi Brezilya ekonomisini olum­suz yönde etkiledi. Petrol giderlerini kısmak için, ülkede üretilen motorlu araçlarda yakıt olarak kullanılmak üzere şekerkamışından alkol üretimine başlandı. Tarım ve sanayi ala­nındaki gelişmelere karşın, bugün Brezilya'da enflasyon ve dış borçlar başta olmak üzere birçok ekonomik sorun vardır.
19. yüzyılda kurulduğundan beri sık sık askeri darbelere ve askeri yönetimlere sahne olan Brezilya'da Ocak 1985'te yapılan seçimleri kazanan muhalefetin adayı Tancredo de Almeida Neves daha göreve başlayamadan Ni­san 1985'te öldü. Bu nedenle sivil yönetimin ilk devlet başkanlığı görevini Neves'in yardımcısı Jose Sarney üstlendi. Sarney yönetimi ülke ekonomisini düzeltmek üzere bir önlem­ler paketini uygulamaya koydu. Önceliği eko­nomik büyüme ile sosyal adalete veren ve enf­lasyonu önlemeyi amaçlayan bu program başa­rılı olmadı. 1986'da yapılan Ulusal Kongre se­çimlerini iktidar partisi kazandıysa da, ekono­mik bunalım yönetimi güç durumda bıraktı.
Ekim 1988'de yeni anayasa kabul edildi. Kasım 1989'da yapılan başkanlık seçimlerini Fernando Collor de Mello kazandı. De Mello Mart 1990'da görevi devraldıktan sonra, Col­lor Planı olarak anılan yeni ekonomik önlem­ler paketini uygulamaya koydu. Ama bu plan da hayat pahalılığını önleyemediği gibi, eko­nomik durgunluğun şiddetlenmesine de yol açtı. Bunun üzerine Collor II olarak bilinen yeni bir plan uygulamaya kondu. Parlamento­dan ve iş çevrelerinden yeterli desteği bula­mayan bu plan da başarısız oldu. Ülke içinde yaşanan bu sıkıntılara karşın, dünyanın en borçlu ülkelerinden biri olan Brezilya'ya, dış borçlarını ödemede bazı kolaylıklar sağlandı.
Ekonomik planların başarısızlığına Collor' un aile bireylerinin adlarının yolsuzluğa ka­rışması eklenince, başkanın saygınlığı sarsıldı. Başkana karşı muhalefet giderek yükseldi. Parlamentoda oluşturulan soruşturma komi­tesi Collor'u, rüşvet almaya göz yummak, nü­fuzu kötüye kullanmaya sessiz kalmak gibi pasif yolsuzluklarla suçladı. 26 Ağustos 1992'de yüz binlerce kişi sokaklara dökülerek
başkanın istifasını istedi. 28 Ağustos'ta soruş­turma komitesinin suçlu bulması üzerine, Collor'a görevden el çektirildi.


theMira

Benzer Konular

1 Aralık 2013 / Misafir Soru-Cevap
20 Nisan 2014 / Misafir Soru-Cevap
6 Aralık 2011 / Misafir Soru-Cevap
2 Mart 2012 / Ziyaretçi Soru-Cevap