Ziyaretçi
Anarşizme göre nasıl bir düzen olmalıdır neyi hedefler?
Anarşizm
; devletin, hükümetin, özel mülkiyetin, dinin, ailenin ortadan kaldırılmasını savunan ideoloji ve öğretidir. Örgütlenmiş tüm kurumları, bir sömürü ve kötülük aracı olarak gördüğü için bunların topluca ortadan kaldırılmasını, kişisel özgürlükleri sağlayan bir çözüm yolu olarak görür. Anarşistlere göre, tarih boyunca denenen her tür yönetim, azınlıkların çoğunlukları ezmesi sonucunu doğurmuştur. O halde kişinin hukuksal, toplumsal ve ekonomik ilişkilerin sınırsız özgürlüğünü sağlamak için tek koşul, devleti ve devletle birlikte oluşan öteki yapma kurumları (hükümet, hukuk, polis, asker, aile vb) ortadan kaldırmaktır. Tarih içinde yapılan devrimler gerçekte bir despotizmi yıkıp yerine başka bir despotizm koymaktan öteye geçememiştir. Toplumsal yaşam, özgür insanların kendi istekleriyle oluşturdukları birliklerle düzenlenecektir. Çünkü insan iyi huylu ve toplumsal bir canlıdır. Çıkarlarını en iyi kendisi değerlendirir; bunu değerlendirmede devlete hiç gerek yoktur. Toplumun bazı üstyapı kurumlarına karşı benzer tavırları nedeniyle anarşizm ve ihtilalci sosyalizm ilk bakışta birbirlerine benzer gibi görünüyorsa da, gerek kuramda, gerek uygulamada işçi sınıfının tarihsel rolünü yadsıdığı için anarşistler daha 1864’te yapılan Birinci Enternasyonal’ de komünistlerden ayrılmışlardı. 1882′ de ise Anarşist Enternasyonalin Manifestosu’ nu ilan ettiler.Sponsorlu Baglantilar
Anarşizmin kuramsal kurucuları İngiliz William Godwin (1756-1836), devleti kabul etmeyişiyle anarşistlerin içine sokulur. Alman Max Stirner (1806-1856), Felsefi Anarşizm’in temsilcisidir. P.J. Proudhon (1809-1865), ilk kez kendine anarşist adını veren düşünürdür. Ancak anarşist, düzenin barışçı yollarla ve evrimle gerçekleştirilmesinden yanadır. Rus Prensi Peter Kropotkin (1842-1921) bir Komün-Anarşizmi oluşturdu. Rus yazarı Lev Tolstoy (1828-1910), Hristiyan Anarşizmi’ni temsil ediyordu. İlk uluslararası devrimci anarşist örgütünü kuran Michael Bakunin (1814-1876) kuramcı olmaktan çok bir polemikçi, bir kışkırtıcıydı, ancak anarşizmin en tanınan önderi oldu. Eylem Propagandası ile bir dizi politik eylem ve sabotaja neden oldu. Amerikan anarşistlerinden Benjamín Tucker ise kurulacak anarşist düzenin kurallarını yöntemli biçimde gösterenlerden biri oldu. 19. yüzyılda Avrupa’yı sarsan bir anarşizmin eylem ve sabotajları sonucu Rus Çarı III. Aleksander, İtalyan Kralı I. Umberto, Avusturya İmparatoriçesi Elizabeth, Fransa Başkanı Sadi Cornat, ABD Başkanı McKinley ve bazı devlet adamları öldürüldü. Anarşizm 20. yüzyılın başında önemini yitirmeye başlayarak, sendikalizme kaynaklık etmeye başladı. Ancak birçok ülke anarşizmi yasalarla yasakladı. Düşünce kaynaklığı yaptığı sendikalizm ise Birinci Dünya Savaşı sırasında uygulanan politikayla etkisini yitirdi. 1960’lardan başlayarak birçok ülkede, düşünce ve hak arama öncülüğünü yükümlenen devrimci öğrenci hareketleri içinde anarşizm yeniden kendinden söz ettirmeye başladı.
Yunanca’’da anorkhos yöneticisiz, anarkhia ise yönetim otoritesinin bulunmaması demektir. Anarşizm, devleti bireylerin özgür gelişimi açısından engelleyici ve zararlı, toplumsal yaşamın düzenlenmesi açısından da gereksiz bularak reddeden düşünce okulu ve siyasal akımdır. Köktenci bir özgürlükçülük anlayışım savunan Anarşizm’in, bireyci ve kolektivist olmak üzere iki türü vardır. Kolektivist Anarşizm, Anarko-Komünizm ve Anarko-Sendikalizm diye ikiye ayrılabilir. 18.yy Aydınlanma felsefesinden kaynaklanan Anarşizm, 19.yy da ortaya çıkmıştır, ilk önemli anarşist düşünür, William Godvin’dir (1756-1836). Anarşizm terimini kullanmayan, devletin en büyük kötülük kaynağı olduğunu savunan Godwin’e göre, özgür bir toplum, tartışma ve inandırma yöntemleriyle kurulabilecektir. Anarşizm’in bireyci türünün ilk temsilcisi, Alman filozofu Max 'Sümer’dir- (1806-1856). Sol Hegelciler çevresinden olan Stimer, bireyin özgürlüğünü ve bireyselliğini kazanması yoluyla yabancılaşmanın üstesinden gelinebileceğini savunmuştur. Ona göre bunun en büyük engeli, bireyi sürekli olarak sınırlayan ve baskı altında tutan devlettir.
Anarşist adını benimseyen ilk düşünür, 1809-1865 arasında yaşamış olan Fransız Ütopik Sosyalistlerimden Pierre Joseph Proudhon' dur. Godwin gibi devlete karşı çıkan Proudhon, temel olarak “mülkiyet” kavramına cephe almış; “kapitalizm ”i de en adaletsiz mülkiyet sistemi olarak değerlendirmiştir. Proudhon, “karşılıkçılık” (mutualisme) yoluyla, özgür bir toplum düzeninin kurulmasını savunmuştur. Anarko-komünizm, asıl Rus düşünürlerinin ürünüdür, insanın ancak toplum içinde insan olabileceğini ve her bir kişinin özgürlüğü için herkesin özgürlüğünün sınır değil, varlık koşulu olduğunu söyleyerek devletin ortadan kaldırılmasını savunan Bakunin'den sonra Prens Kropotkin (1842-1921), Anarşizm’in amaçlarına erişilmesi için, hem barışçı yollan, hem de gerekirse şiddeti salık vermiştir. Anarşist gelenek içinde, nihilist Neçayev’in- devlet büyüklerine karşı düzenlenecek suikast taktiklerinden, ünlü romancı Tolstoy’un barışçı ve dinci yöntemlerine dek geniş bir çeşitlilik vardır.
Rus Anarşistleri, 1905 ve 1917 devrimlerinde etkin rol oynamışlardır. 1917’de Anarşist Dernekler Federasyonu kurulmuştur. Başlangıçta Sovyetler’e katılan ve Geçici Kerenski Hükümeti’ne karşı Bolşevikler’le işbirliği yapan Anarşistler, 1919’daki Nabat Kongresi’nde Sovyetler’den ayrılma karan almışlardır. İç Savaş sırasında, kimi zaman Bolşevikler’e karşı, kimi zaman da Bolşevikler’den yana dövüşmüşlerdir. 1921 Kronstadt Ayaklanmasından sonra Sovyetler Birliği’nde Anarşizm yasaklanmış ve bastırılmıştır. Avrupa’da sendikalar içinde etkinlik gösteren Anarşistler ise, 1922’de Berlin’de bir Anarko-Sendikalist Enternasyonal kurmuşlardır. Nazi-ler’in iktidara gelmesi üzerine, 1932’de Amsterdam’a taşman bu örgüt, İspanya İç Savaşı sırasında Madrid’de üslenmiş; 1939’da Franco’ nun yönetimi ele geçirmesi üzerine Stockholm’e taşınmıştır. Sendikalar dışındaki uluslararası anarşist örgütlenmeler ise kısa ömürlü olmuştur.
Hangi şekilde olursa olsun otorite ve düzenin gereksiz olduğunu ileri süren siyasî doktrin veya akım. Esas itibariyle anarşizm, Devlet'e düşmanlık şeklinde ortaya çıkmış İse de, Örgüttü sosyal ve dini otoriteye karşı olmasıyla da İlgi çekmiştir. Anarşizm insan hayatında iş birliği ve karşılıklı yardımlaşmanın imkân dahilinde olduğunu savunarak zorla İş birliğine yahut dışsal zorlama tehdidine cephe almıştır. Anarşizmi genci olarak devlet karşısında bir görüş olarak kabul etsek de, kendi İçinde farklı kollara ayrılmıştır. Bireyci anarşizm, maddî araçların mülkiyetini herkese tanırken, komünist anarşizm, mülkiyetin gönüllü gruplarca yönetilmesini savunur. Başlıca İki düstur üzerinde duran anarşizm, toplumun yönetime ihtiyacı olmadığını ve hiç bir yönetimin gerçekten ve bireylerin rızası alınmadıkça meşru olamayacağını savunur. İlk ciddi anarşistler hükümetsiz bir toplum kurma düşüncesinde olan Proudhon gibi Fransız sendikalist teorisyenlerdi. Proudhon, devletin özel sektörden fazla güvenilecek tarafı olmadığını, mülkiyetin hırsızlık olduğunu, insanlığın ancak devlet istibdadının ve kapitalizmin sona erdirileceği gün özgürlüğe kavuşacağını savunmuştur. Bununla birlikte anarşizm bir çok siyasî öğretiyi içinde barındırır. Bunun tipik örneği, sonunda devletin eriyip gideceğini savunan Marksizmdir.
Teorik olarak anarşizm, özgürlüğün mutlak olduğu ve hiç kimsenin özgürce razı olmadıkça hiç bir otoriteye boyun eğmeye mecbur edilemeyeceği yolundaki ahlakî varsayıma dayalıdır. Uygulamasını el birliğiyle çalışma ve karşılıklı yardımlaşmaya adanmış gönüllü birlikleri örgütleme için elverişli bir dizi varsayımda arar. Bu varsayımlar, anarşizmin büyük ölçekli sanayinin gelişmediği bir ortamda geçerli olduğuna İşaret eder. Anarşizmin temel düşüncesi doğrudan demokrasi fikri ile sanayi birimlerinde doğrudan katılım fikrinin sıkı bir işbirliğini sergiler. Anarşizm, ferdi sınırlayan bütün güçlerin ortadan kaldırılmasını savunur. Bütün "yabancılaşma" biçimlerine karşı çıkar. Dinlerin bütün uygulamalarının baskıcı olduğunu, genel seçimler yoluyla bile olsa, siyasî otoritenin devlet tiranlığınayol açacağını, toplumsal kurumlara süreklilik sağlayan kuralların insanları köleleştireceğini söyler. Günümüzde, XIX.yüzyıl sonlarındaki eli bombalı anarşist görüntüsü, kelimenin felsefi anlamına ağırlık veren ülkelerde kaybolmuştur. Fakat Türkiye gibi Batılı kavramları geriden takip et mckle yet inen ülkelerde anarşist ve anar-şizm terimleri bir siyasi düşünce sansürünün aleti durumundadır. Gerçekte anarşizmi ka-rakteri/.e eden aşın eşiilikçitik ve mutlak Özgürlük fikridir. Bu fikirlere bağlananlar zaman zaman radikal sosyalist veya Marksist gruplar içinde yer alırlar. Daha ılımlı olanlarıysa sanayinin tam demokratik işleyişi görüşünün savunmasını üstlenirler.
Anarşizm eylemci yanıyla Bakimin (1814-1876), barışçı yanıyla İse Kropotkin (1842-1921) tarafından savunulmuştur. Anarşizm XlX.yüzyılın son otuz yılında Fransa, Rusya, İspanya ve İtalya'da aydın gruplar vasıtasıyla önemli etkiler yapmıştır. Bireyci anarşizmin en Önemli eserini Max Stirner yazmış ve Marks tarafından Alman İdeolojisi adlı ese-rindeşîddelle eleştirilmiştir. Anarşizmin, anlayış olarak çok eski bir tarihi olmasına karşın maddî ve felsefî ilkelerini Fransız ihtilaliyle birlikte bulmuştur. Kropotkin'in "toplumun üyeleri arasındaki ortak anlaşma ile yürütüleceğini" söylediği saf anarşizmin ütopik rüyası, Fransa ve ingiltere'de oldukça güçlü olan Anarcho-Sendikalistleri etkilemiştir. Onlar devrimci sendikayı hem bir mücadele organı, hem de anarşist sistemin üzerine kurulacağı bir temel olarak görüyorlardı. Bakunin'lc birlikte eylemci ve suikastçı bir yola giren anarşizm günümüzde aşın sol ya da bazı yerlerde aşın sağ çevresinde öbeklenen küçük ve gizli gruplar arasında faaliyet alanı bulmaktadır. Kuvvete başvurulmadan kapitalizmin yıkılamayacağıni anlayan anarşistler, İhtilâli ana hedef olarak seçmişlerdir. Çağımızda 1968'dc patlak veren öğrenci olayları tipik anarşist hareketler şeklinde ortaya çıkmıştır. Bu hareketlerde komünistler, anarşist eğilimleri amaçları için kullanmışlardır.
Derleme....
Son düzenleyen Jumong; 26 Ağustos 2016 09:02

Anarşizm nedir ve amaçları nelerdir?
