Arama

Sera Etkisi

Güncelleme: 14 Temmuz 2012 Gösterim: 37.669 Cevap: 5
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
22 Kasım 2007       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Sera Etkisi
Dünya üzerine düşen güneş ışınlarından çok, dünyadan yansıyan güneş ışınlarıyla ısınır. Bu yansıyan ışınlar başta karbondioksit, metan ve su buharı olmak üzere atmosferde bulunan gazlar tarafından tutulur, böylece dünya ısınır. Işınların bu gazlar tarafından tutulmasına da sera etkisi denir. Atmosferde bu gazların miktarının artması ısınmayı artırır.
Günümüzdeki tehlike, karbondioksit ve diğer sera gazlarinin miktarındakı artışın bu doğal sera etkisini şiddetlendirmesinde yatmaktadır. Binlerce yıldır dünyamızdakı karbon kaynakları kararlı kalırken, şimdi modern insanoğlu aktiviteleri, fosil yakıtlarn kullanımı, ormanların yokoluşu, aşırı tarım yapılması, atmosfere büyük miktarlarda karbondioksit ve diger sera gazlarının atmosfere salınmasına sebep olmaktadır.
Sponsorlu Bağlantılar
Kömür, doğalgaz ve fuel gibi fosil yakıtlar, yüksek basunç altında oluşmuş ve karbondioksit içeriği bakımından çok zengin organik maddelerdir. Bu yakıtların kullanımı sonucunda açığa çıkan CO2 gazı, atmosfere karışır. Normalde karbon döngüsünün bir parçası olan bu olay, fosil yakıtların kullanımının artması ile atmosferdeki CO2 miktarının normalden yüksek seviyelere çıkmasına neden olur. Havanın başlıca iki bileşeni olan oksijen ve azot gazları, güneşin gözle görülebilen dalga boylu ışınlarını yansıtır ve morötesi ışımaların bir kısmını da absorblar (soğurur). Dünya yüzeyine ulaşabilen güneş ışınları, yeryüzü tarafından soğurularak ısıya dönüştürülür. Bu ısı, yeryüzündeki atomların titreşimine ve kızılötesi ışıma yapmalarına neden olur. Bu kızılötesi ışımalar, oksijen veya azot gazı tarafından soğurulmaz. Ancak havada bulunan CO2 ve CFC (kloroflorokarbon) gazları, kızılötesi ışımaların bir kısmını soğurarak, atmosferden dışarı çıkmalarını engeller. Bu soğurma olayı, atmosferin ısınmasına yol açar. Bunun sonucunda dünya, güneşin altına park edilmiş bir arabanın içi gibi ısınır. İşte bu etkiye, "sera etkisi" adı verilir. Sera etkisi dünya yüzeyinin ortalama sıcaklığını değiştireceği için, uzun vadede iklimlerde değişiklikler, buzulların erimesi, mevsimlerin kayması ve tarım alanlarının verimsizleşmesi gibi çok ciddi sorunlara neden olabilir.Uzun dönemde, yeryüzünün, güneşten aldığı enerji kadar enerjiyi uzaya vermesi gerekir. Güneş enerjisi yeryüzüne kısa dalga boyu radyasyon olarak ulaşır. Gelen radyasyonun bir bölümü, yeryüzünün yüzeyi ve atmosfer tarafından geri yansıtılır. Ama bunun büyük bölümü, atmosferden geçerek yeryüzünü ısıtır. Yeryüzü bu enerjiden, uzun dalga boyu, kızılötesi radyasyonla kurtulur. Gezegenimizin yüzeyi tarafından yukarıya salınan kızılötesi radyasyonun büyük bölümü atmosferdeki su buharı, karbondioksit ve doğal olarak oluşan diğer “sera gazları” tarafından emilir. Bu gazlar enerjinin, yeryüzünden geldiği gibi doğrudan uzaya geçmesini engeller. Birbiriyle etkileşimli birçok süreç (radyasyon, hava akımları, buharlaşma, bulut oluşumu ve yağmur dahil) enerjiyi atmosferin daha üst tabakalarına taşır ve enerji oradan uzaya aktarılır. Bu daha yavaş ve dolaylı süreç bizim için bir şanstır; çünkü yeryüzünün yüzeyi enerjiyi uzaya hiç engelsiz gönderebilseydi, o zaman yeryüzü soğuk ve yaşamsız bir yer, Mars gibi çıplak ve ıssız bir gezegen olurdu. Atmosferdeki gazların gelen güneş ışınımına karşı geçirgen, buna karşılık geri salınan uzun dalgalı yer ışınımına karşı çok daha az geçirgen olması nedeniyle Yerküre’nin beklenenden daha fazla ısınmasını sağlayan ve ısı dengesini düzenleyen bu doğal süreç sera etkisi olarak adlandırılmaktadır.

Hi-LaL - avatarı
Hi-LaL
Ziyaretçi
30 Kasım 2007       Mesaj #2
Hi-LaL - avatarı
Ziyaretçi
Dünya atmosferi çeşitli gazlardan oluşur. Ayrıca küçük miktarlarda bazı asal gazlar bulunmaktadır. Güneşten gelen ışınlar (ısı ışınları/kısa dalgalı ışınlar), atmosferi geçerek yeryüzünü ısıtır. Atmosferdeki gazlar yeryüzündeki ısının bir kısmını tutar ve yeryüzünün ısı kaybına engel olurlar. (CO2, havada en çok ısı tutma özelliği olan gazdır.)

Sponsorlu Bağlantılar
Atmosferin, ışığı geçirme ve ısıyı tutma özelliği vardır. Atmosferin ısıyı tutma yeteneği sayesinde suların sıcaklığı dengede kalır. Böylece nehirlerin ve okyanusların donması engellenmiş olur. Bu şekilde oluşan, atmosferin ısıtma ve yalıtma etkisine sera etkisi denir. Dünya atmosferi cam seralara benzer bir özellik gösterir.

Son yıllarda atmosferdeki CO2 miktarı hava kirlenmesine bağlı olarak hızla artmaktadır. Metan, ozon ve kloroflorokarbon (CFC) gibi sera gazları çeşitli insan aktiviteleri ile atmosfere katılmaktadır. Bu gazların tamamının ısı tutma özelliği vardır.

CO2 ve ısıyı tutan diğer gazların miktarındaki artış, atmosferin ısısının yükselmesine sebep olmaktadır. Bu da küresel ısınma olarak ifade edilir. Bu durumun, buzulların erimesi ve okyanusların yükselmesi gibi ciddi sonuçlar doğuracak iklim değişmelerine yol açmasından endişe edilmektedir.

hava1


İnsanların çeşitli faaliyetlerinin küresel ısınmaya katkısı şöyledir:
  • Enerji kullanımı %49,
  • Endüstrileşme %24,
  • Ormansızlaşma %14,
  • Tarım %13'tür.
Kaynak >>>
Hi-LaL - avatarı
Hi-LaL
Ziyaretçi
30 Kasım 2007       Mesaj #3
Hi-LaL - avatarı
Ziyaretçi
SERA ETKİSİ NEDİR?

Uzun dönemde, yeryüzünün, güneşten aldığı enerji kadar enerjiyi uzaya vermesi gerekir. Güneş enerjisi yeryüzüne kısa dalga boyu radyasyon olarak ulaşır. Gelen radyasyonun bir bölümü, yeryüzünün yüzeyi ve atmosfer tarafından geri yansıtılır. Ama bunun büyük bölümü, atmosferden geçerek yeryüzünü ısıtır. Yeryüzü bu enerjiden, uzun dalga boyu, kızılötesi radyasyonla kurtulur.
Sera Etkisi

Gezegenimizin yüzeyi tarafından yukarıya salınan kızılötesi radyasyonun büyük bölümü atmosferdeki su buharı, karbondioksit ve doğal olarak oluşan diğer “sera gazları” tarafından emilir. Bu gazlar enerjinin, yeryüzünden geldiği gibi doğrudan uzaya geçmesini engeller. Birbiriyle etkileşimli birçok süreç (radyasyon, hava akımları, buharlaşma, bulut oluşumu ve yağmur dahil) enerjiyi atmosferin daha üst tabakalarına taşır ve enerji oradan uzaya aktarılır. Bu daha yavaş ve dolaylı süreç bizim için bir şanstır; çünkü yeryüzünün yüzeyi enerjiyi uzaya hiç engelsiz gönderebilseydi, o zaman yeryüzü soğuk ve yaşamsız bir yer, Mars gibi çıplak ve ıssız bir gezegen olurdu.
Atmosferdeki gazların gelen güneş ışınımına karşı geçirgen, buna karşılık geri salınan uzun dalgalı yer ışınımına karşı çok daha az geçirgen olması nedeniyle Yerküre’nin beklenenden daha fazla ısınmasını sağlayan ve ısı dengesini düzenleyen bu doğal süreç sera etkisi olarak adlandırılmaktadır.

Kaynak >>>
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
26 Haziran 2011       Mesaj #4
Avatarı yok
Yasaklı
Sera Etkisi Nedir?


sera2n

İlk önce seranın ne olduğunu bilmek gerekir. Seralar bitkilerin yetişmesi için uygun hava koşullarının sağlanabildiği, cam plastik gibi güneş ışığını geçiren madde ile kaplı yapılardır. Kısaca kapalı, hava şartları kontrol edebilir tarlalardır diyebiliriz. Serada bulunan toprak, içeriye giren güneş ışığı sayesinde ısınır ve bu sıcaklık seranın içeride tutulur bu sayede sera içerisinde bulunan hava ısınır. İşte buna sera etkisi denir.

Dünya’mızı çevreleyen hava da (atmosfer) bir tür sera etkisi meydana getirir. Dünya’daki toprak ve okyanus suları güneş ışınları ile ısınır ve bu ısı atmosfer sayesinde hapis kalır. Ancak tabii ki tüm sıcaklık hapis kalmaz bir kısmı uzaya geri döner. Yoksa Dünya çok sıcak bir yer olurdu. Ancak sera etkisi olmasaydı da, Dünya çok soğuk bir yer olurdu, hatta o kadar soğuk olurdu ki yaşam olmazdı.

Günümüzde insanlar, çevreyi ve havayı kirleterek, atmosferdeki bazı zararlı gazların artmasına neden oluyor. Ancak kimse tehlikeyi tam anlamı ile anlamıyor. Zararlı gazlar atmosferde ne kadar artarsa, sera gazı etkisi o kadar fazla olacaktır. Bu da Dünya’nın daha çok ısınmasına yani küresel ısınmaya neden olur. Bunun sonucunda iklimler bile değişebilir ve kuraklık, buzulların erimesi gibi büyük sorunlar ortaya çıkar. Kısaca Dünya’nın dengesi bozulabilir, bu da doğal yaşamın bozulması demektir. Bu durumda doğal olarak yaşamımızı tehdit etmektedir.


Kaynak:Bilimania

Mira - avatarı
Mira
VIP VIP Üye
24 Şubat 2012       Mesaj #5
Mira - avatarı
VIP VIP Üye
Sera etkisi
Vikipedi, özgür ansiklopedi

Dünya, üzerine düşen güneş ışınlarından çok, dünyadan yansıyan güneş ışınlarıyla ısınır. Bu yansıyan ışınlar başta karbondioksit, metan ve su buharı olmak üzere atmosferde bulunan gazlar tarafından tutulur, böylece dünya ısınır. Işınların bu gazlar tarafından tutulmasına
sera etkisi denir. Atmosferde bu gazların miktarının artması Yerküre'de ısınmayı artırır.

Günümüzdeki tehlike, karbondioksit ve diğer sera gazlarının miktarindaki artışın bu doğal sera etkisini şiddetlendirmesinde yatmaktadır. Binlerce yıldır dünyamızdaki karbon kaynakları kararlı kalırken, şimdi modern insanoğlu aktiviteleri, fosil yakıtlarin kullanımı, ormanların yokoluşu, aşırı tarım yapılması, atmosfere büyük miktarlarda karbondioksit ve diğer sera gazlarının atmosfere salınmasına sebep olmaktadır.

Küresel ısınma, sera etkisiyle atmosferin periyodik olarak sıcaklığının artarak ısınması olup, doğal bir süreçtir. İnsanların aktiviteleri sonucunda atmosfere, özellikle gazların girdileri arttığından etki giderek fazlalaşmaktadır. 16.02.2001 tarihinde Cenevre’de açıklanan BM Çevre Raporu'na göre 21. Yüzyılda, ortalama hava sıcaklığının 1.4 °C ile 5.3 °C arasında artacağı, buzulların erimesiyle denizlerin 8-88 cm kadar yükseleceği, uzun vadede dünyanın fiziksel yapısında geri dönüşümü olmayan değişiklikler ortaya çıkacağı, Afrika kıtasında, tarım rekoltesinin düşeceği, ortalama yıllık yağış miktarının azalacağı, su sıkıntısı görüleceği, Asya kıtasında, kurak ve tropik bölgelerde yüksek sıcaklıklar, seller ve toprak bozulması, kuzey bölgelerinde ise tarım rekoltesinde artış görüleceği, tropik kasırgaların artacağı, Avrupa kıtasında, güney bölgelerinin kuraklığa eğilimli hale geleceği, Alp Dağları buzullarının yarısının 21. Yüzyılın sonunda yok olacağı ve tarım rekoltesinin azalacağı, Kuzey Avrupa’da ise tarım rekoltesinin artacağı, Lâtin Amerika’da kuraklık olacağı, sellerin çok sık tekrarlanacağı, tarım rekoltesinin azalacağı, sıtma ve koleranın artacağı, Kuzey Amerika’da tarım rekoltesinin artacağı, özellikle Florida ve Atlantik kıyılarında deniz seviyesinin yükseleceği, büyük dalgaların oluşacağı ve sellerin görülebileceği, sıtma ve ateşli humma gibi hastalıkların artacağı, sıcaklık ve nem artışıyla ölüm oranının artacağı, Polar bölgelerde buzulların eriyeceği, bitki ve hayvan türlerinin sayısının ve dağılımının etkileneceği, buzulların erimesiyle bağlantılı olarak deniz seviyesi her yıl 0.5 cm kadar yükseleceğinden, gelecek 100 yıl içersinde mercan kayalıklarının zarar göreceği, çok sayıda küçük ada ve kıyı kentlerinin sulara gömüleceği gibi öngörülere yer verilmekte ve dünyanın bilinmezlerle dolu bir geleceğe doğru yol aldığı ortaya konmaktadır. Küresel ısınma üzerinde en etkili gaz olan karbondioksit emisyonlarını % 5 oranında azaltmak için bütün ülkelerin doğayı etkilemeyen yeni endüstri politikalarını devreye sokmak zorunda olduğu belirtilmektedir.

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
theMira
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
14 Temmuz 2012       Mesaj #6
Avatarı yok
Yasaklı
Sera Gazı 6 Derece Isıtacak

resizephp1

Sera gazı salınımının bu şekilde devam etmesi halinde önümüzdeki 100 yıl içerisinde atmosferdeki ortalama sıcaklık 6 derece artacak.

Nobel barış ödüllü bilim adamı Prof. Dr. Oppenheimer, çarpıcı açıklamalarda bulundu.Sera gazı salınımının bu şekilde devam etmesi halinde önümüzdeki 100 yıl içerisinde atmosferdeki ortalama sıcaklığın 6 derece kadar artacağını belirten Oppenheimer, "Bu, felaket demek" dedi.Dünyanın her yerinden gelen 500'den fazla akademisyen küresel ısınmayı İstanbul'da masaya yatırdı.

Uluslararası bir konferans olan 'Global Conference on Global Warming' TÜBİTAK MAM Başkanı Prof. Dr. İbrahim Dinçer'in başkanlığında 8-12 Temmuz 2012 tarihleri arasında İstanbul Teknik Üniversitesi Süleyman Demirel Kültür Merkezi'nde gerçekleştiriliyor.Konferansın katılımcıları arasında 2007 yılında Nobel barış ödülüne layık görülen Princeton Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Michael Oppenheimer da var.

Durum Kötüye Gidiyor

Bir dönem Newyork Üniversitesi (NYU) Küresel İlişkiler Merkezi Direktörlüğü yapan Prof. Dr. Oppenheimer önemli açıklamalar yaptı. Atmosferde sera gazlarının giderek arttığına işaret eden Oppenheimer, "Sera gazları arttıkça dünyanın sıcaklığı da artıyor. Mevcut kullanılan teknoloji de sera gazlarının artmasına neden oluyor. Sera gazlarını azaltmadığımız sürece durum daha da kötüye gidecek" diye konuştu.

Oppenheimer, üretim çağına geçtiğimiz son 100 yılda atmosferde ortalama sıcaklığını 1 derece arttığını söyledi ve ekledi: "Ancak böyle devam etmesi halinde önümüzdeki 100 yıl içinde ortalama sıcaklığın 6 derece daha artması bekleniyor. Bu, çok büyük felaketin olacağı anlamına geliyor. Hiçbirimizin yaşayamayacağı cehennemden farksız bir dünya olacak."

Dünyayı Bekleyen Tehlikeler

Beklenilen senaryonun gerçekleşmesi durumunda yaşanacak olumsuzlukları sıralayan Oppenheimer sözlerine şöyle devam etti: "Bugün Rusya'da olduğu gibi deniz seviyesi yükselecek ve su baskınları yaşanacak. Ormanlar yok olacak. Hava sıcaklığımilyonlarca yıl görülmediği seviyeye ulaşacak. Şu an 20 yılda bir yaşanan aşırı sıcaklıkların önümüzdeki dönemlerde her 5 yılda bir ya da her yıl yaşanması söz konusu olacak. Kaynakların kıt hale gelmesi ülkeleri daha çok savaşlara yönlendirecek. Birçok bölgede su kıtlığı yaşanacak. Bu nedenle kuru bölgelerin daha da kuraklaşmasını, sulak alanların daha da sulak hale geleceğini bekliyoruz.ABD'nin bazı bölgeleri, Meksika'nın bazı bölgeleri, Hindistan, Akdeniz bölgesi ve Türkiye'nin bazı kısımları risk bölgeleri arasında. Bu bölgelerin aşırı derece kuraklaşmasını bekleyebiliriz."

Prof. Oppenheimer, atmosferde biriken sera gazına bakarak geri dönüşümü olmayan yola girdiğimizi ancak buna rağmen halen yapılacak çok şey olduğunu anımsattı. Oppenheimer, "Edindiğimiz tecrübe bunu değiştirebilecek nitelikte. Eğer şimdiden engelleyici bir şeylere başlarsak ileride bu cehennemi önleyebiliriz. En azından en kötünün yaşanmamasını sağlayabiliriz. Tabii ki dünyayı soğutmamız mümkün değil ama atmosfere vereceğimiz zararları azaltıp en azından felaketi önleyebiliriz" ifadelerini kullandı.

Dünyayı En Çok Kirleten Ülkeler

Birçok Avrupa ülkesinin sera gazı salınımı konusunda önemli çalışmalar yaptığına işaret eden Prof. Dr. Oppenheimer "Sera gazının azaltılmasına yönelik bölgesel çalışmalar var. Örneğin Avrupa'da olduğu gibi. Buna rağmen Çin, Hindistan ve Brezilya şu an atmosfere en fazla sera gaza yayan ülkeler. Dünyayı bunlar kirletiyor" diye konuştu.

Deprem ve Kuraklık Öncelikli

Türkiye'de doğal afet riski açısından depremlerin ve kuraklığın ön plana çıktığını hatırlatan Prof. Dr. Oppenheimer, "Bu iki konuTürkiye'nin öncelikli problemleri" dedi.Oppenheimer "Depremle küresel ısınma arasında ilişki var mı ?" sorusuna açıklık getirdi. Depremler ve küresel iklim değişikliği arasında bir ilişkinin söz konusu olmadığını ifade eden Oppenheimer, "Sadece çok büyük buz tabakalarının, olduğu yerlerde yer sarsıntısı oluşturduğunu söyleyebiliriz. Ancak bu genel bir şey değil.Öte yandan örneğin Türkiye için bunu söylemek imkansız" diye konuştu.

Türkiye Bölgede Model Olabilir

Sera gazını azaltmaya yönelik global bir çalışmanın yapılması gerektiğine vurgu yapan Oppenheimer sadece sera gazı salınımını azaltmak değil insanların daha güvenli ortamlarda bulunmaları için ona göre yaşam alanları oluşturulması gerektiğine işaret etti. "Beklenilen tehlikeye göre yeni ve güvenilir yaşam ortamları sağlamalıyız.Ülke ve global bazda önleyici çalışmalar yapmalıyız" diyen bilim adamı, Türkiye'ye bu noktada önemli rol düştüğünü belirterek şöyle konuştu:

"Türkiye geniş bir coğrafyaya sahip olduğu için güneş enerjisinden fazla yararlanabilir. Ayrıca çok hızlı gelişen bir ekonomiye sahip. Bu gelişen ekonomide az karbon kullanılanmetotların tercih edilmesiyle diğer ülkelere örnek olabilir. Çünkü bu haliyle tüm gözler Türkiye'de. Çevre ülkeleri Türkiye'yi örnek alması için neler yaptığını izliyor. Özellikle Asya ülkeleri güneş enerjisi konusunda Türkiye'yi model ülke olarak görüyor."



Kaynak : Gençbilim (11 Temmuz 2012,11:40)

Benzer Konular

20 Kasım 2012 / Ziyaretçi Soru-Cevap
25 Mayıs 2009 / _-_BaBy_-_ Soru-Cevap
12 Mayıs 2011 / enes634enes Taslak Konular
21 Mart 2010 / Misafir Soru-Cevap