Arama

Akarsular Coğrafyası (Potamoloji)

Güncelleme: 3 Mayıs 2013 Gösterim: 22.906 Cevap: 3
Kral_Aslan - avatarı
Kral_Aslan
VIP MsXTeam
22 Şubat 2007       Mesaj #1
Kral_Aslan - avatarı
VIP MsXTeam
akarsular
Fransa ve Almanya'nın tam aksine İtalya'da nehir yatakları yeterince büyük ve derin değildir. Po Nehri bu kuralın dışında kalmakla birlikte ülkenin sadece Kuzey bölümünü sulamakta diger nehirler ise su debisi bakımından çok zayıf ve oldukça kısadır.

Sponsorlu Bağlantılar
goller

Alplerden aşağıya inen ve yıl boyunca durgun bir debiye sahip olan Kuzey İtalya nehirleri İlkbahar ve Sonbaharda bölgedeki yağışların artmasıyla sel felaketlerine sebep olmaktadır.
İtalyan'nın geriye kalan diğer nehirleri Apenin Sıradağlarından doğmakta olup fazla uzun değillerdir. Ayrıca kışın don olaylarına rastlanmamaktadır. Su kapasileri, bölgeye yağan yağışla orantılı olduğundan, düzensizdir. İlk ve Sonbaharda belirli büyüklüğe ulaşmasına rağmen yazın kurumaya yüz tutan nehirlere rastlanmaktadır.
Liguria Bölgesindeki bazı küçük akarsularun dışındaki Alp Daglarından doğarak Adriyatik Denizine akan nehirlerin en önemlisi 652 km uzunluğuna ve 74.970 km2 lik kapasiteye sahip olan Po nehridir. Diğer uzun akarsular; l'Adda, l'Oglio, il Ticino ve 8324 km2'lik kapasitesiyle Tanaro'dur.
Alpler'in en önemli ikinci akarsuyu aynı zamanda İtalya'nin ikinci büyük nehri 410 km uzunlugundaki l'Adige'dir. Piave, Tagliamento, Brenta ve Isonzo Alplerin önemli diğer akarsularıdır.
İtalya'nın diğer önemli nehirlerinin uzunluklaru ve kapasiteleri aşağudaki gibidir;
l'Aterno-Pescara (Emilia-Romagna) (145 km; 3188 km2)
l'Ofanto (Emilia-Romagna) (134 km; 2764 km2)
Tevere (Umbria,Lazio) (405 km; 17.169 km2)
l'Arno (Toscana)
il Volturno (Toscana)
il Garigliano
il Bradano
il Basento
Tirso (Sardenya)
Sayısız göllere sahip olan İtalya'da çoğunluğu Alplerde bulunan ve özellikleri birbirinden farklı olan binden fazla göl sayılmıştır. Alp Dağlarında bulunan ve 'Çember Göl' diye adlandırılan Brais ve Carezza Gölleri Trentino - Alto Adige Bölgesinde bulunmaktadır.
İtalya'nin en büyük gölleri Lago di Garda (Garda Gölü) (alan: 370 km2) (derinlik: 346m), Lago Maggiore (Büyük Göl) ve Lago di Como (Como Gölü) (Derinlik: 410m) Kuzey İtalya'da bulunmaktadır. Lago di Lugano (Lugano Gölü), Lago d'Orta (Orta Gölü) ve Lago d'Iseo (Iseo Gölü) yine Alplerde bulunan göllerdendir.
Diger önemli göllerinin çoğu volkanik olmakla birlikte derinlikleri ve çevreleri oldukça dikkat çekici derecede büyüktür. Bu volkanik göllerin çoğunluğu Lazio Bölgesinde bulunmaktadır. En önemlileri; 114.5 km2 alanı ile İtalya'nin dördüncü büyük gölü olan Lago di Bolsena (Bolsena Gölü), Lago di Vico (Vico Göli) ve Lago d'Albano. (Albano Gölü)'dür.
Umbria Bölgesinde ise İtalya'nın en önemli göllerinden birisi olan Lago Trasimeno (Trasimeno Gölü) (alan: 128 km2) bulunmaktadır.
İtalya'nın büyük göllerinden bir tanesi de Puglia Bölgesinde bulunan Lago di Varano (Varano Gölü)'dür.

.
Son düzenleyen Kral_Aslan; 27 Kasım 2008 21:07
Hayatın ne anlamı var.. Yanımda sen olmayınca....
HayLaZ61 - avatarı
HayLaZ61
VIP BuGS_BuNNY
22 Şubat 2007       Mesaj #2
HayLaZ61 - avatarı
VIP BuGS_BuNNY
GÖLLERİMİZ GÖLLER OLUŞUMLARI AÇISINDAN İKİYE AYRILIRLAR
MsXLabs.org
Sponsorlu Bağlantılar
  • 1. Doğal göller.
  • 2. Baraj gölleri.
1. Doğal göller:Çukurluk alanlarda büyük su kitlelerinin brikmesiyle oluşan göllerdir. Van Gölü, Tuz Gölü, Beyşehir Gölü, Eğridir, Burdur, Ulubat bu tür göllerimizdir.

2. Baraj gölleri:Elektrik enerjisi elde etmek, sulama yapmak ve içme suyu sağlamak için, bazı akarsuların önü bentlerle kesilir. Böylece biriken sular baraj gölünü oluşturmaktadır. Ülkemizde çok sayıda baraj gölü vardır. Keban, Sarıyar ve Atatürk baraj gölleri bu tür göllerimizin en önemlileridir.

AKARSU VE GÖLLERİMİZDEN NASIL YARARLANIRIZ?
1. Türkiyede bulunan akarsular, akışı düzgün olmayan akarsulardır.
2. Yaz ve ilkbahar aylarında taşıdıkları su miktarı oldukça farklıdır.
3. Onun için taşımacılık alanında akarsularımızdan yararlanma olanağı oldukça azdır.

AKARSU VE GÖLLERİMİZDEN ŞU ALANLARDA YARARLANIRIZ?
1. Su ürünleri elde ederiz. ( Balıkçılık vs. )
2. Taşımacılık alanında akarsu ve göllerimizden yararlanırız.
3. Sulama alanında kullanırız.
4. Elektrik enerjisi elde ederiz.
5. İçme suyu elde ederiz.
6. Tuz ve soda sağlarız.
7. Su sporları yaparız.

ATATÜRK BARAJININ 7 BİN YIL ÖMRÜ VAR DSİnin baraj yapımındaki hesapların güvenilirlik katsayısının çok yüksek olduğunu belirten Mümtaz Turfan, bunun en güzel kanıtının resmi rakamlara göre 20 bin kişinin öldüğü Marmara Depreminde de tek bir barajın bile hasar görmemesi olduğu kaydetti. Özellikle Yalova-Gökçe barajının tam deprem noktasının üzerinde olduğunu vurgulayan Turfan, 53 barajımızın bir tekin bile çizik kalmadı dedi. DSİ Genel Müdürü Keban Barajının 625, Atatürk Barajının ise tam 7 bin yıl ömürlü olduğunu açıkladı. Atatürk Barajına başlandığı 1935ten bu yana görev yapan bütün hükümetlerin emeği olduğunun altını çizen Turfan, Bir ara orada 10 bin kişi çalışıyordu. Öyle ki, seçim zamanı partiler orada propaganda yapıyordu dedi.

BARAJLARIMIZ

Türkiyede bugüne kadar uluslararası kriterlere göre baraj niteliğinde olan 504 adet depolama tesisinin yapımı gerçekleştirilmiştir. Burada özellikleri verilen (497 adedi DSİ tarafından yapılmıştır) 504 adet barajın bir kısmının (202 adedi) yapımı DSİ Büyük Su İşleri programından gerçekleştirilmiş, bir kısmının yapımı ise (302 adet) DSİ yatırım programının Küçük Su İşleri bölümünden Göletler (Alçak Barajlar) programından gerçekleştirilmiştir.

Ancak uluslararası baraj kriterlerine (özellikle Uluslararası Büyük Barajlar Komisyonu ICOLDun kriterlerine) göre tamamı baraj olarak kabul edilen yapılardır. (Yüksekliği 15mden fazla ya da depolama hacmi 2 milyon m3den fazla) Baraj kriterlerine uymayan, yüksekliği 15 mden az ve depolama hacmi 2 hm3den az olan yaklaşık 50 adet depolama tesisi burada yer almamıştır.

1. Çubuk I 2. Gölbaşı 3. Gebere 4. Elmalı II 5. Sarıyar 6. Seyhan 7. Ayrancı 8. Kemer 9. Hirfanlı 10. Demirköprü 11. Sille 12. May 13. Mamaşin 14. Apa 15. Seyitler 16. Çubuk II 17. Selevir 18. Bayındır 19. Çip 20. Kızılsu 21. Almus 22. Kesikköprü 23. Gülüç 24. Tatların 25. Buldan 26. Altınapa 27. Kurtboğazı 28. Akkaya 29. Gümüşler 30. Onaç I 31. Altınyazı 32. Akköy 33. Sarımsaklı 34. Sürgü 35. Musaözü 36. Gölköy 37. Çaygören 38. Damsa 39. Kesiksuyu 40. Alakır 41. Kadıköy 42. Kozan 43. Kartalkaya 44. Porsuk 45. Enne 46. Ömerli 47. Devegeçidi 48. Hasanlar 49. Gökçekaya 50. Atıkhisar 51. Yalvaç 52. Karamanlı 53. Karaçomak 54. K. Kalecik 55. Tahtaköprü 56. Medik 57. Çoğun 58. Keban 59. Korkuteli 60. Dodurga 61. Çorum 62. Yapıaltın 63. Maksutlu 64. Kaymaz 65. Afşar 66. Ataköy 67. Balçova 68. Süloğlu 69. Asartepe 70. Karademir 71. Hasanuğurlu 72. Bozkır 73. Sevişler 74. Güzelhisar 75. Suatuğurlu 76. Kunduzlar 77. Uluköy 78. Alibey 79. Doğancı 80. Kultepe 81. Demirtaş 82. Gökçeada 83. Arpaçay 84. Boztepe 85. Söğüt 86. Topcam 87. Aslantaş 88. Berdan 89. Alaca 90. Belpınar 91. Oymapınar 92. Uluborlu 93. Hasanağa 94. Çamlıdere 95. İvriz 96. Yedikır 97. Germeçtepe 98. Kalecik 99. Kozağacı 100. Sarıbeyler 101. Tayfur
Son düzenleyen _Yağmur_; 3 Mayıs 2013 12:04 Sebep: Sayda düzeni
Pirana Kovalayan Çılgın Hamsi...
Mira - avatarı
Mira
VIP VIP Üye
24 Şubat 2012       Mesaj #3
Mira - avatarı
VIP VIP Üye
Akarsu bilimi
Vikipedi, özgür ansiklopedi

Akarsu bilimi (veya ırmak bilimi, potamoloji), yeryüzündeki akarsuları inceleyen bilim dalıdır. Karalardaki akarsular ve bunların çeşitli özellikleri ile etkilerini inceleyen bilim dalına potamoloji veya akarsu hidrolojisi (akarsu bilimi) adı verilir. Bu bilim dalı, akarsuların rejimi, beslenmeleri, akım değişmeleri, su taşkınları, sulama ve ulaştırmaya yarama dereceleri, enerji sağlama imkânları ve akarsu süprüntüsü gibi konuları inceler.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
theMira
_Yağmur_ - avatarı
_Yağmur_
VIP VIP Üye
3 Mayıs 2013       Mesaj #4
_Yağmur_ - avatarı
VIP VIP Üye
Potamoloji
MsXLabs.org

Potamoloji
, Coğrafya biliminin alt dallarından biri, ırmakbilim olarakta bilinir, yeryüzündeki akarsuları inceleyen bilim dalına verilen isimdir. Potamoloji’nın alanı büyük ır­makların incelenmesinden, derelerin ve ge­çici su akıntılarının incelenmesine kadar uzanır. Bu incelemeler iki büyük kısma ay­rılır: ırmakların rejimlerini, debilerini ve bunların değişimlerini inceleyen ırmak hid­rolojisi; ırmak akıntılarını, özelliklerini, çe­kici ve aşındırıcı güçlerini, derelerin ve ır­mak yataklarının katı cisim taşımalarını
(şe­killeri ve değişmeleri akıntıların gücünün başlıca sebebidir) inceleyen ırmak dinamiği.

Irmak hidrolojisinin sayısal temelleri

Su yükseklikleri bir istasyondaki kabarma­lar üstüne mukayese bilgileri verir, fakat rejimlerin temel unsuru debilerdir. Motor gücü imkânları, sulama imkânları, kabar­maların yüksekliği bu niceliklere bağlıdır; nehir hidrolojisinin kanunları, yağış mik­tarları arasındaki ilişkiler ve rejimin çeşitli özellikleri de debiyle ilişkilidir. Debiler öl­çeklerle veya doğrudan doğruya Ölçme yoluyle elde edilir. Bu ölçmelerin en çok kul­lanılanı, her su kesitinin bir noktasıyle baş­ka bir noktası arasında değişebilen akış hız­larını belirlemektir: elden geldiğince çok ortalama mevzii hız Vm, bu akışların geç­tiği kısmî su kesitleri ile çarpılır; bulunan sonuçların toplamı bütün enine profilin Q debisini verir; toplam ortalama hız, S top­lam su kesiti olmak üzere Vm = Q/S’dir. ölçme sonuçlarına bağlı olarak çizilen yükseklik-debi eğrileri üzerinden ölçeğin herhan­gi bir yüksekliğine tekabül eden debi oku­nur. Mahallî akış şartlan (derinlikler, ge­nişlikler, eğintiler) değişmediği sürece eğri geçerlidir.

Irmak rejimleri bazen, yıllık veya aylık de­biler, maksimum ve minimumların ortalama­sı, bilinen veya mümkün olan uç sayılar, bir yıl içinde veya uzun bir süre boyunca değişik frekanslı debiler şeklinde ayırt edilir, ölç­meler ya saniyede metre küp cinsinden brüt debiler olarak veya alıcı alanların kilomet­re karesi başına saniyede litre cinsinden öz­gül debiler olarak yapılır. Meselâ, Kızılır­mak üzerinde Ankara doğusundaki Yahşihan’da ölçülen en yüksek debi 924 m3, en düşük debi ise 12 m3′tür. Fırat ırmağının Birecik’teki ortalama debisi ise 648 m3′tür.

Irmak debilerinin tayini, yıllık gözlemler ne kadar çoksa o kadar değerlidir. Olağanüstü kabarmalar veya etiyajlar için elli veya yüz yılla sınırlı gözlemler büyük ölçüde yanılta­bilir. Fakat eldeki veriler üstüne ihtimal hesapları, akıllıca ve ustaca yapılırsa, de­ğerli bilgiler sağlar.

İzafî modül veya özgül modül. Bu mo­dül kilometre kare başına litre saniye ola­rak hesaplanır; uzun yıllar için 31,557 ile çarpılan bu değer milimetre cinsinden bütün alıcı yüzeye tekabül eden akıtılan yağış miktarını verir.

Yıllık yağışlar ve debiler bilançosu. Akış açığı. Akıtılan P yağmurunu düşen P’ yağmuruyle karşılaştıralım. P7P oranı yıl­lık akış katsayısını veya bölümünü göste­rir. Bu sayı dünyada, O’dan yüzde 95′e ve­ya biraz daha fazlasına kadar değişir. Büyük bir bölgede yıllık akış açıkları D veya dü­şen yağmur P ile akan yağmur P’ arasın­daki farklar daha azdır, özel bir yılda top­rak altında, göllerde veya kar şeklinde, ge­lecek yıl lehine birikmeler dolayısıyle D artmış görünür. Çok sayıda yıl, bütünüyle ele alınınca, D önemsiz sayılacak kadar aza­lır ve açık toplamı, başlıca sebebi olan bu­harlaşma ile eşitleşir. Uzun yıllar boyunca toplam akış açığı, dünyada yaklaşık ola­rak 1 400 mm’yi bulur; Sibirya’daki bü­yük ırmaklarda 175-200 mm’yi geçmez. Fransa’daki dört büyük ırmak (Ren dışın­da) için 475-510 mm’dir.

Irmak akışı açığı, fizikî coğrafyada çok önemli bir veridir. Açık önce yıllık yağış miktarıyle artar ve her şeyden önce sıcak­lıkların düzenlediği bölgesel tavanlara ula­şır: Sibirya’nın, Rusya’nın ve Finlandiya’nın kuzeyinde kayıp 100 mm’nin altına düşebi­lir. Eşit olan yıllık yağış ve sıcaklık ortalamalarında yazlar ne kadar sıcak ve yağışlı olursa açık da o kadar çoktur. Dağ havza­larında sıcaklıkların düşük olması açığı azaltır.

Kalkerli topraklarda yağışan hızla de­rinlere sızması, buharlaşarak terlemeleri ve yıllık akış açığını önemli ölçüde düşürür (maksimum için yüzde 20-30 arası). Bataklıklardaki durgunluk, hattâ geçirgen olma­yan arazilerde akışın sadece yavaş yavaş olması, kayıpları artırır. Kayıplar havanın nemliliğiyle ters orantılı olarak değişir: ku­ru rüzgârlar kayıpları çoğaltır. Genellikle bitki örtüsünün zenginliği de kayıpları ar­tırır.

Dünyada özgül modüller. Yağış ortalama­larının ve akış açıklarının çok büyük ölçü­de değişmesi bölgelere göre ırmakların öz­gül modüllerindeki farklılıkları açıklar: Fransa’da Sen ırmağının ağzındaki debisi kilometre başına saniyede 5,75 litredir; Loire’ınki 7′den çok, Garonne’unki (Dordogne hariç) 11, Rhöne’unki 18,5 litredir. Fakat Alpler’deki ve Pireneler’deki bazı küçük ırmakların debisi saniyede kilometre kare başına 65 litreyi bulur; eşit yüzeyler için Şili’nin güneyinde veya Yeni Zelanda Alpleri’nin kuzeybatısında saniyede kilo­metre kareye 250 litre kaydedilebilir. Buna karşılık toplam olarak az sulanan ve sıcak olan bölgelerde özellikle yazın, özgül modül 1,5 litreyi (Missouri) geçmez: A.B.D.’de büyük ovaların batısındaki bazı ırmaklarda, Kuzey Afrika’daki birçok ırmakta 0,5′i bul­maz. Nil’de 1′den az, Avustralyanın başlıca ırmağı olan Murray’de 1 milyon kilometre kare için yalnız 0,4, Çin’deki Sarınehir ve Kuzey Vietnam’daki Kırmızınehir’de en çok 2′dir. Akış açığının düşüklüğü sayesinde Si­birya’daki iki büyük ırmak yıllık yağış or­talamasının azlığına rağmen (40 mm’den az) nispeten iyi beslenir: Yenisey’de 6,5; Lena’da 6,3.

Brüt bolluk. Brüt bolluk, alıcı yüzeyle­rin özgül modüllerle çarpımıdır. Bazı değer­lendirmeleri sıralayalım: Amazon için 90 000-110 000 m3, Kongo için 40 000, Yangdzı Kiang için 30 000, Mississippi için 18 000, Yenisey için 17 000, Orinoco ve belki Brahmaputra için 15 000, Ganj için 14 000, Nijer için ancak 6 000, Nil için 300 m3. Avrupa’­da brüt bolluk, Volga için Volgagrad’da an­cak 8 000 m3, Tuna için 6 300, Ren için 2 200, Rhöne için 1 800, Vistül için 1 450, Duero için 630, Odra için 600, Garonne için 630, Sen ve Taio için 450 m3′tür. Küçük ırmak­lar ve ağızlarından uzak ırmaklar incele­nince şu değerlendirmeler elde edilir: Madeira için 16 000-18 000 m3, Rio Negro için 10 000-11 000, Kasai için 18 000, Ohio için 7 000, Missouri için 2 000, Tuna için Viyana’da ve Belgrad’da 1 900, Rhöne için Lyon’­da 375, İşere için 350, Yon ve Marn için 95 m3.

Kabarmalar

Kabarmaların sebepleri
Debiler çok yük­sek değilse bile, engellerden önceki kısım­larda ırmak sularının birikmesi çok tehli­keli kabarmalara yol açabilir; bu engeller dağlarda toprak kaymalarıdır. Ovalarda, bazı ırmaklarda her kış (Doğu Avrupa, Ka­nada), bazılarında (Tuna, Ren) ise az çok düzenli olarak buzların yüzeydeki kabuğun parçalamasından sonra harekete geçerek dar yerlerde üst üste yığılması su baskınla­rına yol açar (1784 şubat-martında Ren’in Köln ve Koblenz’i basması, 1838′de Tuna’nın Budapeşte’yi basması). Tabiî veya sunî yüksek barajların yıkılması, debileri, akış­larının dayanılmaz şiddeti ve gelişleri bakımından çok daha tehlikeli kabarmalara yol açabilir. 1950 Yılında Porsuk ırmağının taşması sonucunda Eskişehir’in uğradığı sel felâketi buna misal olarak verilebilir. Aşırı su gelişlerinin yol açtığı kabarmalar çok daha sıktır: kalın kar tabakalarının hızla eri­mesi veya aşırı sağnaklar. Yüksek dağlar­dan çıkan akarsularda kış taşkınları veya yaz kabarmalarının başlıca sebebi genellik­le karların erimesine mal edilir: oysa bu görüş çoğunlukla yanlıştır veya tehlikeli bir mübalâğadır. Gerçekten, Rusya ve Kanada ovalarındaki veya Alpler’deki karla ilgili yıllık kabarmalar birçok bölgeyi tehdit eden yağmurlara bağlı kabarmalarla mukayese edilemez; Rusya’da ve Sibirya’da yüz bin­lerce veya milyonlarca kilometre kareyi kaplayan ırmak kabarmalarının eşine dün­yanın başka yerinde rastlanmaz. Aşın olma­yan erime suları taşkın sırasında akış mik­tarını dörtte bir, üçte bir, hattâ yarı yarıya çoğaltabilir; bu çoğalma özel bir tehlike göstermeyen ırmak kabarmalarını felâkete dönüştürmeğe yeter (1930′da New England ırmaklarının taşması).

Yağmurlar ve kabarmalar
Hemen bü­tün bölgelerde küçük ve orta büyüklükte havzalar için en şiddetli ve yıkıcı kabarma­lar aşırı yağmurların yol açtıklarıdır. Fa­kat bunların, söz konusu bölgelerde ve hav­zalarda yol açabileceği felâketlerin kısaca tanımlanması imkânsızdır. Paris’in yukarı­sında bütün Sen havzasında iki üç günde düşen 72 mm’lik yağmur (ocak 1910) ilgi çe­kicidir; buna karşılık, aynı dönemde Ardeche havzasına (2 230 km2) düşen 250 mm’­lik yağış hiç önemli değildir. Orta Teksas’ta «Thrall» adı verilen korkunç sağnak (9-10 eylül 1921) 18 saatte 25 900 km2′ye 250 mm su bırakmıştı. Fransa’da bazı noktalarda bir günde 720 mm’ye kadar (Ardeche’te ekim 1827′de), Reunion adasındaki bazı is­tasyonlarda ise 1 000 ve 1 500 mm’den çok yağışlar kaydedilmişti; ekim 1951′de Calabria’da bir istasyonun 1 495 mm yağış aldı­ğı bilinir, En yüksek kabarmalar çok şid­detli olmayan fakat uzun süren veya art arda birçok gün (Sen, Rhöne havzası) veya birkaç hafta (Mississippi) tekrarlanan yağış­ların sonucudur. Arızalı bölgelerdeki küçük havzalar için azamî debiler, bazı denklem­lerle birkaç saat içindeki yağışların şidde­tine bağlıdır. Hemen her yerde olayların önemli bir unsuru kabarma katsayısı, yani kabarma süresince akan yağmur suyu ile bu kabarmaya yol açan yağmur veya erime suyu miktarı arasındaki orandır; bu katsayı kışın tamamıyle sıvı haldeki çok büyük yağışlar için yüzde 80′e yükselir veya bu oranı aşar. Yaz ortasında, buharlaşmalar ve yer altına sızmalar büyük su miktarlarının et­kisini yok eder ve kabarma katsayısı ancak olağanüstü sağnaklarda çok yüksek sayılara ulaşır. Çoğunlukla kabarmaların katsayısı yazın (büyük zararlara yol açsa da) yüzde 40-50′yi geçmez: sonbahardaki ilk kabarma­lar çoğunlukla yüksek değildir. Daha önce­ki doymuşluktan başka, yoğunluk sonra da yağışların toplamı ve süresi kesin rol oy­nar: belirli yağmur toplamlarından sonra sızma durur veya çok büyük ölçüde aza­lır ve buharlaşma daha fazla artmaz.

Kabarmaların yayılması ve çoğalması
Kabarmaların debisi sular taşmadığı zaman akış hızına yakın bir hızla aşağı kesime doğru yayılır, takat geniş su baskınlarında çok azalır. Eğimi yüksek olan ırmakların yayılma hızı saatte 12 veya 15 km’yi, hat­tâ taşma yapmayan büyük su kabarmala­rında saatte 15 ve 20 km’yi bulur. Düşük eğimli ova ırmaklarında, su altında kalma­yan yüksek yamaçlar arasında su 5 km’den az hızla, çok büyük su baskınlarında ise saatte 2 km hızla ilerler. Belirli bir yerde, kabarmaların çeşitli ilerleme tipleri akış hı­zı, su mecrasının uzunluğu ve yağmurun süresine bağlıdır: kabarma bazı sel suların­da fırtınalı havalarda on beş dakikada, Cevennes’lerdeki ırmakların yukarı çığırların­da birkaç saat içinde, Aşağı Ardeche’te sekız-on iki saatte, Grenoble’da, İşere üze­rinde yirmi dört-otuz altı saatta yükselir. Bu yükselme Lyon’da Rhone üzerinde iki veya üç gün, aynı yerde Saöne üzerinde ve Paris’te Sen üzerinde dokuz veya on gün, Aşağı Mississippi ve Yangdzı-Kiang üzerin­de birkaç hafta sürer. Yükselmeyi büyük debili bir kol çok artırabilir. Ayrıca bazı küçük ırmaklarda, şiddetli sağnakların yol açtığı kabarmalar sırasında sular özellikle başlangıçta, yıldırım hızıyle yükselebilir; hattâ buzların parçalanması sonucu meyda­na gelen dalga cephelerini hatırlatan ger­çek «su duvarı» baskınları meydana gelebi­lir.

Kabarmaların maksimal gücü
Belirli bir kabarma sırasında azamî debiler alıcı yüzey­lerin artmasına bağlı olarak azalır. New Mexico’da 1945 haziranında rio Pecos’un 9 100 km2 için saniyede ve kilometre kare başına 2-25 m3′ten çok; 1915′te arızalı hav­zada Pears River’ın 325 000 km2′si için sa­niyede ve kilometre kareye 200 litre. Brüt maksimum debiler için şu değerler sayılabilir: Po için, Piacenza’da 1951′de 12 800 m3; Ren için Almanya-Hollanda sınırında 12-500 m3; Volga için 1926′da 61 000 m3. Brüt debi rekorları Yenisey (120 000 m3), Lena (110 000 m3) ve özellikle Amazon’dadır (160 000 m3 kadar).

Kabarmaların yükseklikleri, belirli bir debi için genişliklere, derinliklere ve hızlara gö­re değişir. Yangdzı-Kiang boğazlarında YiÇang’dan önce bazı kabarmalar alçak su­larda 60-70 m’yi bulur. Aralık 1909′da, Aşağı Duero’da etiyaj’ın 24-34 m üstünde yükseklikler kaydedilmiştir. Loire ırmağı yaklaşık olarak 1 500 km2′yi tehdit eder. Rhöne, Fransa’da 1 600′ü Tarascon ve Beaucaire’den sonra olmak üzere 2 400 km2′yi basabilir. Mississippi, Cairo’dan sonra 1882′de 90 000 km2 (Belçika ile Hollanda’nın toplam yüzölçümüne eşit) kadar yeri su altında bırakmıştır. Yangdzı-Kiang da 1931 ve 1954′te buna eşit bir araziyi su altında bıraktı. Bu iki baskınla sular 20 milyondan çok insanın evini yıktı ve 1931′de baskın yüz binlerce insanın ölümüne sebep oldu. Hou-ang-ho’nun baskınları daha büyük felâket­lere yol açar: tabiî yatağı ve dış su bent­leri arasındaki sunî su basma alanı 600 km’­den uzun bir delta üstündedir. Bazı kabar­malarda ırmak yatak değiştirerek Şandung yarımadasının kuzey ve güneyinde önceki ağzından yüzlerce kilometre ötede denize dökülür. 1887′de sular güneye yönelerek Yangdzı-Kiang’ın yatağını geçici olarak de­ğiştirdi ve bir milyon kişiyi çamurlu suları altında bıraktı. 1935′te bir süre için buna benzer bir yatakta aktı. Bu ölçüsüz geniş­liğe ulaşmasa da büyük su baskınları ço­ğunlukla millî âfetlerdir. Temmuz 1951′de Kansas ırmaklarının taşması bir milyar do­larlık zarara yol açtı: Japonya’nın aşırı ka­labalık topraklarında anî ve şiddetli su bas­kınları felâketleri daha da artırır.
"İnşallah"derse Yakaran..."İnşa" eder YARADAN.

Benzer Konular

9 Aralık 2007 / The Unique Uzay Bilimleri
23 Aralık 2011 / Misafir Coğrafya
20 Temmuz 2012 / AriThmetiCs Coğrafya
22 Kasım 2006 / gamble_ Coğrafya
13 Mart 2007 / Misafir Coğrafya