Arama

Deniz Fenerleri

Güncelleme: 9 Haziran 2008 Gösterim: 19.162 Cevap: 2
virtuecat - avatarı
virtuecat
Ziyaretçi
6 Kasım 2006       Mesaj #1
virtuecat - avatarı
Ziyaretçi
FENERLERİN TARİHSEL GELİŞİMİ:
En eski deniz feneri, İ.Ö. 7. yüzyılda Sigeon'da, bugünkü adıyla, Kumkale'de (Çanakkale) yapılmıştır. İstanbul Boğazı'nın Trakya yakasındaki Timée ve karşı kıyısındaki Chrysopolis (Üsküdar) fenerleri İ.Ö. 2. Yüzyılda yapılmıştır.
Sponsorlu Bağlantılar

Dünyanın antik çağdaki yedi harikasından biri olan İskenderiye Feneri İ.Ö. 280 yılında Knidos'lu Sostrates tarafından Pharos adası üzerine inşa edilmiştir. Yüksekliği 135 metre olan bu fenerin şöhreti ve yüksekliği bu güne kadar aşılamamıştır. 14. yüzyılda meydana gelen bir depremde yıkılmıştır.

İtalya'daki en eski fener Messina'da bulunmaktadır. Brindisi, Ravenna, Puzzuoli ve Capri fenerleri, Roma döneminin diğer tanınmış yapılarıdır. İmparator Caligula tarafından İ.S. 40 yılında inşa edilen Boulogne feneri 17. yüzyıla kadar kullanılmıştır. Dover'de ve Herkül Sütunu adıyla bilinen La Coruna'daki (İspanya) fenerler aynı dönemin diğer tanınmış yapılarıdır.

Colossus:
Rodos limanı girişinde Güneş Tanrısı Helios adına yapılan bu bronz heykel ilk fenerler arasında sayılmasa da heykelin elinde tuttuğu bir ateşle limana giren teknelere yol gösterdiği söylenir. Bu heykel New York'taki Hürriyet Abide'sini yapan Fransız heykeltıraş Auguste Barthordi'ye ilham vermiştir.

Antik çağın yedi harikasından biri olarak anılan Rodos Heykelinin yapımına heykeltıraş Chares of Lindos tarafından İ.Ö 282 yılında başlanmış ve 12 yıl sürmüştür. Temeli beyaz mermerden yapılan bu bronz heykel 56 yıl sonra İ.Ö. 226 yılındaki şiddetli bir deprem sırasında yıkılmıştır. 654 yılında Arapların adayı işgalinden sonra heykelin kalıntıları Suriyeli Yahudilere satıldı. Kalıntıların 900 deve yükü tuttuğu söylenir.

Roma imparatorluğunun çöküşü ardından, denizlerdeki denetimin yok olması deniz ticaret yollarındaki güveni ortadan kaldırmış, denizaşırı ticarette önemli bir daralma meydana gelmiştir. Antik çağdan beri çalışmakta olan birçok deniz feneri Ortaçağda bakımsızlık yüzünde harap olmuştur.

Üzerinde odun veya kömür ateşi yakılan çok sayıda fener 17. ve 18. yüzyıllar boyunca Avrupa kıyılarındaki değişik yerlere inşa edilmiştir. Bu fenerlerin İngiltere'deki örnekleri resimlerde görülmektedir.

1611 yılında Fransa'da Gironde'da inşa edilen Cordouan feneri kayalıklar üzerine inşa edilmiş ilk deniz feneridir.

19.cu yüzyılda deniz ticaretinin yoğunlaşmasıyla birlikte, çok sayıda deniz feneri inşa edilmiştir. Bunlardan İngiltere'deki Bell Rock (Forfarshire, 1811), Skerryvore (Argyllshire, 1884), Fransa'daki Ar-Men (Sein Adası, 1881) ve Almanya'daki Roter Sand (Weser ağzı, 1885) dikkate değer deniz fenerleridir.

Amerika kıtasındaki ilk fener Boston limanı girişindeki Little Brewster adası üstüne 1716 yılında inşa edilmiştir.


TÜRKİYE'DEKİ FENERLER:


Osmanlı İmparatorluğu döneminde inşa edilen ilk fener Fenerbahçe feneridir. Kanuni Sultan Süleyman tarafından 1562 yılında inşa ettirilmiştir.
Ahırkapı deniz feneri Sultan III. Osman zamanında, 1755 yılında inşa edilmiştir.
1853-1856 Kırım Harbi yılları ve sonrasında Karadeniz'e giden İngiliz ve Fransız harp gemilerinin Marmara ve boğazlardan geçişini kolaylaştırmak için, çok sayıda fener inşa edilmiştir. Ahırkapı, Fenerbahçe, Anadolu ve Rumeli fenerleri, Karaburun, Yeşilköy, Çimenlik, Kumkale ve Gelibolu fenerleri bu dönemin yapılarıdır.

Türkiye'de, yerden ölçülmek üzere en yüksek fenerler aşağıdaki gibi sıralanır.
  • Rumelifeneri 30 m,
  • Ahırkapı 29 m,
  • Mehmetçik Burnu 25 m,
  • Hoşköy 22 m,
  • Fenerbahçe 20 m
  • Şile 19 m
Deniz seviyesinden ölçülmek üzere ışık seviyesi en yüksek fenerler ise sırasıyla:
  • Sinop Boztepe Burnu (107 m),
  • Akıncı Burnu (109 m) ve
  • Alanya (209 m) deniz fenerleridir.
8334 kilometreyi bulan kıyılarımızda halen değişik karakterde ışık gösteren 372 adet fener bulunmaktadır.


FENERLERİN BULUNDUĞU YERE GÖRE SINIFLANDIRILMASI:
  • Kıyı Fenerleri
    a) Anakara fenerleri
    b) Ada fenerleri
  • Deniz Kayaklıkları ve Sığlıkları Fenerleri
  • Derin Deniz Fenerleri
  • Dalgakıran Fenerleri
  • Doğrultu Fenerleri


FENERLERİN GÖRÜNME MESAFELERİ:

Fener ışıklarının görünme mesafeleri, fener kulesinin deniz seviyesinden yüksekliğine ve ışığın yoğunluğuna bağlıdır.


IŞIKLARIN COĞRAFİ MENZİLİ:
H metre olarak fener ışığının, h metre olarak göz hizasının denizden yüksekliğini göstermek üzere, fenerin görünme mesafesi deniz mili olarak aşağıdaki formülden bulunur.

Görünme Mesafesi= 2.075(H 0,5 +h 0,5)


IŞIKLARIN YÜKSEKLİĞİ:

Kıyı ışıkları için genellikle 45 metre uygun bir yüksekliktir. Ege, Marmara ve Karadeniz gibi kapalı ve birbirine yakın adalarla dolu kıyılardaki fenerler, okyanus kıyısındakilerden daha kısadır.


FENERLERİN OPTİK SİSTEMLERİ:
Fener kulesi üstünde yakılan bir ateş ışığının yaklaşık %97 si, arkasında yansıtıcı bulunması halinde ise yaklaşık %83 ü kaybolur. Mercek kullanımıyla kayıp % 17 ye kadar azaltılmıştır. Optik sistemlerdeki en köklü değişiklik Fransız Mühendis Augustine Jean Fresnel (1788-1827) tarafından yapılmıştır. İcat ettiği mercek sistemi ilk olarak 1823 yılında Cordouan fenerinde uygulanmıştır.

Katoptrik Sistem:

Bu aygıt tipinde ışınlar bir yansıtıcı yüzeyden sadece yansıtılır. Işık kaynağı yansıtıcının odak merkezine konur.

Dioptrik Sistem:
Dioptrik sistemde ışınlar bir cam ortamdan geçer ve bu cam ortamdan geçerken de optik kurallarına göre kırılır. Yansıma olmaz.

Katadioptrik Sistem:
Bu sistemde ışınlar kırılarak cam ortama girdikten sonra, ortamı terk etmeden toplam içsel yansımaya uğrar. Işınlar ortamı terk ederken bir kere daha kırılır. Bu yöntemde ışık ışınlarının cam prizmadaki kırılma ve yansıma özelliklerinin ikisi birden kullanılır.
Amerika'da Florida Key West fenerinin First Order Fresnel Merceği ile Second Order Bir Fresnel Merceğinin resimleri "first" ve "second" kelimeleri üzerine tıklayarak görülebilir.
Hiperradyal üçlü flaşlı bir Fresnel merceğini, Altı flaşlı bir Fresnel merceğini ve Sabit ışıklı bir Fresnel merceğini yine farklı renkteki kelimeler üzerine tıklayarak görebilirsiniz.


FENERLERİN IŞIK KAYNAKLARI:
  • Odun ve Kömür: Isle of May'de 1810, St. Bees'te 1823 yılına kadar kullanıldı.
  • Yağ:1823 ten itibaren kullanılmağa başlandı. (Balina, domuz , kakao, kolza yağı ve madeni yağları)
  • Akkor Gömlekli Madeni Yağ Yakıcılar: 1898'den itibaren,
  • Hava Gazı: 1837'den itibaren,
  • Petrol Gazı: 1870'lerden itibaren,
  • Asetilen: 1896'dan itibaren kullanıldı.
  • Elektrik: İlk deneyler 1858 de yapıldı. İlk uygulamalar ise 1886 da Isle of May'de ve 1888 de St. Catherine'de yapıldı.
FENERLERİN IŞIK KARAKTERİSTİKLERİ:
Fenerlerden gemicilere gösterilen ışık karakterlerinden bir kısmı paragraf başlığı üzerine tıklanarak görülebilir.
  • Düşey Plakaları Açıp Kapatarak Çakış Oluşturma Yöntemi
  • Sektörlü Bir Fenerde Renkli Işıkların Elde Edilmesi
  • Sektörlü Bir Fenerde Renkli Işıkların Yayılışı
  • Sektörlü Bir Fenerle Doğrultu Bulunması
  • Sektörlü Bir Fenerin Yol Göstermesi (IALA B Bölgesi)
    Başa Dön
FENERLERİN YAPI MALZEMELERİ:
  • Taş: Antik çağdan itibaren kullanılan en eski fener yapı malzemesi taştır. En tanınmış örnekleri İngiltere'deki Eddystone ve Fransa'daki Cordouan fenerleridir.
  • Ahşap: Özellikle Amerika'da, 18. yüzyıl ortalarında hizmete sokulan deniz fenerlerinin büyük çoğunluğu ahşap kullanılarak inşa edilmiştir. Doğa etkilerine dayanım süresinin kısalığı ve yangınlar nedeniyle kullanımı giderek azalmıştır.
  • Tuğla: Taş kule maliyetinin, önemli ölçüde arttığı durumlarda yapı malzemesi olarak taşın yerini tuğla almıştır.
  • Dökme Demir Levhalar: Taş ve tuğla maliyetinin yüksek, zemin taşıma gücünün yeterli olmadığı durumlarda, fener kulelerinin birçoğu dökme demir levhalar kullanılarak yapılmıştır.
  • Çelik Kafes Sistem: Bu tip fener kuleleri zemine aktarılacak yüklerin küçük olması gerektiğinde tercih edilir.
  • Betonarme: Betonarme, fener kulelerinde yaygın bir kullanım alanı bulmuştur.
  • Alüminyum ve Fiberglas: Sınırlı da olsa, son dönemlerde fener kulesi yapımında alüminyum ve fiberglas kullanılmıştır.
FENERLERİN YÖNETİMİ:

1755 yılında inşa edilen ilk Ahırkapı deniz fenerinin bakımı Bostancı Ocağı neferleri tarafından üstlenilmiş, kandillerinde yakılacak yağ ise Topkapı Sarayı'ndan sağlanmıştır. I. Abdülhamit döneminde fenerin idaresi gedik usulüne bağlanarak babadan oğula geçmeye başlamış ve bu gelenek günümüze kadar devam etmiştir.
1860 yılında Osmanlı Devleti Fenerler İdare-i Umumiyesini kurarak fenerlerin işletme imtiyazını Michel Marius ve Bernard Camille Collas adında iki Fransıza vermiştir. Cumhuriyet döneminde devlet, 3302 sayılı kanunla Fenerler İdare-i Umumiyesini satın almış ve 1 ocak 1938 de Denizbank'a devretmiştir. Birçok yönetim ve isim değişikliğinden sonra fenerlerin yönetimi 12 mayıs 1997 de kurulan "Kıyı Emniyeti ve Gemi Kurtarma İşletmeleri Genel Müdürlüğü"ne bağlanmıştır.
İngiltere'de genel deniz feneri idaresi Corporation of Trinity House'tur.
Fransa'da 1792 yılında kurulan Köprüler ve Yollar İdaresi'nin kontrolu altında bulunan Fenerler İdaresi "Service des Phares et Balises" adı ile tanınır.
Amerika'da, 1 Temmuz 1939 dan itibaren fener hizmetleri, "U.S. Coast Guard" teşkilatı tarafından yürütülmektedir.
FENERLERİN GELECEĞİ VE SONUÇ:
Fenerlerdeki otomasyonun yaygınlaşması ve uydu haberleşme sistemlerindeki gelişmeler deniz fenerlerine duyulan gereksinimi giderek azaltmaktadır.
Deniz fenerleri birçok ülkede uzaktan idare edilmekte ve fenerlerde bekçi bulunmamaktadır. Eskiden bekçilerin oturduğu konutlar otel, lokanta, alışveriş mağazası vs. gibi turistik amaçlarla kullanılmaktadır.
Otomasyona geçişle birlikte, yakın gelecekte bakıcısız kalacak deniz fenerlerinin bakım ve onarımları kurumları için büyük bir yük olacaktır. Bakım ve onarımların işletmelere yük olmadan yapılabilmesi ve fenerlerin tarihi bir miras olarak gelecek kuşaklara aktarılması için çalışma yapacak birimlerin vakit geçirilmeden oluşturulması ve önlemlerin şimdiden belirlenmesi gerekmektedir.
Ülkemizdeki deniz fenerlerinden hiç olmazsa bir kısmı ziyarete açılmalı ve önemli deniz fenerleri yakınında müzeler oluşturulmalıdır. Bu uygulama hem toplumu bilgilendirme açısından hem de bu tarihi mirasa sahip çıkılması gereğinin hissettirilmesi bakımından yararlı olacaktır.
FENERLERLE İLGİLİ İLGİNÇ BİLGİLER:
Açık denizde kayalıklar üzerine inşa edilmiş ilk taş deniz feneri, Smeaton tarafından yapılan Eddystone fener kulesidir (1759). Smeaton inşaat mühendisliğinin babası olarak tanınır. Fener inşaatı sırasında, yeni uygulamalar icat etmiştir. Örneğin taşların birbirine geçme olarak kullanılması, deniz çimentosu, taşları gemiden inşaat sahasına aktarmak için kullanılan özel vinçler bunlardan sadece üçüdür.
Fenercilerin hava koşulları yüzünden uzun zaman karaya çıkamamaları durumunda, yiyecek tükendiğinde, aydınlatmada kullanılan mumları yemeleri gerekebiliyordu. O zamanki mumlar hayvansal ve bitkisel yağ kökenli olduklarından sindirilebilen türden idiler.
Dünyada nükleer güçle çalışan tek fener Estonya'daki Tallin feneridir.
Fener ışıklarının yoğunluğunu arttırmak için dev boyutlarda cam prizmalar ve mercekler kullanılmıştır. Bunların en büyüklerinin ağırlığı 5 tona ulaşıyordu. Merceklerin bağlı olduğu platform cıva üstünde yüzüyor ve bir parmak itişi ile harekete geçebiliyordu.
Alaska'daki Scotch Cap deniz feneri 1946 yılında Büyük Okyanusta meydana gelen 7,3 şiddetinde bir depremden sonra kıyıdaki yüksekliği 30 metreyi aşan bir tsunami dalgası ile yıkılmış, 5 kişilik fener personeli kaybolmuştur.
Şiddetli fırtınalarda dalgalar 45 metre yüksekliğindeki bir fener kulesini tamamen örtebilmekte ve fener fanusunun 12,5 mm kalınlığındaki camlarını kırabilmektedir.
Fanus içine o kadar çok deniz suyu girebilir ki fenerciler sularla beraber merdivenlerden sürüklenmemek için kendilerini merdiven korkuluklarına bağlamak zorunda kalabilirler.
En şanssız deniz feneri yapımcısı, en sağlam deniz fenerini yaptığına inanan Henry Winstanley'dir. Yaptığı fenerin sağlamlığına çok güveniyordu. Herkese, en şiddetli fırtınada bile fener içinde kalmak istediğini söylüyordu. Dileği gerçekleşti, fakat yaptığı fener, İngiltere tarihinin en büyük fırtınasında yıkıldı ve dalgalara sürüklenen fenerde hayatını kaybetti.

Bir zamanlar Longships deniz feneri bakıcısının kayalık korsanları tarafından kaçırıldığı, ancak bakıcının küçük kızını fenerde unuttukları söylenir. Küçük kız içinde aile İncil'inin de bulunduğu kitapların üzerine çıkarak, babası serbest bırakılıncaya kadar yağ lambasını yanar durumda tutmayı başarmıştır.
Fransa'da Brittany kıyısı açıklarındaki Vierge adasında bulunan fenerin yüksekliği 83 metre olup dünyadaki en yüksek tuğla fener kulesidir.
Amerika'nın en yüksek fener kulesi Cape Hatteras'tır. Tepeliğine kadar olan yüksekliği 63,40 metredir.
Dünyanın en yüksek feneri Japonya'da Yokohama'daki Yamashita park içinde bulunan 106 metre yüksekliğindeki çelik konstrüksiyon fener kulesidir.
Cristof Colomb'un amcası olan Antonio Columbo 1449 yılında meşhur Cenova fenerinin bakıcısı idi.
1895 te Yeni Zelanda'da, Stephen adasında nadir bir çalıkuşu türü keşfedildi. Yok olan türünün son örneği olan bu çalıkuşunu deniz feneri bakıcısının kedisi yedi.


kaynak = Angelfire

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
10 Eylül 2007       Mesaj #2
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
İĞNEADA FENERİ
a
Sponsorlu Bağlantılar
Batı Karadeniz den İstanbul Boğazına doğru giriş yapan gemilerin Türk karasularına girdiklerinde ilk gördükleri fener olan İğneada feneri, hırçın Karadeniz'i Kırklareli'ne ait İğneada'nın İğneada burnundan seyrediyor. Oldukça rüzgârlı bir burunda yer alan fener ve bitişiğinde bulunan fenerci koğuşu dışında tarlalar, yabani incir ağaçları, daha gerisinde ise Karadeniz panoramasını fenerle beraber seyreden yazlık villalar bulunuyor. İğneada liman platosu arkasına çıkılan yol ile yanına kadar araçla gidebilme imkânı olan İğneada deniz feneri önünde tertemiz havayı teneffüs edebilir, derin nefes alırken Karadeniz'in ufuk hattına bakarak gözlerinizi dinlendirebilir, fener çevresine yapacağınız turla İğneada gezinizi tamamlayabilirsiniz.

RUMELİ FENERİ

c
İstanbul'un Rumeli yakası boğaz girişinde, aynı ad ile anılan ve şirin bir balıkçı köyünde olan fener, Fransızlar tarafından yapıldığı biliniyorsa da bazı kaynaklar Fransızların aslında var olan feneri yeniden yaptıklarını belirtiyorlar.
Deniz seviyesinden 58 m yükseklikte ki taş yapımı fener kulesi üç kademe şeklinde sekizgen olarak inşa edilmiş ve 30 m yükseklikte bulunuyor. Günümüzde otomatik olup elektrikle çalışan, ışık görünüş mesafesi 18 mil olan deniz feneri, ilk yapım yıllarında önce gaz yağı, daha sonra asetilen gazıyla çalışarak hizmet vermiş. Rumeli Fenerinin inşaatı sırasında yaşanan ilginç bir de öyküsü var. Yapım sırasında kulenin birkaç kez yıkılması üzerine köyün yaşlıları fener yerinde bir yatır (türbe) bulunduğunu bu nedenle kulenin sürekli yıkıldığını yapımcı Fransızlara söyleyince ustalar önce türbeyi yapmışlar, sonra da bugünkü kuleyi inşa etmişler. Rumeli Feneri belki de dünyada içinde türbe bulunan tek fener olma özelliğini günümüzde de
v
b
sürdürürken, Rumeli Feneri köyüne gelenler fenerde bulunan Saltuk Baba Türbesini de görüp, ziyaret ediyorlar.
Rumeli feneri karşı kıyıda bulunan Anadolu Feneri ile sürekli olarak bakışırken, fenerin özellikle dalgakıran üzerinden, balıkçı barınağının en uzak noktasından, Rumeli Feneri Kalesinden tablosu yapılacak kadar güzel görüntüleri seyredilebiliyor. Fenerin yanına dek araçla gelme imkânı bulunurken dalgakıran üzerinde bulunan balık lokantasında fenere karşı yemek yenebiliyor. Fenerin yanında bir de gözetleme istasyonu bulunuyor.

ANADOLU FENERİ
d
Hazır İstanbul boğazına giriş yapmışken boğazın Anadolu yakasında ki bekçisi Anadolu fenerindeyiz.
15 Mayıs 1856 yılında hizmete giren fenerin konumu en az Rumeli feneri kadar görkemli. Boğaz girişine Rumeli Fenerine göre daha yüksekten bakan Anadolu feneri kulesi, kale içinde bir burç üzerinde bulunuyor. Deniz seviyesinden 75 m, kule yüksekliği 25 m olan taş kule iki saniye ara ile ışık yayıyor.
Rumeli feneri gibi nostaljik bir balıkçı köyü olan Anadolu feneri bitişiğinde seyir teraslı bir cami, yamacında balık lokantası yer alıyor. Kıyısı ise İstanbullular piknik yapıyor ve teknelerin çekek yeri olarak kullanılıyor. Çevre fotoğraf severler ve ressamlar için güzel sayılabilecek kompozisyonlar sunarken, Anadolu feneri, Karadeniz ve İstanbul Boğazının derinliklerine uzanan panoramasını havanın lacivertleşmeye başlamasıyla ışığıyla selamlıyor.
Kıyıköy'de, Ağva'da, İstanbul boğazının burun noktalarında Anadolu yakası kıyılarında kırmızı, Rumeli yakasında yeşil renkli, çeşitli tiplerde çakar fenerlere sık sık rastlanıyor. Fındıklı, Defterdarburnu, Akıntıburnu, Baltalamanı, İstinye, Yeniköy, Kireçburnu, Büyükdere, Dikilikaya, Çalıburnu, Kızkulesi, Beylerbeyi, Kanlıca, Paşabahçe, Gümüşsuyu, Selviburnu, Anadolu Kavağı, Filburnu olarak her iki yakada sıralanıyor. Biz gezimize İstanbul'da bulunan ve yakında turistik olarak ziyarete açılması planlanan 5 fenerden biri ve deniz fenerlerimizin en ünlüsü olan Şile feneri ile devam ediyoruz.

ŞİLE FENERİ
e
İstanbul'un Anadolu yakasında ki turistik ilçesi Şile'de boğazın en kritik noktasında bulunuyor. 1859 yılında Fransızlara ait Fenerler İdaresi tarafından yapılmış Türkiye'nin en büyük feneri olarak biliniyor. 20 mil uzaktan görünen ışığı ile deniz seviyesinden 60 m yükseklikte yer alan Şile deniz fenerinin kule yüksekliği ise 19 metre. Şehir elektriği ile çalışan feneri cihazı ve kule, yapısının orijinal halini günümüzde de koruyabilmiş. İlk olarak 15.5.1856 yılında yapılan Rumeli ile Anadolu fenerlerinden sonra 8.8.1859 tarihinde yapılan Şile feneri Şilenin en yüksek yerindeki kayalık mıntıkada ki yerini ve en büyük fener olma özelliğini hala koruyor. Sekizgen şeklinde ve 110 cm kalınlığında taştan yapılmış olan kule, gündüz iyi görülebilmesi için siyah ve beyaz enlemesine bantlar çizilerek boyanmış. Şile fenerinin gerek yapısı, gerekse taşıdığı özellikler nedeniyle tarihi değeri, ünü giderek artmış. İnşa tarihinde ışık kaynağı olarak üç fitilli gaz lambası kullanılmış ve alt kısmında gazın dinlendirilmesi, süzülmesi için sarnıç şeklinde özel depo yapılmış. 1968 yılında elektriğe çevrilen ve şehir cereyanı ile çalışmaya devam eden Şile fenerinde 1000 watt gücünde ampul kullanıldığı belirtiliyor. Bir dönüşünü 120 saniyede tamamlayan fener ışığı sekiz adet göz biçimli mercekten yayılırken, fenerin çalışması duvar saatlerinde kullanılan sarkaç sistemi ile gerçekleşiyor ve dişli tertibatı iki saatte bir kuruluyor. Şile'nin adeta sembolü olan Şile Deniz feneri çevresinde yapılan Kavala Parkında oturup dinlenme, çevreyi seyretme, fotoğraf çekme imkânı bulunuyor.

KIZKULESİ FENERİ
g
f
Marmara denizinden İstanbul Boğazına giriş yapan gemilerin sağında Fenerbahçe feneri, sol taraflarında Ahırkapı feneri yer alırken tam karşılarına Kızkulesi feneri çıkıyor. Tarihi, efsaneleri bir yana Kızkulesi, bulunduğu yer olarak İstanbul siluetinin seyredildiği en güzel panoramaya sahip eşi benzeri bulunmayan bir mevkide yer alıyor. Yoğun deniz trafiğinin içinde gece gündüz hizmet veren fener, bulunduğu adanın turistik gezilere açılmasıyla eski yalnızlığına tezat, sayısız kişi tarafından görülüyor. 25. Aralık. 1857 yılından beri hizmet veren ve kırmızı çakan fener, kâh şehir hatları vapurlarını, kâh feribotları seyrederken İstanbul boğazı geçişi sırasında nefeslerin tutulduğu LPG yüklü tankerlere de yön verirken, yelken yarışlarının yapıldığı özel günlerde şiirsel güzellikler arasında kalıyor. Kızkulesi'ne gitmek isteyenlere ulaşım Salacak sahilinden Kızkulesi'ne yolcu taşıyan teknelerle sağlanıyor.
h

FENERBAHÇE FENERİ
z
İstanbul'un Anadolu yakasında Fenerbahçe burnunda yer alan fener son yapılan düzenlemelerle güzel bir gezinti alanının uç noktasında bulunuyor. Adaları, Moda kıyılarını, Sarayburnu ve Marmara'yı seyreden konuma sahip fenerin önünden ada vapurları, deniz otobüsleri, Kalamış marinaya giriş çıkış yapan tekneler geçiyor. Fener çoğu zaman yelken yarışlarına da tanık oluyor. Çevresinde bulunan yaşlı anıt ağaçlarla çevrili parkta ise sevgililer kol kola gezerken, yaşlılar, banklarda dinleniyor, çocuklu anneler trafikten uzak huzurlu ve sakin ortamın keyfini sürüyorlar. Fenerbahçe fenerinden İstanbul'da gün batımını seyredenler bir başka romantizm kazanıyorlar.

AHIRKAPI FENERİ
i
İstanbul Sarayburnu'nda yer alan, denizden yüksekliği 36m, zeminden yüksekliği 26 m olan Ahırkapı feneri her 5,5 saniyede yarım saniye ışık gönderiyor. Elektrik motoruna bağlı olarak çalışan fenerin ışığı ise 16 deniz mili uzaklıktan görülebiliyor. Kızkulesi, Fenerbahçe fenerleri ile bir üçgen içinde hizmet veren fenerin denizle arasında kalan bölümünden sahil yolu geçiyor. Amatör balıkçıların balık tutup, sahil yürüyüşü yapanları kıyısından geçtikleri fenerin arkasında ise tarihi Topkapı Sarayı, şehir surları yer alıyor.
Ahırkapı fenerinin tarihi ise oldukça ilginç. Osmanlı İmparatorluğu dönemini 1755 yıllarında Mısır'a ticari mal götürmekte olan bir kalyon fırtınalı bir gece de Kumkapı mevkii kıyılarında bulunan kayalara bindirmiş. Zamanın Sadrazamı Sait Paşa olay yerine gitmiş. Yapılan kurtarma çalışmalarını yerinde takip etmiş. Daha sonra padişah III. Osman'a "Eğer bu mevkide bulunan surların üstüne bir fener yapılıp her gece üzerinde kandiller yakılsa, açıktan geçen gemiciler ışığı görüp rotalarını tayin edebilirler" demiş. Bunun üzerine padişah da Ahırkapı burnunun uç noktasına bir fener yapılmasını emir buyurmuş. Dönemin Kaptan-ı Deryası Süleyman Paşa, Ahırkapı'da surların bir burcu üstüne feneri yaptırmış, görevliler yerleştirip geceleri yakılması için zeytinyağı tahsis etmiş.
Tarihi yarımada bulunup Ayasofya'ya, Sultanahmet camisine komşu olan Ahırkapı feneri bugünkü haline 1857 yılında yeniden inşa edilerek kavuşmuş.
Ülkemizde fenerciliğin tarihi bu hikâye ile başladığı belirtiliyor. Osmanlı İmparatorluğunda ilk fenerlerin yapımı1855 yılı Kırım Savası sırasında gerçekleşmeye başlamış.

YEŞİLKÖY FENERİ
j
5 Ocak 1857 tarihinde hizmete giren ve İstanbul'un gözde semtlerinden Yeşilyurt sahilinde yer alan deniz feneri bir zamanlar bir başına Marmara'yı seyrederken hızla gelişen mimari sayesinde binaların içinde kalmış görüntüsüyle hayli ilginç bir görünüm sergiliyor. Hasır restoranın bölgeden ayrılmasıyla yerine yapılan, adeta sırtına binmiş görüntüsü çizen bir gökdeleni arkasına alan fenerin önü ise doldurularak yürüyüş alanı kazanılmış bir güzergâh sonrasında denize uzanıyor. Fener ve fenerci koğuşundan ibaret olup bahçe içinde yer alan deniz feneri arkasında bir restoran, her iki yanında ise sahile uzanan bir sokaklar bulunuyor. Fenerden uzaklaşan martıların yeni konukları ise karakargalar.

Şimdi de İstanbul'dan ayrılıyor Tekirdağ'ı geçip Marmara Denizine açılıyoruz.

HOŞKÖY FENERİ
k
l
Marmara Denizi Tekirdağ kıyılarında yer alan Hoşköy de ki rota feneri Hoşköy (Hora) fenerindeyiz.
Metal bir kule ve fenerci koğuşu ile tamamlanan yapı Marmara'yı, Hoşköy'ü, balıkçı barınağını yüksekten seyreden bir tepede yer alıyor. Kule yanına araçla çıkılabildiği gibi, arkasından tarlalara giden toprak bir yol bulunuyor. Fener kulesi çevresinde, meyve ağaçları ve kır çiçekleri göz okşarken, kule ile deniz kıyısı arasından geçen Mürefte sahil yolu üzerinde yazlıklar fenere en yakın komşu yapılar olarak yer alıyor.
Bir rota feneri olan Hoşköy feneri 1861yılında deniz seviyesinden 50 m yükseklikte. Fransa'dan özel olarak kule malzemesi saç ve putrel demirlerle Fransızlar tarafından inşa edilmiş. 20 metre yükseklikte ki kule günümüzde de bu orijinal halini koruyor.
Eski ismi Hora olan Hoşköy feneri, önceki yıllarda gaz yağı ile çalışırken günümüzde işlevini elektrik enerjisi ile gerçekleştiriyor. Işığın görünüş mesafesi 19 deniz mili olan, dönmeli (devvar) Hoşköy feneri iki saate bir kurulan sarkaç sistemi ile çalışıyor.

BATI BURNU PONENTE DENİZ FENERİ
s
1861 yılında inşa edilmiş ve bir ada feneri olan Pononte feneri Çanakkale'ye bağlı Bozcaada'nın güneydoğu burnunda yer alıyor.
Denizden yüksekliği 32 metre olan fener, çakar sistemli olup, 100 mm billur tipinde ve güneş enerjisi ile çalışırken, ışığının görünme mesafesi 15 deniz mili olduğu belirtiliyor.
Bozcaada bulunan Batı Burnu Pononte Feneri çevresinde ki rüzgârla elektrik üreten pervanelerle yer alıp, konum olarak önemli bir noktada bulunuyor. Çok önceki yıllarda Bozcada çevresinde gece seyir halindeki tekne ve gemilerin kayalıklara çarpıp batmaması, gemicilere yön göstermesi amacıyla burunlarda yağlı kandiller, bezler yakıldığı anlatılıyor.

BABAKALE FENERİ
n
Asya kıtasının en uç noktasında bulunan Çanakkale'ye bağlı Tarihi Babakale kalesinin ucunda bulunan fener inşa edilmiş bir kule olmamasına rağmen konumu ve bulunduğu nokta itibari ile özellikli fenerlerimizden biri olarak görülüyor. Osmanlı döneminde yapılmış olan son kalenin uç noktasında balıkların geçiş noktasına hâkim bir burunda yer alan Babakale feneri çevresinde gezilebilen bir antik kale ve tarihi mezarlık ile yakınlarda oruç Baba türbesi bulunuyor.

DEVEBOYNU KNİDOS FENERİ
o
Anadolu'nun Akdeniz'e uzanan en uç noktasında, Datça'nın Knidos antik kentinde yer alan Deveboynu feneri,1931 yılında yapılmış. Konum itibariyle Ege ve Akdeniz'i birbirinden ayıran nokta olarak belirtilen mevkii aynı zamanda coğrafi bakımdan deve şeklini andırması nedeniyle fenere Deveboynu olarak isimlendirilmesine neden olmuş. Deniz seviyesinden 104 metre yükseklikte ki kule 9 metre olup yapıldığı tarihte gazyağı ile çalışırken, sonraları asetilen gazı ile çalışmasına devam etmiş. Fenerin Akdeniz ve egeye uzanan ışığının görünüş mesafesi 12 deniz mili.

GELİDONYA FENERİ
p
u
Akdeniz'in kılavuz fenerlerinden biri olan Gelidonya deniz feneri Antalya'nın Kumluca İlçesi Taşlık Burnunda yer alıyor. Türkiye kıyılarının en yüksek feneri olup 227 m yükseklikte ki fener denizden 3 km içerde yer alıyor. Sivri kayalıklar üzerinde inşa edilen ulaşımı oldukça zor olan Gelidonya Fenerine elektrik ulaştırılamadığı için günümüzde bile hala elle kurularak çalıştırıldığı belirtiliyor. Doğanın yalnızlığında, çam ağaçları kokuları arasında Akdeniz güneşiyle yıkanan Gelidonya Feneri altında bulunan tarihi Likya antik yolu, bilhassa yaz aylarında Adrasan, Kumluca gibi tatil köylerine gelenlerin kullandıkları güzergâhta, uzaktan da olsa tüm heybeti ile görülüyor.

Akdeniz deniz fenerlerine Anamur, Mersinde bulunan fenerlerle devam edeceğiz ve tekrar Karadeniz'e çıkıyor ve turistik olarak oldukça fazla ziyaretçi ağırlayan Kafken, Cebeci sahillerinin biraz açığına uzanıyor ve ana karadan devam ettiğimiz yolculuğumuza ara verip Kafken adasına yanaşıyoruz.

KEFKEN ADASI DENİZ FENERİ
q
İskeleye yanaşır yanaşmaz rakı yapımında kullanılan kendi kendine yetişmiş anason bitkileri kokuları ile ilginizi çekmeye başlıyor. Defne ağaçlarının hâkimiyetinde ki adada, fener kulesine ulaşmak için, anıt haline gelmiş, kimsenin temasıyla karşılaşmadan büyümüş incir ağaçları, zakkumlar arasından geçiliyor. Oldukça bakımlı ünitelerin bulunduğu, Karadeniz'in sert rüzgârına, ayazına, iklim koşullarlarına dayanıklı kalın duvarlı yapıların bulunduğu tepede Bembeyaz gövdesiyle deniz feneri yükseliyor. 30 Kasım 1879 tarihinde inşa edilmiş olup, sonraki yıllarda yenilenen deniz feneri karadan çekilmiş deniz altı hattı sayesinde elektrikle çalışıyor. Fener ışığı 15 mil uzaklıktan görülebiliyor, 360 derece görüş açısına sahip fener kulesi, Ereğli, Amasra, Trabzon yönüne giden gemilere yön veriyor.
Denizden 13 metre yükseklikte, 14 metre kule boyu ile adayı süslüyor.
3 saniyede bir 3 çakıyor, 6 saniye dinleniyor.
Kafken Adası içinde barındırdığı kale kalıntıları, antik sarnıçları gibi tarihi eserlere sahip olması nedeniyle sit alanı ilan edilmiş. Deniz feneri ve gemi kurtarma görevlileri, dalgakırana sığınan tekneler dışında ziyaretçisi olmuyor.

GERZE FENERİ
r
Karadeniz'in Sinop ili Gerze sahilinde deniz seviyesine yakın bir burunda dalgalarla çarpışan, adeta sürekli yıkanan deniz feneri, çevresinde dolaşma imkânı bulunan geniş bir platformla ziyaretçileri karşılıyor. Kıyıda ki yeri, yerleşim birimlerine çok yakın olmasına karşın, yalnızlığın buram buram yaşanıp, hissedildiği, huzur veren, senarist olup film, fotoğraf çekmeye özendiren özel bir konuma sahip. Etrafında bulunan balıkçı barınağı ve dalgakıran, arkasında yer alan restoranla bütünleşip seyir ve hoşça vakit geçirecek kompozisyonlar oluşturuyor. Fenerde yaşayan bulunmuyor.

ZONGULDAK FENERİ
1908 yılında inşa edilmiş olan Zonguldak feneri Karadeniz sahili, Zonguldak ilinin denizden yüksekliği 53 metre olan bir burunda yer alıyor. 1985 yılından bu yana elektrikle çalışan fenerin 9 metre yükseklikteki kulesinden çıkan 500 Watt'lık ışığı 20 deniz mili uzaklıktan görülebiliyor.

KEREMPE DENİZ FENERİ
Her biri ayrı efsane olan fenerlerimizden biri olan Kerempe feneri Cide ilçesinde bulunan Kerempe burnunda yer alıp, denizden 82 metre yükseklikte bulunuyor. Yüksekliğine Karadeniz'in sis'i bile ulaşamadığı belirtilen Kerempe feneri yanında sis düdük binası yer alıyor.
Deniz fenerleri, Kızılırmak nehrinin denize döküldüğü yerde Bafra feneri, Hopa-Sarp hudut feneri, İskenderun-Arzus Işıklı Köyü yakınlarında Akıncı feneri, Gelibolu yarımadası en uç noktasında yer alan Mehmetçik feneri, Alanya kalesi üzerinde ki Alanya feneri, Mersin limanı içinde Mersin Feneri, Anamuryum antik kentinde Anamur feneri, gibi daha birçok yerde bulunuyor.
Fenerler gezimize çeşitli noktalara denizden ve karadan yapacağımız yolculuklarla devam edeceğiz.

nünü - avatarı
nünü
Ziyaretçi
9 Haziran 2008       Mesaj #3
nünü - avatarı
Ziyaretçi
Işıktan kuleler

Deniz fenerleri


Nedir deniz feneri?.. Dev dalgalara kafa tutan bir kahraman mı? Kayalıkların prensi ya da gemicilere göz kırpan bir sevgili?

o 33 724KAPAK o 33 724Anamur2028229 o 33 724Anamur

o 33 724CapeTown

o 33 724Fatsa o 33 724EFAC81ile202 o 33 724Mehmetcik 3

o 33 724Sinop o 33 724Umit Burnu202 o 33 724VancouverKanada

o 33 724Yelkenkaya 2 o 33 724Yelkenkaya 4


Sahi, nedir deniz feneri? Dalgaların çobanı mı? Fırtınalarla alay eden, ışığıyla güven dolu sözcükler yazan bir şair mi? Göçmen kuş sürülerinin sert rüzgârlarla hırpalandıklarında indikleri bir mola yeri mi? Kimi mimarların söylediği gibi 'deniz feneri' sadece bir kule midir yoksa? Sisin içinde yitip gidecek yaşamları ölüm meleğinin elinden alan bir kurtarıcı mı?..
Bir deniz fenerinin ne olduğunu anlamak için, adalarla, dalgalarla, fırtınalarla, kayalıklarla, martılarla, fenercilerle, onların aileleriyle, fenerde doğup büyüyen çocuklarla da konuşmak; fenerleri kucaklayan coğrafyayla da sarmaş dolaş olmak gerekmez mi? Bir fırtınayı fenerde karşılamadan onun hakkında konuşmaya hakkımız var mı?
ÜMİDİN IŞIĞI
Evet, fenerlerin ne anlama geldiği, fenerin neresinde olduğunuza göre değişir! Denizdeyseniz, bir ümit ışığı; geceleyin yanından geçen biriyseniz, ışık saçan bir kuledir fener. İçinde yaşıyorsanız, yalnızlıktır anlamı; her ne kadar genişleyen kentler uçbeyi gibi duran fenerlere gitgide yaklaşsa da. Fenercilik öyle büyük bir sorumluluktur ki, Mersin Deniz Feneri'nin bekçisi hep aklıma gelir:"Ha fener söndürmüşün, ha adam öldürmüşün!"
Kıyılarımızda dört yüzü aşkın deniz feneri var. Fethiye'deki Kızılada Feneri'nden, Karadeniz'in kıyısında Bulgaristan sınırına yakın duran İğneada Feneri'ne; yat limanı içinde kalan Bodrum Feneri'nden, Knidos Antik Kenti'ne tepeden bakan Deveboynu Feneri'ne kadar hepsi denizciler için 'güven' duygusunu yaşatırlar. Her ne kadar bugün denize açılanlar yollarını elektronik sistemlerle bulsalar da, aksilik bu ya, o elektronik aletler bozulduğunda onlara yol gösterecek yine deniz fenerleridir.
DENİZİN MİRASI
"…Deniz fenerleri Akdeniz'in mirasıdır; tapınaklar gibi onlar da yalnızca kıyı ya da deniz idarelerine bırakılamaz. Genellikle yapıldıkları yıllara, boyutlarına, yapılış biçimlerine ve mendirek, ada, burun gibi konumlara göre sınıflandırılırlar. Denizin onları nasıl kucakladığı, yalnızlıklarının niteliği, yakınlarındaki limanlarla nasıl bir ilişkide oldukları, kendilerinin de bir gün liman olmaya can atıp atmadıkları da göz önünde tutulmalıdır. Nihayet kimi, hangi geminin rotasını aydınlattıkları önemlidir (duygu yüklü ifadelerle, ışıklarının soluk, kesik kesik, özlem dolu olduğu yazılır). Bazı fener bekçilerinin, denizleri aydınlatmak için hangi nedenle yalnızlığı seçtiklerini tartışmak gereksizdir. Fenerler büyük deniz haritalarında saygın bir yere sahiptir; deniz kazazedeleri de anılarında onlardan söz etmeden geçemez" diye yazmıştır Predrag Matvejevic 'Akdeniz'in Kitabı'nda…
"ÜÇ OĞLUM, BİR KIZIM, BİR DE FENERİM VAR"
Gebze'deki Yelkenkaya Feneri'ne, 1997'de emekli olana kadar ışık veren 76 yaşındaki Sacide Gül de, genellikle babadan oğula geçen fenercilik mesleğinin yüz aklarından. Gün ağarmadan, yağmur yağarken vardığım Yelkenkaya Feneri'ne onun kapıda bana uzattığı terliklerle girmiştim. Ben, bir deniz feneri altındaki evde doğup büyümenin Sacide Hanım'ın yüzünde nasıl izler bıraktığını keşfetmeye çalışırken, o; "Elektrik yokken, gaz lambasını sallaya sallaya dolaşırdık buralarda" diyordu. Ona kaç çocuğunuz var diye sorduğunuzda şöyle yanıt veriyor: "Üç oğlum, bir kızım, bir de fenerim var!" Aslında bu yanıt; fenerciler, aileleri ve deniz fenerleri arasındaki olağandışı bağı birebir anlatıyor. "Feneri çocuğum gibi seviyorum" anlamına gelen bir cümle bundan daha güzel nasıl söylenebilir?
AKDENİZ'İN ŞİİRİ: GELİDONYA
Gün boyu, bir ışık sağnağının içinde yüzüyor Gelidonya Feneri. Altında Akdeniz, Halikarnas Balıkçısı'nın sözleriyle, "O mavi, denizin kendinden olsa, o zaman kalemi batır batır beyaz kâğıtların üzerine mavi mavi yaz." Gün batarken gökyüzünün rengi önce maviden turuncuya, sonra kırmızıya, sonra pembeye, sonra mora, sonra laciverde, sonra siyaha dönüşüyor. Güzel bir şiir gibi büyülüyor insanı. Sonra denizden 227 metre yukarıda, Türkiye'nin en yüksekteki feneri yanıp sönmeye başlıyor. Ardından samanyolu dev bir avize gibi geceye asılıyor. Yıldızlar kayıyor. Bütün takımyıldızlar ışıklı bir haritadan size bakıyor. Burada film çekmek, şiir yazmak, ağlamak, ay ışığında parlamak istiyor insan. Ve ne kadar güçlü olduğunu düşünse de, korktuğunu anlıyor yalnızlıktan.
GÖKKUŞAĞINI EVLERİN İÇİNE TAŞIR
Şile'de ev alanlar, yataklarında yattıkları ilk gece sık sık uykularından uyanırlar. Bunun nedeni, heyecanları değil; perdelerden geçip içeri dalan bir ışıktır. Bu ışık, sabaha kadar aynı zaman aralıklarında, defalarca yatak odalarına girip çıkar. Şaşkınlıkla yataklarından fırlayan insanlar, pencereden baktıklarında feneri görürler. Bu ışığı yayanın, Türkiye'nin en uzağa ışık yollayan feneri olduğunu ise sonradan öğreneceklerdir. Zamanla Şile'nin yeni sakinleriyle 1859 doğumlu yaşlı fenerin arkadaşlığı ilerleyecek; yağmur sonralarında fener, pencerelerin içine gökkuşağının renklerini de yollayacaktır.
VE PATARA'DA…
Akdeniz Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Başkanı Prof. Havva Işık ve kazı ekibi, 2002 yılında Patara Kumsalı'nda denize yakın yapı taşları buldu. Merak ve heyecan dolu kazı ikinci yılını tamamladığında; Havva Işık artık dünyanın en eski deniz fenerini ortaya çıkardıklarından emindi. Vardığı sonuçlardan biri de, fenerin güneydoğu köşesine vuran dev tsunami dalgaları ile yıkıldığıydı. Üstelik yıkıntılar arasında buldukları insan iskeletinin de, dev dalgalar feneri sarsarken kaçmaya çalışan fener bekçisi olduğunu düşünüyordu.
Fenerci dalgaları uzaktan gördü de, fenere tırmanıp kurtulacağını mı düşündü? Ya da gece fener ateşinin başındaydayken mi geldi dalgalar? Yoksa depremle hemen yıkıldı fener de, tsunami geldiğinde yıkıntıların üzerinden mi geçti? Patara Feneri'ndeki bu bilinmezlik elbette bir gün aydınlanacak. Ama şu rastlantıyı bilim aydınlatabilir mi, ne dersiniz: Dünyanın 'ışık' saçan 'en eski' fenerini bulan kadın, Havva Işık; adını, inanışa göre yeryüzünde var olan 'en eski' kadının adından almış. Soyadını da deniz fenerinin yaydığı 'ışık'tan

YAZI-FOTO: AKGÜN AKOVA

Benzer Konular

25 Mart 2011 / KisukE UraharA Müzik tr
31 Ağustos 2018 / Misafir Cevaplanmış
23 Nisan 2011 / Jumong Deniz Bilimleri
18 Haziran 2010 / _Yağmur_ Taslak Konular