Arama

Denizaltı

Güncelleme: 19 Eylül 2018 Gösterim: 19.363 Cevap: 6
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
18 Eylül 2018       Mesaj #1
Safi - avatarı
SMD MiSiM

DENİZALTI

Ad:  denizaltı.JPG
Gösterim: 1029
Boyut:  39.3 KB

1. Denizin altında bulunan: Denizaltı volkanları.
Sponsorlu Bağlantılar
2. Deniz altında yapılan: Denizaltı araştırmaları.
3. Deniz etkisine açık kıyı için kullanılır.

—Denızbıl. Denizaltı yüzey şekli, denizaltı topografyasının engebelerini oluşturan kabartıların ve çukurların bütünü.

—Denize. Denizaltı boruhattı. kimi petrol gemilerinde uygulanan boşaltma sistemi; sarnıçlara bağlanaıak geminin yükünü pompalamayı sağlar. ll Denizaltı liman. rüzgâr ve dalgaya açık olduğundan gemilerin sığınmasına elverişli olmayan liman.

♦a. Ask. denize. Dalmış durumda seyretmek ve savaşmak için düzenlenmiş savaş gemisi. ll Denizaltı ana gemisi, açık denizde bulunan denizaltılara lojistik destek sağlayan suüstü gemisi. ll Denizaltı üssü, denizaltıların bakım, onarım ve ikmallerinin yapıldığı askeri liman.

—Denizbıl. Derin deniz diplerinde göziem yapmaya yönelik insanlı ve bağımsız araç. (Kullanışlılığı, hafifliği, devingenliği bakımından batiskaftan farklıdır. Kullanılan başlıca denizaltılar şunlardır: Alvın [1964], Cyana [1970], Deep Quest (1967, 9,20 m], Sea Clitf ve Sea Turtle (1968; 7,60 m] ve Pisces serisi [5,80 m].)

—Petr. san. Denizaltı hattı, hidrokarbonların aktarılmasına yarayan deniz boru.
Kaynak: Büyük Larousse

Son düzenleyen Safi; 19 Eylül 2018 02:10
SİLENTİUM EST AURUM
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
19 Eylül 2018       Mesaj #2
Safi - avatarı
SMD MiSiM

Denizaltı yüzey şekli


jeomorfoloji ve derinlik haritalarında gösterilir.
Sponsorlu Bağlantılar

Genellikle iki çeşit yüzey şekli ayırt edilir:
1. yapısal yüzey şekilleri
denizaltındaki biçimsel bozulmalarla ortaya çıkmıştır. Denizaltındaki biçimsel bozulmaların nedeni şöyle sıralanabilir: tektonik olaylar, yırtılma fayları ya da aralayıcı tipte kırılmalar (sırtların eksenel vadisindeki çukur, sırtların yanındaki basamaklı platolar ya da alçalan kıta kenarları) ya da okyanus çukurları ve önülkelerinin iç kenarları gibi yan basınçlara uğramış kuşaklardaki kıvrılmalar; volkanik olaylar, özellikle birbirine yaklaşan (okyanus çukurları) ya da ötelenme halindeki levhaların sınırlarında ve sıcak noktaların üst kesiminde (denizaltı dağları) gelişir; diyapirik olaylar, plastik çökelleri (özellikle buharlaşma ile oluşan evaporıtler) etkiler ve tuz kubbeleri oluşturur.

2. işlenmiş yüzey şekilleri
üç süreç dizisinin etkisiyle tortul örtülerde gelişmişlerdir: mekanik ufalanma (soyulma örneği), kimyasal ayrışma (kimyasal aşınma) ve biyolojik etkinlik gibi ilksel süreçler; dengesini yitirmiş yamaçlar üzerindeki gereçlerin aşağıya hareketinin yol açtığı çekimle ilgili süreçler (oluklar, yarıntılar, kanallar, kum çağlayanlarının açtığı kanyonlar, kaymalar, göçüntüler, çamur akıntıları, türbidit akıntıları); aşındırma, taşıma biçimleri (kırışıklar, ripple mark'lar, çizgisellikler, şeritler) ve çökeller (derin deniz okları) yaratan akıntılara bağlı süreçler.

Bu mekanizmaların ve süreçlerin uzun bir zaman dilimi içinde gelişmesi, denizal- tındaki büyük fiziksel coğrafya bölgelerinin birbirinden ayırt edilmesine olanak verdi: taşkürenin hareketliliği nedeniyle yavaş yavaş yer ve düzey değiştiren kıta kenarlan ve okyanus çanakları. Suküreyi etkileyen değişiklikler (iklim değişiklikleri, deniz düzeyindeki alçalıp yükselmeler, yüzeysel ya da derin akıntıların ortaya çıkması ya da yer değiştirmeleri, verimlilik bölgelerinin yer değiştirmesi, vb.) yüzey şekilleri ayrıntılarında, özellikle de kanyonlarda ve vadilerde ortaya çıkar.
kaynak: Ana Britannica

SİLENTİUM EST AURUM
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
19 Eylül 2018       Mesaj #3
Safi - avatarı
SMD MiSiM

denizaltı çatlak kuşağı


uzun, dar ve dağlık denizaltı oluşumu.

Çoğunlukla, okyanus tabanında 1,5 km derinliklere kadar inen sırtlan ayınr.
En büyük çatlak kuşaklanna Büyük Okyanusun doğu kesimlerinde rastlanır. Bu kuşaklar, birkaç bin kilometre uzunlukta ve 100-200 km genişliktedir, ayrıca birkaç kilometrelik yükseltiler içerir. Büyük Okyanustaki her çatlak kuşağı aslında, sırtlardan ve bunların arasında yer alan yüzlerce kilometre uzunlukta ve onlarca kilometre genişlikteki çukurlardan oluşan karmaşık bir yapıdır. Atlas Okyanusunda görülen daha kısa birçok çatlak kuşağı, Orta Atlantik Sırtıyla birleşmiş durumdadır. Büyük Okyanus ve Atlas Okyanusundaki çatlak kuşaklan birbirlerine hemen hemen paralel konumda doğu-batı doğrultusunda uzanırlar. Hint Okyanusundaki durum çok iyi incelenmemişse de, kuzey-güney doğrultusunda uzanan ve Büyük Ökyanusun doğusunda görülen kuşaklarla kıyaslanabilecek özellikte birkaç kuşak saptanmıştır.

Okyanus tabanlarında, magnetik alan şiddeti son derece düzenli bir biçimde değişen hatlar bulunur. Aynca bu hatlar, sırt boyunca ya da yükselti eksenine göre, ayna görünümlü bakışımlı yapıdadır. Çatlak kuşağı boyunca sırt tepelerinde görülen ötelenmelere magnetik hatlardaki ötelenmeler eşlik eder. Büyük Okyanusun Kuzey Amerika açıklarındaki bölümlerinde, deniz tabanında herhangi bir okyanus ortası sırt bulunmaz. Ama burada da, 1.175 km’lik Mendocino çatlak kuşağı boyunca belirgin magnetik hatlar görülür. Çatlak kuşaklarının, okyanus sırtı oluşturan kesimlerinin dışında kalan bölümlerinde deprem oluşmaz.

Çatlak kuşakları ile magnetik ve sismik olgular arasındaki ilişkiler deniz dibi yayılması kuramıyla açıklanabilir. Bu kurama göre, okyanus yükseltileri ve sırtlan yayılma merkezleridir ve bu merkezler boyunca yermantosundan düzenli olarak yükselen volkanik maddeler, birbirini izleyen düşey dilimler halinde kabuğa eklenir. Dilimlerin katılaşması ve soğumasıyla birlikte, bu yeni okyanus kabuğu içindeki magnetik mineraller, yerin magnetik alan şiddetinin egemen yönü ve değişimleriyle uyum içinde magnetikleşirler. Yeni oluşan dilim, yayılma merkezleri boyunca sürekli olarak yarılır ve yarılmayla ortaya çıkan yarım yüzeyler, birbirinden uzaklaşan iki katı levhanın birleşik parçaları haline gelirler. Bu nedenle çatlak kuşağının, çıkıntı yapan sırt ekseni boyunca olan bölümü, karşıt yönlerde hareket eden levhalar arasında kırıklı bir sınırdır ve sırt dönüşme kırığı olarak adlandırılır. Bu dönüşme kırığı boyunca görülen hareket farklılıkları, sismik incelemelerle saptanan kırık hareketleriyle uyum içindedir.
kaynak: Ana Britannica
SİLENTİUM EST AURUM
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
19 Eylül 2018       Mesaj #4
Safi - avatarı
SMD MiSiM

denizaltı dağı


derin deniz tabanından yüksekliği en az bin metre olan büyük volkanik dağ.

Daha küçük denizaltı yanardağlarına denizaltı tümseği ve tepeleri, düz denizaltı dağlarına ise denizaltı masadağı (guyo) denir. Atlas Okyanusunun kuzeydoğu bölgesinde, yüksekliği 4 bin m’yi aşan, taban çapı ise 110 km’ye varan Büyük Meteor Masadağı, bu tür yapıların ulaşabileceği büyüklük konusunda çarpıcı bir örnek oluşturmaktadır. Büyük denizaltı dağlarının yamaçları, yukarı doğru içbükey biçimlidir ve ender olarak 14° ’nin üzerinde bir eğim gösterir. Küçük denizaltı dağlarında içbükeylik giderek azalır ve yamaçlar 35°’ye varan eğimler kazanabilir. Denizaltı dağlan, deniz tabanındaki çizgisel yarıklardan çıkan lavlardan oluştukları için, yatay düzlem üzerinde oval ya da daha uzun biçimde görünebilirler.
Denizaltı dağlanndan toplanan örneklerin çoğu, büyük ölçüde denizaltı lav akıntıları biçiminde oluşmuş camsı yapıdaki okyanus bazaltlarıdır. Dağların tepeleri ve yamaçları ise, genellikle ince bir deniz tortulu katmanıyla kaplanmıştır.

Denizaltı dağlan çok yaygındır ve tüm büyük okyanus havzalarında görülür. 1970’ten sonra yalnızca Büyük Okyanus havzasında 10 binden fazla denizaltı dağı saptanmıştır. Öte yandan, okyanus coğrafyasını aydınlatmaya yönelik her araştırma gezisinde yeni dağlar bulunmaktadır. Dünya okyanuslarındaki denizaltı dağı sayısının 20 bin kadar olduğu sanılmaktadır.
Denizaltı dağları, tek bir çizgisel yarıktan çıkan lavlarla beslendikleri zaman çizgisel bir küme görünümü kazanabilirler. Büyük Okyanustaki denizaltı dağlarının çoğu, çizgisel kümeler ya da 10 ile 100 tepeden oluşan uzun gruplar oluşturur. Bir zincir içinde ama tek başına bulanan denizaltı dağlan, Orta Pasifik Dağlarında olduğu gibi, tabanlarını birleştiren ortak bir sırtı paylaşabilirler. Büyük Okyanus havzasındaki denizaltı dağı zincirleri kuzeybatı-güney-doğu yönünde sıralanmıştır.

Birkaç zincir, çatlak kuşaklarıyla yakın ilişki içindedir. Güneybatı Büyük Okyanustaki Eltanin çatlak kuşağı buna bir örnektir. Atlas Okyanusunda en az bir denizaltı dağı zincirinin varlığı bilinmektedir. Bu, okyanusun kuzeybatısında uzanan New England dizisidir. Hint Okyanusunda henüz herhangi bir dağ zinciri saptanmamıştır. Ama bunun nedeni büyük olasılıkla o havzada daha az araştırma yapılmış olmasıdır.
kaynak: Ana Britannica
SİLENTİUM EST AURUM
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
19 Eylül 2018       Mesaj #5
Safi - avatarı
SMD MiSiM

denizaltı göçüğü


bir denizaltı kanyonundaki ya da kıta yamacı üzerindeki tortul ve organik malzemelerin zamanla gevşeyerek aşağı doğru kayarak göçmesi.

Belgelenen en büyük denizaltı göçüğü California’da La Jolla açıklarındaki Scripps Kanyonunda gerçekleşmiş ve burada göçük, tortullan 120 m uzağa sürüklemiştir. Belirli bir kanyonda bir göçük oluştuktan sonra, buradaki malzemeler ardı ardına göçmeye başlar ve tortullar daha hafif eğimli ve kararlı bir yapı kazanana değin bu hareketlilik sürer. Bir göçük, kanyonun daha alt bölümlerinde başka göçüklere yol açabileceği gibi, yamaçtan aşağıya doğru yoğun çamur topakları ile tortullardan oluşan bulanık akıntılara da yol açabilir.

denizaltı kanyonu


kıta yamaçlarını kesen, dar ve dik yamaçlı vadi.

Karalardaki akarsu kanyonlarına benzemelerinden ötürü kanyon olarak adlandırılmıştır.
Denizaltı kanyonlarına, çoğunlukla kıta kenarlarının yamaçları boyunca rastlanır. Ayrıca, Hawaii Adaları ve bazı öteki okyanus adaları boyunca da görülür. V biçimindeki bu çöküntülerin büyük çoğunluğunun binlerce metre yüksekliğe ulaşan dik kayaç duvarları vardır. En büyük denizaltı kanyonu olduğu sanılan Büyük Bahama Kanyo- nu’nun tabandan yüksekliği yaklaşık 5 km’yi bulur. Colorado Irmağı Büyük Kanyonu duvarlarının, karşılaştırma yöntemiyle 1,6 km yükseklikte olduğu saptanmıştır. Denizaltı kanyonlarının uzunluğu çoğunlukla 48 km dolayında ya da daha azdır ve yalnızca birkaçı 320 km’den daha uzundur. Genellikle kilometrelerce genişlikleri vardır. Örneğin, Büyük Bahama Kanyonu en geniş noktasında 37 km olarak ölçülmüştür.

Birçok denizaltı kanyonun yeri, bölgenin hemen yakınındaki kara parçasında yer alan akarsu kanyonlarından saptanmıştır. Denizaltı kanyonları ile akarsu kanyonlarının, eski çağlarda, bağlantılı oldukları sanılmaktadır. Bununla birlikte, çoğu durumda, denizaltı ve yakın kara kanyonlarının özellikleri oldukça farklıdır. Örneğin, denizaltı kanyonlarının, yamaçları daha dik, eğimleri çok daha yüksek ve tabanları oldukça dardır. Ayrıca, denizaltı kanyonlarının akaçlama sistemi de karasal benzerlerinkinden farklıdır. Denizaltı kanyonları, üst bölümlerinde çok sayıda kol içerir, ama genel olarak aşağı bölümlerinde kara kanyonlarındaki kadar kol bulunmaz.

Çoğu denizaltı kanyonunun ağzında, akarsu kanyonlarında görülen alüvyon yelpazelerine benzeyen geniş yelpaze biçimindeki tortul birikintileri vardır. Bu tür bir deniz yelpazesindeki tortulların, büyük ölçekli bulanık akıntılarla (asıltı halde malzemeler içeren yoğun su akıntıları) kanyondan aşağıya sürüklenmiş olduğu sanılmaktadır.

Denizaltı kanyonlarının kökeni, yıllardır araştırmacılar arasında çok tartışılan bir konu olmuştur. Buna ilişkin olarak çeşitli varsayımlar ileri sürülmüş olmakla birlikte, en yaygın kabul gören görüş, birçok denizaltı kanyonunun, henüz Yer yüzeyindeyken aşınmayla oluşmaya başladıkları doğrultusundadır. Bu tür bir aşımmın, Pleyistosen Bölümde (y. 2,5 milyon-10 bin yıl önce) oluşan buzullaşma sırasında deniz düzeyinin alçalmasıyla başladığı sanılmaktadır. Bununla birlikte, yeryüzeyindeki aşımmın tek başına deniz tabanından aşağıya uzanan derin denizaltı kanyonlarını kazmasının çok güç olacağı anlaşılmıştır. Kanıtlar, denizaltı kanyonlarının oluşumundan sorumlu temel etkenlerin denizle ilgili süreçler olduğunu ve en önemlilerinin, kanyonların baş bölümlerine yakın yerlerdeki pekişmemiş kayaç maddelerinin çökmesiyle harekete geçen bulanık akıntılar tarafından tortulların aşınması ve taşınması olduğunu göstermektedir.
kaynak: Ana Britannica
SİLENTİUM EST AURUM
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
19 Eylül 2018       Mesaj #6
Safi - avatarı
SMD MiSiM

denizaltı masadağı


GUYO olarak da bilinir, denizlerin 200 m’den daha derin bölümlerinde rastlanan, tepesi düz volkanik dağ.

Herhangi bir sisteme bağlı bulunmayan bu dağların düz tepelerinin çapı 10 km’den daha geniş olabilir. (Çoğu dilde guyo olarak adlandırılan denizaltı masadağı bu adını, İsviçre asıllı ABD’li jeolog Arnold Henry Guyot’dan alır).

Büyük Okyanusta çok sayıda görülen denizaltı masadağlarının çoğunun tepesi, deniz düzeyinin 1.000 ile 2.000 m aşağısında bulunmaktadır. Yanları, öteki yanardağ ve yanardağ adalarında olduğu gibi dışa doğru içbükeydir. Derin deniz tabanından hafif eğimli bir biçimde yükselen masadağlarının tepe bölümlerinin dikliği yaklaşık 200,dir.

Denizaltı masadağlarının çok yakından çekilen fotoğraflarında ve tepelerinde yapılan taramalarda, mercan fosilleri ile yuvarlak volkanik kaya parçalarına rastlanmıştır. Bu bulgular, masadağlannın, okyanus ortası sırtlarının ve yükseltilerinin sığ tepelerinde, yanardağ adaları olarak oluştuğunu göstermektedir. Bu adalar, oluşumları sırasında ve hemen sonrasında dalga aşındırmasıyla kesilir ve düzleşir. Genel olarak benimsenen deniz dibi yayılması kuramına göre, deniz tabanı, sırt ve yükselti tepelerinden yanal olarak ötelere her yıl birkaç cm uzaklaşmaktadır. Deniz tabanı, tepelerden uzaklaşmasını sürdürürken aynı zamanda batar; böylece masadağları zamanla daha derinlere dalmış olur.
kaynak: Ana Britannica
SİLENTİUM EST AURUM
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
19 Eylül 2018       Mesaj #7
Safi - avatarı
SMD MiSiM

denizaltı kablosu


mesaj iletiminde kullanılmak amacıyla, koruyucu bir kılıf içine yerleştirilerek deniz tabanına döşenen iletkenler demeti.

Henüz telefon geliştirilmeden önce de, telgraf sinyallerinin iletilmesi amacıyla deniz tabanına kablolar yerleştirilmekteydi; ilk denizaltı telgraf kablosu, 1850’de İngiltere ile Fransa arasında döşenmişti. 1858’de, İrlanda ile Newfoundland arasına döşenen kablo hattıyla ilk kez Atlas Okyanusunun iki yakası birleştirildi; ama bir süre sonra kablonun yalıtkan kılıfı aşınınca hat işlemez duruma geldi. İlk dayanıklı okyanusaşırı kablo 1866’da döşendi ve aynı yıl benzer ikinci bir hattın yapımı tamamlandı.

Bu iki girişime ABD’li sermayedar Cyrus W. Field ile İngiliz bilim adamı Lord Kelvin öncülük etmişlerdi. Uzun erimli telefon denizaltı kablolarının döşenmesi ise, 1950’lerde dayanıklı tekrarlayıcıların geliştirilmesiyle olanaklı duruma geldi. 3.660 m’ye kadar olan derinliklerde dayanıklılığını yitirmeyen, bakım gerektirmeden en az 20 yıl sürekli ve arızasız çalışabilen vakum lambalı tekrarlayıcılarm geliştirilmesiyle de 1956’da iskoçya ile Newfoundland arasında ilk okyanusaşırı telefon kablosu döşendi. Bu sistemde 36 telefon devresi bulunuyordu.

Sonraları, Washington’daki Port Angeles ile Alaska’daki Ketchikan arasında ve California ile Hawaii arasına da benzer kablolar çekildi. 1964’te Hawaii ile Japonya arasında döşenen 9.816 km uzunluğundaki kabloda 128 ses devresi bulunmaktadır. 1965’te Fransa ile ABD’yi bağlayan kabloda da aynı sayıda devre vardır. Daha yeni kablolarda, transistorlu tekrarlayıcılar kullanılmakta, daha çok sayıda devreler ve hatta televizyon programları için bağlantılar bulunmaktadır.
kaynak: Ana Britannica
SİLENTİUM EST AURUM

Benzer Konular

19 Eylül 2018 / Daisy-BT Deniz Bilimleri
19 Ocak 2013 / asla_asla_deme Mühendislik Bilimleri
9 Nisan 2015 / _EKSELANS_ Mimarlık